Milliyetçi ve Antikomünist ‘Millî Yol’
Dergisi’nin (1962) Bir Tahlili
Halil AKKURT
Dr. Öğr. Üyesi, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi
Bölümü
E-Mail: halil.akkurt@yahoo.com
ORCID ID: 0000-0002-6537-2839
Araştırma Makalesi / Research Article
Geliş Tarihi / Received: 12.07.2020 Kabul Tarihi / Accepted: 01.04.2021
ÖZ
AKKURT, Halil, Milliyetçi ve Antikomünist ‘Millî Yol’ Dergisi’nin
(1962) Bir Tahlili, CTAD, Yıl 17, Sayı 33 (Bahar 2021), s. 377-408.
1950’lerin ortasından itibaren Demokrat Parti iktidarını devirmek için
Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde çeşitli cuntacı örgütlenmeler oluşmaya
başlamıştır. Bunların önemli bir kısmı birleşerek 27 Mayıs 1960 tarihinde
iktidarı devirmiş ve Millî Birlik Komitesi’ni (MBK) oluşturarak ülke
idaresini üstlenmiştir. Ancak MBK üyelerinin 27 Mayıs Müdahalesi sonrası
için ortak ve açık bir programının olmaması, üyelerin kimi anlaşmazlıklar
yaşamasını beraberinde getirmiştir. Bu duruma MBK içerisindeki kimi kişi
veya gruplara kendisini yakın hissetsin hissetmesin, Müdahale’den memnun
ama sonrası gelişmelerden memnun olmayan kesimler ile MBK içerisinde
yer bulamayan kişilerin varlığı da eklenince, yeni bir mücadele ortamı
doğmuştur. Çeşitli öbekler, daha ziyade Müdahale sonrası ara dönemin
sonlandığına işaret eden ve ülkede gidişatın tam olarak değilse bile ana
hatlarıyla hangi yönde olacağına dair bir tablo yaratan 15 Ekim 1961
seçimleri sonrasında çeşitli araçlarla seslerini duyurmak için harekete
geçmiştir. Millî Yol, bu öbeklerden birisi olarak 1962 yılının hemen
378 Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 17 Sayı 33 (Bahar 2021)
başlarında yayına başlamıştır. MBK üyelerinden olup sonradan tasfiye
edilen, Alparslan Türkeş’in yanında yer almıştır. 27 Mayıs Müdahalesi’nin
ana amacından saptırıldığı düşüncesiyle kimi kişilere ve tutumlara eleştiriler
yöneltmiş; sahiplenmiş olduğu Türkçü kimlik doğrultusunda sürece bir yön
kazandırmaya çalışmıştır. Sürecin başka yöne evirilmesi yönünde hareket
ettiğini düşündüğü ve Türklüğün varlığına karşı tehlike olarak gördüğü
komünizmi, komünist ülkeleri, Türkiye’deki komünistleri ve onlarla ilişki
içerisinde gördüğü kesimleri karşısına almıştır. Bu aynı zamanda onun
siyasi, tarihî, iktisadi bütün değerlendirmelerinde antikomünist bakışı temel
almasını ve Soğuk Savaş döneminin ikiliği içerisinde Amerika Birleşik
Devletleri’nin tarafını seçmesini beraberinde getirmiştir.
Anahtar Kelimeler: 27 Mayıs Müdahalesi, Alparslan Türkeş, Türkçülük,
Irkçılık-Turancılık, Antikomünizm.
ABSTRACT
AKKURT, Halil, An Analysis on the Nationalist and Anticommunist
Magazine ‘Millî Yol (The National Path)’ (1962), CTAD, Year 17,
Issue 33 (Bahar 2021), pp. 377-408.
As from the mid-1950s, various junta organizations began to form
within the Turkish Army to overthrow the ruling Democratic Party. A
significant part of these merged together and overthrew the power on May
27, 1960, and formed the National Unity Committee (NUC) and took over
the country's administration. However, the fact that the NUC members did
not have a common and open program for the post-Intervention of May
27 created some disagreements among them. In addition to this, the
presence of people who were content with the Intervention, some of
which were close to some individuals or groups within the NUC, but who
were not content with the post-developments, and those who cannot find
a place in the NUC, had created a new challenge. After the elections of
October 15, 1961, which signaled that NUC era ended and created a
picture of the direction of the route in the country, some clusters took
action to make their voices heard by various means. Milli Yol started
publishing in early 1962 as one of these clusters. It was sided with
Alparslan Turkes, who was one of the members of the NUC and was later
discharged. With the thought that the Intervention was diverted from its
main purpose, it criticized some people and attitudes; it tried to give
direction to the process in line with the Turkism identity it owned. It
confronted communism, the communist countries, the communists in
Turkey and the segments it saw in relation to them, which he thought were
trying to divert the process and which it saw as a danger to the existence of
Turkishness. This also led it to base the anticommunist view on all his
Halil AKKURT, Milliyetçi ve Antikomünist ‘Millî Yol’ Dergisi’nin… 379
political, historical and economic evaluations and to choose the side of the
United States in the bipolarity of the Cold War period.
Keywords: Intervention of 27 May 1960, Alparslan Türkeş, Turkism,
Racism-Panturanism, Anticommunism.
Giriş
Demokrat Parti (DP), 1950 yılında iktidara geldiğinde, Türk Silahlı
Kuvvetleri (TSK) içerisindeki çoğunluğu alt düzey bir subay kesimi, DP’nin
ordunun içinde bulunduğu koşulları iyileştirmeyeceği hatta orduyu daha kötü
koşullara sürükleyeceği düşüncesine sahip olmuştur. DP’nin 1954 seçimlerini de
kazanması, bu kesimde DP’nin seçimle iktidardan uzaklaştırılamayacağı
kanaatini doğurmuş; iktidarı devirmek amacıyla birbirinden habersiz ve birkaç
kişiden oluşan birçok komitenin kurulmasını beraberinde getirmiştir. Zaman
içerisinde DP’nin muhaliflere yönelik izlediği siyaset bu komitelere katılımları
arttırmıştır. 1950’lerin sonuna doğru birbirlerinden haberdar olmaya ve
birleşmeye başlayan komiteler, kendi aralarında bölünmelere vesile olmama ve
etkili isimlerin komitelere katılımını zorlaştırıcı bir adım atmama gayesiyle
iktidarın ele geçirilmesinden sonraki süreci tartışmaya açmamıştır. Oysa bu
komiteler, gelecek için bambaşka düşüncelere sahip subaylar barındırmıştır.1
Sözü edilen komitelerin bir birleşimi 27 Mayıs 1960 tarihinde DP iktidarını
devirmiş ve 38 üyeden müteşekkil Millî Birlik Komitesi’ni (MBK) kurarak ülke
idaresini eline almıştır. Ancak komite üyeleri arasındaki -başta güç mücadelesi ve
demokratik sürece ne zaman dönülmesi gerektiği hususundaki- ayrılıklar 14
üyenin 13 Kasım 1960 tarihinde MBK’den tasfiye edilmesiyle sonuçlanmıştır.
Tasfiyeyi gerçekleştirenler, en kısa sürede seçimlerin yapılması ve olağan sürece
geçilmesi düşüncesindeki üyeler olmuş, nihayetinde 15 Ekim 1961 tarihinde
genel seçimler yapılmıştır.2 Seçimlerin ardından gelen süreç ise gelişmeler ve
gelecek hakkında söyleyecek sözü olanlar için yeni bir düzlem yaratmıştır.
Millî Yol, seçimlerin uygun olmayan koşullar altında gerçekleştiği ve varılan
neticenin “millî irade”yi temsil etmediği iddiasıyla, gelinen noktadan rahatsızlığını
dile getiren öbeklerden birisinin sesi olarak yayın hayatına başlamıştır.3 “Haftalık
Tarafsız Siyasî Milliyetçi Haber Dergisi” ifadesiyle 1962 yılı boyunca, 16 sayfa olarak
Tanel Demirel, Türkiye’nin Uzun On Yılı: Demokrat Parti İktidarı ve 27 Mayıs Darbesi, İstanbul Bilgi
Üniversitesi Yayınları, 2. Basım, İstanbul, 2016, s. 344-357.
1
MBK’nin oluşumu; MBK içindeki gruplar, görüş ayrılıkları ve tasfiye konularını içeren yeni
sayılabilecek bir çalışma için bk. Ferit Salim Sanlı, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisinden Milliyetçi
Hareket Partisi’ne -Tarihî Süreç, İdeoloji ve Politika- (1960-1969), Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2019, s.
131-216.
2
3
“Tek Kurtuluş Yolu: Yeni Seçime Gidilmelidir”, Millî Yol, Sayı 2, 2 Şubat 1962, s. 1, 12.
380 Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 17 Sayı 33 (Bahar 2021)
ve 48 sayı yayımlanmıştır. Derginin öncülüğünü Türkçü kimliği ile bilinen İsmet
Rasin Tümtürk yapmıştır. Tümtürk, 1939-1940 yıllarında Türkçü Reha Oğuz
Türkkan’ın öncülüğündeki Gizli Görem Cemiyeti ile ilişkili Kitap Severler
Kurumu’nun Üniversiteler Kolu Başkanlığı ve İstanbul Şubesi Başkanlığı
görevlerinde bulunmuş; 1944 Irkçılık-Turancılık Davası’nda Nihal Atsız ve
Alparslan Türkeş ile birlikte yargılanmış bir isimdir.4 1950-1952 yılları arasında
yayımlanan ve merkezinde Atsız’ın bulunduğu Orkun dergisinin sorumluluğunu
almıştır.5 Millî Yol’u da ilk olarak 1960 yılı sonbaharında çıkarmaya niyetlenmiş
ama sermaye sorununu ancak bir yıldan fazla bir zaman sonra çözebildiğinden6
derginin ilk sayısını 26 Ocak 1962’de yayımlayabilmiştir.
Millî Yol’un ikinci sayısıyla birlikte bir önceki sayının kaç adet basıldığı bilgisi
verilmeye başlanmıştır. Buna göre derginin baskı adedi ilk sayıda 30.270 olmuş,
sekizinci sayıya gelindiğinde 19.000’e düşmüştür. İlerleyen sayılarda derginin
baskı adedi daha da düşmüş olmalıdır ki dergide sonraki sayıların baskı adedine
ilişkin bilgi verilmemiştir. Dergide zaman zaman satışların baltalanmaya
çalışıldığı, dergiyi satacak bayi sayısının ve abone sayısının arttırılması için çaba
gösterilmesi yönünde okurlardan ricada bulunulması bu tespiti
doğrulamaktadır.7
Kimileri Millî Yol yayına başlayacağı zaman Atsız’ın bu derginin de
merkezinde yer alacağı düşüncesine kapılmış olsa da Atsız, dergiye birkaç yazı
göndermekle yetinmiştir. Dergide yer alan, aşağıda değinilen, “Nurculuk” ile
ilgili yazı serisine de eleştiri yöneltmiştir.8 Bunun üzerine ilk iki yazısı imzasız
yayımlanan serinin üçüncü yazısında Tümtürk, kendi imzasını kullanmış ve
tartışmalı konuların muhatabının kendisi olduğunu belirtmiştir. Dergide “serbest
kürsü” yaklaşımı dışında ilk defa, yazar ve Millî Yol imzası arasında ayrım
yapılmıştır. Bu serinin ardından ise derginin yayın hayatına son verilmiştir. Gerçi
Elif Akar, Türkiye'de Türkçülük, Turancılık ve Yargılamalar (1940-1950 Arası Dönem), Polis
Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 2019, s. 64, 8587, 108, 197-198, 208-209.
4
Ozan Karabulak, Atsız ve Türkçülüğün Yarım Asrı: Süreli Yayınlarda Türk Milliyetçiliğinin Seyri (19311974), Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2018, s. 71.
5
Sermayenin önemli bir kısmı, inşaat işlerinde çalışan Nihat Bozkurt ve Necati Bozkurt
kardeşlerin birikimlerini tahsis etmesiyle sağlanmıştır. Küçük bir kısmı İlhan Darendelioğlu
tarafından sağlanmıştır. Altan Deliorman hem sermayeye doğrudan katkı sunmuş hem de birkaç
yıl önce üniversite öğrencisiyken arkadaşlarıyla birlikte ülkü faaliyetleri için topladıkları paranın bu
sermayeye aktarılmasını sağlamıştır. bk. Altan Deliorman, Tanıdığım Atsız, Boğaziçi Yayınları,
İstanbul, 1978, s. 192-194, 249-250.
6
7 Birkaç örnek için bk. “Okurlarımıza: Dikkat”, Millî Yol, Sayı 10, 30 Mart 1962, s. 6;
“Okurlarımıza”, Millî Yol, Sayı 19, 8 Haziran 1962, s. 7; “Okurlarımıza”, Millî Yol, Sayı 27, 3
Ağustos 1962, s. 11.
8
Deliorman, age., s. 331-335.
Halil AKKURT, Milliyetçi ve Antikomünist ‘Millî Yol’ Dergisi’nin… 381
Tümürk, son sayısındaki yazısında derginin yayına sadece ara verdiğini
söylemiştir. Gerekçe olarak öncelikle maddi sorunları göstermiş ardından
“[m]illiyetçi cephenin tanınmış bazı şahısları[nın] Millî Yolun günün siyasi hâdiselerine
karışan ve dar mânâda milliyetçilik mevzularının dışında kalan konuların da tartışmasına
girişen bir haftalık siyasî aktüalite dergisi olarak çıkmasını doğru bul[madıklarından]” söz
etmiştir. Maddi sorunların bir şirket kurularak çözüleceği, milliyetçiler arasında
yayın konusundaki görüş ayrılıklarının da tartışılarak bir karara bağlanacağı
inancıyla, dolayısıyla derginin kısa bir süre sonra tekrar yayına döneceğini
düşündüğünden, ilgili yazıda muhabir adaylarına bilgilendirmede bile
bulunmuştur.9 Ne var ki derginin bir sonraki tek sayısı, dört sayfalık bir “özel
haber sayısı” olarak yaklaşık iki yıl sonra çıkabilmiştir. Tümtürk, burada derginin
çıkışı için zorunlu görülen şirket ancak kurulabildiğinden ve “[m]illiyetçilik
âleminde tanınmış bazı kişiler ile [arasında] müşterek çalışmayı imkânsız kılacak tam bir
irtibat kesilmesi ol[duğundan]”, Millî Yol’un yayına ara verdiği yerden devam
ettirilemediğini belirtmiştir. Derginin yayınının sürdürülmesi konusundaki
umudunu dile getirmiş ama bu konuda “taahhütte” bulunmadığını eklemiştir.
Öte yandan yayına devam ettiğinde Millî Yol’un milliyetçilik anlayışının nasıl
olması gerektiği ile ilgili olarak “tartışmalı bazı noktalarda” düşüncelerini
açıklamıştır. İlk olarak “İslâmiyet, milliyetçiliğin temel unsurlarındandır” diyerek daha
önce sözünü ettiği “bazı şahıslara” mesajını iletmiştir.10 Ancak Millî Yol, bütün
umutlara rağmen kaldığı yerden yayın hayatına devam edememiştir.
Millî Yol ile ilgili en ayrıntılı bilgiler Altan Deliorman’ın Atsız ile anılarını
aktardığı çalışmasında yer almaktadır. Burada derginin yayına başlama sürecine,
kimi sayı ve yazıların hangi bağlamda ortaya çıktığına, derginin kapanış
öyküsüne dair bilgiler bulunabilir.11 Bunun dışında Millî Yol, Türkçü dergilerle
ilgili bir çalışmada kısaca tanıtılmış;12 onun Türkeş’e yaklaşımına odaklanan bir
çalışmada kimi teknik özelliklerine ilişkin bilgiler verilmiştir.13 Dönemin ele
alındığı birçok çalışmada kaynak olarak kullanılmaya başlanmışsa da14 örneğin
Türk milliyetçiliğinin seyrini süreli yayınlar üzerinden gösterme gayretinde olan
9
İsmet Tümtürk, “Millî Yol Neşriyatına Ara Veriyor”, Millî Yol, Sayı 48, 28 Aralık 1962, s. 3.
10
İsmet Tümtürk, “Asya Şirketi Kuruldu”, Millî Yol, Sayı 49, 20 Kasım 1964, s. 1-4.
11
bk. Deliorman, age., s. 192-194, 249-259, 269-335.
bk. Necmeddin Sefercioğlu, Türkçü Dergiler, Türk Ocakları Ankara Şubesi Yayınları, Ankara,
2008, s. 53.
12
bk. Murat Yılmaz, “Millî Yol Dergisinde Alparslan Türkeş İmajı”, Doğumunun 100. Yılında
Alparslan Türkeş’e Armağan, Ed. Saadettin Yağmur Gönenç, Tuba Tombuloğlu, Berikan Yayınevi,
Ankara, 2018, s. 163-180.
13
Örneğin bk. Sanlı, age.; Bayram Koca, “Kürtler Aslında…”: Uç Sağın Kürtlere Bakışı, İletişim
Yayınları, İstanbul, 2021.
14
382 Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 17 Sayı 33 (Bahar 2021)
bir çalışmada kendisine yer verilmemiştir.15 Başka hiçbir yerde de derginin
içeriği bütünlüklü olarak tahlil edilmemiştir. Bu makalede, bu açığın kapatılması
yolunda çaba sarf edilmiş; Millî Yol’un hangi konu ve isimleri nasıl ele aldığı
incelenmiştir. Yukarıda belirtilen nedenle, gerekmedikçe metin içerisinde
derginin yazarlarına atıf yapılmamış, bütün yazılar Millî Yol imzasıyla eş
tutulmuştur.
27 Mayıs Müdahalesi’ne ve Ertesindeki Gelişmelere Bakış
Millî Yol, 27 Mayıs 1960 sabahı radyoda okunan 27 Mayıs Bildirisi’nin kardeş
kavgasına son vermek ve tarafsızlık içinde demokrasi mekanizmasını yeniden
işler hale getirmek yönündeki içeriğine vurguda bulunarak 27 Mayıs
Müdahalesi’ni sahiplenmiştir. Aynı içeriğin 27 Mayıs Müdahalesi’nin milletçe
sahiplenilmesine ve TSK’nın, kendi içinde sadece küçük bir grubu temsil
etmesine rağmen MBK’ye rıza göstermesine neden olduğunu da öne sürmüştür.
Bununla birlikte, 27 Mayıs Müdahalesi gerçekleştirilirken önemli roller
üstlenmediğini ve ayrıca bir etki gücüne sahip olmadığını iddia ettiği kimselerin
MBK’ye dâhil edilmesinin söz konusu içeriğin aksi istikametinde adımlar
atılmasına ve “hakiki” 27 Mayıs’a ihanet edilmesine yol açtığı kanaatinde
olmuştur. Bu nedenle daha ilk sayılarıyla birlikte ve millî menfaat sağlayacağı
düşüncesiyle bu süreci tartışmaya açmıştır.16
Milli Yol’un saptırılmış olarak gördüğü ve kitlelere daha çok ulaşmış
olduğunu itiraf ettiği açıklamaya göre, 27 Mayıs Müdahalesi, neye mal olursa
olsun “kötü” olan DP yerine “iyi” olan CHP’yi iktidara taşımayı amaçlamıştır.
Millî Yol, bu açıklamanın kaynağı olarak MBK içerisindeki bir grup subaya işaret
etmiştir. Aslında güçsüz durumda bulunan bu grubun 13 Kasım 1960’ta
MBK’nin 14 üyesini (Ondörtler)17 tasfiye ederek partizanca bir tutumla sürece
yön vermeye başladığından yakınmıştır.18 Bu gelişmenin arka planını 27 Mayıs
Müdahalesi’nin kısa bir süre öncesine dayandırmış, gelişmedeki öncelikli
sorumluluğu da Cemal Madanoğlu’na yüklemiştir. “Türk ordusunu sırtından
hançerleyen” ve bu nedenle “Yüzellilikler” içinde yer almış birisinin oğlu olduğunu
hatırlattığı Madanoğlu’nu, iktidarı ele geçirmek üzere girişilen harekete bir blöf
ile gönülsüzce katılmak durumunda bırakılmış bir general olarak tanıtmıştır.19
15
bk. Karabulak, age.
16
“27 Mayıs ve Sonrası”, Millî Yol, Sayı 2, 2 Şubat 1962, s. 3.
Bu isimler şunlardır: Fazıl Akkoyunlu, Ahmet Er, Orhan Erkanlı, Numan Esin, Orhan
Kabibay, Mustafa Kaplan, Muzaffer Karan, Münir Köseoğlu, Muzaffer Özdağ, İrfan Solmazer,
Şefik Soyuyüce, Dündar Taşer, Alparslan Türkeş.
17
18
“27 Mayıs ve Sonrası: 2”, Millî Yol, Sayı 4, 16 Şubat 1962, s. 8-9.
“27 Mayıs ve Sonrası: 3”, Millî Yol, Sayı 7, 6 Mart 1962, s. 8-9. Millî Yol’un anlatımı bazı yanlış
tespitlerin yapılmasına kapı aralayabilecek niteliktedir. MBK içerisinde iktidarın hemen CHP’ye
teslim edilmesini talep eden iki grup bulunmaktadır. Bunlardan ilki, doğrudan CHP ile irtibat
19
Halil AKKURT, Milliyetçi ve Antikomünist ‘Millî Yol’ Dergisi’nin… 383
Millî Yol, koşulsuz bağlılık görüntüsünden kaçınarak,20 kendisini
Ondörtler’den birisi olan ve “ömrü boyunca yalnız Türklük sevgisi ve ordu sevgisiyle
hareket etmiş” Alparslan Türkeş çizgisinde konumlandırmıştır.21 Birçok kez
kapağına taşıdığı Türkeş’i22 öne çıkarmak ve onun haklılığını ortaya koymak için
büyük çaba harcamıştır. Daha ilk sayısında, Türkeş’in, kapatılmış bulunan
DP’nin yöneticileri hakkında alınmış bulunan idam kararlarının infazının nasıl
menfi sonuçlar doğuracağına ilişkin Gürsel’e yazdığı mektubu “tarafsız” bir
tutumla ve tarihi bir vesika olarak yayımladığını öne sürmesi bu tutumun ilk
örneklerindendir.23 10. sayısında yayımladığı ikinci tarihi vesika “tesadüfen” yine
Türkeş’in bir mektubu olmuş; öyle ki idam kararlarının ertesinde yazılmış olan
bu mektubun yayımlandığı sayı Tedbirler Kanunu’na göre toplatılmıştır.24
Samimiyetle kaleme alınmış olmak kaydıyla zıt görüşler bile olsa bunlara
sayfalarında yer vereceğini belirterek yayımladığı ilk yazı, hem de en dikkate
değer yazılarına yer verdiği orta sayfalarında bu türden serbest yazıların
görünebildiği tek yazı, adı açıklanmayan bir emekli subayın Türkeş hakkında
olumlu görüşlerini içermiş ve onun 27 Mayıs Müdahalesi’ndeki önemini
anlatmıştır.25 Türkiye’ye dair dış basından iktibas ettiği nadir yazılardan birisinin
Türkeş’in TSK içerisindeki itibarının yüksek olduğunu dile getiren bir inceleme
olması elbette tesadüf değildir.26 Tarihin milletin malı olduğu gerekçesiyle artık
kurduğu vaki olan Ekrem Acuner, Refet Aksoyoğlu, Fikret Kuytak grubudur. Bu çekirdek grubun
yanında CHP’ye destek veren grubu, havacı subaylar Mucip Ataklı, Haydar Tunçkanat, Emanullah
Çelebi oluşturmaktadır. Geri kalan üyelerin bir kısmı MBK içerisindeki gruplaşmaların seyrine
göre CHP’li kanatla ilişkilerini geliştirebilmiştir. Bir an önce demokratik düzene geçilmesini talep
eden (“demokrat”) üyelerin bir kısmı ile tarafsız üyelerin bir kısmı bunlardandır. Ancak bunların
hiçbirisi CHP’lilerin MBK içerisinde ağırlık oluşturduğu anlamına gelmemektedir. Üstelik Cemal
Madanoğlu CHP’li kanatla ilişkilerini geliştirmeyen “demokrat” üyelerden birisi olma vasfını
korumuş; MBK Başkanı Cemal Gürsel, CHP ile mesafeli bir ilişki kurmaya çalışmıştır. bk. Ümit
Özdağ, Menderes Döneminde Ordu-Siyaset İlişkileri ve 27 Mayıs İhtilali, Boyut Kitapları, İstanbul, 1997,
s. 173, 283, 313, 315, 342-343, 350.
“27 Mayıs ve Sonrası: 2”, s. 9; “14’ler ve Numan Esin Meselesi”, Millî Yol, Sayı 21, 22 Haziran
1962, s. 7.
20
“14’ler ve Numan Esin Meselesi”, s. 7, 10-12; “14’ler Efsanesi”, Millî Yol, Sayı 27, 3 Ağustos
1962, s. 3-4. Millî Yol’un Türkeş’e yaklaşımına odaklanan bir çalışma için bk. Yılmaz, age., s. 163180.
21
22
bk. 7, 10, 11, 12, 27. sayılar.
23
“Türkeşin Gürsele Mektubu”, Millî Yol, Sayı 1, 26 Ocak 1962, s. 7.
“Tesadüfen” ifadesi Millî Yol’a aittir. bk. “Toplatılan 10uncu Sayımızın Hikâyesi”, Millî Yol, Sayı
11, 6 Nisan 1962, s. 3.
24
“Alparslan Türkeş Hakkında Bir Görüş”, Millî Yol, Sayı 6, 2 Mart 1962, s. 8-9. Bu yazının
Dündar Taşer tarafından kaleme alındığı yönündeki iddiaları zayıf bulan bir yorum için bk. Sanlı,
age., s. 243, dipnot 543.
25
26
“Le Monde’un Gözüyle Türkiye”, Millî Yol, Sayı 4, 16 Şubat 1962, s. 11-12.
384 Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 17 Sayı 33 (Bahar 2021)
tarih olmuş (gerek ilk gerekse 13 Kasım 1960 sonrası) MBK kararlarının millete
açıklanmasını talep ederken,27 asıl olarak, anlaşıldığında toplum tarafından
meşru görülemeyeceğini düşündüğü Türkeş’in tasfiyesi sürecinin ortaya
konmasını arzulamıştır. Öte yandan Türkeş’in itibarını zedelemek maksadı
taşıdığını düşündüğü kimi adımlara28 ve Türkeş’in “CHP’nin TSK ve MBK
içerisindeki uzantıları” diye saydığı isimlere29 karşı cephe almıştır.
Millî Yol, Ondörtler’i haksızlığa uğramış kimseler olarak değerlendirmiş ama
aralarında ortaklık göremediği bu kimseleri bir bütün olarak muteber
saymamıştır. “13 Kasım müfritleri” diye tanımladığı MBK’deki tasfiyeyi
gerçekleştirenlerin CHP ve İsmet İnönü sempatizanlığında ortaklaştıklarını;
tasfiye edilenlerin ise bir bütün olarak ne bunun zıddı bir tutumda
bulunduklarını ne de başka bir tutumda ortaklık gösterdiklerini iddia etmiştir.
Ondörtler’den kimilerinin bir hareket birliği yaratmak yönündeki çabalarına zarar
vermemek adına da bu düşüncelerini ancak belirli bir tarihten sonra açık
etmiştir.30 O tarihe kadar, tasfiyelerinden sonraki süreçte sürgün niteliği taşıyan
yurtdışı görevlere tayin edilen Ondörtler’i bir bütün olarak ama sınırlı kez
sayfalarına taşımıştır. Onların yurda dönebilmeleri hususunda yapılan farklı
türden resmî açıklamalara dair bir haber31 ile 27 Mayıs Müdahelesi’nin ikinci yıl
dönümünde Beyazıt Meydanı’na üzerinde “14’ler” yazan bir çelengin
bırakılmasına dair haber32 bu minvaldedir. Bu tutumun bir tek istisnası
olmuştur. Söz konusu istisna, sosyalist Yön dergisinde Ondörtler’den Numan
Esin’in adıyla yayımlanan bir değerlendirme üzerine gerçekleştirilmiştir. Yön’deki
değerlendirmede 27 Mayıs Müdahalesi’nin yeni bir düşün ortamı yaratması,
ülkenin sosyal ve ekonomik sorunlarının salt siyasi söylemlerle
çözülemeyeceğini göstermesi onun asıl başarısı olarak sayılmıştır. Ayrıca
Ondörtler’in temsil ettikleri “cereyan”, statükonun karşısında ve ilericilik safında
tanımlanmış; onların tasfiye ediliş sürecinde “sermaye piyasası[nın] ihtilalin sosyal
27
“MBK Zabıtları Açıklansın”, Millî Yol, Sayı 3, 9 Şubat 1962, s. 1.
Örneğin bk. “Haftanın Özü”, Millî Yol, Sayı 5, 23 Şubat 1962, s. 2; “Türkeş’in Vatandaşlıktan
[I]skatı”, Millî Yol, Sayı 7, 6 Mart 1962, s. 5; “Yine Türkeş”, Millî Yol, Sayı 7, 6 Mart 1962, s. 5-6;
“Getirin Bir Kasap Süngeri”, Millî Yol, Sayı 8, 16 Mart 1962, s. 4; “27 Mayıstan Sonra
Başbakanlıkta Ahmet Salih Korur’un Kasaları Nasıl Açıldı”, Millî Yol, Sayı 12, 13 Nisan 1962, s.
11-13; “Apaydın Hücumda”, Millî Yol, Sayı 27, 10 Ağustos 1962, s. 3-4.
28
Bu isimler şunlardır: Mucip Ataklı, Osman Köksal, Ekrem Acuner, Cemal Madanoğlu, Sami
Küçük, Fikret Kuytak. Türkeş’in, mektubunda sözünü ettiği isimlerden birisinin veya bir kısmının
nokta işaretleriyle gizlenerek Millî Yol tarafından yansıtılmadığı da belirtilmelidir. bk. “Alparslan
Türkeş’in İdam Cezalarının İnfazından Sonraki Yeni Bir Mektubu”, Millî Yol, Sayı 10, 30 Mart
1962, s. 5.
29
30
Bu tutumun dillendirilmesi konusunda bk. “14’ler Efsanesi”, s. 3-4.
31
“14’lerin Dönüşü”, Millî Yol, Sayı 4, 16 Şubat 1962, s. 4.
32
“Harbiyeli Aldanmaz”, Millî Yol, Sayı 18, 1 Haziran 1962, s. 4.
Halil AKKURT, Milliyetçi ve Antikomünist ‘Millî Yol’ Dergisi’nin… 385
cephesinin karşısında” yer almış olmasından söz edilmiştir.33 Millî Yol, bir tekzip de
yayımlamadığına göre Esin’e mal etmekte beis görmediği bu değerlendirmeyi
öfkeyle karşılamıştır. Uzun sayılabilecek bir yazıyla Esin’i eleştirmiş, onu
“Türkçülük düşmanı ve Moskof taraftarı solların safına geçmiş” birisi olarak
tanıtmıştır.34
Millî Yol’un eleştirisindeki “saf” ifadesi önemlidir. Türkeş, Yön’deki yazıdan
yaklaşık iki ay kadar önce Ondörtler’den Numan Esin’e ve Muzaffer Özdağ’a bir
mektup yazmıştı. Kendilerini “tutan” sınırlı sayıdaki yayınlar içerisinde Millî
Yol’un adını da zikrettiği bu mektupta Ondörtler’in mevcut durumunu
değerlendirmişti. Mektuptan açıkça anlaşılacağı üzere Ondörtler içerisinde
gruplaşmalar vardı ve Türkeş, Esin’i ve Özdağ’ı “kendilerinden” sayıyordu.35
Aslında bu gruplaşmalar yeni değildi. Nasıl MBK’nin ilk oluşum sürecinde
üyeler arasındaki kimi ayrılıklar ön plana çıkarılmadıysa, Ondörtler de 15 Ekim
1961 seçimlerinin hemen öncesinde birlikte hareket etme kararı almış ve bir
bütünlük görüntüsü sunmak için kendi içerisindeki ayrılıkları kamuoyuna
yansıtmamıştı. Oysa Ondörtler, büyük ölçüde önceki doğal ilişkilerinin zemininde
genişleyen bir saflaşma içerisindeydi. Bu doğal ilişkiler de onların ideolojik
duruşlarından bağımsız gelişmemişti. Ondörtler, kaba bir tasnifle Türkçü/Türk
milliyetçisi isimler ile bir biçimde yüzü sola ve CHP’ye dönük isimlerden
oluşmaktaydı. Bu da onların liderlik ve izlenecek yol konularında yürüttüğü
tartışmaların sonuçsuz kalmasına ve 27 Temmuz 1962’de Brüksel’de
gerçekleştirdiği toplantıda kendisini feshetme kararı almasına yol açtı. Nihai
olarak Rıfat Baykal, Ahmet Er, Numan Esin, Mustafa Kaplan ve Muzaffer
Özdağ, Alparslan Türkeş’in; Orhan Erkanlı, Muzaffer Karan, Münir Köseoğlu,
İrfan Solmazer, Şefik Soyuyüce ve Dündar Taşer, Orhan Kabibay’ın yanında saf
tuttu.36
Buradan bakıldığında Esin, Türkeş’in yanında yer alarak Millî Yol’un
eleştirisinin aksine saf değiştirmemiş görünmektedir. Diğer taraftan Ferit Salim
Sanlı’nın Millî Yol’un bu eleştirisinde ileride Cumhuriyetçi Köylü Millet
Partisi’ne (CKMP) girecek bu isimlerin yaşayacağı anlaşmazlıkların ipuçlarını
bulduğunu belirtmek gerekmektedir.37 Millî Yol’un Ondörtler içerisindeki
33
“Numan Esin 27 Mayısın Bilançosunu Yapıyor”, Yön, Sayı 23, 23 Mayıs 1962, s. 7.
34
“14’ler ve Numan Esin Meselesi”, s. 7, 10-12.
Hulûsi Turgut, Türkeş’in Anıları: Şahinlerin Dansı, ABC Basın Ajans Yayınları, İstanbul, 1995, s.
305-309. Türkeş’in mektubu 12 Şubat 1962 tarihini taşımaktadır.
35
Ferit Salim Sanlı, “27 Mayıs’ın ‘Zoraki Diplomatları’: 14’lerin Yurtdışı Faaliyetleri”, Gazi
Akademik Bakış Dergisi, Cilt 11, Sayı 23, 2018, s. 221-248.
36
37 Sanlı, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisinden Milliyetçi Hareket Partisi’ne -Tarihî Süreç, İdeoloji ve Politika(1960-1969), s. 257, dipnot 592. Ondörtler’den Türkeş dâhil 10 kişi, 1965 yılında iki farklı süreçte
CMKP’ye girmiştir. Bunun anlamı, daha önce Kabibay’ın yanında saf tutan Ondörtler’den
386 Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 17 Sayı 33 (Bahar 2021)
ayrılıklara dair tutumuna dönecek olursak, Millî Yol, bu konuyu asıl olarak yukarıda “belirli bir tarih” olarak ifade edilen- Ondörtler’in kendisini feshetmesinin
ardından gündeme getirmiştir. Burada da Ondörtler içerisindeki farklılıklara vurgu
yapmış ama yaşananları ayrıntılarıyla ortaya koymamıştır. Sadece Türkeş’i
olumlu bir figür olarak öne çıkarmış, Kabibay’ı onun karşısında konumlandırmış
ve bu fesih eylemini daha kuvvetli bir mücadele sürecinin müjdecisi olarak
yorumlamıştır.38 Bunun hemen ertesindeki hafta Kabibay’ın bir beyanatına iki
cümle ile yer vermiş; onun, eski MBK Başkanı ve yeni Cumhurbaşkanı olan,
Cemal Gürsel ile aynı ideallere sahip olduğunu belirten ifadesini aktarmış ve
akabinde “Gürsel’in ideallerinin neler olduğunu açıklamaktan kaçınmıştır” diyerek
Kabibay’ın kaçak güreştiğine işaret etmiştir.39 Sonrasında ise Türkeş müstesna,
sayfalarında Ondörtler’e mensup kimselere ilişkin haberlere ve yorumlara pek yer
vermemiştir.40
1961 Anayasası, TBMM’yi iki ayrı meclis olarak kurgulamıştır. Buna göre
meclislerden ilki, doğrudan genel oy ile seçilen vekillerin oluşturduğu Millet
Meclisi’dir. Diğer meclis, üyeleri farklı şekillerde seçilen Cumhuriyet
Senatosu’dur. Ondörtler’in tasfiyesinden sonraki MBK üyeleri bu meclisin doğal
üyesi sayılmıştır.41 Cumhuriyet Senatosu üyeleri genel olarak “Senatör”, MBK
üyeleri ise daha özel bir ifadeyle “Tabii Senatör” olarak anılmıştır. Millî Yol,
“Temelliler” diye adlandırdığı Tabii Senatörleri daha ziyade maddi ve siyasi
istikbal kaygılarıyla gerçekleştirdiklerini düşündüğü ve muteber görmediği
eylemlerle gündeme getirmiştir. Sayfalarında en çok yer verdiği Tabii Senatör
olan Mucip Ataklı ile ilgili çeşitli haber ve yorumlarında, onun hâlâ komutan
gibi davrandığını ve ordu içerisindeki itibarını arttırmak için gizli faaliyetlerde
kimilerinin de Türkeş’in safına geçtiğidir. Türkeş, kısa bir süre sonra CMKP Genel Başkanı
olmuştur. 1968 yılında birlikte gerçekleştirilen Kısmî Senato Seçimleri ve Yerel Seçimler’den
sonraki sürece varana kadar da bu isimlerin yarısı CMKP’den istifa etmiştir. bk. Sanlı, age., s. 290,
307, 324-326, 421.
38
“14’ler Efsanesi”, s. 3-4.
39
“Kabibay Gürsel ile Aynı İdealdeymiş”, Millî Yol, Sayı 28, 10 Ağustos 1962, s. 2.
Millî Yol, bu tarihten sonra sadece Orhan Erkanlı ile ilgili iki habere yer vermiştir. Bu
haberlerden ilkine göre Erkanlı, 27 Mayıs Müdahalesi’nin başarıya ulaştırılamadığını ve başta basın
olmak üzere sürece dâhil olan her kesimin bu başarısızlıkta rolünün olduğunu belirtmiştir. Ayrıca
kendisine Brüksel toplantısı ile ilgili sorulan sorulara cevap vermemiştir. Bir diğer habede
Erkanlı’nın CHP’nin 27 Mayıs Müdahalesi’ni istismar ettiği yönündeki açıklamalara yer verilmiştir.
Sırasıyla bk. “Orhan Erkanlı’nın Basın Toplantısındaki Sözleri: ’27 Mayıs’a Fikren ve Fiilen
Katılan Herkes Suçludur”, Millî Yol, Sayı 29, 17 Ağustos 1962, s. 2; “ ‘CHP, 27 Mayıs’ı İstismar
Etti’”, Millî Yol, Sayı 34, 21 Eylül 1962, s. 2
40
Cumhuriyet Senatosu’nun üyelerinin yarısı genel oyla seçilmekte, on beş üyesi doğrudan
Cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadır. Eski Cumhurbaşkanları da meclisin doğal üyesi
sayılmıştır. bk. Bülent Yavuz, Mahmut Bülbül, “Çift Meclis Sistemi ve Türkiye”, Gazi Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 16, Sayı 1, 2012, s. 228-229.
41
Halil AKKURT, Milliyetçi ve Antikomünist ‘Millî Yol’ Dergisi’nin… 387
bulunduğunu öne sürmüştür.42 Cemal Madanoğlu’nu yeğenine;43 Suphi
Karaman’ı kardeşine ayrıcalık tanındığı44 için dolaylı olarak eleştirmiştir. Osman
Köksal’ı Tabii Senatörlükten istifa edeceğini söylemesine karşın bir türlü
eylemde bulunmadığı gerekçesiyle;45 bir süre sonra Tabii Senatörlükten istifa
etmiş olan Sıtkı Ulay’ı çeşitli siyasal partilerle ilişkileri nedeniyle alaya almıştır.46
Sıfatını kullanarak yasaklara karşı çıkan ve gençlerle kavga eden bir adam
görüntüsü çizdiği Haydar Tunçkanat’ı47 kimi suistimal iddialarıyla sayfalarına
taşımıştır.48 Ahmet Yıldız’ı ise Meclis lokantasına eylem ve ihtilallerden
bahseden gençleri getirdiği49 ve bir konuşmasında İnönü’yü methettiği için
eleştirmiştir.50 Fahri Özdilek’i borçları nedeniyle mallarına haciz konulması
nedeniyle haber yapmıştır.51 Sami Küçük’ü “kendisine ömür boyu maaş
bağlattır[dığı]” için eleştirmiştir ki bu aynı zamanda bütün Tabii Senatörlere
yönelik bir eleştiridir.52 Onların haksız yere memur evlerinde oturuyor
olmaları,53 Meclis’e silahla girmeleri,54 Meclis’te kendilerine özel odalar tahsis
edilmiş olması55 türünden eleştiriler de benzer bağlamda ele alınabilirler.
Diğer taraftan Millî Yol’un 27 Mayıs Müdahalesi öncesi cunta faaliyetleri
içerisinde yer almış ancak yurtdışında görevli olduğu için Müdahale sürecinin bir
42 Örneğin bk. “Temelli Senatör Mucip Ataklı Yine Faaliyette”, Millî Yol, Sayı 17, 25 Mayıs 1962,
s. 2; “Ataklı Yine Faaliyette”, Millî Yol, Sayı 34, 21 Eylül 1962, s. 2; “Temellilerin de Dahil Olduğu
Yeminli Teşkilat Orduyu Politikaya İtiyor”, Millî Yol, Sayı 46, 14 Aralık 1962, s. 2.
bk. “Bir Yeğen Hikâyesi Daha”, Millî Yol, Sayı 11, 6 Nisan 1962, s. 2; “İsmail Madanoğlu İşi”,
Millî Yol, Sayı 13, 20 Nisan 1962, s. 4, 6.
43
44
“Kısa Haberler”, Millî Yol, Sayı 15, 4 Mayıs 1962, s. 2.
45
“Nazlı İstifa”, Millî Yol, Sayı 25, 20 Temmuz 1962, s. 5.
bk. “Yeni Bir Lider Doğuyor”, Millî Yol, Sayı 2, 2 Şubat 1962, s. 8-9; “Ulay ve Çağa”, Millî Yol,
Sayı 3, 9 Şubat 1962, s. 3; “Şehzade mi, Şefzade mi?”, Millî Yol, Sayı 9, 23 Mart 1962, s. 3.
46
47
“Kısa Haberler”, Millî Yol, Sayı 35, 28 Eylül 1962, s. 2.
“Tevetoğlu’nu Göndermemek İçin Başvurulan Çareler”, Millî Yol, Sayı 32, 7 Eylül 1962, s. 2;
“Suiistimal İddialarının Meclise Getirilmesi CHPlileri Kızdırdı”, Millî Yol, Sayı 36, 5 Ekim 1962, s.
2.
48
49
“Ahmet Yıldız’ın Arkadaşları”, Millî Yol, Sayı 38, 19 Ekim 1962, s. 2.
50
“Ahmet Yıldız İnönüyü Methetti”, Millî Yol, Sayı 27, 3 Ağustos 1962, s. 2.
“Temelli Senatör Fahri Özdilek Borcunu Ödemeyince Mallarına Haciz Konuldu”, Millî Yol,
Sayı 43, 23 Kasım 1962, s. 2.
51
52
“Türk İşçisinin Kızıllara Sillesi”, Millî Yol, Sayı 48, 28 Aralık 1962, s. 10.
“Memur Evlerinde Temelli Senatörler İkamet Ediyor”, Millî Yol, Sayı 11, 6 Nisan 1962, s. 2;
“Temelli Senatörler Ucuz Daireleri Boşaltmadılar”, Millî Yol, Sayı 13, 20 Nisan 1962, s. 2.
53
54
“Ebedîlerin Tabancaları Meselesi”, Millî Yol, Sayı 18, 1 Haziran 1962, s. 4.
“Kısa Haberler”, Millî Yol, Sayı 15, 4 Mayıs 1962, s. 2; “Temelli Senatörler Yeni Tertip
Peşinde”, Millî Yol, Sayı 16, 11 Mayıs 1962, s. 2; “Ebedî Senatörlerin Hususî Odaları”, Millî Yol,
Sayı 18, 1 Haziran 1962, s. 4-5.
55
388 Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 17 Sayı 33 (Bahar 2021)
parçası olamamış olan Albay Talat Aydemir’e ve onun 22 Şubat 1962
tarihindeki darbe teşebbüsüne sempatiyle yaklaştığını söylemek mümkündür.
Millî Yol, 22 Şubat Hareketi’ni “bir ihtilal” teşebbüsü değil “büyük çapta ve şiddetli
bir ordu nümayişi” olarak adlandırmıştır. Böyle bir nümayişin gerçekleşmesinin
sebebi olarak, 27 Mayıs Müdahalesi sonrası yaşanan gelişmelerin -başta genç
subaylar olmak üzere- ordunun bütün kademelerinde yarattığı hayal kırıklığına
işaret etmiştir. Aydemir ile Türkeş’in ilişkisi iddialarını reddederken,
kararsızlıklar nedeniyle başarısız olmuş bir hareketin içinde Türkeş’in varlığını
iddia etmenin mantıki olmadığını belirtmiştir. Burada Aydemir’i basiretsiz bir
figür konumuna düşürmüşse de genel olarak Aydemir’e karşı kullandığı dil
ziyadesiyle müspet olmuştur. Ayrıca 22 Şubat Hareketi’ne katılmış Harp Okulu
öğrencilerini, eylemlerinin arkasında duran tutumları ve eski Komutanları
Aydemir’e gösterdikleri bağlılık nedeniyle tebrik etmiştir.56
27 Mayıs Müdahalesi’ne ve sonraki sürece ana hatlarıyla böyle bakan Millî
Yol, ilginç bir biçimde Müdahale’nin devirdiği DP ile ilgili neredeyse doğrudan
hiçbir şey söylememiştir.57 Ancak gerek kapatılan DP’nin yöneticilerini
yargılayan Yüksek Adalet Divanı Başsavcısı Ömer Altay Egesel’i eleştiren58
gerekse DP’nin yöneticilerinin yargılanma süreci ve biçimi ile mahkûmiyetleri
sonrası süreçle bağlantılı azımsanmayacak sayıda yayın yapmıştır. Derginin bu
konudaki ilk dikkat çekici yayını, CHP Milletvekili Mehmet Göker’in, Avrupa
Parlamentosu’nda kimi yabancı delegelerin Kayseri’deki DP’li mahkûmların
tahliyesini temenni etmeleri karşısında Parlamento’da bulunan Türk delegelerin
ilgili mahkûmların işledikleri suçları anlatmamasını eleştirmesi üzerine olmuştur.
Millî Yol, işledikleri suçlar ne olursa olsun DP’li mahkûmların Türk olduğunu
hatırlatıp Göker’in eleştirisini yabancıların Türkiye’nin iç işlerine müdahaleye
davet olarak yorumlamıştır.59 Çok sürmeden de “tarafsız görüşle” Türkiye’de
56 Örneğin bk. “22 Şubat Hareketi”, Millî Yol, Sayı 6, 2 Mart 1962, s. 3-4; “Aydemir Meselesi”,
Millî Yol, Sayı 25, 20 Temmuz 1962, s. 3-4; “Harbiyeli Aldanmaz”, s. 5.
57 Millî Yol, DP’nin ana damarını oluşturan Adalet Partisi (AP) ile ilgili de çok şey söylememiştir.
Onun AP ile ilgili yayınları daha ziyade İnönü’ye bağlılık gösterdiğini iddia ettiği ve “İnönistler”
diye adlandırdığı AP’li milletvekilleri dolayısıyla olmuştur. Bir örnek yazı için bk. “İnönistlerin
Hezimeti”, Millî Yol, Sayı 20, 15 Haziran 1962, s. 4-5. Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki Millî
Yol, ilerleyen yıllarda Milliyetçi Hareket Partisi’ne dönüşecek olan Cumhuriyetçi Köylü Millet
Partisi lideri Osman Bölükbaşı’na - yeri geldiğinde “hakkını teslim etse de”- eleştirel bakmış, onu da
İnönü’ye bağlılık tutumu üzerinden değerlendirmiştir. Birkaç örnek için bk. “Bölükbaşı Yerini
Buldu”, Millî Yol, Sayı 13, 20 Nisan 1962, s. 6; “İstifa”, Millî Yol, Sayı 20, 15 Haziran 1962, s. 6;
“Bölükbaşının Konuşması”, Millî Yol, Sayı 24, 13 Temmuz 1962, s. 3.
Dergide, olumsuz bir kişilik olarak gösterilen Egesel ile bağlantılı yirmiden fazla haber ve
yorum bulunmaktadır. Bir örnek için bk. Murat Gençoğlu [Altan Deliorman], “Merihten
Mektup”, Millî Yol, Sayı 26, 27 Temmuz 1962, s. 4. Murat Geçnoğlu’nun Altan Deliorman’ın
müstear ismi olduğu hususunda bk. Sefercioğlu, age., s. 53.
58
59
“ Yine Partizanlık”, Millî Yol, Sayı 12, 13 Nisan 1962, s. 3.
Halil AKKURT, Milliyetçi ve Antikomünist ‘Millî Yol’ Dergisi’nin… 389
kimlerin, hangi saik ve hislerle DP mahkûmları için af istediğini ya da
istemediğini sergileyen iki parçalık bir yazıya yer vermiştir. Af konusunda
olumlu ya da olumsuz görüş bildiren her iki kesimin de “fazilet ve duygu asaleti
bakımından en yükseğinden en aşağılık olanına kadar” çeşitli kimseler barındırdığını
ve her iki kesim içinde de haklı iddialar öne sürüldüğünü belirtmiştir. Yine de
kendisi affın gerçekleşmesini isteyenlerin iddialarının daha geçerli göründüğü
kanaatinde olmuştur. Ayrıca af konusundaki tutumun millî menfaatler
ölçüsünde olması gerektiğini belirtmiş, affa karşı çıkanların başında
komünistlerin bulunduğuna dikkat çekmiştir.60 Bir süre sonra TBMM’den çıkan
affın genel değil de kısmî olmasını ise komünistlere fırsat vermek olarak
değerlendirmiştir.61
Turancılık, Irkçılık ve Türkçülük
1944 Irkçılık-Turancılık Davası, Türkiye tarihinin önemli gelişmelerinden
birisidir. Nihal Atsız, vatan haini olarak gördüğü Türkiye’deki komünistler
hakkında yazdığı açık mektupların ikincisinde Sabahattin Ali’yi hedef almıştı.
Millî Yol’a göre Sabahattin Ali bunun üzerine Maarif Vekili Hasan Âli Yücel,
Ulus Gazetesi Başyazarı Falih Rıfkı Atay ve Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın
yönlendirmesiyle Atsız’ı dava etmişti. 26 Nisan 1944 günü görülen ve
Türkçülerin yoğun ilgi gösterdiği dava “1944-1945 Türkçülük dâvasının ilk safhası”
olmuştu.62 Ertelenen davanın tarihi olan 3 Mayıs ise “Türkçülük Bayramı” ilan
edilecek bir gün haline dönüşmüştü.63 Ancak Zekeriya Sertel, Emin Erişirgil,
Hüseyin Cahit Yalçın, Tahsin Banguoğlu, Refik Halit Karay, Necmettin Sadak,
Nadir Nadi, Ahmet Emin Yalman, Ethem İzzet Benice, Bedrettin Tuncel,
Yavuz Abadan, Sabiha Zekeriya Sertel gibi “Türkçülük düşmanları” çoktan bir
“haçlı seferine” girişmişlerdi.64 Bu kimseler, Atsız’ın uyarılarının sebebi de olan, II.
Dünya Savaşı sürecinde Alman cephesi önünde ilerleyen Sovyetler Birliği’nin
yerli kolları olarak Türkiye’yi “kızıl afetin pençesine” düşürme gayretleri
içerisindeydiler. Türk milliyetçiliğini karşısına almışlar; ancak saldırılarını
Türkçülük ve milliyetçilik üzerinden yapamayacakları için, bağlamından
60
“Tarafsız Görüşle: Af Meselesi”, Millî Yol, Sayı 14, 27 Nisan 1962, s. 11-12, 14-15.
“Yarım Af”, Millî Yol, Sayı 38, 19 Ekim 1962, s. 3-4; “Millî Menfaat Nerede?”, Millî Yol, Sayı 38,
19 Ekim 1962, s. 4
61
62
“Atsız-Sabahattin Ali Dâvası”, Millî Yol, Sayı 14, 27 Nisan 1962, s. 12.
Millî Yol’un Türkçülük Bayramı hakkındaki ifadeleri için bk. “Üç Bayram”, Millî Yol, Sayı 14, 27
Nisan 1962, s. 3.
63
“1944 Haçlı Seferinde Türkçülük Düşmanları Neler Demişlerdi”, Millî Yol, Sayı 16, 11 Mayıs
1962, s. 12-13.
64
390 Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 17 Sayı 33 (Bahar 2021)
kopararak kullandıkları Turancılık ve ırkçılık üzerinden bir saldırıda
bulunmuşlardı.65
Millî Yol, bu tür yaklaşımların devam ettiği ve kimi zafiyetlere yol açtığı
düşüncesinde olmuştur. Hatta Türkiye’den kimi resmî makam sahiplerinin
Turancılığı “sapıklık” olarak tanımlamasının hemen ardından dış Türklerin
haklarına tecavüzlerin arttığını iddia etmiştir.66 Oysa Turancılığın, yansıtıldığının
aksine, fetihçi emellere sahip olmadığını, “Afrika’daki zencilerin bile bağımsız devlet
kurdukları bu hürriyet ve istiklâl çağında” ana yurtlarındaki Türklerin bağımsızlığına
kavuşması gibi insanî ve millî bir dava güttüğünü öne sürmüştür.67 Bu anlayışın
dergide resmî olarak Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi olarak adlandırılan
Doğu Türkistan’dan gelmiş Hızır Bek Gayretullah’ın varlığıyla simgelendiği ve
onun bir yazısında billurlaştığı söylenebilir. Gayretullah’a göre dünya hür ve esir
milletler diye ikiye ayrılmıştır. Esir milletler büyük ölçüde Afrika’da ve
Asya’dadır. Afrika’da bulunanlar “zenci toplulukları ve Cezayir’dir.”68 Asya’da
bulunanlar ekseriyetle Türk ve Müslüman’dır ve “Sovyet-Çin emperyalizmi”
altındadır. Millî Yol da “dış Türkler” diye adlandırdığı Doğu Türkistan, Kırım,
Kıbrıs, Irak, Batı Trakya, Bulgaristan ve Rodos’taki Türkleri çeşitli biçimlerde
gündeme taşımıştır.69 Azerbaycan ile ilgili gelişmelere yer vermiştir.
Kapanmasına yakın sayılarda ancak dört kez yayımlayabildiği ve Erhan
Demirutku’nun hazırladığı “Dış Türklerin Durumu” köşesinde sadece
Azerbaycan Türklerine odaklanmıştır.70
Millî Yol, ırkçılığın farklı anlamlarda kullanılabildiğine işaret etmiştir. Bir
milletin mensuplarının başka millet mensuplarına karşı hissettiği güvensizlik ile
bu güvensizlik nedeniyle önlem almayı ve “bir derece[ye]” kadar kendi milletini
diğerlerinden üstün tutmayı “ilmî” ırkçılık olarak tanımlamış; böyle bir ırkçılığa
teveccüh göstermiştir. Irkçılığın yabancı ırka mensup kişilerin haklarına tecavüz
A. Okçuoğlu [Nejdet Sançar], “1944’teki Haçlı Seferi Hakkında”, Millî Yol, Sayı 16, 11 Mayıs
1962, s. 5. Nejdet Sançar’ın müstear isimlerinden birisinin A. Okçuoğlu olduğu hususunda bk.
Sefercioğlu, age., s. 53.
65
66
“Kıbrıs’ta Patlayan Bombalar”, Millî Yol, Sayı 10, 30 Mart 1962, s. 7.
Nejdet Sançar, “Vala Nurettin’in Turancılık Konusundaki Yanlış Düşünceleri”, Millî Yol, Sayı
11, 6 Nisan 1962, s. 7.
67
68
Hızır Bek Gayr[e]tullah, “Esir Milletler”, Millî Yol, Sayı 12, 13 Nisan 1962, s. 13.
Sırasıyla birer örnek vermek gerekirse bk. “Türkistanda İmha”, Millî Yol, Sayı 36, 2 Şubat 1962,
s. 13; Hızır Bek Gayretullah, “Bir Gece”, Millî Yol, Sayı 18, 1 Haziran 1962, s. 12; “Kıbrıs İşindeki
Gerçek”, Millî Yol, Sayı 11, 6 Nisan 1962, s. 8-10; “Iraktaki Türklere Baskı”, Millî Yol, Sayı 33, 14
Eylül 1962, s. 3; “Batı Trakya’da Türk Haklarına Tecavüz”, Millî Yol, Sayı 43, 23 Kasım 1962, s.
13; “Bulgaristan’la Spor Temasları Kesildi”, Millî Yol, Sayı 33, 14 Eylül 1962, s. 13; “Rodostaki
Türk Eserleri”, Millî Yol, Sayı 36, 5 Ekim 1962, s. 14.
69
İlgili köşenin ilk yazısı için bk. Erhan Demirutku, “Dış Türklerin Durumu”, Millî Yol, Sayı 45, 7
Aralık 1962, s. 11.
70
Halil AKKURT, Milliyetçi ve Antikomünist ‘Millî Yol’ Dergisi’nin… 391
etmek yönündeki anlamını ilmî ırkçılık içerisinde değerlendirmemiştir. Böyle bir
tanımın Türkleri ilgilendirmediğini; Türklerin “yabancılara müsamaha ve şefkat
göstermekte başka bütün milletlerden ileri git[tiğini]” düşünmüştür. Basında ve siyaset
sahnesinde kötü bir değer yüklenilerek kullanılan ırkçılığın da onun ilmî
anlamlarıyla ilişkili olmadığı kanaatini taşımıştır.71
Millî Yol, doğrudan milliyetçiliği eleştiremediği için onu kötü bir değer
yükledikleri ırkçılık üzerinden eleştirenlerin başında -1944’te olduğu gibikomünistleri ve doğrudan ya da dolaylı olarak onlara hizmet edenleri
görmüştür.72 Diyarbakır Milletvekili Recai İskenderoğlu’nun milliyetçilere
yönelik ırkçılık eleştirisi karşısında onun Mustafa Barzani ile ilişkisini
hatırlatmıştır.73 Burada Kürtçülük ile ilgili bir değerlendirmeye kapı aralamış
görünse de Barzani’yi komünist Rusya’nın bir kuklası sayarak neticeyi aynı
noktaya ulaştırmıştır.74 Öte yandan kendi soyuna bağlılık göstermenin ırkçılık
ithamıyla neredeyse suç haline getirilmiş olması nedeniyle ülküsüzlüğün
yaygınlaştığından, bu ortamda bir Türk subayının (Hava Üsteğmeni Selahattin
Enginer) bir olaydan ötürü cezalandırılacağı gerekçesiyle Yunanistan’a
sığınmakta beis görmeyebildiğinden yakınmıştır.75 Diğer taraftan İsrail’de idama
mahkûm edilen Alman SS Subayı Eichman’ı, kanunun ve insanî değerlerin
dışında hareket ederek birçok insanın ölümüne sebep olmuş ama “kendi
inançlarına göre vatansever, hatta ülkü adamı” olarak nitelendirmiştir. Bu vesileyle
Hitler yönetiminin Almanlar açısından büyük sorunlar bıraksa da Yahudileri
“temizlemekle” ülkesinde yaşanabilecek birçok felaketin önüne geçtiğini
belirtmiştir.76
Bu noktada Millî Yol’un azınlıklara karşı en hafif tabirle mesafeli olduğunu
söylenmelidir. Bir Millî Yol yazarına göre, azınlık kelimesi sözlük anlamıyla bir
toplulukta sayıca az olanları ifade etse de esas olarak “bizde” Türk olmayan
herkes için kullanılmaktadır. Bütün Türk tarihi onların zararlı eylemleriyle dolu
olmuştur. Üstelik kimliklerinde Türk yazmakla birlikte sol ideolojiyle hareket
ederek Türkiye’nin zararın eylemlerde bulunan ve “hakikî azınlıklardan daha
tehlikeli olan” yeni türden bir azınlık oluşmuştur.77 Millî Yol’un, Türkiye üzerine
görüş bildiren bir ABD’linin komünizmle ve kapitalizmle işbirliği yapan gizli
71
“Irkçılık (!)”, Millî Yol, Sayı 30, 24 Ağustos 1962, s. 11-12.
Milliyetçiliğe ırkçılık üzerinden saldırıldığı hususunda bir örnek için bk. “Tam Tersi”, Millî Yol,
Sayı 3, 9 Şubat 1962, s. 6-7.
72
73
“Mecliste Zehirli Bir Hücum”, Millî Yol, Sayı 35, 28 Eylül 1962, s. 3.
Barzani’nin “kızıl Rus idaresi” altında bir Kürt devleti kurma teşebbüsünde olduğu hususunda
bk. “Irak’ta Barzani İsyanı”, Millî Yol, Sayı 16, 11 Mayıs 1962, s. 14.
74
75
“Yunanlılara Kaçan Subay”, Millî Yol, Sayı 47, 21 Aralık 1962, s. 4.
76
“Salan ve Eichmann”, Millî Yol, Sayı 19, 8 Haziran 1962, s. 11-12.
77
Hayranî Ilgar, “Azınlık”, Millî Yol, Sayı 21, 22 Haziran 1962, s. 13.
392 Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 17 Sayı 33 (Bahar 2021)
Yahudi teşkilatlarının varlığından söz etmesini “manalı” bularak aktarması,
sözünü ettiği iki azınlık grubunu bir arada değerlendirdiğini göstermektedir.78
Sosyalistlerin, servetlerini arttıran kapitalistlerin bir müddet sonra başka
memleketlere gittikleri, yönündeki iddialarının onları ilk kez haklı çıkardığını
kinayeli biçimde dillendirmesi ve bir habere dayanarak Türkiye’den giden Rum
ve Yahudilerin sayısındaki artışa dikkat çekmesi benzer bağlamda ele alınabilir.79
Atatürk’ün manevi kızı olarak bilinen Ülkü’nün (Çukuroğlu) Cumhuriyetçi
Köylü Millet Partisi (CKMP) Milletvekili Fethi Doğançay’dan boşanıp Yeşua
Bensusan adlı Yahudi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ile evlenmesini bir
azınlık mensubuyla değil de bir yabancıyla evlilik olarak algılaması ve bunu hoş
karşılamaması ise gayet çarpıcıdır.80 Benzer çerçevede üzerinde düşünülebilecek
bir durum, Millî Yol’un bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının “Çerkezarslan”
soyadına sahip olmasından hareketle Soyadı Kanunu’na müracaat ederek
“Türkiye vatandaşları yabancı milliyet iddia eden soyadı taşıyamazlar” demesi ve bunu
Soyadı Kanunu’nun çıktığı dönemde başbakan olan İnönü’ye hatırlatmasıdır.81
Millî Yol’a göre Türkiye, sorunlarına ancak millî kudret ve kabiliyetiyle çare
bulabilir. Eğer bir sihirli anahtar aranıyorsa, bu “Türklük ateşi ve Türkçülük fikir ve
ülküsüdür.”82 Türkçülük, “aynı kanı taşıyan insanlar arasında kardeşlik ve karşılıklı
dayanışmayı sağlayacak ve nihayet bu yüce milleti mazisine denk bir seviyeye erdirecek” olan
tek inançtır.83 Millî Yol, bu amaçla başta Muhittin Koran’ın yazıları olmak üzere
duygu yüklü yazılara yer vermiştir. Aynı amaçla, başta Nejdet Sançar’ın
yazılarıyla, milliyetçi Türk gençlerine seslenmiş; milliyetçi Türk gençlerine
okuma listesi önermiş;84 ileride kamuoyunca tanınacak olan Atasoy Müftüoğlu
ve Nail Gürman gibi gençlerin yazı gönderdiği “Gençlik Sayfası”na birçok
sayısında yer vermiştir. Yine ileride kamuoyunca tanınacak gençlerden İskender
Öksüz’ün ve Köksal Toptan’ın yazılarını yayımlamıştır. Önemli bir Türkçü
olarak Rıza Nur’u saygıyla anmıştır.85 Türk Ocağı’nın ve Milliyetçiler
Derneği’nin faaliyetleriyle ilgili haberler yapmıştır. Ancak daha da önemlisi
“[b]ütün Türkçüleri toplayıp Türklüğe karşılıksız hizmet etmek üzere”86 kurulan ve
78
“Türkiye’de Gizli Teşkilat (!)”, Millî Yol, Sayı 18, 1 Haziran 1962, s. 11.
79
“Sosyalistler Haklı Çıktı!”, Millî Yol, Sayı 22, 29 Haziran 1962, s. 12.
80
“ ‘Ülkü’nün Sonu”, Millî Yol, Sayı 31, 31 Ağustos 1962, s. 12.
81
“Arslanın Öylesi”, Millî Yol, Sayı 6, 2 Mart 1962, s. 10-11.
82
Mustafa Nuri Bayhan, “Sihirli Anahtar”, Millî Yol, Sayı 48, 28 Aralık 1962, s. 5.
Refet Körüklü, “Türk Milletini Birleştirecek Tek Ülkü Türkçülük’tür”, Millî Yol, Sayı 48, 28
Aralık 1962, s. 12.
83
bk. “Milliyetçi Türk Gençleri İçin Okunması Gereken Kitaplar”, Millî Yol, Sayı 24, 13 Temmuz
1962, s. 6.
84
85
Derginin 32. sayısında Rıza Nur kapağa taşınmış ve onun ilgili birçok yazıya yer verilmiştir.
86
“Türkçüler Derneği Tüzüğü”, Millî Yol, Sayı 34, 21 Eylül 1962, s. 11-14.
Halil AKKURT, Milliyetçi ve Antikomünist ‘Millî Yol’ Dergisi’nin… 393
başında Nihal Atsız’ın bulunduğu “Türkçüler Derneği”nin kuruluş sürecinin
önemli bir aktörü olmuştur. Millî Yol’un neşriyat müdürü İsmet Tümtürk,
Derneğin yönetim kurulunda yer alırken Millî Yol da Dernek kurulana kadar
Derneğin tüzük tasarısını sayfalarında tartışmaya açmış,87 bir sayısında Derneğin
kuruluşuna özel yer ayırmış88 ve sonrasında Derneğin açılan ocak ve odalarıyla
ilgili gelişmelere yer vermiştir.
Komünizm, Komünist-Sosyalist Ülkeler ve Türkiye’nin Solcuları
Millî Yol, yayın hayatına başlarken tarafsız olduğunu belirtmiş ama bu
tarafsızlığın yalnızca milliyetçilik zemininde mümkün olduğunu vurgulamıştır.
Bu nedenle daha giriş yazısında komünistlere olan düşmanlığını açıkça ifade
etmiş ve yazının çok büyük bir kısmını buna ayırmıştır. Burada komünizmin
sosyal veya iktisadi bir düşünce olarak sunulmasına karşın aslında içine sızmaya
çalıştığı devletleri Sovyet Rusya’nın peyki haline getirme ve ardından onların
halkını her açıdan Ruslaştırarak imha etme amacına sahip olduğunu öne
sürmüştür. Dolayısıyla antikomünist mücadeleyi Türklüğü yok olmaktan
koruma mücadelesi olarak görmüştür. Türkiye’deki mevcut komünist tehlikenin
kimi ülkelerde komünist iktidarların kurulmasından bir yıl önceki durumuna
benzediğinden hareketle de bu mücadeleyi çok sıkıya almayı öğütlemiştir.89 Bir
süre sonra ise büyük ölçüde Nihal Atsız’ın kaleme aldığı ve Orkun dergisinde
yayımlanan “Türk Milletine Çağırı”yı kapağına taşımıştır. Böylece Türk milletini,
tarihinin -Sevr Antlaşmasını bile geride bırakan- “en büyük tehlikesi” ile karşı
karşıya bulunduğu konusunda yüksek sesle uyarmıştır.90
Sosyalizm ve komünizm arasında bir ayrım görmeyen Millî Yol;91 bu
ideolojilere sahip Doğu Bloku ülkeleri ile Çin ve Küba’yı -derginin birkaç
sayısında “Dünya Cennetinden Haberler” başlıklı köşede ama genellikle dağınık
haber ve yorumlarla- daha ziyade kıtlık ve yokluk içinde olmaları, halkın
huzursuzluğu ve buna şiddetle karşılık verilmesi temelinde gündeme
getirmiştir.92 En az bunlar kadar Sovyetler Birliği’nin başka ülkelere sızma
Sonrasında ardı sıra gelen üç sayıda da yer bulan Tüzük Tasarısı ile ilgili ilk yazı için bk.
“Milliyetçiler Teşkilatlanıyor: Milliyetçiğimiz Yeni Bir Çağın Eşiğinde”, Millî Yol, Sayı 17, 25 Mayıs
1962, s. 7-8.
87
Millî Yol’un 34. sayısında Türkçüler Derneği’nin kuruluşuyla ilgili olarak birisi Nihal Atsız’a ait
birkaç önemli yazı birden yer almıştır.
88
89
“[Başlıksız]”, Millî Yol, Sayı 1, 26 Ocak 1962, s. 3-6.
90
“Türk Milletine Çağırı”, Millî Yol, Sayı 6, 2 Mart 1962, s. 1, 13.
91
Örneğin bk. “Sosyalizm-Komünizm”, Millî Yol, Sayı 17, 25 Mayıs 1962, s. 15.
Örneğin bk. “Rusya’da Kıtlık”, Millî Yol, Sayı 10, 30 Mart 1962, s. 7; “Küba’dan Mektuplar”,
Millî Yol, Sayı 43, 23 Kasım 1962, s. 13; “Rusya’da ve Arnavutluk’ta Halk Ayaklanmaya Başladı”,
Millî Yol, Sayı 37, 12 Ekim 1962, s. 2; “Rusya’da İşçiler Gayrimemnun”, Millî Yol, Sayı 42, 16
Kasım 1962, s. 2.
92
394 Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 17 Sayı 33 (Bahar 2021)
faaliyetleriyle de ilgilenmiştir. Yukarıdan da anlaşılacağı üzere Sovyetler Birliği’ni
Sovyet Rusya olarak kodlamış, gerçek manada komünist ideolojiye sahip olsun
olmasın bütün Rusların mevcut büyük Rus devletinin bekası için çalıştığı
kanaatini taşımıştır.93 Dünyadaki bütün komünizm faaliyetlerini de Sovyet
Rusya’nın çıkarına dönük eylemler olarak değerlendirmiştir. Komünistlerin,
karşılarındaki en büyük güç olarak milliyetçileri gördüğü bilgisinden hareketle94
onların milliyetçilere dönük suikastlarına95 ve milliyetçileri kışkırtma
eylemlerine96 yer vermiştir. Başka ülkelerdeki komünistleri o ülkenin bir parçası
saymama eğiliminde olmuş; bu nedenle Nazım Hikmet’i “Türk (!) Şair” şeklinde
tanımlamış,97 Hindistan’ın kurtuluşunu Cevahirlal Nehru’nun ölümünde
görmüştür.98 Bir yandan 1956 yılında Macaristan’da Sovyet Rusya
hegemonyasına karşı bir “şahlanış” olarak tanımladığı ayaklanmayı geniş bir
biçimde sayfalarına taşırken;99 diğer yandan İngiliz Guyanası, Guatemala,
Ekvador, Cezayir ve Yemen gibi yerlerde komünizm taraftarı iktidarlara veya
iktidar adaylarına karşı açıkça cephe almıştır.100
Millî Yol, Sovyet Rusya’nın sızma faaliyetleri açısından parayı önemli bir araç
olarak kullandığı yönünde haberler yapmıştır. Örneğin Sovyet Rusya’nın Orta
Doğu’yu istikrarsızlaştırmak için yaptığı gibi, gerektiğinde piyasaya binlerce
sahte dolar sürdüğünü;101 kendisi iktisaden kötü durumda olmasına karşın
Türkiye’de seçimlere gidilmemesi ve mevcut durumun devam ettirilmesi
koşuluyla (13 Kasım) Millî Birlik Komitesi’ne açıktan açığa 500 milyon dolar
teklifte bulunduğunu iddia etmiştir. Hal böyle iken onların Köy Enstitüleri gibi
93
“Her Rus’un Görevi Nedir?”, Millî Yol, Sayı 25, 20 Temmuz 1962, s. 6.
“Sovyetlere Göre, Milliyetçilik Komünizme Karşı En Tehlikeli Silahtır”, Millî Yol, Sayı 37, 12
Ekim 1962, s. 13.
94
95
“Rusların Milliyetçilere Nasıl Suikast Yaptırdığı Açıklandı”, Millî Yol, Sayı 37, 12 Ekim 1962, s.
2.
96
Necdet Gürbüzer, “Milliyetçiler Dikkatli Olunuz”, Millî Yol, Sayı 37, 12 Ekim 1962, s 13.
97
bk. [Nihal] Atsız, “Bugünkü Yemlihalar”, Millî Yol, Sayı 9, 23 Mart 1962, s. 5, 13.
Bu beklenti bir haber biçimde sunulmuş olsa da haberin kaynağı ve haberde sözü edilen özne
açık değildir. Haberin bütününe bakıldığında bu beklentinin Millî Yol’a mal edilmesinde beis
yoktur. bk. “Hindistanda Seçim Sonuçları”, Millî Yol, Sayı 8, 16 Mart 1962, s. 12-13.
98
99
“Macar Şahlanışı”, Millî Yol, Sayı 40, 2 Kasım 1962, s. 8-11.
“Guiyana’da: Uyanan İşçiler”, Millî Yol, Sayı 6, 2 Mart 1962, s. 12-13; “Guatemala’da”, Millî
Yol, Sayı 9, 23 Mart 1962, s. 15; “Ekuador’da Milliyetçiliğin Zaferi”, Millî Yol, Sayı 11, 6 Nisan
1962, s. 12; “İbret II: Bin Bella”, Millî Yol, Sayı 39, 26 Ekim 1962, s. 12-13; “İbret I: Yemen
Faciası”, Millî Yol, Sayı 39, 26 Ekim 1962, s. 12.
100
101
“Ruslar Piyasaya Binlerce Sahte Dolar Sürüyor”, Millî Yol, Sayı 46, 14 Aralık 1962, s. 2.
Halil AKKURT, Milliyetçi ve Antikomünist ‘Millî Yol’ Dergisi’nin… 395
Türkiye’yi komünizme yöneltecek adımlar için çok daha fazla parayı gizlice
harcadığından kuşku duymamak gerektiğini belirtmiştir.102
Millî Yol, 27 Mayıs Müdahalesi sonrasında oluşan ortamdan faydalanan
Türkiye’deki komünistlerin çok organize bir biçimde hareket ettikleri ve
aralarındaki çeşitli tartışmaların ardından Sovyet Rusya’nın kararıyla yer altı
faaliyetlerini bırakıp artık yasal faaliyetlere başladıkları kanaatinde olmuştur.
Burada komünistlerden söz ederken göz önünde bulundurduğu ama adlarını
açıkça ifade etmediği Yön dergisi çevresini ve Türkiye İşçi Partisi’ni (TİP) de
yakından takip etmiştir.103 Kendisinden birkaç hafta önce yayına başlamış olan
Yön’ü, yayına başlarken imzaya açtığı bildiriyle ele almaya başlamıştır. Yön’ün
bildirisinin “eski sosyalist teranelerin iddialı bir dil ile tekrarından ibaret” olduğunu
belirterek, bildiriyi imzalayanlardan bazılarının komünistlik sabıkalarına dikkat
çekmiştir.104 Ayrıca Türk milliyetçilerine saldırdığını iddia ettiği105 Dergi’nin,
“Kızıl radyolar” tarafından övüldüğüne; yasal yollarla mülk sahibi olmayı
kötüleyen yayınlar nedeniyle gençler tarafından protesto edildiğine ilişkin
haberler yapmıştır.106 TİP’i ise asıl olarak “bomboş” bir salonda gerçekleştirilen ve
“(Sovyet Rusya hariç) herkese sövülüp sayıl[an]”, “komünistlikten mahkûmiyeti” bulunan
Mehmet Ali Aybar’ın tekrar genel başkan seçildiği bir kongre ile mercek altına
almıştır.107 Aybar’ın bir konuşmasını Marx’ın bir konuşmasına benzetmiş, başka
bir konuşması Türkiye’de sosyalizmin kuruluşuna ilişkin açıklamalar içeriyor
olması nedeniyle resmî makamları uyarmıştır. Öte yandan milliyetçi gençlerin
tamamlanmasına “izin vermediği” TİP’in Beyazıt’taki ve Gültepe’deki
etkinliklerine çok geniş yer ayırmıştır.108
“MBK İçin 500 Milyon Dolar”, Millî Yol, Sayı 21, 22 Haziran 1962, s. 3-4. Millî Yol, SSCB’nin
yardım teklifi konusunu Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in bir demecine dayandırmış; böylesine
önemli bir haberin sol basında yer almamasını ibret verici bulduğunu belirtmiştir. Ancak
Cumhuriyet Gazetesi’nde Anadolu Ajansı’na bağlı kalınarak yapılan bir açıklamada “bugünkü bazı
gazetelerde, Gürsele atfen yayınlanan Sovyet yardım teklifine müteallik haber, tamamen asılsızdır” denilmiştir.
bk. “Bir Tavzih”, Cumhuriyet, 16 Haziran 1962, s. 5.
102
Ahmet Karışmaz, “Türkiyedeki Komünist Çalışmalarının Perde Arkasından Haberler”, Millî
Yol, Sayı 29, 17 Ağustos 1962, s. 3; Ahmet Karışmaz, “Komünistler Kaynaşıyor”, Millî Yol, Sayı
34, 21 Eylül 1962, s. 3.
103
“Yapılamayacak Şeyler de Vardır”, Millî Yol, Sayı 1, 26 Ocak 1962, s. 15. Millî Yol, aynı yer,
eski silah arkadaşlarının, imzacılar arasındaki MBK üyelerine doğru yolu göstermek için
gerektiğinde müdahalede bulunma hakkına sahip olduğunu belirtmiştir.
104
105
“Yön”, Millî Yol, Sayı 2, 2 Şubat 1962, s. 6-7.
Örneğin bk. “Kızıl Radyolar ‘Vatan’ ve ‘Öncü’ ile ‘Yön’ Dergisini Methediyor”, Millî Yol, Sayı
38, 19 Ekim 1962, s. 2; “Gençler ‘Yön’ Mecmuasını Protesto Ettiler”, Millî Yol, Sayı 12, 13 Nisan
1962, s. 6.
106
107
“Türkiye İşçi Kongresi”, Millî Yol, Sayı 31, 31 Ağustos 1962, s. 5-6.
“T. İşçi Partisinin Toplantısı”, Millî Yol, Sayı 34, 21 Eylül 1962, s. 3; “Aybar’ın Korkunç
İddiaları”, Millî Yol, Sayı 38, 19 Ekim 1962, s. 11-12; “İstanbul’da Milliyetçi Gençler Solcuları Tam
108
396 Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 17 Sayı 33 (Bahar 2021)
Millî Yol, kendisini mikrop, taraftarlarını hayvan ve köpek gibi kelimelerle
adlandırdığı komünizmin109 karşısındaki eylemlere de geniş yer ayırmıştır. Bu
eylemler gençlerin, geniş kesimlerin veya bir sendikanın antikomünist etkinliği
olabildiği gibi, bir kitabevinin antikomünist beyannamesi ya da bir antikomünist
mücadele konferansı da olabilmiştir.110 Komünizmin kanunlarca
engellenemediğini iddia ederek halk mahkemelerinin kurulmasını talep eden
Dergi’nin111 bu tutumu gayet anlaşılırdır.
Bu arada, Millî Yol, komünistlerin yasal alanlarda faaliyet gösterme kararı
aldığını belirtmiş olmasına rağmen kendisini hedef aldığını iddia ettiği gizli bir
komünist teşkilat ile ilgili de yayınlarda bulunmuştur. Millî Devrim Ordusu
(MDO) adındaki bu teşkilata, ilk olarak, teşkilatın Türkiye sosyalizmi için
mücadele ettiğini, komünizmin ve “kafatasçıların” karşısında yer aldığını belirten
bildirileri ile yer vermiştir.112 Ardından MDO’nun Arif Nihat Asya ve Gökhan
Evliyaoğlu ile Nejdet Sançar’ı tehdit edişini gündeme getirmiş; kimi yazarlarıyla
MDO’ya meydan okumuştur.113 Benzer süreçte bir de Silahlı Devrim
Kuvvetleri (SDK) adı altında, komünizme düşman olduğunu söyleyen ama
MDO’dan farkı olmayan bir gizli teşkilatın daha kurulduğunu haberleştirmiş;114
bu tür gizli teşkilatların kuruluşundaki artışı onların “Rus efendilerinden” “sadaka”
almak amacıyla ilişkilendirmiştir.115
Millî Yol, komünistlerin yer tuttuğu yasal mecralar olarak daha ziyade basın
ve yayın kuruluşları ile eğitim kurumlarını görmüştür. Moskova’da düzenlenen
Komünist Muharrirleri Kongresi’nde komünizm faaliyetlerinin nasıl yürütülmesi
gerektiği yönündeki kararların Türkiye’de aynen uygulandığını iddia etmesinden
de anlaşılacağı üzere,116 yazarlara şüpheci yaklaşmıştır. Birçok komünistin sarı
Bozguna Uğrattı”, Millî Yol, Sayı 42, 16 Kasım 1962, s. 3-7; “Milliyetçiliğin Zaferi: Gültepe’de
İşçiler, Halk ve Gençlik El Ele”, Millî Yol, Sayı 46, 14 Aralık 1962, s. 8-11.
Örneğin bk. A. Okçuoğlu [Nejdet Sançar], “Kastro’nun Oğlu”, Millî Yol, Sayı 20, 15 Haziran
1962, s. 11; Bahattin Çok’ay, “Köpek”, Millî Yol, Sayı 38, 19 Ekim 1962, s. 3.
109
Örneğin bk. “Gençlik Mitingleri”, Millî Yol, Sayı 2, 2 Şubat 1962, s. 9-10; “Oku Kitabevinin
Beyannamesi”, Millî Yol, Sayı 33, 14 Eylül 1962, s. 12-13; “İzmir Türk Ocağı Faaliyeti”, Millî Yol,
Sayı 43, 23 Kasım 1962, s. 12.
110
111
“Komünistler İçin Millet Mahkemeleri Kurulsun”, Millî Yol, Sayı 4, 16 Şubat 1962, s. 1.
112
“MDO Bildirileri”, Millî Yol, Sayı 39, 26 Ekim 1962, s. 4.
Örneğin bk. “MDO’nun Tehdit Mektupları”, Millî Yol, Sayı 41, 9 Kasım 1962, s. 6-7; Nejdet
Sançar, “M.D.O.’ya Açık Cevap”, Millî Yol, Sayı 43, 23 Kasım 1962, s. 5; Necdet Özyazar,
“Gafiller Uyanın”, Millî Yol, Sayı 39, 26 Ekim 1962, s. 5.
113
114
“Gizli Beyannameler”, Millî Yol, Sayı 42, 16 Kasım 1962, s. 10.
115
“Mdokmosdk”, Millî Yol, Sayı 42, 16 Kasım 1962, s. 4.
116
Fahri Özcan, “Bizde Tatbik Edilen Talimat”, Millî Yol, Sayı 32, 7 Eylül 1962, s. 7.
Halil AKKURT, Milliyetçi ve Antikomünist ‘Millî Yol’ Dergisi’nin… 397
basın kartı alarak kimi ayrıcalıklardan yararlanıyor olmasından yakınmıştır.117
Çetin Altan, Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Can Yücel gibi isimleri komünist
oldukları için118 ve Cumhuriyet Gazetesi’ni komünistlere kapı açtığı için
eleştirmiştir.119 Kimilerinin ise Sovyet Rusya’nın destekleriyle “basın ağalığı”
yaptığı düşüncesinde olmuştur.120 Diğer taraftan halk eğitimi için kurulan
teşkilatta solcuların121 ve Millî Eğitim Bakanlığı’nın önerdiği kitaplar içerisinde
solcu kitapların122 bulunmasından duyduğu rahatsızlıkları dile getirmiş;
Bakanlığın komünizme karşı mücadele etmediğini sayfalarında birçok kez
işlemiştir.123
Millî Yol, komünistlerin Türkiye’de varlık gösterebiliyor olması hususunda
öncelikle CHP’yi sorumlu tutmuştur. Daha yayına ilk başlarken bunu
vurgulamış, tarafsız olmalarına karşın bu nedenle sayfalarında CHP’ye çokça
“çataca[klarını]” açıklamıştır.124 İkinci koalisyon hükümeti kurulurken aşırı sağa
ve sola karşı konulacağı ifadesini içeren protokol maddesinin aşırı sol kısmını,
içerisinde otuzdan fazla aşırı solcu barındıran koalisyonun büyük ortağı
CHP’nin bir oyalaması saymıştır.125 Muammer Aksoy, Sırrı Hocaoğlu, Suphi
Baykam, Bülent Ecevit, Şükrü Koç gibi CHP’li isimleri aşırı solcular olarak öne
çıkarmıştır.126 Ancak hatalarıyla Türkiye’de komünizmin yaygınlaşmasına yol
açanların ilk sırasına İnönü’yü koymuştur.127
Burada bir hatırlatmada bulunulmalıdır. İnönü’nün, bir konuşmasında
Türklüğü yüceltici ifadelerde bulunması Millî Yol’da onun ırkçı mı olduğu
117
“Komünistlere Basın Kartı”, Millî Yol, Sayı 12, 13 Nisan 1962, s. 5-6.
Her bir isim için sırasıyla bir örnek için bk. “Açıkcası Çetin Altan”, Millî Yol, Sayı 29, 17
Ağustos 1962, s. 5; “‘Aydın’lık Belgesi”, Millî Yol, Sayı 26, 27 Temmuz 1962, s. 6; “Hayırlı Bir
Haber”, Millî Yol, Sayı 39, 26 Ekim 1962, s. 6-7; “Can Yücel’in Sakalı”, Millî Yol, Sayı 5, 23 Şubat
1962, s. 6.
118
Örneğin bk. “Cumhuriyet Gazetesi’nde Komünizm Propagandası”, Millî Yol, Sayı 48, 28 Aralık
1962, s. 6.
119
120
A. Okçuoğlu [Nejdet Sançar], “Basın Ağaları”, Millî Yol, Sayı 20, 15 Haziran 1962, s. 11.
121
Yusuf Öktem, “Halk Eğitimi”, Millî Yol, Sayı 47, 21 Aralık 1962, s. 3.
“Millî Eğitim Bakanlığınca Okuma Odalarına Tavsiye Edilen Kitaplar”, Millî Yol, Sayı 36, 5
Ekim Aralık 1962, s. 11.
122
123
Örneğin bk. “Maarif Bakanını İkaz Ediyoruz”, Millî Yol, Sayı 12, 13 Nisan 1962, s. 12.
124
“[Başlıksız]”, Millî Yol, Sayı 1, 26 Ocak 1962, s. 3.
125
“ ‘Aşırı Sağ ve Aşırı Sol’”, Millî Yol, Sayı 23, 6 Temmuz 1962, s. 4-5.
bk. “Çelikbaş’ın Aleyhindeki Kişi”, Millî Yol, Sayı 25, 20 Temmuz 1962, s. 5; “Yapılamayacak
Şeyler de Vardır”, Millî Yol, Sayı 1, 26 Ocak 1962, s. 15; “Tezatlar”, Millî Yol, Sayı 15, 4 Mayıs
1962, s. 4; “Hiç Tanıtılmaz Olur mu?”, Millî Yol, Sayı 17, 25 Mayıs 1962, s. 6-7; “Kabine’de
Tartışma”, Millî Yol, Sayı 38, 19 Ekim 1962, s. 11; “Meclis’teki Solcu Koalisyon”, Millî Yol, Sayı
40, 2 Kasım 1962, s. 12.
126
127
“Yine Köy Enstitüleri”, Millî Yol, Sayı 4, 16 Şubat 1962, s. 6.
398 Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 17 Sayı 33 (Bahar 2021)
sorusunun sorulmasına yol açmıştı. Ayrıca bu durum Falih Rıfkı Atay’ın, Ahmet
Emin Yalman’ın, Nadir Nadi’nin, Çetin Altan’ın ve Bedii Faik’in dikkatine
sunulmuştu.128 Gerek bu sorunun gerekse burada kimi isimlerin zikredilmesinin
bir arka planı bulunmaktaydı. Derginin bir önceki sayısında da İnönü’nün
ırkçılık adı altında tanımladığı bir düşünceye saldırdığı belirtilerek ona bir eleştiri
yöneltilirken, onun bu konuda “sabıkalı” olduğu ve 1944 yılının 19 Mayıs
Bayramı’ndaki konuşmasında aynı ifadeyle “vatanseverlere sö[vdüğü]” anlatılmış, bu
arka plana işaret edilmişti.129 İnönü, bu konuşmasını 1944 Irkçılık-Turancılık
Davası sürecinde gerçekleştirmişti. Millî Yol, açık ki İnönü’nün bu tutumunu
komünistlere destek olarak algılamıştır. Onun kimi başka adımlarını da aynı
şekilde değerlendirmiştir. Onun “hatalarından” ilki olarak dile getirdiği husus,
gizlice sosyalizm propagandası yapan bir dergi olarak tanımladığı, Kadro
dergisinde yazması olmuştur.130 1962’te onun ülkede ciddi bir komünizm
tehlikesi görmediği mealindeki beyanatını öne çıkararak131 ve 22 Şubat
Hareketi’ne katılan subayların kendisini öldürmesi durumunda intikamının üç ay
içerisinde alınacağı ifadesindeki “intikam alıcılar” olarak komünistlere işaret
ederek,132 onun komünizme karşı tutumunu otuz yıllık bir süreklilik içinde ele
aldığını göstermiştir. Bu sürekliliğin sembolü olarak ise onun Cumhurbaşkanlığı
döneminde bir komünizm yuvası haline getirilmeye çalışıldığını ve bu konuda
kimi neticeler alındığını düşündüğü Köy Enstitüleri’ni görmüştür.
Anlaşılacağı üzere Millî Yol, Köy Enstitüleri’ni komünizme hizmet eden bir
kurum saymıştır.133 Enstitülerde şarap üretimi yapılarak, kadın-erkek ilişkilerine
yozlaştırıcı bir ortam sunularak ve çocuklar dine karşı soğutularak Türk
milletinin ahlakının bozulduğunu düşünmüştür.134 Enstitü’den mezun
öğretmenlerden birisinin düzeni sorgulatması ve solcu yayınlar önermesi, bir
diğerinin not vaadiyle kız öğrencisine tecavüz etmesi türünden haberlerle
düşüncesinde ne kadar haklı olduğunu ortaya koymaya çalışmıştır.135 Bu nedenle
kurumu kapattıran kişi olarak tanımladığı Eski Millî Eğitim Bakanı Tevfik
A. Okçuoğlu [Nejdet Sançar], “İnönü de mi Irkçı Oldu?”, Millî Yol, Sayı 37, 12 Ekim 1962, s.
11. Millî Yol’un Falih Rıfkı Atay’ı, Ahmet Emin Yalman’ı ve Bedii Faik’i yayın hayatı boyunca
birçok vesileyle eleştirmiş olduğu da not edilmelidir.
128
129
“İnönü ve Irkçılık”, Millî Yol, Sayı 36, 5 Ekim 1962, s. 3-6.
130
“Bir İşaret Levhası”, Millî Yol, Sayı 23, 6 Temmuz 1962, s. 12-13.
131
“Haftanın Özü”, Millî Yol, Sayı 3, 9 Şubat 1962, s. 2.
132
“22 Şubat Hareketi”, Millî Yol, Sayı 6, 2 Mart 1962, s. 4.
Ayrıca bk. A. Okçuoğlu [Nejdet Sançar], “Köy Enstitülerindeki Komünizm Propagandası
Unutulmamalı”, Millî Yol, Sayı 1, 26 Ocak 1962, s. 11.
133
134
Örneğin bk. “Şarap Fabrikası Bağ Evi”, Millî Yol, Sayı 8, 16 Mart 1962, s. 8-9.
“Polatlı Ortaokulundaki Feci Hal”, Millî Yol, Sayı 44, 30 Kasım 1962, s. 11-12; “Köy Enstitülü
Öğretmenin Marifetleri”, Millî Yol, Sayı 41, 9 Kasım 1962, s. 2.
135
Halil AKKURT, Milliyetçi ve Antikomünist ‘Millî Yol’ Dergisi’nin… 399
İleri’yi hayırla yâd etmiştir.136 Köy Enstitüsü mezunları içinde milliyetçilerin de
bulunduğunu sık sık vurgulamakla birlikte137 Kurumun yeniden açılması
yönündeki görüşlere sertçe karşılık vermiştir.138 Türkiye Öğretmen Dernekleri
Millî Federasyonu’nun, bir eğitim planlamasına ihtiyaç olduğu ve bunun için
“millî bir buluş” olan Köy Enstitüleri deneyiminden de faydalanılabileceğini
belirttiği Başbakan İnönü’ye açık mektubunun Yön dergisinde yayınlanması139
üzerine ise sayfalarında Federasyon yönetiminin karşısında yer alan “milliyetçi”
Ankara Öğretmen Dernekleri’nin bildirilerine yer açarak tavır göstermiştir.140
İlericilik-Gericilik, Ahlak ve Din
Millî Yol, komünizm karşıtı eylemlere olduğu gibi komünizm karşıtlığının
parçası olacak şekilde kimi yayınların eleştirisine ve protestosuna ilişkin
haberlere de genişçe yer vermiştir. Onun Köy Enstitüleri’nin önemli ismi İsmail
Hakkı Tonguç’u övdüğü iddiasıyla Dünya Gazetesi’nin yakıldığı haberleştirmesi;
komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla Ataç dergisini eleştirmesi ve bu
konuda resmî makamları uyarması durumun örneklerindendir.141 Dergideki
“müstehcen neşriyatlara” yönelik kimi eleştiriler ve protesto haberleri142 bundan
bağımsız gibi görünse de bu neşriyatlar dergide daha ziyade solcu neşriyatlar ve
komünizmle birlikte anılmıştır.143 Köy Enstitüsü mezunu yazar Fakir Baykurt’un
aynı isimli romanından uyarlanan “Yılanların Öcü” filmi ise içindeki kimi
sahneler nedeniyle müstehcenlik ile komünizm arasındaki ilişkinin pekiştirildiği
ve derginin neredeyse bütün yayın süresi boyunca eleştiriler ve protesto
haberleriyle gündeminden düşürmediği bir konu olmuştur.144
Millî Yol’un bu minvalde yarattığı başka bir terkip, komünizm-ilericilikahlaksızlık olmuştur. Dergide, kendisine ilerici sıfatı yakıştıranların komünistler
olduğu ve onların Türkiye’nin menfaatini düşünenleri gerici olarak adlandırdığı
düşüncesi yer etmiştir.145 Öte yandan öğrencilerine karşı biri tecavüz diğeri
136
“Merhumu Nasıl Bilirsiniz?”, Millî Yol, Sayı 1, 26 Ocak 1962, s. 10-12.
Şu yazıdan sonra dergide bu durum başta aynı yazar tarafından olmak üzer çeşitli biçimlerde
vurgulanmıştır. bk. A. Okçuoğlu [Nejdet Sançar], “Vatansever Köy Enstitüsü Mezunlarına Açık
Mektup: I”, Millî Yol, Sayı 1, 26 Ocak 1962, s. 10-12.
137
138
Örneğin bk. “Ölüyü Diriltmek Allaha Mahsustur”, Millî Yol, Sayı 13, 20 Nisan 1962, s. 11-12.
139
“Öğretmenlerden Başbakana…”, Yön, Sayı 32, 25 Temmuz 1962, s. 15.
140
“Ankara Öğretmenler Derneğinin Cevabı”, Millî Yol, Sayı 29, 17 Ağustos 1962, s. 5-6.
“Dünya Gazetesi’nin Yakılışı”, Millî Yol, Sayı 22, 29 Haziran 1962, s. 6; “Ataç Dergisi”, Millî
Yol, Sayı 38, 19 Ekim 1962, s. 12.
141
142
Örneğin bk. “Müstehçen Neşriyat”, Millî Yol, Sayı 12, 13 Nisan 1962, s. 3.
143
Örneğin bk. “Müstehcen ve Solcu Yayınlar”, Millî Yol, Sayı 13, 20 Nisan 1962, s. 4.
Örneğin bk. “Adana’da Yılanların Öcü”, Millî Yol, Sayı 14, 27 Nisan 1962, s. 4; “Erzurumda
Yılanlara Karşı Tepki”, Millî Yol, Sayı 22, 29 Haziran 1962, s. 10.
144
145
Örneğin bk. “Gericiler”, Millî Yol, Sayı 16, 11 Mayıs 1962, s. 6.
400 Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 17 Sayı 33 (Bahar 2021)
tacizde bulunduğu öne sürülen iki öğretmen, siyasi tutumları hakkında herhangi
bir açıklama yapılmaksızın, ilerici olarak tanıtılmışlardır.146 İlericilik ayrıca
sapıklık, kötülük, zararlı alışkanlıklar ve yüz kızartıcı suç ile birlikte ele
alınmıştır.147 Ancak beklenileceğinin aksine, komünizmle ilişkili olarak ele
alındığı için dolaylı olarak içerse de,148 doğrudan din bağlamında ele
alınmamıştır.
Millî Yol, yukarıda belirtilen bu tutum ve davranışları ahlaki birer problem
olarak ilericilikten bağımsız olarak da sayfalarında çok kez işlemiştir. Alkol
kullanımını kimi zaman olumsuz resmettiği bir tablonun önemli bir unsuru
olarak değerlendirmiştir.149 Türkeş’i “içki ve sigara kullanmayan ciddî bir insan”
olarak tasvir eden bir yazıya yer vererek, alkol kullanmamayı sağlam bir kişiliğin
parçası olarak gören yaklaşımı paylaşmıştır.150 İlericilik-gericilik bağlamında
karşımıza çıkarmadığı din olgusunu da alkol kullanımı konusuyla birlikte
karşımıza çıkarmıştır. Kuruluş hazırlıkları yapılan Türkçüler Derneği’nin taslak
tüzüğünde öngörülen kımız yapacak ve satacak bir şirketin kurulması konusu
kımızın İslam açısından helal olup olmadığı sorununu beraberinde getirince,
Millî Yol yazarı İsmet Tümtürk, din âlimlerinin kararı sonrası gerekirse kımız
yapımının ve içiminin terk edilebileceği görüşünü belirtmiştir.151
Millî Yol’da İslam aleyhtarı konuşmalar eleştirilmiş, Müslüman din
adamlarına ihtimam gösterilmiş, Konya’da Yüksek İslam Enstitüsü’nün açılması
sevinçle karşılanmıştır.152 İmam Hatip Ortaokulları’nın kapatılacağı yönündeki
söylentiler takip edilmiş, böyle bir gelişmenin yaşanmaması için karşı çıkışta
bulunulmuş ve bu yöndeki bildirilere yer verilmiştir.153 Öte yandan Rum
146
“Aşırı ‘İlerici’ İki Öğretmen”, Millî Yol, Sayı 18, 1 Haziran 1962, s. 5.
Yusuf Öktem, “İlericiler (!)”, Millî Yol, Sayı 22, 29 Haziran 1962, s. 3; Mehmet Serhat,
“İlericilik Gericilik Meselesi”, Millî Yol, Sayı 33, 14 Eylül 1962, s. 14.
147
Komünizmin din aleyhtarlığı konusunda iki örnek için bk. Süleyman Hayri Bolay, “Emniyet
Supabı”, Millî Yol, Sayı 6, 2 Mart 1962, s. 7; Hayrani Ilgar, “Din Düşmanlığı”, Millî Yol, Sayı 26, 27
Temmuz 1962, s. 11.
148
149
Örneğin bk. “Kadeş Rezaleti”, Millî Yol, Sayı 10, 30 Mart 1962, s. 8-10.
150
“Alparslan Türkeş Hakkında Bir Görüş”, s. 9.
151
İsmet Tümtürk, “Kımız Meselesi”, Millî Yol, Sayı 28, 10 Ağustos 1962, s. 15.
Örneğin bk. “Acayip Bir Öğretim Yolu”, Millî Yol, Sayı 17, 25 Mayıs 1962, s. 5; “Din
Adamlarının Durumu”, Millî Yol, Sayı 30, 24 Ağustos 1962, s. 6-7; “Konyada Yüksek İslam
Enstitüsü Açıldı”, Millî Yol, Sayı 44, 30 Kasım 1962, s. 7.
152
153 Örnek bir yazı için bk. “İmam-Hatip Okullarına Düşmanlık”, Millî Yol, Sayı 22, 29 Haziran
1962, s. 10-12.
Halil AKKURT, Milliyetçi ve Antikomünist ‘Millî Yol’ Dergisi’nin… 401
Ortodoks Kilisesi Patriği Athenagoras, gizli ilişkiler içerisinde olduğu154 ve
“Bizans İmparatoru” gibi hareket ettiği155 iddialarıyla eleştirilmiştir.
Buralarda din, millî kimlik çerçevesi içerisinde ele alınmıştır. Millî Yol, bunun
dışında dinî içerikli yazılara sayfalarında yer vermemiştir. Dinî cemaatlere
değinme konusunda ise önemli bir istisnada bulunmuştur. Daha önce çeşitli
haberlerle kendisine yakınlığını hissettirdiği CKMP Kastamonu Milletvekili
İsmail Hakkı Yılanlıoğlu’nun,156 Nurculuk meselesini Meclis gündemine
getirmesini genişçe bir yorumla haberleştirmiştir. Haklarında açılan birçok
davadan beraat etmelerine ve suçsuzlukları ortada olmasına rağmen, kimi savcı
ve idarecilerin Nurcu olarak adlandırılan vatandaşlara yönelik insan haklarına ve
hukuk devleti anlayışıyla uyuşmayacak bir biçimde baskıda bulunmayı adet
haline getirdiklerinden yakınmıştır. Kendilerinin olaylara tarafsız bir gözlemle
ama gerçeğe olan saygıları nedeniyle birçoklarının konuşmaya cesaret edemediği
Nurculuk meselesine eğileceğini açıklamıştır.157 Bunun ardından Nurculuk
üzerine üç yazılık bir seriyi yayımlamaya başlamıştır. Serinin ilk yazısını da ilgili
sayısının kapağının bütününe taşımıştır. İki iki yazıda Nurculara yönelik baskının
hukuki dayanaklarının geçersizliği, onlara karşı izlenen siyasetin onları
zayıflatmak yerine güçlendirdiği, baskı altında bulundukları için onlara eleştiri
yöneltebilmenin ahlaken güçlüğü, onlara karşı yapılan uygulamaların zaman
zaman bütün Müslümanlara karşı yapılan uygulamalara dönüşebildiği, halkın
Hükümet’e yönelik antipatisinin Hükümet tarafından baskı altına alınanlara
karşı sempati göstermesine yol açtığı gibi noktalara vurgu yapılmış ve birkaç
örnek olay aktarılmıştır.158 Daha tartışmalı hususlar ele alınacağı gerekçesiyle
yazarının ismiyle (İsmet Tümtürk) birlikte yayımlanan üçüncü yazıda, Nurcu
olmayan dindar ve milliyetçi kesimlerden Nurculara karşı yöneltilen kimi
eleştiriler dile getirilmiştir.159
Yazar, ilerleyen yazılarda Nurcuların bu eleştirilere verecekleri yanıtların
yayımlanacağını belirtmişse de derginin uzun olmayan ömrü buna olanak
tanımamıştır. Çalışmanın Giriş’inde değinildiği üzere Nurculuk meselesi,
derginin sonunu getirmiştir. Ancak olaylar bununla sınırlı kalmamış, derginin
neşriyat müdürü de olan Tümtürk’ün, tüzük tasladığını hazırladığı ve Türklüğün
var oluş kavgasının kalesi olacağı düşüncesiyle inşa edilen Türkçüler
154
“Patrikhane”, Millî Yol, Sayı 8, 16 Mart 1962, s. 8.
155
M[urat] G[ençoğlu], “Fener İmparatoru”, Millî Yol, Sayı 33, 14 Eylül 1962, s. 4.
156
Örneğin bk. “Tam Adamı”, Millî Yol, Sayı 1, 26 Ocak 1962, s. 10.
157
“ ‘Nurculuk’ Meselesi”, Millî Yol, Sayı 42, 16 Kasım 1962, s. 10-11.
“Nurculuk Meselesi”, Millî Yol, Sayı 43, 23 Kasım 1962, s. 8-11; “Nurculuk Meselesi: 2”, Millî
Yol, Sayı 44, 30 Kasım 1962, s. 8-10;
158
159
İsmet Tümtürk, “Nurculuk Meselesi: 3”, Millî Yol, Sayı 47, 21 Aralık 1962, s. 13-14.
402 Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 17 Sayı 33 (Bahar 2021)
Derneği’nden istifa etmesine uzanmıştır.160 Üstelik bir yıl kadar sonra Millî
Yol’un başına gelenlerin bir benzeri, Atsız’ın “kurucu” olarak takdim edildiği ve
yukarıda CKMP milletvekili olarak anılan Yılanlıoğlu’nun sahipliğini yaptığı
Orkun’un (1962-1964) başına gelecektir. Orkun’da Türklük ile birlikte
Müslümanlığa vurgu yapılan bazı yazıların ardından Atsız, Ötüken adında bir
dergi çıkaracak, burada İslamiyet’i Arapların milletleşme sürecinin bir unsuru
olarak değerlendirecek ve İslam birliği fikrini savunmayı vatan hainliği
sayacaktır. Orkun’dan Yılanlıoğlu’nun Atsız’ın yazısına yanıt niteliğinde bir yazı
yayımlamasının ardından da Türkçüler arasındaki ayrılıklar görünürlük
kazanacaktır.161 Bütün bu süreç bir bakıma Atsız ve çevresinin Türkeş’in liderlik
edeceği Milliyetçi Hareket Partisi ile 1972 yılında yaşayacağı ayrılığın da ön
provası mahiyetini taşımıştır.162
Devletçilik, Özel Teşebbüs ve Devlet Planlama Teşkilatı
Millî Yol’un 23. sayısında “Yaşasın Devletçilik” isimli bir köşeye yer
verilmiştir. Köşe ismi bir tabela çizimi üzerinde gösterilmiş, tabelanın iki yanına
domuz çizilmiştir. Köşedeki ilk yazının başlığının pekiştirdiği üzere burada
“devletin malı deniz yemeyen domuz” atasözüne bir gönderme yapılmıştır. Derginin
bir sonraki sayısında da yer bulan bu köşe devlet kurumlarının çeşitli biçimlerde
suiistimale uğratılmasına ilişkin haberlere ve yorumlara ayrılmıştır.163 İlgili köşe
dergide uzunca bir süre yer bulamadıysa da bu ve devam eden sayılardaki kimi
haber ve yorumlar sadece devletin suiistimale uğratılmasını değil devletçiliğin de
eleştirildiğini göstermektedir. Dergide bir yandan Sovyetler Birliği lideri Nikita
Kruşçev’den “kendi aç halkını besleyemez ve koyu devletçi” birisi olarak söz
edilirken164 diğer yandan Türkiye’de bütün devletçilik propagandasına rağmen
özel teşebbüs anlayışını sahiplenenlerin artmasının memnuniyet verici olduğu
ifade edilmiştir.165 Gayet olumlu bir gelişme olarak İsveç’te sosyalizmden özel
teşebbüse doğru bir dönüşüm gerçekleştiği haber yapılırken;166 aynı sayfada,
Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde Menkul Kıymetler Borsası kurulması yolunda
Delirorman, age., s. 310, 332; Altan Delirorman, Atsız: Hayatı, Görüşleri, Eserleri, 2. bs., Berikan
Yayınevi, Ankara, 2014, s. 114, 119.
160
161
Karabulak, age., s. 98-103.
162
age., s. 317-326.
163
Örneğin bk. “Yaşasın Devletçilik”, Millî Yol, Sayı 23, 6 Temmuz 1962, s. 13.
164
“Kruşçef de Aynı Fikirde”, Millî Yol, Sayı 24, 13 Temmuz 1962, s. 12.
165
“Türkiyede Özel Teşebbüs Anlayışı Gelişiyor”, Millî Yol, Sayı 25, 20 Temmuz 1962, s. 7.
166
“İsveç’te Sosyalizm Yerini Özel Teşebbüse Bırakıyor”, Millî Yol, Sayı 26, 27 Temmuz 1962, s.
10.
Halil AKKURT, Milliyetçi ve Antikomünist ‘Millî Yol’ Dergisi’nin… 403
atılan resmî adımlar, bütün milletin hayrına olacak bir “milli kapitalizmin”
müjdecisi olarak yorumlanmıştır.167
Millî Yol, devletçiliğe ve devletçilikle ilişkili olarak ele aldığı kişi ve çevrelere
yönelik eleştirilerini asıl olarak planlama ve Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)
üzerinden gerçekleştirmiştir. Serbest teşebbüsün çok daha verimli olduğu
kanaatini taşımış; planlamayı “serbest teşebbüse demirden bir gömlek giydiril[en]”
yasaklarla dolu bir süreç olarak tanımlamıştır. Doğa kanunlarına aykırı bir
biçimde değişmezlik üzerine kurulu olan planlamanın, tarihin akışına uyum
sağlama becerisinin olmadığını, ekonomik ilerlemeye ve yaratıcılığa olanak
tanımadığını, bunaltıcı bürokratik süreçleri beraberinde getirdiğini öne
sürmüştür.168 Planlı ekonomiye bağlı kalan Küba’da ve Arnavutluk’ta halkın
alım gücünü düşmüş olduğu ve birçok ihtiyaç maddesine ulaşamadığı yönündeki
haberlerle, planlamayı, komünistlikle özdeşleştirmiştir.169 Türkiye’de planlama
konusunu gündeme getirenlerin Türkiye’nin menfaatleri aksine hareket eden
kimseler, yani solcular olmasını kesinlikle bir tesadüf saymamıştır. Planlama işini
yürütmek üzere kurulan DPT’nin üyelerini de henüz ortada tartışılacak bir plan
bile yokken onları savunma ihtiyacı hissedenleri de solcu olarak tanımlamıştır.170
DPT’nin düşüncelerinin millete kabul ettirilmesi maksadıyla yoğun bir
propaganda faaliyetine girişildiği gözleminde bulunmuş ve bunu
gerçekleştirenler olarak öncelikle komünistlikten sabıkalı kimselere işaret
etmiştir. DPT üyelerinin Köy Enstitülerinin açılması gibi planlamayla ilgili
olmayan bir konuda istekte bulunduklarını ve DPT’nin gerçekleştirdiği anketleri
sadece Köy Enstitüsü mezunu öğretmenlere yaptırdığını belirterek onların
solculuklarını ve solcularla olan rabıtalarını gündeme getirmiştir. DPT üyelerinin
iktisadi kalkınma için önerdiği hususları Türkiye’nin zararına bir komünist işi
olduğunu ifade etmiştir: aşırı nüfusu besleyecek verimli araziler olmadığından
nüfus doğum oranlarının düşürülmesi, köylünün beden gücüyle kalkınmaya
katkı sunması ve işsizliği önlemek amacıyla tarımda traktör kullanımı yerine
insan gücü kullanımı.171 Benzer bağlamda, sızıntı bilgi olarak haberleştirdiği
DPT’nin iki yol boyunca yeni bir lise, bir yıl boyunca yeni bir ortaokul
167
“Sermaye Piyasası Kurma Yolunda Adımlar”, Millî Yol, Sayı 26, 27 Temmuz 1962, s. 10.
168
“Plan Devri Başlıyor”, Millî Yol, Sayı 48, 28 Aralık 1962, s. 4-5.
“Yaşasın Planlı Ekonomi”, Millî Yol, Sayı 32, 7 Eylül 1962, s. 15; “Arnavutlukta Durum”, Millî
Yol, Sayı 37, 12 Ekim 1962, s. 13-14.
169
170
“5 Yıllık Plan”, Millî Yol, Sayı 26, 27 Temmuz 1962, s. 8-9.
“Plânlama Meseleleri”, Millî Yol, Sayı 28, 27 Temmuz 1962, s. 6, 10-12; “Bir Anket İçin Yalnız
Enstitü Mezunları Seçildi”, Millî Yol, Sayı 23, 6 Temmuz 1962, s. 2; “İşsizliğe Bulunan Çare (!)”,
Millî Yol, Sayı 17, 25 Mayıs 1962, s. 11.
171
404 Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 17 Sayı 33 (Bahar 2021)
açılmaması ve resmî hafta tatilinin iki güne çıkarılması yönündeki düşüncelerini,
solcuların Türklük karşıtı ve millî menfaatlerin aksine işlerinden saymıştır.172
Millî Yol, Türkiye’nin DPT eliyle iktisaden kalkınamayacağını ispat etmek
için daha başka kanıtlara ve söylemlere de başvurmuştur. Amerikalı bir maliye
uzmanının DPT üyelerinin alanlarında yeterince uzman ve yetenekli olmadığı
yönündeki görüşlerini içeren raporunun bir devlet sırrı olarak saklandığını iddia
etmiştir.173 DPT üyelerini, ülke gerçeklerini kavrayamayacak ölçüde “çocuk
denecek yaşta” olmalarına karşın on beş yıllık plan yapmaya yeltendikleri için
küçümsemiştir.174 Hatta sıkça ve ağır eleştirilerde bulunduğu İsmet İnönü’yü
belki de ilk defa bu bağlamda değerlendirdiği bir konuşması vesileyle olumsuz
ifadelerle ele almamıştır. İnönü’nün ilgili konuşmasında kendisinin ilişki
kurduğu DPT – devletçilik – sosyalizm zincirini kıran bir yön görmüştür. Onun
konuşmasını, DPT’yi
“harika çocuklar yurdu” olarak öven bir ifade
barındırmasına karşın, Atatürk ilkelerinden devletçiliğe ve aynı zamanda
sosyalist düzene bir karşı duruş olarak yorumlamıştır.175
İnönü’nün bu konuşmadan bir süre sonra DPT’nin önde gelen üyeleri,
planlarına müdahale edildiği için istifa etmiştir. Millî Yol, solcu yıkıcı zihniyetle
var edilmiş olan ve eksiksiz uygulandığında dahi asla başarıya ulaşma şansı
olmayan bu plana müdahale işinin DPT üyelerine ve solculara ileride, plan tam
olarak uygulanmadığı için başarı elde edilemediği, yönünde bir propaganda
fırsatı verdiği düşüncesinde olmuştur. İnönü’nün koruyuculuğunda güçlenen
DPT üyelerinin, İnönü’nün bu zaafından faydalanmak isteyen solculara ülkeyi
sürekli olarak sola çekme olanağı verdiği gibi DPT üyelerinin istifasının
hükümeti zora sokacağı için “aşırı sosyalist” Yön dergisi çevresinde büyük
memnuniyetle karşılandığını belirtmiştir.176
Amerika Birleşik Devletleri, Sağcılık ve Antikomünizm
Millî Yol, Amerika Birleşik Devletleri’ni (ABD) sağcılık ve kendi açısından
aynı anlama gelmek üzere antikomünist tutum nedeniyle sayfalarına taşımıştır.
Bunu görünür kılan en dikkat çekici örnek, derginin şiir yayımlamama ilkesini
ABD sağcılarının simgesi niteliğindeki bir şiiri serbest bir çeviri ile yayımlayarak
bozmasıdır.177 Derginin bir ABD’linin “Allahsız komünistlik beni tehdit ediyor”
“Korkunç Bir Teklif”, Millî Yol, Sayı 31, 31 Ağustos 1962, s. 3; “Hafta Tatili İki Gün Oluyor?”,
Millî Yol, Sayı 26, 27 Temmuz 1962, s. 8.
172
173
“Devlet Sırrı”, Millî Yol, Sayı 17, 25 Mayıs 1962, s. 11.
174
“Planlamacıların Yaşı”, Millî Yol, Sayı 33, 14 Eylül 1962, s. 6-7.
175
“İnönü ve Özel Teşebbüs”, Millî Yol, Sayı 29, 17 Ağustos 1962, s. 11-12.
“ ‘Plancılar Gitti’”, Millî Yol, Sayı 36, 5 Ekim 1962, s. 12-13; “ ‘Harika Çocuklar’ın İstifasına
Sevinenler”, Millî Yol, Sayı 36, 5 Ekim 1962, s. 2.
176
177
“Mücadeleyi Bırakma”, Millî Yol, Sayı 43, 23 Kasım 1962, s. 13-14.
Halil AKKURT, Milliyetçi ve Antikomünist ‘Millî Yol’ Dergisi’nin… 405
ifadelerini içeren nutkunu “aynen” çevrildiğini belirterek yayımlaması; ABD’de
yapılan seçimlerde Cumhuriyetçi Parti’nin kimi kayıplar yaşamasının daha sağcı
adaylara fırsat verilmemesiyle açıklaması; bir kıssadan hisse iktibas edilirken
“ABD sağcı basınından” ifadesini kullanarak dayanağını vurgulama ihtiyacı hep
aynı tutumun ürünüdür. 178 Bir ABD Başkanı gençlere ahlaki ve dini yollar
tavsiye edebiliyorken bunun Türkiye’de gerçekleştirilememesinden yakınan bir
yazıya yer vermesi,179 doğrudan sağcılık algısı ile ilişkilendirilmelidir.
Millî Yol, yayın hayatını yarılamakta olduğu bir dönem itibariyle, daha ziyade
Türkiye ile ilgili önemli meselelere yer verdiği orta sayfalarını yukarıda belirtilen
tutumla ve azımsanmayacak kez ABD kaynaklı yazılara ayırmaya başlamıştır. İlk
olarak, ABD’deki ve diğer ülkelerdeki sağcıların solcularla olan mücadele
deneyimlerinden faydalanmaya gayret göstereceklerini belirterek ABD’deki
yükselen sağcı harekete yer vermiştir. Sağcı dernekler ve basının durumu ile
sağcıların ordu içerisindeki konumuna ilişkin açıklamalarda bulunmuş; sağcıların
isteklerinin, tutum ve davranışlarının neler olduğunu aktartmıştır.180 Daha sonra,
komünizme karşı mücadelenin herkesin görevi olmakla birlikte bir de “doktordan
fikir danışma” gerekliliği düşüncesiyle, ABD’nin en önemli sağcı derneği olarak
sözünü ettiği John Birch Derneği’nin Başkanı Robert W. H. Welch’e
başvurmuştur. Onun insanların komünist olma nedenlerini gösterdiği
çalışmasını özet ve çeviri olarak yayımlamıştır.181 Ardından, gösterilerde
komünistlerin nasıl gizli rol üstlendikleri ve onların oyunlarının nasıl
bozulabileceği hususunda çeşitli örnekler ve araştırma sonuçları barındıran bir
yazıyı ABD Harp Akademisi dergisi Military Review’den özet ve çeviriyle iki
parça halinde okurlarına sunmuştur.182 ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI)
Direktörü J. Edgar Hoover’ın Masters of Deceit isimli eserini, komünistlerin
sendika ve derneklerin yönetimini nasıl ele geçirdiğini, yeraltı faaliyetlerini,
ajanlık ve sabotaj faaliyetlerini merkeze alacak şekilde üç yazılık bir özet ve
çeviri olarak yayımlamıştır.183 Son olarak ise komünizmi önlemek amacıyla
faaliyet gösteren ya da faaliyetlerinin en önemli kısmını komünizmle mücadele
“Komünistliğe Karşı Siz Ne Yapıyorsunuz?”, Millî Yol, Sayı 38, 19 Ekim 1962, s. 14; “Amerika
Seçimlerinin Dersi”, Millî Yol, Sayı 43, 23 Kasım 1962, s. 15; “Kurt Kanı”, Millî Yol, Sayı 48, 28
Aralık 1962, s. 5.
178
Tahsin Ünal, “Softa Herbert Hoover ve Gerici Amerika (!), Millî Yol, Sayı 43, 23 Kasım 1962,
s. 14.
179
180
“Birleşik Amerika’da Sağcılık Hareketi”, Millî Yol, Sayı 22, 29 Haziran 1962, s. 8-10.
Robert W. H. Welch, “İnsanlar Neden Komünist Olurlar”, Millî Yol, Sayı 24, 13 Temmuz
1962, s. 8-10.
181
182 Eugene H. Methvin, “Nümayişlerde Kızılların Gizli Rolü”, Millî Yol, Sayı 27, 3 Ağustos 1962,
s. 8-11.
J. Edgar Hoover, “Kızıllar Sendika ve Derneklerin İdaresini Nasıl Ele Geçiriyorlar”, Millî Yol,
Sayı 29, 17 Ağustos 1962, s. 8-11.
183
406 Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 17 Sayı 33 (Bahar 2021)
oluşturan ABD’deki kimi resmî kurumların nasıl oluştuğu, ne gibi işler yaptığı,
nasıl başarılar sağladığı türünden bilgiler ve örnekler içeren üç yazılık bir seriye
yer vermiştir.184
Millî Yol’un ABD’ye ve ABD’lilere yönelik olumsuz yaklaşım sergilediği iki
örnek burada not edilmelidir. Birisi, Türkiye’de bulunan ABD’li kimi askerî
personelin görevleri sırasında işlediği suçların ABD tarafından ciddiyetle takip
edilmemesi durumunun, iki ülke arasındaki hukuku zedelediğinden, Türklerin
bağımsızlık ve şeref duygularını incittiğinden söz etmesidir.185 Diğeri, İzmir’deki
NATO Karargâhı’ndaki ABD’li askerlerden kimisinin Türkiye’yi pislikten
geçilmeyen bir cehennem olarak tanımlaması karşısında, onları Türkiye’de kapalı
bir hayat yaşayıp Türk insanını yeterince tanımamaları gerekçesiyle
eleştirmesidir.186
Sonuç
27 Mayıs Müdahalesi (1960) ile Demokrat Parti iktidarına son verilmiş; Millî
Birlik Komitesi (MBK), ülke idaresini eline almıştır. MBK üyelerinin izlenecek
yol konusundaki görüş ayrılıkları, bir müddet sonra, hemen seçimlere
gidilmemesine taraftar olan 14 üyenin (Ondörtler) 13 Kasım 1960 tarihinde
MBK’den tasfiye edilmesiyle sonuçlanmıştır. Türkçü kimliğiyle bilinen Alparslan
Türkeş de tasfiye edilenler arasında yer almıştır. Millî Yol, Türkeş’in idare
merkezinin dışına itildiği bir süreçte ve 15 Ekim 1961’de yapılan genel
seçimlerin ardından, Türkeş yanlısı, haftalık milliyetçi bir dergi olarak güncel
siyasetin aktörlerinden birisi olmaya çalışmıştır. Seçim sonuçlarından
memnuniyetsizliğini manşete taşıdığı 26 Ocak 1962 tarihli sayısı ile yayın
hayatına başlamış, 1962 yılı boyunca 48 sayı çıkmıştır. Bütün bu süre boyunca
Türkiye’yi yönetebilecek tek kişi olarak işaret ettiği Türkeş’i gündemde tutmaya
çalışmıştır. Onun Ondörtler içerisinde MBK’den tasfiyesi sürecinin kamuoyunca
bilinmesi halinde geniş kitlelerin ona teveccühünün artacağını düşünmüş; bu
amaca hizmet edecek haberlere ve yorumlara yer vermiştir. Onun ülke
idaresinde yeniden önemli bir konuma gelmesi ihtimalini göz önünde
bulundurarak bir dönem birlikte hareket eden Ondörtler içerisindeki görüş
ayrılıklarına da değinmemeye gayret göstermiştir.
Türkeş, 1944 Irkçılık-Turancılık Davası’nda yargılanmış bir isimdir. Millî Yol
ile 1940’lı yılların Türkçü çevreleri arasında dolaylı olmayan bir bağ hatta bir
bakıma süreklilik vardır. Bu durum Millî Yol’un başta İsmet Tümtürk olmak
üzere yazar kadrosuna, tarihsel referanslarına ve bir mücadele büyüğü olarak
“Amerika’da Komünistliğe Karşı Duran Kuvvetler: 1, Meclis Tahkikat Komisyonu”, Millî Yol,
Sayı 36, 5 Ekim 1962, s. 8-10.
184
185
“Amerika’lılar Meselesi”, Millî Yol, Sayı 5, 23 Şubat 1962, s. 4.
186
“NATO’dan Veda Mesajı”, Millî Yol, Sayı 29, 17 Ağustos 1962, s. 4.
Halil AKKURT, Milliyetçi ve Antikomünist ‘Millî Yol’ Dergisi’nin… 407
Nihal Atsız’a duyduğu saygıya yansımıştır. Millî Yol açısından 1940’lardan
1960’lara uzanan bir sürekliliği karşı cepheden kurmak da mümkündür. Millî
Yol, 1940’larda Turancı akımın ve Ondörtler’in tasfiyesiyle Türkçü düşüncenin
mahkûm edilişleri olarak yorumladığı gelişmelerden doğrudan veya taraftarları
dolayısıyla İsmet İnönü’yü sorumlu tutmuştur. Dahası komünizmi Türklüğün
imha planı olarak gördüğünden, Türkçülüğün karşısına konumlandırdığı
İnönü’yü komünizmin Türkiye’de kök salmasının en önemli müsebbibi olarak
değerlendirmiştir. Ona yönelik muhalefetini bir biçimde onunla ilişkili gördüğü
kimselere de aksettirmiştir. MBK üyeliği devam edip sonradan Senatör olanlara,
İnönist diye adlandırdığı Adalet Partisi milletvekillerine, Ekrem Alican’a ve
Osman Bölükbaşı’na sert muhalefet göstermiştir.
Millî Yol, antikomünizmi temel ilke saymıştır. Komünizme, komünistlere,
Sovyetler Birliği gibi sosyalist/komünist ülkelere, komünistlerle aralarında
sadece ince bir ayrım gördüğü Türkiye’deki solculara karşı düşmanca bir tutum
takınmıştır. Sovyetler Birliği’nin karşısındaki ABD’nin yanında saf tutmuş;
iktisadi konularda özel teşebbüs savunusuyla ve komünizme karşı dini inanç
mayasıyla yoğrulmuş bir var oluş mücadelesi anlayışıyla ABD’yi örnek almıştır.
İktisadi devletçilik uygulamalarını ve Devlet Planlama Teşkilatı’nı Türkiye’yi
komünizme götürmek isteyenlerin birer aracı saymıştır. Köy Enstitüleri’ni
komünistlerin hoşlarına gidecek biçimde ahlaksızlık propagandası yapan ve dini
değerlere zarar veren bir eğitim kurumu olarak görmüştür.
Millî Yol’un kapanış süreci çok hesaplı bir biçimde gerçekleşmemiştir.
Dergide çıkan ve ele alınan kesime karşı asgari de olsa yakınlığın hissedildiği
Nurculuk ile ilgili bir yazı dizisi, Atsız’ın eleştirisiyle karşılaşmıştır. Derginin
yöneticisi Tümtürk, Atsız’ın eleştirisini haklı bulmasa da bir mücadele
büyüğünün eleştirisi olarak dikkate almak durumunda kalmış ve Millî Yol’un
yayın hayatına son vermiştir. Bunun ardından da Türkçüler Derneği’nden
ayrılmıştır. Bu sürece zamanla Türkçülüğü İslam ile birlikte kavrayan başka
kimselerin ayrılıkları eklenecek; Türkçülerin bir kısmının Atsız ile arasına mesafe
koymaya başladığı bir süreç başlayacaktır.
Kaynaklar
Süreli Yayınlar
Milli Yol
Yön
Cumhuriyet
408 Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 17 Sayı 33 (Bahar 2021)
Kitaplar, Makaleler ve Tezler
AKAR Elif (2019) Türkiye'de Türkçülük, Turancılık ve Yargılamalar (1940-1950
Arası Dönem), Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü Yayımlanmamış
Doktora Tezi, Ankara.
DELİORMAN Altan (1978) Tanıdığım Atsız, Boğaziçi Yayınları, İstanbul.
--------------------------- (2014) Atsız: Hayatı, Görüşleri, Eserleri, 2. bs., Berikan
Yayınevi, Ankara.
DEMİREL Tanel (2016) Türkiye’nin Uzun On Yılı: Demokrat Parti İktidarı ve 27
Mayıs Darbesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2. Basım, İstanbul.
KARABULAK Ozan (2018) Atsız ve Türkçülüğün Yarım Asrı: Süreli Yayınlarda
Türk Milliyetçiliğinin Seyri (1931-1974), Ötüken Neşriyat, İstanbul.
KOCA Bayram (2021) “Kürtler Aslında…”: Uç Sağın Kürtlere Bakışı, İletişim
Yayınları, İstanbul.
ÖZDAĞ Ümit (1997) Menderes Döneminde Ordu-Siyaset İlişkileri ve 27 Mayıs İhtilali,
Boyut Kitapları, İstanbul.
SANLI Ferit Salim (2017) Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisinden Milliyetçi Hareket
Partisi’ne -Tarihî Süreç, İdeoloji ve Politika- (1960-1969), Ötüken Neşriyat,
İstanbul.
------------------------ (2018) 27 Mayıs’ın “Zoraki Diplomatları”: 14’lerin Yurtdışı
Faaliyetleri, Gazi Akademik Bakış Dergisi, Cilt 11, Sayı 23, 2018, ss. 221-248.
SEFERCİOĞLU Necmeddin (2008) Türkçü Dergiler, Türk Ocakları Ankara
Şubesi Yayınları, Ankara.
TURGUT Hulûsi (1995) Türkeş’in Anıları: Şahinlerin Dansı, ABC Basın Ajans
Yayınları, İstanbul.
YAVUZ Bülent - BÜLBÜL Mahmut Bülbül (2012) Çift Meclis Sistemi ve
Türkiye, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 16, Sayı 1, 2012, ss.
217-260.
YILMAZ Murat (2018) Millî Yol Dergisinde Alparslan Türkeş İmajı, Doğumunun
100. Yılında Alparslan Türkeş’e Armağan, Ed. Saadettin Yağmur GÖNENÇ,
Tuba TOMBULOĞLU, Berikan Yayınevi, Ankara, s. 163-180.