Memlük Türk Sultanlığı’nın Anadolu Hâkimiyet
Mücadelesi: Malatya’nın Zaptı (28 Nisan 1315)
The Conflict of Predominance of Anatolian of Mamluk
Turkish Sultanete: The Siege of Melitene (28th of April, 1315)
Murat ZENGİN
Öz
Türkiye Selçuklu Devleti’nin zayıflamasıyla Anadolu’da İlhanlı-Memlük
hâkimiyet çatışması yaşandı. İlhanlılar, Mûineddîn Süleyman Pervâne’nin
öldürülmesinden sonra Anadolu’ya atadıkları yöneticiler vasıtasıyla bölgeyi
yönettiler. Memlük Sultanı Bey Bars (Bey Pars), Mısır ve Suriye bölgelerinin
güvenliği bakımından son derece önemli olan Anadolu’yu ele geçirerek bir taraftan
devletinin nakit ihtiyacını karşılamak diğer taraftan başkent Kahire’yi ve Suriye’nin
idarî merkezi Dımaşk’ı rakip güç İlhanlılara karşı korumayı hedefliyordu. Bu
amaçla hareket ettiği Anadolu’dan istediğini elde edemeden döndü. Temellerini Bey
Bars (Bey Pars)’ın attığı Memlüklerin Anadolu politikası, Klavun döneminde somut
başarılara dönüştü. Kâhta, Behisne, Gerger gibi tarihî sugûrun önemli kentleri
Memlük kontrolüne geçti. Fırat güzergâhı üzerindeki büyük şehir Kal’at er-Rûm’un
da Memlük hâkimiyetine girmesiyle İlhanlı-Memlük çatışması yeniden kaçınılmaz
bir hâl aldı. Memlük sınırlarının Malatya’ya kadar dayanması İlhanlıları ciddî
tedbirler almaya itti. Malatya, bu dönemde Memlüklardan gelecek olası saldırılara
karşı bir karakol ve bu devlete karşı yapılacak askerî hareketler için bir üs olarak
kullanıldı. Memlük hükümdarı el-Melik en-Nâsır Muhammed, Malatya’dan yapılan
saldırıları kesin olarak durdurmak amacıyla Malatya’ya asker sevk etti. Mısır,
Dımaşk, Safed, Trabulus, Hıms ve Hama kuvvetlerinden oluşan Memlük ordusu
Dımaşk Nâib es-Saltanası Seyfeddîn Tengiz/Deniz mukaddemliğinde Malatya’ya
hareket etti. Şehir üç gün kuşatılıp yağmalandıktan sonra yöneticileri esir edildi.
İlhanlı Emiri Çoban, iktâı olan Malatya’ya süratle dönerek şehri imar ile güvenli
hale getirdi.
Anahtar Kelimeler: Fırat, Memlüklar, Suriye Hinterlantı, Malatya, İlhanlılar
Bu makale tarafımızdan yürütülen “XIV. Yüzyılda Malatya (Siyâsî, Sosyo-Ekonomik Tarih)”
başlıklı doktora tezinden üretilmiştir.
Arş. Gör., Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü-Ortaçağ
Tarihi Anabilim Dalı-muratzengin@yahoo.com
Murat ZENGİN
92
Abstract
With the decline of Anatolian Seljuks State, predominance conflict of IlkhanidMamluk had been arised in Anatolia. After the murdering of Mu’in al-din Sulayman
Parwana, Ilkanids ruled the Anatolia by the assigned managers. By capturing the
Anatolia which was extremely important in terms of security of Egypt and Syria
regions, Mamluk’s ruler Baibars aimed both to meet the cash needs of the state and
to protect the capital Cairo and the Syria’s administrative center of Damascus
against to Ilkhanids. He returned from Anatolia from where he moved for his
purpose by misfiring. The Mamluk’s Anatolian policy of which the bases were done
by Baibars was turned into perceptible achievements in the period of Qalawun.
Historically important border (sugur) cities as Kahta, Behisne and Gerger were
passed to the contol of Mamluk. With the entering of Kal’at al-Rum which was one
of the great cities on the Euphrates route under the Mamluk’s predominace, the
conflict between Ilkhanids and Mamluks began again. Since the borders of Mamluk
was extended over Melitene, Ilkhanids took serious precautions. In this period,
Melitene was used as a patrol against to potential attacks from Mamluk and a
military base for military actions to this state. Mamluk’s ruler al-Malik al-Nasir
Muhammad sent in the troops to Melitene for holding the attacks to Kal’at al-Rum
from Melitene. The army of Mamluks which was composed of the military forces of
Egypt, Damascus, Safed, Tripoli, Hims (Emesa) and Hama was moved to Melitene
under the leadership of the governor of Damascus’s Saif al-din Tengiz. After the city
being seized and pillaged for three days, the rulers were taken captured. Ilkhanid’s
commander (Noyin-i Azim) Amir Choban rapidly returned in his fief, Melitene, and
provided the security of the city with the restoration of it.
Keywords: Euphrates, Mamluks, Syria Hinterland, Melitene, Ilkhanids
1. Başlangıcından Türk Hâkimiyetine Kadar Malatya
Kaynağını Erzurum’dan alıp Basra Körfezi’ne dökülen Fırat Nehir
havzasının orta kısmında yer alan Malatya, Anadolu Yarımadası olarak
nitelendirilen bölgenin Fırat nehri ile ayrılan bölümünün hemen batısında yer
alır. Güneyinde Toros Dağlarının uzantısı olan Bey Dağları yer almaktadır.
Bu dağ uzantısında yer alan geçitlerle güneye bağlanan şehir, stratejik
bakımdan önemli bir yerdedir.1 Yeryüzü şekilleri ve iklim özellikleri
itibarıyla tarih boyunca önemli ticaret yollarının geçiş güzergâhında yer
almıştır.2
Tarihî süreçte farklı isimlerle anılan şehrin bilinen ilk adı, Kayseri
yakınlarındaki Kültepe (Kaniş)’de bulunan ve Asur dönemi tarihî yerleşimi
1
Şerif Baştav, “Ortaçağ’da Malatya’nın Jeopolitik Durumu”, Türk Kültürü Araştırmaları,
Prof. Dr. Oktay Aslanapa’ya Armağan, XXXI/1-2 (Ankara 1995), s. 55-62.
2
W. M. Ramsay, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çev. Mihri Pektaş, İstanbul 1960, s. 47;
Veli Sevin, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, TTK., Ankara 2001, s. 5 vd.
Memlük Türk Sultanlığı’nın Anadolu Hâkimiyet Mücadelesi: Malatya’nın Zaptı…
93
olarak bilinen Kültepe Höyüğü’nden elde edilen bulgura göre Melitene
şeklindedir. Hititler döneminde şehrin adı Maldia, Maldiya şeklindedir ve bu
ad, meyve bahçesi, bal anlamlarına gelmektedir.3 Asur döneminde Milid,
Melide; Urartu kaynaklarında Melitenea, Milidya; Strabon (M.Ö.58M.S.21)’un Coğrafya adlı eserinde Melitenene olarak geçmektedir.4 Roma
İmparatorluğu döneminde Melitene ismi korunmuş ve Doğu Roma (Bizans)
hâkimiyeti döneminde de şehir bu isimle anılmıştır. Arap hâkimiyetinde
şehre Malatıyye, Malatya isimleri verildi. Türkler şehri ele geçirdikten sonra
Araplar tarafından verilen ismi kullanmaya devam ettiler ve şehrin adı
günümüze bu şekilde ulaştı.
Sırasıyla Kuşarra Krallığı, Hitit, Mitanni, Kargamış Krallığı, Asur, Med
ve Pers hâkimiyetinde kalan şehir M.Ö. 30’da Roma İmparatoru Tiberius
(M.Ö 42-M.S. 17) tarafından Roma hâkimiyetine alındı. 395 yılında Roma
İmparatoru I. Theodosios, İmparatorluğun doğusunu oğlu Arcadius’a,
batısını diğer oğlu Honorius’a vermek üzere imparatorluğu Doğu ve Batı
Roma olmak üzere ikiye ayırdı.5 Bu Quasi Partitio yani sözde bölünme idi. 6
Malatya da Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu’na bağlandı.
636’da İmparator Herekleios ile İslâm kuvvetleri arasında Yermûk’ta
yapılan savaş İslâm kuvvetlerinin gâlibiyetiyle neticelendi. Arap ordusu
komutanı İyad b. Ganm, Habib b. Mesleme’yi Bizans ordularını takip
göreviyle Malatya’ya yolladı. Habîb b. Mesleme, 638’de Malatya’yı
fethetti.7
1048 Pasinler Savaşı sonucu Erzurum’un Türk hâkimiyetine girmesi,
Anadolu’nun Türk yurdu olması yolunda atılan önemli bir adımdır.8 Pasinler
Savaşı’nın ardından Tuğrul Bey bizzat sefere çıkarak 1054’te Muradiye ve
Erciş’i fethetti. 9 1054 Anadolu Seferi’nde Tuğrul Bey, Selçuklu kuvvetlerini
üç kola ayırmıştı. Çoruh Bölgesi koluna komuta eden Dînar Bey 1058
kışında yaklaşık 3.000 kişilik bir kuvvetle Fırat yönünden hareketle
3
Bilge Umar, Türkiye’deki Tarihsel Yer Adları, İstanbul 1993, s.561; Mevlüt Oğuz,
Başlangıcından Osmanlıların Fethine Kadar Malatya Tarihi (M.Ö.5500-M.S.1516), İstanbul
1995, s. 5.
4
Strabo, The Geography of Strabo, Book XII, Chapter 2, 1928, p. 351.
5
George Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, çev. Fikret Işıltan, Ankara 2006, s. 49;Timothy
E. Gregory, Bizans Tarihi, Çev. Esra Ermert, YKY., İstanbul 2008, s. 104.
6
Melek Delilbaşı, “Türk Tarihi’nin Bizans Kaynakları”, Cogito, S. 17, 1999, s.339-351.
7
İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fî’t-Târih, Çev. Abdülkerim Özaydın-Ahmet Ağırakça, İstanbul 1987,
C. 2, s. 489.
8
Pasinler Savaşı hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Mikhail Psellos, Khronographia, Çev. Işın
Demirkent, TTK., Ankara 1992, s. 122 vd.
9
Ayrıntılı bilgi için bkz. Urfalı Mateos, Urfalı Mateos Vekayi-nâmesi ve Papaz Grigor’un
Zeyli (1136-1162), çev. Hrant D. Andreasyan, TTK., Ankara 2000.s. 100 vd.
94
Murat ZENGİN
Malatya’ya geldi ve şehri 10 gün boyunca kuşattı.10 Dînar Bey tarafından
yapılan bu ilk Türk kuşatması, mevsimin muhalefetinden dolayı başarıya
ulaşamadı.
1058’deki ilk Malatya kuşatmasının ardından şehir, Selçuklu Sultanı
Alparslan’ın komutanlarından Afşin tarafından 1067’de yeniden kuşatıldı.
Malatya’da o sırada baş gösteren ve şehirde ciddî huzursuzluğa sebep olan
Ermeni isyanı sırasında gerçekleşen bu kuşatma üzerine, isyanı çıkaran
eşkıyaların korkarak şehri terk ettikleri bilgisi kaynaklarda yer almaktadır.11
Malazgirt Savaşı sonrası kendisine iktâ olarak verilen Sivas’ta beyliğini
kuran ve hâkimiyet sahasına Kayseri, Zamantı, Develi, Tokat, Niksar ve
Amasya’yı da dâhil eden12 Dânişmend Gâzî’nin ölümünden sonra yerine
oğlu Gümüştegin Gâzî geçti. 1096’da başlayan I. Haçlı Seferi sonrasında
Urfa Haçlı Kontluğu, Antakya Haçlı Prinkepsliği ve Kudüs Haçlı Krallıkları
kurulmuştu. Dânişmendli Gümüştegin Gâzî, Ermeni hâkimiyetindeki
Malatya’yı 1097 ile 1100 yılları arasında kuşattı. Şehrin Ermeni hâkimi
Gabriel, Antakya Haçlı Prinkepsi Bohemund’dan yardım istedi. Bohemund
onun bu teklifine riayetle Malatya’ya gitti. Gümüştegin, Malatya
yakınlarındaki Gapna Köyü civarında Bohemund ve Richard’ı esir etti.
Malatya’yı kuşatan Gümüştegin’e karşı Gabriel, Urfa Haçlı Kontluğu’ndan
yardım istedi. Urfa Kontu Baudouin derhal harekete geçerek Malatya
önlerine geldi. Gümüştegin, bu gelişme üzerine kuşatmayı kaldırarak
Malatya önlerinden ayrıldı.13
2. Türk Hâkimiyetinden Memlük Türk Sultanlığı Tarafından Zaptına
Kadar Malatya
Gümüştegin Gâzî, Malatya şehrini 1102’de bir kez daha kuşatarak14 18
Eylül Çarşamba günü şehri almayı başardı.15 İlk kez bir Türk Devleti
10
Süryanî Mihail, Vekâyî-nâme, Çev. Hrant D. Andreasyan, 1944, s. 16 vd; Bar Hebraeus,
Abû’l-Farac Tarihi, Çev. Ömer Rıza Doğrul, C.1, Ankara 1999, s.312 vd.; Urfalı Mateos,
Urfalı Mateos Vekayi-nâmesi, s. 107 vd; Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye,
İstanbul 1971, s. 18; Mustafa Kafalı, Anadolu’nun Fethi ve Türkleşmesi, Ankara 1997, s. 5;
Murat Zengin, Türkler Tarafından Fethinden Moğol İstîlâsına Kadar Malatya, Basılmamış
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2008, s. 17 vd.
11
Süryani Mihail, Vekâyî-nâme, s.19.
12
Reşidüddîn Fazlullah, Câmiu’t-Tevârih, Yay. Ahmet Ateş, TTK., Ankara 1999, s.39;
Zahiruddîn Nişaburî, Selçuknâme, Nşr. Muhammed Ramazanî, Tahran 1332, s. 28.
13
Azımî, Azımî Tarihi Selçuklular Dönemiyle İlgili Bölümler (H.430-538=1038/39-1143/44),
Çev. Ali Sevim, TTK., Ankara 2006, s. 38; İbn el-Kalânisî, Târihu Dımaşk, İng. Trc.
H.A.R.Gibb, London 1932, s.49 vd.
14
I. Melikoff, “Danishmendids”, Encylopedia of Islam (Second Edition), II, 110-111.
15
Süryanî Mihail, Vekâyî-nâme, s. 47.
Memlük Türk Sultanlığı’nın Anadolu Hâkimiyet Mücadelesi: Malatya’nın Zaptı…
95
tarafından ele geçirilen şehirde üretimi arttırmaya yönelik birtakım tedbirler
alınarak şehir imar edildi.
Gümüştegin Gâzî’nin vefatından sonra yerine oğlu Emîr Gâzî geçti. Bu
dönemde Anadolu’daki Türk varlığını Türkiye Selçukluları ve Dânişmendli
Beyliği temsil ediyordu. İki güç arasındaki otorite çatışması 2 Eylül 1106’da
Türkiye Selçuklu hükümdarı I. Kılıçarslan’ın Malatya’yı ele geçirmesi
sonucunu doğurdu. Kılıçarslan’ın bu hadiseden kısa süre sonra Habur
Nehri’nde ölümü üzerine Malatya’ya eşi Ayşe Sultan ve oğlu Tuğrul Arslan
hükmettiler.16 Ayşe Sultan, Mengücük Beyliği taarruzlarına karşı kendini
güvene almak ve Malatya’daki hâkimiyetini korumak amacıyla Artukluların
Harput kolu hükümdarı Belek b. Behram17 ile evlendi ve onu, oğlu Tuğrul
Arslan’ın Atabekliğine getirdi. Belek’in 1124’te ölümü üzerine Dânişmendli
Emîr Gâzî yeniden Malatya’ya hâkim oldu. Emîr Gâzî 1134’te ölünce oğlu
Muhammed daha önce kendisine verilen Malatya’ya gelerek hâkim oldu. 18
Melik Muhammed’den sonra kardeşi Aynüddevle’nin eline geçen Malatya
şehri Türkiye Selçuklu hükümdarı Sultan I. Mesud tarafından 1143 ve 1144
yıllarında iki kez kuşatıldı. Aynüddevle’nin vefatı ve yerine oğlu
Zülkarneyn’in geçmesi üzerine 1152’de Malatya’yı bir kez daha kuşatan
Sultan Mesud, Zülkarneyn’i kendisine tâbî kılmak suretiyle şehri ele
geçirdi. 19 Malatya şehrinin tam olarak Türkiye Selçuklu hâkimiyetine girişi
Sultan II. Kılıçarslan (1156-1192) dönemindedir. 25 Ekim 1178 Çarşamba
günü şehre girerek Dânişmendli hâkimiyetine kesin olarak son veren II.
Kılıçarslan, 1189’da ülke topraklarını on bir oğlu arasında paylaştırarak
Malatya’yı oğlu Muizeddin Kayserşah’a verdi.20
I. İzzeddin Keykâvus (1211-1220) ve I. Âlâeddin Keykûbad dönemlerinde
siyasi, sosyal ve iktisâdi sahalarda mevcut olan huzur ortamından diğer
Anadolu kentleri gibi Malatya da faydalandı. Alâeddin Keykubâd’ın vefatını
müteakib Anadolu’ya yapılan Moğol akınları nihayet Kösedağ mağlûbiyeti
ile neticelendi.21 Sultan II. Gıyâseddin Keyhüsrev’in savaş alanını terk
16
Süryanî Mihail, Vekâyî-nâme, s.54.
Hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Coşkun Alptekin, “Belek b. Behram”, DİA, V, 402-403.
18
M. Halil Yinanç, “Dânişmendliler”, İA, III, 468-479.
19
Muharrem Kesik, Türkiye Selçuklu Devleti Tarihi Sultan I. Mesud Dönemi (1116-1155),
TTK., Ankara 2003, s. 49; Claude Cahen, Osmanlılardan Önce Anadolu, Çev. Erol
Üyepazarcı, İstanbul 2012, s. 33.
20
Türk devlet geleneğine göre yapılan bu taksimât ile ilgili kaynaklarda geniş bilgi
bulunmaktadır. Bkz. Aksarayî, Müsâmeretü’l-Ahbâr, Çev. Mürsel Öztürk, Ankara 2000, s.
23; İbn el-Esîr, el-Kâmil, C. 12, s. 83; el-Hotenî, el-Veled eş-Şefîk ve’l-Hâfid el-Halîk,
Süleymâniye Kütüphânesi, Farsça Yazma Eserler, No: 4519, Varak 147a; İbn Bîbî, elEvâmir el-Âlâîye fî Umûr el-Âlâîye, Çev. Mürsel Öztürk, C.1, Ankara 1996, s.41.
21
Kösedağ Savaşı hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. İbn Bîbî, el-Evâmir el-Âlâîye, C. 2, s.64
vd; Aknerli Grigor, Moğol Tarihi, Çev. Hrant D. Andreasyan, İstanbul 1954, s. 15 vd; Faruk
Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, Selçuklu Araştırmaları Dergisi, S. I, Ankara 1969, s.1-44.
17
96
Murat ZENGİN
etmesi üzerine Kayseri işgal edildi. Savaştan bir yıl sonra Yasavur Noyan
önderliğindeki Moğol birlikleri Malatya önlerine gelerek şehri kuşattılar.
Şehrin Türkiye Selçuklu valisi Reşidüddin, halktan topladığı yaklaşık 40.000
dinar tutarındaki nakit para ve malı Moğol birliklerine vermek suretiyle şehri
Moğol işgalinden kurtarmayı başardı.22
1256’dan beri İl-Han unvanını kullanan Hülâgu, İzzeddin Kekâvus ve
Rükneddin Kılıçarslan’ı huzuruna çağırdı. Her iki Selçuklu hükümdarı
1259’da Tebriz’de Hülâgu’nun huzuruna çıktılar.23 Hülâgu Türkiye Selçuklu
ülkesini iki kardeş arasından taksim etti. Bu taksimata göre; Kayseri, Sivas
ve Malatya’nın da içinde bulunduğu Kızılırmak’ın doğu kısmı Rükneddin
Kılıçarslan’a; Kızılırmak’ın batısından Bizans sınırına kadar olan bölge
İzzeddin Keykâvus’a bırakıldı.24
1262’de İzzeddin Keykâvus-Rükneddin Kılıçarslan mücadelesini İzzeddin
kaybederek Bizans İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’a sığındı. 1262’den
itibaren Rükneddin Kılıçarslan Türkiye Selçuklu Devleti’nin tek hükümdarı
oldu. Onun Pervâneliği görevini yürüten Muineddin Süleyman, kısa sürede
kontrolü ele geçirdi ve Rükneddin adına hareket etmeye başladı. 663/126566 yılında Rükneddin Kılıçarslan’ı öldürtmek suretiyle ortadan kaldırdı ve
yerine oğlu III. Gıyâseddîn Keyhüsrev’i getirdi.25 Muineddin Süleyman, bir
taraftan yeni İlhanlı hükümdarı Abaka (1265-1282)’ya bağlılığını bildirirken
diğer taraftan dönemin yükselen yeni gücü ve Türkler nezdinde karizmatik
bir yere sahip Memlük Türk Sultanı Bey Bars (Bey Pars) el-Bundukdârî
(1260-1277)’ye elçiler yollayarak onu Anadolu’ya davet ediyordu.26 Bey
22
Ebü’l-Ferec İbnü’l-İbrî, Târihu Muhtasari’d-Düvel, Çev. Şerafeddin Yaltkaya, Ankara
2011, s.21.
23
Ebu’l-Fidâ, el-Melik el-Müeyyed İsmâil bin Alî, el-Muhtasar fî Ahbâr el-Beşer, Tahkîk Dr.
Muhammed Zeynuhum-Prof. Yahyâ Seyid Hüseyîn, C. 3, ty, s. 237.
24
Aksarayî, Müsâmeretü’l-Ahbâr, s. 46; Bar Hebraeus, Abû’l-Farac Tarihi, C. 2, s.573; Bey
Bars (Bey Pars) el-Mansurî Ed-Devâdar, Zubdet el-Fikre fî Tarih el-Hicre, Nşr. D.S.
Rıchards, Beyrut 1998, s. 47.
25
İbn el- Fuvatî, Ebu’l-Fazl Abdurrezzâk bin Ahmed el-Şeybânî el-Bağdâdî, el-Havâdis elCâmiâ ve’t-Tecârib el-Nâfiâ fî el-Mâîye es-Sâbie, Tahkîk Mehdî en-Necm, Beyrût/Lübnan,
ty., s. 253; Ebu’l-Fidâ, el-Melik el-Müeyyed İsmâil bin Alî, el-Muhtasar fî Ahbâr el-Beşer,
Nşr. Mahmûd Deyyub, C. 2, Lübnân-Beyrût 1418/1997, s. 335; Zehebî, Şemsuddîn
Muhammed bin Ahmed bin Osman, Tarih el-İslâm ve Vefâyat el-Meşâhîr ve’l-Âlâm, Tahkik
Dr. Ömer Abdusselâm Tedmürî, 67. Tabaka, Beyrut-Lübnan 1419/1999, s.231.
26
Muineddîn Süleyman Pervane, Safer 674/Temmuz-Ağustos 1275-76 senesinde oğlu
Âlâeddin Ali, Taceddîn Kelvâ, Şerafeddîn Mesud bin Hatır, Amasya Sahibi el-Hoca
Seyfeddîn Toruntay’ın oğlu Nureddin’in kardeşi Mahmud, Amasya hâkiminin oğlu
Sinaneddîn er-Rûmî ve Ziyaeddîn’den oluşan yüz kişilik heyeti Şam’da bulunan Bey Bars
(Bey Pars)’a göndererek onu Anadolu’ya davet etti. Bkz. Bey Bars (Bey Pars) el-Mansûrî edDevâdar, Zubdet el-Fikre, s. 147; Reşidüddîn Fazlullah Ebu’l-Hayr, Kitab-ı Tarih-i Mübarek
Gâzânî Dastan-ı Abağa Han ve Sultan Ahmed ve Argun Han, Nşr. Karl Jahn, Mouton&Co
Memlük Türk Sultanlığı’nın Anadolu Hâkimiyet Mücadelesi: Malatya’nın Zaptı…
97
Bars (Bey Pars), 675/1276’da Elbistan’a geldi ve Moğolların soy
bakımından asil komutanları Tuku ve Tudavun’un komuta ettiği yaklaşık
6.000 kişilik orduyu mağlup etti. 27 Daha sonra Kayseri’de Selçuklu tahtına
oturdu.28 Muineddin Süleyman’ı Kayseri’ye davet ettiği halde o, Abaka’dan
çekindiğinden Bey Bars (Bey Pars)’ın huzuruna çıkmadı. Bey Bars (Bey
Pars), Kayseri’de iken Anadolu’nun önde gelen yönetici ve valileri gelip
kendisine tâbiiyetlerini bildirdiler. Kaynaklarda Malatya sahibi
Reşidüddîn’in oğullarının da Bey Bars (Bey Pars)’a bağlılıklarını
bildirdikleri bilgisi yer almaktadır.29 Bu ifade genel olup özelde Malatya’da
Reşidüddîn’in hangi oğlu olduğu bilgisi yoktur. Reşidüddîn, Kösedağ Savaşı
sırasında Türkiye Selçuklularının Malatya Subaşısı idi. Savaşın hemen
ardından birçok devlet adamı gibi o da kaçarak Halep’e gitmişti. Baycu
Noyin’in Erzurum’a gitmesi ve Mühezzibuddin Ali’nin barışı temini üzerine
yeniden Malatya’ya gelip görevi devraldı. Daha sonra ise Emir-i Ârız
vazifesine atandı. Güyük Han’a İzzeddin adına itaat arzına giderken Halep’e
kaçtı. 1276 yılında Malatya sahibi olarak kaynağa intikal eden bu bilgi
Reşidüddîn ailesinin şehir yönetiminde etkin olduğunu göstermektedir.
Abaka, Bey Bars (Bey Pars)’ın Anadolu’ya girmesi üzerine derhal
harekete geçtiyse de Anadolu’ya ulaştığında Memlük ordusu Anadolu’dan
ayrılmıştı. Elbistan Savaşı alanında tahkikat yaptıran Abaka; Tuku ve
Tudavun’un öldürüldüğünü gördü. Savaşta ölenlerin tamamına yakınının
Moğol olduğunu ve Selçuklu askerlerinden az kişinin öldüğünü anlayınca bu
hadiseden Muineddîn’i sorumlu tuttu.30 Dönemin kaynaklarının biraz abartılı
1957, s. 31; Dâvud Benâkıtî, Tarih-i Benâkıtî, Haz. Câfer Şiâr, Tahran 1348, s. 433-434; enNüveyrî, Şihabuddîn Ahmed b. Abdulvehhab, Nihâyet el-Ereb fî Fünûn el-Edeb, Tahkîk Dr.
Necib Mustafa Fevvâz-Dr. Hikmet Keşâî Fevvâz, C. 30-31, Beyrût/Lübnân 1424/2004, s.
148 vd.
27
Reşidüddîn Fazlullah, Dastan-ı Abağa Han, s.31. Zehebî, savaşta öldürülen Moğol
askerlerinin sayısını 6.770 kişi olarak kaydetmektedir. Bkz. Zehebî, Şemsuddîn Muhammed
bin Ahmed bin Osman, Tarih el-İslâm ve Vefâyat el-Meşâhîr ve’l-Âlâm, Tahkik Dr. Ömer
Abdusselâm Tedmürî, 68. Tabaka, Beyrut-Lübnan 1420/1999, s.26; en-Nüveyrî, Nihâyet elEreb, C. 30-31. s. 225.
28
Bey Bars (Bey Pars) el-Mansûrî ed-Devâdar, et-Tuhfet el-Mülûkîye fî Devlet et-Turkîyye,
Nşr. Dr. Abd el-Hamîd Salih Hamdan, Beyrut 1407/1987, s. 84; Aynı Müellif, Zubdet elFikre, s. 155; el-Hotenî, el-Veledü’ş-Şefik, varak 149b; İbn Tağrıberdî, Cemaluddîn Ebî’lMehâsin bin Yûsuf, en-Nücum ez-Zâhire fî Mülûk-ı Mısr ve’l-Kâhire, Tahkik Muhammed
Hüseyin Şemsuddîn, C. 7, Beyrut-Lübnan 1413/1992, s. 154.
29
Bey Bars (Bey Pars) el-Mansûrî ed-Devâdar, Muhtar el-Ahbâr, Nşr. Dr. Abd el-Hamîd
Salih Hamdan, Mısrîyye el-Lübnanîye, ty., s. 59; Aynı Müellif, Zubdet el-Fikre, s. 155; Ay
Bek ed-Devâdarî, Ebî Bekr bin Abdullah, Kenz ed-Dürer ve Câmî el-Gurer, Tahkik Ulrich
Harmann, C. 8, Kahire 1391/1971, s. 200; en-Nüveyrî, Nihâyet el-Ereb, C. 30-31, s. 226.
30
Reşidüddîn Fazlullah, Dastan-ı Abağa Han, s.32; Ebu’l-Fidâ, el-Muhtasar, Nşr. Mahmûd
Deyyub, C. 2, s. 341.
98
Murat ZENGİN
olarak verdiği şekliyle Sivas’tan Erzurum’a kadar olan bölgede 500.000
kişiyi intikam amacıyla öldürdü.31 Abaka’nın saçtığı korku o kadar büyüktü
ki birçok yönetici ve kadı görev bölgelerini terk etmek zorunda kaldılar.
Dönemin Malatya Kadısı olan Ebu’l-Fezâil Hüsameddîn el-Malatî er-Rûmî
de Malatya’dan ayrılarak Memlük Türk Sultanlığı’na sığındı. 32
Muineddîn Süleyman, yaşanan olayların sorumlusu olarak 676/12771278’de Aladağ kışlağında yayının kirişi ile boğdurulmak suretiyle
öldürüldü. 33 Onun ölümü, Türkiye Selçuklu Devleti tarihi bakımından bir
kırılma noktasıdır. Kösedağ Savaşı ile başlayan vergi yoluyla Moğollara
bağlılık süreci, Moğolların Anadolu’yu doğrudan yönetme sürecine dönüştü.
İlhanlılar Anadolu’ya atadıkları Nâib-i Saltanat-ı Memâlik-i Rûm yöneticileri
aracılığıyla Anadolu’nun gelir kaynaklarını ele geçirdiler. Abaka, Sâhib-i
Divan (Vezir-i Âzam) Şemseddîn Cüveynî’yi 17 Rebiyülevvel 676 (18
Ağustos 1277)’da Anadolu işlerinin kontrolü amacıyla bölgeye atadı. 34
Sâhib-i Divan, Bey Bars (Bey Pars)’ın Anadolu’ya girişi ve Türkmen
isyanlarıyla sarsılan bölge ekonomisini iyileştirmek ve bölgeyi yeniden imar
etmek amaçlarıyla işe koyuldu. Anadolu’nun uç bölgelerinden alınmayan
Tamga vergisini ilk kez ihdas etti. 35 Tamga vergisinin ihdası ile Türkiye
Selçukluları İlhanlı mâlî sistemine dâhil edilmiş oldu.
Sâhib-i Divan Şemseddin, Abaka tarafından kendisinin Anadolu’ya
atanmasından hemen önce bölgeye gönderilen İlhanlı noyinleri Gühertay ve
Erksun ile ittifak ederek Anadolu’yu imar işlerine başladı. O sırada katında
hazır bulunan İzzeddin Ay Bek eş-Şâmî’ye Malatya’yı yıllık 5.000 dirhem
31
en-Nüveyrî, Nihâyet el-Ereb, C. 30-31, s. 232.
Bu zat 631/1233-34’de Aksaray’da doğmuştur. Abaka’nın Anadolu’ya gelişinden sonra
Malatya Kadılığı’ndan ayrılarak Bilâd-ı Şam’a gitmesi Bey Bars (Bey Pars) taraftarı olduğu
ve Abaka’dan korkup makamını terk ettiği hissini uyandırmaktadır. 20 yıldan fazla bir süre
Malatya Kadılığı görevinde bulunmuştur. Hüsameddîn el-Malatî, 1278’de Dımaşk Hanefî
kadısı İbn el-Âdîm’in vefatı üzerine Vâli-i Kudat el-Hanefîye bi-Dımaşk (Dımaşk Hanefî Baş
Kadılığı) vazifesine tayin edildi. Ayrıntılı bilgi için bkz. Zehebî, Tarih el-İslâm, 68. Tabaka,
s. 33; Nuâymî, Abdulkâdir bin Muhammed, ed-Dâris fî Tarih el-Medâris, Tahkîk Câfer elHanî, C. 1, Kahire, ty., s. 514-516.
33
Reşidüddîn Fazlullah, Dastan-ı Abağa Han, s.32; Aksarayî, Müsâmeretü’l-Ahbâr, s. 90; İbn
Bîbî, el-Evâmir el-Âlâîye, C. 2, s. 199; Dâvud Benâkıtî, Tarih-i Benâkıtî, s. 434; Bey Bars
(Bey Pars) el-Mansûrî ed-Devâdar, Zubdet el-Fikre, s. 159; İbn el- Fuvatî, el-Havâdis elCâmiâ, s. 278; Hamdullah Müstevfî, Tarih-i Güzide, Tahkik Dr. Abdulhüseyin Nevâî,
Tahran 1387, s. 592; el-Verdî, Zeyneddîn bin Ömer, Tetimmet el-Muhtasar fî Ahbâr el-Beşer,
Tahkîk Ahmet Rıfat el-Bedravî, C.2, Beyrut/Lübnan 1970, s. 320.
34
Reşidüddîn Fazlullah, Dastan-ı Abağa Han, s.32.
35
Reşidüddîn Fazlullah, Dastan-ı Abağa Han, s.32; İlhan Erdem, “Sâhib-i Divan Şemseddin
Cüveynî’nin Anadolu’ya Gelişi, Yeni Moğol Rejiminin Kurulması, Sonuçları”, Prof. Dr.
Kâzım Yaşar Kopraman’a Armağan, Ankara 2003, s. 331-339.
32
Memlük Türk Sultanlığı’nın Anadolu Hâkimiyet Mücadelesi: Malatya’nın Zaptı…
99
ve belli sayıda asker göndermek kaydıyla suyurgamişi (ihsan) etti. Şehir
yönetimi kendisine havale edilen İzzeddin Ay Bek, vakit kaybetmeden
Malatya’ya yöneldi. Şehir halkından şiddet yoluyla (be-zahm-ı çub) 300.000
dirhem topladı ve bu paralarla Şam’a kaçtı.36
Sâhib-i Divan Şemseddîn Cüveynî, Mecdü’l-Mülk Yezdî’nin tahrikiyle
Abaka tarafından görevinden alındı ve yerine Mecdül Mülk, Amuderya
(Ceyhun)’dan Mısır ülkesine kadar olan yerlerin yönetimine atanmak
suretiyle geniş yetkilerle Sâhib-i Divanlık makamına geldi. 37
II. İzzedîn Keykâvus’un oğlu Mesud, 1280 yılı civarında Karadeniz
üzerinden Anadolu’ya girerek Abaka’nın huzuruna gitti. Abaka’nın
ölümünden sonra yerine oğlu Teküder (1282-1284) geçti. 38 Teküder,
Selçuklu ülkesini Mesud bin İzzeddin ile mevcut hükümdar III. Gıyaseddîn
arasında taksim etti. 39
Teküder, Sâhib-i Divan Mecdül Mülk Yezdî’yi görevinden alarak
öldürttü. Onun yerine Anadolu’ya Sâhib-i Divan Şemseddîn’in oğlu Hoca
Harun’u atadı. Anadolu’nun savunma işlerine riyaset etmek üzere
Kongurtay’ı atayıp yardımcılığına da Akbuka’yı getirdi.40 Hoca Harun’un
ölümünden sonra Anadolu yönetimine kardeşi Hoca Fahreddin atandı. 41
Teküder’in halliyle yerine Abaka’nın oğlu Argun 27 Cemaziyelevvel
683/11 Ağustos 1284’te tahta çıktı. Argun tahta çıkınca, o sırada Tebriz’de
bulunan Mesud bin İzzeddin Keykâvûs’u Selçuklu Sultanı olarak tayin etti. 42
II. Mesud, Anadolu’ya hareket ederek 1284’te önce Kayseri’de daha sonra
da Konya’da tahta çıktı. Mesud tahta çıktıktan sonra III. Gıyâseddin
Keyhüsrev; Ahmed Teküder ve Kongurtay ile işbirliği yaptığı gerekçesiyle
Argun tarafından öldürüldü. Böylece Türkiye Selçuklu Devleti’nin tek
hükümdarı II. Mesud oldu. 43
Argun tahta çıktıktan sonra bazı yeni atamalar yaptı: Anadolu’nun hüküm
ve emâretine Hülecü ve Keyhatu’yu yolladı. Oğlu Gâzân’ı ise Horasan,
Mazanderân ve Rey’e atadı.44
36
Reşidüddîn Fazlullah, Dastan-ı Abağa Han, s.32.
Reşidüddîn Fazlullah, Dastan-ı Abağa Han, s.39; Dâvud Benâkıtî, Tarih-i Benâkıtî, s. 435.
38
Abaka, 20 Zilhicce 680/1 Nisan 1282’de öldü. Teküder, 13 Rebiülevvel 681/21 Haziran
1282’de tahta oturdu. Bkz. Reşidüddîn Fazlullah, Dastan-ı Abağa Han, s.41-44.
39
Osman Turan, Türkiye, s. 583.
40
Reşidüddîn Fazlullah, Dastan-ı Abağa Han, s.47.
41
Hamdullah Müstevfî, Tarih-i Güzide, s.597.
42
Ebu’l-Fidâ, el-Muhtasar, Nşr. Mahmûd Deyyub, C. 2, s. 351.
43
Osman Turan, Türkiye, s. 584.
44
Reşidüddîn Fazlullah, Dastan-ı Abağa Han, s.62; Dâvud Benâkıtî, Tarih-i Benâkıtî, s. 442.
37
100
Murat ZENGİN
Argun’un 1291’deki vefatıyla İlhanlı emirleri, tahta kimin geçeceği
meselesini tartıştılar. Horasan’da bulunan Gâzân’ın, Şehzâde Baydu’nun,
Lekzi’nin ve Anadolu’da bulunan Keyhatu’nun tahta davetleri hususları
tartışıldı. Neticede Baydu ve Keyhatu’nun daveti için haberciler
gönderilmesi kararlaştırıldı.45 Samagar Noyin, Anadolu’ya gelerek
Keyhatu’yu davet etti. Keyhatu 24 Recep 690/23 Temmuz 1291’de İlhanlı
tahtına oturdu. Tahta çıktıktan sonra 6 Zilhicce 691/18 Kasım 1292’de
Anadolu Sâhib-i Divanlığı görevine Sadreddin Zencânî’yi atadı.
Keyhatu’nun 6 Cemaziyelevvel 694/24 Mart 1295’te ölümünden sonra
Baydu-Gâzân tahta mücadelesi yaşandı46 ve bu mücadeleden Gâzân galip
çıkarak 1295’te tahta çıktı.
1298’de Türkiye Selçuklu Sultanı II. Mesud, Baltu isyanında Gâzân
Mahmud Han’a karşı Baltu’yu desteklediği gerekçesiyle tahttan alınarak
yerine III. Alâeddin Keykûbad bin Feramurz bin Keykâvus geçirildi. 47 Yeni
Selçuklu hükümdarı Anadolu’ya dönüşünde Malatya’ya uğramıştı. O sırada
Malatya sipehdârı Kutbeddin idi. Kutbeddin’in babası ekâbirden Divanî
Nureddin Şahab-ı Malatyavî adlı bir zattı. III. Alâeddîn Keykubad, bu zata
işkence etmek sûretiyle ölümüne sebep olunca oğlu Kutbeddin isyan etti.
Malatya’ya gönderilen tahsildarlara işkence ederek şehir hazinesine (hâssa-i
şehrî) ait vergiler dışında toplanan paralara el koydu. Sultan Âlâeddin bu
hadise üzerine Malatya önlerine gelerek şehri kuşattı. Şehir halkı Sultana
direndi. 10 günlük kuşatmanın ardından Sultan herhangi bir netice elde
edemeden Malatya önlerinden ayrılıp önce Divriği’ye oradan da Sivas’a
gitti.48
İlhanlı hükümdarı Gâzân Han, 11 Şevvâl 703 (17 Mayıs 1304)’te vefat
etti.49 Gâzân Han’ın vefatından sonra yerine 15 Zilhicce 703 (19 Temmuz
1304)’te Olcaytu geçti. 50 Olcaytu’nun tahta geçişiyle yönetim kadrolarına
45
Ay Bek ed-Devâdarî, Ebî Bekr bin Abdullah, Kenz ed-Dürer ve Câmî el-Gurer, C. 8, s.
322.
46
Baydu-Gâzân taht mücadelesi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Hamdullah Müstevfî, Tarihi Güzide, s. 602.
47
Reşidüddîn Fazlullah Ebu’l-Hayr, Tarih-i Mübarek Gâzânî Dastan-ı Gâzân Han, Nşr. Karl
Jahn, 1357/1940, s. 121.
48
Aksarayî, Müsâmeretü’l-Ahbâr, s. 228-229.
49
Kaşanî, Ebu’l-Kasım Abdullah bin Muhammed, Tarih-i Olcaytu, Sadeleştiren Mehin
Hanbelî, Tahran 1348, s. 15; Krş. Kaşanî, Ebu’l-Kasım Abdullah bin Muhammed, Tarih-i
Olcaytu (İnceleme ve Çeviri), Çev. Derya Örs, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 1992, s. 59; Vassaf, Tecziyetü’l-Emsar, s.
270; Dâvud Benâkıtî, Tarih-i Benâkıtî, s. 470.
50
Kaşanî, Tarih-i Olcaytu, Sadeleştiren Mehin Hanbelî, s. 24; Krş. Kaşanî, Tarih-i Olcaytu
(İnceleme ve Çeviri), Çev. Derya Örs, s. 67; Vassaf, Şerefüddîn Abdullah bin Fazlullah
Memlük Türk Sultanlığı’nın Anadolu Hâkimiyet Mücadelesi: Malatya’nın Zaptı…
101
bazı atamalar yapıldı. Kutluğ Şah, Gâzân Han döneminde olduğu gibi
Emirü’l-Ümerâ mansıbında kaldı. Reşidüddîn Vezâret, Sadreddîn
Muhammed Savecî ise Sâhib-i Divan görevlerine devam ettiler.51 Emirü’lÜmerâ-ı Memâlik-i Rûm (Anadolu Umumî Valiliği) görevine 3 Zilhicce 704
(27 Haziran 1305)’te İrencin Noyin atandı.52
İrencin Noyin’in Anadolu Emirü’l-Ümerâlığı döneminde Malatya şehrinin
idarî, askerî ve hukukî yönetimi hakkında Memlük dönemi tarihçileri
ayrıntılı bilgi vermektedirler. Memlük Devleti’nin 715/1315 Malatya
Seferi’nin görgü tanığı olan Ebu’l-Fidâ, seferin Dımaşk safhasının tanığı
Birzâlî, dönemin bir diğer çağdaş kaynağı Nüveyrî ve İlhanlılar dönemi
müelliflerinden Kaşanî’nin verdiği bilgilerden Malatya’nın yönetim
kadroları hakkında teferruatlı bilgi edinebiliyoruz. Nüveyrî, kuşatma
sırasında Malatya hâkiminin (Hâkim-i Malatya) Bedreddin Mezâmir bin elEmir Nureddin olduğunu kaydetmektedir.53 Hadisenin görgü tanığı Ebu’lFidâ; babası ve dedesi Malatya hâkimlerinden olan Ümerâ-ı Rûm
ailelerinden birine mensûp Malatya hâkimi (hâkim-i Malatya) Cemâleddin
ve kendisine yöre Hristiyanlarının lügatında el-Emîr el-Kebîr anlamına gelen
Mezâmir unvanı verildiğinden bahseder.54 Kaşanî, Malatya emîri olarak
Şehâbeddin Mezâmirî ismini zikreder.55 Makrizî, sahib-i Malatya olarak elEmîr Bedreddin Mezâmir ibn el-Emîr Nureddin adını verir.56
Kaynaklardaki bilgiler değerlendirildiğinde Malatya yöneticisi olarak
Bedreddin, Cemâleddin ve Şehâbeddin olmak üzere üç farklı isim
görülmektedir. Aksarayî’deki bir kayıt kaynaklarda Malatya yöneticisinin
adının niçin farklı yazıldığını açıklayabilir. Müellif, Türkiye Selçuklu
Sultanı III. Âlâeddin Keykubad’ın 1298’de Anadolu’ya gelişi hadisesini
anlatırken Malatya’ya uğradığını ve buranın köklü ailelerinden Divanî
Nureddin Şahab el-Malatyevî’ye işkence ederek ölümüne sebebiyet verdiği,
bunun üzerine bu zatın oğlu Malatya sipehdârı Kutbeddin’in istenilen vergiyi
Şirazî, Tecziyet el-Emsar ve Tezciyet el-Âsar, Nşr. Abdulmuhammed Ayetî, 1346, s. 275;
Hâfız Ebrû, Şihabuddîn Abdullah Hâfî, Zeyl-i Câmiu’t-Tevârih-i Reşidî, Nşr. Dr. Hanbaba
Beyanî, Tahran 1349, s. 66; Hamdullah Müstevfî, Tarih-i Güzîde, s. 606.
51
Vassaf, Tecziyetü’l-Emsar, s. 276.
52
İrencin Noyin, 25 İlhanlı emir-i kebirinden biri olup Tokuz Hatun’un kardeşi Sarıca’nın
oğludur. Bkz. Kaşanî, Tarih-i Olcaytu, Sadeleştiren Mehin Hanbelî, s. 8-9; Krş. Kaşanî,
Tarih-i Olcaytu (İnceleme ve Çeviri), Çev. Derya Örs, s. 53-54.
53
en-Nüveyrî, Şihabuddîn Ahmed b. Abdulvehhab, Nihâyet el-Ereb fî Fünûn el-Edeb, Tahkîk
Prof. İbrahim Şemseddîn, C. 32-33, Beyrût/Lübnân 1424/2004, s. 169.
54
Ebu’l-Fidâ, el-Muhtasar, C. 2, Nşr. Mahmûd Deyyûb, s. 419 vd.
55
Kaşanî, Tarih-i Olcaytu (İnceleme ve Çeviri), Çev. Derya Örs, s. 201.
56
Makrizî, Takıyuddîn Ebu’l-Abbâs Ahmed bin Ali, es-Sülûk li-Mârifet-i Düvel el-Mülûk,
Tahkîk Muhammed Abdülkâdir Âtâ, C. 3, Beyrût/Lübnân, ty, s. 6.
102
Murat ZENGİN
ödemediği, Sultan III. Âlâeddin’in de Malatya’yı on gün boyunca kuşattığı
bilgisini vermektedir.57
Aksarayî’deki bu kayıt, Nüveyrî ve Ebu’l-Fidâ’da geçen İbn Nureddin
ismini doğrulamaktadır. Yani Malatya yöneticisi Türkiye Selçuklu
Devleti’nin son dönemlerinde Malatya’da ikamet eden ve ekâbirden bir zat
olan Nureddin Şahab el-Malatyevî’nin oğludur. Bu yöneticinin hangi tarihte
şehir yönetimine atandığına dair herhangi bir kayıt yoktur. 1298’de Malatya
sipehdârı olan kardeşi Kutbeddin’in ölümü veya bir şekilde görevden
alınmasının ardından bu göreve atandığını kabul edebiliriz. Malatya
yöneticisinin ismi kaynaklarda farklı geçse de doğrusunun Emîr Nureddin’in
Şahab nisbesine atfen ve Osmanlı tahrir defterlerinde geçtiği şekliyle
Şehâbeddin Mezâmir olması gerekir.58 Nejat Göyünç, Memlük Devrinde
(Eski) Malatya’da Bir Aile59 adlı tebliğinde Mezâmir ailesinin şeceresini
vermekte ve Emîr Nureddin’den sonra Cemâleddin ve Şehâbeddin Hızır adlı
iki isim göstermektedir. Kanaatimizce, bu iki isim aynı kişiler olup dönemin
kaynaklarında farklı adlandırılmalarından dolayı bu şekilde algılanmıştır.
Şehâbeddin Hızır Mezâmir yönetimindeki Malatya’da İlhanlılar adına İbn
Kürboğa Şıhne olarak bulunuyordu. 60 Malatya âmâline dâhil bulunan Hısn-ı
Erkeni (Erkeni Kalesi)61 hâkimi Mendu idi ve İlhanlılar adına bölgede
kussâd (haberci) olarak görev yapmaktaydı. 62 Şehir kadısı ise eş-Şerif
Şemseddîn el-Malatî idi. 63
57
Aksarayî, Müsâmeretü’l-Ahbâr, s. 228.
Evkâf-ı Medrese-i Şahabîyye-i Kübra der bâtın-ı Malatya ki Şehâbeddin Hızır Mizâmirâ
binâ etmiştir. Bkz. Nejat Göyünç, “Memlük Devrinde (Eski) Malatya’da Bir Aile”, V.
Milletlerarası Türkoloji Kongresi, İstanbul (23-28 Eylül 1985), s. 245-250.
59
Nejat Göyünç, “Memlük Devrinde (Eski) Malatya’da Bir Aile”, V. Milletlerarası Türkoloji
Kongresi, İstanbul (23-28 Eylül 1985), s. 245-250.
60
Ebu’l-Fidâ, el-Muhtasar, C. 2, Nşr. Mahmûd Deyyub, s. 420.
61
Günümüzde Malatya’nın Doğanşehir ilçesine bağlı Erkenek beldesidir.
62
Ebu’l-Fidâ, el-Muhtasar, C. 2, Nşr. Mahmûd Deyyub, s. 420.
63
Memlüklerin Malatya Zaptı’nı anlatan kaynaklar Malatya Kadısı’nın ismini zikretmezler.
Ancak yukarıda da ifade ettiğimiz gibi hadisenin Dımaşk safhasının görgü tanığı Birzâlî,
Malatya Seferi’nden hemen sonra eş-Şerif Şemseddîn el-Malatî’nin Malatya’dan Dımaşk’a
geldiğini, 1 Cemaziye’l-ahir 715 (2 Eylül 1315)’te Dımaşk Kadılığı’na, 16 Cemaziyel-ahir
(17 Eylül)’de ise Dımaşk merkezindeki Medrese el-Hatunîye müderrisliğine tayin edildiğini
söylemektedir. Kadı’nın 659/1260-61’da doğduğu, henüz buluğa ermemiş bir çocuk iken
Malatya hatibliği ve kadılığı görevine getirildiği ve yaklaşık 20 yıl boyunca Malatya kadılığı
vazifesini yürüttüğünü de kaydetmektedir. Bkz. Birzâlî, Âlâmeddîn Ebû Muhammed elKâsım bin Muhammed bin Yûsuf, el-Vefayât li’l-Birzâlî, Nşr. Ebû Yahya Abdullah elKundurî, 1426/2005, s. 316; Nuâymî, Kadı Şemseddîn el-Malatî’nin Şaban 727 (Haziran
1327)’de 85 yaşında iken vefat ettiğini söyler. Bkz.Nuâymî, ed-Dâris fî Tarih el-Medâris, C.
1, s. 505-506.
58
Memlük Türk Sultanlığı’nın Anadolu Hâkimiyet Mücadelesi: Malatya’nın Zaptı…
103
3. Malatya’nın Coğrafî Konumu ( XIV. Yüzyıl Kaynakları Işığında)
Malatya, coğrafî konumu itibarıyla 7 temel bölgenin 5’incisinde yer
almaktadır. Ortaçağ coğrafyacıları tarafından Malatya’nın Sugûr el-Cezîre,
Bilâd-ı Ermen ve Bilâd-ı Şam’a bağlı olduğuna dair farklı bilgiler verilse de
genel olarak şehrin Bilâd-ı Şam sınırları içerisinde olduğu kabul edilmiştir.
XIV. yüzyıl müellifi Hamdullah Müstevfî Malatya’dan bahsederken:
“Elbruz Dağı büyük bir dağdır ve Bâb el-Ebvâb’a kadar uzar. Türkistan’dan
Hicaz’a kadar uzunluğu 100 fersah64 olan birçok dağın oluşturduğu bir dağ
silsilesidir. Bundan dolayı bu dağ silsilesine Kaf derler. Bu dağ, Gürcistan
tarafına ulaştığında Lekzî, Sümeysat ve Malatya’ya ulaştığında Kalikalâ,
Antakya ve Masisa’da Lukkâm Dağı adını alır. Bu Lukkâm Dağı Şam ile
Rûm’u ayıran hattır. Hıms ve Dımaşk arasındaki uzantısına Lübnan, Mekke
ve Medine ortalarına ulaşan kısmına ise Ârc derler.”65 şeklinde bilgi verir.
XIV. yüzyılın bir diğer müellifi Ebu’l-Fida, Takvim el-Büldân adlı
eserinde kendinden önceki coğrafya müelliflerinin görüşlerine de yer vererek
Malatya ile ilgili teferrûatlı bilgi vermektedir. Eserinin Avâsım başlıklı
bölümünde müellif: “Zibatra66, Bilâd-ı Şam’dandır. İbn Havkal, Zibatra’nin
Bilâd-ı Şam’dan olduğunu, Rûm sınırına çok yakın olduğunu ve Rûmluların
orayı tahrib ettiklerini söyler. El-Itval’dan bize ulaşan bilgilere göre Zibatra
Se ve Ke Tûl’unda, Le ve Ne Arzı’ndadır. Ben diyorum ki, Zibatra şu an
harab ve boş bir haldedir. Orada ne bir ziraatçi ne de bir ziraî ürün vardır.
O kadar boş bir yerdir ki felaketin eşiğindedir. Zibatra, etrafı dağlarla
çevrili bir yerdedir. Malatya’nın 2 menzil67 güneyinde, Hısn-ı Mansûr
(Adıyaman)’un yine 2 menzil batısındadır. Hısn-ı Mansur ile Zibatra
arasında bir dağ ve derbent bulunmaktadır. Malatya’ya gittiğim 715 yılı
Muharremi (Nisan 1315)’nde oradan geçtim. O sene Muharrem Nisan ayına
tesadüf etmişti. Biz Zibatra’da sık ağaçlar arasında öyle büyük tavşanlar
gördük ki Şam ülkesinde daha önce onlar kadar büyük olanını görmemiştik.
64
At ile bir saatte gidilen mesafeye muâdil olan Fersah, 3 mil veya 6000 ez-Zirâ eşŞer’iyye’ye (1 Zirâ eş-Şer’iyye=1,0387 m) eşittir. Tam olarak 5,762,8 metrelik uzunluk
ölçüsü olan fersah, yaklaşık olarak 6 km’dir. Bkz. Walther, Hinz, İslâm’da Ölçü Sistemleri,
Çev. Acar Sevim, İstanbul 1990, s. 76; Cl. Huart, “Fersah”, İA, IV, 574; Mehmet Zeki
Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. 1, İstanbul 1993, s. 609.
65
Hamdullah Müstevfi Kazvinî, Nüzhet el-Kulûb, Tashih-Tahkik Gay Le Stange, Brill-Leiden
1854/1933, s. 191-192.
66
Günümüzde Malatya’ya bağlı Doğanşehir ilçesidir.
67
Kervanların ve posta tatarlarının konakladıkları ve at değiştirdikleri bina ve han anlamına
gelen menzil, bir sefer anında ordunun lojistiğinin karşılandığı yerlerdi. Zamanla mesafe
bildiren bir uzunluk ölçüsü anlamında kullanılmıştır. İki menzil arası mesafe yaklaşık olarak
45 km’dir. Bkz. Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. 2,
İstanbul 1993, s. 479.
104
Murat ZENGİN
O tavşanları avladık. Malatya; İbn Havkal Malatya’yı Bilâd-ı Şam
cümlesinden sayar ve derki Malatya, Sugûr’da Lukkâm Dağı eteklerinde
bulunan büyük bir şehirdir, Rûm sınırına 1 menzil mesafededir. Biz orayı
Bilâd-ı Ermen’den sayıyoruz. Bu daha doğrudur. Fakat İbn Hurdazbih orayı
Sugûr el-Cezîre’den saymıştır.”68 şeklinde gördüğü yerleri anlatmaktadır.
Müellif, eserinin Mesâfât-ı Şâm (Şam şehirlerinin mesafesi) başlıklı
bölümünde Malatya’nın çevre şehirlere olan uzaklığını İbn Havkal’ı referans
alarak şu şekilde vermektedir: “İbn Havkal der ki, Şam’ın uzunluğu
Malatya’dan Refah’a 25 merhaledir69. Malatya’dan Menbic’e 4 merhale,
Menbic’den Haleb’e 2 merhale, Haleb’den Hıms’a 5 merhale, Hıms’dan
Dımaşk’a 5 merhale, Dımaşk’tan Taberîye’ye 4 merhale, Taberîye’den
Remle’ye 3 merhale ve Remle’den Refah’a 2 merhale olmak üzere toplam 25
merhale. Şam’ın genişliğine gelince, en geniş kısmı Fırat tarafıdır ve
buradan Menbic Geçidi (Cisr-i Menbic)’ne, oradan Kınnesrin sınırındaki
Kurus’a, oradan Antakîye sınırındaki âvâsıma, oradan Lukkâm, Masisa,
Âzene ve Tarsûs’a kadar uzar, genişliği toplam 10 merhaledir.”70
Dicle ve Fırat Arasındaki Cezîre başlıklı bölümünde ise şu bilgileri
vermektedir: “Cezîre, güney-batı tarafından Bilâd-ı Rûm sınırına kadar
ulaşır. Fırat’ın bu taraftan kıvrım yaptığı yer olan Malatya’dan Sümeysat’a,
Kal’at er-Rûm’a, Bîre’ye ve onun karşısındaki Menbic’e, Balis’e, Rakka’ya,
Kırkısîye’ye, Rahbe’ye, Heyt’e ve Ahbâr’a kadar uzanır. Fırat bu noktadan
çıkarak Tikrit’e ulaşır ve Cezîre burada biter.71
Fırat Nehri başlıklı bölümde: “Fırat Nehri’nin kaynağı Erzen-i Rûm’dur.
Fırat, buradan Malatya’ya ulaşır. Malatya’nın Tûl’u 61 derece, Arz’ı 37
derecedir. Malatya’dan doğu tarafına bükülen nehir Kal’at er-Rûm’a ulaşır.
Kal’at er-Rûm’un, yüksek ve müstahkem bir kapısı vardır. Güney-batıya
doğru akışına devam eden Fırat, bir kavis yaparak kuzey-doğuya yönelir ve
Bîre’ye ulaşır. Sonra güney-doğu istikâmetindeki akışına devamla Kal’a
Câber’e, oradan da Rakka’ya akıp gider.”72
68
Ebu’l-Fidâ, Takvim el-Büldân, Farsça Tercüme Abd el-Muhammed Ayetî, Tahran, ty.,
s.252-253.
69
Yaya olarak bir insanın ortalama bir yürüyüş ile 8 saatte aldığı mesafedir. Yaklaşık olarak
45 km’lik mesafedir. Bkz. Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri
Sözlüğü, C. 2, s. 481.
70
Ebu’l-Fidâ, Takvim el-Büldân, s. 254. Bu hesaplamaya göre Bilâd eş-Şam’ın kuzey-güney
doğrultusundaki uzunluğu yaklaşık 1.125 km; doğu-batı doğrultusundaki uzunluğu ise
yaklaşık 450 km’dir. Tahminî olarak bir alan hesaplaması yapılacak olursa Bilâd eş-Şam’ın
yaklaşık olarak 506.350 km2 lik bir alanı kapladığı söylenebilir.
71
Ebu’l-Fida, Takvim el-Büldan, s.302.
72
Ebu’l-Fida, Takvim el-Büldan, s.69-70.
Memlük Türk Sultanlığı’nın Anadolu Hâkimiyet Mücadelesi: Malatya’nın Zaptı…
105
Müellif, Malatya’nın yakın şehirlere olan mesafesini de kaydetmiştir:
“Kâhta, yüksek ve müstahkem bir kaledir. Bağlık ve sulak bir yerdir.
Malatya’ya 2 ruz (gün) mesafededir.73 Hısn-ı Mansûr ve Malatya arasında
bir dağ vardır ve bu dağda Malatya tarafında düşen bir derbend
bulunmaktadır.”74
Malatya’nın fizikî özelliklerinden: “Malatya, bol meyvesi, ağaçları ve
nehirleri olan bir şehirdir. İbn Havkal der ki, orası dağlık bir yerdir ve
dağlarında armut ve diğer meyve ağaçları vardır. Bu ağaçlar herhangi bir
kimsenin mülkiyetinde değildir ve herkes meyvelerinden serbestçe
devşirebilir. İbn Sâid der ki, Malatya Sugûr’un merkez şehirlerinden biridir.
Kuzeyinde bir dağ vardır. Sis, onun batısına düşmektedir. Etrafı dağlarla
çevrili olan düz bir zemin üstündedir. Bol suyu olan bir nehri vardır. Bağbostanı çoktur. Malatya, Kâhta ve Gerger yakınındadır. Araları 2 merhalelik
bir mesafedir. Zibatra’nın kuzeyindedir ve araları 1 merhale-i sengindir.
Tatlı su (içme suyu) evlerine ve sokaklarına ulaşır.”75 şeklinde
bahsetmektedir.
Coğrafyaya dair eserlerin Malatya ile ilgili verdiği bilgiler ışığında şehrin
coğrafî konumu ile ilgili bir değerlendirme yapacak olursak: Şehir, Hicaz
Yarımadası’ndan başlayarak kuzeye doğru uzanan Elbruz Dağ silsilesinin
Anadolu’da dirsek yaptığı bir noktada yer alır. Kaynaklarda Lukkâm Dağı
olarak adlandırılan bu dağ silsilesinin Anadolu uzantısı, üzerindeki geçitlerle
Kafkasya-Anadolu-Suriye-Hicaz transit geçişi bakımından stratejik bir
noktadır.
Şehrin matematiksel konumuna dair kaynaklarda yer alan sayısal veriler,
günümüzdeki verilere çok yakındır. Ortaçağlar boyunca bir şehrin dünya
üzerindeki konumunu tespit etmek amacıyla düzenlenen, astronomik gözlem
sonuçlarının kayıtlı bulunduğu ve Zic76 adı verilen cetvellerde Tûl, boylamı;
Arz, enlemi göstermektedir 77.
Malatya’nın çevre şehir ve bölgelere göre konumu, dönemin temel
uzunluk ölçüleri olan fersah, menzil ve mil ile ifade edilmiştir. Şehrin çevre
şehirler ile olan uzaklığını tespite yönelik verilen bu ölçüler de
günümüzdekine oldukça yakındır.
73
Ebu’l-Fidâ, Takvim el- Büldan, s.291.
Ebu’l-Fidâ, Takvim el- Büldan, s.297.
75
Ebu’l-Fidâ, Takvim el- Büldan, s.439.
76
Yavuz Unat, “Zîc”, DİA, XXXXIV, 397-398.
77
İ. Hakkı Akyol, “Arz”, İA, I, 656-657; Cengiz Aydın, “Arz”, DİA, III, 440-442.
74
106
Murat ZENGİN
Dağların uzanış yönü, nehirlerin akış istikâmeti, geçitlerin arazi şekilleri
coğrafî konumun belirleyici unsurları olarak tebarüz eder. Erzen-i Rûm
(Erzurum)’dan doğup güney istikâmetine doğru akışına devam eden Fırat
Nehri, gerek taşıdığı su miktarı gerek ulaşımdaki önemi bakımından
günümüzde bile ehemmiyetini korumaktadır. Kemah’a kadar hareketine düz
bir doğrultuda devam eden nehir Malatya’yı doğu kısmından çevirerek
güneye doğru akar. Buradan -yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzereKal’at er-Rûm78-Bîre-Rakka istikâmetini takip ile güneye devam eder. Fırat
Nehri’nin bu konumu, bazı tarihî hadiselerin şekillenmesine etki etmiştir.
Tarihî süreçte Rûm (Anadolu), Fırat’ın doğusu (Bilâd-ı şark) ve Fırat’ın
batısı (Rûm) olarak ikiye ayrılmaktadır. İlhanlı hükümdarı Hülâgu, Rûm’u
Türkiye Selçuklu hükümdarları İzzeddin Keykâvus ve Rükneddin
Kılıçarslan arasında paylaştırırken coğrafî olarak Fırat nehrini esas almış ve
taksimatı buna göre yapmıştı.
Fırat Nehri’in akış hızının (debi) Malatya’nın güneyinden itibaren –
Sümeysat (Samsat)’ta- azalması gemilerin bu noktadan itibaren hareketini
mümkün kılmıştır. Hülâgu, 1259 Suriye Seferi’nde ordusunu biri Malatya,
biri el-Bîre (Birecik) ve diğeri de Kal’at er-Rûm79 üzerine kurduğu üç
köprüden Fırat’ın karşı yakasına geçirebilmiştir.80
Coğrafyaya dair yazılan eserlerde Malatya’nın güneyinde bulunan Zibatra
ile Hısn-ı Mansûr arasında bir geçitten bahsedilmektedir. Burası, Memlük
ordusunun 715/1315 Malatya kuşatması sırasında geçişinde çok büyük
zorluklar yaşadığı geçittir.
4. Memlük Türk Sultanlığı’nın Anadolu Hâkimiyeti Mücâdelesi:
Malatya’nın Zaptı (22 Muharrem 715/28 Nisan 1315)
4.1. Tarihî Süreç
Memlük Türk Sultanlığı, El-Muiz Ay Bek et-Türkmânî es-Salihî’nin 29
Rebiyülahir 648 (31 Temmuz 1250)’de Kahire’de tahta çıkmasıyla
kuruldu.81 Deşt-i Kıpçak bölgesinden getirilen özel yetenekli ve ücretli
78
Rûm, Romalıların Ülkesi anlamına gelmektedir. Roma hâkimiyet sahası Küçük Asya’da
Fırat Nehri’ne kadar uzandığından genel anlamda Fırat’ın batı tarafında kalan yere coğrafî
bir terim olarak Rûm denilmiştir. Bkz. Tuncer Baykara, “Rum, Şam ve Anadolu Kavramları
Üzerine”, F. Ü. Orta Doğu Araştırmaları Merkezi Birinci Orta Doğu Semineri, (Elazığ, 2931 Mayıs 2003), s. 33-38.
79
Günümüzde Gaziantep’in Yavuzeli ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır.
80
İbn el- Fuvatî, el-Havâdis el-Câmiâ, s. 243-244.
81
Ebu’l-Fidâ, el-Muhtasar, Tahkîk Dr. Muhammed Zeynuhum-Prof. Yahyâ Seyid Hüseyîn, 3.
Cilt, ty., s. 221; İbn Şıhne, eş-Şeyh Muhibeddîn Ebu’l- Vâlidu Muhammed bin Muhammed,
Ravz el-menâzir fî İlm el-Evâil ve’l-Evâhir, Tahkîk Seyyid Muhammed Muhennâ,
Memlük Türk Sultanlığı’nın Anadolu Hâkimiyet Mücadelesi: Malatya’nın Zaptı…
107
askerler-Memlük82-Eyyûbî askerî teşkilâtı içerisinde yetiştirilmekteydi. 83 Bu
askerlerden biri olan Ay Bek, Eyyûbî Sultanı el-Melik es-Sâlih’in Memlükü
idi. Ay Bek, son Eyyûbî Sultanı el-Melik el-Muazzam Turan Şah’ın
Şecere’d-dür tarafından öldürülmesinin ardından, onunla evlendi. Müdebbir
el-memleke (Ülke Kontrolörü) görevine atandıktan kısa bir süre sonra ilk
Memlük Türk hükümdarı olarak Kahire’de tahta çıktı.84
Memlük Türk Sultanlığı, kuruluşundan itibaren Mısır ve Bilâd-ı Şam
(Suriye-Filistin-Ürdün) topraklarını birleştirmeye yönelik bir strateji takip
etti. Türk Sultanı Seyfeddîn Kutuz (1259-1260) döneminde Hülagu
önderliğinde İlhanlı kuvvetleriyle Ayn Calut (Günümüzde Filistin sınırları
içerisinde)’ta yapılan savaşı Memlük kuvvetleri kazandı ve bu başarı
Memlüklerin o günkü Türk-İslâm dünyası nezdinde büyük bir itibar
kazanmasına zemin hazırladı. Cengiz’in 1220’de Batı Seferi ile başlayan
Moğolların yenilmezlik süreci Ayn Calut’ta ilk kez kesintiye uğradı. 85 ElMelik ez-Zahir Rükneddin Bey Bars (Bey Pars) el-Bundukdârî (12601277)’nin iktidarı döneminde Kahire ile Bilâd-ı Şam’ın bütünleşmesi
sağlandı. Bilâd-ı Şam’ın merkezi Dımaşk şehri (Medinet-i Dımaşk) idi ve
Kahire’nin savunması açısından önemli bir konumda yer alıyordu. Haleb ise
Suriye hinterlantında yer alan -başta İlhanlılar olmak üzere- güç odaklarının
bölgeye yapacakları saldırılara karşı bir savunma görevi görüyordu. 86
Kahire’nin güvenliğini sugûr bölgelerinin elde tutulmasında gören Türk
Sultanı Bey Bars (Bey Pars)- yukarıda da değindiğimiz üzere-Anadolu
Seferi’ne çıktı.
Bey Bars (Bey Pars)’tan sonra oğulları Berke Han (1277-1279) ve
Seyfeddîn Sülemiş (Temmuz 1279-Kasım 1279) sırayla Memlük Devleti
Beyrût/Lübnân 1417-1997, s. 256; İbn Iyâs, Muhammed bin Ahmed bin Iyâs el-Hanefî elMısrî, Bedaî ez-Zuhûr fî Vekâî ed-Duhur, yy., 1960, s. 73.
82
Arapça meleke fiil kökünden türemiş bir ism-i meful olan Memlük kelimesinin sözlük
anlamı, efendisinin temellükü altında bulunan köle demektir. Istılahta ise, harplerde köle
düşerek veya tüccarlardan satın alınarak köle olan beyaz erkeği ifade eder olmuştur. Zamanla
özel bir anlam kazanan bu kelime, hükümdar veya emirlerin muhafız birliklerinde görev
yapan özel, içtimaî ve hukukî bir statüye sahip ücretli askeri ifade etmiştir. Bkz. Kâzım Yaşar
Kopraman, Makaleler, Haz. E. Semih Yalçın-Altan Çetin, Ankara 2005, s. 545-546.
83
Özel yetenekli asker olan Memlük kendisini getiren tüccarla birlikte sultana arz edilirdi.
Sultan tarafından satın alınan Memlük Tibak adı verilen eğitim dairesine yerleştirilir ve
buradan hükümdarlığa kadar yükselebilirdi. Memlük askerinin eğitimi ve yetişme tarzı
hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Altan Çetin, Memlük Devleti’nde Askerî Teşkilât, İstanbul
2007, s. 79-92.
84
İbn Iyâs, Bedaî ez-Zuhûr, s. 73.
85
Ira Marvin Lapidus, Muslim Cities in the Later Middle Ages, Cambridge/Massachusetts
1967, s. 11.
86
I. Marvin Lapidus, Muslim Cities, s. 12.
108
Murat ZENGİN
tahtına çıktılar. Sülemiş’in iktidarı döneminde müdebbir-i memleke görevine
getirdiği el-Melik el-Mansûr Seyfeddîn Klavun Ebu’l-Meâli el-Elfî es-Salihî
en-Necmî, kısa bir süre sonra Sülemiş’i tahtan indirerek 12 Recep 678 (18
Kasım 1279)’de yedinci Memlük Türk hükümdarı olarak tahta çıktı. 87
Seyfeddîn Klavun döneminde Anadolu hâkimiyeti noktasında önemli
adımlar atıldı. Ayn Tab (Gaziantep), Behisne (Besni), Gerger ve Kâhta
Memlük idâresine girdi. Sis (Kozan) bölgesine yapılan saldırılarla bölgedeki
Ermeniler haraca bağlandı. Seyfeddîn Klavun’dan sonra Memlük tahtına
oturan el-Melik el-Eşref Selâhaddîn Halil (1290-1293) döneminde son Haçlı
birliklerinin bulunduğu Akka fethedildi. Anadolu hâkimiyeti noktasında
önemli bir adım atılarak müstahkem ve geniş bir yer olan Kal’at er-Rûm, 11
Recep 691 (28 Haziran 1291)’de otuz üç günlük bir kuşatmanın ardından
fethedildi.88 Eşref Halil’in öldürülmesinin ardından tahta çıkan el-Melik enNâsır Muhammed (İlk saltanatı 1293-1294/İkinci saltanatı 12991309/Üçüncü saltanatı 1310-1341)’in ikinci saltanatı döneminde İlhanlılar
ile yaşanan güç çatışmaları Bilâd-ı Şam’ın merkezi Dımaşk ve Haleb’in
geçici olarak İlhanlı hâkimiyetine girmesi sonucunu doğurdu. Dımaşk ve
Haleb gibi stratejik bölgelerde yaşanan başarısızlıklar üzerine el-Melik enNâsır’ın Anadolu’ya yeniden birlikler sevk etti. 2 Ramazan 703 (8 Nisan
1304)’de Sis ve Malatya taraflarına bir tecrît seferi89 düzenlenerek bölge
yağmalandı90 ve İlhanlılara gözdağı verildi. 1315 yılına gelindiğinde ise
Malatya zapt edildi.
4.2. Malatya Seferi’nin Nedenleri
Emir Çoban, Anadolu’da başlayan Türkmen hurucunu bastırdıktan sonra
başarısını haber vermek üzere Bademşir adlı habercisini Olcaytu’ya
87
el-Melik el-Mansûr Seyfeddîn Klavun Ebu’l-Meâli el-Elfî es-Salihî en-Necmî soyundan
gelen yöneticiler 103 yıl boyunca Memlük Devleti’nin yönetiminde yer aldılar.
Klavunoğullarından tahta çıkan son hükümdar el-Melik es-Sâlih Emîr Hac’dır. Bkz. İbn Iyâs,
Bedaî ez-Zuhûr, s. 222.
88
İbn el- Fuvatî, el-Havâdis el-Câmiâ, s.323; İbn Şıhne, Ravz el-menâzir, s. 271.
89
Tecrîd, müfreze, tim; birlik sevki ve hareketi anlamlarını içermekteydi. Baskın ve fetih
amaçlı Tecrîd olmak üzere iki tür Tecrîd Seferi düzenlenirdi. Tecrîd Seferi’ne katılan asker
sayıları 3.000, 4.000 ve bazen de 5.000’i bulabiliyordu. Ayrıntılı bilgi için bkz. Altan Çetin,
Memlük Devleti’nde Askerî Teşkilât, s. 179-180.
90
3.000 kişiden oluşan Tecrîd birliği, El-Melik en-Nâsır Muhammed’in emriyle el-Emîr
Bedreddin Bektaş el-Fahrî mukaddemliğinde 2 Ramazan 703’te Dımaşk’a ulaştı. el-Emîr
Bahadır As, Hıms Nâibi el-Emîr Balaban el-Cevkendâr, Hama Nâibi el-Emîr Kıpçak,
Trabulus Nâibi el-Emîr Esendemir ve Haleb Nâibi el-Emîr Karasungur da Tecrîd’e dâhil
oldular. Birlik iki gruba ayrıldı: Kıpçak mukaddemliğindeki birinci grup Malatya ve Kal’at
er-Rûm tarafına; Karasungur mukaddemliğindeki ikinci grup ise Derbendât (Sugûr)
bölgesine saldırdı. Bkz. Aynî, Bedreddin Mahmûd, Ikd el-Cumân fî Târih-i Ehli’z-Zamân, 4.
Cilt, Tahkîk Dr. Muhammed Muhammed Emîn, ty., s. 300-301.
Memlük Türk Sultanlığı’nın Anadolu Hâkimiyet Mücadelesi: Malatya’nın Zaptı…
109
yollamıştı. Olcaytu da kendisine hil’at ve iktâ göndermişti. Dönemin tanığı
Kaşanî, Emîr Çoban’a iktâ olarak neresinin verildiğine dâir bir kayıt
düşmemiştir.91 Ancak Memlük dönemi kaynaklarından Birzâlî, Emîr
Çoban’a iktâ olarak Malatya’nın verildiğini söylemektedir.92 Emîr Çoban,
Konya dönüşü iktâı olan Malatya’ya giderek yerleşti ve şehir şıhneliğine İbn
Kürboğa’yı atadı. Bir süre sonra da şehirden ayrıldı. Malatya halkı İbn
Kürboğa’nın zulmünden şikâyet ile Memlük hükümdarı el-Melik en-Nâsır’a
bir mektup yollayarak onu şehre davet ettiler. Dönemin kaynağı Kaşanî: “
714 yılı Safer ayında Ebû Bekr lakaplı bir derviş hac menasikini yerine
getirmek için Malatya’dan Şam tarafına gitmişti. Ona Haleb emirü’lümerâsı Ulkacı ile sohbet ve yakınlaşma fırsatı nasib oldu. Kendisini
alıkoymasından kuşkuya kapıldı. Tabiatına hoş gelmesi ve muhtemel bir
tehlikeyi gidermek için Ulkacı’ya: Benimle güvendiğin bir kişiyi yolla,
Malatya şehrinden sana 100.000 Dinar hazırlayıp göndereyim, dedi. Hasılı
Malatya şehrine dönene kadar onun şerrinden emin kaldı. Ulkacı,
mutemedini Şeyh Ebû Bekr ile birlikte Malatya’ya yolladı. Ebû Bekr
Malatya’ya varınca durumun keyfiyetini şehrin emîri Şehâbeddin
Mezâmirî’ye anlattı. Sözleştikleri malı vermekten vazgeçti. Mutemedi tutup
Emîr Çoban’a yolladı. Emîr Çoban onu sorguladı. Mısır Sultanı Melik
Nâsır’ın habercisi olduğunu, söz verilen malın ödenmesi ve alınması için
geldiğini söyledi. Emîr adamı hoş tutarak Nâsır’ın yanına dönmesi için izin
verdi. Ulak, Kahire’ye dönünce durumu Nâsır’a biraz eksilterek anlattı…93
demektedir. Müellifin bu kaydı kronoloji dışında diğer kaynaklardaki
kayıtlarla örtüşmektedir. Kahire’ye gönderilen mektubun Safer 714
(Mayıs/Haziran 1314)’te değil de en iyi ihtimalle Ramazan 714 (Aralık/Ocak
1314)’ten sonra yazılması icap eder. Birzâli, Malatya halkının Çoban’ın
şehre atadığı yöneticinin zulmünden şikâyetle Memlükları şehre davet
ettiğini kaydetmektedir.94 Çoban, Konya muhasarasının ardından iktâı olan
Malatya’ya gittiğinden Kaşanî’de verilen tarih hatalı olmalıdır.
Dönemin Memlük kaynakları Malatyalı Müslüman kadınların Hristiyan
erkeklerle evlendirilmek sûretiyle İslâm’ın temel emirlerinden birine karşı
geldikleri ve bu nedenle Malatya Seferi’nin elzem olduğu görüşüne yer
vermişlerdir. Kanaatimizce bu görüş sefere meşrûiyet kazandırmak için ileri
sürülmüştür. Malatya Seferi’ne bizzat iştirak etmiş olan tarihçi Ebu’l-Fidâ,
şehirdeki Müslümân-Hristiyan evlilikleri hadisesinden bahisle asıl nedenin
91
Kaşanî, Tarih-i Olcaytu (İnceleme ve Çeviri), Çev. Derya Örs, s. 201.
Birzâlî, el-Vefayât li’l-Birzâlî, s. 311; Osman Turan, İktâ yerine Mâlikâne ibaresini
kullanmaktadır. Bkz. Osman Turan, Türkiye, s. 640.
93
Kaşanî, Tarih-i Olcaytu (İnceleme ve Çeviri), Çev. Derya Örs, s. 201.
94
Birzâlî, el-Vefayât li’l-Birzâlî, s. 311.
92
110
Murat ZENGİN
Malatya halkının şehirde Tatarların ikametini temin ile bu Tatarların Kal’at
er-Rûm, Behisne, Kâhta, Gerger gibi içerisinde Memlük asker ve tebaasının
yaşadığı yerlere sürekli akınlar yapmaları olarak gösterir. Ayrıca Memlük
Devleti için stratejik öneme sahip Kal’at er-Rûm’a Malatya’dan yapılan
saldırılarla asayişin bozulduğunu da ifade eder.95
İlhanlı öncü birliklerinin Memlük hâkimiyetindeki bölgeleri yağmalamak
üzere sürekli saldırmaları96 bu seferin temel nedenidir. Malatya halkının
İslâm’a mugayir davranışlar sergiledikleri düşüncesi sefere meşrûiyet
kazandırma kaygısından kaynaklanmaktadır. Malatya halkının Memlük
kuvvetlerini şehre daveti seferin hukuki gerekçesi olarak kabul edebilir.
4.3. Malatya’nın Zaptı
Memlük Sultanı el-Melik en-Nâsır, Zilhicce 714 (Mart/Nisan 1315)’te elEmîr Seyfeddîn Bek Temur (Pek Temur) es-Silahtâr el-Ebû Bekrî, el-Emîr
Seyfeddîn Kulî, el-Emîr Âlâmeddîn Sancar el-Cemekdâr, el-Emîr Bedreddin
Muhammed bin el-Vezirî, el-Emîr Rükneddin Bey Bars (Bey Pars) el-Hâcib
en-Nâsırî, el-Emîr Seyfeddîn Erk Temur el-Câmedâr en-Nâsırî ve diğer
Cuyûş el-Mansûre el-Mısrîyye (Memlük Sultanlığı Ordusu)’yi huzurunda
toplayarak Malatya’ya yapılacak sefer için yukarıda adı geçen askerleri
mukaddem97 tayin etti. 98 Ayrıca sefere Bilâd-ı Şam Nâib es-Saltanası
Seyfeddîn Tengiz/Deniz el-Hüsamî’nin99 komuta etmesi kararlaştırıldı. 100
95
Ebu’l-Fidâ, el-Muhtasar, Nşr. Mahmûd Deyyûb, C. 2, s. 418.
Birzâlî’de, Malatya’dan yezek-i Müslimîn (Müslüman Yezekler) tarafından Memlük
beldelerine saldırılar yapıldığı kaydı bulunmaktadır. Bkz. Birzâlî, el-Vefayât li’l-Birzâlî, s.
297.
97
Memlük Devleti’nin askerî ve idarî hiyerarşisinde liyakat ve başarısı ile tebarüz etmiş
Memlüklar aldıkları görevler ile belirleyici olmuşlardır. Devlet teşkilâtında mansıb sahibi
olan âyân ve ekâbirin hiyerarşik bakımdan en üstte olanı Erbâb es-Suyûf’tan (kılıç erbâbı)
olanlarıdır. Erbâb es-Suyûf’un birinci tabakası Ümerâ el-Miîn’dir. Bu tabaka 100 atlıdan
oluşur ve bu atlı birliklere Ümerâ el-Mie (Yüz Başı) komuta eder. Bir sefer anında bu Ümerâ
el-Mie, 1.000 atlıdan oluşan birliğe komuta eder ve bu durumda Ümerâ el-Elf veya
Mukaddem el-Elf (Bin Başı) rütbesini alır. Devlete bağlı eyâletlere bu tabakadan erbâb elvezâif ve’n-Nüvvâb olarak atama yapılır. Erbâb es-Suyûf’un ikinci tabakası Ümerâ-i
Tablhâne’dir. Bu tabaka 40 atlıdan oluşur. Bu tabaka da birinci tabaka gibi üst düzey
idarecilerden (ekâbir-i vulât) oluşur. Üçüncü tabaka Ümerâ-i Âşerât (On Başı)’tır. Bunlar alt
düzey yöneticilerdir. Erbâb es-Suyûf’un en alt tabakasında Ümerâ el-Hamse (Beş Başı)
bulunur. Bkz. Kalkaşandî, eş-Şeyh Ebu’l-Abbâs Ahmed, Kitab-ı Subh el-Âşâ, C. 4, Kahire
1332/1914, s. 14-15.
98
Ay Bek Ed-Devâdarî, Ebî Bekr bin Abdullah, Kenz ed-Dürer ve Câmî el-Gurer, Tahkik
Hans Robert Reumer, C. 9, ty., s. 284.
99
Tengiz bin Abdullal el-Hüsâmî, el-Hoca Âlâeddin es-Sivasî tarafından Sultan Laçin’e
satıldı. Laçin’in öldürülmesinden sonra el-Melik el-Eşref Halil’in memâliki arasına girdi.
Eşref’in de öldürülmesinin ardından el-Melik en-Nâsır tarafından satın alındı. Bu dönemde
önce İmret-i Aşere rütbesinde olan Tengiz, 20 Rebiü’l-evvel 712 (23 Ekim 1312)’de Dımaşk
96
Memlük Türk Sultanlığı’nın Anadolu Hâkimiyet Mücadelesi: Malatya’nın Zaptı…
111
Sultan Nâsır’ın gönderdiği yazı 27 Zilhicce 714 (3 Nisan 1315)’te Dımaşk’a
ulaştı. Gönderilen resmî yazıda Tengiz’in yapılacak seferde Mısır ve Şam
ordularının mukaddemliğine (Mukaddem el-Cuyûş el-Mısrîyye ve’ş-Şâmîye)
atandığı ordunun her türlü techizât, alet ve silah ihtiyacını hazırlaması
emrediliyordu.101
Kahire’de düzenlenen resmî töreninin (merâsim-i Sultan)102 ardından
Mısır ordusu el-Emîr Seyfeddîn Bek Temur (Pek Temur) el-Ebû Bekrî
öncülüğünde 29 Zilhicce 714 (5 Nisan 1315)’te Dımaşk’a ulaştı.103 Mısır
ordusunda Kadı el-Kudat Necmeddîn bin Sasrâ ve âyândan Şerefeddîn bin
Fazlullah da yer alıyordu. 104 Burada ordunun sağ kolu, sol kolu ve merkez
kolu tespit edildi. Mısır ordusu Dımaşk’ta bir süre kaldıktan sonra Haleb’e
hareket etti. 1 Muharrem 715 (7 Nisan 1315)’te ise Seyfeddîn Tengiz,
Dımaşk ordusu ile birlikte Haleb’e yöneldi. Cuyûş el-Mısriyye ve’ş-Şamiye,
11 Muharrem (17 Nisan)’de Haleb’ ulaştı. 13 Muharrem (19 Nisan)’de
Safed, Trabulus, Hıms ve Hama askerleri ana orduya katıldılar.105 Bu
kuvvetlerin katılımıyla Mısır ve Şam ordusunun sayısı 10.000’e ulaştı106 ve
tüm ordu 15 Muharrem 715 (20 Nisan 1315)’te Ayn Tab’a doğru harekete
geçti. Ayn Tab’a vardıklarında Kadı el-Kudat Necmeddîn bin Sasra ve
Nâib es-Saltanası olarak atandı. Malatya Seferi’nde elde ettiği başarı kendisine büyük bir
prestij kazandırdı. Memlük Sultanı en-Nâsır’ın kayınpederi de olan Tengiz, 28 yıl boyunca
Dımaşk Nâib es-Saltanalığı görevini yürüttü.740/1340’ta en-Nâsır tarafından İskenderiye’de
boğdurulmak sûretiyle ortadan kaldırıldı. Seyfettîn Tengiz el-Hüsamî’nin hayatı ve
faaliyetleri hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. el-Kutubî, Muhammed bin Şâkir, Fevât elVefîyât, Tahkîk Dr. İhsan Abbâs, C. 1, Beyrut, ty, s. 251-258; en-Nüveyrî, Nihâyet el-Ereb,
Tahkîk Prof. İbrahim Şemseddîn, C. 32-33, s. 118, 150-151; Zehebî, Şemsuddîn Muhammed
bin Ahmed bin Osman, Zeylu Tarih el-İslâm, Haz. Mazen bin Salim Bavezirî, ty., s. 477-480;
el-Verdî, Tetimmet el-Muhtasar, C. 2, s. 466-467; İbn Tagrıberdî, Cemâleddin Ebu’lMehâsin, el-Menhel es-Sâfî ve’l-Müsteva fî Bâd el-Vâfî, Tahkîk Dr. Muhammed Muhammed
Emin, C. 4, Kahire 1989, s. 156-167; Aynı müellif, en-Nücûm ez-Zâhire fî Mülûk-ı Mısr ve’lKahire, Tahkîk Muhammed Hüseyin Şemseddîn, C. 9, Beyrut, ty., s. 30, 113, 122.
100
En-Nüveyrî, Nihâyet el-Ereb, Tahkîk İbrahim Şemseddîn, C.32-33, s. 167.
101
Birzâlî, el-Vefayât li’l-Birzâlî, s. 288.
102
Ebu’l-Fidâ, el-Muhtasar, Nşr. Mahmûd Deyyûb, C. 2, s. 419.
103
Birzâlî, el-Vefayât li’l-Birzâlî, s. 290.
104
En-Nüveyrî, Nihâyet el-Ereb, Tahkîk İbrahim Şemseddîn, C.32-33, s. 167-168.
105
Ebu’l-Fidâ, el-Muhtasar, Nşr. Mahmûd Deyyûb, C. 2, s. 419.
106
Memlük dönemi kaynaklarında Malatya Seferi’ne katılan Mısır ve Şam ordusunun miktarı
hakkında kesin bir sayı verilmemiştir. İlhanlı dönemi müellifi Kaşanî sefere 10.000 atlının
katıldığını kaydetmektedir. (Bkz. Kaşanî, Tarih-i Olcaytu, Sadeleştiren Mehin Hanbelî, s.
171; Krş. Kaşanî, Tarih-i Olcaytu (İnceleme ve Çeviri), Çev. Derya Örs, s. 202). Memlük
askerî sistemi içerisinde her Mukaddem el-Elf’in 1.000 atlıya komuta ettiği varsayılırsa
Mısır’dan gelen ordunun en az 6.000 atlıdan oluşması gerektiği görülür. Dımaşk, Hama,
Safed ve Trabulus’tan gelen Mukaddem el-Ulûf’un da 4.000 atlıya komuta ettiği kabul
edildiğinde oluşan sayı Kaşanî’yi teyit eder.
112
Murat ZENGİN
âyândan bazıları burada beklediler. 21 Muharrem (27 Nisan)’de ordu Nehr-i
Merzban-Râban-Nehr-i Ezrak (Göksu Nehri) güzergâhını takip ile
Malatya’ya hareket ettiler. Nehr-i Ezrak üzerine taştan kurulan köprüler
vasıtasıyla Rûm tarafına geçen ordu, Hısn-ı Mansûr’a ulaştı. Hısn-ı
Mansûr’un kuzeyindeki Zeyl-i Cebel’de bulunan ve Kamerüddîn Hanı
olarak da bilinen İnd Han’da bir süre konaklayan Memlük ordusu yöre halkı
tarafından Bend-i Tucuk olarak adlandırılan Derbend’e ulaştı. Derbend’in
sert kayalıkları ve sarp yolları iki gün iki gece süren kazının ardından
açıldı.107 Ordu buradan geçerek önce Zibatra’ya ardında da 22 Muharrem
715 (28 Nisan 1315) Pazar günü Malatya’ya ulaştı.108 Memlük ordusu
mukaddemi Seyfeddîn Tengiz, el-Emîr Seyfeddîn Erk Temur el-Camedâr’ı,
Câliş109 olarak şehre yolladı.110
Malatya halkı Memlük seferini önceden haber aldıklarından şehrin kale ve
burçlarında hazır bekliyorlardı.111 el-Emîr Seyfeddîn Erk Temur el-Camedâr
öncülüğündeki kuvvetler Malatya’yı kuşatmaya başladılar. Kuşatma üç gün
boyunca devam etti. Malatya yöneticisi Şihabeddîn Mezâmir, yanında şehir
kadısı ve ekâbirden bir grupla şehrin güney/kıble kapısından (bâb el-Kıbelî)
çıkarak âmân diledi. Kuşatmaya komuta eden Seyfeddîn Erk Temur, El-Emîr
Sarımüddîn Özbek el-Hamevî önderliğindeki Hama kuvvetlerini şehrin bu
kapısını tutmak üzere görevlendirdi. Hama askeri -kendilerine emir
verilmediği halde- Tengiz’in gelişini beklemeden şehre girdiler. İç kale
(ahmedek) merkez kapısında (bâb el-Medine) duran koruma askerlerini
(muhafaza-i bi-hıfz) alt ederek şehir merkezine girdiler.112 Hadise bu şekilde
cereyan ederken Seyfeddîn Tengiz Malatya’ya ulaştı.113 Tengiz, şehre
107
Ebu’l-Fidâ, el-Muhtasar, Nşr. Mahmûd Deyyûb, C. 2, s. 419; Ay Bek ed-Devadârî,
ordunun bu geçitte oldukça zorlandığını, taşlı yoları sarp yokuşları (akabe) aşmak için her
biri 30 Zırau’l-amel (1 Zırau’l-Amel yaklaşık olarak 65,5 cm’dir.) uzunluğundaki kütükler
kullanarak geçidi aşabildiğini ifade etmektedir. Bkz. Ay Bek ed-Devâdarî, Kenz ed-Dürer,
Tahkik Hans Robert Reumer, C. 9, s. 284-285; Altan Çetin, Memlük Devleti’nin Kuzey Sınırı,
TTK., Ankara 2009, s. 53.
108
Ebu’l-Fidâ, el-Muhtasar, Nşr. Mahmûd Deyyûb, C. 2, s. 419.
109
Şâliş, Câliş el-asker şeklinde de kullanılan bu terim, Memlük ordusunun öncü birliğine
verilen addır. Câliş, sefer esnasında ordunun önünde giderek düşmanın durumu hakkında
araştırma yapıp istihbarat toplardı. Bkz. Altan Çetin, Memlük Devleti’nde Askerî Teşkilât, s.
165-166; Baş tarafında bir tutam kıl bulunan ve sultana mahsus olan Şalis, büyük bir bayrak
olup Sancak anlamına da gelmektedir. Bkz. İbn Haldun, Mukaddime, Çev. Zâkir Kadirî
Ugan, C. 2, İstanbul 1970, s. 8-9.
110
En-Nüveyrî, Nihâyet el-Ereb, Tahkîk İbrahim Şemseddîn, C.32-33, s. 168.
111
Birzâlî, el-Vefayât li’l-Birzâlî, s. 297.
112
Ebu’l-Fidâ, el-Muhtasar, Nşr. Mahmûd Deyyûb, C. 2, s. 419.
113
Memlük öncü birliğinin şehri kuşattığı sırada Seyfeddîn Tengiz’in nerede olduğuna dâir
bilgi yalnızca Kaşanî’de vardır. O, Seyfettin Tengiz’in ordu ile birlikte Rûm tarafında
Akçadağ olarak mârûf Merhic Dağı’nda konakladığını, Hama askerlerinden oluşan 3.000
Memlük Türk Sultanlığı’nın Anadolu Hâkimiyet Mücadelesi: Malatya’nın Zaptı…
113
amân114 verdiğinden bahisle Erk Temur’u uyardı. Fakat ordunun kontrolden
çıkarak şehri yağmalamasını engelleyemedi. 115 Öncü birlikten sonra Tengiz
ile beraber bölgeye ulaşan asıl ordu da şehre girerek yağma faaliyetine
katıldılar. Müslümân-Hristiyan demeden halkın yer altına sakladıkları
malları dâhil her şey yağmalandı. Daha sonra Müslümânların malları ile
birlikte şehirden ayrılmalarına müsaade edildi. Hristiyan ve Ermenilerden
birçoğu esir edilip şehir ateşe verildi. Şehir yöneticisi Şihâbüddîn Mezâmir,
Şıhne İbn Kürboğa ve Erkeni Kalesi hâkimi Şeyh Mendu esir edildiler. Aynı
zamanda bir İlhanlı kussâdı olan Şeyh Mendu esir alındıktan sonra el-Emîr
Seyfeddîn Kulî’ye teslim edildi. Çok geçmeden de kaçarak İlhanlılara
sığındı.116
Seyfeddîn Tengiz, Malatya zaferini müjdelemek üzere el-Emîr Seyfeddîn
Kıclis es-Silahdâr’ı, el-Beşâre117 ile ebvâb es-Sultânîye (hükümet merkeziKahire)’ye yolladı. El-Emîr Bedreddin Musa el-İzgiş’i kılıç artıklarını
toplamak, elde edilen ganimeti ve esirleri118 Kahire’ye nakletmek üzere
kişilik öncü birliği Malatya’ya yolladığı bilgisini vermektedir. Bkz. Kaşanî, Tarih-i Olcaytu,
Sadeleştiren Mehin Hanbelî, s. 171; Krş. Kaşanî, Tarih-i Olcaytu (İnceleme ve Çeviri), Çev.
Derya Örs, s. 202.
114
Seyfeddîn Tengiz’in Malatya halkına verdiği âmân belgesi günümüze ulaşmamıştır.
Memlüklarda âmân, Sultan adına bir şahsa, aileye ve şehre verilirdi. Âmân metni özetle şu
şekilde idi: Önce Besmele yazılır. Besmele’den sonra, bu âmânullahî Teâlâ ve onun nebîsi
Muhammed nebî er-rahme sallailâhî aleyhi’s-sellem ve âmân-ı şerifimiz filan bin filan elfulani tarafından şu kişiye, ora halkına, ailesine verilmiştir. Orada oturan celîl-hakîr hiç
kimseye ne iktidarımızın başında ne de sonunda hiçbir korku yoktur. O kişi, ailesi, malı, oğlu
ve elinin altında bulunan her şey korumamız altındadır…. Ayrıntılı bilgi için bkz.
Kalkaşandî, eş-Şeyh Ebu’l-Abbâs Ahmed, Kitab-ı Subh el-Âşâ, C. 13, Kahire 1337/1918,
s.343-345.
115
Makrizî, Seyfeddîn Tengiz’in Mezâmir’e Memlük hâkimiyetini kabulünden dolayı
Kahire’den getirilen süslenmiş tören kıyafeti (et-Teşârif es-Sultanîye el-mücehheze) ve
saltanat sancağı (Sancak es-Sultanîye) verdiğini kaydetmektedir. Bkz. Makrizî, Takıyuddîn
Ebu’l-Abbâs Ahmed bin Ali, es-Sülûk li-Mârifet-i Düvel el-Mülûk, Tahkîk Muhammed
Abdülkâdir Âtâ, C. 2, Beyrût/Lübnân, ty., s. 502.
116
Makrizî, es-Sülûk, C. 2, s. 502.
117
el-Beşâre, bir yerin fethini müjdelemek, Nil Nehri’ndeki su bolluğunu, Halifenin hacca
gidişini ve baba oluşunu ve Memlük Sultanı’nın yakalandığı bir hastalıktan kurtulmasını
kutlamak gibi çeşitli sevindirici hadiseleri belirtmek maksadıyla ebvâb es-Sultanîye’ye ve
bağlı Nâiblere yazılan resmî yazı idi. El-Beşâre hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Kalkaşandî,
eş-Şeyh Ebu’l-Abbâs Ahmed, Kitab-ı Subh el-Âşâ, C. 8, Kahire 1334/1915, s. 333, 336, 356357.
118
Kaşanî, Memlüklerin Malatya’da elde ettikleri esir sayısını biraz mübalağa ederek 100.000
kişi olarak vermektedir. (Bkz. Kaşanî, Tarih-i Olcaytu, Sadeleştiren Mehin Hanbelî, s. 171;
Krş. Kaşanî, Tarih-i Olcaytu (İnceleme ve Çeviri), Çev. Derya Örs, s. 202). Bu sayı abartılı
olsa da şehirden ganimet olarak alınıp Haleb’e götürülen Sof dokuma tezgâhlarının sayısı
şehrin nüfusunun 100.000’e yakın olabileceğini düşündürmektedir.
114
Murat ZENGİN
şehirde bıraktıktan sonra 24 ya da 25 Muharrem 715 (30 Nisan-1 Mayıs
1315)’te birlikte şehirden ayrıldı.
Kıclis, Kâhta ve Gerger’den topladığı kuvvetlerle Malatya’ya bir kez daha
saldırdı. Şehirde bulunan Ermenilerden 300’ünü öldürüp 100’ünü de esir
aldı. Buğday, hububat ve diğer mallardan oluşan ganimet ve esirlerle birlikte
Malatya’dan ayrıldı. Memlük kuvvetleri Malatya’dan elde ettikleri 19.000
sof dokuma tezgâhını Haleb’e naklettiler.119 Memlük Sultanı en-Nâsır,
Malatya’dan elde edilen ganimetlerin 1/5’ini Has-ı Sultanî olarak ayırıp geri
kalanını sefere katılanlar arasında paylaştırdı. Bu taksimatta Sultan’ın Has’ı
olarak ayrılan miktar 50. 000 Dirhem idi. 120
Emîr Çoban, Memlüklerin Malatya kuşatmasını haber alır almaz harekete
geçti ve Malatya’ya geldi. Malatya’ya ulaştığında Memlük kuvvetleri
şehirden yeni ayrılmıştı. 121 Şehrin yedi kapısını tamir ederek sadece birini
halkın tarlalarına gitmeleri ve diğer ihtiyaçlarını karşılamalarını temin için
açık bıraktı.122 Beraberinde getirdiği 1.000 kişiden oluşan atlı birliği şehri
tamir etmek ve güvenliği sağlamak amacıyla Malatya’da bıraktı ve şehirden
ayrıldı.123
El-Emîr Bedreddin Musa el-İzgiş, beraberinde Malatya yöneticisi
Şehâbeddin Mezâmir, Mezâmir’in oğlu ve damadının bulunduğu
yöneticilerden oluşan 30 kişilik esir kafilesiyle Safer (Mayıs) ayı başlarında
Dımaşk’a ulaştı124. Malatya Kadısı eş-Şeyh Şemseddîn ve Şehâbeddin
Mezâmir’in hareminin içinde bulunduğu 150 kişiden oluşan diğer esir
kafilesi ise 15 Safer (21 Mayıs)’de Dımaşk’a ulaştılar. Memlük Sultanı elMelik en-Nâsır, Dımaşk Kadısı’na resmî bir yazı göndererek Malatya’dan
gelen yönetici zümresinin Dımaşk’ta ikâmetlerini sağlamasını bildirdi. 125
Ayrıca Malatya yöneticisine, oğlu ve damadına iyi davranarak onlara
Haleb’de iktâlar verip muhafızlar tayin etti.126 Daha sonra da onları
119
En-Nüveyrî, Nihâyet el-Ereb, Tahkîk İbrahim Şemseddîn, C.32-33, s. 168; Makrizî, esSülûk, C. 2, Beyrût/Lübnân, s. 502; Osman Turan, Türkiye, s. 641. Sof dokuma tezgâhlarının
sayısının bu kadar yüksek olması şehirde dokuma endüstrisinin hacminin genişliği ve şehrin
nüfusu hakkında fikir vermektedir.
120
Makrizî, es-Sülûk, C. 2, Beyrût/Lübnân, s. 503. Makrizî’deki bu kayıt, Malatya’dan elde
edilen nakdî miktarın yaklaşık 250.000 Dirhem olduğunu göstermektedir ki bu rakam, şehrin
o günkü ekonomik potansiyelini göstermesi bakımından önemlidir.
121
Ebu’l-Fidâ, el-Muhtasar, Nşr. Mahmûd Deyyûb, C. 2, s. 420.
122
Birzâlî, el-Vefayât li’l-Birzâlî, s. 311.
123
Birzâlî, el-Vefayât li’l-Birzâlî, s. 311.
124
Birzâlî, el-Vefayât li’l-Birzâlî, s. 301.
125
Birzâlî, el-Vefayât li’l-Birzâlî, s. 301.
126
Haleb siyasî, idarî, dinî ve kültürel hayatını kaleme alan Sıbt İbnü’l-Acemî el-Halebî
(ö.884/1479-80) eseri Künûz ez-Zeheb’de, Haleb merkezinde Beni el-Acemî Mescidi’nin
Memlük Türk Sultanlığı’nın Anadolu Hâkimiyet Mücadelesi: Malatya’nın Zaptı…
115
Kahire’ye dâvet etti. Şehâbeddin Mezâmir ve ailesi 8 Rebiü’l-evvel 715 (12
Haziran 715)’te kâim oldukları Haleb’den hareketle önce Dımaşk’a, oradan
da 5 Rebiü’l-ahîr 715 (9 Temmuz 1315)’te Kahire’ye ulaştılar.127
Sonuç
Stratejik ve coğrafî konumu itibarıyla İran-Anadolu-Suriye-Mısır geçişi
için önemli bir kavşak olan Malatya, XIV. yüzyılın ilk çeyreğinde Türkiye
Selçuklu Devleti’nin yıkılmasının ardından Anadolu’da ortaya çıkan güç
boşluğunda İlhanlı-Memlük rekabetinin yaşandığı bir kent olmuştur. Coğrafî
öneminin yanı sıra sahip olduğu iktisadi potansiyel ile de güç odaklarının
dikkatini çekmiştir. Memlüklerin Malatya’dan elde ettikleri dokuma
tezgâhları şehrin dinamik bir ekonomik yapıya sahip olduğunu
göstermektedir. Dokuma sektöründen beslenen kişi sayısının en azından elli
binin üzerinde olduğunu söylemek mübalağa olmayacaktır. 1315 Zaptı
esnasında şehirden elde edilen yaklaşık iki yüz elli bin dirhem tutarındaki
nakit, şehir ekonomisine ciddi zarar vermiştir. Emir Çoban, gayretleri ile
şehri yeniden eski gücüne kavuşturmayı amaçlamıştır. 1315 zaptı sonrası
kaynaklarda Malatya’dan uzun süre bahsedilmemesi şehrin demografik,
ekonomik ve idarî yönlerden darbe aldığını göstermektedir. Şehir, eski
gücüne ancak yüzyılın ikinci yarısından itibaren ulaşmıştır.
karşısında bulunan Mekteb-i el-Hoca Şihâbuddîn el-Malatî’den bahsetmektedir. (Bkz. elHalebî, Sıbt İbn el-Acemî, Künûz ez-Zebeb fî Tarih-i Haleb, Tahkîk Şevkî Şeâs- Fatih elBekkûk, C. 1, Haleb 1418/1996, s. 444). Şihâbuddîn ismi ve el-Malatî künyesi bir isim
benzerliği olabilir. Fakat şu anki bilgilerimiz ile XIV ve XV. yüzyıllarda başka bir
Şihâbuddîn el-Malatî ismine rastlamıyoruz. Malatya hâkimi Şihâbuddîn’in yaklaşık bir ay
kaldığı Haleb’de bir eğitim kurumu tesis etmesi pek ihtimal dâhilinde görünmese de
Şihâbuddîn Mezâmir’in Haleb’teki sürgün günlerinde bu okulu yaptırmış olabileceğini
şimdilik tahmin edebiliriz.
127
En-Nüveyrî, Nihâyet el-Ereb, Tahkîk İbrahim Şemseddîn, C.32-33, s. 169.
116
Murat ZENGİN
KAYNAKÇA
AKNERLİ GRİGOR, Moğol Tarihi, Çev. Hrant D. Andreasyan, İstanbul 1954.
AKSARAYÎ, Müsâmeretü’l-Ahbâr, Çev. Mürsel Öztürk, Ankara 2000.
AKYOL, İ. Hakkı, “Arz”, İA, I, 656-657.
ALPTEKİN, Coşkun, “Belek b. Behram”, DİA, V, 402-403.
AY BEK ED-DEVÂDARÎ, Ebî Bekr bin Abdullah, Kenz ed-Dürer ve Câmî elGurer, Tahkik Ulrich Harmann, C. 8, Kahire 1391/1971.
AY BEK ED-DEVÂDARÎ, Ebî Bekr bin Abdullah, Kenz ed-Dürer ve Câmî elGurer, Tahkik Hans Robert Reumer, C. 9, ty.
AYDIN, Cengiz, “Arz”, DİA, III, 440-442.
AYNÎ, Bedreddin Mahmûd, Ikd el-Cumân fî Târih-i Ehli’z-Zamân, Tahkîk Dr.
Muhammed Muhammed Emîn, 4. Cilt, ty.
AZIMÎ, Azımî Tarihi Selçuklular Dönemiyle İlgili Bölümler (H.430-538=1038/391143/44), Çev. Ali Sevim, TTK., Ankara 2006.
BAR HEBRAEUS, Abû’l-Farac Tarihi, Çev. Ömer Rıza Doğrul, C.1, 2, Ankara
1999.
BAŞTAV, Şerif, “Ortaçağ’da Malatya’nın Jeopolitik Durumu”, Türk Kültürü
Araştırmaları, Prof. Dr. Oktay Aslanapa’ya Armağan, XXXI/1-2 (Ankara 1995),
s.55-62.
BEY BARS (BEY PARS) EL-MANSÛRÎ ED-DEVÂDAR, et-Tuhfet el-Mülûkîye fî
Devlet et-Turkîyye, Nşr. Dr. Abd el-Hamîd Salih Hamdan, Beyrut 1407/1987.
BEY BARS (BEY PARS) EL-MANSÛRÎ ED-DEVÂDAR, Muhtar el-Ahbâr, Nşr.
Dr. Abd el-Hamîd Salih Hamdan, Mısrîyye el-Lübnanîye, ty.
BEY BARS (BEY PARS) EL-MANSURÎ ED-DEVÂDAR, Zubdet el-Fikre fî Tarih
el-Hicre, Nşr. D.S. Richards, Beyrut 1998.
BAYKARA Tuncer, “Rum, Şam ve Anadolu Kavramları Üzerine”, F. Ü. Orta Doğu
Araştırmaları Merkezi Birinci Orta Doğu Semineri, (Elazığ, 29-31 Mayıs 2003),
s. 33-38.
BİRZÂLÎ, Âlâmeddîn Ebû Muhammed el-Kâsım bin Muhammed bin Yûsuf, elVefayât li’l-Birzâli, Nşr. Ebû Yahya Abdullah el-Kundurî, 1426/2005.
CAHEN, Claude, Osmanlılardan Önce Anadolu, Çev. Erol Üyepazarcı, İstanbul
2012.
ÇETİN, Altan, Memlük Devleti’nde Askerî Teşkilât, İstanbul 2007.
ÇETİN, Altan, Memlük Devleti’nin Kuzey Sınırı, TTK., Ankara 2009.
DÂVUD BENÂKITÎ, Tarih-i Benâkıtî, Haz. Câfer Şiâr, Tahran 1348.
Memlük Türk Sultanlığı’nın Anadolu Hâkimiyet Mücadelesi: Malatya’nın Zaptı…
117
DELİLBAŞI, Melek, “Türk Tarihi’nin Bizans Kaynakları”, Cogito, S. 17, 1999,
s.339-351.
EBU’L-FİDÂ, el-Melik el-Müeyyed İsmâil bin Alî, el-Muhtasar fî Ahbâr el-Beşer,
Tahkîk Dr. Muhammed Zeynuhum-Prof. Yahyâ Seyid Hüseyîn, C. 3, ty.
EBU’L-FİDÂ, el-Melik el-Müeyyed İsmâil bin Alî, el-Muhtasar fî Ahbâr el-Beşer,
Nşr. Mahmûd Deyyub, C. 2, Lübnân-Beyrût1418/1997.
EBU’L-FİDÂ, Takvim el-Büldân, Farsça Tercüme Abd el-Muhammed Ayetî,
Tahran, ty.
el-HOTENÎ, el-Veled eş-Şefîk ve’l-Hâfid el-Halîk, Süleymâniye Kütüphânesi, Farsça
Yazma Eserler, No: 4519.
el-KUTUBÎ, Muhammed bin Şâkir, Fevât el-Vefîyât, Tahkîk Dr. İhsan Abbâs,
Beyrut, C. 1, ty.
el-VERDÎ, Zeyneddîn bin Ömer, Tetimmet el-Muhtasar fî Ahbâr el-Beşer, Tahkîk
Ahmet Rıfat el-Bedravî, C.2, Beyrut/Lübnan 1970.
en-NÜVEYRÎ, Şihabuddîn Ahmed b. Abdulvehhab, Nihâyet el-Ereb fî Fünûn elEdeb, Tahkîk Dr. Necib Mustafa Fevvâz-Dr. Hikmet Keşâî Fevvâz, C. 30-31,
Beyrût/Lübnân 1424/2004.
en-NÜVEYRÎ, Şihabuddîn Ahmed b. Abdulvehhab, Nihâyet el-Ereb fî Fünûn elEdeb, Tahkîk Prof. İbrahim Şemseddîn, C. 32-33, Beyrût/Lübnân 1424/2004.
ERDEM, İlhan, “Sâhib-i Divan Şemseddin Cüveynî’nin Anadolu’ya Gelişi, Yeni
Moğol Rejiminin Kurulması, Sonuçları”, Prof. Dr. Kâzım Yaşar Kopraman’a
Armağan, Ankara 2003, s. 331-339.
GÖYÜNÇ, Nejat, “Memlük Devrinde (Eski) Malatya’da Bir Aile”, V. Milletlerarası
Türkoloji Kongresi, İstanbul (23-28 Eylül 1985), s. 245-250.
GREGORY, Timothy E., Bizans Tarihi, Çev. Esra Ermert, YKY., İstanbul 2008.
HÂFIZ EBRÛ, Şihabuddîn Abdullah Hâfî, Zeyl-i Câmiu’t-Tevârih-i Reşidî, Nşr. Dr.
Hanbaba Beyanî, Tahran 1349.
HAMDULLAH MÜSTEVFÎ KAZVİNÎ, Nüzhet el-Kulûb, Tashih-Tahkik Gay Le
Stange, Brill-Leiden 1854/1933.
HAMDULLAH MÜSTEVFÎ KAZVİNÎ, Tarih-i Güzide, Tahkik Dr. Abdulhüseyin
Nevâî, Tahran 1387.
HINZ, Walther, İslâm’da Ölçü Sistemleri, Çev. Acar Sevim, İstanbul 1990.
HUART, Cl. “Fersah”, İA, IV, 574.
İBN BÎBÎ, el-Evâmir el-Âlâîye fî Umûr el-Âlâîye, Çev. Mürsel Öztürk, C.1, 2,
Ankara 1996.
118
Murat ZENGİN
İBN el- FUVATÎ, Ebu’l-Fazl Abdurrezzâk bin Ahmed el-Şeybânî el-Bağdâdî, elHavâdis el-Câmiâ ve’t-Tecârib el-Nâfiâ fî el-Mâîye es-Sâbie, Tahkîk Mehdî enNecm, Beyrût/Lübnan, ty.
İBN el-KALÂNİSÎ, Târihu Dımaşk, İng. Trc. H.A.R.Gibb, London 1932.
İBN HALDUN, Mukaddime, Çev. Zâkir Kadirî Ugan, C. 2, İstanbul 1970.
İBN IYÂS, Muhammed bin Ahmed bin Iyâs el-Hanefî el-Mısrî, Bedaî ez-Zuhûr fî
Vekâî ed-Duhur, yy., 1960.
İBN ŞIHNE, eş-Şeyh Muhibeddîn Ebu’l- Vâlidu Muhammed bin Muhammed, Ravz
el-menâzir fî İlm el-Evâil ve’l-Evâhir, Tahkîk Seyyid Muhammed Muhennâ,
Beyrût/Lübnân 1417-1997.
İBN TAĞRIBERDÎ, Cemâleddin Ebu’l-Mehâsin bin Yûsuf, el-Menhel es-Sâfî ve’lMüsteva fî Bâd el-Vâfî, C. 4, Tahkîk Dr. Muhammed Muhammed Emin, Kahire
1989.
İBN TAĞRIBERDÎ, Cemaluddîn Ebî’l-Mehâsin bin Yûsuf, en-Nücum ez-Zâhire fî
Mülûk-ı Mısr ve’l-Kâhire, Tahkik Muhammed Hüseyin Şemsuddîn, C. 7, BeyrutLübnan 1413/1992.
İBN TAĞRIBERDÎ, Cemaluddîn Ebî’l-Mehâsin bin Yûsuf, en-Nücûm ez-Zâhire fî
Mülûk-ı Mısr ve’l-Kahire, Tahkîk Muhammed Hüseyin Şemseddîn, C. 9, Beyrut,
ty.
İBNÜ’L-ESÎR, el-Kâmil fî’t-Târih, Çev. Abdülkerim Özaydın-Ahmet Ağırakça, C.
2, 12, İstanbul 1987.
İBNÜ’L-İBRÎ, Ebü’l-Ferec, Târihu Muhtasari’d-Düvel, Çev. Şerafeddin Yaltkaya,
Ankara 2011.
KAFALI, Mustafa, Anadolu’nun Fethi ve Türkleşmesi, Ankara 1997.
KALKAŞANDÎ, eş-Şeyh Ebu’l-Abbâs Ahmed, Kitab-ı Subh el-Âşâ, C. 13, Kahire
1337/1918.
KALKAŞANDÎ, eş-Şeyh Ebu’l-Abbâs Ahmed, Kitab-ı Subh el-Âşâ, C. 4, Kahire
1332/1914.
KALKAŞANDÎ, eş-Şeyh Ebu’l-Abbâs Ahmed, Kitab-ı Subh el-Âşâ, C. 8, Kahire
1334/1915.
KAŞANÎ, Ebu’l-Kasım Abdullah bin Muhammed, Tarih-i Olcaytu (İnceleme ve
Çeviri), Çev. Derya Örs, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 1992.
KAŞANÎ, Ebu’l-Kasım Abdullah bin Muhammed, Tarih-i Olcaytu, Sadeleştiren
Mehin Hanbelî, Tahran 1348.
KESİK, Muharrem, Türkiye Selçuklu Devleti Tarihi Sultan I. Mesud Dönemi (11161155), TTK., Ankara 2003.
Memlük Türk Sultanlığı’nın Anadolu Hâkimiyet Mücadelesi: Malatya’nın Zaptı…
119
KOPRAMAN, Kâzım Yaşar, Makaleler, Haz. E. Semih Yalçın-Altan Çetin, Ankara
2005.
LAPİDUS, Ira Marvin, Muslim
Cambridge/Massachusetts 1967.
Cities
in
the
Later
Middle
Ages,
MAKRİZÎ, Takıyuddîn Ebu’l-Abbâs Ahmed bin Ali, es-Sülûk li-Mârifet-i Düvel elMülûk, Tahkîk Muhammed Abdülkâdir Âtâ, C. 2, Beyrût/Lübnân, ty.
MAKRİZÎ, Takıyuddîn Ebu’l-Abbâs Ahmed bin Ali, es-Sülûk li-Mârifet-i Düvel elMülûk, Tahkîk Muhammed Abdülkâdir Âtâ, C. 3, Beyrût/Lübnân, ty.
MELİKOFF, I., “Danishmendids”, Encylopedia of Islam (Second Edition), II, 110111.
NİŞABURÎ, Zahiruddîn, Selçuknâme, Nşr. Muhammed Ramazanî, Tahran 1332.
NUÂYMÎ, Abdulkâdir bin Muhammed, ed-Dâris fî Tarih el-Medâris, Tahkîk Câfer
el-Hanî, C. 1, Kahire, ty.
OĞUZ, Mevlüt, Başlangıcından Osmanlıların Fethine Kadar Malatya Tarihi
(M.Ö.5500-M.S.1516), İstanbul 1995.
OSTROGORSKY, George, Bizans Devleti Tarihi, çev. Fikret Işıltan, Ankara 2006.
PAKALIN, Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. 1, 2,
İstanbul 1993.
PSELLOS, Mikhail, Khronographia, Çev. Işın Demirkent, TTK., Ankara 1992.
RAMSAY, W. M., Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çev. Mihri Pektaş, İstanbul
1960.
REŞİDÜDDÎN FAZLULLAH EBU’L-HAYR, Câmiu’t-Tevârih, Yay. Ahmet Ateş,
TTK., Ankara 1999.
REŞİDÜDDÎN FAZLULLAH EBU’L-HAYR, Kitab-ı Tarih-i Mübarek Gâzânî
Dastan-ı Abağa Han ve Sultan Ahmed ve Argun Han, Nşr. Karl Jahn,
Mouton&Co 1957.
REŞİDÜDDÎN FAZLULLAH EBU’L-HAYR, Tarih-i Mübarek Gâzânî Dastan-ı
Gâzân Han, Nşr. Karl Jahn, 1357/1940.
SEVİN, Veli, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, TTK., Ankara 2001.
SIBT İBN el-ACEMÎ, Künûz ez-Zebeb fî Tarih-i Haleb, Tahkîk Şevkî Şeâs- Fatih
el-Bekkûk, C. 1, Haleb 1418/1996.
STRABO, The Geography of Strabo, Book XII, Chapter 2, 1928.
SÜMER, Faruk “Anadolu’da Moğollar”, Selçuklu Araştırmaları Dergisi, S. I,
Ankara 1969, s.1-44.
Süryanî Mihail, Vekâyî-nâme, Çev. Hrant D. Andreasyan, 1944.
120
Murat ZENGİN
TURAN, Osman, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1971.
UMAR, Bilge, Türkiye’deki Tarihsel Yer Adları, İstanbul 1993.
UNAT, Yavuz, “Zîc”, DİA, XXXXIV, 397-398.
URFALI MATEOS, Urfalı Mateos Vekayi-nâmesi ve Papaz Grigor’un Zeyli (11361162), Çev. Hrant D. Andreasyan, TTK., Ankara 2000.
VASSAF, Şerefüddîn Abdullah bin Fazlullah Şirazî, Tecziyet el-Emsar ve Tezciyet
el-Âsar, Nşr. Abdulmuhammed Ayetî, 1346.
YİNANÇ, M. Halil, “Dânişmendliler”, İA, III, 468-479.
ZEHEBÎ, Şemsuddîn Muhammed bin Ahmed bin Osman, Tarih el-İslâm ve Vefâyat
el-Meşâhîr ve’l-Âlâm, Tahkik Dr. Ömer Abdusselâm Tedmürî, 67. Tabaka,
Beyrut-Lübnan 1419/1999.
ZEHEBÎ, Şemsuddîn Muhammed bin Ahmed bin Osman, Tarih el-İslâm ve Vefâyat
el-Meşâhîr ve’l-Âlâm, Tahkik Dr. Ömer Abdusselâm Tedmürî, 68. Tabaka,
Beyrut-Lübnan 1420/1999.
ZEHEBÎ, Şemsuddîn Muhammed bin Ahmed bin Osman, Zeylu Tarih el-İslâm, Haz.
Mazen bin Salim Bavezirî, ty.
ZENGİN, Murat, Türkler Tarafından Fethinden Moğol İstîlâsına Kadar Malatya,
Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
İstanbul 2008.