(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

Academia.eduAcademia.edu
T.C ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI Seminer Çalışması OSMANLI DÖNEMİ RÜYA TABİR-NÂMELERİNDE MEYVELERİN YERİ Hazırlayan Tuğçe Nur KESĠN Danışman Doç. Dr. Serkan ġEN Samsun- 2016 OSMANLI DÖNEMİ RÜYA TABİR-NÂMELERİNDE MEYVELERİN YERİ Rüya, Tabir ve Tabir-nâme Kavramları Üzerine Rüya: Arapça ru‟yâ. 1. DüĢ. 2. GerçekleĢtirilmesi imkânsız durum, hayal. 3. GerçekleĢmesi beklenen ve istenen Ģey, umut (TDK). Dini literatürde üç çeĢit rüyadan bahsedilir: Rahmanî, Şeytanî ve Nefsanî rüya. Rahmanî rüyayı Peygamberler, veliler ve temiz inançlı kiĢilerin gördüğüne inanılır. ġeytanî rüyalar aldatma, vesvese ve korkutmayla meydana gelen karıĢık düĢledir. Nefsanî rüyalar ise kiĢinin kendisinden kaynaklanan nefsin telkin ve çağrıĢımları sonucunda ortaya çıkan haldir. Tabir-nâme: Sözlükte “bir kenarından diğer kenarına geçmek; rüyayı yorumlamak” anlamlarındaki abr kökünden türeyen ta‘bîr Ġsmâil Hakkı Bursevî tarafından “uykuda görülen hayalî Ģekillerden (sûret), dıĢta meydana gelen enfüsî ve âfâkî durumlardan örneklere sahip Ģekillere geçmek” diye tanımlanmıĢtır (Rûhu‟l-beyân, IV, 266). Rüyalarda görülen Ģeylerin neleri sembolize ettiğini açıklayan ilme tâbir (ilm-i ta„bîr, ilm-i ta„bîr-i rü‟yâ), rüyaları yorumlayanlara muabbir denir. Bu konuda yazılan eserler de ta‘bîr-nâme, ta‘bîrât-ı vukuât, ta‘bîrât-ı rü’yâ, rü’yâ-nâme, vâkıa-nâme, segir-nâme, güzâriş-nâme gibi adlarla anılır (Ġslâm Ansiklopedisi-Tabirnâme). Soyut bir kavram olarak ele aldığımız rüyalar insanlığın var olduğu günden beri dikkat çeken ve merak uyandıran bir konu olmuĢtur. Hemen hemen rüya görmeyen insan yoktur denilebilir. Rüya biyolojik bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaca bağlı olarak insanlar rüyaların bir sembol olduğuna inanmıĢ ve rüyalarını tabirini; yani ne manaya geldiklerini merak etmiĢlerdir. Rüya tabirciliğinin tarihi oldukça eskidir. M.Ö. 5000 tarihine kadar inen Babil ve Asur rüya kitaplarının büyük bir koleksiyonu Asur kralı AĢurnasipal‟in kütüphanesinde bulunmuĢtur. Mısırlılar rüyayı tanrılarından gelen mesaj olarak algılayıp rüya tanrısı Separis adına tapınaklar inĢa etmiĢ ve kâhinler ile rüya tabircilerine önem vermiĢlerdir. 4000 yıl öncesine ait rüya yorumları tespit edilmiĢ, insanların bıraktıkları ilk yazılı belgeler arasında rüya yorumlarına da rastlanmıĢtır. Bugün tespit edilebilen en eski rüya yorumu kitabı M.Ö. 2000-1800 yıllarında Mısır‟da yaĢamıĢ 12. sülaleye ait olan, papirüs üzerine yazılmıĢ bir Mısır kitabıdır ve halen Ġngiltere‟de British Museum‟da bulunmaktadır (Özbaydar 1971: 66-67). Hindistan‟da M.Ö 1500-1000 yılları arasında yazılan kutsal hikmet kitabı Vedalar da kötü rüyalardan hasıl olacak kötü olaylardan kurtulmanın yolları 1 önermekteydi (ġen 2004). Kutsal kitaplardan Ġncil, Tevrat ve Kur‟an‟da rüyaya önem verildiğini görüyoruz. Hz. Ġbrahim, Hz. Yusuf ve Hz. Muhammed (sav)‟in gördüğü rüyalar ayetlerde yer almaktadır. Türk Kültüründe Rüya Eski Türkçede tüĢ ve tül sözcükleriyle karĢılanan rüya (Tas 1972), dönemin Türk toplumunda geleceğin ipuçlarını sunan tılsımlı bir alan olarak görülmüĢtür (ġen 2004). Uygurca yazmaların birinde tespit ettiğimiz rüya yorumu da yine dikkate değerdir ve belki de Türkçe ilk rüya tabiri olma özelliğine sahiptir. Rüya kavramı Uygurca yazmada “tüš” Ģeklinde geçmektedir. Rüya görmek de “tüšä-” Ģeklinde ifade edilmektedir. Bu kelime Divanü Lügati‟t-Türk ve Kutadgu Bilig gibi eserlerde “tüĢ” Ģeklinde yer almıĢtır. Çağatay sahasına ait TüĢ Tabirnamesi (19.yy) de geç dönem eserlerinden biri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Türk kültüründe rüya ve tabir hem Ġslâmiyet‟ten önce hem de sonraki dönemde büyük önem taĢımıĢtır. Uygur TüreyiĢ, Oğuz Kağan ve Dede Korkut destanlarında rüya önemli bir unsur olarak yer almıĢtır (Tören, XX [1997], s. 416). Kutadgu Bilig‟de rüya tabiriyle ilgili müstakil bir bölüm vardır (4366-4375. beyitler). Türk edebiyatındaki tâbirnâmelerin çoğu Arapça‟dan tercümedir. Ġbn Sîrîn ve Ca„fer es-Sâdık‟ın tâbirnâmeleri Türkçe‟ye ilk çevrilenlerdir (Erdoğan 1993). Hükümdarlar adına yazılan tabirnâmeler de vardır. Bu da yönetici sınıfın konuya verdiği değeri gösterir. Hükümdarlar adına yazılmıĢ Türkçe iki tâbirnâmeden biri XIV. yüzyıl Ģairlerinden Ahmed-i Dâî‟nin Germiyanoğlu II. Yâkub Bey için kaleme aldığı Tercüme-i Kitâbü’t-Ta‘bîrnâme‟dir (Kitâbü‟t-Ta„bîr, Ta„-bîrnâme-i Türkî). Eser Ebû Bekir b. Abdullah el-Vâsitî‟nin Arapça kitabından Farsça‟ya aktarılmıĢ ve Farsça‟dan oldukça sade bir dille Türkçe‟ye çevrilmiĢtir (Sadi Yılmaz‟ın çalıĢmasına bu bağlamda yer verdik). Ġkinci eser, HubeyĢ et-Tiflisî‟nin Sultan II. Kılıçarslan adına telif ettiği Kâmilü’t-tâbîr’in Türkçe tercümesidir. Mukaddimede verilen bilgiye göre rüyaların harf sırasıyla ele alındığı, altı eserden yararlanılarak yazılan kitap Sultan II. Murad tarafından beğenilmiş ve Farsça’dan Türkçe’ye tercüme ettirilmiştir (Ġslâm Ansiklopedisi). Biz konumuz gereği Osmanlı dönemi rüya tabirnamelerindeki meyveler üzerinde durarak bu meyvelerin nasıl semboller halinde kullanıldığını açıklamaya çalıĢacağız. Bunu yaparken sekiz tabirnâmeyi tarayarak verilere ulaĢtık ve genel çıkarımlarda bulunduk. Taradığımız metinler 2 Türkçenin 11-15. yy arasındaki dönemini teĢkil eden Eski Anadolu Türkçesi dil özelliklerine sahipti. Arapça ve Farça‟nın etkisinin artmasıyla 15.yy sonrası Osmanlı Türkçesi‟nin klasik diye nitelediğimiz dönemi Ģekillenmeye baĢlamıĢtır. Tabirnamelerden bazılarının dil özelliği 14. yüzyılı yansıtırken kağıt filigranları incelendiğinde 17. yüzyıl sonrasına ait olabileceği düĢünülen tabirnameler de tespit edilmiĢtir. Birçoğunun müstensihi ve yazılıĢ tarihi bilinmemektedir. Genel olarak Arapça ve Farsça‟dan dilimize kazandırılan bu tabirnâmeler konuya kendi içinde tutarlı açıklamalar getirmiĢtir. Taradığımız Tabirnâmeler 1. BALABAN, Adem, Muhammed İbni Hasan İbni Aliyyi’l-Hüseyn’in Tabirnamesi (Metin, Sözlük, Dil İncelemesi), Doktora Tezi, Ġstanbul 2011. Yazılış ve istinsah tarihi belli değildir. Hasan bin Mustafa tarafından Üsküp’te intinsah edilmiştir. Dil özelliklerinden EAT’nin son sonlarına doğru yazıldığı anlaşılmaktadır. Müellif hakkında I.Murad döneminde yaşadığı bilgisine sahibiz. Bu bilgiyi yazarın Kitabu’t-Tabirât adlı eserinden öğreniyoruz. Kitabu’t-Tabirât bilinen en eski tabirnâmemizdir. Bu çalışmanın içerisinde Balaban: “Dilimizde 14. yy’da ilk defa tabirnâme yazılmaya başlandı (Balaban 2011:IV).” ifadesini kullanmaktadır. Bu da müstakil bir eser olarak kültürümüzde tabirnâmelerin ortaya çıkışını tarihlendirmektedir. 2. EMĠNOĞLU, Hatice, Müşkil-Güşā (Tabir-nāme), Doktora Tezi, Ankara 2003. Yazarı ve müstensihi belli değildir. Miladi 1496 yılında yazılmıştır. EAT özelliği göstermektedir ve Arapça tesiri vardır. 3. ERDOĞAN, Arzu, Türkçe Rüya Tabir-nāmeleri ve İbn-i Sirinden Tercüme Edilen Bir Tabir-nāme, Marmara Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul 1993. Müstensihi Hüsrev bin Abdullah’tır. İstinsah tarihi Miladi 1575’tir. 4. GÜNDÜZ TIRAġÇI, Serap, Tabir-nâme (Dil Özellikleri-Metin-Dizin), Yüksek Lisans 3 Tezi, Konya 2011. Müstensihi ve istinsah tarihi belli değildir. Dili EAT’nin özelliklerini yansıtmaktadır. Hilal şeklindeki kağıt filigranına bakarak tahmini olarak 17. yüzyılda kaleme alındığı söylenmektedir. 5. SÖNMEZ AÇIK, Sümeyra, Eski Anadolu Türkçesi Dönemine Ait Bir Tabirname (İnceleme – Metin – Dizin), Yüksek Lisans Tezi, Sivas 2009. Muhammed bin Hasan bin Ali el-Hüseyin’e ait bir rüya tabirnamesidir. EAT sonlarına doğru yazıldığı düşünülmektedir. Eserin yazılış tarihi tam olarak bilinmemektedir. 6. TABAK, Ġbrahim, İbn Sîrîn‟İn Cevâmiu’t- Ta’bir Fi’r-Rüya Adlı Eseri, Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul 1999. Muhammed İbn Sirin (ölümü M.728), hicri 4.asırdan sonra rüya tabirleri ile meşhur olmuştur. İstanbul Beyazıt Kütüphanesinde bulunan eserin dili Arapçadır. Müstensihi belli değildir. Osmanlı Dönemi tabirname olmada da biz bu çalışmayı Osmanlı dönemi tabirnameleri ile karşılaştırma yapmak adına konuya dâhil ettik. 7. YILMAZ, Sadi, Kitabü’t-Tabir, Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul 1998. Eser Ebû Bekir b. Abdullah el-Vâsitî’nin Arapça kitabından Farsça’ya aktarılmış ve Farsça’dan oldukça sade bir dille Türkçe’ye çevrilmiştir. Ahmed-i Dai Kitâbü’t-Tabir’i Germiyan Beyi Sultan Yakup bin Şah Süleyman adına Türkçe’ye çevirmiştir. Ahmed-i Dai 14. yüzyılın sonu 15. yüzyılın başlarında yaşamıştır. 8. ZENGĠN, Ahmet YaĢar, Seyyid Süleyman’ın Tabirnāmesi Üzerine Bir Çalışma, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1997. Tabirnamenin yazarı Seyyid Süleyman’dır. Eserin üzerinde Seyyid Süleyman ve 1205 ibaresi 4 bulunan bir mühür vardır. Yazarın hayatı hakkında kesin bir bilgi bulunamamıştır. İsim benzerliğinden dolayı Kenzül Menam ve Kenzül Hevas’ın yazarı Seyyid Süleyman El Hüseyin ile aynı kişi olduğu düşünülmüştür. Ancak tabirnamenin yazarı 1205’li yıllarda Seyyid Süleyman El Hüseyin ise 1303’lü yıllarda eser vermiştir. Bu da aynı kişi olmadığını ortaya koymaktadır. Tabirnâmelerde Bahsi Geçen Meyveler aluç: Sadece bir çalıĢmada tespit ettiğimiz aluçun yeĢili maraz (hastalık,dert,bela) olarak tabir edilmiĢtir.1 annab: Annab ağacı gören kiĢi dindar olur annabın meyvasını görse eline helal mal girer. 2 armut: Armut genel olarak bu dönem tabirnamelerinde mal ile iliĢkilendirilmiĢtir. Rengi ve tadı dolayısıyla farklı anlamlara geldiği de görülmüĢtür. ġöyle ki; tatlı armut helal mal ile yorumlanırken acı armut haram mal ile yorumlanmıĢtır. Rengi dolayısıyla sarı olanları da hastalıkla tabir edilmiĢtir. 3 ayva / sefercel: Ayva, sarı renkli olması nedeniyle incelediğimiz tabirnamelerde hastalıkla iliĢkilendirilmiĢtir. Kimilerince sefere çıkmakla iliĢkilendirilen ayvaya zaman yönüyle de farklı anlamlar yüklenmiĢtir: vaktinde görülen ayva hastaya Ģifa getirirken vakitsiz görülen ayva hastalık olarak yorumlanmıĢtır. Tarama yaparken Osmanlı Türkçesinin temel problemlerinden olan o,ö,u,ü seslerinin okunması noktasında yapılan bir hata karĢımıza çıkmaktadır. ağacından koparılan ayvayı Sümeyra Sönmez Açık çalıĢmasında öle" "oġlı diye transkribe etmiĢtir: “ayvayı ağacından koparsa oğlı öle” [AÇIK 2009: 80]. Adem Balaban ise aynı cümleyi "oġlı ola" Ģeklinde transkribe ederek hatayı düzeltmiĢtir. Ġmlâdan sonuca ulaĢamadığımız için güncel tabirnameleri de tarayarak bu sonuca ulaĢtık. Ayva bahsinde bazı zıt durumlar göze çarpmaktadır: Hasta bir kiĢi ayva yerse öleceğine delalet 5 edilmekte diğer yandan da baĢka bir metinde hastanın ayvayı yemesi halinde Ģifa bulacağı söylenmektedir.4 Günümüzde “ayvayı yemek” olumsuz bir anlam çağrıĢımı yapsa da rüya tabirnamelerinde hem olumlu hem de olumsuz anlamda ele alındığı görülmektedir. badem / badam / levz: Badem mal ya da gizli mal ile yorumlanmıĢtır. Kabuğu olduğu için hüzün ve kavga ile tabir edilmiĢtir. Bir kimsenin üstüne badem saçsalar elbise ile yorumlanır. Rüyasında bir kiĢi badem görse güzel yüzlü bir hanım alır ve içini yiyen kiĢi faydalı ilim sahibi olur. Badem ağacını görüp meyvesinden yemek gurbet ile de iliĢkilendirilmiĢtir. 5 ceviz / cevz / celuz/ koz: DüĢte koz görmek zevceye hükm ederken koz ağacı görmek bay (zengin) kiĢiye hükmeder. Kozu yiyen kiĢiye fayda vereceği tabir edilir. Kozun yeĢili savaĢtır, kozun içini yemek öksüz malının ele girmesi demektir. Kabuklu olması yönüyle gizlenmiĢ mal, husumet, ceng ve gamla tabir olunur. Eğer koz ağacını keserse avradından mal eline girer. Musa kavmi koz; saliha, nebiler ve ihvandır ve uzun ömürdür der. Ceviz yağı ucuzluktur. Acı olanları ise hastalığa delalet eder. 6 çağla / çagala: Bir tabirde karĢımıza çıkan çağla, ekĢi olduğu için hastalık ve hüzünle tabir olunmuĢtur.7 dağ yemişi / hünnap / nabk: Bir tabirnâmede tespit ettiğimiz dağ yemiĢi rızık ile tabir olunmuĢtur ve yaĢ yemiĢ kurusundan iyi yorumlanmıĢtır. Eğer bir kiĢi bu meyveden yerse dini iyi olur, eğer yiyen kiĢi sultansa saltanatı kuvvetli olur. 8 dut / tut / fersad: Rüyada dut görmek genel manada iyi yorumlanmıĢtır. Fakat güneĢe serilen dut gören kiĢinin rüyası evladının ölmesi ile tabir olunmuĢtur. Kızıl dut görenin eline kızıl altın girer, ak dut yese ya da eline girse akçe eline girer ve mal sahibi kiĢi olurlar. Eğer bir kimse rüyasında dut ağacını görse Ģerif olup zengin olur.9 elma: Elmanın düĢte görülmesi fayda ve mal ile iliĢkilendirilmiĢtir. Ak elma görürse bezirgan malına hükmeder. Büyük elma görse dostundan menfa‟at görür. Küçük elma görürse oğlu olması ile tabir olunur. Sarı elma görmek ise zahmet görmektir. Tatlı elma helal mal, ekĢi elma haram maldır. DüĢte elma görme ile evlat sahibi olmak Türk halk hikâyeciliğimizin temel motiflerindendir. Türk boylarında destan olarak adlandırılan “Lâtif ġah”, “MelikĢah ile Güllü”, 6 “Asuman ile Zeycan”, “KirmanĢah”, “Sevdakâr ġah ile Gülenaz Sultan”, “Varaka ile GülĢah”, “Bey Böyrek”, “ġah Ġsmail” (Alptekin 1997) gibi halk hikâyelerinde de çocuksuzluk motifi vardır ve bunlarda bereketin sembolü olan “elma” çare unsurudur.10 erik: Rüyada erik görmek mal ve birinin gelmesi ile yorumlanmıĢtır. Vakitsiz görülen erik kavga ve husumettir. Hastanın yediği erik Ģifa verir. Eriğin sarısı hastalıktır. YeĢil olanı ise hastalığın üzüntüsüdür. 11 fındık / bendak: DüĢte fındık gören cimri kiĢiyle ortak olup mal paylaĢacaktır. Eğer fındık acı ise savaĢ eyleyecektir. Fındık ağacı tüm tabirnâmelerde haram mal ile yorumlanmıĢtır. Kabuğu olan nesnenin gizliliği vardır. Fındık da bunlardan biridir ve gizli ilimlerin yanında gizlenen sırdır. 12 Hindistan cevizi / Hindusitan kozı: Hindistan cevizi de kabuklu olması yönüyle fındık ile benzer manada yorumlanmıĢtır. Fındık gizli ilim iken hindistan cevizi yiyen kiĢinin müneccim olması ile tabir olunmuĢtur. Hindistan cevizi yemek helal mal ve salah dindir. 13 hurma / nahl: Hurma Türk kültürüne Arap Yarımadası‟ndan gelse de günlük hayatımıza yerleĢen bir meyvedir. Tabirnamelerde hurma diğer meyvelere oranla en kapsamlı yer alan meyvedir. Hurma; din, helal rızk, hurmayı yarıp çekirdeğini çıkarsa oğlu olacağı, sefere çıkacağı vaktinde gördü ise abadan(bayındır) yere yönetici ve hâkim olacağı, vaktinde görmediyse hastalık ve gamdan kurtulur Ģeklinde tabir olunmuĢtur. Hurma çekirdeğini dikip ağaç olduğunu gören bir kiĢinin oğlu varsa ilim sahibi olur. Hurma ağacını kestiğini görürse oğlunun öleceği Ģeklinde yorumlanır. Vakitsiz yenen yaĢ hurma hastalıkla tabir olunur. Hz. Ġsa‟nın döneminden de bir örnek veriliyor annesi Hz.Meryem‟in vakitsiz hurma yiyip hasta olduğu söyleniyor. Hurma ağacı Ģerefli kiĢilerle bağdaĢtırılmıĢtır. Hurma ağacının sökülmesi Ģerefli kiĢinin ölmesi veya iĢinden azledilmesi ile yorumlanmıĢtır. Bir gün bir kiĢi peygamber katına gelüp eyitdi "Ya Rasul'allah geçen gice düĢ gördüm tabbakla elünde yaĢ hurma komıĢsız yirsiz." Peygamber -aleyhi's-selamol ibareti fal dutdı. Eyitti: "Ya 'akabe 'akıbet bizüm iĢimüz eyü ola rafi'ün dini dünyası ola yaĢ hurma iman halavetidür. Hurma eyü hoĢ sözdür bunı biz bildük kim fal tarikınca ibaret itdi. 14 iğde: Bir kiĢi düĢte iğde yese ya da görse eline bir nesne girer veya bir kimseyle dost olur. Eğer iğde ağacı gördü ise zayıf, kötü ve naif görünüĢlü olur. 15 incir: Zenginlik, helal mal, iĢlediği iĢten piĢman olmak, üzüntü ve çok keder, evlenip evlat sahibi 7 olmak ile incir yaprağı görmek de yine üzüntü ile tabir olunmuĢtur. Ak incir hayırlıdır kara incirden eğer inciri vakitsiz görseler haseddür. Esmer incir görmek yağmurun yağması ile tabir olunmuĢtur. 16 karpuz / bittih: DüĢte karpuz görmek kederdir. Karpuzu kesmek selamet ve gönül ferahlığıdır. Ham olsa dahi sıhhattir. Ölü bir kimseden nesne almak yaramazdır düĢ gören kimsenin ölümüne delalet eder ya da akrabasının veya bazı dostlarının ölümüne delalet eder. Peygamber Aleyhisselam bir kiĢiye kavun ve karpuz verse çok iyi değildir.17 kavun: DüĢte kavun almak hanım almak ve iyi nesnenin ele girmesi ile açıklanmıĢtır. Karpuzun tabiriyle birebir örtüĢen noktalar vardır. Hatta Arapça bıttih kavun ve karpuz kavramını karĢılayan kelimedir. 18 bıttih Ar. : Kavun, karpuz. Rüyada bıttih görmek hapisten çıkmak ve beden sıhhati ile yorumlanmıĢtır.19 bıttih-i Hindi: Hint kavunu. Kim kavun görür ve onu yerse o hastalıktır ve bu Ģekilde sarı üzüntü ve kederdir. Rüyadaki ayva armut ve kaysı erik zaferan gibi sarı meyveler ve yaĢ meyveler ve kavun ile rengi sarı olan diğer meyveler hastalık demektir. Rüyada renklerin bir dili vardır.20 keçiboynuzu / harnub: DüĢte görülen keçiboynuzu sağ olan kiĢi için hastalığa iĢaret ederken hasta kiĢinin de ölümüne delalet eder. Keçiboynuzu gibi siyah ağaçları görmede hayır yoktur.21 kiraz / kiras: DüĢte taze kiraz yiyenin eline miras girer. Kiraz ağacını görse oğlu olur. Adem Aleyhisselam cennette ekĢi kiraz yerdi düĢte yemek de iyidir. Eline helal malın gireceği Ģeklinde tabir olunur.22 mersin: DüĢte mersin ağacını gören cömert olur. Eline bir miktar helal mal girer. Kabuklu yemiĢlerin düĢte görülmesi sır ve sıkıntı ile tabir olunur. 23 muz / mevz: Bir tabirname incelemesinde mevz‟in açıklaması iri tatlı üzüm olarak yapılsa da mevz; muz demektir. Tabiri din sahibi bir kimse, mal ve çocuğunun olması Ģeklinde yapılmıĢtır. Muz yese ya da gölgesinde otursa muradına erer. Bir kiĢi düĢünde muz yese güzel yüzlü bir hatun alır, dost edinir ve ömrü uzun olur. 24 nar / enar / rümman: Rüyada görülen nar, mal ve hazinedir. EkĢi nar haram maldır. Ünlü tabirci 8 Ġbn-i Sirin‟e bir kiĢi elimde nar gördüm dediğinde tatlı olduğu için iyi olarak yorumlamıĢ ve bir eĢ alacağını söylemiĢtir. EkĢi ise marazdır demiĢtir. Kabuğunu yerse hastalıktan kurtulur. Nar ağacını keserse ölümle tabir olunur. Kim nar ağacından düĢtüğünü görürse o kiĢi saltanat sahibi bir kiĢinin eli ile helak olur. 25 narenc / portakal: Taradığımız tabirnamelerden birinde tespit ettiğimiz portakalın düĢte görülmesi evlat ile yorumlanmıĢtır. Görüldüğü sayı kadar evlatla tabir olunur.26 şeftalü / şeftali / havf: DüĢte Ģeftali yemek menfaattir. ġeftali ağacını evinde ya da bahçesinde görse oğlu olur, sarı ise sıkıntıdır, ak ise hayırdır. ġeftali toplasa eline mal girecektir. Vaktinde görülen Ģeftali iyi yorumlanmıĢtır. Vakitsiz görülen Ģeftali hastalıkla tabir olunur.27 turunç / atrec: DüĢte görülen turunç, mal ve evlat ile tabir olunmuĢtur. Turunç ağacı görse bir kiĢiyle dost olacak ve eĢ alacaktır. Turuncun dıĢı güzel içi ekĢidir bu sebeple nifakla yorumlanmıĢtır. Turuncu ortasından keserse hanımından ya da cariyesinden kız doğar. YeĢil turunç gayet iyidir yıl ucuzluk olur ve sıhhattir. Sarı turunç ucuzluktur fakat hastalıkla yorumlanmıĢtır. 28 üzüm: Vaktinde görülen ak üzüm mal ile iliĢkilendirilmiĢtir. Vakitsiz görülen üzüm bir kiĢiyle münakaĢa etmekle yorumlanmıĢtır. Eğer kuru üzüm görürse eĢinden dolayı eline mal girer. Bağ görmek eĢ ile tabir olunur. Üzüm salkımı bin akçedir. Üzüm ağacı kıymettir. Üzüm bağı kadındır. Kim üzüm bağı satın aldığını ve ona sahip olduğunu görürse o kiĢi bir kadınla evlenir. Kim üzüm yaprağı diktiğini görürse o kiĢi yücelik ve Ģerefe kavuĢur. Beyaz üzümden görülen her Ģey o kiĢiye gelecek hayır ve bolluktur. Eğer siyahsa gece gelecek gündüz hayırdır ve bolluktur. Bazen da beyaz ve siyah üzüm yağmur ve kar olur. Kuru üzüm her durumda her vakitte mal demektir.29 üvez: Rüyada üvez gören kiĢinin ömrünün uzun olacağı yorumu yapılmıĢtır. Fazla bilinen bir meyve olmadığı için taradığımız bir tabirnamede karĢımıza çıkmıĢtır.30 yemiş: DüĢte görülen yemiĢ ağaçları hoĢ kiĢilere veya oğula-kıza hükmeder. Bu yemiĢler cennet yemiĢleri ise gören kiĢinin eline miras girer. Mevsiminde bir meyve satan yemiĢ satıcısı görmek iyidir ve maldır. 31 9 zerdali / zerdalu / sarı erik / mışmış: DüĢte zerdali ağacı görmek yakın bir dostuna danıĢacağını, vaktinde görse ya da yese nimettir. Vakitsiz görülürse sıkıntıdır. Zerdali, armut ve diğer sarı yemiĢler hastalıkla tabir olunur. Elma ağacından zerdali topladığını görmek iyi değildir.32 SONUÇ Rüyaların bir dili vardır. Sembol olarak bahsettiğimiz de aslında bu dilin bizler tarafından okunmasıdır. Bu semboller meyvelerde renk(sarı-kırmızı-siyah-ak), biçim (kabuklu- kabuksuz), zamanında görülmesi, rüyayı gören kişinin sağlık durumu (hasta biri görse ya da sağlıklı biri görse), medeni durumu (bekâr biri görse ya da evli biri görse) vb. olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bunun yanında tabirnâmelerde yer alan meyveler birer kültür mirasıdır. Yani o dönem hangi meyveler bulunmaktaydı ya da hangi meyvenin tabirine daha çok önem verilmekteydi. Bu da o meyvenin toplum içinde tüketimi ya da önem sırasını arz etmekteydi (Buna örnek olarak çalıĢmamızda hurma bahsinde değerlendirmelerde bulunduk.) Meyve Farsça kökenli bir kelimedir. Meyvenin Türkçe karĢılığı yemiĢtir. Tabirnâmelerde hem yemiĢ hem de meyve kavramları ile karĢılaĢıyoruz. Günümüzde yemiĢ sadece kuru meyveler için kullanılmakta iken o dönem hem kuru hem de yaĢ meyveler için kullanıldığına Ģahitlik ediyoruz. 10 KAYNAKLAR BALABAN, Adem, Muhammed İbni Hasan İbni Aliyyi’l-Hüseyn’in Tabirnamesi (Metin, Sözlük, Dil İncelemesi, Doktora Tezi, Ġstanbul 2011. GÜNDÜZ TIRAġÇI, Serap, Tabir-nâme (Dil Özellikleri-Metin-Dizin), Yüksek Lisans Tezi, Konya 2011. SÖNMEZ AÇIK, Sümeyra, Eski Anadolu Türkçesi Dönemine Ait Bir Tabirname (İnceleme – Metin – Dizin), Yüksek Lisans Tezi, Sivas 2009. EMĠNOĞLU, Hatice, Müşkil-Güşā (Tabir-nāme), Doktora Tezi, Ankara 2003. ERDOĞAN, Arzu Türkçe Rüya Tabir-nāmeleri ve İbn-i Sirinden Tercüme Edilen Bir Tabir-nāme, Marmara Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul 1993. TABAK, Ġbrahim, İbn Sîrîn‟İn Cevâmiu’t- Ta’bir Fi’r-Rüya Adlı Eseri, Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul 1999. YILMAZ, Sadi, Kitabü’t-Tabir, Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul 1998. ZENGĠN, Ahmet YaĢar, Seyyid Süleyman’ın Tabirnāmesi Üzerine Bir Çalışma, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1997. Ġslam Ansiklopedisi TDV Yayınları, “Rüya”, Ġstanbul c. 20, 1999. Ġslam Ansiklopedisi TDV Yayınları, “Tabir”, Ġstanbul, c. 35, 2008. ÖZBAYDAR, Sabri, Rüyanın Fonksiyonu Üzerine Bir Deneme, Ġstanbul, 1971. ġEN, Serkan, Eski Türkçe Metinlerde Görülen Ölüm Habercisi Rüyalar, Uluslararası Türk Kültüründe Ölüm Sempozyumu, Marmara Üniversitesi Türkiyat AraĢtırma ve Uygulama Merkezi, 2004. GÖKYAY, Orhan ġaik, “Rüyalar Üzerine”, II. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, c.4, Ankara, 1982, s. 183. 11 Aluç: Gülgillerden kırlarda yetiĢen yabani bir ağaç; bu ağacın mayhoĢ yemiĢi. ez-za'rur (aluç) yaĢılı marazdur [EMĠNOĞLU 2003: 213]. 1 annab: Eger „annab ağacı gorse: Dindar kiĢi ola. Eger meyvesinde görse: Helal mal eline gire [ZENGĠN 1997: 179]. 2 Armut: Eger düĢde emrud agacı görse himmetlü ve cömerd ola. Her kim düĢinde emrud yise veya dirse elbette eline bir nesne girmekdür veya eline mal girmekdür [AÇIK 2009: 79]. Eger düĢde emrud agacı görse himmetlü ve cömerd ola. Eger düĢde ekĢi emrud yise aksi ta„bir ideler. ve her kim düĢde emrud yise veya dirse elbette eline bir nesne girmekdir veya eline mal girmekdir. Eger düĢde ekĢi emrud yise aksi ta„bir ideler [BALABAN 2011: 109]. ġol yemiĢler ki asferü'l-levn ola zerdalu gibi ve armud ve saru yemiĢler ne varısa hastalıkıla ta'bir olınur [EMĠNOĞLU 2003: 204-205]. Bir kimesne bustana girse ki anda yemiĢ ağaçları vardur elma gibi armud gibi ve enar gibi ol kimesne kulub-ı ma'mûreye girmiĢdür eger yemiĢleri kamil iriĢmiĢ olsa eger çiçekde olsa henüz 'imaret olıyorır [EMĠNOĞLU 2003: 205]. el-kümmeĢra(armut) maldur düĢ gören kimesneye amma Allahdan havf itsün zekatı ketm itmesün ba'zular eydür marazdur saru armud maldur hastalıgıla bir kimesnenün eline kümmesrat girse cem' olunmıĢ mal-ı miras yeye armud agacı recul-i A'cemidür ki ehline müdara ider ba'zı hükema eydür armud hayırdur zira ki bir zaman baki kalur mütegayyir olmaz eger vaktında yese tibu't ta'am ve'l-mezak olsa bir cariye gördi ki ev içinde armud agacı bitmiĢ ve armud getürmiĢ ba'dehu bu cariye eglenmedi satıldı bir kiĢiye düĢdi andan bir oglı oldı el kurraĢ(gendene) bir kimesne yese mal-ı haram ve seni' yeye melamet ola eger matbuh yese haramdan rücu' ide ba'zı hükema eydür gendene yemek hayrdur mazarrat sar'ı giderür [EMĠNOĞLU 2003: 216]. Ve emrud, tatlusu halal maldur. Acısı haram maldur [ERDOĞAN 1993: 54]. Rüyadaki ayva armut ve kaysı erik zaferan gibi sarı meyveler ve yaĢ meyveler ve kavun ile rengi sarı olan diğer meyveler hastalık demektir. YeĢil olanlar ise hastalığın üzüntüsüdür [TABAK 1999: 221]. eger düĢinde ermūṭ aġacın görse ya mevsiminde ermūṭ yise vel yet bulup arzūsına iriĢe eger bī-vakt gördi-y-se har m m l eline gire [TIRAġÇI 2011: 104]. eger melekü'l-mevt ana nesne virse bu cihanun yimiĢlerinden eger hurma eger Ģekker eger ak bal bu kiĢi iman-ıla gide bu cihandan eger saru yimiĢ olsa emrud ya turunc ya bir nesne ki anun rengi saru ola bu kiĢi hasta ola [YILMAZ 1998: 27]. 3 Ayva: Eger düĢde ayva görse mübarek ve Ģirin sözlü kiĢiye hükm ider. Eger düĢde ayvayı agacından koparsa oglı öle. Eger düĢde çok ayva görse sefer kıla. Eger düĢde ayva yise mübarekdür Ģadilıkdur eger sayru ise sıhhate ire. Eger düĢde ayva agacın görse mevsiminde sayru ise Ģifa bulup gussadan kurtıla eger bivakt gördise sayru ola [AÇIK 2009: 80]. Eger düĢde ayva görse mübarek ve Ģirin sözlü kiĢiye hükm ider. Eger düĢde ayvayı ağacından koparsa oglı ola. Eger düĢde çok ayva görse sefer kıla. Eger düĢde ayva yise mübarekdir, Ģadılıkdır. Eger sayru ise sıhhat bula. Eger düĢde ayva aġacın görse mevsiminde, śayru ise Ģif bulup ġuśśadan ķurtula. Eger bį-vaķıt görse śayru ola [BALABAN 2011: 109-110]. Bir kiĢi sefercel (ayva) görse seferile ta'bir olınur eger ol kiĢinün rü'yasında maraza delalet ider nesne yoğısa zira sefercelün evveli seferdür [EMĠNOĞLU 2003: 151]. es-sefercel (ayva) müslimun eydür ayva marazdur bir kimesne görse hasta olup yaturken ayva yese Ģifa bula eger valiyise vilayete yetiĢe eger yeyen kimesne sahihise hidayet bula tacirise fayide ide eger görse ki ayva sıkar ticaret seferin ide çok fayide ide ba'zı hükema eydür ayva yaramazdur [EMĠNOĞLU 2003: 213]. Ayva agacı hürmetlü kiĢilere mensubdur ve ayva yimek kız ogula sayrulıkdur [ERDOĞAN 1993: 54]. Rüyadaki ayva armut ve kaysı erik zaferan gibi sarı meyveler ve yaĢ meyveler ve kavun ile rengi sarı olan diğer meyveler hastalık demektir. YeĢil olanlar ise hastalığın üzüntüsüdür. Eğer bir hasta ayvayı emdiğini veya kokladığını vayahut da yediğini görürse o kiĢi ölür. Kim kendisine ayva verildiğini görürse o kiĢi yolculuğa çıkar. Çünkü ayva ve keçi boynuzu gibi siyah ağaçları görmede hayır yoktur [TABAK 1999: 221]. eger düĢinde ayva aġacın görse mevsiminde eger ki sayru ise Ģif bula ve ġussadan kurtıla eger bī-vakt gördi-y-ise sayru ola [TIRAġÇI 2011: 104]. Eger ayva ağacı görse: Ayva mevsimi ise marazdan ve rencden kurtula. Eger ayva mevsimi değil ise: Bir miktar bimarlık geçirib hoĢ ola [ZENGĠN 1997: 179]. 4 12 Badem: el-levz (Ar. Badem) mal-ı mecmu'dur bir kimesne yese eline mal gire husumetden zira ki kabugı olan Ģey'lerde bir hüzn ve gavga vardur zira ki badamı ve kabuklu nesneleri sirken çat çat ider gavga eyler agacı recul-i garibdür ve sahidür ehline ve bahildür gayrı kimesnelere tatlusı halavet-i imandur acısı kelam-ı Hakdur eger kabugın bir kimesnenün üzerine saçsalar libas ve kisvetdür [EMĠNOĞLU 2003: 216-217]. Badam agacı bir garib kiĢidür ve gizlü maldur ve her kim düĢünde badam görse iyü kiĢilerden ola ve hub suratlu avrat ala ve faidelü ilm olur [ERDOĞAN 1993: 54]. Kim kendisinin ceviz verdiğini görürse o kiĢi hakkını düĢmanlıkla verir veya cimrinin malına kavuĢur. Ceviz ağacı ve badem ve benzeri budur [TABAK 1999: 220]. eger düĢinde b dem aġacın görse ġarīblıġa düĢe eger b dem görse ya yise m l gizleye ve ba„żılar dimiĢlerdür için yise menfa„atlü „ilim tahsīl ide ve eger sayru ise Ģif bula [TIRAġÇI 2011: 105]. Eger badem ağacını görüb ve meyvesinden yese : Bir mikdar gurbete düĢe velakin faide göre veilim tahsil ide ve selamet ola [ZENGĠN 1997: 180]. 5 Ceviz: eger düĢde koz görse avrata hükm ider. Eger düĢde koz agacı görse bay kiĢiye hükm ider ve kendü çok söyleyici ola. Eger düĢde kozı yese fa‟idedür [AÇIK 2009: 127]. Eger düĢde koz görse avrata hüküm ider. Eger koz agacın görse bay kiĢiye hüküm ider ve kendü çok sevilici ola. Eger düĢde kozı yise fa„idedir. Eger yeĢil kablu koz görse savaĢdır. Eger düĢde kozın için yise öksüz malı eline gire [BALABAN 2011: 177]. Cevz ya'ni koz gizlenmiĢ malıla ta'bir olınur amma kozun çıgsaması bile olsa husumet ve cengdür dühn baĢda zinetile ta'bir olınur amma yag baĢdan inüp yüzi üzerine aksa gamıla tab'bir olınur [EMĠNOĞLU 2003: 152]. cevz agacı bir bahil-i Acemdür [EMĠNOĞLU 2003: 206]. dühni'l-cevz ve's-simsim (cevs yagın ve susam yagın sıkıcı) recüldür ki malı çok ola [EMĠNOĞLU 2003: 306]. el-cevz ve'l-celuz (çam kozağı yemiĢi) gizlü maldur koz agacı bir bahil Acemi kimesnedür eger koz agacın kesse avratından mal-ı nami eline gire kavm-i Musa eydür koz salha ve enbiya ve ihvandur ve uzun ömürdür yagı ucuzlıkdur ba'zı hükema eydür her nesnenün ki kuru kabugı ola ucuzlıkdur gussaya dahı delalet ider zira ki ba'zı acıdur [EMĠNOĞLU 2003: 211]. Ve eger koz agacı görse kul ve halayık ola ve eger koz görse acemi kiĢi olur [ERDOĞAN 1993: 54]. Kim ceviz ağacı görürse o kiĢi öĢürü vermeyen yaĢlı ve kör adamdır. Malının meyvesi ancak cimrilikle çıkar veya yardım ve yorgunlukla çıkar. Cevizle oynamak düĢmanlıktır kumar sahibine galip gelir. Kim kendisinin ceviz verdiğini görürse o kiĢi hakkını düĢmanlıkla verir veya cimrinin malına kavuĢur. Ceviz ağacı ve badem ve benzeri budur. Kim ceviz yediğini görürse o kiĢi mala kavuĢur [TABAK 1999: 220]. her kim düĢinde koz aġacın görse çok söyleyici ola eger kim kozuñ için yise öksüz m lı eline gire [TIRAġÇI 2011: 105]. Eger koz ağacı görse: Çok söyleyici ola. Eger kozun kendini yese: Mal yetim eline gire [ZENGĠN 1997: 180]. 6 Çağla/çagala: ġol yemiĢler ki asferü'l-levn ola zerdalu gibi ve armud ve saru yemiĢler ne varısa hastalıkıla ta'bir olınur Ģol yemiĢler ki ekĢi ola gussa ve hüznile ta'bir olınur enfüsde her yemiĢ ki ekĢi ola ve dahı her yemiĢden hasıl olan mahsul ki süciden gayrı ekĢi ola mesela koruk gibi çağala gibi delalet ider ki bir amele meĢgul olmıĢ ola mahsulden sirke gibi buna benzer dahı ne-varısa meĢakkatıla amele delalet ider hububatun küllisi maldur [EMĠNOĞLU 2003: 204-205]. 7 Dağ yemişi (nabk): Rızkdur veya mal-ı 'ayn ve denanir veya derahimdür yaĢı kurusından yigdür bir kimesne yese dini eyü ola eger sultanısa saltanatı kuvvetlü ola [EMĠNOĞLU 2003: 218]. 8 Dut: fersad ağacı recül-i kerimdür akçası ve evladı çokdur eger görse tut yir kendür kesbin yeye karası fulüri ve akı akçadur ba'zı hükema eydür eger ağaçda görilse oğuldur ve gören kimesneye hayırdur amma maktu' ve güneĢe serilmiĢ ve fasid olmıĢ görülse gören kimesnenün oğlı fevt ola [EMĠNOĞLU 2003: 215]. 9 Ve eger kızıl dud görse (veyahuz) kızıl altun eline gire veya ak tut eline girse veyahuz yise akça eline gire ve iydürler kim mallu kiĢiler ola, musahib ola [ERDOĞAN 1993: 54]. Eger düĢinde tut aġacın görse Ģerīf olup bay ola ve hal yıkdan menfa„at göre [TIRAġÇI 2011: 104]. elma: eger düĢde elmia agacı görse faidelü ve menfaatlü kiĢiden faide göre. Eger düĢde elma görse eline mal gire. Eger düĢde ak elma görse bazirgan malına hükm ider. Eger düĢde büyük elma görse dostundan menfa„at göre. Eger düĢde küçük elma görse oglı olmakdur. Eger düĢde saru elma görse zahmet görmekdür 10 13 [AÇIK 2009: 79]. Eger düĢde elma agacı görse fa„idelü ve menfa„atlü kiĢiden fa„ide göre. Eger düĢde ak elma görse bazirgan malına hükm ider. Eger düĢde büyük elma görse dostdan menfa„at göre. Eger düĢde küçük elma görse oglı ola. Eger düĢde saru elma görse zahmet görmekdir [BALABAN 2011: 109]. el-tuffah (elma) tatlı elma rızk-ı helaldür ekĢi elma haramdur ba'zılar eydür kiĢi matlubın bulmakdur Ģecere-i tuffah recül-i mü'mindür ki halka yakın olur bir kimesne görse sib agacın diker yetim terbiyet ide eger elmayı devĢürse bir recul-i Ģerifden mal eline gire ba'zılar eydür sagıĢlu tuffah sagıĢlu akçadur mescidde yiylemek sena-yı hasendür meclis-i fıskda lehvdür eger avratına yedürse oglı toga yaĢ ve taze tuffah hayırdur ve muraddur ve ribhdür kavm-i Musa eydür asdika ve ihvandur kavm-i Ġsa eydür görmek ve yemek zuhur-ı adudur ba'zılar eydür yemek Ģehvet-i cima'dur Husam bin Abdü'l-melik gördi ki on tokuz tuffah eline girmiĢ bir Yahudi ol adedi melikligile ta'bir itdi eglenmedi halide olup on tokuz yıl padiĢahlık itdi ve te'vikde sib ağacı Ģecere-i vucuddur tuffah semere-i maldur ve gıda-yı ruhanidür. [EMĠNOĞLU 2003: 210-211]. Elma agacı Ģerif kiĢidür [ERDOĞAN 1993: 54]. Elma ağacı yaptığından veya ticaretten veya mektuptan ve kraldan gelen insanın üzüntüsüdür. Kim elmaya sahip olduğunu görürse gördüğü elma miktarınca himmete nail olur. Kim elmaya kavuĢtuğunu ve onu kokladığını görürse o kiĢinin oğlu doğar [TABAK 1999: 221]. Her kim düĢinde alma görse ya yise hediye bulup görklü ola ve mur dına iriĢe [TIRAġÇI 2011: 104.] Erik: Her kim düĢde erük görse eline mal girmekdür veyahud kimse gelmekdür eger vakitsiz görse gavga ve husumetdür [AÇIK 2009: 79-80]. Her kim düĢde erik görse eline mal girmekdir veyahud kimse gelmekdir. Eger vakitsiz görse gavga ve husumettedir [BALABAN 2011: 109]. el-eccas (kara erük) müslimun eydür erük marazdur eger hastalar görseler ki erük yerler Ģifa bula ve eger sag kiĢi yese ol dahı Ģifa bula ba'zı hükema eydür vaktında görilse lezzete delalet ider amma gayr-ı vaktında olsa ta'aba delalet ider. [EMĠNOĞLU 2003: 209]. Erük görmek tabibdür [ERDOĞAN 1993: 54]. Rüyadaki ayva, armut ve kaysı, erik, zaferan gibi sarı meyveler ve yaĢ meyveler ve kavun ile rengi sarı olan diğer meyveler hastalık demektir. YeĢil olanlar ise hastalığın üzüntüsüdür [TABAK 1999: 221]. 11 Fındık: Eger düĢde funduk görse ya fustık görse ya alsa bahil kiĢiyle ortak ola mal tahsil eyleye. Eger acı fınduk olursa savaĢ eyleye eger düĢde fınduk agacın görse haram maldur [AÇIK 2009: 122]. Eger düĢde fındık ya fısdık görse ya alsa bahil kiĢiyile ortak ola, mal tahsil ide. Eger acı fındık olursa savaĢdır. Eger fındık agacın görse haram maldır [BALABAN 2011: 171]. el-bendak müslimun eydür recül-i ganidür ve salihdür ba'zılar eydür zamhmet ile maldur ba'zı muhakkıkın Ģöyle te'vil iderler ki her nesnenün kabugı ola ulum-ı hafiyyedür ve sırr-ı muhtecibdür. [EMĠNOĞLU 2003: 209-210]. Ve eger fınduk yise haram nesne yiye. [ERDOĞAN 1993: 54]. Eger düĢinde fındık aġacın görse har m m ldur [TIRAġÇI 2011: 105]. Eger fındık ağacını ve meyvasın görse: Haram mal eline gire [ZENGĠN 1997: 180]. 12 Hindistan cevizi: Eger bir kimesne Hindusitan kozın görse kelam-ı köhne istima ide ba'zılar eydür müneccim veya kahindür bir kimesne yese müneccim ola ba'zılar eydür yese recül-i A'cemiden mal eline gire [EMĠNOĞLU 2003: 218]. cevzü hindü (hindistan cevizi) görmek halal maldur ve salah dindür [ERDOĞAN 1993: 54]. 13 Hurma: eger düĢde hurma görse dini pak ola ve himmet sahibi olup sehi ola ve bir ķavilde el l rızķ eline gire eger düĢde ħurm yı iki yarup çekirdegin çıķarsa aña aķ Ta' l bir oġul vire ve düĢde ħurm nuñ çekirdegin çıķarmaķ sefer itmege ve a b bdan dūr olmaġa del let ider eger düĢde ħurma yese vaķtında ise bir b d n yire mütevellį ve kim ola degül ise ħastelikden Ģif bula ve ġ mdan ħal ś ola eger düĢde ħurm aġacın görse bir ' …. kiĢiye ķarįb ola [AÇIK 2009: 98-99]. Eger düĢde hurma görse dini pak ola ve himmet sahibi olup sahi ola. Bir kavilde rızkı helal eline gire. Eger düĢde hurmayı ikiye yarup çekirdegin çıkarsa aña Hak ta„ala bir ogul vire ve düĢde hurmanıñ çekirdegin çıkarmak sefer itmege ve ahbabdan dur olmaya daldir. Eger düĢde hurma yise vaktinde bir abadan yere mütevelli ve hakim ola, degil ise hastelikden Ģifa bula ve gamdan halas ola. Eger düĢde hurma agacın görse bir abid kiĢiye karib ola [BALABAN 2011: 137]. Hurma ağacı recül-i Ģerif-i 'Arabidür. Hurma bir nâfi' Ģerif hasib u nesib kimesnedür bir kimesne görse kendünün bisyâr hurma ağaçları vardur bir nice 'aziz kiĢilere malik ola ki dinleri bi-kadri'l-hal bülend ola eger düĢ gören vâli olursa eline vilayet gire tacir olup ve sûki olursa fâyide ide eger eline hurma girse vaktında eĢrafdan mâl eline gire zahmetsüz veya bir 'avrat ala saliha ve 14 14 mesture ve kesiretü'l-hayr ola veya 'ilm tahsil ide eger vaktında olmasa 'ilm ögrene amma fâyide itmeye eger görse ki hurması ağacı maktû' her ne iĢ üzerindeyse ol maslahat münkatı' ola seferdeyse seferi ve husumetdeyse husumeti münkatı' ola eger görse ki hurması çekirdegi bitdi hurma agacı oldı eger oglı varısa âlim ola veya bir recül-i hakir terbiyetile ulu kiĢi ola kavm-i Mûsâ eydür hurma ağacı tûl-ı 'ömrile ta'bir olınur veyâ evlâdıla ta'bir olınur ve kat' idüp kesmek kendünün veya evladınun mevtiyle ta'bir olınur kuru hurma ağacı recül-i münafıkdur eger görse ki rih hurma ağacın koparmış ol yirde kan vaki' ola veya Allahdan bir azab nazil ola veya sultandan ikab nazil ola vaktsuz yaş hurma yese hasta ola Meryem vaktında yemedi hastayıdı kavm-i Ġsa eydür yaĢ hurma yese hasta ola ba'zılar eydür yaş hurma rızkdur yese aynı vaki' ola tacirise fayide ide hurma fidanı maldur ba'zılar eydür tal veleddür eger tal'dan yese oğlı malından nesne yeye cezu'-ı nahl(hurma) azabdur kutbü'l-muhakkıkin KaĢani eydür nahlkuva-yi zahire ve batınadur veya akıldurki anun Ģemeresi ma'arif-i ilahiyye ve hakayık-ı kevniyyedür [EMĠNOĞLU 2003: 205-206]. Bir kimesne görse ki hurma ağacına çıktı ve hurma devĢürdü oglı toga [EMĠNOĞLU 2003: 207]. Bir kimesne görse ki üzüm veya hurma sıkar rızk-ı hasendür [EMĠNOĞLU 2003: 206]. Ġbn-i Sirine bir kiĢi geldi eydür bir farreye vaty itdüm fercinden bir hurma çıkdı Ġbn-i Sirin eydür bir fasıka 'avratdan bir salih oğlun ola [EMĠNOĞLU 2003: 234]. Bir kimesne kuru ağaçdan hurma silkse indürse yese bir münafık kimesneden ilm-i nafi öğrene eger hurma yiyen kimesne gussalu olsa ferah ola nite ki Allah buyurur bir hatun kiĢi görse ki hurma yir katranıla ol hatunun eri fevt ola mirasın yiye sırran erinden mutallaka olmıĢ ola eger bu düĢi er kiĢi görse avratına sırran talak virmiĢ ola andan cima' eyleye yahod avratınun mutallaka olduğı halde mirasın yiye bir kiĢi görse hurmayı yir çekirdeğin yabana atar ol kiĢinün oğlı toga Ġbn-i Sirin eydür hurma usaresin görmek niyyet-i seferdür bir kiĢi görse ki hurmayı defn idüp gömer ol kiĢinün eline hazine gire yahod yetim malı eline gire bir kiĢi Ġbn Sirine eydür sultan kapusunda kırk hurma buldum Ġbn-i Sirin eydür kırk ağaç vuralar ol kiĢi ba'de zamanın geldi bi-'aynihi bu düĢi gördüm deyü takrir eyledi kırk bin akça bulasın deyü ta'bir eyledi kırk bin akça eline girdi evvel vakı'ayı gördügi hurma vakti geçmiĢidi ağacıla tabir itdi sonra vakı'a göricek hurma ağacına su yörüyüp yemiĢ bitmege baĢladı anı dirhemile tabir itdi [EMĠNOĞLU 2003: 250]. Hurma agacın göre gayet iyidür, kamu agaclardan hurma görmek yigrekdür. Ve eger görse kim hurma yirdi mal ve menfa„atdür [ERDOĞAN 1993: 54]. Bilinen yerde hurma ağacına gelince onlar kıymetli eĢraf adamlarıdır. Yerinde olmasa o baĢkandır. Kim yerinde büyük hurma ağacı görürse bu yerde Ģerefli adamlar olacaktır demektir. Kim hurma ağacının değiĢtiğini görürse Ģerefli adamlar ölürler. Kim birçok hurma ağacının söküldüğünü görürse o büyük bir adamın ölmesi veya iĢinden azledilmesi demektir. Kim onu yaĢ hurmasından ve taze hurmasından yediğini görürse o kiĢiye zor olan kazanç gelir. Kim kendisinin hurmanın çiçeğini yediğini görürse o sahibi için rızıktır. Kim yemeksizin çok hurma çiçeği görürse o kiĢiye sultan kızar ve sonra ondan razı olur. Eğer açık olan bir Ģeye kavuĢursa o kiĢi çocuğa kavuĢur. Kim hurma yaprağına kavuĢtuğunu görürse o kiĢi mala kavuĢur. Kim hurma ağacına çarptığını görürse o kiĢiye içinde bulunduğu iĢte yardım edilir. Kim çekirdek yediğini görürse yediği çekirdek kadar haram mal yer [TABAK 1999: 220]. eger düĢinde hurm aġacın görse dīni p k olup himmeti bol ola ve cömerd ola [TIRAġÇI 2011: 104]. Eger hurma ağacı görse: Dini pak ola ve ulu mertebe bulub gönlü muradına ire. Eger hurma vakti değil ise: Bir mikdar mal eline gire [ZENGĠN 1997: 179]. Eger bir kiĢi düĢde hurma görse ol kiĢiye ta'at lezzetinü keramet kıla eger kafir görse müsliman ola Ģöyledür ki hurma düĢde atadur adem oğlanlarınun himmetin göre [YILMAZ 1998: 17]. Eger melekü'l-mevt ana nesne virse bu cihanun yimiĢlerinden eger hurma eger Ģekker eger ak bal bu kiĢi iman-ıla gide bu cihandan eger saru yimiĢ olsa emrud ya turunc ya bir nesne ki anun rengi saru ola bu kiĢi hasta ola [YILMAZ 1998: 27]. Bir gün bir kiĢi peygamber katına gelüp eyitdi "Ya Rasul'allah geçen gice düĢ gördüm tabbak-la elünde yaĢ hurma komıĢsız yirsiz." Peygamber -aleyhi's-selam- ol ibareti fal dutdı. Eyitti: "Ya 'akabe 'akıbet bizüm iĢimüz eyü ola rafi'ün dini dünyası ola yaĢ hurma iman halavetidür. Hurma eyü hoĢ sözdür bunı biz bildük kim fal 15 tarikınca ibaret itdi. Bir haberde dahı Ģöyle gelmiĢdür ki bir kiĢi Ebu Bekri Sıddıkun boynında cami'u Kur'an ya'ni hatme görmiĢ asılu sormıĢ ol kiĢi eyitdi ya Sıddık iĢbu resme düĢ gördüm didi ana cümle hayırlar benüm boynumda cem ola ta kıyamete degin Ģöyle bileler kim düĢün aslı kendü yirindedür velikin cümle ademiler ta'bir olmıĢdur mecmu'ı ademinün hümmeti bu gün dünyadur bundan ögdin din-idi görmez misin? çün bir kiĢi düĢünde durma yiye ana ta'at halavet imana te'vil iderler bu gün menda'atı dünyaya te'vil iderler zira anlarun bir himmeti ta'bir olmıĢdur [YILMAZ 1998: 23]. Resul -aleyhi's-selam- ana nesne bağıĢlasa yimiĢlerden bu ya gayrdı yimiĢden yaĢ yimiĢden bu cümle peygamberün hikmetidür Ģeri'at ilmidür her yimiĢ ki ana virdı ol virdügi lezzetlü tatlu yise cümle ibadetdür ve ilm ü hikmet ola iman halaveti ola her ne ki tondan vermiĢ ola cümle müzlimanlarun giyeceği ola 'ayallarınun hayrı ola ve hem ehl-i beytinün tonlarun yigregi yaĢıl hem ak ola ve yimiĢlerün eyüsü oldur ki Hak te'ala -azze ve celle- uçmakda eğmiĢdür hurma gibi üzüm nar gibi dahı ne kim buna benzer var-ısa bu anun hilafıdur ki adem düĢinde görür bu yimiĢler ki anduk vaktında görse mecmu'ı eyüdür 'ilm Ģeri'atdür [YILMAZ 1998: 30]. İğde: eger düĢde igde yise ya görse bir sehel nesne eline gire veya bir kimseyile dostlık baglaya. Eger düĢde igde agacın görse za„if ve yatlu ve nahif gereklü ola [AÇIK 2009: 80]. Eger düĢde igde agacın görse za„if ve yatlu ve nahif görüklü ola [BALABAN 2011: 110]. Eger kim düĢinde bozca igde aġacın görse ża„īf ve yatlu ola nahīf görklü ola eger düĢinde „ünn b aġacın görse dīnd r ola eger igdesin yise vey görse hel l m l eline gire [TIRAġÇI 2011: 104]. 15 İncir: her kim düĢinde incir görse veya yise eline mal girmekdür ya hasud elinden incinmekdür. Eger düĢde incir agacı görse bay ola velikin sebatı olmaya [AÇIK 2009: 80]. Her kim düĢde incir görse veya yise eline mal girmekdir ya hasud elinden incinmekdir. Eger düĢde incir agacı görse bay ola, velakin sebatı olmaya [BALABAN 2011: 109]. Ġncir yimek iĢledügü iĢe peĢiman olmakdur ve bazıları iyderler: Halal mal ve nimet ve vilayet ve ogul kız ve karavaĢ olur. Anun marı dahı ziyan degüldür [ERDOĞAN 1993: 54]. Ġncir meyvesi üzüntü ve çok kederdir [TABAK 1999: 220-221]. Her kim düĢinde incir aġacın görse bay ola velīkin seb tı olmaya eger düĢinde incir yise evlene dahı oġlı toġa ve kul karavaĢ eline gire[TIRAġÇI 2011: 105]. bir kimesnenün eline incir girse yese Allah sübhanehü ve ta'alaya tevekkül ide yahod eline bin akça gire yahod on bin akça eline gire yahod nesli çok ola ba'zılar eydür incir yabragı gussadur ve hüzündür ve bir iĢe peĢiman olmakdur ki geçmiĢdür veya gelecekdür kıssa-i Adem aleyhi's-selam buna delalet ider ve Ģahiddür ve sahih ta'bir budur ki incir mezmum degüldür kavm-i Musa eydür incir sulehadur veya ahyar-ı nasdur bilgil kim her agaç kiĢinün dinine nisbet olınur ve hüsn-i ibadete nisbet olınur eger özdeki galiz olsa dini kuvvetlü ola suyı imandur ve tamarları takvadur ve vera'dur kabugı savmdur budakları karındaĢlarıdur dinde ve yabragı halkıdur ve yemiĢi zekat virmekdür ve sadakadur ve dikenleri fevahiĢden men'dür ba'zı hükema eydür ak incir hayırludur kara incirden eger inciri vaktsuz görseler haseddür ki gören kiĢiye yetiĢe zira ki Yunan hekimleri katında hasede tin deyü ad virmiĢlerdür ba'zılar eydür bir kimesne ki açuk havada san'at iĢlese ak incir görse hüsn-i hale ve havaya delalet ider esmer incir görse ve yese baran yaga ba'zı muhakkıkin eydür ma'ani-i külliyedür ki 16 kalbile idrak olınur ve cüz'iyatdan müteferri' olur zira ki ma'kul-ı sırfdur mutabıkdur cüz'iyyatına ve lezizdür nefs-i natıka encir gibi bir çekirdeği yokdur belki lübb-i me'kuldur müĢtemildür danelerin ki cüz'iyyat gibidür bedeni semirdür hem gıda olur hem yemiĢlik ider [EMĠNOĞLU 2003: 207]. Eger incir ağacı görse: Ya incirinden yese bir oğlu olub murad hasıl ola devlete iriĢe [ZENGĠN 1997: 180]. Karpuz/bittih: eger düĢde karpuz görse gussadur. Eger düĢde karpuz kesse selamet ve Ģadilik bula yese fa‟idedür [AÇIK 2009: 127]. Eger düĢde karpuz görse gussadır. Eger düĢde karpuz kesse selamet ve Ģadilik bula. Eger yise faidedir [BALABAN 2011: 177]. Bir kimesne görse ki bıttihi (karpuz) yir habsden çıka Ģol kavun ve karpuz ki olmamıĢ ola ham ola eyüdür sıhhat-i cismdür [EMĠNOĞLU 2003: 209-210]. 17 16 Kavun ve karpuz ki olmamıĢ ola ham ola eyüdür sıhhat-i cismdür [EMĠNOĞLU 2003: 210] el-bittih (kavun karpuz) kavun ve karpuz satıcısı sahib-i emrazdur [EMĠNOĞLU 2003: 302]. Sanmadugı yirden eger meyyit kavun ve karpuz alsa gussası gide zira ki seri'ü'z-zevaldür ba'zı hükema eydür meyyit bir kimesneden nesne almak yaramazdur düĢ gören kimesnenün fevtine delalet ider yahod ba'zı akrıbanun fevtine delalet ider veya ba'zı dostlarınun mevtine delalet ider [EMĠNOĞLU 2003: 372]. Eger görse peygamber (s.a.v.) buna meta-ı dünyadan nesne virür ta'am gibi ve Ģarab gibi hayr ve bereketdür eger yemiĢ ve kavun ve karpuz virse ol kadar eyü degüldür zira ki kaviyü'l-cevher degüldür [EMĠNOĞLU 2003: 329]. 18 Kavun: eger düĢde kavun alsa yahud yese avrat ala ve eyü nesne eline gire [AÇIK 2009: 127]. Eger kavun alsa yahud yise avrat ala ve eyü nesne eline gire [BALABAN 2011: 177.]. Kavun ve karpuz ki olmamıĢ ola ham ola eyüdür sıhhat-i cismdür [EMĠNOĞLU 2003: 210]. Kavun ilm-i kesbidür ve semere-i a'mal ve gıda-yı ruhanidür ve ma'arif-i ilahidür [EMĠNOĞLU 2003: 210]. Bir kimesne görse kavun bustanından kabak düĢürür hastalıkdan halas ola. [EMĠNOĞLU 2003: 216]. Eger görse peygamber (s.a.v.) buna meta-ı dünyadan nesne virür ta'am gibi ve Ģarab gibi hayr ve bereketdür eger yemiĢ ve kavun ve karpuz virse ol kadar eyü degüldür zira ki kaviyü'l-cevher degüldür [EMĠNOĞLU 2003: 329]. Sanmadugı yirden eger meyyit kavun ve karpuz alsa gussası gide zira ki seri'ü'z-zevaldür ba'zı hükema eydür meyyit bir kimesneden nesne almak yaramazdur düĢ gören kimesnenün fevtine delalet ider yahod ba'zı akrıbanun fevtine delalet ider veya ba'zı dostlarınun mevtine delalet ider [EMĠNOĞLU 2003: 372]. Eger meyyite kavun virse gussayıla ta'bir olınur. [EMĠNOĞLU 2003: 373]. Bıttih: Bir kimesne görse ki bıttihi yir habsden çıka Ģol kavun ve karpuz ki olmamıĢ ola ham ola eyüdür sıhhat-i cismdür. [EMĠNOĞLU 2003: 209-210] 19 Bıttih-i Hindi: bıttih-i Hindi bir sakil barid kimesnedür a'yün-i nasda veya kelam-ı semere-i a'mal ve gıda-yı ruhanidür ve ma'arif-i ilahidür [EMĠNOĞLU 2003: 210]. Ve eger kavunı yaĢıl veya kızıl görse ruzdur [ERDOĞAN 1993: 54]. Kim kavun görür ve onu yerse o hastalıktır ve bu Ģekilde sarı üzüntü ve kederdir [TABAK 1999: 220]. Rüyadaki ayva armut ve kaysı erik zaferan gibi sarı meyveler ve yaĢ meyveler ve kavun ile rengi sarı olan diğer meyveler hastalık demektir. YeĢil olanlar ise hastalığın üzüntüsüdür [TABAK 1999: 221]. 20 Keçiboynuzu/harnub: Eger düĢde harnub görse ya yise, ya alsa sag ise hasta ola, hasta ise mevt iriĢe. Her hususıla yaramazdır [BALABAN 2011: 137]. keçi boynuzu gibi siyah ağaçları görmede hayır yoktur [TABAK 1999: 221]. Eğer bir hasta keçi boynuzu yediğini veya yanında keçi boynuzu bastonu olduğunu görürse gaybını Allah daha iyi bilir ama o vücudunu harab eder [TABAK 1999: 221]. 21 Kiraz: DüĢde taze kiras yese miras eline gire. Eger düĢde kiras agacın görse eger evinde ya bagçede görürse mukbil oglı ola. Adem peygamber (a.s) uçmakda ekĢi kiras yeridi düĢde dahı yimek eyüdür helal mal eline girmege delalet ider [AÇIK 2009: 134]. Eger kiras agacın görse, eger evinde ya bagcede görse mukbil oglı ola. Adem peygamber uçmakda ekĢi kiras yerdi. DüĢde dahı yimek eyüdür, helal mal eline gire [BALABAN 2011: 187]. Eger düĢinde evinde ya b ġçesinde kir s aġacın görse mukbil oġlı doġa dem peyġamber „aleyhi‟s-sel m uçmakda ekĢi kir s yirdi düĢde dahı yimek eyüdür hel l m l eline gire ve ni„metdür [TIRAġÇI 2011: 105]. 22 Mersin: Eger düĢde mersin agacın görse cömerd ola [BALABAN 2011: 196]. Mersin ağacını görse: Cömerd kiĢi ve gına bula bir mikdar helal mal eline gire [ZENGĠN 1997: 180]. el-âs(mersin) zikri geçmiĢdür harfü'l-bâ el-bendak müslimun eydür recul-i ganidür ve sahihdür ba'zılar eydür zahmetile 23 17 maldur ba'zı muhakkıkin Ģöyle te'vil iderler ki her nesnenün kabugı ola ulum-ı hafiyyedür ve sırr-ı muhtecibdür tahtü'l-estari'l-belut recul-i Ģa'b ve kesirü'l mal ve hamma'dur el-bıttıh el-asfer recül-i sahib-i hümumdur ve marizdür ve habsdür bir kimesnenün eline girse gussaya düĢe adiyet görmeye [EMĠNOĞLU 2003: 209]. eger düĢinde mersin aġacın görse cömerd ola eger yimiĢ yise bay olup bay kiĢiden m l eline gire [TIRAġÇI 2011: 105]. Muz/mevz: el-mevz( iri datlı üzüm) recül-i kerim ve hüsnü'l-hulk gani ve sahib-i din kimesnedür eger evinde mevz bitse oglı toga yese eline Ģerikinden mal gire veya recül-i A'cemiden mal gire ba'zılar eydür ashab-ı dünyaya maldur ve erbab-ı dine vera'ı ve zühdi ziyade olup Allaha yakın olmakdur [EMĠNOĞLU 2003: 217]. eger talh yese ki ana muz derler veya gölgesinde otursa muradına yetiĢe [EMĠNOĞLU 2003: 377]. Muz sahibi için mal ve borçlu için borç demektir. [TABAK 1999: 221]. kim ki düĢinde mevz yise bir hūb yüzlü „avrat ala ulu kabīleden ola vey ḫūd bir dost dutuna „ömri uzun ola [TIRAġÇI 2011: 105]. 24 Nar/enar/rümman: Eger düĢde enar agacın görse mal ve gencdür. Eger düĢde ekĢi enar görse ya yese haram mal eline gire. Eger düĢde tatlu enar yise mal ve genc Ģadilık ve ni„met eline gele [AÇIK 2009: 80]. Eger düĢde nar yise tatlu ise sıhhat ve selamet ve Ģadilik bula ve ni„met ve mal ve genc eline gire. Eger ekĢi ise meĢakkatıla mal eline gire. Ba„zılar dirler ki: “Haram mal eline gire.” Eger düĢde nar agacın görse mal ve gencdir [BALABAN 2011: 199]. enar recul-i müksir-i sahib-i deyndür ki Ģevket-i 'azimesiyle fevahiĢden men' ider gören kimesne sultanısa sayir selatine galib ola tacirise malı çok ola hazine cem 'ide bir kimesne görse ki eline enar girdi bin dinar eline gire eger daneleri ahmer olsa eger ak olursa bin akça eline gire vakt olur ki bir cemile hatun ve sahibetü'l-mal nikahlana Ġbn-i Sirine bir kiĢi geldi eydür elümde enar gördüm Ġbn-i Sirin eydür 'avrat alasın eger tatlusa ekşise marazdur ve maldur vakt olur ki benât-ı agniyadan bir avrat ala eger narı bey itse dünyayı ahiret üzerine tercih etmiĢ ola eger kabugın yese hastalıkdan kurtıla eger agacın kesse yaramazdur mevte delalet ider veya sıla-yı rahm terk ide ba'zı hükema eydür Ģecer-i rümman kuruhdur ya'ni çıbandur zira ki levni kızıldur ba'zı muhakkıkin eydür nar himmet-i sadıkdur ve himmet-i şerifedür ve 'azayim-i nefisedür te'vilde ba'zılar eydür enar tesbih-i şahsa delalet ider ki meĢakkatıla tesbihe meĢgul olmıĢ ola ve eger narun ekşisin görse delalet ider ki meĢakkatıla tesbihe meĢgul olmıĢ ola [EMĠNOĞLU 2003: 206]. Görse kim iki kiĢi nar yidi haram mal ola ve iyderler kim Ģehristan ola. Velikin tatlu enar yimek iyüdür amma ekĢi enar yimekden. Muhammed bin Sirin iydür: Tatlu enar begler ve il ve vilayet olur ve ekinciye tahil olur yoksula yüz dirhem olur [ERDOĞAN 1993: 54]. Kim narı ve içindekilerini (tanelerini) yediğini görürse o kiĢi cariye ile noksanlaĢır. Denildi ki eğer sultanın hizmetçisi idiyse o kiĢi mala kavuĢur. Eğer Ģerefli biriyse dövülür ve korkutulur. Yine denildi ki asla girmeyeceği Ģehire girer. Eğer nar ekĢi ise bu üzüntü keder ve sıkıntıdır. Kim nar ağacından düĢtüğünü görürse o kiĢi saltanat sahibi bir kiĢinin eli ile helak olur. Eğer kırılırsa bu kalın ve büyük olan adam helak olur [TABAK 1999: 221]. eger düĢinde en r aġacın görse m l ve gencdür eger düĢinde kiĢi en r görse ya yise har m m l eline gire eger tatlu en r yise m l ve genc ve Ģ dılık ni„metdür [TIRAġÇI 2011: 104]. Resul -aleyhi's-selam- ana nesne bağıĢlasa yimiĢlerden bu ya gayrdı yimiĢden yaĢ yimiĢden bu cümle peygamberün hikmetidür Ģeri'at ilmidür her yimiĢ ki ana virdı ol virdügi lezzetlü tatlu yise cümle ibadetdür ve ilm ü hikmet ola iman halaveti ola her ne ki tondan vermiĢ ola cümle müzlimanlarun giyeceği ola 'ayallarınun hayrı ola ve hem ehl-i beytinün tonlarun yigregi yaĢıl hem ak ola ve yimiĢlerün eyüsü oldur ki Hak te'ala -azze ve celle- uçmakda eğmiĢdür hurma gibi üzüm nar gibi dahı ne kim buna benzer var-ısa bu anun hilafıdur ki adem düĢinde görür bu yimiĢler ki anduk vaktında görse mecmu'ı eyüdür 'ilm Ģeri'atdür. [YILMAZ 1998: 30]. Nar ağacı görse: Biraz helal mal eline gire. Eger ekĢi nar ağacı görse veya narından yese: Gene bir miktar mal eline gire. Eger tatlı nar ağacı görse: YemiĢinden yese Gazlık göre ve biraz mal eline gire [ZENGĠN 1997: 179]. 26 narenc / portakal: Eger düĢde narenc görse oglı ola, ne kadar görse ol kadar oglı ola. Bir kavilde Ģer ve Ģur ve fitneye daldir [BALABAN 2011: 199]. 25 18 Şeftalü / şeftali / havf: eger düĢde Ģeft lü görse y yise menfa' t bula eger acı ise żarūret śıl ide eger düĢde Ģeft lü aġacın evinde y b ġçesinde y b ġında görse oġlı ola eger Ģeft lünüñ śarusın görse ġuśśadur eger aķ görse ħayırdur eger Ģeft lüyi aġacıla devĢürse bir kimesneden eline m l gire [AÇIK 2009: 113]. Eger düĢde Ģeftalü görse ya yise menfa„at bula. Eger acı yise zaruretdir. Eger düĢde Ģeftalü agacın evinde ya bagcesinde ya bagında görse oglı ola. Eger düĢde Ģeftalünüñ sarusın görse gussadır. Eger akın görse hayırdır. Eger Ģeftalüyi agacıyıla divĢürse bir kimseden eline mal gire [BALABAN 2011: 157]. havf (Ģeftalü) müslimün eydür Ģeftalü ağacı bir recul-i gani ve müĢfik ve Ģüca kimesnedür mal-ı kesir cem' itmiĢdür evvel cüvanide amma yine Ģebab-ı avanide fevt ola Ģeftalü vaktında olmasa katı hastalıkdur ekĢi Ģeftalü havfdur tatlusı Ģehevatdan ne derlerde yetiĢe ba'zı hükema eydür Ģeftalü vaktında görilse lezzetdür ve hai'atdur vaktında ta'abdur ve batıl iĢdür [EMĠNOĞLU 2003: 211-212]. Ve eger Ģeftalü görse tatlı ise gulam ve maldur ve ekĢi ise renc ve mihnet ola [ERDOĞAN 1993: 54]. Her kim düĢinde Ģift lū yise ya evinde ya b ġçesinde aġacın görse oġlı toġa eger düĢinde Ģift lū görse ya yise menfa„at bula amm eger ki acı yise żarūret bula [TIRAġÇI 2011: 105]. Eger evinde ve bakçesinde Ģeftali ağacı görse: Ya meyvesinden yese bir oğlu dünyaya gelüb nef„aler göre [ZENGĠN 1997: 179]. 27 turunç / atrec: Eger düĢde turunç görse eline mal gire veya oglı ola. Eger düĢde turunç agacı görse bir kiĢiyile dost ola ve dahı avrat ala, oglı toga [BALABAN 2011: 128]. Eger turunç ağacı görse: Bir avret ala ve bir kimse ile dost (ola) ve bir oğlu doğa [ZENGĠN 1997: 179]. bazı olur ki ma'niyile tabir olınur mesela turunc görse nifakıla ta'bir olınur zira turuncun taĢrası güzel içi ekĢi zahiri batınına muhalif ve eger rüyada mala delalet ider nesne varsa turunc maldur ve gül-i nerces kıllet-i bekayıla tabir olınur [EMĠNOĞLU 2003: 151]. el-atrec turunc veled-i murtazadur kaçan dörd ve beĢ 'aded olsa zikr-i cemildür ve mal-ı tayyibdür Resul (s.a.v.) mü'mini turunca benzetdi hüsn-i hey'etde ve tib-i rayihada ve tu'm-ı matbu'da ve Ģeceresi kerim oldugında ki her vaktda yemiĢi eksük degüldür ba'zılar eydür ekşi turunc yese maraz-ı yesirdür veya oglından gussa yetiĢe veyahod bir 'Acemi mal-dar hatundur veya hasta cariyedür eger turuncı ortasından kesse avratından veya cariyesinden kız toga yaşıl turunc gayet eyüdür yıl ucuzlık olmakdur ve sıhhatdür saru turunc ucuzlıkdur amma hastalık vaki' ola [EMĠNOĞLU 2003: 209]. 28 Üzüm: eger düĢde vaktında ak üzüm agacın görse eline mal gire eger zamanı degilse kimseyile çekiĢe [AÇIK 2009: 80]. Eger düĢde vaktında ak üzüm agacı görse eline mal gire. Eger düĢde zamanı degilse kimseyle çekiĢe. Her kim düĢünde bag alsa ve bagdan üzüm divĢirse eger düĢde ise avrat almak veya oglı olmak veya karavaĢ almak ola, mal ve rızık sahibi ola [BALABAN 2011: 117]. Eger düĢde vaktında ak üzüm agacı görse eline mal gire. Eger düĢde zamanı degilse kimseyle çekiĢe [BALABAN 2011: 110]. Eger düĢde kurı üzüm görse ya yise bir avrat sebebinden mal eline gire [BALABAN 2011: 177]. bağ 'avratdur ak üzüm rızk-ı vasi'dür eger vaktında yese eger bi-gayr-ı vakt görse ve yese hayrdur 29 yetiĢe üzüm yagını bulsa 'avratından miras eline gire üzüm salkumı bin akçadur kaza üzüm fi-vaktihi gussadur ve gayrı vaktında marazdur saru üzüm dahı marazdur ba'zılar eydür esved üzüm dahı eyüdür zira ki Allah ta'ala rızkdur dedi eger görse ki Ģire-i hamr itmiĢ mal-ı haram eline gire ve ümeraya hizmet ide ba'zılar eydür bir kimesne görse ki üzüm veya hurma sıkar rızk-ı hasendür enfüste üzüm görmek semere-i namaza delalet ider çokı azı azına eger üzüm agacını ya bagını kurımış görse delalet ider ki namazını terk idüp bi-namazlıgı adet idinmiĢ ola kuru üzüm karası ve agı hayırdur ve mal ve nusretdür zararı yokdur ekĢi dahı olursa ba'zı hükema eydür yaĢ üzüm hayırdur vaktında ve 'avratlar tarafından hayr görmekdür kara üzüm menfa'at-i hafiyyedür rivayetdür ki Nuh peygambere aleyhi's-selam ok dokundı yaralu oldı Allah sübhanehu ve ta'ala üzüm ye deyü vahy itdi üzüm yedi yarası bitdi ba'zı muhakkıkin eydür üzüm kuvvet-i Ģehvaniyyedür andan hamr heva-yı nefs hasıl olur veyahod aklun kuvvetidür ki andan hamr-ı mahabbet ve ıĢk hasıl olur ki vakt olur ki zevk ve mahabbet-i kalbile tefsir olınur müslimün eydür [EMĠNOĞLU 2003: 206]. Ak ve kızıl üzüm dükeli vaktinde mal ve manfa„at olur, korut ve alaca üzüm manĢıb ve mal olur [ERDOĞAN 1993: 54]. Üzüm ağacı ve yaprağı en uzun olan ağaç ise kim onu 19 yerse veya dokunsa veya ona baksa o kiĢiye hayır gelir. KarıĢık görülen meyve gördüğü karıĢıklık miktarınca hayırdır. Üzüm ağacı kıymettir. Üzüm bağı kadındır. Kim üzüm bağı satın aldığını ve ona sahip olduğunu görürse o kiĢi bir kadınla evlenir. Kim üzüm yaprağı diktiğini görürse o kiĢi yücelik ve Ģerefe kavuĢur. Beyaz üzümden görülen her Ģey o kiĢiye gelecek hayır ve bolluktur. Eğer siyahsa gece gelecek gündüz hayırdır ve bolluktur. Bazen da beyaz ve siyah üzüm yağmur ve kar olur. Kuru üzüm her durumda her vakitte mal demektir [TABAK 1999: 221]. kim ki düĢinde ak üzüm aġacın görse cem„ olunmıĢ m l eline gire eger üzüm ve katı ise ve eger degil ise kimse-y-ile çekiĢe [TIRAġÇI 2011: 105]. Resul -aleyhi's-selam- ana nesne bağıĢlasa yimiĢlerden bu ya gayrdı yimiĢden yaĢ yimiĢden bu cümle peygamberün hikmetidür Ģeri'at ilmidür her yimiĢ ki ana virdı ol virdügi lezzetlü tatlu yise cümle ibadetdür ve ilm ü hikmet ola iman halaveti ola her ne ki tondan vermiĢ ola cümle müzlimanlarun giyeceği ola 'ayallarınun hayrı ola ve hem ehl-i beytinün tonlarun yigregi yaĢıl hem ak ola ve yimiĢlerün eyüsü oldur ki Hak te'ala -azze ve celle- uçmakda eğmiĢdür hurma gibi üzüm nar gibi dahı ne kim buna benzer var-ısa bu anun hilafıdur ki adem düĢinde görür bu yimiĢler ki anduk vaktında görse mecmu'ı eyüdür 'ilm Ģeri'atdür [YILMAZ 1998: 30]. Eger beyaz üzüm ağacı görse: Bir cem olunmuĢ mal eline gire [ZENGĠN 1997: 180]. 30 Üvez: her kim üvez agacın görse yaĢı uzun ola [ERDOĞAN 1993: 54]. yemiş: her kim düĢde yemiĢ agaçların görse alemlere ve latif hoĢ kiĢilere veya ogulıla kızına hükm ider [AÇIK 2009: 79]. Eger düĢde cennet yemiĢlerinden yise miras eline gire [AÇIK 2009: 94]. Eger düĢde yemiĢ satıcı görse mevsiminde ise eyüdür ve maldur [AÇIK 2009: 147]. Her kim düĢde yemiĢ agaçların görse alimlere ve latif hoĢ kiĢilere veya oglıyıla kızına hüküm ider [BALABAN 2011: 109]. Eger düĢde bostandan yemiĢ yese mallu avrat ala ve delim iyilik göre [BALABAN 2011: 118]. Eger düĢde cennet yemiĢlerinden yise miras eline gire. Eger düĢde cennet içiniñ çevresinde huri ve gılman ve vildan görse dünyada ulu padiĢah ola [BALABAN 2011: 206]. Eger düĢde yemiĢ satıcı görse ve mevsiminde ise eyüdür ve maldır [BALABAN 2011: 207]. Eger görse peygamber (s.a.v.) buna meta-ı dünyadan nesne virür ta'am gibi ve Ģarab gibi hayr ve bereketdür eger yemiş ve kavun ve karpuz virse ol kadar eyü degüldür zira ki kaviyü'l-cevher degüldür [EMĠNOĞLU 2003: 329]. Bilgil ki yemiĢ ağaçları ta'bir olınur yemiĢine göre ve manadi'ine göre ve cevheriyyet-i Ģecertine göre ve meblağına göre ve keremine göre hüsnine göre ve yabrağına ve tib-i rayihasına ve dikeni olmaduğına ve olduğına göre ve urukına göre ta'bir olınur Ģol yemiĢler ki asferü'l-levn ola zerdalü gibi ve armud ve saru yemiĢler ne varısa hastalıkıla ta'bir olınur Ģol yemiĢler ki ekĢi ola gussa ve hüznile ta'bir olunur enfüsde her yemiĢ ki ekĢi ola ve dahı her yemiĢden hasıl olan mahsul ki süciden gayrı ekĢi ola mesela koruk gibi çağala gibi delalet ider ki bir 31 amele meĢgul olmıĢ ola mahsulden sirke gibi buna benzer dahı ne varısa meĢakkatıla amele delalet ider [EMĠNOĞLU 2003: 205]. zerdali / zerdalu / sarı erik / mışmış: eger düĢde zerdalu agacın görse bir yakın dostile müĢavere ide. Eger düĢde vaktında zerdalu görse veya yese nimet ve rızk bula eger vaktsız görse renc ve meĢakkat ola [AÇIK 2009: 106]. Eger düĢünde zerdalu agacın görse bir yakın dostıla müĢavere ide. Eger düĢünde vaktinde zerdalu görse ve yise ni„met ve rızık bula. Eger vakitsiz görse renc ve meĢakkatdir [BALABAN 2011: 148]. Zerdalü gibi ve armud ve saru yemiĢler ne varısa hastalıkıla ta'bir olınur [EMĠNOĞLU 2003: 205]. el-mıĢmıĢ (zerdalü) ağacı bir hastadur andan hayr gelmez ba'zılar eydür recüldür ki halkıla eyü zindigani ider ehlile eyü degüldür eger yükle olup götürseler recül-i kesire'd-denanirdür eger yaĢıl olursa recül-i kesirü'd-denanir veya kesirü'd-derahimdür bir kimesne yese denanir sadaka ide hastalıkdan beri ola ve eger sarusun yese denanir yeye hastalık içinde eger bir kimesne zerdalü ağacı budağın sısa bir kimesnenün malına inkar ide veya bunun malına inkar ideler veya terk-i salavat ide veya terk-i savm ide eger zerdalüyü ağacından yese bir fasidi'd-din kesirü'd-dünya kiĢiyile ihtilat ide eger ağaçdan devĢürse bir müsire ve ganiyye avrat ala ol avratun elinde miras malı ola bir kimesne görse ki bir melik elma ağacından zerdalü devĢürür ra'ittetine bir yaramaz resm vaz'ide [EMĠNOĞLU 2003: 217]. Ve eger zerdalü görse 32 20 vaktiyle iyüdür, ruzdur. Vakitsiz görse sayrulıkdur [ERDOĞAN 1993: 54]. Eger düĢinde zerd lū aġacın görse menfa„atdür eger yimiĢ yise sayru ola [TIRAġÇI 2011: 105]. Eger zerdali ağacını görse: Çok faide göre ve meyvesinden yese bir miktar bimarlık geçire [ZENGĠN 1997: 180]. 21