(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Ferudun Niğdelioğlu" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Ferudun Niğdelioğlu" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.

Ferudun Niğdelioğlu

4 milyon Euro’luk makbuz
7 Mart 2012

Senegalli golcü için Lille Kulübü’ne ödenen 10 milyon Euro’luk bonservis ücreti için kulübün kasasından para çıkmadı. Camianın önde gelen isimleri ve yöneticiler bu bedeli kendi ceplerinden karşıladı. 10 milyon Euro’nun dağılımı şöyleydi: Ferit Şahenk 4 milyon Euro, Nihat Özdemir 2 milyon Euro, Ali Koç 2 milyon Euro. Kalan 2 milyon Euro’yu da yöneticiler kendi aralarında paylaşmışlardı.Bir süredir bu paraların karşılığında yukarıda adlarını zikrettiğim üç yöneticiye tahvil senedi verileceği dedikodusu yayılmıştı. Doğru olup olmadığı konusunda küçük bir araştırma yaptım.

Borç değil hibeymiş

Bu üç önemli isimden Ferit Şahenk’in cebinden verdiği 4 milyon Euro karşılığında kulüpten teberru makbuzunu aldığını duydum. Kısacası Sow transferinde kullanılmak üzere verdiği 4 milyon Euro için Şahenk kulübü kendine borçlandırmamış, tahvil senedi karşılığı bu rakamı vermemiş. Resmen ‘hibe’ etmiş.Teberru makbuzunu da kurumuna kulüp yetkilileri göndermiş. Diğer iki isim; Özdemir ve Koç da verdikleri 2’şer milyon Euro’yu henüz hibe etmemiş. Aldığım duyum, bu iki ismin de verdikleri bu paraları önümüzdeki günlerde Ferit Şahenk gibi teberru edip hibe makbuzlarını alacakları yönünde.

Muhalefetin ‘M’si yok

TÜM camia 26 Mart’taki şike duruşmasına odaklanmış. Çünkü o tarihte Aziz Yıldırım’ın davası var. Başkan adayları sessiz sedasız çalışıyor. Hepsi ama hepsi bu ayın sonunda yapılacak davada çıkacak sonucu dört gözle bekliyor. Belli ki, hamlelerini bu davadan çıkacak sonuca göre yapacaklar.
Hala bir korku, hala bir endişe var.
“Öyle köşemde oturayım, fırsat kollayım. İmparator belki düşer ben de aday olurum” diye bekleyenler varsa, kusura bakmasınlar.
Aziz Yıldırım, bu oyunda hala en iyisi. Metris’e ziyaretine gidenler aracılığıyla hep haber gönderiyor; “Adayım” diyor. Ama resmi bir açıklama yapmıyor. O meşhur mektuplarının hiçbirinde adaylıktan bahsetmiyor. Bu hamlesiyle aday olma ihtimali olanların ellerinin güçlenmesini engelliyor.
Muhalefet bir aday çıkaramaz ve o lider planlarını, projelerini kalan kısa süre içinde anlatamazsa, Yıldırım ne yapar eder, işaret edeceği isme seçimi kazandırır.
“Muhalefet çok eleştiriyor” deniliyor. Hani nerede muhalefet?
Adlarını bilen varsa çıksın.
Ben göremiyorum. Gören, bilen varsa ses versin.

Yazının devamı...
Baba-Oğul karşı karşıya
7 Mayıs 2011

Sarı lacivertliler yarın iki ayrı heyecanı bir arada yaşayacak . Kalpleri bir yandan şampiyonluk kovalayan futbol takımları için çarparken, diğer taraftan da Mali Genel Kurul’da yönetim ve muhalefetin sert hesaplaşmasına tanık olacaklar. Peki yarınki büyük hesaplaşma öncesi neler oluyor? Gelin hep birlikte göz atalım...

Tüm üyelere telefon açılıyor

F.Bahçe Yönetimi kulüp personelini görevlendirerek kongre üyelerine tek tek telefon açıp Mali Genel Kurul’a davet ediyor. Aziz Yıldırım’a yakın olan dernekler de kongre üyelerine mesajlar göndererek kongreye davet ediyor. Kongrede yaşanacak sert tartışmalarda muhalefete karşı güçlü olmak isteyen yönetim bu nedenle seferber olmuş durumda.

İlan karmaşaya yol açtı

Konuşan Fenerbahçe Platformu’nun verdiği ilan karmaşa yaratmış durumda. Platform üyeleri hafta sonu aralarında seçecekleri kişilere kürsüde sert konuşmalar yaptırarak yönetimi eleştirecek. Kongrelerde eleştirdikleri zaman sert tartışmalar çıktığını belirten platform üyeleri bu nedenle tıpkı Fenerbahçe yönetiminin yaptığı gibi kongre üyelerini tek tek arayarak destek almaya çalışıyor.

Antu.com’dan destek verdi

F.Bahçe’nin eski başkanlarından Ali Şen platform üyelerini arayarak verdikleri ilandan dolayı tebrik ederken “Yaptığınız hareket çok demokratik” sözlerini kullandı. Oğlu Metin Şen’in sahibi olduğu Antu.com sitesinde yayınlanan bildiride ise “Ligin bitimine üç maç kala, gereksiz işlerle meşgul olanları tarih ve camiamız affetmez. Yapılacak iş çok basit, sadece üç maç boyunca, konsantrasyonumuzu bozacak söz ve eylemlerden kaçınmak. O kadar! Bu kadarcık şeyi umarız herkes başarabilir” denildi. Baba-oğul ters düştü.

200 üye ibra etmeyecek

Mali Genel Kurul’daki 13. maddeye itiraz var. Muhaliflere göre bu madde ile tüzük aşılıyor. Eğer bu madde ibra edilir ve yönetim kuruluna yetki verilirse bu yetkiden hareketle ileride kulüp herhangi bir şirkete dahi satılabilir diyorlar. Dolayısıyla bu maddenin oldu bittiye getirilmeden tartışılması ve incelenmesi gerektiğini ifade ediyorlar. 200 muhalif üye bu maddeye itiraz edip, Kongre Divan’ına dilekçe verip tutanaklara geçirtekler. Gerekirse ibra etmeyecekler ve mahkemeye gidecekler. Yarınki genel kurulda,  2011 yılı için hazırlanan 367 milyon 465 bin TL’lik bütçe tasarısı için oylama yapılacak.

Konuşan Fenerbahçe Pratformu nedir?

FENERBAHÇE’nin yeni eleştiri platformunun kurucuları Metin Şen, Rahmi Eyüboğlu, Işık Eyigüngör, Orhan Demirel, Taner Güven ve Hulusi Belgü.  F.Bahçe’de muhalefetin sesi olarak bilinen platform, Eylül ayında kuruldu..

Mali Genel Kurul neden Mayıs başında?

F.BAHÇE’nin Mali Genel Kurulları genellikle Mayıs ayının son haftasında yapılırken bu kez Mayıs başına alınması tartışmalara yol açtı. Muhalefet cephesi bu durumun lig sonunda olası bir başarısızlıkta yönetimin eleştirilerden kurtulma yöntemi olduğunu öne sürüyorlar. Geçtiğimiz yıllarda ise mali genel kurullar şu tarihlerde yapılmıştı: 2010- 29 Mayıs,  2009- 7 Haziran, 2008- 31 Mayıs, 2007- 27 Mayıs.

150 milyon TL’lik borç artışı niye?

Platformun gazetelere verdikleri ilanda sorulan bazı sorular şöyle: -2009 yılında kulübümüzün toplam borcu 425 milyon TL iken, 2010 yılında toplam borç 575 milyon TL’ye yükselmiştir. 150 milyon  TL’lik borç artışının nedeni nedir?- Kulübümüzün, Genel Kurul üyeleri ile paylaştığı mali tablolar ile TFF’ye gönderilen, UEFA kriterleri çerçevesinde hazırlanmış ve bağımsız denetimden geçmiş mali tabloları arasında farklılık var mıdır? Varsa bu farklılığın nedeni nedir?-2009 yılı faaliyet raporundaki bütçesinde, 12.702.013 TL olarak, 43 eski ve yeni yöneticimize borç olduğunu beyan edilen rakamın, 2010 yılı faaliyet raporunda 5.072.431 TL azalarak 7.629.582 TL’ye düştüğü görülmektedir. Bu 5.072.431 TL’nin kimlere ödenmiştir?

Yazının devamı...
Güiza Güiza I love you Güiza
25 Nisan 2011

Aykut Kocaman, yanından geçen Güiza’ya önce omuz attı, sonra onu şaka yollu yumrukladı. İspanyol golcü şaşkına döndü. Oysaki hocası onunla ilişki kurmaya çalışıyordu.

FUTBOL hayata benzer derler... Haklılar... Sevinciyle, üzüntüsüyle, başarısı ya da başarısızlıklarıyla “futbol hayattır.” Kimi zaman çıldırasıya sevindiren, kimi zaman da ölesiye hüzünlendiren....
Sözü nereye getireceğimizi tahmin ediyorsunuz elbette. O muhteşem geri dönüşü başaran adam; Daniel Güiza’dan söz edeceğiz bugün. İspanya Birinci Ligi’nin gol kralı olarak geldiği F.Bahçe’de, neredeyse yok olmaya, kariyerini noktalamaya yaklaşan ama Bucaspor’a attığı golle hem ağlayan, hem de ağlatan Güiza’dan...
Futbolun ve hayatın bu anlarında, gazete manşetlerini hep birbirinin benzeri haberler süsler. /images/100/0x0/55eac32ff018fbb8f89518cb
- Güiza’nın dönüşü...
-  Mucize adam.. vs vs...
Birbiri ardına övgüler sıralanır. Aylarca, haftalarca kaleme alınan eleştiriler bir yana bırakılır. Hepsi unutulur.
Çünkü kazanan haklıdır. Çünkü zaferin yerini hiçbir şey tutmaz. Bu kez size diğerlerinden farklı bir Güiza portresi çizdik. O geri dönüşü öyküleştirdik. İşte Güiza’nın dönüşü...

Onu kazanmak için her yolu denedi

SAMANDIRA’da Aykut Kocaman’dan herkes çekinir. Kocaman’ın ciddi ve otoriter yanı nedeniyle hoca ile şakalaşmak çok kolay değildir.
Siz hiç Kocaman’ı koridorda bir oyuncuya omuz atarken düşünebilir misiniz? Bu çok kolay rastlanan bir durum değildir. Ama elbette her teknik direktör gibi Aykut Kocaman’ın da her oyuncuya ayrı bir yaklaşımı vardır. Geçtiğimiz sezondan bu yana çeşitli problemler yaşayan Güiza, bu farklı yaklaşımdan nasibini alan oyunculardan biriydi. Eğer o diyaloglar olmasa, bugün belki de Güiza İspanya’da olacak, F.Bahçe de şampiyonluk yarışından kopmuş olacaktı.
İsterseniz lafı uzatmadan Güiza’ya getirelim ve öncelikle onun geri dönüşündeki 3 önemli unsuru özetleyelim.
- Aykut Kocaman’ın sezon başından beri onu kazanma çabası.
- Daniel Güiza’nın Fenerbahçe’ye hissettiği aidiyet duygusu.
- Sarı lacivertli futbolcuların Daniel Güiza’yı sahiplenmesi. 
Şimdi bu unsurları açalım...

Önce omuz attı sonra yumrukladı!

YER: Sancaktepe’deki Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri.
Aykut Kocaman, koridorda Güiza ile karşılaşır; İspanyol oyuncu elinde antrenman malzemeleriyle karşıdan gelirken, bir anda karşısında Kocaman’ı görür. Önce sağa geçer yol verir, Kocaman yolunu keser. Sonra sola döner, yine yolu kesilir. Kocaman yanından geçerken omuz atar. Bununla da yetinmez onu şaka yollu yumruklamaya başlar. Elleri dolu olan Güiza kendini savunamaz. Ama hocasının şakasına da kahkahalarla karşılık verir. Bir yandan da İspanyolca bir şeyler söyler.
Zor günler yaşayan Güiza hocasının bu tavrı karşısında kendini takıma ait hisseder. Çok mutlu olmuştur. Kocaman da Güiza’nın nasıl motive olduğunu keşfetmiştir. Artık hoca ve öğrencisi arasında diyalog başlamıştır. Kocaman, her antrenman sonrası İspanyol oyuncu ile özel görüşmeler yapar ve “Bugün çok iyiydin, böyle devam edersen seni her an ilk 11’de oynatacağım” der. İşte Güiza’yı ayağa kaldıran şey budur: İlgi ve sevgi...

Aidiyet duygusunun yüksekliği

YER: İzmir Atatürk Stadı. Fenerbahçe yedek kulübesi..
GÖZLERDEN kaçan, kameraların çekemediği ayrıntı vardı önceki günkü Bucaspor maçında. Aykut Kocaman’ın diyaloğunu en üst seviyede tuttuğu Güiza, ilk yarıdaki negatif tavrını çoktan bırakmıştı. Sanki sahadaymış gibi mücadele ediyordu hem antrenmanlarda, hem de yedek kulübesinde. Bucaspor maçında da ilginç anlara imza attı ve herkesi gülümsetti yine. Skor 1-1’ken, F.Bahçee atağa çıkmaya hazırlanıyordu. O sırada top toplayıcının attığı top sahanın içine yöneldi.
Sahada 2 top birden olacaktı ve hakem oyunu durduracaktı. Bu Güiza’nın gözünden kaçmadı. Kulübeden hışımla çıkan İspanyol futbolcu herkesi şaşırttı. Bir şeye kızmış ya da biriyle kavga edecek sanılırken, 15 metre depar atıp topu saha içine girmeden yakaladı. Bunu iki kez tekrarladı.
İşte bu hareketi teknik heyet tarafından Güiza’nın takıma aidiyet duygusunun yüksekliği olarak algılandı...Ve bu davranışı yedek kulübesinde alkışlarla karşılandı.

Havaalanında omuzlara alındı

F.BAHÇELİ oyuncular hava alanında uçağa binmek için beklerken TRT’den maçın geniş özetini izlerler. Bir anda Güiza’nın attığı 4. gol ekrana gelir. Taraftarlar etraftakilerin şaşkın bakışları arasında Güiza’yı omuzlara alır ve sarılırlar...

Ertuğrul, sen dersen yapacağım

SAKATLANDI ve tedavi için İspanya’ya gitti. Bu kararında İspanya Milli Takımı’nda oynayan arkadaşlarının ısrarı etkili oldu. Ama ameliyat sonrası daha da ağırlaştı. Bunun üzerine Türkiye’ye döndü ve F.Bahçe Kulübü Doktoru Ertuğrul Karanlık’a kendini emanet etti. “Ertuğrul, bundan sonra sen ne dersen onu yapacağım ve kendimi tamamen sana bırakacağım” dedi ve İspanyol oyuncunun dönüş hikayesi burada başladı.

Güiza nasıl biri?

Çocuk gibi
PEKİ, özel hayatında nasıl biridir Güiza? Arkadaşlarına sorarsanız, harika biri.. “Çocuk gibi” diye tanımlıyor takım arkadaşları Güiza’yı. Diyelim ki, 5-6 kişi sohbet ediyor. Güiza hemen aralarına dalar, alakasız biçimde İspanyolca konuşmaya başlar. . Bu yanı ile çok sevilir arkadaşları arasında.

Çok duygusal
BAŞKA bir yanı daha var çok sevilen... Duygusal. Hem de çok duygusal. Bucaspor’a attığı golden sonra dökülen gözyaşları da bunun göstergesi zaten. Kırılgan bir yapısı var. Ve bunu hemen belli ediyor. Yüreği yüzüne yansıyor. Bu da ona takım içinde ayrı bir sempati beslenmesine yol açıyor.

Oyuncakları var
ÇOCUKLARI çok ama çok seviyor. Evinde özel bir oyuncak odası var. Misafir olarak gelen çocukları bu odaya alıyor ve onlarla birlikte oyun oynuyor. Çocuklara olan sevgisini de şöyle açıklıyor: “Büyükler dünyayı çok ciddiye alıyorlar. Çocuklar bana çok daha gerçek geliyor...”

Hayvan sevgisi
İLGİNÇ özelliklerinden biri de evinde 4, kapısında ise 6 köpek beslemesi. “Onlarla kimse ilgilenmiyor, hayvanlara kötü davranıyorlar. Oysa hayvanlar bu dünya için çok önemli” diyen Güiza’nın hayatının en önemli parçalarından biri de hayvan sevgisi. Kendini bir yanıyla onlara adıyor.

Yazının devamı...
Alex, Alex, Alex
26 Şubat 2011
“Ben sahada oldukça bu maç var olan şartlarda bitmez” dedirten. Kendisinden her an farklı, olağanüstü hareket beklenen ve yerine getiren.
“Daha ne yapsın, gol atıyor, attırıyor, takımının hızını ayarlıyor, attığı mükemmel paslarla rakibi bile hayran bıraktırıyor” dedirten. Bir zamanlar Hagi varsa sorun olmaz denirdi. Şimdi de Fenerbahçe adına Alex varsa sorun olmaz dedirten...
Bu sezon geçmiş sezonlardan çok daha fazla şeyler yaptı aslında.
Sezon başında Aykut Kocaman tarafından istenmeyen, “istenmeyen demeyelim daha çok takıma katkısı istenen” Alex attığı, attırdığı goller ve tek başına aldığı puanlar sonrasında Kocaman’ın bile Fenerbahçe’deki geleceğini kurtaran isim oldu.
Daha da ileri gedersek; Başkan Aziz Yıldırım’ın da koltuğunda rahat rahat oturup maç seyretmesini sağlayan isim. Tüm futbolseverler ve birçok teknik adam Alex’in daha çok koşması gerektiğini söyledi durdu yıllardır.
Bir gerçeği kimse göremedi aslında!.. Alex koşmaz, yanına koyacağın oyuncular koşmalı.
Takım koşmaya başlayınca her şeyin ne kadar değiştiğini de son haftalarda açık ve net bir şekilde izletti bizlere büyük usta.
O değil takım değişti
Yani sorun Alex’in koşmayışında değil, yanındaki arkadaşlarının koşmamasındaydı. Devre arasında yapılan çalışmalar sonrasında güç, kuvvet ve özgüven takıma aşılanınca ister istemez takımın tüm kimliği değişti.
Alex değişmedi aslında. Takımın tümü değişti. Her oyuncu üzerine düşen görevi yerine getirmeye çalıştı.
Sabrın ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı.
Sorunun da nerede olduğu.
Şampiyonluk yürüyüşünde önemli ve kritik bir sınavdan daha geçti Fenerbahçe dün akşam. G.Birliği ve Konya maçlarından da 6 puan hanesine yazdırdığı an “Şampiy..” diyebiliriz artık.
Yazının devamı...
Yönetim Sancaktepe'ye
19 Şubat 2011
Sezonun ilk yarısına göre futbol olarak da tatmin edici olmaya başladı. Takım içi huzur sağlandı, teknik direktör Aykut Kocaman ne istediğini oyuncularına anlatmayı becerdi. Yapılan çalışmaların meyveleri de toplanmaya başladı. Derbi havası yokAncak, aldığım bilgiler doğrultu-sunda bazı uyarıları yapmadan geçemeyeceğim. Yeni Malatya kupa maçı öncesinde takımın yorgun ve bitkin olduğunu vurgulayıp, “Yeni bir Pendik faciası” yaşanabilir demiştim. Gerekli önlemler alınmadı ve facia yaşandı. Şimdi Beşiktaş maçı öncesinde benzer sıkıntıları görüyorum. Dilerseniz gelin, bunları detaylı biçimde anlatalım...Aykut Kocaman ve ekibi derbiye hazır. Ama sahada oynayacak olan futbolcu o kadar hazır mı? Aldığım duyumlara göre hayır. Sancaktepe’den kiminle konuşsam aynı şeyi söylüyor: “Beşiktaş ikinci yarıya kötü başladı. Özgüvenlerini de yitirdiler. Biz de rahat yeneriz.” Eğer Fenerbahçe, İnönü’ye bu havayla giderse bozguna uğrar. İşte bu noktada görev yönetime düşüyor. Bugünlerde daha çok basketbolda yaşanan doping skandalı ile uğraşan yöneticilerin bugün mutlaka Sancaktepe’ye giderek takımı havaya sokması gerek. G.Saray maçı hatırlatılmalıGerçi dün başkan Aziz Yıldırım gitti ama bu yetmez. Orası bugün de ziyaret edilmeli. Hem de kalabalık biçimde. Futbolculara, ilk yarıdaki 0-0’lık Galatasaray maçı hatırlatılmalı. Çünkü bugünkü durum o zaman da yaşanmıştı. Takım derbi havasına bir türlü girememişti. Nedeni de açıktı; bir hafta önce Galatasaray, A.Gücü’nden 4 yemiş, moralsiz ve bitik durumdaydı. Bu sebeple tüm oyuncular derbi havasına girememiş ve sezonun en kötü G.Saray’ını yenememişti. Oyuncular belli ki, hem ligde kötü giden hem de Dinamo Kiev’den 4 yiyen Beşiktaş’ı da çok önemsemiyor. Rakibi önemsemelerini sağlamak bazen teknik kadrodan ziyade yönetime düşer. Gerekli uyarılar yapılır ve takım derbi havasına sokulursa Beşiktaş maçı kazanılır. Aksi takdirde sonuç hüsran olur.Emre ve Dia hazır değilTakımdaki diğer sorun, son Emre ve Dia’nın hazır olmayışları. Bu iki isim hafta başından beri tam kapasiteyle idman yapamadı. Takımdan ayrı çalıştılar. Kimine göre yüksek tempolu maçların ardından dinlenmiş ve tedavi olmuş halleri ile daha da etkili olabilirler. Ama işin bir de diğer tarafı var; ya bir hafta çalışmamanın getireceği rehavet sahaya yansırsa! Santos da Beşiktaş karşısına sıkıntılı çıkacak. Burnu kırıldı, özel maske ile kadrodaki yerini alacak. Onun da ne kadar etkili olacağı şüpheli.
Yazının devamı...
Zirvenin en büyük adayı
30 Ocak 2011
Zorlu geçeceğini düşünüyordu herkes. Rakiplerin kafasında “Antalyaspor ve Trabzonspor maçlarında F.Bahçe puan kaybeder, sarı lacivertli kulüpte kaos ortamı yaşanır” düşüncesi hakimdi. Hiç de beklendiği gibi olmadı. F.Bahçe, Medical Park Antalyaspor ve Trabzon maçlarını kazanıp, 6 puanı kaptı, zirvenin de en büyük ortaklarından oldu. Maçtan ziyade, Fenerbahçe’nin buralara nasıl geldiği önemli...
- Fenerbahçe’de devre arası yapılan çalışmaların, yüksek tempolu antrenmanların meyveleri toplanmaya başlandı. Tempolu, rakibi boğan, yardımlaşması üst düzey bir takım olmayı başardı lacivertliler.
- Arkadaşlık olgusu takıma yerleşti. Geçtiğimiz sezon son 8-9 maçta birbirine sarılan ve tek yumruk olan Fenerbahçeli futbolcular, ikinci yarının hemen başında bu birliği sağladı. Bu da pozitif futbol olarak sahaya yansıdı.
- Bir etken daha var aslında. Umarım öyle değildir. Yüksek bir meblağ, maç öncesinde oyunculara prim olarak vaadedilmiş. Bu para için mi acaba bu kadar tempolu ve göze hoş gelir bir futbol oynadılar, sanmıyorum. Şampiyonluğa inanmışcasına oynadılar aslında.
Şimdi bu tempoyu daha da yükseğe çıkarmaları lazım. Manisaspor, Kayserispor ve Beşiktaş maçları, şampiyonluk yolundaki önemli engellerdir Fenerbahçe adına. Bu 3 maç da sarı lacivertliler lehine sonuçlandığında, şampiyon Fenerbahçe olur.
Yazının devamı...
Kocaman yalnızlık
17 Ocak 2011

Önce Buca, ardından da Yeni Malatya ve hazırlık maçında Samsunspor karşısındaki kötü görüntünün yanı sıra Santos ve Alex krizlerinin iyi yönetilmeyişinin faturası Aykut Kocaman’a kesilmeye çalışılıyor. Artık Kocaman yalnız bir adam ve bundan sonra işi iyice zorlaştı. Tek başına sıkıntılara göğüs geren genç hocanın tek düşüncesi ise Fenerbahçe’nin zarar görmeden sezonu şampiyon kapaması. Ancak öyle durumda ki en yakın dostları bile arkasından hançerliyor. İşte Fenerbahçe camiasında Kocaman ile ilgili konuşulanlar...

YÖNETİCİLER İKİLİ OYNUYOR

 Fenerbahçe yönetim kurulu üyeleri artık Kocaman’ı desteklemiyor. Bazı yöneticiler şu anda bile yeni bir teknik direktör getirilmesini istiyor. Yıldırım’ın kulüpteki ağırlığı nedeniyle bu durum açıkça dile getirilemese de yönetim artık hocasının arkasında değil. Şu an için yanındaymış gibi görünseler de sorunlar karşısında kimse eline taşın altına sokmuyor. Kocaman yalnız bırakılıyor.

KORUYUCULARI DESTEĞİ ÇEKTİ

 Medyada Kocaman’ı destekleyen isimler de kendisiyle ilgili artık olumlu sözler sarf etmiyor. Daha önce sınırsız destek veren yazarlar da Kocaman’a sırt çevirdi. Maçlarda oyuna yeterli müdahaleleri yapamaması ve yanlış tercihleri nedeniyle artık savunulamaz duruma gelmesiyle Kocaman’ın destek kalemleri bir bir eridi. “Sonuna kadar arkandayız” naraları atanlar artık kalemlerini bile oynatmıyor.

TARAFTAR DA SIRTINI DÖNDÜ

 Fenerbahçe taraftarı artık hocasının arkasında değil ve açık açık istifa seslerini de duyurmaya başladılar. Taraftar forumu Antu’da da Kocaman’ın hesap vermesi gerektiğini söyleyen introlar yayınlanıyor. Sarı lacivertlilerin sabrı taşmış durumda ve Kocaman efsane olduğu taraftarların gözünde artık miyadını doldurdu. Bu konuda da gerekli olan yönetim desteğini arkasında hissedemiyor.

ELEŞTİRİLER KULAĞINA GELDİ

 Kocaman’ın yakın olduğu isimler eleştirilere başladı. Tecrübeli teknik adama her koşulda destek olan Rıdvan Dilmen önceki gün televizyondaki yorumunda “Takımda ciddi bir sorun olduğu ortada. Herhalde Aykut’tan kaynaklanan bir problem var” dedi. Yeni Malatya maçını Aziz Yıldırım ile birlikte izleyen Dilmen’in başkana, “Artık bu iş Aykut ile yürümeyecek” dediği bilgisi de Kocaman’ın kulağına gitmiş durumda.

VE SAĞLIĞI BOZULDU

 Takımın aldığı başarısız sonuçların ardından gecesini gündüzüne katıp sürekli çözüm üretmeye çalışan Aykut Kocaman’ın sağlık durumunun da bozulduğu ve sıkıntılı günler geçirdiği konuşuluyor. Kocaman’ın tek hedefi ise Antalyaspor ve Trabzonspor maçları. İki maçın da kazanılması ve ardından sezon sonu takımı şampiyon yapıp ayrılmak şu an Kocaman’ın kafasındaki tek düşünce.

Yazının devamı...
5 kupayı da alacağız
22 Aralık 2010
KATAR’ın başkenti Doha’da yapılan Dünya Kulüplerarası Kadınlar Voleybol Şampiyonası’nda set vermeden zafere ulaşan Fenerbahçe Acıbadem dün yurda dönerken büyük ilgiyle karşılaştı. Şükrü Saracoğlu Stadı’nda basının karşısına çıkan sarı lacivertlilerin takım kaptanı Çiğdem Can Rasna, hedeflerinin büyük olduğunu açıkladı. Tecrübeli sporcu, “Bu sezon hedefimiz 5 büyük kupayı da müzemize götürmek. Bunun ilkini gerçekleştirdik. Sırada 4 kupa daha var” dedi. Fenerbahçe Acıbadem’in maçlarda giydikleri yedek formalar Katar Emirliği’nin ricası üzerine bölgenin en büyük müzesi tarafından alındı. Sarı lacivertlilerden bu konuda yardım rica eden müze yetkililerinin isteğini kırmadı ve formalar müzeye kaldırıldı. Takımın Brezilyalı antrenörü Ze Roberto, kendisini ilk kutlayanın vatanaşı Alex olduğunu söyledi.

Yıldırım artık Emre’ye kızıyor

BAŞKAN Aziz Yıldırım, oğlu gibi sevdiği Emre Belözoğlu’na şu sıralar biraz kızgınmış. Oysa onu transfer ederken ne düşünceleri vardı. Takımda kaptanlığa getireceğini ilan etmiş ve çok kollamıştı. Ancak şu sıralar üç olaydan dolayı tepki gösteriyormuş milli futbolcuya...
Kendine bakmıyor, çok sakatlanıyor. Oysa Alex öyle mi? Kendisini sürekli hazır tutuyor ve maçlarda verimli oluyor.
Emre şu sıralar özel hayatıyla konuşulan Acun Ilıcalı ile çok fazla geziyor. Kafasını maçlara veremiyor.
Kendisine dikkat etmediği için sık sık sakatlandığı gibi sahada agresif tavırlar sergiliyor.

Penaltılar hakeme göre değişiyor

LİGDEKİ A.Gücü maçının oynandığı gün F.Bahçe’de ilginç bir olay yaşanmış. Kamp yaptıkları otelde İstanbul BŞB-Trabzon maçını seyreden sarı lacivertli futbolcular, “Trabzon kesin puan kaybeder” diye düşünüyormuş. Skor 1-1 iken A.Gücü maçı için stada giden F.Bahçeliler, soyunma odasına girdiklerinde Trabzon’un penaltı kazandığı haberini alır. Hemen televizyondan penaltıyı seyreden sarı lacivertliler, gol olunca resmen buz keser. Onların üzüntüsünü daha da artıran olay, Trabzon’a verilen penaltı. Özellikle yabancı futbolcular, penaltıların hakeme göre değiştiği görüşünde birleşmiş.
Yazının devamı...