(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Ömür Kurt" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Ömür Kurt" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Ömür Kurt

Karnem kötü diye bana kızmayın

10 Haziran 2017

Karnesi kötü gelen çocuğun psikolojisi nasıldır?
Hissedilen temel duygu korkudur. Kötü karnenin sonucunda özellikle anne-baba tarafından gelebilecek ağır bir suçlama, eleştiri ya da cezalandırılma ihtimali korku duygusu yaratır. İkinci olarak çocukta ‘yetersizlik’ duygusu oluşur çünkü başarı düzeyi tartışma konusu olan bir çocuk için karnenin kötü olması tıpkı bir ‘kanıt’ işlevi görür. Çocukta “Ben başarısız bir öğrenciyim” düşüncesi bu duyguyu artırır ki bu durum maalesef çocuk ruhunu derinden zedeler. Hissedilen diğer duygu ise üzüntü ve beraberinde gelen suçluluk hissidir. Ailesine iyi bir karne hediye etmek isteyen ya da kendinden iyi karne beklenen çocuk ailesini mutlu edemediği için üzüntü ve suçluluk hisseder. Bu duygu da maalesef çocuğun psikolojisini çok kötü etkiler. 

Aileler ne hisseder?
Aileler beklemedikleri bir sonuçla karşılaşırlarsa kızgınlık hissederler. Ama bu doğru olduğu anlamına gelmemelidir. Bunun yanında yoğun bir endişe yaşarlar ki bunun nedeni ise gelecek korkusudur. Çocuklarının gelecekte de hep böyle başarısız olacağı düşünceleri bu duyguyu yoğun yaşamalarına neden olur. Bunun yanında tabii ki “Biz nerde yanlış yaptık” düşüncesinden doğan pişmanlık ve suçluluk duygudur.

Karnesi kötü gelen çocuğa nasıl davranılmalı?

Yazının devamı...

İsteyen sörfe, isteyen uzaya gitsin

3 Haziran 2017

 

1

ALAÇATI’DA SÖRF

GELECEĞİN YILDIZLARI

Çeşitli alternatifleri var. Alaçatı’da sörf, yaza iyi bir başlangıç olabilir. Deneyimli eğitmenler eşliğinde, 10-13 ve 10-17 yaş grubunda yeni başlayanlardan ileri seviye eğitimlere kadar, herkese göre çalışma grupları sunuluyor.

Çeşme ve Alaçatı gezileri, basketbol, tenis, voleybol, hokey, yüzme ve havuz eğlenceleriyle dolu bir program. Bir haftalık kamp süresince her dört kampçı için bir eğitmen sağlanıyor, böylelikle çocuk ve gençlerin eğitimleri özenle takip ediliyor. Katılımcılara, toplam 18 saatlik eğitimin ardından, rüzgârı okuyabilme, yelken eğitimleri, güvenli sörf, denge, teori ve pratikle birlikte eğlenceli ve kesintisiz bir eğitim sunuluyor. Tarih, 15-21 Haziran. Fiyatı 3,950 TL.

Yazının devamı...

‘Annecim, babacım, aşkım, sevgilim’ demeyin

20 Mayıs 2017

Hitap şekli çocuğun psikolojisini nasıl etkiliyor?

Çocuklarımıza duyduğumuz hisler o kadar güçlü ki onlara seslenirken sadece isimlerini kullanmak biz ebeveynlere biraz yetersiz geliyor. “Canım, bir tanem, yavrum, kuzum, hayatım, prensesim, paşam, aşkım” derken duygu o kadar yükseliyor ki onlara kendi anne ve babamıza hitap eder gibi ‘annecim’, ‘babacım’ bile diyoruz. Çocuğunuza hissettirdiğiniz duygular kelimelerden daha önemli, ama bu kelimelerin önemsiz olduğu anlamına gelmiyor. Çocuğa nasıl hitap ettiğiniz çocuğun psikolojini etkiliyor. Çocukların ilk fark ettikleri kelimelerin doğruluğu oluyor. Çocuklar hitap kelimelerini 4 yaşından itibaren fark etmeye başlıyorlar. Ona ‘annecim’ diye seslendiğinizde, “Ben senin annen değilim ki!” sözünü mutlaka duyacaksınız ve çocuğunuza bu kelime tuhaf gelemeye başlayacak. Çünkü gerçekte o sizin değil, siz onun annesi ya da babasısınız. 

Aşkım, sevgilim gibi hitaplar peki?

“Aşkım, sevgilim” gibi hitap şekilleri de doğruluğu olmayan ifadelerdir. Çocuk bir süre sonra bu kelimelerin gerçek anlamını fark edecektir.  Annesinin ya da babasının ‘aşkı’ olamayacağını, aşk ve sevgililik kavramlarının karşı cinsle ilgili olduğunu öğrenir. Bir diğer önemli nokta ise bu kelimelerin ‘aşırı’ yüceltici etkisinin olmasıdır. Yani bir ‘abartma’ söz konusudur. Bu abartının ise çocuğun psikolojisine bir tür ‘şımarma’ şeklinde yansıyor.

Doğrusu nasıl olmalı?

Doğrusu ona “Canım, yavrum, evladım,” gibi kelimelerle hitap etmektir. Bu sözcükler anlamı itibariyle hem doğruluk taşır hem de sevginizi ifade eder. Dolayısıyla, doğru hitap sözcükleri bunlardır. Ancak şunu unutmamak gerekir ki çocuklar en çok kendilerine isimleri ile hitap edilmesini severler. Bu nedenle anne babalar çocuklarına adlarıyla hitap etmeli.

Yazının devamı...

İlk iki yıl süt, büyüyünce kuruyemiş

13 Mayıs 2017

Besin alerjisi nedir?
Besin proteinlerine karşı vücudun bağışıklık sistemi aracılığıyla verdiği alerjik tepkidir. Bebeklik döneminde inek sütü ve yumurta gibi hayvansal protein içeren besinlerin verilmesini takiben ortaya çıkan deri, sindirim sistemi ve solunum sistemi bulguları ile fark edilir.



Ne gibi sorunlara yol açar?
Bebeklerin bir kısmı alerjiye neden olan besini almak istemez. Ayrıca kusma, karın ağrısı, karında gerginlik ve şişlik, ishal, dışkıda mukus ve kan bulunması, huzursuzluk gibi bulgular görülebilir. Deride kızarıklık, kaşıntı veya ürtiker (kurdeşen) ve yüzde, dilde, dudaklarda şişliğe rastlanabilir. Bunların yanında hırıltı, burun akıntısı, öksürük gibi solunum sistemi bulguları ortaya çıkabilir. Bazı çocuklarda besin alerjisi, anafilaksi olarak isimlendirilen ve ölüme kadar gidebilen şiddetli sonuçlar ortaya çıkarabilir.

Yazının devamı...

Doyumsuz çocukları dizginlemenin 5 yolu

6 Mayıs 2017

- Çocuğunuza her şeyin emekle alındığını öğretin, böylece sahip olduğu şeylerin kıymetini bilecektir.

- Onu ‘hayır’ sözcüğüne alıştırın ve istediği her şeyi hemen yerine getirmeyin. Sabretmeyi ve beklemeyi öğretin.

- Ona sorumluluklar verin. Böylece kendi sorumluluklarını yerine getirmeyi öğrenecek ve güven duygusu gelişecek.

- Az ile yetinmeyi öğretin. Bu, ona hayattaki her şeyin bir sınırının olduğunu ve azla mutlu olunabileceğini öğretecek.

- İletişim kurun, iyi yönlerini takdir edin ve onu yüreklendirin. Böylece uzlaşı yönü gelişecek.

HADİ ANNE GİDELİM

Maket ev yapıyoruz

Bu atölyede çocuklar kâğıt, makas ve kartonları kullanarak kendi maket evlerini yapacak ve boyayacak.

Yazının devamı...

Bu hamur çok zararlı

29 Nisan 2017

Slime hamuru neden zararlı?

- Bu, bir tür kimyasal içerikli hamur. İçeriğinde boraks (suda ve sıcakta çözünen, yoğunlaşmış bir borik asitten türeyen sodyum tuzu), çeşitli boraks içerikli deterjan, yumuşatıcı ve zamk, tutkal dediğimiz uçucu özellikte yapıştırıcılar bulunuyor. Farkında olmadan bu kimyasal karışımlarla temas eden ve koklayan çocuklarda, başta deride, sonra sinir sistemi dahil tüm organlarda sayısız hasar oluşabiliyor.

Nedir bunlar?

- Deride dökülme, kaşıntı, egzama, karaciğerde ve merkezi sinir sisteminde ciddi hasarları sayabilirim. Çocukların bu kimyasalla temas etmesinin önüne geçmek gerekiyor. Özellikle bu kimyasal hamurun küçük çocuklar tarafından ağız yoluyla alımı insan sağlığı için son derece tehlikeli. Ölüme sebebiyet verebilme ihtimali bile var. Slime hamurunun içeriğine yoğun olarak katılan yapıştırıcı tutkal çeşitlerinin de alerjik cilt hastalıkları, bağımlılık yapıcı, kan ve sinir hücrelerinde zehirli etkileri bilimsel olarak ispatlandı.

Slime hamurunun içeriğinde başka hangi maddeler var?

- Boraks dışında tutkalla hazırlanan bu hamurun içinde sim, oje, tıraş köpüğü ve parfüm gibi maddeler de var. Bu maddelerin uzun süreli ve tene doğrudan teması çok tehlikeli. Alerjik, toksik, zehirli etkileri ve bağımlılık yapıcı özellikleri var. Ebeveynler çok dikkatli olmalı ve çocuklarının bu maddelerle temas etmesini kesinlikle engellemeli.

ÇOCUKLARI TATLI DİLLE DİSİPLİNE SOKMANIN 5 YOLU

Hangi yaşta olursa olsun disiplin şart! Peki, ama nasıl? Psikoterapist Kevser Orak açıklıyor:

Yazının devamı...

Bayram gibi bir bayram olsun

22 Nisan 2017

Nesin Vakfı, yarın Çatalca’daki merkezinde, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla binlerce çocuğu kucaklıyor ve herkesi büyük şenliğe davet ediyor. Bu yılın şenliklerine ‘Bayram Gibi Bir Bayram’ adını veren vakfın çocuklara büyük sürprizleri var.

Çocuklar tüm gün boyunca oyun oynayacak, resim yapacak, ip atlayacak, dans edecek, rengârenk boyalarla duvar boyayacak, Okay Temiz ritm grubuyla davul çalacak, seramik çamuruna bulanacak, doğal sabunlar yapacak, yüzlerini boyayacak, halat çekip ip atlayacak, samandan korkuluklar yapacak, gökyüzünde uçurtmalar uçuracaklar.

Vakfın kapıları, yarın saat 11.00’de açılacak. Etkinliğe gitmek isteyenler için 10.00’da Taksim Vakıflar Bölge Müdürlüğü önünden otobüsler hareket edecek.

HADİ ANNE GİDELİM

Ailece mozaik atölyesi
Bu atölyede çocuklar hayal güçleriyle el becerilerini kullanarak aileleri ile birlikte mozaik yapacak.

Yazının devamı...

Bu bakteriler çok şirin

15 Nisan 2017

Probiyotik nedir, neden önemlidir?

Biz vücudumuzdaki yüzbinlerce mikroorganizma ile yaşıyoruz. Bakınca onları göremiyoruz ama varlar ve canlılar. Onlardan çeşitli şekillerde faydalanıyoruz. Vücudumuzun savunma sistemini onlara borçluyuz. Bizler için yararlı olan bu bakteriler, savunma sistemimizi güçlendiriyorlar ve bizi hastalıklara karşı koruyorlar. İşte bu yararlı, canlı dost bakterilere ‘probiyotik’ diyoruz. Ancak son yıllarda karşı karşıya olduğumuz birçok sorun onların azalmasına ve bizim de yenik düşmemize sebep oldu.

Nasıl?

Günlük yaşantımız içinde biz kendiliğimizden eğlenmiyoruz veya hüzünlenmiyoruz. Eğlence, hüzün, mutluluk veya kaygı gibi duygular da aslında beraber yaşadığımız mikroorganizmalarla üretiliyor. Yeni doğan bir bebek de anne karnında, doğum sırasında veya beslenme ile bu canlı mikroorganizmaları alıyor. Eğer alamıyorsa ve vücudunda bu yararlı bakteriler yeterli değilse gelecekte birçok sorunla karşı karşıya kalıyor.

Ne gibi sorunlarla?

Vücutta yeteri kadar canlı dost bakteri yoksa o vücut yenik düşüyor. Hızlı hastalanıyor, alerji oluyor, mide ve bağırsak sorunları ortaya çıkıyor. Günümüzde antibiyotik kullanımı, hazır gıda tüketimi, anne sütü almama, sezaryen ile doğum gibi sorunlar inanılmaz derecede arttı. Tüm bu etkenler vücuttaki yararlı dost bakterilerin sayısını azaltırken, zararlı bakterilerin sayısını arttırıyor. Oysaki vücudumuzda yararlı bakteriler daha fazla olmalı. İşte bu nedenle de probiyotiklere, yanlı canlı dost bakterilere ihtiyacımız var. Probiyotikleri ilaç gibi düşünmemek gerek. Turşu, şalgam suyu, kefir, yoğurt, vb. mayalı ürünler de birer probiyotik. Ancak son yıllarda bu gıdalara eklenen katkı maddeleri içeriklerindeki probiyotik miktarını azalttı. Hâlâ faydalılar ama yeterli değiller.

Yazının devamı...