Gözyaşları içindeki kız “Ben de vurmak istiyorum” diye ağlıyordu.
Bu çarpıcı görüntüyü bir dostum aktarmıştı.
Niye mi?
Adalet için.
İşte örnekler...
***
Adam tam 6 aydır kirayı ödemiyor.
Ev sahibi kadın, o kirayla çocuk okutuyor.
Bu durumda yaklaşık 60 bin Suriyeli Suriye’de kalmış görünüyor.
Özellikle, Azez, Çobanbey, Elbab, Cerablus’a giden Suriyelilerin orada kalmalarına bir tek açıklama yapılabilir...
O da huzur.
Yani Türkiye’nin Fırat Kalkanı’yla sağladığı huzur.
Daha da önemlisi...
Türkiye Fırat Kalkanı’yla huzur sağladığı şehirlerde müthiş bir lojistik destek faaliyeti sürdürüyor.
Yıkılan hastaneler, okullar yenileniyor. Öğretmen, doktor açıkları kapatılıyor.
Yani oralarda hayat normale dönüyor.
Afrin bölgesinden...
Akşam saatlerinde bir makineli tüfek bize doğru saydırıyor.
- Ateş nereden geliyor?
Suriye Demokratik Güçleri’nin bulunduğu mevzilerden...
Bizim asker de anında top atışıyla cevap veriyor.
- Peki bu olayla ilgili kim açıklama yapıyor?
IŞİD karşıtı Koalisyon güçlerinin Sözcüsü Amerikalı Albay Ryan Dillon...
Albay diyor ki:
- Hayır, senin yanında kalacağım.
Kocaeli Valiliği’ne getirilen Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy aktarıyor bu diyaloğu.
Ne zaman yaşanmış?
Hepimizin televizyon başında nefesimizi tutup beklediğimiz ‘hendek günleri’nde.
“Suriye’nin kuzeyinde hastaneler kuruyoruz. Yıkılan hastaneleri, okulları onarıyoruz. Ciddi bir sağlık personeli takviyesi yapıyoruz.”
Türkiye Çobanbey bölgesinde, tarihin en büyük lojistik merkezlerinden birini kuruyor.
Yani...
Bölgede yalnızca ‘askeri operasyon’ değil...
Belki de ondan çok daha büyük bir sivil/lojistik operasyonu gerçekleştiriyor.
Hastanelere ciddi bir doktor ve ilaç desteği yapılıyor.
Ve en önemlisi...
Sağlık Bakanlığı ve AFAD’dan sonra, Milli Eğitim Bakanlığı da devreye giriyor.
Hanzade Germiyanoğlu’nun kalemine hiç dokunmadan aktarıyorum:
“Sidra...
Halep’ten 224 km’yi, geçmişi geride, geleceği muammada bırakarak yürüyeli neredeyse 6.5 sene geçti.
Akçakale AFAD konteyner kentinde geçirdiği 6. bayramlıksız bayram, evlerinden uzak, ağızlarının tadı kaçık, şekersiz...
Şeker Bayramı...
16 yaşında, bayramlıkları değil de tüm ailesiyle huzurla, barışla, umutla geçirdiği bayramları özlüyor Sidra.
Vatansızlık bir yana, bir daha hiç vatanına eski haliyle kavuşamayacak olmak, aslında umutsuzluk sıkıyor canını.
Sadece 6 bayram önce, ailecek günlük telaşeleri vardı; karnesine kaç kırık gelecek, ay sonu geliyor kredi kartı fazla mı şişti, akşam komşulara ne pişirecekti dertleri...
Rahmetli Sadun Boro Abimizin vasiyetiyle, gönüllü olarak kıyılarımızı, koylarımızı korumak için...
Allah’ın bize bahşettiği bu cennet körfezleri bir sonraki nesillere temiz ve bozulmamış bırakabilmek için...
Her fırsatta elimizden geleni yapıyoruz.
İsim isim saymama imkân yok. Ama bizleri bilen bilir.
Amatör denizciler, çevreciler olarak, aynı ruh ikliminde olduğumuz için çatık kaştansa gülen yüzü tercih ederiz.
AMAN DİKKAT
Öncelikle şunu söylemeliyim ki...
Bu bayram koylar çok dolu olabilir. Birçok tekne diğerine çapariz verebilir.
Para çekecek.
Arkasında birisini hissetti.
Tam dönüyordu ki...
Ahlaksız herif kızı ATM’ye dayadı.
Aşağılık bir taciz.
Hava aydınlık. Akşamüzeri.
Herkesin gözü önünde.
Tam o sırada oradan geçen bir sivil polis tacizci manyağı kıskıvrak yakaladı.