Skip to main content
Necdet Tosun
  • http://www.tasavvufakademi.com/?bolum=akademisyen&no=769&kisim=2

Necdet Tosun

Bahaeddin Nakşbend: Hayatı, Görüşleri, Tarikatı (12-17. Asırlar), İstanbul: İnsan Yayınları, 2002 isimli Türkçe eserin Davud Vefayi tarafından yapılan ve Tahran'da İntişarat-ı Mevla (Movla) tarafından 2023'te basılan Farsça tercümesidir.
Abdullah Dehlevi, Makamat-ı Mazhari, trc. Necdet Tosun

Abdullah Dihlavi, Maqamat-i Mazhari, Turkish translation by Necdet Tosun, Istanbul Erkam Publications, 2024.
İlk baskısı 2002 yılında İstanbul'da İnsan Yayınları tarafından yapılan ve ismi Bahaeddin Nakşbend: Hayatı Görüşleri Tarikatı (XII-XVII. Asırlar) olan eserin genişletilmiş baskısı olup 2022'de İstanbul'da Erkam Yayınları tarafından... more
İlk baskısı 2002 yılında İstanbul'da İnsan Yayınları tarafından yapılan ve ismi Bahaeddin Nakşbend: Hayatı Görüşleri Tarikatı (XII-XVII. Asırlar) olan eserin genişletilmiş baskısı olup 2022'de İstanbul'da Erkam Yayınları tarafından Hacegan Yolu adıyla basılmıştır.
Özet: Hüsâmeddin Hüseyin b. Ali Sığnâkî (Suğnâkî, ö. 711/1311) Bugün Kazakistan toprakları içinde bulunan Sığnâk/Suğnâk şehrinde doğmuş, fıkıh, kelam, nahiv ve tasavvuf hakkında eserler yazmıştır. Onun tasavvufla doğrudan alâkalı iki... more
Özet:
Hüsâmeddin Hüseyin b. Ali Sığnâkî (Suğnâkî, ö. 711/1311) Bugün Kazakistan toprakları içinde bulunan Sığnâk/Suğnâk şehrinde doğmuş, fıkıh, kelam, nahiv ve tasavvuf hakkında eserler yazmıştır. Onun tasavvufla doğrudan alâkalı iki eseri vardır: 1. Menâkıb-ı Ahmed Yesevî, 2. Dâmigatü’l-mübtediîn ve nâsıratü’lmühtedîn.
Menâkıb-ı Ahmed Yesevî’nin Farsça ve Arapça iki versiyonu Taşkent’teki
Biruni Şarkiyat Enstitüsü Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. Bu küçük eserde Hoca Ahmed Yesevî hakkında bazı menkıbeler toplanmıştır. Sonraki asırlarda yazılan bazı Yesevî eserlerinde Sığnâkî’nin bu eserine atıflar bulunmaktadır.
İmâm Sığnâkî’nin tasavvufla ilgili ikinci eseri olan Dâmigatü’l-mübtediîn ve
nâsıratü’l-mühtedîn ise Arapça ve yazma hâlinde olup şeriata bağlı doğru yoldaki sufileri medh ederken, yanlış yola sapmış sufileri tenkid eden bir eserdir. Hoca Ahmed Yesevî de Dîvân-ı Hikmet isimli eserinde gerçek şeyhleri hürmetle anıp sahte şeyhleri tenkid ettiğine göre, Sığnâkî’nin bu eserinde Yesevî ile aynı yolu izlediği anlaşılmaktadır. Bu eserin Türkiye’de İstanbul, Ankara ve Manisa şehirlerindeki kütüphanelerde yazma nüshaları vardır.
Bu tebliğde İmâm Sığnâkî’nin tasavvufla alâkalı bu iki eseri tanıtılacaktır.
Şeyh Muhammed Cân 19. yüzyılda Mekke'de tasavvufî irşad faaliyetleri yürütmüş ve Nakşbendiyye tarikatının İslam dünyasının farklı bölgelerine yayılmasında önemli katkıları olmuş bir mutasavvıftır. Hindistan'dan Orta Asya'ya, Anadolu'dan... more
Şeyh Muhammed Cân 19. yüzyılda Mekke'de tasavvufî irşad faaliyetleri yürütmüş ve Nakşbendiyye tarikatının İslam dünyasının farklı bölgelerine yayılmasında önemli katkıları olmuş bir mutasavvıftır. Hindistan'dan Orta Asya'ya, Anadolu'dan Bosna ve Belgrad gibi Avrupa içlerine kadar geniş bir coğrafyaya müridlerini gönderebilmiştir. Onun dergâhının, bütün Müslümanların hac merkezi olan Mekke'de kurulmuş olması bu yayılmayı kolaylaştırmıştır. Bununla birlikte Muhammed Cân Efendi halifelerini en çok Anadolu şehirlerine ve Osmanlı başkenti olan İstanbul'a göndermiştir. O dönemde Muhammed Cân Efendi'ye mensup olanlar ile diğer bir Nakşbendî kolu olan Hâlidiyye mensupları arasında Hatm-i Hâcegân denen toplu dua ve zikir meclisinin yapılış tarzı konusunda ihtilaf yaşanmış ve bu ihtilaf iki grup arasında bir miktar soğukluğa sebep olmuştur. Makalede Muhammed Cân hakkında bilgi veren en eski ve güvenilir kaynaklar ele alınacak ve bilgiler analiz edilecektir.
Kazakistan, Turkistan 2022 (symposium)
XII. yuzyilda Orta Asya’da yasayan Hoca Ahmed Yesevi, o bolgedeki insanlarin dini hayatinda derin izler birakmis bir sufidir. Kendisinden sonra muridleri ile devam eden tasavvuf yoluna Yeseviyye adi verilmis ve bu tasavvuf ekolu XII.... more
XII. yuzyilda Orta Asya’da yasayan Hoca Ahmed Yesevi, o bolgedeki insanlarin dini hayatinda derin izler birakmis bir sufidir. Kendisinden sonra muridleri ile devam eden tasavvuf yoluna Yeseviyye adi verilmis ve bu tasavvuf ekolu XII. yuzyildan XIX. yuzyila kadar Orta Asya’da etkili olmustur. Ahmed Yesevi’nin hayatini, goruslerini ve Yeseviyye tarikatinin tarihini dogru olarak anlamak icin bu konuda yazilmis birincil (temel) eserlerin temin edilip incelenmesi sarttir. Ancak bu eserlerin onemli bir kismi henuz yayinlanmamistir ve dunya kutuphanelerinde daginik vaziyette bulunmaktadirlar. Orta Asya Turkcesi veya Farsca olarak yazilan bu eserlerin tanitilmasi gayesi ile bu makale kaleme alinmistir. Makalede eserler iki bolume ayrilmis, ilk bolumde Ahmed Yesevi’ye ait veya ona nisbet edilen eserler tanitilmis, ikinci bolumde ise daha sonra yazilmis olup Ahmed Yesevi, Yeseviyye seyhleri veya Yeseviyye âdâbi (kulturu) hakkinda bilgi veren eserler incelenmistir. Boylece Yesevilik hakkinda c...
XII. yüzyılda Orta Asya'nın ilim ve kültür merkezlerinden Buhara civarında doğan Hâcegân tasavvuf ekolü, sonraki asırlarda Nakşbendiyye adıyla devam ederek İslâm dünyasının büyük bir bölümünde yayılma imkânı bulmuştur. Horasan'ın... more
XII. yüzyılda Orta Asya'nın ilim ve kültür merkezlerinden Buhara civarında doğan Hâcegân tasavvuf ekolü, sonraki asırlarda Nakşbendiyye adıyla devam ederek İslâm dünyasının büyük bir bölümünde yayılma imkânı bulmuştur. Horasan'ın melâmet ve fütüvvet neş'esiyle Buhara'nın kitâbî ve sünnî İslâm anlayışını birleştiren bu tasavvuf ekolü diğer tarîkatlara göre bazı farklılıklar arzetmekteydi. Tarîkatların çoğu silsilelerini Hz. Ali'ye bağlarken Hâcegân Hz. Ebûbekir'e bağlamış, diğerlerinin çoğu cehrî zikri ve semâı benimserken o bunlara prensipte muhâlif olmuştur. Kezâ diğer tarîkatların çoğu halvet ve riyâzat uygulamalarına olumlu yaklaşırken, bu tarîkat bunları kabul etmemiş ve sûfînin toplum içinde aktif bir birey olarak varlığını sürdürürken erdemli bir insan olabileceğini öne sürmüştür. Diğer taraftan Hâcegân ve Nakşbendiyye sünnî İslâm anlayışını tarîkatın temel esası olarak almış, bu sayede Bâtınîlik ve Hurûfîlik gibi heterodoks akımlardan korunabilmiştir. ...
İstikâmet, yanlış yollara sapmadan doğru yolda yürümek demektir. İslam ahlâkında istikâmet denince de ifrat ve tefrite yani yanlış yorumlara dalmadan i'tidâl üzere ahlâkı yaşamak, orta yoldan ve mâkul çizgiden ayrılmamak anlaşılır. Bir... more
İstikâmet, yanlış yollara sapmadan doğru yolda yürümek demektir. İslam ahlâkında istikâmet denince de ifrat ve tefrite yani yanlış yorumlara dalmadan i'tidâl üzere ahlâkı yaşamak, orta yoldan ve mâkul çizgiden ayrılmamak anlaşılır. Bir diğer ifâdeyle istikâmet, Allah Rasûlü'nün örnek şahsiyetinden nasîb almak, ahlâkı ile ahlâklanmak, bir ömür Kur'ân ve Sünnet'in öngördüğü çizgide yaşamaktır. İslam denge dinidir. Aşırılıklardan uzak durmayı ve orta yolu tavsiye eder. Bununla birlikte ahlâkî bazı konuları anlama ve uygulama konusunda asr-ı saâdetten itibaren bazı sapmalar görülmüştür. Bu sapmalar asr-ı saâdette bizzat Hz. Peygamber veya Hz. Ömer gibi kişiler tarafından düzeltilip tashih edilmiş, yanlış yorumlara kayanlar uyarılmıştır. Sonraki asırlarda, özellikle fetihlerin genişlemesiyle birlikte toplumda oluşan zenginlik bazı insanları lüks elbise giyme, konforlu evlerde oturma ve dünya malına hırsla sarılma gibi zaaflara sevk edince, buna karşı bir tepki olarak toplumdaki bazı zâhid insanlar daha ahlaklı ve takvâ üzere yaşama arzusuna yönelmişler, bu arada bazı kişiler aşırıya giderek yanlış yorumlara kaymışlardır. Çalışıp kazanmayı tevekküle aykırı gören, mağaralarda uzlete çekilen, tevekkülü yanlış anlayıp azık almadan çöl yollarına düşen, çok az yedikleri için zayıf düşüp ibadetten geri kalan insanlar olmuştur. İslam'ın tavsiye ettiği ahlak çizgilerinin dışına çıkan bu insanlar hem âlimler hem de kendileri gibi zâhid ve sûfî olan kişiler tarafından uyarılmış, bu konuda tasavvuf ehli tarafından müstakil kitaplar ya da kitapta bölümler yazılmıştır. Bu sayede ahlak ve takvânın doğru anlaşılması ve istikâmet üzere yaşanması konusunda önemli prensipler ortaya konmuştur.
Sufi Muhammed Danişmend, Miratül-kulub (nşr. Necdet Tosun)
Research Interests:
TALİD,  Cilt 15,  Sayı 30
Köstendilli- Rüya
Sohbet tarzında, her yaştan insanın rahatça okuyabileceği bazı tasavvufî yazılarımızı derlediğimiz bu esere, sohbetin ve dostluğun önemine işâret etmek için “Kahve Bahâne” adını verdik. Çünkü günümüzün hızla büyüyen şehirlerinde... more
Sohbet tarzında, her yaştan insanın rahatça okuyabileceği bazı tasavvufî yazılarımızı derlediğimiz bu esere, sohbetin ve dostluğun önemine işâret etmek için “Kahve Bahâne” adını verdik. Çünkü günümüzün hızla büyüyen şehirlerinde yalnızlaşan insanımız sohbete ve muhabbete her zamankinden daha fazla muhtaçtır.
Bu kitap, daha önce neşredilen “Derviş Keşkülü” ve “İrfan Bahçesi” isimli eserlerimizin bir devamı ve bu serinin üçüncü kitabı olarak da kabul edilebilir. Tasavvufî sohbet tadındaki bu eser, farklı zamanlarda kaleme alınan yazıların toplanmasıyla oluştuğu için bir konuya odaklanmış değildir. Farklı konulardaki yazıların bir araya getirilmesiyle oluşan bu eserin de keyifle okunacağını umuyoruz.
Öz Osmanlı döneminde birçok eser Farsçadan Türkçeye tercüme edilmiştir. Bu eserlerden önemli bir kıs-mı da tasavvuf konusundadır. Tercümeye konu olan Farsça eserlerden bazıları Anadolu (Türkiye) ve Mâverâünnehr (Özbekistan) gibi ana dilin... more
Öz Osmanlı döneminde birçok eser Farsçadan Türkçeye tercüme edilmiştir. Bu eserlerden önemli bir kıs-mı da tasavvuf konusundadır. Tercümeye konu olan Farsça eserlerden bazıları Anadolu (Türkiye) ve Mâverâünnehr (Özbekistan) gibi ana dilin Türkçe olduğu bölgelerde yazılmış, bazıları ise İran, Afganistan, Tacikistan ve Hindistan gibi ülkelerde kaleme alınmıştır. Bu Farsça eserler İslam dünyasında veya yazıldığı coğrafyada beğenilip ilgi görmüş ve bu sebeple Anadolu'da Türkçeye tercüme edilmiştir. Bu tercümelerden bazıları Osmanlı döneminde matbaada basılmış ise de, çoğunluğu yazma olarak kütüphanelerde durmak-tadır. Bu tercüme eserlerden mühim olanları ve mütercimleri hakkında bu makalede bilgi verilmektedir. İran'da yazılan Bostan, Gülistân, Mantıku't-tayr ve Pendnâme-i Attâr gibi eserler üzerine Osmanlı döne-minde Türkçe birçok şerh yazılmıştır. Hattâ bu Türkçe şerhlerden bazıları çok değerli bulunmuş ve Fars-çaya çevrilip yayınlanmıştır. Yani Farsçadan Türkçeye çevrilip şerh edilen eserler tekrar Farsçaya çevrilip asıl vatanında okunur hâle gelmiştir. Bu sayede ülkeler arasında kültür paylaşımı olmuş, İslam kültürüne önemli katkılar sağlanmıştır. Bu makâlede, Osmanlı döneminde Farsçadan Türkçeye tercüme edilen tasavvufî eserlerin önde gelenleri toplanıp bir araya getirilmiş, böylece konuya ilgi duyan kişilere ve araştırmacılara önemli bir kolaylık sağlanmıştır. Ayrıca makâlede, a) Osmanlı döneminde hangi tasavvufî eserlerin Türkçeye tercüme edildiği, b) Tercümelerin hangi coğrafyalardan (İran, Orta Asya, Hindistan vs.) yapıldığı, c) 15. Yüzyıldan sonra tercümeye konu olan eserlerin İran'dan ziyâde Orta Asya ve Hindistan'a kaymasının sebepleri gibi prob-lemlerin cevabı aranmıştır.
Derviş Keşkülü kitabının tanıtımı.
Mütalaat-ı Asya-yı Sagir, (Tahran), sy. 5 (1397 hş./2018), s. 184-186.
Azade İttikal.
Research Interests:
Research Interests:
Ayrıca www.archive.org sitesinden de indirilebilir.
Research Interests:
Nakşibendiyye İle Kadiriyye Arasında Bir Tarikat: Zenburiyye'nin Kısa Tarihi
(A Short History of Zanburiyya: A Sufi Order Between Naqshbandiyya and Qadiriyya )
https://archive.org/details/Zenburiyye
Research Interests:
Research Interests:
Hoca Ahmed Yesevi (Rumence/ Romanya diline tercüme: Güner Akmolla), Ankara 2018 (Romany translation).
Full Text Download Link (115 MB):
http://www.ayu.edu.tr/yayinlar/Yes_hik_ROM.pdf
Sanaullah Panipati entry (Encyclopedia of Islam, vol. 36)
Research Interests:
Uways al-Qarani
Research Interests:

And 104 more

Research Interests:
Research Interests:
Research Interests: