TÜBA-AR
Türkiye Bilimler Akademisi Arkeoloji Dergisi
Turkish Academy of Sciences Journal of Archaeology
Sayı: 22
Volume: 22
2018
TÜBA-AR 22/2018
AMASYA – OLUZ HÖYÜK ATEŞGEDESİ VE
ERKEN ZERDÜŞT DİNİ KUTSAL ALANI
AMASYA – OLUZ HÖYÜK ATASHKADEH AND
THE EARLY ZOROASTRIAN SANCTUARY
Makale Bilgisi
Başvuru: 21 Şubat 2018
Hakem Değerlendirmesi: 05 Mayıs 2018
Kabul: 10 Nisan 2018
DOI Numarası: 10.22520/tubaar.2018.22.001
Article Info
Received: February 21, 2018
Peer Review: May 05, 2018
Accepted: April 10, 2018
DOI Number: 10.22520/tubaar.2018.22.001
Şevket DÖNMEZ *1
Anahtar Kelimeler: Amasya, Oluz Höyük, Zerdüşt, Erken Zerdüşt Dini, Ateşgede
Keywords: Amasya, Oluz Höyük, Zoroaster, Early Zoroastrianism, Atashkadeh
ÖZET
Oluz Höyük’ün Kızılırmak Havzası Demir Çağı’na katkıları kültürel, tarihsel ve askeri boyutun yanısıra dinsel bir
boyut da kazanmaya başlamıştır. 2B Mimari Tabakası (MÖ 425-300) ve 2A Mimari Tabakası’nda (MÖ 300-200) açığa
çıkarılan birtakım kalıntılar ile küçük buluntular, bilinmeyenlerin bilinenlerden çok daha fazla olduğu Zerdüşt Dini
ile Ateş Kültü’nün erken dönemlerinin anlaşılması noktasında çok önemli bilgiler sunmaktadır. Oluz Höyük’te 2013
dönemi çalışmaları sırasında Kutsal Ateş Çukuru’nun keşfi ile açığa çıkmaya başlayan kalıntıların, 2017 dönemi
itibarı ile bir Ateşgede ve Kutsal Alan’a ait olduğu anlaşılmıştır. Bu bağlamda Oluz Höyük’te ateşe tapan ya da saygı
duyan, Tevhid inancına önem gösteren, tanrı figürlerini önemsemeyen ya da kabul etmeyen bir toplumun varlığını
kanıtlanmış bulunmaktadır. MÖ 425-200 yılları arasında Ateşgede, Kutsal Alan ve bunlara ulaşımı sağlayan bir yol
(Pers Yolu) inşa ederek inançlarını somutlaştırmış bu insanların Pers kökenli oldukları ve Erken Zerdüşt Dini’nin
ilk toplumlarından birini oluşturdukları anlaşılmaktadır. Zerdüşt dininin tarihsel gelişimi incelendiğinde, erken
dönemde (MÖ 5. yüzyıl) açık havada yanan ve korunan ateşin, Oluz Höyük’te kurumsallaşmaya başlayan yeni bir
*
Prof.Dr., İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı. Beyazıt 34453-İstanbul.
E-posta: donmezsevket@gmail.com
Bu yazının hazırlanmasına yardım eden Arkeolog Burçin Adısönmez, Arkeolog-Desinatör Fidane Abazoğlu, Desinatör Nurcan Koç
(M.A) ve öğrencim Selmin Yüzbaşıoğlu ile Ayanis fotoğraflarını ileten meslektaşım Prof.Dr. Mehmet Işıklı’ya teşekkür ederim.
200
Şevket DÖNMEZ
dinin temel pratiği olduğu gözlenmektedir. Erken ve Orta Akhaimenid dönemlerinde oluşum sürecini yaşamış Erken
Zerdüşt Dini’ni oluşturan ritüeller ile pratiklerin Oluz Höyük’te saptanmış olması, Kuzey – Orta Anadolu (Pontika
Kappadokia) ve Kappadokia’nın Avesta’nın kutsal coğrafyası içinde değerlendirilmesi gerektiğine işaret etmektedir.
ABSTRACT
The contributions of Oluz Höyük to the Iron Age of Halys Basin took a religious turn including its cultural, historical
and military properties. The evidence and the small finds uncovered in 2B Architectural Layer (425-300 BC) and
2A Architectural Layer (300-200 BC) presents important data regarding the Early Zoroastrianism and the earlier
periods of Cult of Fire, a topic where unknown data far surpasses what is known. The remains started to be uncovered
by the discovery of Sacred Fire Pit is understood to belong to a Atashkadeh and a Sanctuary with the work of 2017.
In this context the presence of a people in Oluz Höyük who worships or reveres fire, believes in the unity in god and
does not care or believe in the figurines of deities is proven. It is understood that these people who concretized their
beliefs by building a Atashkadeh, a Sanctuary and a sacred road (Persian Road) which leads to them between the
years of 425-200 BC are Persian in origin and created one of the first communities of the Early Zoroastrianism. When
the historical process of the Zoroastrianism has been taken into account, the fire burning and preserved outdoors in
the earlier period (5th century BC) seems to be the central practice of the new religion which institutionalized in Oluz
Höyük. In Oluz Höyük, the presence of the rituals and the practices which constituted the Early Zoroastrianism in the
Early and Middle Achaemenid periods proves that North-Central Anatolia (Pontika Kappadokia) and Kappadokia
should be evaluated in the sacred geography of Avesta.
201
AMASYA – OLUZ HÖYÜK ATEŞGEDESİ VE ERKEN ZERDÜŞT DİNİ KUTSAL ALANI
GİRİŞ
Amasya il merkezinin 25 km güneybatısında, Yeşilırmak’ın
(Iris) büyük kollarından Çekerek Irmağı’nın (Skylax)
2 km kuzeyinde yer alan Oluz Höyük’te1 (bkz. Harita
1, Fig.1) 11. yılını tamamlayan sistematik arkeolojik
kazılar2 sonucunda bugüne değin 10 mimari tabaka açığa
çıkarılmıştır. Erken Tunç Çağı’ndan (MÖ 3. Binyılın
ortaları) Geç Hellenistik Dönem sonlarına (MÖ 47 yılı,
Zela Savaşı) uzanan tabakalaşma sürecinde 2. Mimari
Tabaka (MÖ 425-200) Akhaimenid (Pers) bulgularıyla
Oluz Höyük, Anadolu Demir Çağı’nın geç dönemleri için
çok önemli bir yerleşme durumuna gelmiştir.
Oluz Höyük’ün Kızılırmak Havzası Demir Çağı’na
katkıları kültürel, tarihsel ve askeri boyutun yanısıra
dinsel bir boyut da kazanmaya başlamıştır. 2B Mimari
Tabakası (MÖ 425-300) ve 2A Mimari Tabakası’nda
(MÖ 300-200) açığa çıkarılan birtakım kalıntılar ile
küçük buluntular, bilinmeyenlerin bilinenlerden çok
daha fazla olduğu Zerdüşt Dini ile Ateş Kültü’nün erken
dönemlerinin anlaşılması noktasında çok önemli bilgiler
sunmaktadır. Zerdüşt Dini’nin doğduğu topraklar,
Zerdüşt’ün yaşadığı zaman ve dinin ortaya çıktığı
dönemler bugüne değin tam olarak tanımlanamadığı için
Oluz Höyük güncel bulgularının önemi ve değeri eşsizdir.
Oluz Höyük arkeolojik buluntularının diğer bir önemi,
Zerdüşt Dini’nin oluşma dönemine ait kaynakların
Mada/Media (Güney Azerbaycan) ve Hazar Denizi’nin
doğusundaki toprakların (Uvarazmi - Horasan) yanısıra,
Kuzey – Orta Anadolu (Pontika Kappadokia) ve
Katpatuka/Kappadokia’da da aranması gerektiğine işaret
etmesidir (bkz. Harita 2).
Mada/Media (Güney Azerbaycan) ya da Uvarazmi’de
(Horasan) ortaya çıktığı ve Anadolu topraklarına MÖ
6. yüzyılın başlarından itibaren Med Krallığı’nın batıya
yayılımı ile girdiği düşünülen Zerdüşt Dini’nin kurucusu
Zerdüşt’ün nerede ve ne zaman doğduğu kesin olarak
bilinmemekle birlikte, MÖ 628 – 551 yılları arasında 77
yıl yaşadığı geleneksel bir görüştür. Hayatı hakkında çok
az bilgi bulunan Zerdüşt’ün ismi, eski Pers dilinde “Altın
Develer İle / Sarı Deve Sahibi / Deve Sahibi / Deveci”
gibi anlamlara geldiği düşünülmektedir. Zerdüşt’ün3
1
2
3
Oluz Höyük için bkz. Dönmez 2010; Dönmez 2011; Dönmez
2012; Dönmez 2013; Dönmez 2017; Dönmez/Naza-Dönmez
2010a; Dönmez/Naza-Dönmez 2010b; Dönmez/Yurtsever-Beyazıt 2013; Dönmez/Yurtsever-Beyazıt 2014.
Oluz Höyük 2017 Dönemi sistematik arkeolojik kazıları maddi
olarak Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile İstanbul Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi’nce (Proje
No. 25792, 26133) desteklenmiştir.
Zerdüşt, Avesta’da “Zarathustra” olarak geçmektedir. “Zarat”
eski İran dilinde altın anlamına gelirken ismin diğer yarısını
oluşturan “hustra” ise deve anlamındadır (Sarianidi 2010: 121).
annesi Daughdhova, babası ise Porouchaspa idi. Zerdüşt
yirmili yaşlarında İran’dan ayrılmış ve on yıl boyunca
gerçeği bulmak için dolaşmıştır. Gerçeği bulana kadar
devam eden süreç, Ahura Mazda’nın varlığını hissetmesi
ve vahyin gelmeye başlaması ile sonuçlanmıştır. Daha
sonra İran’a dönüp öğretilerini anlatmaya ve yaymaya
başlayan Zerdüşt, aralarındaki karmaşık ilişkiyi
düşünmeden iyi ve kötüyü dinsel temelde ayıran ilk insan
olmuştur4. Zerdüşt’ün yaymaya başladığı dinde iyiliğin
sahibi ve temsilcisi Ahura Mazda5, kötülüğün sahibi ise
Anghra Mainyu (Ahriman/Ehrimen) idi. Özellikle Sasani
Dönemi’nde (MS 224-641) belirmeye başlayan “İkilik”
(düalizm) sisteminin erken dönemlerde var olup olmadığı
noktasında ciddi şüpheler bulunmaktadır. Arkeolojik
bulgular MÖ 6. yüzyılda başlayan Erken Zerdüşt Dini
sürecinde İkilik’ten ziyade Tevhid’in (birleme) ön planda
olduğu bir inanç sistemine işaret etmektedir. Medler’in
işgale başladığı MÖ 6. yüzyıl başlarına değin Anadolu’da
kesintisiz bir biçimde farklı inanç sistemleri çerçevesinde
güçlü bir paganizm yaşanmıştır. Medler’le birlikte ise,
merkezinde Tevhid inancı olan Erken Zerdüşt Dini’nin
özellikle Kızılırmak Havzası ve doğusundaki coğrafyada
etkili olmaya başladığı anlaşılmaktadır. Heykelin
ve sunağın olmadığı, bunların yerini ateşin aldığı,
belki ateşin bir kıble olarak kullanıldığı yeni bir dinin
bulguları Oluz Höyük’te tartışmasız biçimde karşımızda
durmaktadır. Dönem olarak Klasik Çağ’ın sonları ile
Erken Hellenistik Dönem’e denk gelen 2. Mimari Tabaka
(MÖ 425-200) sürecinde eski Yunan’ın pagan dinine ve
kültürüne ait tanrı-tanrıça figürlü eserlerin bugüne değin
ele geçmemiş olması, Oluz Höyük’te ateşin merkezde
olduğu Erken Zerdüşt Dini yaşamında katı bir figür
yasağı bulunduğunu göstermektedir.
Günümüz Zerdüşt Dini’nin kutsal kitabı olan Avesta’nın
ilk olarak ne zaman kaleme alındığı ve bugün mevcut olan
kutsal metinlerin ilk yazılanlara ne kadar benzediği gibi
çok derin ve karmaşık sorunlar bulunmaktadır. Arkeolojik
bulgular, MÖ 6. yüzyılda İran coğrafyasında beliren
Erken Zerdüşt Dini’nin başlangıç dönemlerinde kutsal
bir kitaba sahip olmadığına işaret etmektedir. Zerdüşt’ün
MÖ 628-551 yılları arasında yaşamış olduğu düşüncesi,
ilginç bir şekilde Medler’in MÖ 590’larda Anadolu’ya
girişi ve Oluz Höyük’te 2B Mimari Tabakası’nda (MÖ
425-300) açığa çıkmaya başlayan Ateşgede (bkz. Plan
2, Fig.2) ve Kutsal Alan (bkz. Plan 1, Fig.2) ile tarihsel
temelde uyuşmaktadır.
Erken Zerdüşt Dini’nin başlangıç dönemlerini oluşturan
MÖ 6 ve 5. yüzyılın ilk yarısında, adını bile bilmediğimiz,
buna karşın bugünkü isminden dolayı Avesta olarak
4
5
Zerdüşt, Yunancada ise yıldıza tapana anlamına gelen “Zoroaster” olarak bilinmektedir.
Solmaz 2004: 14.
de Jong 2010: 85-89.
202
Şevket DÖNMEZ
Harita 1: MÖ 5 ve 4. Yüzyılarda Oluz Höyük ve Yakın Çevresi / Oluz Höyük and Immediate Vicinity in 5th and 4th Century BC
203
AMASYA – OLUZ HÖYÜK ATEŞGEDESİ VE ERKEN ZERDÜŞT DİNİ KUTSAL ALANI
Harita 2: Akhaimenid İmparatorluğu Yayılım Alanı / Expansion of the Achaemenid Empire
Figür 1: Oluz Höyük Genel Görünüm, Güneydoğudan / Oluz Höyük General View, From Southeast
204
Şevket DÖNMEZ
Figür 2: Ateşgede ve Erken Zerdüşt Dini Kutsal Alanı, 2B Mimari Tabakası (MÖ 425-300), Oluz Höyük / Atashkadeh and Early
Zoroastrian Sanctuary, 2B Architectural Layer (425-300 BC), Oluz Höyük
isimlendirebileceğimiz Zerdüşt’ten miras kalmış kutsal
sözlerin kitaplaşma sürecine dair somut bir bulgu bugüne
değin saptanamamıştır. Bilinen ya da daha doğru bir
söylemle tahmin edilense, Zerdüşt’ün aktardığı kutsal
sözlerin Medli Moglar’ca (Maguslar, Magi) ezberlenip,
halka sözsel olarak sunulmuş olduğudur. Bu süreç
Moglar için bir gelecek ve misyon hazırlamış olmalıdır.
Misyonları Zerdüşt Dini’nin yaşatılması olan Moglar’ın,
Medler’le birlikte Anadolu’ya ilk defa MÖ 590’larda
misyoner olarak girmiş ve sonrasında belki de hiç geri
dönmemiş oldukları düşünülebilir.
Tek tanrı – peygamber - vahiy sisteminin Önasya’daki
ilk örneği olan Erken Zerdüşt Dini’nin özellikle Erken
Akhaimenid Dönemi (MÖ 550-400) Anadolu yayılımında
Moglar’ın tek ruhban sınıf olduğu anlaşılmaktadır. Bu
süreç Moglar’ın yani Magi ruhban sınıfının kendilerini
Zerdüşt Dini’nin sahipleri, temsilcileri ve mirasçıları
olarak hissetmelerini sağlamıştır. Durum öyle bir hale
gelmişti ki; Mog olmak için ruhban sınıfı içinde doğmak
gerekiyordu, yani sonradan ve dışarıdan Mog olmak
imkansızdı. Bu süreçte, Zerdüşt Dini’nin kutsal bilgileri
babadan oğula geçen bir sistemde ruhban sınıfı dışına
sızdırılmayan dogmalar haline gelmiş olmalıdır. Böylece
MÖ 6 ve 5. yüzyıllarda Moglar, Erken Zerdüşt Dini’nin tek
sözcüleri olmuş ve sözel geleneğin yaşatılmasında hayati
bir rol oynamışlardır. Bu bağlamda Ateş Kültü, Haoma
Kültü, Kurban Kültü ve Su Kültü gibi pratiklerle oluşmaya
başladığı gözlenen Erken Zerdüşt Dini’nin Oluz Höyük’teki
varlığı noktasında, MÖ 5. yüzyılda henüz kitabı olmayan
sözel bir dönem yaşamış olduğu anlaşılmaktadır. Oluz
Höyük’te tüm detaylarıyla saptanan pratik ve ritüellerin
kısa bir süre içinde kitaplaşma sürecine bir hazırlık dönemi
olarak değerlendirilmesi de önemli olacaktır.
Erken Zerdüşt Dini’nin sözel dönemden kitaplaşma
dönemine geçmesindeki en büyük sıkıntısını yazısız bir
kültürden gelen Moglar oluşturmuş olmalıdır. Med kökenli
bir ruhban sınıf olan Moglar’ın mensubu oldukları toplumun
yazısız geçmişi, kutsal sözleri uzun süre ezberde tutmalarına
yol açmıştır. İran topraklarının köklü uluslarından biri olan
Medler, Herodotos gibi tarihsel olayları, şahsiyetleri ve
coğrafya ögelerini aktarmış bir gözlemci ve kaydedicinin
dikkatini önemli ölçüde çekmiştir. Herodotos’un Med
kralları temelindeki aktarımlarının Assur kaynaklarınca
da doğrulanması6, tarihçinin Anadolu ve yakın çevresi
hakkındaki bilgilerinin güvenilirliğini teyit etmektedir.
Medler’in askeri, siyasi ve dinsel tarihteki ağırlıklarına
karşın, anavatanları olan Kuzeybatı İran’da bile arkeolojik
anlamda tanımlanma sorunları içermeleri7, yani arkeolojik
bulgulardaki Med kimliğinin güçlü olmaması durumu,
Anadolu’da bugüne değin neden Medler’le ilgili bariz
maddi kültür kalıntılarına ulaşılamadığı sorusunu da
yanıtlamaktadır. Bu durum biraz da Medler’in kendilerine
ait yazıları ve yazılı tarihsel belgelerinin olmayışı
ile açıklanabilir. Bu arkeolojik gerçeklikler ışığında
Erken Zerdüşt Dini’ne ait ilk kutsal kitabın çok büyük
6
7
Scurlock 1990: 160.
Muscarella 1987: 109-127; Razmjou 2005: 271-314.
205
AMASYA – OLUZ HÖYÜK ATEŞGEDESİ VE ERKEN ZERDÜŞT DİNİ KUTSAL ALANI
olasılıkla MÖ 4. yüzyılın başlarında kaleme alınmış
olduğu anlaşılmaktadır. Zerdüşt’e ait hafızalardaki kutsal
sözlerin kıdemli Moglar tarafından yazılıp, nüshalarının
çoğaltılmış olduğu düşünülebilir. Kaleme alınmaya
başlanan ilk Avesta’nın özellikle III. Darius (MÖ 336330) döneminde 120 bin adet boğa derisine altın suyuyla
yazılıp, çoğaltılmış olduğu ve bunların da imparatorluğun
siyasi yönetim merkezi Persepolis’te koruma altına alındığı
bilinmektedir. Büyük İskender MÖ 330 yılının Ocak
ayında Persepolis’i yakarak tahrip etmiş ve bu sırada kutsal
metinler de yok olmuştur. İskender’in Persepolis’te yaptığı
kıyım kutsal metinlerin yakılması ile sınırlı kalmamıştır.
Çok büyük olasılıkla Avesta’yı hıfz etmiş olan Moglar da
katledilmiştir. Zaten kaleme alınmış kutsal metinlerden
ziyade Avesta’yı hafızalarında bulunduran ruhban sınıfının
ortadan kaldırılması Erken Zerdüşt Dini’ne çok daha fazla
zarar vermiş olmalıdır. Bu durum, Erken Zerdüşt Dini’nin
orijinal kutsal metinlerinin bir daha geri gelmeyecek şekilde
yok edilmiş olduğu anlamına gelmektedir. Sonraki süreçte
Parth Krallığı (MS 2-3. yüzyıllar) ve özellikle Sasaniler
bu felaketi telafi etmeye çalışmış olsalar da, yok olanların
hiçbir zaman tümüyle yerine konulamadığı anlaşılmaktadır.
Elde kalan metinlerin toparlanması ve yapılan eklemeler
sonucu Zerdüşt Dini’nin Sasani Dönemi’nde Tevhid
çizgisinden ayrılarak İkilik sistemine doğru evrilmiş olduğu
düşünülebilir. Sonradan yazılmış olan günümüz metinlerinin
Büyük İskender tarafından ortadan kaldırılan orijinal kutsal
kitaptan neleri barındırdığı konusu Zerdüşt Dini için asla
belirlenemeyecek ve bilinemeyecek bir sorundur.
OLUZ HÖYÜK ATEŞGEDESİ VE ERKEN ZERDÜŞT DİNİ
KUTSAL ALANI
Anadolu’da Erken Tunç Çağı8 ile Hitit9 ve Urartu10
krallıklarında ateş ile ilgili birtakım dinsel törenlerin
yapıldığına dair buluntular olsa da, Zerdüşt Dini’nin en
önemli ve köklü ritüeli ve pratiğini oluşturan Ateş Kültü11
ile ilgili bulgular, Geç Demir Çağı’nda Katpatuka/
Kappadokia ve yakın çevresini işaret etmektedir.
Urartu Kralı II. Rusa (MÖ 685-645) döneminde kurulan
Ayanis Kalesi’nde (Rusaḫinili Eiduru-kai) keşfedilen
Haldi Tapınağı (bkz. Plan 3), Anadolu ile Kuzeybatı
İran arasında Ateş Kültü temelinde izlenmeye çalışılan
dinsel bağlantılara yeni katkılar yapmaktadır. Tapınağın
kuzey cephesinin dibinde bulunmuş olan umbosu aslan
başlı protomlu tunç bir kalkan12 üzerindeki yazıtta geçen
ateş ile ilgili ifadeler, bugüne değin Urartu dünyasında ilk
defa karşılaşılan bir durumdur; “Efendi Haldi’ye, Argišti
8
9
10
11
12
Kiras 2017: 44-72.
Taş 2011: 7-18.
Baştürk 2009: 138-142; Baştürk 2012: 310.
Kellens 1983: 107-123; Darrow 1988: 417-442.
Çilingiroğlu 2004: Res.7.
Figür 3: Haldi Tapınağı’nın Güney Cephesindeki Ocak, Ayanis
(Ayanis Kazıları Arşivi) / Oven at the Southern Side of the Haldi
Temple, Ayanis (Ayanis Excavations Archive)
Figür 4: Haldi Tapınağı’nın Kuzey Cephesindeki Ocak, Ayanis
(Ayanis Kazıları Arşivi) / Oven at the Northern Side of the Haldi
Temple, Ayanis (Ayanis Excavations Archive)
oğlu Rusa, bu kalkanı yaptırdı ve yaşamı için adadı;
onu Rusa’nın Eiduru Karşısındaki Kenti’ne koydurdu.
Haldi’nin yüceliğinin yardımıyla ben Argišti oğlu Rusa,
kudretli kral, yüce kral, ülkelerin kralı, Biainili’nin Kralı,
güçlü kral, Tuşpa’nın yöneticisi. Rusa der ki: Her kim bu
kalkanı alırsa, kim ki onu atarsa(?), kim sulara .?., kim
.?., her kim ateşlerin (ve/veya) toprakların(?) üzerine
toprak atarsa, kim ki benim adımı siler ve yerine kendi
adını koyarsa, Haldi onu, onun tohumunu ve tohumunun
tohumunu güneşin altından yok etsin”13. Bu ifadeden
de anlaşılacağı üzere yazıtta ateşin söndürülmemesi
noktasında ateşe kutsallık yükleyen tanımlamalar
bulunmaktadır. Bu duruma ilave olarak, tapınağın kuzey
ve güney yüzlerindeki köşelerde yer alan iki ocak14 (Fig.
3-4), MÖ 670’li yıllarda inşa edildiği düşünülen Haldi
Tapınağı ile Kutsal Ateş ya da başka bir deyişle Ateş Kültü
arasındaki ilişkiye filolojik bulguların yanısıra arkeolojik
13
14
Salvini 2001: 272.
Çilingiroğlu 2004: Res.7-8.
206
Şevket DÖNMEZ
kimlik de kazandırmıştır. Özellikle ateş ile ilgili derin
ifadeler taşıyan aslan başlı kalkanın kuzey ocak yakınında
bulunması, filolojik ve arkeolojik açıdan dikkat çekicidir.
Ayanis’in İran coğrafyasına yakın konumu, MÖ 6.
yüzyıldan itibaren Batı İran’da ortaya çıkacak olan Erken
Zerdüşt Dini ile olan ilişkileri Ateş Kültü temelinde
incelememiz için oldukça önemlidir. MÖ 5. yüzyılda
inşa edilmiş olduğu düşünülen Pasargadae’deki Zendan-i
Süleyman15 ile Nakş-i Rüstem’deki Kaabe-i Zerdüşt’ün16
plan şeması bakımından Urartu tapınaklarına olan
benzerlikleri Ayanis bulguları ile daha da anlamlı bir hale
gelmektedir.
Oluz Höyük’te 2013 dönemi çalışmaları sırasında Kutsal
Ateş Çukuru’nun keşfi ile açığa çıkmaya başlayan
kalıntıların, 2017 dönemi itibarı ile bir Ateşgede (bkz. Plan
2, Fig.2) ve Kutsal Alan’a (bkz. Plan 1, Fig.2) ait olduğu
anlaşılmıştır. Kenarları ateşten kaynaklanan yüksek ısı
nedeniyle kızıllaşmış ve yer yer kararmış kaba yonu bir
taş sırasıyla çevrelenmiş Kutsal Ateş Çukuru merkezli
Figür 5a: Kandil Kaidesi, Taş, 2B Mimari Tabakası (MÖ 425-300),
Oluz Höyük / Oil Lamp Base, Stone, 2B Architectural Layer (425300 BC), Oluz Höyük
olarak devam eden ayrıntılı çalışmalar sonucunda, Kutsal
Alan’ın bu aşamada sella, taş platform ve taş döşemeli
mekanlardan oluştuğu gözlenmektedir (bkz. Plan 1).
Ateşgede ise, kenarları bir sıra taş ile oluşturulmuş 1.60 m
çapındaki Kutsal Ateş Çukuru ile bazıları düzgün işlenmiş,
çoğunluğu ise kaba yonu taşlarla kullanılarak yapılmış taş
döşemeli bir selladan ibarettir (bkz. Plan 2). Kutsal Ateş
Çukuru’nun mimarisini oluşturan taşların içinde bulunan
taş bir kandil kaidesi (Fig. 5 a-b), Oluz Höyük’te sayıları
oldukça fazla olan bu eserlerin Ateş Kültü’nün önemli
bir parçası olduğu gözlenmektedir. Öyle anlaşılıyor ki,
ateşin açıkta yandığı bu kandiller parçalansa da atılmıyor,
Ateşgede’nin bir parçası olarak kullanılmaya devam
ediliyordu. Kuzeyi ve batısı taş duvarlarla sınırlandırılmış
olan Ateşgede’nin kuzeybatı köşesinde yer alan Kutsal
Ateş Çukuru ile birlikte tasarlanarak inşa edilmiş olduğu
anlaşılmaktadır. Ateşgede’nin doğusunda zemini taş
döşemeli büyük bir mekan yer almaktadır (bkz. Plan 1,
Fig. 2). Ateşgede’nin zeminini oluşturan taş döşemede,
Kutsal Ateş Çukuru’nun hemen güneydoğusunda yer alan
0.70 x 0.20 m boyutlarında, kuzey-güney doğrultusundaki
dikdörtgen biçimli iri bir taşın özenle işlenerek ve bilinçli
olarak olduğu noktaya yerleştirildiği anlaşıldı (bkz. Plan
2, Fig. 2). Söz konusu taşın çok büyük olasılıkla çukurda
yanmakta olan ebedi ve kutsal ateşi yönetmek amacıyla
rahibin yani Mog’un (Magus) durduğu ve duaları okuduğu
yer olması kuvvetle muhtemeldir.
1.60 m çapındaki Kutsal Ateş Çukuru’nun boyutu göz
önüne alındığında Ateşgede’nin kapalı bir mekan olmadığı
ve çatısının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Strabon (MÖ 64
– MS 21), Kappadokia’da Pyraetheia’ların (ateşgedeler)
içinde çevresi kapalı ve üstü açık sellalarda ebedi ateşlerin
yandığından bahsetmektedir; “……Kappadokia’da (ki
burada adına Pyraetheia adı verilen Magi sekti oldukça
Figür 5b: Kandil Kaidesi, Taş, 2B Mimari Tabakası (MÖ 425-300), Oluz Höyük / Oil Lamp Base, Stone, 2B Architectural Layer (425300 BC), Oluz Höyük
15
16
Schmidt 1953: Fig.6B.
Stronach 1967: Pl.XXIV.
207
AMASYA – OLUZ HÖYÜK ATEŞGEDESİ VE ERKEN ZERDÜŞT DİNİ KUTSAL ALANI
geniştir ve ayrıca bu ülkede çok sayıda Pers tanrılarına
adanmış tapınak yer alır), kurbanlar kılıç ile verilmez.
Bunun yerine bir eşit odun ile döverek kurbanlar sunulur.
Burada aynı zamanda Pyraetheia adı verilen açık hava
tapınakları yer alır. Bu mekânların merkezinde üzerinde
çok miktarda kül bulunan ve Magi’nin kutsal ateşi
sürekli olarak yanar durumda tuttuğu bir sunak yer alır.
Buraya her gün giren magi bir saat boyunca ilahiler okur.
Asalarını ateşin önünde tutar ve başlarına, yanaklarına
kadar uzayıp dudaklarını örten keçe başlıklar takarlar. Aynı
gelenekler Anaitis ve Omanus tapınaklarında da görülür. Bu
tapınakların da kutsal bölümleri bulunur. İnananları kutsal
geçit törenlerinde Omanus’un ahşap heykelini taşırlar. Şimdi
bunları bizzat gördüğüme göre; diğer başka şeylerle birlikte,
takip eden olaylarla birlikte bu tarihçede kaydedilmiştir”;
(Geographika, XV, 3, 15). Bu önemli bilgi Oluz Höyük
bulgularıyla birlikte, ateşegedelerin Roma Dönemi’ndeki
varlıkları kadar, Roma öncesindeki mevcudiyetlerine de
ışık tutmaktadır. Oluz Höyük Ateşgedesi, Kappadokia’da
Strabon öncesi dönemlerde, özellikle Akhaimenid
egemenliğinin yaşanmakta olduğu MÖ 5 ve 4. yüzyıllarda
ebedi ateşlerin yandığı tapınak ve kutsal alanların olduğuna
işaret eden ilk arkeolojik bulgudur. Strabon, değişimler
yaşamış olsa da Roma Dönemi’ne kadar devam eden bu
geleneğin tanığı ve aktarıcısı olmuştur.
Pers Yolu’nun güney ve güneydoğusunda yer alan
Ateşgede ve Kutsal Alan’ın konumu (Fig. 2) oldukça
dikkat çekicidir. Ateşgede ve Pers Yolu’nun birbirlerine
olan yakınlığı, yolun yerleşmeye giriş işlevinin yanında
yerleşme içinden Ateşgede’ye ulaşımda da kutsal bir
işlev ve anlam taşıdığını göstermektedir. Ateşgede’nin
üstünün açık olması gerektiği hakkındaki düşüncemiz
Strabon’un verdiği önemli bilgilerin yanısıra, ateş
alevinin açık havada meydana getirilmesi zorunluluğu
ile de örtüşmektedir. Başka bir deyişle ateşle ilgili
ayinlerin, ateşin dışarıda yanma zorunluluğu nedeniyle
açık havada icra edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Ateşe
gösterilen saygı adına gerçekleştirilen dinsel törenlere
ait eski izlerin Önasya coğrafyasında ne denli nadir
olduğu düşünüldüğünde, Ateş Kültü ile ilgili eşsiz
bir bulgu olan Oluz Höyük Ateşegedesi ile Kutsal
Alanı’nın önemi bir kez daha artmaktadır. Bununla
birlikte, MÖ 5. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen
Ateşgede, özelde Oluz Höyük genelde ise Kuzey – Orta
Anadolu ile Kızılırmak Havzası yani Kappadokia Geç
Demir Çağı toplumlarının güçlü ateşperest kimlikleri
ile gerçekleştirdikleri Ateş Kültü faaliyetlerine ve
Erken Zerdüşt Dini’nin uygulamalarına işaret etmesi
bakımından ayrıca önemlidir. Moglar’ın yönettiği
ateş törenleri zamanla ateşgedeler içindeki sunaklarda
da yapılmaya başlanmış olmalıdır. Başlangıçta dar
ve elit bir kesime hitap eden Erken Zerdüşt Dini’nin,
Figür 6: Kutsal Ateş Çukuru Kazı Çalışmaları, 2B Mimari Tabakası
(MÖ 425-300), Oluz Höyük / Excavation Work on the Sacred Fire
Pit, 2B Architectural Layer (425-300 BC), Oluz Höyük
Figür 8a: Tabak, Pt, 2A Mimari Tabakası (MÖ 300-200), Oluz
Höyük / Plate, Baked Clay, 2A Architectural Layer (300-200 BC),
Oluz Höyük
Figür 7: Kutsal Ateş Çukuru Kazı Çalışmaları Sırasında Bulunan
Tunç Levha, 2B Mimari Tabakası (MÖ 425-300), Oluz Höyük /
Bronze Plate Found in the Excavation of the Sacred Fire Pit, 2B
Architectural Layer (425-300 BC), Oluz Höyük
Figür 8b: Tabak, Pt, 2A Mimari Tabakası (MÖ 300-200), Oluz
Höyük / Plate, Baked Clay, 2A Architectural Layer (300-200 BC),
Oluz Höyük
208
Şevket DÖNMEZ
ateş ayinleri ile birlikte yayılım alanı bulduğu ve
ibadetler ile ayinlerin halka açık bir hale gelmiş olduğu
düşünülebilir.
2013 döneminde başlayan Oluz Höyük Ateşgede ve
Kutsal Alan kazıları sırasında, söz konusu kalıntıların
üstünün tamamen taş ve toprakla kaplanmış olduğu
gözlenmiştir. Bu durum Ateşgede ve Kutsal Alan’a ait
mimari ögelerin bilinçli olarak yıkılıp, tahrip edilmiş
ve sonrasında tekrar kullanılmaması için taşlarla
örtülmüş olduğu anlamına gelmektedir. Ateşgede
içinde bulunan Kutsal Ateş Çukuru’nun keşfi sırasında
da benzer bir durum gözlemlemiştik. Çukurun içinde
yer alan küllerin üzerinde kerpiç blokları (Fig.6),
çanak-çömlek parçaları, tunç bir levha (Fig.7) ile
iki adet pişmiş toprak tabak saptanmıştı (Fig.8 a-b,
Fig.9 a-b). Söz konusu buluntular hiç kuşku yok ki,
Kutsal Ateş Çukuru’nun bothros işlevi verilerek
bir daha kullanılmaması için kapatılmış olduğuna
işaret etmektedir. Ateşgede ve Kutsal Alan’ın 2A
Mimari Tabakası sakinleri tarafından MÖ 3. yüzyılın
sonlarına doğru tahrip edilmiş ve ortadan kaldırılmış
olduğu anlaşılmaktadır. Bu tarihlememizle ilgili en
önemli arkeolojik kanıtlar Kutsal Ateş Çukuru’nun üst
seviyelerinde bulunmuş olan tabaklardır (Fig.8 a-b,
Fig.9 a-b). Ateşgede ve Kutsal Alan ile aynı kaderi
Pers Yolu’nun da yaşamış olduğu gözlenmektedir.
Yolun güney kesiminin doğu kanadındaki taşlar
sökülerek batı kanadı üzerinde köşeli bir yapı inşa
edilmiş ve Pers Yolu’nun işlevine son verilmiştir
(Fig.10). MÖ 3. yüzyılın sonlarında gerçekleşmiş
olduğunu düşündüğümüz dinsel temelli bu dönüşüm
ve reddiyenin 2A Mimari Tabakası sakinleri tarafından
politik gelişmelere koşut olarak yapılmış olduğu
anlaşılmaktadır. Büyük İskender’in MÖ 334’de
başlayan Asya Seferi’nin Anadolu için en önemli
sonucu yaklaşık 220 yıllık Akhaimenid egemenliğinin
sona ermiş olmasıdır. Akhaimenid kralı III. Darius’un
MÖ 330’da ölmesiyle tüm Pers coğrafyasında olduğu
gibi Anadolu’da da siyasi iklim yavaş da olsa değişmeye
başlamıştır. Buna koşut olarak dinsel dönüşümler de el
değiştiren coğrafyalarda sıkça görülen bir durumdur. Bu
bağlamda 250 yıla yaklaşan bir süreçte Oluz Höyük’te
yaşamış olan Pers zümresinin sahip olduğu kültür
ve dinsel değerlerin yeni politik etkilerle dönüşüme
zorlanmış olduğu düşünülebilir. Bu dönüşümün
yalnızca bazı değerleri terk etmekle ya da inkarla değil,
onu bir daha geri gelmemecesine yok etme düşüncesi
taşıdığı arkeolojik olarak Pers Yolu (Fig.10), Ateşgede
(bkz. Plan 2, Fig.2) ve Kutsal Alan’da (bkz. Plan 1,
Fig.2) saptanmıştır. MÖ 3. yüzyıl sonlarında ortadan
kaldırılmış olan Oluz Höyük kutsal mekanlarının
temel seviyesinde de olsa günümüze ulaşması ise
gerçekten büyük bir şanstır. Tümüyle taş ve toprakla
kaplanmış Ateşgede ve Kutsal Alan’ın bulunduğu yere
büyük ve kütlesel bir yapı inşa edilmemiş olması,
söz konusu kutsal mekanların belli ölçüde de olsa
günümüze ulaşmasını sağlamıştır. Aslında benzer bir
dönüşüm ve yıkımın 2B Mimari Tabakası sakinleri
tarafından da gerçekleştirilmiş olması arkeolojik
bir ironi olarak karşımıza çıkmaktadır. MÖ 450
yıllarında Oluz Höyük’e gelen Pers zümresi yerleşme
tasarımlarını ve kutsal yapılarını hayata geçirmek için
3. Mimari Tabaka’nın yapılarını ortadan kaldırmıştır.
Bu yapılar içinde yer alan Kubaba Tapınağı da kısmen
yıkılmıştır. Yüksek duvarları aşağı indirilerek taşlar
sellaya doldurulmuştur. Tapınakta bulunmuş olan
üst kısmı noksan taş Kubaba heykelciği, yapıya ve
Kubaba kültüne ait ne varsa imha edilmiş olduğuna
işaret etmektedir.
Oluz Höyük Ateşgedesi ve Kutsal Alanı henüz tümüyle
açığa çıkarılmış değildir. Özellikle A Açması’nın
güney bölgelerindeki alanlarda yapılacak genişleme
ve derinleşmeler ile Kutsal Alan’ın diğer birimlerine
ulaşılmaya çalışılacaktır. Ateşgede ve Kutsal Alan’ın
250 yıla yakın bir süreçte 2B ve 2A mimari tabakaları
dönemlerinde ayakta kalmış olmasına karşın, yangın
ve depremler nedeniyle zaman zaman ciddi biçimde
zarar gördüğü anlaşılmaktadır. Kutsal Alan’ın içinde
2015 dönemi çalışmaları sırasında açığa çıkarılan bir
bothrosta (b.3030) bulunan parçalanmış durumdaki
beş adet stroter (Fig.11 a-b, 12 a-b, 13 a-b, 14 a-b,
15 a-b), söz konusu yangın ve depremleri kanıtlayan
arkeolojik bulgulardır. Söz konusu stroterler ayrıca,
Kutsal Alan’ın henüz kazılmamış alanlarında kapalı
mekanlar ya da ahşap dikmelerle taşınan girişler
bulunduğuna işaret etmektedir. MÖ 4. yüzyıl
özellikleri gösteren stroterlerin 50 cm’ye ulaşan
uzunlukları, Oluz Höyük’te bunları taşıyabilecek
kadar güçlü çatı sistemleri olan bina ya da yapılar
olduğunu göstermektedir. Söz konusu bothrosta
stroterler dışında Ateşgede ve Kutsal Alan’a ait ahşap
kapılarla ilgili olduğunu düşündüğümüz çok sayıda
demir zincir, halka ve aksamın yanısıra bulunan iki
adet uzun ve ince tunç alet (Fig.16 a-b, 17 a-b) oldukça
önemlidir. Biri noksan olmasına karşın uzunlukları 30
cm’yi aşan uzun aletlerin Moglar’ın Ateşgede’deki
ayinlerinde dua okuyarak ateşi yönetmeleri sırasında
kullanmış oldukları düşünülebilir. Metal olmaları
nedeniyle ateş içinde kısa sürede elle tutulamayacak
kadar ısınacakları düşünüldüğünde, bu aletlerin ahşap
saplar monte edilerek kullanılmış olmaları kuvvetle
muhtemeldir. Ayin sırasında Ateşgede’de dua okuyan
ve yanmakta olan ebedi ateşi yöneten Mog’un durduğu
özel taş ile birlikte düşünüldüğünde söz konusu uzun
tunç aletlerin Erken Zerdüşt Dini ateş uygulamalarının
değişmez bir parçası olduğu anlaşılmaktadır.
209
AMASYA – OLUZ HÖYÜK ATEŞGEDESİ VE ERKEN ZERDÜŞT DİNİ KUTSAL ALANI
Figür 9a: Tabak, Pt, 2A Mimari Tabakası (MÖ 300-200), Oluz
Höyük / Plate, Baked Clay, 2A Architectural Layer (300-200 BC),
Oluz Höyük
Figür 9b: Tabak, Pt, 2A Mimari Tabakası (MÖ 300-200), Oluz
Höyük / Plate, Baked Clay, 2A Architectural Layer (300-200 BC),
Oluz Höyük
Figür 10: Pers Yolu Kazı Çalışmaları, 2B Mimari Tabakası (MÖ 425-300), Oluz Höyük / Excavation Work on the Persian Road, 2B
Architectural Layer (425-300 BC), Oluz Höyük
Figür 11a: Stroter, Pt, 2A Mimari Tabakası (MÖ 300-200), Oluz
Höyük / Stroter, Baked Clay, 2A Architectural Layer (300-200
BC), Oluz Höyük
Figür 11b: Stroter, Pt, 2A Mimari Tabakası (MÖ 300-200), Oluz
Höyük / Stroter, Baked Clay, 2A Architectural Layer (300-200
BC), Oluz Höyük
210
Şevket DÖNMEZ
Figür 12a: Stroter, Pt, 2A Mimari Tabakası (MÖ 300-200), Oluz
Höyük / Stroter, Baked Clay, 2A Architectural Layer (300-200
BC), Oluz Höyük
Figür 12b: Stroter, Pt, 2A Mimari Tabakası (MÖ 300-200), Oluz
Höyük / Stroter, Baked Clay, 2A Architectural Layer (300-200
BC), Oluz Höyük
Figür 13a: Stroter, Pt, 2A Mimari Tabakası (MÖ 300-200), Oluz
Höyük / Stroter, Baked Clay, 2A Architectural Layer (300-200
BC), Oluz Höyük
Figür 13b: Stroter, Pt, 2A Mimari Tabakası (MÖ 300-200), Oluz
Höyük / Stroter, Baked Clay, 2A Architectural Layer (300-200
BC), Oluz Höyük
Figür 14a: Stroter, Pt, 2A Mimari Tabakası (MÖ 300-200), Oluz
Höyük / Stroter, Baked Clay, 2A Architectural Layer (300-200
BC), Oluz Höyük
Figür 14b: Stroter, Pt, 2A Mimari Tabakası (MÖ 300-200), Oluz
Höyük / Stroter, Baked Clay, 2A Architectural Layer (300-200
BC), Oluz Höyük
211
AMASYA – OLUZ HÖYÜK ATEŞGEDESİ VE ERKEN ZERDÜŞT DİNİ KUTSAL ALANI
Figür 15a: Stroter, Pt, 2A Mimari Tabakası (MÖ 300-200), Oluz
Höyük / Stroter, Baked Clay, 2A Architectural Layer (300-200
BC), Oluz Höyük
Figür 16 a-b: Alet, Tunç, 2A Mimari Tabakası (MÖ 300-200),
Oluz Höyük / Tool, Bronze, 2A Architectural Layer (300-200 BC),
Oluz Höyük
Figür 15b: Stroter, Pt, 2A Mimari Tabakası (MÖ 300-200), Oluz
Höyük / Stroter, Baked Clay, 2A Architectural Layer (300-200
BC), Oluz Höyük
Figür 16 a-b: Alet, Tunç, 2A Mimari Tabakası (MÖ 300-200), Oluz
Höyük / Tool, Bronze, 2A Architectural Layer (300-200 BC), Oluz
Höyük
Figür 17 a-b: Alet, Tunç, 2A Mimari Tabakası (MÖ 300-200), Oluz
Höyük / Tool, Bronze, 2A Architectural Layer (300-200 BC), Oluz
Höyük
Figür 16 a-b: Alet, Tunç, 2A Mimari Tabakası (MÖ 300-200), Oluz
Höyük / Tool, Bronze, 2A Architectural Layer (300-200 BC), Oluz
Höyük
212
Şevket DÖNMEZ
Plan 1: Ateşgede ve Erken Zerdüşt Dini Kutsal Alanı, 2B Mimari Tabakası (MÖ 425-300), Oluz Höyük / Atashkadeh and the Early
Zoroastrian Sanctuary, 2B Architectural Layer (425-300 BC), Oluz Höyük
Plan 2: Ateşgede, 2B Mimari Tabakası (MÖ 425-300), Oluz Höyük
/ Atashkadeh, B Architectural Layer (425-300 BC), Oluz Höyük
Plan 3: Haldi Tapınağı, Ayanis / Haldi Temple, Ayanis
213
AMASYA – OLUZ HÖYÜK ATEŞGEDESİ VE ERKEN ZERDÜŞT DİNİ KUTSAL ALANI
SONUÇ
KAYNAKÇA
2009 döneminde Pers Yolu’nun keşfi ile başlayan ve
2013 yılında Kutsal Ateş Çukuru’nun bulunmasıyla
hızlanan arkeolojik çalışmalar, Oluz Höyük’te ateşe
tapan ya da saygı duyan, Tevhid inancına önem gösteren,
tanrı figürlerini önemsemeyen ya da kabul etmeyen
bir toplumun varlığını kanıtlamış bulunmaktadır. MÖ
425-200 yılları arasında Ateşgede, Kutsal Alan ve
bunlara ulaşımı sağlayan bir yol (Pers Yolu) inşa ederek
inançlarını somutlaştırmış bu insanların Pers kökenli
oldukları ve Erken Zerdüşt Dini’nin ilk toplumlarından
birini oluşturdukları anlaşılmaktadır. Zerdüşt Dini’nin
tarihsel gelişimi incelendiğinde, erken dönemde (MÖ
5. yüzyıl) açık havada yanan ve korunan ateşin, Oluz
Höyük’te kurumsallaşmaya başlayan yeni bir dinin
temel pratiği olduğu gözlenmektedir. Erken ve Orta
Akhaimenid dönemlerinde oluşum sürecini yaşamış
Erken Zerdüşt Dini’ni oluşturan ritüeller ile pratiklerin
Oluz Höyük’te saptanmış olması, Kuzey – Orta Anadolu
(Pontika Kappadokia) ve Kappadokia’nın Avesta’nın
kutsal coğrafyası içinde değerlendirilmesi gerektiğine
işaret etmektedir.
BAŞTÜRK, M.B. 2009
“Ayanis Tapınağı’ndaki Simgeler Işığında Urartu Kült
Uygulamaları Üzerine”, Altan Çilingiroğlu’na Armağan.
Yukarı Denizin Kıyısında Urartu Krallığı’na Adanmış
Bir Hayat/Studies in Honour of Altan Çilingiroğlu.
A Life Dedicated to Urartu in the Shores of the Upper
Sea (H. Sağlamtimur/E. Abay/Z. Derin/A.Ü. Erdem/A.
Batmaz/F. Dedeoğlu/M. Erdalkıran/M.B. Baştürk/E.
Konakçı). İstanbul: 133-149.
BAŞTÜRK, M.B. 2012
Doğu Anadolu’da Demir Çağlar İnanç Sistemlerinin
Arkeolojik ve Filolojik Veriler Işığında İncelenmesi (Ege
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış
Doktora Tezi). İzmir.
ÇİLİNGİROĞLU, A. 2004
“Silah, Tohum ve Ateş”, 60. Yaşında Fahri Işık’a Armağan.
Anadolu’da Doğdu/Festschrift für Fahri Işık zum 60.
Geburtstag (Eds. H. İşkan/G. Işın). İstanbul: 257-267.
DARROW, W.R. 1988
“Keeping the Waters Dry: The Semiotics of Fire and
Water in the Zoroastrian ‘Yasna’ ”, Journal of the
American Academy of Religion 56/3: 417-442.
de JONG, A. 2010
“The Contribution of the Magi”, Birth of the Persian
Empire (Ed. J. Curtis/St J. Simpson). New York: 85-99.
DÖNMEZ, Ş. 2010
“Oluz Höyük 2007 ve 2008 Dönemi Çalışmaları.
Değerlendirmeler ve Sonuçlar”, Amasya-Oluz Höyük.
Kašku Ülkesi’nin Önemli Kenti. 2007 ve 2008 Dönemi
Çalışmaları Genel Değerlendirmeler ve Ön Sonuçlar/The
Principal Site of Kašku Land. The Preliminary Reports of
2007 and 2008 Seasons General Evaluations and Results
(Ed. Ş. Dönmez). Ankara: 59-69.
DÖNMEZ, Ş. 2011
“Oluz Höyük Kazısı Dördüncü Dönem (2010)
Çalışmaları: Değerlendirmeler ve Sonuçlar”, Colloquium
Anatolicum X: 103-128.
DÖNMEZ, Ş. 2012
“Oluz Höyük Kazısı Beşinci Dönem (2011) Çalışmaları:
Değerlendirmeler ve Sonuçlar”, Colloquium Anatolicum
XI: 151-178.
214
Şevket DÖNMEZ
DÖNMEZ, Ş. 2013
“Oluz Höyük: Kuzey-Orta Anadolu’nun Kralî Pers
Merkezi”, Güneş Karadeniz’den Doğar. Sümer Atasoy
Armağanı/Lux ex Ponto Euxino. Studies Presented in
Honour of Sumer Atasoy (Ed. Ş. Dönmez). Ankara: 103140.
Dönmez 2017: Ş. Dönmez. Amasya-Oluz Höyük. KuzeyOrta Anadolu’da Bir Akhaimenid (Pers) Yerleşmesi.
2009-2013 Çalışmaları Genel Değerlendirmeler ve
Önsonuçlar. Amasya.
DÖNMEZ, Ş/NAZA-DÖNMEZ, E.E. 2010a
“Oluz Höyük 2007 Dönemi Çalışmaları”, AmasyaOluz Höyük. Kašku Ülkesi’nin Önemli Kenti. 2007 ve
2008 Dönemi Çalışmaları Genel Değerlendirmeler ve
Ön Sonuçlar/The Principal Site of Kašku Land. The
Preliminary Reports of 2007 and 2008 Seasons General
Evaluations and Results (Ed. Ş. Dönmez). Ankara: 21-31.
DÖNMEZ, Ş/NAZA-DÖNMEZ, E.E. 2010b
“Oluz Höyük 2008 Dönemi Çalışmaları”, AmasyaOluz Höyük. Kašku Ülkesi’nin Önemli Kenti. 2007 ve
2008 Dönemi Çalışmaları Genel Değerlendirmeler ve
Ön Sonuçlar/The Principal Site of Kašku Land. The
Preliminary Reports of 2007 and 2008 Seasons General
Evaluations and Results (Ed. Ş. Dönmez). Ankara: 33-57.
RAZMJOU, S. 2005
“Religion and Burial Customs”, Forgotten Empire. The
World of Ancient Persia (Ed. J. Curtis/N. Tallis). London:
150-157.
SALVINI, M. 2001
“Royal Inscritions on Bronze Artifacts”, Ayanis I. Ten
Years’ in Rusahinili Eiduru-kai in 1989-1998 (Eds. A.
Çilingiroğlu/M. Salvini). Roma: 271-278.
SARIANIDI, V. 2010
“Near the Sources of the Ancient World Religion
–Zoroastrianism”,
Long
before
Zaratushtra.
Archaeological Evidences of Protozoroastrianism in
Bactria and Margiana. Moscow: 120-161.
SCHMIDT, E.F. 1953
Persepolis I. Structures, Reliefs, Inscriptions. Chicago.
SCURLOCK 1990:
J.A. Scurlock. “ ‘Herodotos’ Median Chronology Again”,
Iranica Antiqua XXV (1990). 149-163.
SOLMAZ, Y.S. 2004
Ateşe Tapmayanlar. “Zerdüştiler”. İstanbul.
DÖNMEZ, Ş/YURTSEVER-BEYAZIt, A. 2013
“Oluz Höyük Kazısı Altıncı Dönem (2012) Çalışmaları:
Değerlendirmeler ve Sonuçlar”, Colloquium Anatolicum
XII: 165-192.
STRONACH, D. 1967
“Urartian and Achaemenian Tower Temples”, Journal of
Near Eastern Studies 26: 278-288.
DÖNMEZ, Ş/YURTSEVER-BEYAZIT, A. 2014
“Oluz Höyük Kazısı Yedinci Dönem (2013) Çalışmaları:
Değerlendirmeler ve Sonuçlar”, Colloquium Anatolicum
XIII: 103-130.
TAŞ, İ. 2011
“Hititçe Çivi Yazılı Belgelere Göre Ocak Kültü ve
Ocağın Kutsallığı Üzerine Bazı Gözlemler”, Kubaba 18.
Arkeoloji, Sanat Tarihi, Tarih Dergisi: 7-18.
KELLENS, J. 1983
“Der Religion der Achameniden”, Altorientalische
Forschung 10: 107-123.
KİRAS, E. 2017
Demir Çağ Anadolusu’nda Ateş Kültü: Antik kaynaklar
ve Arkeolojik Bulgular (İstanbul Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
İstanbul.
MUSCARELLA 1987:
O.W. Muscarella. “Median Art and Medizing
Scholarship”, Journal of Near Eastern Studies 46/2: 109127.