(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Yonca Tokbaş" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Yonca Tokbaş" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Yonca Tokbaş

Koştuğum o ilk 5 dakikayı hiç unutmadım

28 Temmuz 2017


Etrafındaki yürüme/koşma parkuru 3 km 410 metreydi.
Arda, Sarper, Ömer o parkın etrafında her akşam koşuyorlardı.
İki çocuğumla kurumsal hayat, yüksek bina, açılmayan pencereler, benim olmayan paranın yönetilmesinin stresi, kıyamadığım insanları işten çıkarma, performans beklentileri yükselirken yerin dibine geçen sağlığım... Ben, hiç uyuyamıyordum.
Doktorun verdiği ilaçları şeker gibi yutuyordum.
Arda’ya da “Koşmak dizlere zararlı, dizim ağrıyor deme bana” filan diyordum.
Arda “Bir kere gel benimle. Yürü, koşma. Çok iyi gelecek” dedi. Gittim.

Yazının devamı...

Aslan Cem’le Düşler Akademisi deneyimi röportajı devam ediyor

10 Temmuz 2017

Akademi’de gönüllü ve yatılı gönüllü koşulları için lütfen Düşler Akademisi Kaş’ı arayın ve bilgi alın. Bütün iletişim bilgileri web sayfalarında var.
www.duslerakademisi.org
Düşler Akademisi gibi her yaştan bireye, farklı dezavantajları olan bireylerle Kaş’ta Çukurbağ Köyü’ndeki gibi doğal bir ortamda gönüllülük şansı vermek, bana sorarsanız hayatı öğrenmenin en esaslı yolu.
Düşler Akademisi Kaş’ın bazı eksikleri için bir bağış fonu açıldı. Eminim herkesin ucundan tutabilecek olduğu bir kısım vardır.
Web sitesinden, sosyal medya hesaplarından inceleyip çözüm ortağı olabilirsiniz.
Yonca “mutlu anne”

Gönüllülük, hayata başka bir açıdan bakmanın yolu

* Aslan Cem, Düşler Akademisi’nde seni en çok ne etkiledi?

Yazının devamı...

Düşler Akademisi’nin gönüllüsü Aslan Cem Tokbaş’la röportaj

7 Temmuz 2017

Itır’a bizi Düşler Akademisi ile tanıştırdığı için teşekkürüm sonsuz.
Oğlumuz Aslan Cem 13 yaşında.
Bu yaşta yatılı konaklayarak gönüllü çalışması mümkün değilmiş.
Düşler Akademisi Gönüllü Lideri Cansu Çakıcı şahane bir çözüm üretti.
“Siz Kaş’ta kalın, Aslan Cem’i sabahları akademiye getirin, akşam alın” dedi.
Biz de karı koca aldık Aslan Cem’i, 1 haftalığına Kaş’a, Akademi’nin bulunduğu Çukurbağ Köyü’ne gittik.
Hepimiz için büyük tecrübe oldu.

Yazının devamı...

Şirin Mine Kılıç: En büyük mücadelesi “ben yapamam” diyenlerle...

23 Haziran 2017

Kedi aşığı.
Ne düşünüyorsa dümdüz söyler.
Ne istediğini, neye karşı olduğunu çok net anlatır.
2013 Runfire Kapadokya Ultra Maratonu son günü, GPS’imin pili bitti.
Yedekleri son gün taşımayayım diye bırakmıştım.
Sanki kaç gram, ne olur taşısam!
Kaldım mı patikanın birinde nereye gideceğimi bilmez halde. Elbet birileri gelir diye beklemeye başladım.

Yazının devamı...

Ben bir zeytin ağacıyım

12 Haziran 2017

Gidecek, yaşayacak yeriniz yurdunuz olmadığını, kalmadığını düşündünüz mü hiç?
Böyle bir ihtimal geldi mi hiç aklınıza?
Veya ülkesi, vatanı kalmamış, ülkesine gidemeyen bir arkadaşınız, tanıdığınız oldu mu? Bilir misiniz ne yaşar, ne hisseder o insanlar?
Ülkene kızarsın, sevmezsin, kaçıp gitmek istersin ama o bir tercihtir ve bu kararından vazgeçtiğin an “Bir yurdum var, ANAvatanım var” deyip gelebilirsin.
İnsan elinde olanı kaybetmeden bilmez değerini.
Kanıksamışsındır her Allah’ın günü içinde olduğun zenginliği. Öyle kanıksamışsındır ki, fakirsindir artık. Göremezsin sana cömertçe neler neler verdiğini.
Dört mevsim mesela. Mesela bereketli bir toprak. Türlü çeşit meyve sebze.

Yazının devamı...

Zeytinlerimizi kurtarmak için harekete geçiyoruz

23 Mayıs 2017

Zeytindostu Derneği’nden kalbimi paramparça eden kapsamlı bir paylaşım geldi. Size olduğu gibi aktarıyorum aşağıda.

Zeytinlerimizin canını kurtarmak için Change.org’da bir kampanya başlatıldı.

https://www.change.org/p/zeytin-a%C4%9Fac%C4%B1ma-dokunma

1 milyon imza toplayacağız ve zeytinlerimizi kurtaracağız.

Bu kampanyayı Dünya alem’e duyurmanıza, imzanıza ve desteğine ihtiyacımız var.

Zeytin hayattır diyoruz değil mi?

Hayatımızı kurtarmak için harekete geçiyoruz...

Hayatımızı kurtarıyoruz!

Yazının devamı...

Hayat koşturmakla geçiyor

28 Nisan 2017

E tuttu; çünkü gerçekten kelimenin tam anlamıyla koştuğumdan hayatım koşturmaca dolu.
Yürüsem gerçekten bir şeylere yetişebilir miyim artık hiç bilmiyorum.
Bir ofisim yok. Bir çalışma odam da yok. Ve çok zorlanıyorum bu şekilde göçebe, sağda solda çalışırken.
Uzun zamandır bunu düşünüp bu konuda bir şey yapmadığım için kendime çok kızdım. Kızdım da ne oldu? Hiç.
Salonda bir masam var, ona zar zor sahip çıkıyorum. Kalemi koyduğum yerin kendimce bir önemi, anlamı, bana hatırlattığı şeyler var. Arkamı dönüyorum Aslan Cem almış. Tuvalete gidip geliyorum, üzerine not aldığım kağıt bakkal listesi olup gitmiş veya Destina üzerine not almış. Hatta çöp zannedilip atılmış.
Bir anda ağzından ateş püsküren ejderha olasım geliyor.
En sonunda oturdum bir mektup yazdım çocuklara.

Yazının devamı...

Sevişmek ve savaşmak

14 Nisan 2017

Doğayı da.
Duyguları da.
Bedeni de çok iyi anlıyorum.
Hatta beden resmen bir dile sahip ve konuşuyor; duymasını bilene tabii.
Bence ben bedenimi çok iyi anlıyorum. Sağ kolumda uzun zamandır bir ağrı var, ne zaman gözümü kapasam, sanki bana, aç beni ve yıka şakır şukur buz gibi suyla diyor.
Yapabiliyor muyum?
Hayır.

Yazının devamı...