(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Nuran Çakmakçı" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Nuran Çakmakçı" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Nuran Çakmakçı

Nuran Çakmakçı

Nakil dönemi beklediğiniz okula sıra gelebilir 

9 Temmuz 2017

Önce kayıt hakkı kazandığı söylenen, sonrasında kayıt yapılmadığı açıklanan veliler okulun tarihinde belki de ilk kez “oturma eylemi” yaparak mağduriyetlerinin giderilmesini istedi. Okul yönetimi bu durumda “ek kontenjan” ile çözüme gidebileceklerini belirterek, okulda bulunan 70’e yakın velinin kaydını yaptı.

Şunu hatırlatmakta yarar var. Bir okulun ek kontenjan alabilmesi öncelikle Milli Eğitim Bakanlığı’nın onayı ile olur. Bunun için de binanın uygun olması gerekiyor. Kontenjan artışı talebinde bulunan okula, Bakanlığın talimatıyla İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün görevlendirdiği bir müfettiş gelir, bina kontenjanlarının uygun olup olmadığını tespit eder. Müfettiş eğer yeterli kontenjanı uygun görürse kontenjan artışı mümkün olabilir. Ancak bu sadece hazırlık sınıfı için değil, daha sonra devam edecek üst sınıflara göre değerlendirme yapılır. Yeni sınıf değerlendirilmesi yapılırken sınıfın metrekaresi, kapıların yüksek ve alçaklığı dışında genişliği, camların durumu birçok fiziki imkan değerlendirilir. Sınıfın gün ışığı alıp almadığı, pencere alanın taban alanının yüzde 10’undan az olmaması gibi kriterlere bakılır. Ayrıca bahçe alanının da öğrenci sayısını kaldırıp kaldırmayacağı kontrol edilir. Bütün bu değerlendirme sonucunda ek sınıf açılması kararı alınır.

Bu durumu sorduğumuz Fransız müdürü Pierre Gentric velilerin kayıtlarını aldıkları halde yeni sınıf açılması için bekleyeceklerinin altını çiziyor. Müdür, yeni kayıt almayacaklarını, var olan kayıtlarda da boşluk olacağından emin. Önümüzdeki hafta özel okullarda serbest kayıt dönemi ile kayıtlar sona eriyor. Ancak, Anadolu Liseleri’nin kayıtları başlıyor. Bu durumda da devlete geçiş yapan öğrencilerle yine okulda kontenjan açıklarının olacağı konusunda ümidini koruyan Fransız müdür, bütün bu işlemler sona erdikten sonra Bakanlığa başvurabileceklerinin altını çiziyor.

Önümüzdeki hafta buraya kayıt yaptığını düşünen 70 veli için kritik bir dönem. Bu konuda resmi belgelerini alıp beklesinler.

TEOG ile ilgili önemli süreçlerden biri de Anadolu Liseleri’ne kayıtların başlayacağı 14 Temmuz sonrası olacak. 24 Temmuz’da en geç saat 17.00’ye kadar e-okul.meb.gov.tr internet adresinden veya herhangi bir ortaokul veya imam hatip ortaokulu müdürlüğünden tercihler yapılacak. Bundan sonraki nakil sürecinde özel okullardan Anadolu liselerine geçiş olabileceği için yine kolejlerde kontenjan boşluğu olması ihtimali var.

Kayıtlı bulundukları okuldan başka bir okula geçmek isteyenler yerleştirmeye esas nakil işlemleri için tercih yapabilecek. Yerleştirmeye esas nakil işlemleri için tercih başvuruları, 14-18 Ağustos, 21-25 Ağustos, 28 Ağustos-6 Eylül tarihlerinde olmak üzere 3 kez yapılacak. Yerleştirmeye esas nakil işlemlerinin sonuçları, 21 Ağustos,  28 Ağustos ve 8 Eylül’de ilan edilecek.

Bütün bu süreçte bir koleje yerleşen ancak hala bir üst okulu bekleyenler için umut var.

 

Yazının devamı...

TEOG’da tercih nasıl yapılacak?

2 Temmuz 2017

Tercih ve yerleştirme işlemlerinde kullanılacak Yerleştirmeye Esas Puanları (YEP) ilan edilmesiyle kuşkusuz en çarpıcı şey 176 öğrencinin tam puan alması oldu. İlk sınavda kaç öğrencinin tam yapılmadığı açıklanmadı, ancak ikinci sınavda 17 bin öğrencinin tüm soruları doğru yanıtlamış, her iki sınavdaki soruların tamamını yapan öğrenci sayısı 665 olarak açıklanmıştı.

OKUL NOTLARI NEDENİYLE YÜZLERCE ÖĞRENCİ İSTEDİĞİ OKULA GİREMEYECEK

YEP açıklanırken Bakanlığın 176 öğrencinin tam puan aldığını belirtmesi gözleri okul notlarına çevirdi. Bu da yüzlerce öğrencinin sınavda başarılı olduğu halde okul notları nedeniyle geriye düştüğünü gösteriyor. Kuşkusuz bunda Milli Eğitim Bakanlığı’nın “notları şişiren okullara ceza verilecek” açıklamasının da payı olduğu göz ardı edilmemeli. Sınavda tüm soruları yanıtlayan 665 öğrenciden 489’unun notları düşük olduğu için tam puan alamadı. Kim ne derse desin önümüzdeki haftadan itibaren velilerle okul yönetimleri arasında tartışmalar yaşanacak. Sınava hazırlanıp, başarılı olanlar okul notları nedeniyle geriye düşünce bunun suçlusu olarak okulu görecekler.

YÜZDELİK DİLİME GÖRE TERCİH YAPIN

Özel okullar kayıt kabul dönemi 30 Haziran’da başlayıp, 13 Temmuz’da tamamlanacak. Merkezi tercih ve yerleştirme dönemi ise 14 - 24 Temmuz 2017 tarihleri arasında tercih dönemi ile başlayıp 11 Ağustos 2017 tarihinde yerleştirme sonuçlarının açıklanması ile son bulacak. Süreç 14 Ağustos – 8 Eylül arasındaki nakil dönemiyle devam edecek ve 18 Eylül 2017 tarihinde okulların açılmasıyla eğitim öğretime başlanacak.

Bu durumda yapılması gereken ilk şey öncelikle özel okul ya da devlet okulu arasında tercih yapmak. Devlet okulunu tercih edeceklerin de puana değil, yüzdelik dilime göre hareket etmesi daha doğru olacak.

HER OKULUN LİSTESİNDE OLANLARA DİKKAT!

Özel okullar da ön kayıt listelerini yayınlamaya başladı. Listelere bakınca iki şey göze çarpıyor. Birincisi taban puanı hangi okula yeterse yetsin birçok okula kayıt yaptıran öğrenciler var. Yani aynı anda birden fazla okulun ön kayıt listesinde olan öğrenci sayısı bir hayli fazla. Bu öğrenciler kendilerini garantiye almak için bu yöntemi uyguluyorlar. Ancak, kesin kayıtların yapılacağı ilk gün listelerde düşme olabilecek.

Yazının devamı...

Eğitim ve yoksulluk

25 Haziran 2017

UNESCO İstatistik Enstitüsü’nün raporuna göre, birçok ülkede okula gitmeme oranı giderek artış gösteriyor. Raporda, yetişkinlerin tümünün lise eğitimini tamamlaması halinde 420 milyon kişinin yoksulluktan kurtulacağı, bu rakamın yoksul insanların nüfusunun yarısından fazlası olduğu bildirildi. Eğitimin bu yüksek potansiyeline rağmen son yıllarda okula gitmeme oranında hemen hemen hiç azalış olmadığı belirtilen raporda, dünyada çocukların yüzde 9’unun ilkokula gitmediği bilgisine yer verildi. Okula gitmeme oranının ortaokulda yüzde 16, lisede ise yüzde 37’ye çıktığı açıklanan raporda, 2015’te toplam 264 milyon çocuk ve gencin eğitimine devam etmediği belirtildi. Eğitimin ekonomik büyüme ve yoksulluk üzerinde doğrudan ve dolaylı etkileri olduğuna dikkat çekilen raporda, eğitimin kişilere iş bulma imkanları ve geliri artıran, sosyo-ekonomik konularda korunmasını sağlayan yetenekler kazandırdığı vurgulandı.

Sosyal bilimlerde yaptığı çalışmayla dünya çapında bir ilke imza atan, bir süre önce yitirdiğimiz Prof.Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın yaptığı araştırma da benzer yönde idi. Okul öncesi eğitim alan çocukların, üniversiteli olduğu ve hatta iş dünyasında iyi bir kariyer elde ettiğini 30 yıla yakın izlediği çocuklarla tespit etmişti.

EĞİTİM DAĞILIMIYLA YOKSULLUK ARASINDA YAKIN İLİŞKİ VAR

Her iki örnekte de görüldüğü üzere eğitim aslında insanların sadece kültürüne, hayata bakışına katkıda bulunmuyor, yoksulluğunu da önlüyor. İyi eğitim aldıkça daha iyi kazanıyor, yoksulluğu geride bırakıyorlar.

Ekonomist ve uzmanlar eğitim dağılımı ile yoksulluk arasında çok yakın bir ilişki olduğunun, ekonominin gelişmişlik düzeyinin gerektirdiği vasıflardan yoksun olanların yoksul kaldığının altını çiziyor. Eğitim düzeyinin yoksulluğun temel belirleyicilerinden birine dönüştüğü konusunda görüş bildiren uzmanlar, Türkiye’de durumun farklı olmadığını belirtiyorlar. Eğitim düzeyi yükseldikçe yoksulluk oranının anlamlı şekilde düştüğünü belirten uzmanlar, yetersiz eğitim, düşük verim ve yoksulluk arasında güçlü bir ilişki olduğunu vurguluyorlar.

SINAVLARDAKİ BAŞARI İLE EKONOMİK DURUM DOĞRUDAN İLİŞKİLİ

Eğitimcilere göre ise sınav başarısı ile yoksulluk arasında doğrudan bir ilişki var. Ailenin gelir durumu düştükçe çocuğun sınav başarısı düşüyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2014-2015 TEOG sınavları ile ilgili yaptığı bir araştırma gelir durumu ile başarı arasında doğrudan bir orantı olduğunu belirlemişti. Bu yıl her ne kadar Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da tam yapan öğrenci sayısı fazla ise de eğitimcilere göre genel sayıda yoksul öğrenci ile zengin öğrenci arasında 22 puan fark var.

Eğitim Reformu Girişimi Direktörü Batuhan Aydagül yaptığı bir açıklamada yoksulluk ve eğitimsizlik kısır döngüsünün kırılması, eğitimin yoksullukla mücadelede etkili olması için daha çok eşitlikçi politikalar uygulanması gerektiğini vurguluyor. Aydagül, “Okullara doğrudan harcama bütçesi gönderilmesi ve bu bütçelerin okulların bölgesel, gelir düzeyi farklılıklarına göre belirlenmesi çok kritik. Aksi takdirde zengin mahalledeki okul velilerin desteğiyle iyi eğitim sunmak için kaynak bulabilirken, yoksul mahalledeki okul bu imkâna sahip olamıyor” diyor.

Yazının devamı...

Babalık Araştırması

18 Haziran 2017

Prof. Dr. Sevda Bekman, Prof. Dr. Yılmaz Esmer, Prof. Dr. Güler Fişek, Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı ve Prof. Dr. Serpil Sancar’dan oluşan danışma kurulunun yön verdiği Yard. Doç. Dr. Mehmet Bozok’un ana araştırmacı, Yrd. Doç. Dr. Yasemin Kisbu Sakarya’nın metodolog görevini üstlendiği araştırma SAM Araştırma ve Danışmanlık ile birlikte yapıldı. Prof. Dr. Güler Fişek’in danışmanlığında Yrd. Doç. Dr. Berna Akçınar’ın kaleme aldığı bu çalışmada benim gördüğüm babalar en çok çocukların sağlığıyla ilgileniyor. Babaların yüzde 84’ü için çocuklarının sağlığı çok önemli. Ama çocuklarının eğitiminde ya da bakımında ilgi azalıyor.

BABALAR, OKULDA YOK

İşte araştırmadan çarpıcı sonuçlar:

Babaların yüzde 84’ü çocukları hastalandığında onların yanında oluyor. Yüzde 35’i ise çocuklarının okul etkinliklerine ya hiç katılmıyor ya da çok nadir olarak katılıyorlar.

Babaların çocuklarıyla geçirdikleri zamanın içeriği onların gelişimlerini destekleyecek nitelikte değil. Yüzde 79’u çocuklarıyla evdeyken televizyon izliyor, yüzde 50’si çocuklarına masal ve hikayeler anlatıyor, yüzde 43’ü çocuklarıyla birlikte kurmaca oyunlar oynuyor. Ev dışında da durum pek farklı değil. Babalar, genelde çocuklarıyla birlikte sokakta dolaşıyor, akraba ziyareti yapıyor ve alışveriş merkezlerine gidiyor. Çocuklarına uygun sinema veya tiyatroya giden babaların oranı ise yalnızca yüzde 30.

CEZAYI SEVİYORLAR

Babaların çocuklarını cezalandırma yöntemleri de geleneksel. Yüzde 33’ü yasaklama, yüzde 24’ü sözel ve psikolojik şiddet, yüzde 13’ü de fiziksel şiddet uyguluyor.

Kız çocuklarının eğitimini destekleyen babalar, toplumsal cinsiyete yönelik iş bölümünden yanalar. Yüzde 90’ı kız ve erkeğin birlikte oyun oynayabileceğini söylerken, yüzde 66’sı “Kadın gerektiğinde kocasına karşı sessiz kalmasını bilmelidir” diye düşünüyor. Yüzde 78’i ise kadınların tabiatları gereği erkeklerden daha güçsüz ve duygusal olduğu fikrinde ve hatta yüzde 72’si eşlerinin çok çalıştığı için çocukların olumsuz etkilendiğine inanıyor.

Yazının devamı...

Sınavlar ve tatil

11 Haziran 2017

Lise son sınıflar için bekleyiş de Ağustos’ta devam edecek. 11 Temmuz’da açıklanacak LYS sonuçlarının ardından Temmuz-Ağustos arasında tercih dönemi olacak. Bu hafta sonu ve önümüzdeki hafta sonu yapılacak LYS’lere 1 milyon 72 bin aday girecek. En çok başvuru LYS-1’e. 800 bini aşkın adayın gireceği 11 Haziran’daki matematik sınavının ardından LYS-3’e (Edebiyat-Coğrafya Sınavı) 832 bin aday katılacak.

100 bin kişinin gireceği Yabancı dil sınavının ardından en az başvuru 17 Haziran’da yapılacak LYS-2’ye (Fen Bilimleri Sınavı) oldu. 

400 BİN ADAY LYS’YE HAK KAZANDI, AMA SINAVA GİRMİYOR

180 puan üstünde olup LYS’ye katılmaya hak kazanan yaklaşık 400 bin aday, önümüzdeki sınavlara katılmıyor. Aslında yarış 1 milyon aday arasında olacak. YGS-1’de 773 bin, YGS-2’de 762 bin, YGS-3’te 1 milyon 476 bin, YGS-4’te 1 milyon 426 bin, YGS-5’te 1 milyon 317 bin, YGS-6’da 1 milyon 84 bin aday 180 ve üzerinde puan aldı.

10-11 Haziran’da Sosyal Bilimler ve Matematik sınavının ardından 17 Haziran’da fen ve yabancı dil ile 18 Haziran’da Edebiyat-coğrafya sınavları yer alıyor. Sosyal Bilimler testi kolay olduğu için katsayaları düşürebilir yorumu yapıyor uzmanlar. Bu durumda üniversite tercihlerinde de zor bir süreç bekliyor demektir. 

15 DAKİKA KURALINA DİKKAT!

Adaylar için bu sınavda en büyük yenilik açık uçlu sorular. Her LYS’de 3’er açık uçlu soru yer alacak. Bunlar da testlerin sonunda yer alacak. 10 Haziran’daki Sosyal Bilimler testinde açık uçlu soruları adaylar kolay buldu, umarım diğerleri de öyle olur.

Aman ‘15 dakika’ kuralına dikkat. Ne olur, ne olmaz bütün adaylar sınav yerlerine yarım saat önceden gitsinler, salonların önünde hazır olsunlar ki YGS’deki mağduriyetler yaşanmasın. 1 dakika nedeniyle onlarca adayın binalara alınmadığını düşünülürse bu konuda daha özenli olmakta yarar var diye defalarca yazdık ama kimliğini unutan da, bahçede sigara içtiği için salona gecikip sınava alınmayanlar da oldu. Burada adayların çok ama çok dikkatli olması gerekiyor.

Yazının devamı...

Kıbrıs’a teknoloji vadisi

28 Mayıs 2017

Prof. Dr. Baykal, “ODTÜ’nün Silikon Vadisi yok ama Kalkanlı Teknoloji Vadisi olacak” diyerek, vadinin Türkiye ile KKTC arasında bir bilim köprüsü olacağının altını çizerek, şunları söylüyor:

“Bugün kullandığımız pek çok yeni teknoloji, bireysel girişimcilerin yaratıcı fikirlerinden doğdu. Girişimcilik, rekabetçi ekonomilerde var olmanın etkin bir yolu olarak ağırlığını arttırıyor. Kuzey Kıbrıs’ta girişimcilikle ivme kazanan bilim ve teknoloji odaklı üretimi güçlendirmeyi KALTEV ile hedefliyoruz. Bu hedefe değerli destekleriyle ulaşabileceğimiz ASELSAN, ODTÜ Teknokent, Milsoft gibi teknoloji odaklı üretimin liderleri bizi yalnız bırakmadı.”

VADİNİN İLK ETABI ÖNÜMÜZDEKİ YIL BİTİYOR

Adada 10 yılı geride bırakan ODTÜ Kuzey Kıbrıs, şimdi de Kuzey Kıbrıs ve dünyanın sorunlarına çözüm getirmek için inovatif araştırmacıları bir araya getirmeye hazırlanıyor. Kalkanlı Teknoloji Vadisi detaylı bir mimari yarışma sonucunda belirlenen projeyle yapılacak. 15 bin 700 metrekare alana sahip KALTEV’in ilk etabı Eylül 2018’de, ikinci etabı da Eylül 2019’da hizmete girecek.

“Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan 90 bin üniversite öğrencisi ve yüzlerce araştırmacıyı inovatif ve üretken bir yapılandırmada buluşturmak için KALTEV önemli bir atılım” diyen ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Verşan Kök, vadinin güncel dünya sorunlarına odaklanan yenilikçi çalışmalara ev sahipliği yapacak şekilde tasarlandığının altını çiziyor.

KALTEV’DE YAPILACAK ÇALIŞMALAR

GİYİLEBİLİR BİLİŞİM SİSTEMLERİ

ODTÜ KALTEV Sürdürülebilirlik Merkezi Akıllı Sistemler laboratuvarında yapılan araştırmalarla çevresel temiz enerji kaynaklarından güç üretmesi için gerekli tasarımları ortaya çıkaracak. Örneğin insanların günlük kıyafetlerinin içinde veya hayvanların üzerine 1-2 cm2’lik bir alana entegre edilecek entegre devre (çip) yapıları, vücut ısısından küçük elektronik aletleri veya kablosuz sensörleri çalıştıracak gücü elde edebilecek. Patent çalışmaları devam eden çip tasarımları ODTÜ Kıbrıs’ta yapılıyor. Yurtdışından servisle üretildikten sonra KALTEV laboratuvarlarında test edilip farklı uygulamalara yönelik olarak ürünleştirilecek.

Yazının devamı...

İlk serveti diploma

21 Mayıs 2017

“Seri girişimci” olarak nitelendirilen Özyeğin’in yaşam öyküsü geçtiğimiz günlerde Rıdvan Akar’ın kaleminden “Bir Dünya Kurmak” adlı kitapta yer aldı. Girişimciliğinin, iyiliğe ve hayata dair başarı sırlarının anlatıldığı kitapta kuşkusuz en önemli şey, Hüsnü Özyeğin’in en önemli ve ilk servetinin diplomaları olması idi.

TEK SERMAYESİ EĞİTİM

Yazar Rıdvan Akar da, “Profesyonel iş hayatına başlarken tek serveti eğitim ile diplomaları olan ve bugün Türk bankacılığının duayeni olarak anılan Özyeğin’in bankacılık sektöründeki başarı hikayesi 29 yaşında Pamukbank Yönetim Kurulu üyesi ve ardından 32 yaşında Genel Müdür olmasıyla yazılmaya başlıyor” diye anlatıyor, “Özyeğin’in biricik sermayesi eğitim. Eğitimle bir dünya yaratıyor ve Amerika’dan Türkiye’ye döndüğünde ona diploması kapıyı açıyor. Çünkü, Harvard Business Scholl’dan mezuniyeti iş hayatına büyük katkı sağlıyor.”

“YAPABİLMEYİ İSTEDİKLERİMDE SINIRLARIMI ZORLADIM”

Hüsnü Özyeğin de hayatının dönüm noktası olarak nitelediği, daha küçük yaşında Robert Koleje gitmek istemesinin onun geleceğini etkilediğini belirterek, “8 yıl yatılı okudum. Ayaklarımın üstünde durma kapasitemin işte bu dönemde arttığını düşünüyorum. Yapabilmeyi istediğim her şeyde sınırlarımı zorladım” diyor. Türkiye’ye döndüğünde üç işadamına mektup yazdığını ve bunların hiçbirini tanımadığı halde diplomasının kapıları açtığını söyleyen Özyeğin, daha sonra kurduğu şirketlerde 50 bin kişiye iş imkanı sağladığını vurgulayarak, “Gençlere iş vermek önemli. Üniversite yıllarında çalışmaya başlamalı. Gençler anne-babaları dışında mentör bulmalı. Özellikle hocaları onları yönlendirmeli” diye konuşuyor.

“KİTABI GENÇLER İÇİN YAZDIM”

“Bu kitabı gençler için yazdım. Gelecekte nerede olacağımızı eğitimdeki sıralamalar belirleyecek. Eğitim kalitesini daha da yukarılara çekmeliyiz. Niteliği arttırmalıyız” diyerek en keyifli ve değerli girişiminin açtığı üniversite olduğunu açıklıyor. 12 ülkede 100’e yakın şirket kuran Hüsnü Özyeğin, 2007’de kurduğu Özyeğin Üniversitesi ile eğitim alanındaki hayalini gerçeğe dönüştürdüğünü belirtiyor. Özyeğin gençlere de şunları öneriyor:

“Hayal kurmaktan vazgeçmeyin. Hayal aslında hayatta çıtanın nereye konulacağını belirliyor. Tabii ki ulaşılamayacak hayallerden ve hayal dünyasından söz etmiyoruz. Hayaller piyango gibi bir defada ulaşılabilir bir hedef değil. Bir genç hayallerine kavuşmak için uzun dönemli düşünmeli ve yaşamını buna göre planlamalı. Türkiye’de yıllardır kariyer denince akla ailelerin de etkisiyle tıp, mühendislik vb.. alanlar geliyor. Oysa bir genç öncelikle kendi istek ve hayalleriyle zamanın ruhu arasında bir denge kurarak kariyerini şekillendirmeli. Örneğin günümüzde aşçılık, pilotluk gibi yepyeni alanlarda hem istihdam açısından, hem gelir boyutuyla yepyeni fırsatlar var. Bir genç bu realiteleri ıskalamadan düşünme becerisine sahip olmalı.

Yazının devamı...

Profesörler okulda ders verecek

7 Mayıs 2017

1988 yılında meslek odalarında ilk “vakıf” kuruluşunu gerçekleştiren Demirtaş, 2001’de İzmir Ekonomi Üniversitesi’ni kurdu.

GİRİŞİMCİ YETİŞTİRİYORUZ

Şimdi 10 bini aşkın öğrencisi olan ve “Hayattaki en büyük eserim” dediği bu üniversitenin Mütevelli Heyeti başkanlığını yapıyor.  “İzmir’i keşfet” programı çerçevesinde kente gitmişken İzmir’e bu kadar katkısı olan Ekrem Demirtaş ile bu kez eğitim üzerine konuştuk:

Şu anda İzmir’de geleceği yakalayacak bir eğitim sistemini yapabilmek örgütlenen bir üniversiteyiz, biz geleceği yakalamak istiyoruz tabi ki eğitimle de öğrencilerimize geleceğine öğretiyoruz. Tamamen interaktif öğrenci odaklı bir eğitim sistemimiz var. Biz girişimci yetiştiriyoruz. Öğrencilerimizin yenilikçi ve girişimci olmalarını istiyoruz. Dünyanın her yerinde şu anda mezunlarımız çalışıyor. Bana gelip de “işimiz yok bize yardımcı olur musunuz?” diyen öğrencimiz yok.

Biz ilk günden bu yana gelirimizin tamamını eğitim için yatırıma harcayan bir üniversiteyiz. 100 bin metre kare fiziksel olanaklarımız var. 750 hocamız görev yapıyor. Bunların hemen hemen yarısı iş hayatından gelen kişiler. Biz Türkiye’nin sorunlarına çözüm üretmeye çalışan bir üniversiteyiz. Yeni kampüs alanımız 220 dönüm civarında olacak.

KOLEJİMİZİ AÇIYORUZ

2018-2019’da eğitim öğretim yılında orta ve üst zeka niteliğindeki öğrencileri alacağımız Güzelbahçe’deki kolejimizi de açıyoruz. Mühendislik bölümlerimizi de oraya taşıyoruz lise öğrencileri üniversiteden ders alabilecek, üniversite hocalarımız lisede ders verebilecek. Bilim ve teknolojiyle iç içe olan bir kampüs yapıyoruz.

Biz sürekli araştırıyor, inceliyoruz. Şimdi hedefimiz teknoloji. Anaokulundan üniversiteye kadar kendi öğrencilerimizi yetiştireceğiz. Anaokulu İngilizce eğitim verecek. Adı İzmir Ekonomi Bilim ve Teknoloji Koleji olacak.

Yazının devamı...