(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Oya Armutçu" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Oya Armutçu" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Oya Armutçu

Nafaka isyanı

26 Haziran 2017

Diğer yanda ise kısa süreyle evli kaldıkları eski eşlerine ortak çocukları da olmadığı halde yıllarca maaş gibi “yoksulluk nafakası” ödeyen ve isyan eden erkekler...

DERNEK KURUP ÖRGÜTLENDİLER

Boşanmış İnsanlar ve Aile Platformu adı altında örgütlenen bu erkeklerden bazıları,  eski eşlerinin ‘Nafakam kesilmesin’ diye sigortasız işte çalıştıklarını, mal kaçırdıklarını, başka erkeklerle imam nikâhıyla evlenip kendilerini sömürdüklerini bile iddia ediyor.

ÇOCUKSUZ KADINA  NAFAKA VERİLMESİN

Süresiz nafaka konusu geçen yıl TBMM Aile Bütünlüğünü Koruma ve Boşanmaları Araştırma Komisyonu’nun da tartıştığı en önemli başlıktı. Boşanmış İnsanlar ve Aile Platformu Başkanı İlknur Birsel bu komisyonda yaptığı sunumda, 1988’den beri erkeğin ömür boyu nafakaya mahkûm edildiğini savundu. “Erkektir, kesinlikle kötüdür” mantığıyla hareketle işsiz olsa dahi erkeğe süresiz nafaka ödettirildiğini iddia eden Birsel’in şu önerileri Meclis kayıtlarına geçti: “Boşanmalarda eşit kusur varsa nafaka bağlanmamalıdır. Çocuksuz kadına nafaka bağlanması insanlık suçudur. Ömür boyu nafaka yönteminin değiştirilmesiyle birçok sorun çözüme kavuşturulur. Nafakanın süresine karar verilirken evlilik süresi ve çocuk olup olmadığına bakılması gerekir.”

BAKANLIK SOSYAL YARDIM ÖNERDİ

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Mağdur Hakları Daire Başkanlığı’nca Komisyon’da yapılan sunumda ise nafaka yerine sosyal yardım yapılması da önerildi. Bu tartışma, önerilerin üzerinden bir yıl geçti. Komisyon raporu ise Meclis raflarında kaldı.

BOŞANMA DAİRE BAŞKANI GENÇCAN: 

Yazının devamı...

Boşanan erkek ne ister?

19 Haziran 2017

“Eşim beni evdeki 90 lira ve yüzüğünü çalmakla suçladı. Ben de kendisiyle aynı evde yaşayamayacağımı söyleyerek; kötü bir olay yaşanmaması için annesine gitmesini istedim. Böyle bir iftiranın altında kalmak beni çok rencide etti. Üç aydır işsizim ama işsizlik maaşı ve annemden maddi destek alıyorum.

Şimdi bana cep telefonundan mesaj atıp evi sattıracağını söylüyor.

Ben 1998’de evlendim ve 2 ay önce bir ev aldım. Bu evin alımını tanıdıklardan borç alarak gerçekleştirdim. Evlilik tarihim dikkate alınırsa ben de eşimle mal paylaşımı içerisinde bu evi paylaşmak zorunda mı kalacağım?

Eski evimi 160 bine sattım. Bunun üstüne 100 bin lira borçlanarak şimdiki yeni evi almıştım. Bu borçlar da mı bana yüklenecek?”

MAL REJİMİNİZ HANGİSİ?

Önce genel bilgi. Yeni Medeni Kanun’un yürürlüğe girdiği 1 Ocak 2002’den önceki evliliklerde, eşlerin herhangi bir mal rejimi seçmemiş olmaları durumunda, 2002 yılına kadar alınmış olan mallar başka bir sözleşme yapılmamışsa “mal ayrılığı”na tabi. Ev kimin üzerindeyse boşanma sonrası ev onda kalıyordu.

YASAL MAL REJİMİ NEDİR?

Çalışmayan kadının ev içi emeğini değerlendirmek ve mağdur olmasını önlemek adına Medeni Kanun değişti. 2002’den sonra evlilikler için “Edinilmiş mallara katılma” yasal mal rejimi olarak belirlendi. 2002’den sonra eğer eşler “Mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı, mal ortaklığı, edinilmiş mallara katılma” rejimlerinden birini seçmemişlerse, mahkeme direkt yasal mal rejimi olan “edinilmiş mallara katılma rejimi”ni uyguluyor.

Yazının devamı...

Merdiven altı estetik mağdurları, dikkat

12 Haziran 2017

Botoks-dolgu mağdurlarının hukuki hakları nelerdir?

Adanalı 22 yaşındaki Hemşire Merve Keleş’in başına gelen dudak silikonu faciasını anımsadınız mı? Kendisini ‘medikal estetik uzmanı doktor’ olarak tanıtıp aralarında hemşire Keleş’in de bulunduğu 4 kişiye dudak dolgusu ve botoks yaparak hastanelik ettiği iddia edilen kuaför 34 yaşındaki Soner Gülnaz’a 5 yıla kadar hapisle geçen hafta dava açılmıştı. Tabiri caizse, bu davayla medikal estetik uygulamalarının merdiven altına inmesinin sonuçları gözler önüne serildi. Peki yanlış estetik mağdurları hakkını nasıl arayacak? İlk yapılması gereken başlarına geleni sineye çekmemeleri. Sağlık Bakanlığı’na şikâyetin yanı sıra ilgili savcılıklara bu ‘sahte uzmanlar’ hakkında suç duyurusunda bulunmaları gerekiyor. 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’a göre “Diploması olmadığı halde, menfaat temin etmek amacına yönelik olmasa bile, hasta tedavi etmek veya tabip unvanını takınmak” suç. Bu kişiler iki yıldan beş yıla kadar hapis ve bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılıyor.

Estetik mağdurlarının sayısındaki artış Sağlık Bakanlığı’nı da harekete geçirdi. Bakanlık 81 ildeki Sağlık Müdürlükleri’ne “Denetimleri artırın” talimatı verdi. Estetik mağdurlarının şikâyetlerini tek tek araştıran bakanlık; yetkisi olmadığı halde botoks, dolgu gibi estetik uygulama yapan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Bu ‘sahte uzmanlara’ da 2-5 yıl hapisle dava açılacak.

Bir de uygulamacı cephesine bakalım. 15 yıldır bu alanda çalışan ve güzelleşeyim derken merdiven altı estetik uygulamaları yüzünden özellikle yüzleri zarar gören mağdurlarla çok karşılaştıklarını vurgulayan Dermatoloji uzmanı Doç. Dr. Hakan Erbil’in kadınlara uyarıları şöyle:

“Doktor olmayan kişilerin bu tip tıbbi estetik uygulamaları yapması suç. ‘Basit bir uygulama ve daha ucuz’ diye merdiven altı dediğimiz yerlerde, doktor olmayan kişilere estetik uygulamalar yaptırılıyor. Bu çoğu zaman felaketle sonuçlanıyor. Mağdurları ise bize geliyor. Tedavide çok sıkıntı çekiyorlar hem de daha pahalıya mal oluyor. Kişiler çoğu zaman bilerek yaptırdıkları için şikâyetçi de olamıyorlar. Vatandaşlarımızın bu işlemleri yaptırırken dikkat etmeleri gereken, bu tür işlemleri bir sağlık kuruluşunda uzman hekimlere yaptırmalarıdır.”

KAMUOYU YANLIŞ ALGILADI

Türk Dermatoloji Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Emel Erdal Çalıkoğlu da günde 4-5 kişinin yanlış uygulama sonucu mağdur olduğu için derneklerine başvurduğunu söyledi. Çalıkoğlu bakanlığa şu çağrıda bulundu:

“Sayın Cumhurbaşkanı’nın 1.5 ay önce imzaladığı KHK ile güzellik salonlarında sadece IPL uygulamasına izin verildi. Ancak bu kamuoyunda yanlış algılandı. Güzellik salonlarında, kuaförlerde bile dolgu, botoks, PRP gibi tıbbi estetik işlemler maalesef yapılmaya başlandı. Denetimlerin belediyelerden alınıp il sağlık müdürlüklerine verilmesi son derece olumlu. Bakanlığın denetim ekiplerinin içinde dernekler olarak biz de yer almak istiyoruz. Bakanlığa mevzuat eksikliğini gidermek için komisyon kurulmasını ve bu komisyonda yer almayı öneriyoruz.”

Yazının devamı...

Nafaka derdi 3

7 Mart 2017

Platform’un 2 bine yakın üyesini ağırlıklı olarak -çoğu bir yıldan az- 2-4 ay gibi kısa sürelerle evli kalan bazıları çocuksuz ama tümü eski karılarına “süresiz yoksulluk nafakası” ödeyen erkekler oluşturuyor. Platform üyelerinin ortak talebi ise şöyle:

“Türk Medeni Kanun’u değiştirilsin. Süresiz nafaka kaldırılsın”.
Bu hafta söz, Birsel anne ve Türkiye’nin her yerinden mail atıp sesleri olmamı isteyen “süresiz nafaka” mağduru olduğunu savunan okurlarımın:
İlknur Birsel Büyükakça: “Oğlum dört ay evli kaldı ve 7 yıldır nafaka ödemektedir. İşsizken bağlandı. Üstelik eşit kusurlu boşanmaydı. Hani toplumda dul kadına bakış var; ‘dul bıraktı’ desem o da değil. Evlendiği hanımın ikinci oğlumun ilk evliliğiydi. Boşanmış İnsanlar ve Aile Platforumu’nu kurmam 2014’te nafaka arttırma davası açılmasına tekabül ediyor. ‘Bu kadar da olmaz’ diyerek mağdurları bir sosyal medya platform bünyesi altında toplamaya başladım. Şu an sayımız 2000’e yaklaşıyor. 24 Şubat 2016’da TBMM Komisyonu’na attığımız mailler sonucu davet edildim ve ‘süresiz nafaka’ konusunda milletvekillerine sunum yaptım. Komisyon bu konuyu ülkeler bazında ve ülke içinde çok ciddi araştırdı. Hukukçularla görüştü. Sonuç olarak nafakanın süreli olması gerektiği önerisini raporuna yazdı. Fakat bir türlü TMK değişmiyor, bekliyoruz. Her geçen gün mağdur sayısı artıyor. İnsanlar cinnet geçirme noktalarında. Kaç kişiyi intihardan döndürdük. Hapis cezaları var. Örneğin bir üyemiz çocuksuz, kısa süreli evlilik yapmış 15 yıldır nafaka ödüyor. Geçen gün bir üye katıldı. 27 yıldır nafaka ödüyormuş.”

NAFAKASI KESİLMESİN DİYE SİGORTASIZ ÇALIŞIYOR

Y.Ö: “Ben 50, karım 40 yaşında. Beş yıl önce ayrıldık. Avukatının verdiği taktikle, ‘Kocam bana tecavüz etti’ diye evden attırdı. Karakollarda süründürdüler. 22, 17, 16 ve 9 yaşlarında 4 cocuğumuz var. Avukatı beni aradı ‘Siz memursunuz. 6 ayı aşan bir ceza alırsanız memuriyetten olursunuz anlaşmalı boşanma imzalayalım kurtulun’ dedi. Ben bunalımdayım, avukat bile tutamadım. Bir ev, 25 bin lira ve 700 TL nafaka vermek zorunda kaldım. Boşanma sonrası bana, ‘Ben 10 yıldır boşanmak için uygun zamanı bekliyordum’ dedi. Nasılsa boşanacağım diye beni aldatmış. En son evli bir adamla birlikte. O’nun işyerinde nafaka kesilmesin diye sigortasız çalışoyur. Ne yapacağım bilmiyorum.”

4 AY EVLİ KALDIM ÖMÜR BOYU NAFAKA ÖDE

O.B: “Uzman çavuşum. 4 aylık evlilik yaşadım çoluk çocuk yok olmadığı halde sadece kadına yoksulluk tedbir nafakası olarak 800 TL ödüyorum. Beş ay sonra Batı’ya tayin göreceğim. 800 TL nafaka 2 bin 500 TL kredi toplam 3 bin 300 yapıyor. Peki benim maaşım 10 bin TL değil ki. Adalet bunun neresinden. Sırtımda 30-40 kilo çantayla terör bölgesinde görevdeyim. Her an ölümle burun burunayım. Şu an 30 yaşındayım bu nafaka yüzünden geçimimi sağlayamıyorum. Ailem babam harçlık gönderiyor. Bir asker için ne kadar zor bir durum bilir misiniz? Sayın yetkililere sesimiz olmanızı istiyorum.

Yazının devamı...

Otopark derdi

28 Şubat 2017

“İşyerimizin bulunduğu bina 50 yıl evvel kooperatif şeklinde yapılmış bir apartman. Aidatlarımızın dışında, aylık 100 lira otopark ücreti ödüyoruz. Yöneticimiz bir avukat. Kiralayanın bir binayı tüm haklarıyla kiraladığını ayrıca park ücreti ödemenin yasal olmadığını söylediğimde; mal sahiplerinin yıllık apartman toplantılarında böyle karar aldıklarını ve bunun noter onaylı olduğunu, bunun da değiştirilemeyeceğini söylüyor. Bu arada burası şehrin merkezi olduğu için mal sahipleri, kızları, oğulları otoparkı ücretsiz kullanıyorlar. Bizim müşterilerimiz ya da ikinci araçlarımız da kesinlikle burayı kullanamıyor. Bu konu ile ilgili Çankaya Belediyesi’ni aradım fakat hiç kimse bilgi sahibi değil. Bu konuda bize yardımcı olursanız çok sevinirim.”

KANUNDA GARAJ NASIL DÜZENLENMİŞ

Bu sorunun yanıtı için önce Kat Mülkiyeti Kanunu’nun (KMK) garaj, otopark gibi ortak alanların kullanım hakkını düzenleyen 16 ve 18. maddelerine göz atmakta yarar var. O iki madde şöyle:
MADDE 16 - Kat malikleri anagayrimenkulün bütün ortak yerlerine, arsa payları oranında, ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olurlar. Kat malikleri ortak yerlerde kullanma hakkına sahiptirler; bu hakkın genel kömürlük, garaj, teras, çamaşırhane ve çamaşır kurutma alanları gibi yerlerdeki ölçüsü, aksine sözleşme olmadıkça, her kat malikine ait arsa payı ile oranlıdır.
MADDE 18 - Kat malikleri, gerek bağımsız bölümlerini, gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kaidelerine uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim plânı hükümlerine uymakla, karşılıklı olarak yükümlüdürler.

Yazının devamı...

Ömür boyu nafaka derdi - 2

18 Şubat 2017

Gelen maillerin büyük bölümü 3 ay 4,5 ay 10 ay gibi sürelerle, bir yıldan az süreyle evli kalıp, çocukları olmayan ancak hala eski karılarına yıllardır yoksulluk nafakası ödeyen, bu yüzden hapse giren genç erkek okurlarımdan. İsimlerinin saklı tutulmasını isteyen bu gruptaki erkek okurlarımın isyanı ve ortak talebi şöyle:
“Bu yasa insan haklarına aykırı kadını da erkeği de itibarsızlaştırıyor. Evlilik süresine bakılarak yoksulluk nafakasına süre sınırı getirilsin.”
Sosyal medyada örgütlenip, “Medeni Kanun değiştirilsin” diye imza kampanyası açan nafaka mağduru babalar bir başka grup. Üçüncü gruptakiler ise ikinci eşler. Kocaları ilk karılarına nafaka ödeyen ikinci eşler de çok dertli.

İKİNCİ EŞLER DE DERTLİ

Bu maillerden biri Bursa’dan Ayşegül’den. Madalyonun diğer yüzünü göstermiş. Kocasının çalışan ilk karısına 10 yıldır nafaka ödediğini belirterek, “İnsanın kendi evladına bile verilen nafaka süreli 18 yaşa kadar iken, el olmuş gününü gün eden eski karısına neden ömür boyu baksın?” diye isyan ediyor. O da Medeni Kanun’daki süresiz nafakanın kaldırılmasını istiyor. TBMM’ye seslenen Ayşegül’ün o maili özetle bakın şöyle:

ADALETSİZLİĞİ KALDIRIN

“Bu adaletsizliği ortadan kaldırın. Kişiler kaç sene evli kaldı ise o kadar sene nafaka ödesin. Süre sınırı konsun. Ayrılınca çocuk yoksa, kadın zenginse, sağlıklı, çalışıyorsa İslam ülkelerindeki gibi en fazla 4 ay nafaka alsın. Ya da Avrupa ve Amerika’daki gibi olsun. Lütfen bu kanun değişsin.

Yazının devamı...

Ömür boyu nafaka derdi

9 Şubat 2017

Aile mahkemesi, çalışmayan ve ailesi ile yaşayan genç eski eşi için 550 lira yoksulluk nafakası ödemesine hükmetmiş. Nafakayı da ödüyor ama isyan ettiğini belirterek, şu soruyu soruyor:
“Ben bir ömür boyu niye yoksulluk nafakası ödeyecekmişim, neden? Karım yoksul değil ki? Çalışabilir ama çalışmıyor. Ödemezsem hapis cezası olduğu doğru mu?”
M.T.’yi isyan ettiren, Medeni Kanun’un 175. maddesindeki, “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir” düzenlemesi hep tartışılıyor. Anayasa Mahkemesi(AYM) “süresiz nafaka” düzenlemesini bir kez reddetti bu nedenle 10 yıl süreyle iptal edilmesi mümkün değil.

MAĞDUR BABALAR DÜZENLEME İSTİYOR

“Mağdur Babalar” adıyla örgütlenen “süresiz nafaka mağduruyuz” diye bayrak açan M.T. gibi boşanmış erkekler ise bu konuda Meclis’ten adil ve hakkaniyete uygun bir düzenleme istediklerini belirtiyorlar. O babalardan mail yağdığı gibi biri de beni telefonla aradı ve “4,5 ay evli kaldım 5 yıldır nafaka ödüyorum. Kaç sene evli kalındıysa o kadar sene nafaka verilsin. Kanun böyle değiştirilsin. Daha adil olmaz mı?” diye sordu.

1 GÜN EVLİ KAL ÖMÜR BOYU NAFAKA VER

TBMM Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Olayları Araştırma Komisyonu’nda 3 Mart 2016’da konuşan boşanma davalarının temyiz incelemesini yapan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Ömer Uğur Gençcan’ın M.T’nin isyanına da hak veren şu tespiti ile başlayalım:

Yazının devamı...

Cepten dolandırılmayın

2 Şubat 2017

Mail atan okurlarım gibi, annemin, kamu kurumunda çalışan bir arkadaşımın ve bizzat benim de başıma geldi. Özellikle dokunmatik telefonlara SMS yoluyla gönderilen “hediyeli soru servisi, ingilizce kelime soru servisi, spor servisi” vs gibi kampanya mesajlarını siliyorum derken yanlışlıkla onaylayabilirsiniz. Ya da “RET” veya “İPTAL” mesajı atmayı unutmuş olabilirsiniz... 

FATURA DETAYLARINA DİKKAT

Sonra ne mi oluyor? Farkına bile varmadan bu servislerin ücretlerini her ay düzenli ödüyorsunuz. Hele cep telefonu faturalarınız otomatik ödemede ve e-faturalarınızı da incelemiyorsanız. Aylar sonra farkına varınca bu kez iptal çilesi yaşıyorsunuz. İstemediğiniz bir servisi “iptal” için günlerce uğraşmak zorunda kalıyorsunuz. Serinkanlı ve son derece kibar müşteri temsilcilerinden şu yanıtı alıyorsunuz?

“Şu tarihte siz SMS/e-mail kampanyamızla abone olmuşsunuz. Geçmişe dönük ücret iadesi de maalesef yapmıyoruz.”
Meğer ben de geçen yıl haziranda bir ingilizce soru servisine abone olmuşum. İşim ilginç yanı önce dondurup sonra hattını kapattığım cep telefonuma bu sorular gönderilmiş. Yarışmalara katılmışım. Bu servis için her ay 15 TL ödediğimi müşteri temsilcisinden öğrendim. Benim adıma kayıtlı aynı operatörün cep telefonu hattını kullanan annemin de başına aynı şey geldi. O da SMS’le “hediyeli soru” servisine abone olmuş. 25 TL olması gereken faturasını hediyeli soru servisi nedeniyle 66 TL olarak ödemişiz aylarca.
Bilişim Hukuk Derneği(BHD) Başkanı Avukat Kürşat Ergün’le konunun uzmanı olarak konuştum. Kanunen yasaklanmasına rağmen izinsiz SMS/e-mail gönderimi ile bu tip servislere farkına bile varmadan onay veren ya da “RET” mesajı atmadıkları için abone yapılan vatandaşların izlemesi gereken hukuki yolları sordum. İşte Ergün’ün yanıtları:

ONAY ANLAMINA GELMEZ

“1 Mayıs 2015’ten itibaren reklam amacıyla izinsiz SMS ya da e-mail yanında her türlü faks, akıllı ses kaydedici sistemler ve telefon gibi iletişim araçlarının reklam amaçlı olarak izinsiz kullanılması kanunla yasaklandı. Cevapsız çağrı olması ya da “RET” mesajı göndermemek onay anlamına gelmez. Ayrıca tüketici istediği her an onayına son verme hak ve yetkisine sahiptir. Tüketicilerin gerçekleştirdiği alışverişler esnasında kendisi ile iletişime geçilmesi amacıyla firmaya iletişim bilgilerinin verilmesi halinde bu durum onay kabul edilebiliyor. Bu tip bilgileri gerekli görmediğiniz firmalara vermeyin.

Yazının devamı...