(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Vahap Munyar" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Vahap Munyar" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Vahap Munyar
Ayda 255 lira kazan ya da 500 lira ceza öde
22 Aralık 2016


Hisarcıklıoğlu,
elindeki öncelikli notlardan 1.5 milyon üyesine mesaj vermek istedi:

 

- 1 Ocak 2017’de itibaren “Çok tehlikeli” ve “Tehlikeli” işlerde çalışanlar için “Mesleki Yeterlilik Belgesi” zorunluluğu devreye giriyor. İlk etapta 40 meslek için zorunluluk gündeme gelecek.

 

Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun AB uyum politikaları çerçevesinde bu çalışmayı yürüttüğünü anımsattı:

 

- Tehlikeli işler için uygulanan sistem, işveren ve çalışanlara maddi yük getirmiyor. Sınav ücretleri İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödeniyor.

 

Mesleki Yeterlilik Belgesi sınavlarını TOBB MEYBEM’in düzenlediğini vurguladı:

 

- Ölümlü iş kazalarının önlenmesi ve tehlikeli işlerde “Mesleki Yeterlilik” belgelerinin verilmesi amacıyla TOBB olarak Mesleki Yeterlilik ve Belgelendirme Merkezi (MEYBEM) kurduk.

 

81 ildeki oda ve borsaların bu konuda görev aldığını kaydetti:

 

- Türkiye’nin her yerinde tehlikeli mesleklerde sınav ve belgelendirme yapılıyor.

 

MEYBEM’in devrede olduğu meslekleri sıraladı:

 

* Asansör Grubu: Asansör Bakım ve Onarımcısı Seviye 3 ve 4.

 

* İnşaat Grubu: Ahşap Kalıpçı Seviye 3, Betonarme Demircisi Seviye 3, Betoncu Seviye 3, Duvarcı Seviye 3, İskele Kurulum Elemanı Seviye 3, Sıvacı Seviye 3, İnşaat İşçisi Seviye 2, Panel Kalıpçı Seviye 3, Isı Yalıtımcısı Seviye 3, Seramik Karo Kaplamacısı Seviye 3.

 

* Makine Grubu: CNC Programcısı Seviye 4, CNC Programcısı Seviye 5, Makine Bakımcı Seviye 3, Makine Bakımcı Seviye 4.

 

* Metal Grubu: Çelik Kaynakçısı Seviye 3, Metal Sac İşlemeci Seviye 3, Metal Sac İşlemeci Seviye 4.

Ardından uyardı:

 

- 1 Ocak 2017’den itibaren belirlenen 40 meslekte, elinde “yeterlilik belgesi” olmayan personel çalıştıran işverene, her personel için ayda 500 lira idari para cezası kesilecek.

 

Sonra işin teşvik bölümüne dikkat çekti:

 

- İşverenler, mevcut çalışanlarına “Mesleki Yeterlilik Belgesi” aldırırsa, 12 ay boyunca SGK indiriminden faydalanacak. Bu indirim asgari ücretli için 255 lira olacak.

 

Yeni personelde teşvik süresine işaret etti:

 

- İşverenler, “Mesleki Yeterlilik Belgesi” olan yeni personel işe alırsa, 54 ay boyunca SGK prim indiriminden faydalanacak.

 

Ayda 500 lira ceza mı, 255 lira prim indirimi mi?

 

Zaman daraldı, karar sizin...

 

 

 

500 MİLYON LİRA İLE MUSLUKTAN 5 MİLYAR AKITIYORLAR

 

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve ekibi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Merkez Bankası ve bankalara “faiz indirin” çağrısı üzerine düşündü, şu formülü buldu:

 

- Odalarımızla kaynak oluşturup, bunu bir-iki bankaya mevduat olarak yatırsak. Karşılığında da KOBİ’lerimize düşük faizli kredi istesek. Yani, “Biz 1 koyalım, banka 10 versin”...

 

Denizbank ve Ziraat Bankası olumlu sinyal verdi, TOBB da Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci’den onay aldı:

 

- TOBB ve bağlı odalarımız 500 milyon lirayı Denizbank ve Ziraat Bankası’na yatıracak. Bu mevduata yıllık yüzde 7.5 faiz uygulanacak. Onlar da KOBİ’lere yıllık yüzde 9.90 faizle kredi verecek.

 

Bakanlıktan onay çıktı, Kredi Garanti Fonu da riskin yüzde 80’ini üstlendi, formül devreye girdi:

 

- KOBİ’lere 5 milyar liralık “Nefes Kredisi”...

 

 

 

 

JAPON KANSAİ’NİN 113.5 MİLYON DOLARI KASAYA GİRDİ

 

POLİSAN Holding Yönetim Kurulu Başkanı Necmettin Bitlis, Mutfak Sanatları Akademisi’nin (MSA) patronu Mehmet Aksel’in ev sahipliğindeki “Patronlar Kulübü” buluşmasında ekim ayı sonunda attıkları imzayı anımsattı:

 

- 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilk yabancı sermaye girişini sağladık. Japonya’nın boya devi Kansai Paint, 113.5 milyon dolara Polisan Boya’nın yüzde 50’sine ortaklık imzası attı.

 

Görüşmelerin 6-7 ay sürdüğünü belirtti:

 

- Darbe girişimi Kansai Paint’i bu ortaklıktan vazgeçirmedi.

 

Son durum bilgisi verdi:

 

- İşlem tamamlandı, 113.5 milyon dolar kasaya girdi. Bunun 68.5 milyon doları Polisan Holding’e hisse bedeli olarak ödendi. 45 milyon doları da Polisan Boya’ya sermaye artırımı olarak enjekte ediliyor.

 

Masada bulunan Yataş Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Altop söz aldı:

 

- Kutluyorum. Bu dönemde ülkemize yabancı sermaye çekmek çok önemli. Biz de bir süre önce benzeri görüşme sürecine girdik. Ancak, muhataplarımız bekleme kararı aldı...

Yazının devamı...
Zor günler geçer, Türkiye’ye inanıyor, işimize bakıyoruz
20 Aralık 2016

 2 yılı aşkın süredir İstanbul’da görev yapan Jimenez, böyle günlerde kelimeleri seçmenin zor olduğunu belirterek söze girdi:

 

- Philip Morris, uzun süredir Türkiye’de. Daha önce de zor günler yaşandı. Zor zamanlar geliyor, geçiyor. Böyle dönemlerde bizim gibi şirketlerin daha pozitif olması gerekiyor.

 

Böyle dönemlerde algı ve beklentileri iyi yönetmek gerektiği üzerinde durdu:

 

- Bizim de neden Türkiye’ye yatırıma inandığımızı anlatmamız önem taşıyor.

 

Ekonomi Bakanlığı’nın Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ile birlikte bir kampanya hazırladığını vurguladı:

 

- Philip Morris’in de aralarında yer aldığı Türkiye’de yatırımı bulunan uluslararası grupların CEO’larının başarı öykülerini anlattığı bir program hazırlandı. Ben de o programda Türkiye’deki başarı öykümüzü anlattım. Önümüzdeki günlerde Avrupa’nın çeşitli merkezlerinde bu görüntüler yayınlanacak.

 

Türkiye’deki işlerini anlatmak için özel bir hazırlık yapmadığını kaydetti:

 

- İçimden geldiği gibi konuştum. Philip Morris dünyasının en büyük fabrikasının İzmir Torbalı’da olduğunu, ulaştığımız başarılı noktayı anlattım.

 

Söz konusu programdan kendi bölümünü izletip ekledi:

 

- Yavaşlama olsa da Türkiye’de büyüme söz konusu, bu potansiyel var.

 

Geçen 3 yıldaki yatırımları toplamının 300 milyon doları aştığına işaret etti:

 

- Çünkü biz Türkiye’ye inanıyoruz. Torbalı’daki fabrikamızın Philip Morris dünyasının en büyüğü kalması için yatırımları sürdürmek istiyoruz.

 

Türkiye’deki insan kaynağının da elde edilen başarıda büyük rolü olduğuna değindi:

 

- Philip Morris’in dünyanın farklı ülkelerindeki çeşitli birimlerinde Türkiye’den giden 100 dolayında orta ve üst düzeyde yönetici var. Grubun global yönetim kadrosu, Türk yöneticilerin bulundukları yerlerde kaliteli iş çıkaracağına her zaman inanıyor.

 

Torbalı’dan 26 ülkeye sigara ihracatı yaptıklarına dikkat çekti:

 

- Sigara ihracatımız 200 milyon dolara yaklaşıyor... İhracat yaptığımız ülke sayısını ve gelirimizi artırmayı hedefliyoruz.

 

Jimenez, 2 yılı aşan görev döneminde iş ve turistik amaçlı turlar dahil birçok kenti gördüğünü paylaştı:

 

- Edirne’den Mardin’e, Bodrum’dan Karadeniz’in çeşitli merkezlerine kadar Türkiye’de birçok kente gittim. Görmediğim yerlere de gitmeye çalışacağım.

 

Başkanlığını Arda Ermut’un yürüttüğü Başbakanlık Yatırım Ajansı, başta ABD olmak üzere yurtdışında Türkiye’deki yabancı CEO’ların yer aldığı gruplarla tanıtım turları yapıyor, yararını görüyor.

 

20’ye yakın yabancı şirket CEO’su Ekonomi Bakanlığı ve TİM’in ortak çalışmasında şu mesajı veriyor:

 

- Biz Türkiye’de başardık, siz de gelin, başarın...

 

Başta terör olmak üzere, yaşanan sıkıntılı ortamda yabancıların verdiği bu mesaj etkili olmaz mı?

Yazının devamı...
795 milyon yetersiz beslenen 2.1 milyar aşırı kilolu insan var
18 Aralık 2016

* Daha iyi beslen... Daha az ye... Herkes için yiyecek...

 

3 cümle ile verilen mesaj şuydu:

 

- Az ye ama iyi beslen, dünyanın gıdası herkese yetsin.

 

Türkiye’de de üretimi bulunan İtalyan makarna devinin kurduğu “Barilla Gıda ve Beslenme Vakfı” (BCFN), “Gıdada sürdürülebilirlik” konusuna kafa yormak, kamuoyunun gündemine taşımak için bir forum düzenledi. BCFN (Barilla Center for Food and Nutrition) ayrıca The Economist Intelligence Unit’le (EIU) işbirliği yapıp, “Gıdada Sürdürülebilirlik Endeksi” oluşturdu.

 

Endeksle ilgili sunumda, şu veri ortaya konuldu:

 

- Dünyada 795 milyon insan yeterince beslenemezken, 2.1 milyar insan fazla veya aşırı kilolu.

 

Barilla ve BCFN Yönetim Kurulu Başkanı Guido Barilla, bu verileri şöyle özetledi:

 

- Bir tarafta açlar, diğer tarafta aşırı beslenip sağlığını kaybedenler var. Daha iyi beslenirsek, bundan sadece sağlığımız değil, gezegenimiz de yararlanır.

 

Sunumda, “Gıda Sürdürülebilirlik Endeksi”nin gıdaya bakışta devrim yaratacak nitelikte olduğu savunuldu:

 

- İlk kez dünya çapındaki yiyecek seçimleri sadece lezzete değil, aynı zamanda gıda sisteminin genel sürdürülebilirliğine dayanarak analiz ediliyor.

 

Sürdürülebilir tarım, beslenme zorlukları ve gıda atıklarının temel alındığı 58 kritere dayanılarak “En sürdürülebilir gıda sistemine sahip ülkeler”in belirlendiği vurgulandı:

 

- Dünyada insanların en iyi beslendiği ilk 3 ülkeyi Fransa, Japonya ve Kanada oluşturuyor. İtalya 6’ncı sırada bulunuyor.

 

Türkiye’nin 19’uncu sıraya yer bulduğu 25 ülkelik listenin son üçü şöyle:

 

- Hindistan, Nijerya ve Etiyopya...

 

Endeksle ilgili sunumda Birleşik Arap Emirlikler, Suudi Arabistan ve ABD’nin en yüksek obezite oranlarına sahip olduğu vurgulanıp, israfa da dikkat çekildi:

 

- Gıda maddelerinin en çok israf edildiği ülkeler Suudi Arabistan (kişi başına yılda 427 kilo), Endonezya (300 kilo), ABD (277 kilo) ve Birleşik Arap Emirlikleri (169 kilo).

 

Guido Barilla, bu noktada şirketlerin nasıl davrandıklarının önemli olduğunu kaydedip ekledi:

 

- Son 5 yılda ürünlerimizde daha az şeker, tuz ve yağ, daha fazla lif ve tam tahıl içeren formüllere geçtik. Ayrıca, palm yağı kullanımını tümüyle bitirdik.

 

Başta terör olmak üzere daha öncelikli sorunlarımız var ama 795 milyon aç insanı düşünerek şu mesajı aklımızın bir köşesinde tutamaz mıyız:

 

- Az ye ama iyi beslen, dünyanın gıdası herkese yetsin...

 


Guido Barilla

 

TÜRKİYE’YE 22 YIL ÖNCE FİLİZ’LE GİRDİ GELECEKTEN UMUTLU

 

BARILLA Yönetim Kurulu Başkanı Guido Barilla, Türkiye’ye 1994’te Doğuş Grubu’na ait Filiz Gıda ortaklığıyla girdiklerini anımsattı:

 

- 2004 yılında hisselerin tümünü devraldık. Bolu’daki tesislerimizde Filiz Makarna ve Barilla ürünlerini üretiyoruz.

 

Türkiye’deki faaliyetlerinden memnun olduklarını vurguladı:

 

- Türkiye’deki yüzde 31-32’lik pazar payımızdan memnunuz. Gelecekten de umutluyuz. Kendimizi hep Türk şirketi olarak gördük.

 

İnsan kaynağına işaret etti:

 

- Türk insanının heyecanı, arzusu ve girişimciliğinin yanı sıra problemlerle karşılaştığında pes etmeden sonuna kadar ilerleme ve sonuca ulaşma azmine hayranım.

 

Makarnanın besleyici, sağlıklı, ekonomik ve erişilebilir olduğunu savunup, ekledi:

 

- Türkiye’de kişi başı yıllık 7 kilogram makarna tüketimi henüz çok yetersiz.

 

İLİŞKİLER GELİŞSİN DİYE KATKI SAĞLARIZ

 

GUIDO Barilla, Türkiye ve İtalya’nın Akdeniz için birlikte harekete geçmesi gerektiğini savundu:

 

- Akdeniz Bölgesi’nin küresel iklim değişikliği nedeniyle karşı karşıya olduğu riskler iki ülkeyi de tehdit ediyor. Türkiye ve İtalya bilgi birikim ve deneyimlerini paylaşarak Akdeniz Bölgesi’ne ciddi katkı sağlayabilir.

 

Akdenizli olmanın iki ülkeyi birbirine bağladığını belirtti:

 

- Türkiye ve İtalya birbirine daha fazla yaklaşmalı.

 

Türkiye ile AB ilişkilerindeki gerginlik sorusunu şu mesajla yanıtladı:

 

- Türkiye-İtalya ilişkilerinin gelişmesine katkı sağlamaya devam edeceğiz.

 

TÜRKİYE BENİ MUTLU EDİYOR

 

GUIDO Barilla, Türkiye’ye her geldiğinde etkilendiğini vurgulayıp, yemeklere değindi:

 

- Özellikle sebze yemeklerinizi, otları işleyişinizi çok beğeniyorum. Ayrıca bulguru çok seviyorum. Türkiye’ye gelmekten her zaman mutluluk duyuyorum.

Yazının devamı...
Türkiye’ye yatırım için en uygun zaman
17 Aralık 2016

 

- Çin’e ihracat için Türkiye’den pamuk tedarik edebileceğimiz bir yer var mıdır?

 

Babası soruşturdu, yanıtı buldu:

 

- Merkezi Çukobirlik’le bağlantı kurman gerekiyor.

 

Adnan Kassar, Ankara’ya babasının yanına gitti, oradan karayoluyla Adana’ya geçti:

 

- Çukobirlik’ten önce 1000 ton, sonra 10 bin ton pamuk aldım. O pamukları Mersin’den Beyrut’a, oradan da Çin’e gönderdim.

 

STFA’daki CEO’luk görevinden ayrılıp, Beyrut Amerikan Üniversitesi’ne tarih alanında yüksek lisansa giden Mehmet Ali Neyzi’nin üniversitedeki “Mercidabık Konferansı” davetiyle gittiğimiz Lübnan’da, ülkenin 3’üncü büyüğü Fransabank’ın patronu Adnan Kassar’a uğradık.

 

Arap Odalar Birliği Başkanlığını da yürüten Adnan Kassar’la sohbette Türkiye’nin Beyrut Büyükelçisi Çağatay Erciyes, Türk-Lübnan İş Konseyi Başkanı Rona Yırcalı, eski Başkan Mehmet Habbab, Konsey’in Lübnan tarafı Başkanı Wajih Bizri, Tefirom Yönetim Kurulu Başkanı Tevfik Öz, Kale Grubu’nun Danışmanı Yalçın Yılmazkaya ve Mehmet Ali Neyzi, Fransabank’ın Yönetim Kurulu Başkan Vekili Adel Kassar hazır bulundu.

 

 

Eşi Türk olan Adnan Kassar, 1953’te Çin’e pamuk ticaretini anlatıp, ekledi:

 

- Belki de Türkiye’den Çin’e dolaylı da olsa ilk ihracatı yapan bendim.

 

Yönetim Kurulu Başkanlığını yürüttüğü Fransabank’ın Küba dahil 10 ülkede faaliyet gösterdiğini kaydetti:

 

- Türkiye ile güçlü ve iyi ilişkilerimiz var.

 

Kassar’a Kasım 2009’da dönemin İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve Akdeniz Odalar Birliği (ASCAME) Başkanı Murat Yalçıntaş’la birlikte yaptığımız Beyrut ziyaretimizi anımsatıp sordum:

 

- Türkiye’de banka almak için Tekstilbank dahil, birkaç görüşme yaptınız. Yine de bugüne kadar Türkiye’ye bir yatırımınızı göremedik. Neden?

 

- Türkiye’de finans yatırımı için girişimler yaptık. Ancak, pazarda büyük rekabet var. O yüzden yatırım için fırsat yaratamadık. Biz gelemedik ama Lübnan’dan Türkiye’ye iki banka yatırıma geldi.

 

Fransabank’ın Türk işadamlarına, şirketlerine bulundukları ülkelerde destek verdiğini vurguladı:

 

- Cezayir, Belarus, Kuveyt başta olmak üzere bazı ülkelerde Türk müteahhit ve yatırımcılarına finansman sağlıyoruz.

 

Türkiye’ye kısa süre önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesinde gerçekleşen “UIP-Boğaziçi Zirvesi” için geldiğini aktarıp, sürdürdü:

 

- Türkiye, önemi giderek artan bir ülke. Erdoğan, Arap dünyası ile ilişkileri geliştirmeye özel önem veriyor.

 

Türkiye’nin zor bir dönemden geçtiğine değindi:

 

- TL’nin değer kaybı, yabancı yatırımcı için fırsata kapı açtı. Şimdi, Türkiye’ye yatırım için en uygun zaman.

 

Yaşı 80’in üzerinde olan Adnan Kassar, “En uygun zaman”ı değerlendirip, Türkiye’ye yatırım sürprizi yapar mı?

 

BANA PROJE ÖNERİN YATIRIM İÇİN BAKARIM

 

ARAP Odalar Birliği ve Fransabank Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Kassar’a ısrarla anımsattım:

 

- Türkiye’ye yatırım niyetiniz olumlu mesajların ötesine geçmiyor.

 

- Bana Türkiye’de proje önerin, yatırım için bakar, incelerim.

 

Türkiye’nin Beyrut Büyükelçisi Çağatay Erciyes bana döndü:

 

- Proje çıkarsa Sayın Kassar’a sunulması için bizzat ilgilenirim...

 

1 LÜBNANLI 5 ALMAN’A BEDELMİŞ

 

TÜRKİYE’nin Beyrut Büyükelçisi Çağatay Erciyes, Türkiye-Lübnan arasındaki turizm ilişkisinin daha fazla geliştirilmesi gerektiğini belirtti:

 

- Lübnan’a yılda 18 bin Türk turist geliyor.

 

Türkiye’ye gelen Lübnanlı turist sayısının 250-300 bin olduğunu vurguladı:

 

- Sektör temsilcilerinden öğrendiğime göre bir Lübnanlı turist, 5 Alman’dan daha fazla döviz bırakıyor.

 

MÜZEZZİNOĞLU ‘100 HEMŞİRE’ İMZASI ATAR MI?

 

GÜMRÜK ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Malatya İnönü Üniversitesi’nin Sağlık Bakanlığı’nın desteğiyle düzenlediği “Karaciğer Nakli Enstitüsü’nün Misyonu” başlıklı organ nakli kongresinde bilgiyi paylaştı:

 

- Karaciğer Nakli Enstitüsü’ne 100 hemşire alınması için son aşamaya gelindi. Kadro açığının kapanmasıyla boş duran ameliyathaneler, yoğun bakım üniteleri, yataklar devreye girer.

 

Kasım ayı başında meslaktaşım Şelale Kadak’ın da yer aldığı bir ekiple İnönü Üniversitesi’ne gittiğimizde, Rektör Prof. Ahmet Kızılay ile Turgut Özal Tıp Merkezi  Başhekimi Prof. Hakan Parlakpınar, 120 milyon liralık borç ve kadro açığı konusunda Tüfenkci’den yardım istedi. Tüfenkci, Maliye Bakanı Naci Ağbal’ı arayıp, Rektör Prof. Kızılay’a randevu aldı.

 

Karaciğer Nakli Enstitü Müdürü Prof. Sezai Yılmaz’ın ev sahipliğinde, Kalkınma eski Bakanı Cevdet Yılmaz, Malatya Valisi Mustafa Toprak, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Eyüp Gümüş, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, organ naklinde ülkemiz ve dünyada ilklerde imzası bulunan Prof. Mehmet Haberal başta olmak üzere Prof. Vedat Kırımlıoğlu, Prof. Yaman Tokat gibi çok sayıda uzmanın katıldığı kongredeki sohbetlerde şu bilgiyi aldım:

 

- 100 hemşire için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu da imza atarsa, konu Başbakan Binali Yıldırım’ın önüne gidecek.

 

Müzezzinoğlu imzayı bir an önce atmaz mı?

 

 

 

 

 

Yazının devamı...
Almanlar 13 milyar Euro getirdi bizden 1.8 milyar Euro gitti
16 Aralık 2016

- Aramızda 35 milyar dolarlık ticaret hacmi var. Almanya, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağıdır.

 

Ardından doğrudan yatırımlara işaret etti:

 

- Alman dostlarımızın Türkiye’deki yatırımları 13 milyar Euro’ya ulaştı. Yani, karşılıklı yatırım alanında da Almanya en önemli ortağımız.

 

Almanya’daki Türk yatırımları üzerinde durdu:

 

- İşadamlarımızın Almanya’daki doğrudan yatırımları 1.8 milyar Euro’yu buldu. Daha da önemlisi, Almanya’da yaşayan üçüncü nesil vatandaşlarımızın girişimleri. Almanya’da Türk-Alman ortaklığı şeklinde oluşmuş 96 bin işletme var. Bu işletmeler 500 bin kişiye istihdam sağlıyor, 50 milyar Euro’luk yıllık ciroya ulaşıyor.

 

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi araya girip, ticaret dengesi üzerinde durdu:

 

- Aramızdaki ticaret büyük oranda Almanya lehine. Biz bir satıyorsak, Almanya bize iki satıyor. Alman dostlarımızın bunu unutmaması gerekiyor.

 

Daimler AG Başkan Yardımcısı Eckhardt von Klaeden, Mercedes-Benz’in Türkiye’deki yatırımlarını aktardı:

 

- İstanbul Hoşdere’de otobüs, Aksaray ilinde de kamyon üretiyoruz. Türkiye’deki toplam yatırımlarımız 1 milyar Euro’yu buldu. Aksaray’daki kamyon fabrikamıza 200 milyon Euro daha yatırıyoruz. Türkiye’de bulunmaktan memnunuz.

 

Bosch AG’nin Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young, dayanıklı tüketim ve otomotiv yan sanayi ürünlerinde en modern tesislerinin Bursa, Gebze ve Çerkezköy’de oluğunu anımsattı:

 

- Bosh Grubu, Türkiye’de 27 bin kişiye istihdam yaratıyor.

 

Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi’nde birlikte görev yaptığı Türk-İş Başkanı Ergün Atalay ile TESK Başkanı Bendevi Palandöken’i işaret edip, ekledi:

 

- Biz, Türkiye işveren, işçi ve sivil toplum kuruluşları olarak, Avrupa Kıtası’nda barış ve refahın devam edeceği, AB değerlerinin güçlendirilerek yaygınlaştırılacağı bir Avrupa Birliği istiyoruz. AB’nin kendisini, bu geleceğe uygun biçimde hazırlaması gerekir.

 

Enerji güvenliği, özgürlük-güvenlik dengesinin sağlanması ve uluslararası terörle mücadele gibi, bölgesel ve küresel boyutta işbirliği gerektiren alanlar olduğunu anımsattı:

 

- Biz, iş dünyası olarak, bu temel sorunlarla mücadelede, AB’yi kendimize yakın müttefik olarak görüyoruz.

 

Siyasette ilişkiler dönem dönem gerilse de, ekonomik ilişkilerin boyutu Almanya ile Türkiye’nin kol kola yürüdüğünü ortaya koyuyor...

 

AB YOLUNDA YÜRÜMEYE DEVAM ETMENİZE SEVİNDİM

 

AB Bakanlığı, ilkini Brüksel’de gerçekleştirdiği “Türkiye-AB Sivil Toplum Buluşmaları” dizisinin Berlin ayağında Alman meslektaşlarımızla bizi de buluşturdu. AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, toplantıyı açıp, 2-3 soruyu yanıtlayıp, salondan ayrıldı.

 

Der Spiegel Dergisi’nin 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, eski Başbakanlar Bülent Ecevit, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Necmettin Erbakan, Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la röportajlar yapmış Ortadoğu Editörü Dieter Bednarz, Çelik’i dinledikten sonra izlenimini şöyle aktardı:

 

- Sayın Erdoğan’ın açıklamalarından Türkiye’nin AB’ye sırt çevirdiği mesajını almıştım. Sayın Ömer Çelik’i dinleyince ülkenizin AB yolculuğuna devam ettiğini anladım ve sevindim.

 

ZDF’DEKİ PROGRAM VERHEUGEN’İ ÜZDÜ

 

AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu eski üyesi, TOBB’un Danışmanı Günter Verheugen, Alman devlet televizyonu ZDF’de yayınlanan bir program üzerinde durdu:

 

- ZDF’de Türkiye’deki darbe girişimini ele alan bir program yayınlandı. Programda darbe girişiminin Sayın Erdoğan’ın manevrası olduğu iddia ediliyor, tiyatro olduğu savunuluyordu. Programın tek taraflı hazırlanmasına üzüldüm.

 

Programı Verheugen’in anlattıklarından öğrenen Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, cep telefonundan izledi, öfkelendi:

 

- Tümüyle FETÖ yanlısı program yapmışlar. ZDF gibi bir televizyon kanalına yakışır mı bu?

Yazının devamı...
Türkiye aleyhine canavar yaratıyorlar
15 Aralık 2016

Masada Avrupa Birliği Bakanlığı’nın “Türkiye-AB Sivil Toplum Buluşmaları” çerçevesinde bir araya gelen Türk ve Alman iş dünyası-sivil toplum temsilcileri var.

 

Türkiye’yi temsil edenler arasında şu isimler yer aldı:

 

* TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, TESK Başkanı Bendevi Palandöken, Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, DEİK Başkanı Ömer Cihad Vardan, MÜSİAD Yönetim Kurulu Üyeleri Ömer Faruk Akbal, Esat Akbülbül, Limak Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir, Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel.

 

Almanya’yı temsil eden isimler de şöyle sıralandı:

 

* Martin Wansleben (Alman Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği, CEO), Stefan Mair (Alman Sanayisi Federal Birliği Yönetim Kurulu Üyesi), Eckhardt von Klaeden (Daimler AG Başkan Yardımcısı), Steven Young (Bosch AG Türkiye ve Ortadoğu Başkanı), Peter Florenz (Henkel AG Başkan Yardımcısı), Günter Verheugen (European Experience Company Genel Müdürü), Michael Frenzel (Alman Turizm Birliği Başkanı), Gunther Bonz (Hamburg Ekonomi ve Çalışma Bakanlığı, Eyalet Bakanı), Mario Ohoven (Alman KOBİ Federasyonu Başkanı), Peter Tils (Deutsche Bank Merkez ve Doğu Avrupa CEO’su).

 

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, buluşmanın ilk bölümündeki konuşmasında Almanya’yı temsil eden isimlere döndü:

 

- Şöyle bir şeyi gözünüzün önüne getirin lütfen. Bundestag (Alman Parlamentosu) bombalanıyor savaş uçakları tarafından. Brandenburg Kapısı’nın önünde tanklar dizilmiş ve sivil insanlara ateş ediyorlar. Bu Türkiye’de yaşandı. Almanya böyle bir durumda ne yapardı acaba? AB ülkeleri Almanya ile dayanışma içine girmez miydi?

 

Ardından mülteci konusuna değindi:

 

- Türkiye, 3 milyon mülteciyi barındırıyor. Bunların 800 bini çocuk. 400 binine eğitime veriyoruz. Finlandiya’daki bütün öğretim gören çocukların sayısının 400 bin olduğu düşünülürse bunun ne manaya geldiği anlaşılır. Bizim misafir ettiğimiz mülteci sayısı Slovakya nüfusunun yarısına denk geliyor.

 

Türkiye’nin mülteciler için devlet ve sivil toplum örgütleriyle 25 milyar dolar harcadığını kaydetti:

 

- AB, 3 milyar dolar taahhüt etmişken, şu ana kadar 640 milyon Euro aktarabildi. Eğer mülteci çocuklarına sahip çıkıp eğitemezsek, onları DEAŞ, El Kaide gibi terör örgütlerinin kapsama alanına bırakmış oluruz.

 

Çelik, daha sonra katılımcıların kendi aralarında görüşmeyi sürdürmesi için salondan ayrılıp, gazetecilerle sohbete oturdu, Avrupa’daki liderlerin tutumuna işaret etti:

 

- Bazı Avrupalı dostlarımız, kendi iç kamuoyunda Türkiye’ye tepki olduğunu söylüyor. Ben de bu ortamı Avrupa’daki siyasetçilerin yarattığını belirtiyorum. Avrupa’daki bazı siyasetçiler, halkı Türkiye’ye karşı zehirliyor, Türkiye’ye karşı canavar yaratıyor. Bu tehlikeli bir oyundur.

 

AB, Türkiye ile müzakereleri dondurmayı gündeme getirip, şimdilik “fasılları açmayalım” kararı alırken, Çelik ve ekibi “Türkiye-AB Sivil Toplum Buluşmaları”na yoğunlaşıyor.

 

Brüksel ve Berlin’de gerçekleşen buluşmaların Londra ve Paris’le sürdürülmesi planlanıyor...

 

Bu tutum bile Türkiye’nin AB yolculuğundaki tavrının ne olduğunu göstermeye yetmez mi?

 

AŞIRI SAĞIN YÜKSELİŞİ AVRUPA İÇİN TEHLİKE

 

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, bazı AB ülkelerinde aşırı sağın yükselişe geçtiğine işaret etti:

 

- Aşırı sağın yükselişi, AB için tehlikeli bir süreçtir. Bu yükseliş, Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı öncesi havayı hatırlatıyor. Avrupa’da mezara gömüldüğü düşünülen eskinin en tehlikeli korkuları sahne alıyor.

 

AB’nin kendi değerleri konusunda kırılmalar yaşadığını kaydetti:

 

- Türkiye’ye karşı takınılan tavır, bu kırılmanın, AB’nin kendi değerlerinden uzaklaşmasının yansımasıdır.

 

DÜNYA, TÜRKİYE VE İNGİLTERE İLE AYNI YÖNE GİDER

 

AB Bakanı Ömer Çelik’e Brüksel’deki buluşmada Toyota Avrupa Başkanı’nın Türk iş dünyası temsilcilerine aktardığı endişesini aktardım:

 

- Toyota Avrupa Başkanı, “Motor ürettiğimiz İngiltere, Brexit aşamasına geldi. Japonya dışındaki en iyi fabrikamızın bulunduğu Türkiye, AB ile gerilim yaşıyor. Bu durum Gümrük Birliği’ni de olumsuz etkilerse biz ne yapacağız?” sorusunu gündeme getirmiş. Yorumunuz nedir?

 

- Türkiye ve İngiltere ne tarafa giderse, dünya da o tarafa gider...

 

Ardından ekledi:

 

- Gümrük Birliği’ni güncelleme yönündeki çalışmalarımız sürüyor.

Yazının devamı...
Aladağ’da hayat durmuştu
11 Aralık 2016

 

- Adana’nın Aladağ ilçesinde ailelerin en büyük geçim kapısı olan Akmetal Madencilik kapatılmıştır. Bu yüzden bölge halkı geçim sıkıntısı yaşamaktadır.

 

Ardından sorularını sıraladı:

 

- Aladağ’daki maden işletmesi ve ocağı neden kapatıldı? Tekrar hizmete girecek mi? İşletmenin açık tutulması için planınız var mı?

 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, soruları yanıtlamak için konunun asıl muhataplarından bilgi alma yoluna gitti. Aladağ Kaymakamı Ahmet Ziya Filizer, 14 Kasım 2016’da Kurmel Şirketler Topluluğu’na bağlı Akmetal Madencilik’e soruları aynen iletti:

 

- Cevaplarınızı mesai bitimine kadar gönderin.

 

Kurmel Şirketler Topluluğu’nun kurucusu Necati Kurmel’in oğlu Ahmet Kurmel, Akmetal’i birlikte yönettiği ekiple hazırladığı yanıtı Kaymakamlığa iletti. Önce kapatma nedeni anlatıldı:

 

- Dünyada fiyatlar düştü, Orman Bakanlığı saha bedelleri aşırı yükseldi, işletme giderlerini karşılayamaz olduk. 1200 kişinin çalıştığı krom madenleri ve zenginleştirme tesisimizde Kasım 2015’te faaliyeti durdurduk.

 

Ardından yeniden işe başlandığı bilgisi verildi:

 

- 20 Ekim 2016 itibariyle tesislerimizi tekrar faaliyete geçirdik. İşten çıkardığımız 1100 personelin 300’ünü işe aldık. Kısa sürede 1000’e çıkacak.

 

Akmetal ekibi, gözlem ve beklentisini de yanıta yansıttı:

 

- Enerji Bakanlığımızın madenciliğe olumlu bakışı, sektördeki aşırı maliyet yüküne çözüm getirme niyet ve çabasından güç aldık.

 

Necati Kurmel’le önceki pazar günü Kayseri’de “Abdullah Gül Müze ve Kütüphanesi”nin açılışında karşılaşınca Aladağ’da yaptırdığı okul ve yurtları sordum:

 

- Aladağ’da 11 öğrenci kızımız ve bir eğitmeni hayattan koparan yurt yangınını ilk duyduğumda aklıma siz geldiniz. Sizin okul ve yurtlar ne durumda?

 

-  Yaptırdığımız okul ve yurtları Milli Eğitime bağışlamıştık. O yurtları devlet işletiyor. Problem yok.

 

Ardından davet etti:

 

- Aladağ’daki son durumu görmen lazım.

 

Başkanlığını Ömer Faruk Sakarya’nın yürüttüğü Çukurova Genç İşadamları Derneği’nin (ÇUGİAD) “Girişimcilik Akademisi”nde ders için Adana’ya gidince oradan Aladağ’a geçtim. Ahmet Kurmel’e tesisleri kapatmalarının gerekçesini sordum:

 

- Komu Çin’e ihraç ediyoruz. 2013’te ton başına fiyat 550 dolardı. 2014’te fiyat düştü, o yılı başa baş kurtardık. 2015’te fiyat 140 dolara inince kapıya kilit vurduk. 1000-1100 personeli tazminatlarını yasal sürede ödemek kaydıyla çıkardık.

 

Kararın ilçeye etkisine değindi:

 

- Aladağ’da 10-11 ay hayat durdu.

 

Son durumu aktardı:

 

- Kromun ton fiyatı dünyada 380-400 dolara doğru çıkınca yeniden işbaşı yaptık. Eski personelimizi işe almaya başladık. Aladağ yeniden hareketlendi.

 

Aladağ, hayat yeniden hareketlenirken, yurt yangını acısıyla darbe yedi...

 

Akmetal’in “mola”sı, maden ekonomisinin ilçe için önemini ortaya koydu...

 

 

110’DAN 30 MİLYON DOLARA İNDİ

 

AKMETAL’in Aladağ’daki işletmesine komşu lojmanda Ahmet Kurmel ve danışmanı Serdar Özbek’le sohbet ederken bir yandan da Beşiktaş-Bursaspor maçını izliyorduk.

 

Ahmet Kurmel’e şirketi kapatma noktasına geldiklerinde cironun hangi noktaya gerilediğini sordum:

 

- 2013’te 110 milyon dolar olan ciromuz geçen yıl 30 milyon dolara indi.

 

Maç bitince CNN Türk’teki “Cumhurbaşkanlığı Sistemi”nin tartışıldığı program açıldı. Aladağ’ı konuşup, göz ucuyla CNN Türk’ü izlerken New York’taki kızım Sırma’dan mesaj geldi:

 

- İstanbul’da patlama olmuş.

 

CNN Türk 1-2 dakika sonra alt yazı geçti:

 

- Maçka’da patlama.

 

Gece boyunca ve dün hain saldırının acı bilançosuyla içimiz yandı:

 

- 42 şehit, 155 yaralı...

 

Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa diliyorum...

 

DARÜŞŞAFAKA’NIN ‘MUCİT’LERİ

 

CUMA günü Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) önderliğinde düzenlenen “İnovasyon Haftası”na giderken Darüşşafaka Cemiyeti Danışma Kurulu Başkanı Zekeriya Yıldırım aradı:

 

- Intel’in standına uğra, öğrencilerimizin neler yaptığını gör.

 

Intel ve Makers işbirliği yapmış, Darüşşafaka’nın 10, 11’inci sınıf öğrencilerinden bir grubu 1-1.5 ay eğitmişti. Projelerine baktım:

 

- Robot kol

 

- Uzaktan kontrollü priz

 

- Bitki sulama sistemi

 

- Akıllı güneş paneli

 

- Görme engelli için akıllı baston

 

- Sanal gerçeklik kaykayı

 

- Görme engelli için akıllı eldiven.

 

 

 

 

Yazının devamı...
Önce Türkiye’ye gelirim, STA’yı ben de isterim
10 Aralık 2016


- Osmanlı tarihçisi hocam Prof. Abdurrahim Abu-Husayn aralık ayında
“Mercidabık Konferansı” düzenliyor.

 

Dünyadan çeşitli uzmanlar 1516 yılının önemini tartışacak.

 

Aynı tarihlerde Dış Ekonomik İlişkileri Kurulu (DEİK) bünyesindeki Türk-Lübnan İş Konseyi Başkanı Rona Yırcalı ile önceki Başkan Mehmet Habbab’ın da Beyrut’ta olacağını belirtti:

 

 

- Vesileyle iki ülke arasındaki ilişkilerin gelimesine katkı sağlamak istiyorum.

 

Ardından Türkiye’nin Beyrut Büyükelçisi Çağatay Erciyes’in aldığı randevuyu bildirdi:

 

- Bir süre önce hükümeti kurmakla görevlendirilen Saad Al Hariri ile bir görüşme yapacağız.

 

Beyrut’ta “Mercidabık Konferansı”nın ilk bölümünü izledikten sonra görüşme turuna çıktık. Büyükelçi Erciyes, Yırcalı, Habbab, Neyzi, Lübnan-Türk İş Konseyi Eş Başkanı Wajih Bizri, Tefirom Yönetim Kurulu Başkanı Tevfik Öz ve Kale Grubu’nun Danışmanı Yalçın Yılmazkaya ile Saad Al Hariri’nin konutuna giderken 2009 Kasım’ını düşündüm.

 

Dönemin İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş, o sırada 22 ülkenin üye olduğu Akdeniz Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (ASCAME) Başkanlığını da yürütüyordu. ASCAME’nin genel kurulu için birlikte Beyrut’a gitmiş, Saad Hariri ile de görüşmüştük.

 

2005’te otomobili havaya uçurularak öldürülen Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin oğlu olan Saad Al Hariri, Kasım 2009’da hükümeti kurmuş, henüz güvenoyu almamıştı. Bize şu mesajı vermişti:

 

- Güvenoyu alır almaz ilk ziyaretimi Türkiye’ye yapacağım. Vizeyi de kaldıracağım.

 

Bu kez de önce hükümeti kurma çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi:

 

- Halk hükümetin kurulması konusunda umudunu kaybetmişti. Chirstmas’tan (25 Aralık) önce hükümetin kuruluş çalışmalarını tamamlanır. İlk ziyareti Türkiye’ye yapacağım.

 

Türkiye’ye geldiğinde kendini evinde gibi hissettiğini vurguladı:

 

- Lübnan’a gelen Türkler’in de aynı hissi yaşasın. Çok iyi ve güçlü ilişkilerimiz var. Daha iyi olabileceğine inanıyorum.

 

Türkiye’nin son 14 yıllık gelişmesine değindi:

 

- Türkiye’nin Tayyip Erdoğan liderliğinde nereden nereye geldiğini iyi biliyorum. Türkiye bölgede ekonomik ve siyasi açıdan önemli bir aktör. Önemi giderek artıyor.

 

Rona Yırcalı, bir süredir üzerinde durulan serbest ticaret anlaşmasını (STA) anımsattı, Hariri yanıt verdi:

 

- Ben de Lübnan-Türkiye arasında STA imzalanması gerektiğini düşünüyorum. Bu konu ilk gündem maddelerim arasında olacak.

 

Ardından turizme değindi:

 

- Ülkelerimiz arasında turizmin gelişmesi için de çalışacağım.

 

Lübnan’la artıda olduğumuz dış ticaret bir ara 1.3 milyar dolara çıksa da, şimdilerde yıllık 850 milyon dolar düzeyinde bulunuyor.

 

STA’nın imzalanmasıyla ticaret hacminin ciddi ölçüde büyümesi bekleniyor...

 

2010’da vizeyi kaldırma sözünü yerine getiren Hariri, bu kez de STA’nın devreye girmesini sağlar mı?

 

DOĞALGAZ ARAMADA TÜRK ŞİRKETLERİ GÖREV ALABİLİR

 

MEHMET Ali Neyzi, Lübnanda hükümeti kurmakla görevli Başbakan Saad Hariri’ye 7 yıl önceki rüzgar enerjisi projesini aktardı:

 

- Lübnan’da rüzgar enerjisi konusunda potansiyel var.

 

Hariri, konuyla ilgilendiğini belirtti:

 

- Bazı projeler ülkemizin gündeminde.

 

Türkiye’nin Beyrut Büyükelçisi Çağatay Erciyes, Lübnan’ın Akdeniz’de doğalgaz arama hazırlıklarını anımsattı:

 

- Ülkemizden TPAO ve Genel Enerji, Lübnan’ın Akdeniz’deki doğalgaz arama hazırlıkları için ön yeterlilik alan şirketler arasına girdi. Türk şirketlerinin örneğin Lübnanlı ortaklarla doğalgaz arama projesi üstlenmesini isteriz.

 

Hariri, olumlu yanıt verdi:

 

- Türk şirketlerinin doğalgaz işinde görev almasını isterim.

 

SELAMİ 24 YILDIR MERKEZ BANKASI BAŞKANI

 

TÜRKİYE’nin Beyrut Büyükelçisi Çağatay Erciyes, Türk-Lübnan İş Konseyi Başkanı Rona Yırcalı, önceki Başkan Mehmet Habbab ve Mehmet Ali Neyzi ile birlikte Lübnan Merkez Bankası Başkanı Riad Selami’yle de görüştük.

 

Selami, 24 yıldır görevde olduğunu vurguladı:

 

- Ülkemizde Merkez Bankası bağımsızdır.

 

Ülkede bankacılık sektörünün güçlü olduğuna değindi:

 

- Sektörün sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 12 düzeyinde.

 

Ülkedeki enflasyon düzeyini merak ettik, aktardı:

 

- Son iki yıldır sıfıra yakın.

 

Türkiye Merkez Bankası ile ilişkilerinin iyi olduğunu kaydetti:

 

- Türkiye’de Lübnan sermayeli iki banka var. Yaptıkları yatırım 1 milyar doları aşıyor.

 

Ülkemizde yaşanan kur dalgalanmasını sorduk, şu yanıtı verdi. - Türkiye, ihracat ülkesi. Türk Lirası’nın değer kaybı, ihracatı destekler.

 

İstanbul Finans Merkezi planı için de şu yorumu yaptı:

 

- Potansiyel var. Paranın serbest dolaşımı önemli.

 

12 HIRİSTİYAN, 12 MÜSLÜMAN BAKAN OLACAK

 

LÜBNAN’ın Anayasası’na göre ülke yönetiminde din ve mezheplere göre şu paylaşım var:

* Cumhurbaşkanı Hıristiyan.

* Başbakan Sünni.

* Meclis Başkanı Şii.

Hükümette bakanlık dağılımı da şöyle gerçekleşiyor:

* 12 Hıristiyan: 5 Maruni, 3 Rum Ortodoks, 2 Katolik Ortodoks, 2 Ermeni.

* 12 Müslüman: 5 Sünni, 5 Şii, 2 Dürzi

Yazının devamı...