(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Hasan Ercazip" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Hasan Ercazip" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Hasan Ercazip

Hasan Ercazip

Şimdi İzmir zamanı

6 Haziran 2017


Amatör Küme’de yazılan İsyan Marşı’nın finalini söyleyeceğimize, ıssız kuytu köşelerden döneceğimize and içmiştik.
İnanıyorduk, sonuna kadar güveniyorduk. 3 hafta önce Altay’ın şampiyonluğuna tanıklık eden düşler tarlasından bir zafer daha çıkaracaktık.
Sıradışı bir futbol atmosferiydi. Ya da tam ifadesi ile meşale arası futbol!
Türk futboluna cesareti öğreten adamın yönetimindeki Eskişehirspor köşesine sinmiş bir boksörü andırıyor, Göztepe sahada futbolun oynanabildiği kısıtlı anlarda bastırdıkça bastırıyordu.
Jahovic vuruyor, Umut vuruyor, Göztepe deniyor ama Boffin ‘büyük kaleci nasıl olur’ dersi veriyordu.
İlk yarı biterken Umut’un bir metreden direğe nişanladığı top sanki gelecek kabusun habercisi gibiydi.

Yazının devamı...

Ağır ağabey

31 Mayıs 2017

 

Kimi zaman tembel tembel dolaşsalar, kimi zaman haytalık etseler de iş ‘racon kesmeye’ geldiğinde bilirler öne çıkmayı...

Tıpkı Göztepe’nin play off serüvenindeki ‘ağır ağabey’ tavrı gibi... Tıpkı bu camianın tarihinden, bu formanın ağırlığından beklediğimiz gibi.

Aslında İzmir’deki ilk maçın sonucu  finalin müjdecisiydi Göztepe için. Yine de bir yanımız ‘Futbol bu, belli olmaz’ diyor, diğer yanımız ‘Bu saatten sonra Göztepe sürprize izin vermez’ diye itiraz ediyordu. Öyle de oldu. İzin vermedi Göztepe. Ne oyunun Boluspor’un eline geçmesine, ne rakibin final için umutlanmasına, ne de savunma duvarının aşılmasına. Hele 74’te Tayfur’un attığı gol, ‘Benim işim sizinle değil’ mesajı oldu, maça noktayı koydu.

Evet artık Süper Lig sadece bir adım ötede... İzmir’in özlemini dindirmek, kaybetmekten yorgun düşmüş bu şehrin mevsimini değiştirmek ellerimizde.

2002-2003 sezonunda Altay ile Göztepe Süper Lig’e birlikte veda etmiş, bitmek bilmeyen kabuslar tam da orada başlamıştı.

Her şeyi tersine çevirmek için Altay’ın ardından Göztepe’nin şampiyonluğu...

Sizce de kader bize muhteşem bir final hazırlıyor olabilir mi?

Yazının devamı...

Yine, yeni yeniden...

21 Mayıs 2017

 

Hele hele zirvede tamamlanan ilk yarıdan sonra Denizlispor maçını bambaşka düşünmüştük zihnimizde.

Göztepeliler Denizli’ye şampiyonluk umuduyla akacak, Süper Lig sevinciyle dönecekti. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı.

Evet belki Süper Lig’e çıkış maçı olmadı Göztepe adına ama başka bir hedefe ulaşıldı. Denizli’de alınan beraberlik Göztepe’yi play-off’a taşıdı. Öncelikle ligin son bölümünde bir şekilde düştüğü yerden kalkmayı bilen, Süper Lig umuduna sarılan Göztepe’yi ve Yılmaz Vural hocamızı kutlamak gerek.

Futbol tanrısının desteği, Tayfur’un yükselen formu, Halil’in hırsı, Jahovic’in ustalığı Play-offta Boluspor’un rakibi yaptı Göztepe’yi.

 

Hani demiş ya Mevlana...

“Düne ait ne varsa dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım...”

Yazının devamı...

Kaderi de yenmek...

16 Mayıs 2017

 

Sıradan bir futbol maçı değildi dün izlediğimiz. Belki bir lanete meydan okumak, belki 15 yıla uzanan bir kaderi, bir futbol topuyla yenmeye çalışmak...
Rakip Kocaelispor değildi inanın!
Bir lanet, bir kara büyü...
Başka nasıl açıklanabilir Altay’ı bu finale taşıyan, dün de takımın en iyisi olan Furkan’ın 90’da 1 metreden boş kaleye atamadığı gol? Yılların tecrübesi Murat’ın üst direği döven penaltısı? Tek kale oynanan 120 dakikanın penaltılara gidişi?
Ama işte büyü de, lanet de bir yere kadar.
Böyle bir mücadele genç rakibe karşı 120 dakika baskılı oynayan adamların işiydi.

Yazının devamı...

Kazanan hephaklı mıdır?

8 Mayıs 2017

Örneğin dün deplasmanda 6 gol atan, 2017’de İzmir dışında ilk galibiyetini alan, play off ümidini son 2 haftaya taşıyan Göztepe haklı mıdır? Ya da...Bu sonucu ‘zafer’ yerine ‘rezalet’ diye nitelesek, itiraz edecek olan var mıdır? Rakip Mersin İdmanyurdu ligin dibinde. İsimlerden bağımsız olarak ‘helva’ gibi bir yapıda. Ne katı defans yapmak, ne Göztepe’yi durdurmak var aklında. Sahaya çıkmış 11 isim, biraz da kendi piyasalarını yapma adına futbol oynamaya çalışıyor. Hal böyle olunca, bol bol boş alan bulan Göztepe, ilk 45 dakikada 4-0’ı yakalıyor.O an itibarıyla artık herkes Mersin maçının bittiği düşüncesiyle Göztepe adına son 2 maçı, olasılıkları hesaplaya başlıyor.Ancak ligin dibindeki Mersin ile Süper Lig hayalleri kuran Göztepe arasında ciddi benzerlikler olduğunu unutmuşuz biz!Örnek mi? Mesela son 5 maçta her iki ekibin de 4’er yenilgisinin bulunduğunu!Mesela Göztepe’nin de defansif anlamda Mersin kadar ‘helva’ kıvamında bir takım oluşunu!İşte bu unuttuklarımızı ikinci yarının başıyla birlikte yeniden hatırladık. Haftalardan kenarda oturmaktan paslanan Umut Nayir kaçırmanın daha zor olduğu 2 pozisyonu heba ederken, Mersin tek tek farkı kapatmaya başladı. Ve ne acıdır ki, skor 4-4’e geliverdi.Ümraniye ile ikili averajı eşit olan, belki de rakibini geride bırakmak için genel averaja ihtiyaç duyacak olan Göztepe, 4 farktan sonra 5, 6, 7 diye averaj düzeltecekken, 3 puanın derdine düştü.Belki 3 puan kurtarıldı ama aklıma bazı sorular takıldı:1- Aranızda bu galibiyete ‘sevinebilen’ var mı?2- Gözü kapalı ‘Bu takım son 2 maçı kazanır’ diyebilen var mı?3- Play-off bileti gelse bile Süper Lig’e inanan var mı?

Yazının devamı...

Kaybolan yıllar

5 Mayıs 2017

Ancak bu facia tabloyu tersine çevirebilme adına önceki gün mini bir mucize yaşanmıştı İstanbul’da. 75 dakika 10 kişi oynayan Denizli’nin Ümraniye’den puan çıkarması, Göztepe adına büyük fırsattı. Gel gör ki, Göztepe o fırsatı da değerlendiremedi.

Maçı 3 perdeli değerlendirmek gerek. Ümraniye’nin puan kaybetmesiyle eline geçen fırsatı değerlendirme isteği 14 dakika sürdü sarı-kırmızılıların. Baskılı başlanan ancak ayaklardaki panikle heba edilen 14 dakikalık dilim, Gençer’in saçma sapan kırmızı kartı görmesiyle son buldu.

Sonrası mı? “Sivas golü ne zaman bulacak” diye beklenen dakikalar... Ardından Canberk’in ikramını değerlendiren Rıdvan’la gelen gol...

Ve 45’te Sivas’ın da 10 kişi kalışıyla başlayan son perde...

Bu bölümde Göztepe topa hakimdi, baskılı göründü. Ancak takımın organizasyon eksiği, bir kez daha karşımıza çıktı. 10 kişi kalan iki takım da yoruldu, oyunda orta alanlar kayboldu.

Burada garip olan şu...
Göztepe adına alınacak 1 puan bile ilaç değilken Yılmaz Vural’ın Umut hamlesi için bu kadar beklemesi neden?

Yazının devamı...

Peki ya play off!

30 Nisan 2017

Tahmin ediyorduk, bekliyorduk, biliyorduk! Koskoca ligin ikinci yarısında sadece 4 maç kazanabilen, ilk yarıda topladığı puanları hovardaca harcayan Göztepe için ilk 2’nin artık mucize olduğunu görüyorduk. Dün artık mucize olasılığı da kalmadı! Malatyaspor’a karşı ilk yarıda Günay’ın devleşmesiyle son 15 dakikaya kadar beraberliği cebinde tutan Göztepe, bir kafada yıkıldı. Yani final sahnesi kimseyi şaşırtmadı.

Artık umudun yeni adı play off...
Ancak asıl tehlike şu... Göztepe için ilk 6’nın içinde kalabilmek de artık hiç kolay değil. Boluspor eğer bugün Balıkesirspor deplasmanından galibiyet çıkarırsa Göztepe’yi 7. sıraya itecek. Kaybetse bile son 4 maçının 3’ünü evinde oynayacak.
Sadece Boluspor değil ligin son dönemecinde atağa kalkan Altınordu da final virajında Göztepe’nin önüne geçmeye aday.
Hepsinden önemli olansa, Göztepe’nin durumu. Savunma yapmaya çalışsa da savunamayan, hücuma çıkışlarda tek bir organizasyon yapamayan, deplasmanda neredeyse sahaya bile çıkmadan kaderine razı bir görüntüde olan bu takım Boluspor’u nasıl arkasında tutacak? Kadrosunda neredeyse tek formda oyuncu görünmeyen takımı kim ayağa kaldıracak?
Yoksa İzmir’in dilinde yine “Yine bana hüsran, yine bana hasret” şarkısı mı kalacak?

 

 

Yazının devamı...

Hakan’la Barış!

23 Nisan 2017

Üretemeyen... Savunamayan... Hatta Bandırma maçı itibarıyla direnemeyen, mücadele edemeyen. Geride toplanacak çok puan olmasına karşın hem bize hem de başkan Mehmet Sepil’e “Artık ilk 2 hayal” dedirten bu görüntüydü zaten.Ancak hayatta bazen ayağa kalkmak için dibe vurmak gerekiyor. Dünkü futbol Göztepe için ‘yükselişin başlangıcı’ olarak nitelenebilir. 


Savunmanın kanatlarındaki krizi çözmek ilk hedefti Yılmaz Vural için. ‘Yutan eleman’ Fuchs ile ‘olağan şüpheli’ Canberk’in yerine Tanju sağ beke, Leo mecburen sol beke monte edilmişti.Ancak Göztepe adına asıl adım orta alandaydı. Bu takımın, teknik düzeyi ‘şampiyonluğa oynayan takım orta sahası’ seviyesinde olan tek adamı Hakan Barış. İşte O’nun katılımı orta alandaki kaliteyi artırdı. Segbefia’yla birlikte Hakan’ın kattığı oyun aklı ve pas kalitesi, Tayfur ve Halil’in etkinliğiyle birleşince Göztepe sezon başından bu yana sadece 2-3 maçta gördüğümüz bir üretkenliğe sahip oldu. Bir başka ifadeyle Hakan ile ayağa kalktı, zirve yarışıyla ‘Barış’ı sağladı Göztepe. 


Ve tabii Jahovic... Her golündeki vuruş kalitesi ‘Ben bu lige fazlayım’ diye bağıran Makedon’un performansı bir kez daha şapka çıkarılacak türdendi. 
Ancak.Bir garip takım Göztepe. Ön taraf üretmek, skor bulmak için var gücüyle çırpınsa da arka taraf üretileni hovardaca tüketmeye çok meyilli! Santradan gol yemekten aynı pozisyon içinde 3 kez uzaklaştırılamayan topun ağlardan çıkarılmasına kadar!Hal böyle olunca, Göztepe adına özellikle maç sonları ‘korku filmi’nden öteye gidemiyor.Evet dün belki ‘kabus’ atlatıldı, 3 puan alındı. Ancak bu savunma-kaleci kalitesiyle nerede kadar gidilir?İşte bütün mesele bu!

Yazının devamı...