(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Osman Müftüoğlu" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Osman Müftüoğlu" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Osman Müftüoğlu

Osman Müftüoğlu

Kolesterolüne sahip çık!

3 Temmuz 2017

Prensip olarak 50’nin üzerinde (50 ml/dl) istenir. Rakam erkeklerde 40, kadınlarda 45’ten aşağılara düşünce telaşlanmak gerekir. 35’lerin altına düştüğünde ise yalnızca telaşlanmak da yetmez, “acil durum” ilanı gerekir. Peki “böyle bir durumda iyi kolesterolü yükseltmek için neler yapılabilir?” diyorsanız buyurun...

OKUR SORUSU

HDL NASIL YÜKSELİR?

Düzenli egzersiz yaparak Egzersizin her türlüsü iyi kolesterolü yükseltir. Ama yine de “direnç egzersizleri, interval çalışmaları ve yüksek yoğunluklu egzersiz denemelerinin daha güçlü bir etkisi var” denir.

-  Zeytinyağına ağırlık vererek Zeytinyağı da tereyağı da sağlıklı yağlar ama konu iyi kolesterol HDL’yi yükseltmek olduğunda zeytinyağı tereyağına fark atar.

- Sigarayı bırakarak Sigaranın damar zararları sadece yapısındaki nikotinden ve diğer kimyasal zehirlerden kaynaklanmıyor. HDL kolesterolü azaltması da mühim bir problem. Sigarayı bırakınca iyi kolesterol süratle yükselir.

-

Yazının devamı...

5 soruda kadın sağlığı

1 Temmuz 2017

PAP smear testi ne işe yarıyor?

Rahim ağzı kanseri kadınların baş belası sorunlarından biri. Son yıllarda cinsel yolla bulaşan viral hastalıkların da artması nedeniyle eskisinden daha sık görüldüğü de kesin. Bu test rahim ağzındaki mevcut bir kanserin erken teşhisi ya da bölgedeki prekanseröz (kanser adayı) hücresel değişimlerin erken tespiti için yapılan çok önemli bir yıllık değerlendirme. Testte rahim ağzından alınan hücreler inceleniyor. Hücrelerdeki değişimlere göre de kararlar veriliyor. Hatırlayalım: Rahim ağzı kanserlerine insan papilloma virüsünün (HPV) bazı türleri sebep oluyor. Zaten bu nedenle de PAP testinde bir anormallik saptanırsa teste bir de HPV testi ekleniyor.

FSH VE LH testleri ne işe yarıyor?

Bu iki hormon beyinden, hipofiz bezinden salgılanan ve yumurtalamayı uyaran (FSH) ya da üretilen yumurtayı rahime yerleştirip koruyan (LH) fonksiyonlar üstleniyor. Bunların düzeylerini ölçmek kadın sağlığı uzmanlarına kısırlığın nedenini saptamada, menopozun başlayıp başlamadığını anlamada, adet döngülerini değerlendirmede fikir veriyor.

Mamogram yaptırmam şart mı?

Mamografi, meme kanserlerinin erken teşhisi için hâlâ altın standart olma özelliğini koruyan bir tanı aracı. Aynı zamanda topu topu 15 dakika süren ve meme hakkında son derece güvenli bilgiler verebilen kolay bir tarama testi. Testte radyolojik olarak memelerin yandan ve önden görünümleri alınıyor, süt kanalları, kistler, meme içi yoğunluklar ve pek çok dokusal özellik değerlendiriliyor. 50’li yaşlara giren her kadının bu incelemeden geçmesinde fayda var. İncelemelerin ne sıklıkta yapılması gerektiğine ise genetik riskinize, memelerinizin yapısal durumuna ve yaşınıza göre karar veriliyor.

Her yıl pelvik ultrason yaptırmam şart mı?

Kasık bölgesinin ultrason aracılığıyla incelenmesi, kadın sağlığı uzmanlarının pek sevdikleri, güvendikleri, zararsız ve çok ucuz bir uygulama. Bu test sayesinde rahim ve yumurtalıklar ile bunlara komşu organlar hakkında ciddi bilgiler elde edilebiliyor. Hatta bazen uygulamaya vajinal ultrason ve meme ultrasonu da ilave edilerek daha detaylı bir jinekolojik değerlendirme yapma imkanı bulunuyor.

Yazının devamı...

Yediğinizin yarısı yaptığınızın iki katı

30 Haziran 2017

Size önemli bir tavsiyem var: Yaşınız 40’ı geçtiyse “yeme-içme” konusundaki tercihlerinize “yeni bir ayar” getirin. Özellikle 50’li yaşları çoktaaan devirdiyseniz “can boğazdan gelmez, gider!” deyip gıda tüketiminizde yüzde 20 civarında bir kısıtlamaya gidin.
Sonraki her 10 yılda bir de bu miktarı biraz daha azaltıp yaşlanma yolculuğuna sağlık, zindelik ve hafiflikle devam edin.
Çünkü “daha uzun ve sağlıklı bir ömrün sırları”ndan henüz sadece biri net olarak kanıtlanmış durumda. O sır da şu: Az yiyenlerin “iyi hayat” şansları daha fazla.
Yaş ilerledikçe daha az gıda tüketmenin ömrü niçin ve nasıl uzattığı konusundaki araştırmalar devam ediyor ama yine de elde bazı net veriler var:
Mesela az yemenin daha az “atık madde üretimi” ve daha az “paslandırıcı serbest radikal oluşumu” anlamına geldiği anlaşıldı. Ayrıca kalori kısıtlamasının insülin sinyal yollarını (IGF-1 geçidini) etkilediği de belirlendi.
Diğer taraftan gıda tüketiminiz azaldıkça kandaki insülin seviyeleri de azalıyor, ne kadar az insülin o kadar güzel, sağlıklı, keyifli ve uzun bir ömür anlamına geliyor.

İnsülin fazlalığı önemli bir tehdit

İnsülin metabolik süreçlerde tek belirleyici değil ama çok mühim bir madde. İnsülinsiz olmuyor. Fazlası da sorun yaratıyor. İdeali, açlık kanındaki insülin seviyelerini 2-5 aralığında tutmak. Açlıkta 8’in, toklukta 40’ların üstüne çıkmasına müsaade etmemek.

Yazının devamı...

Lütfen biraz sakinleşin

29 Haziran 2017

Sakinleşin, zira sakin biri olabilmek en az iyi beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, stresi yönetmek ve hemen her gece kaliteli uyku çekmek kadar mühim bir sağlık belirleyicisi.
Şu da doğru:
Sadece ülkemizin değil, dünyanın da sakinleşmemizi zorlaştıran çok özel bir dönemden geçtiği kesin. Bu nedenle hepimizin sakinleşmeyi kolaylaştırıcı basit stratejilerden (gevşeme çalışmalarından) bugünlerde daha sık ve çok faydalanması lazım.
Gevşemeye yönelik çalışmalar denince akla önce “iç yolculuklar, farkındalık egzersizleri, meditasyon ve yoga” çalışmaları geliyor.
Benzer faydaları düzenli egzersiz, özellikle yürümenin de sağlayabileceği biliniyor.
Yapılabilecek başka şeyler de var:
Mesela iş yoğunluğunu azaltmak. Mesela yapılacak işler listesini küçültmek.

Yazının devamı...

Zerdeçalın kendisi mi hapı mı?

28 Haziran 2017

Bir kenara not edin: 2017’nin “yıldızı parlayan baharatlar” listesinin en tepesinde zerdeçal var ve o “üstün yetenekleri” sayesinde bunu kesinlikle hak ediyor. Düzenli tüketimi sizi kanserden, kronik iltihaptan, bellek zayıflamasından, eklem yaşlanmasından, hatta damar sertliğinden koruyabiliyor. Bağışıklığı güçlendirmek gibi yeni marifetleri ortaya çıktıkça da besin desteği üreticilerinin iştahını kabartıyor ve onlar piyasaya her ay yeni bir zerdeçal hapı sürüyor!
Ne var ki zerdeçalı doğal yolla besinlerle birlikte tüketmekle hap haline getirip yutmak aynı yararı sağlayamayabiliyor. Çünkü zerdeçal, daha doğrusu zerdeçalın içindeki “kurkumoid” adı verilen doğal mucize maddeler bağırsaktan kolay kolay emilmiyor.
Gıdalarla birlikte (doğal yolla) alınan zerdeçal, haplarla alınanlara oranla bedene daha kolay giriyor. Kısacası doğal yoldan yemeklerle alınan zerdeçal ile besin desteği olarak yutulan zerdeçal haplarından faydalanma oranı arasında dağlar kadar fark var.
İşte bu nedenle biri size zerdeçal hapı tavsiye ettiğinde biraz düşünün ve onu doğal haliyle tüketmenin daha akılcı olduğunu unutmayın. “Bana hapını kullanmak daha kolay” diyorsanız da o hapın içeriğini, dozajını, etkinliğini, üreticisini ve içindeki aktif maddenin güvenliğini dikkatle araştırın.

Ev işi zerdeçal çözümü

Zerdeçalın aktif/etken maddesi kurkumindir ve toz zerdeçalın kuru ağırlığının küçücük bir kısmını (maksimum yüzde 5’ini) kurkumin oluşturur.
Diğer taraftan zerdeçalın sindirim sisteminden emilimi çok sınırlıdır. Emilimi çoğaltabilmek için bazı gıda eklemelerine ihtiyaç vardır. İlk eklenen besin karabiber olmalıdır. Karabiberde bulunan piperidin/piperine etken maddesi, zerdeçalın emilimini 20-30 kat artırabiliyor.

Yazının devamı...

Eti kemiğinden ayırmayın

27 Haziran 2017

 Hem omega-3 zengini besinlerimizi elimizden alarak, hem de bedenimize bol bol omega-6 bombası bitkisel yağ pompalayarak omega-3/omega-6 dengemizi altüst edip bizi “omega-3 fakiri” yaptı. Bununla da yetinmedi, güneşle temasımızı minimuma indirip hepimizi D vitamini eksikliğine mahkûm etti. Probiyotik zengini besinlerimizi endüstriyelleştirerek probiyotik güçlerini azalttı, neticede probiyotik fakiri insanlar olduk. Yeni hayatın mide asit pompasını felç eden haplar ve daha pek çok nedenle bizi B12 yoksulu yaptığı da kesin. Yeni hayatın bizden çaldığı -ama bizim çok geç farkına vardığımız- mühim bir şey daha var: KOLAJEN! “O nasıl oldu hocam, nerede hata yaptık?” diyorsanız yanıtım tek cümleden ibaret: ETİ KEMİĞİNDEN AYIRDIK!

Kolajeni nasıl kaybettik?

Kolajen eksikliği problemi eti kemiğinden ayırmamızla başladı. Tencere yemeklerini bıraktık. Dolayısıyla iliğiyle kemiğiyle birlikte haşlanmış et yemeklerini neredeyse unuttuk.
Tencerede kemikli sığır/dana eti/kuzu budu-sırtı, hindi, tavuk pişiren mutfakların sayısı parmakla gösterilecek kadar azaldı. Son derece sağlıklı olmalarına rağmen mikrop veya parazit korkusuyla sakatat grubu besinlerden de vazgeçtik.
Netice ortada: Hepimiz kolajene hasret bireyler haline geldik. İşte bu nedenle eklemlerimiz eskisinden daha hızlı yaşlanıp daha erken çürüyor, pörsüyor. Biraz da bu yüzden kemiklerimiz daha kolay kırılıyor, ciltlerimiz daha kolay kırışıyor, sarkıyor, pörsüyor, kaslarımız eriyip gidiyor.

Eksikliği ne yapıyor

◊ Kemikler, kaslar güçsüzleşiyor.

Yazının devamı...

Öğlen 15-20 dakika

26 Haziran 2017

Bağışıklık sistemimiz çöküyor, mikroplara paçamızı kaptırıyoruz. Kaslarımız, kemiklerimiz eriyor, yorgun, bitkin, enerjisiz kalıyoruz. Belleğimiz zayıflıyor, odaklanmamız zorlaşıyor. Duygu durumumuz dengesini kaybediyor, depresyona giriyoruz. Şeker hastalığına, kalp damar hastalığına, kanserlere, alerjilere daha kolay yakalanıyoruz. İşin kötüsü eksiğimizi besinlerimizle yerine koyamıyor, D vitamini zengini gıdalarla (yumurta, balık, süt ürünleri) ihtiyacımızın en fazla % 10’unu karşılayabiliyor, geriye kalan % 90 için güneşe ihtiyaç duyuyoruz. Kısacası D vitaminine çok ihtiyacımız var ve bu ihtiyacı yerine koyabilmek için güneşe muhtacız. Derimizi güneşle buluşturmak, DAHA ÇOK D VİTAMİNİ İÇİN DAHA ÇOK GÜNEŞ TOPLAMAK zorundayız. “Peki, nasıl olacak bu iş? Nedir derimize daha fazla D vitamini ürettirip onu bedende daha bol depolayabilmenin en garantili yolu?” diyorsanız, buyurun…

BİR UYARI

GÜNEŞLENDİKTEN SONRA SICAK SU İLE SABUNLANMAYIN

- Konuyu sadece güneşlenip D vitamini öncü maddesi üretmekle de halledemeyebilirsiniz. Neden mi? Diyelim ki usulünce güneşlenip mor ötesi UVB sayesinde cildinizde bol miktarda kolekalsiferol ürettiniz. Sakın hemen gidip duşa, özellikle de sıcak suyun altına girmeyin. Hele hele şampuanlanıp sabunlanmayı üstüne bir de keselenmeyi asla düşünmeyin. Nedeni şu: Ürettiğiniz kolekalsiferol bir süre sonra (ilk 48 saatte) yağ bezleriyle cildinizin dışına çıkıyor. Daha sonra da cildinizden emilerek kanınıza yeniden karışıyor, karaciğer ve böbreğinizde bazı işlemlerden geçip aktif D vitamini haline geliyor. Eğer siz güneşlendikten hemen sonra gider de bol sabunlu bir sıcak-ılık duş yaparak cildinizi yağlarından arındırır, keseler, ovalarsanız bin bir zahmetle üretilen o D vitamini öncü maddesi duş suyuna karışıp akıp gidiyor.

İYİ SORU

KAÇ DAKİKA GÜNEŞLENELİM?

-

Yazının devamı...

Glutation olmadan olmaz!

24 Haziran 2017

Glutation sadece bir antioksidan da değil. Aynı zamanda güçlü bir bağışıklık desteği. Etkili bir enerji yükleyici. Harika bir toksin temizleyici. Kısacası 10 parmağında 10 farklı marifet olan mükemmel bir molekül.
Ne var ki o da biz yaşlandıkça azalan ve hatalarımızdan fazlaca etkilenen nazlı mı nazlı bir madde. Yapısal olarak “sistein, glisin ve glutamin” adı verilen üç farklı aminoasidin bileşiminden üretiliyor ve bedenimizdeki glutation’un önemli bir kısmı kendi imalatımız.
Onu gıdalarla da kazanabiliyoruz ama bu son derece hassas molekül midenin asit ortamda etkinliğini önemli ölçüde kaybediyor.
Ayrıca pek çok sıradan nedenle de süratle azalabiliyor. Her şeyden önce yaşlanmanın kendisi önemli bir problem. Beden yaşlandıkça glutation üretimimiz azalıyor. Stresin, radyasyonun, ağır metallerin, enfeksiyonların, alkolün, ilaçların (özellikle parasetamol içeren ağrı kesiciler, kinolon içeren antibiyotikler, statin içeren kolesterol hapları) vücuttaki glutation miktarını azalttığı kesin.
Peki, ne yapmalıyız? Glutation rezervlerimizi nasıl yüksek tutmalıyız? Yanıtlar için yandaki kutuya göz atmanız gerekiyor.

ÖNEMLİ

Glutation deposu nasıl dolacak?

* Daha sık ve düzenli egzersiz yapın. Düzenli egzersiz mitokondrial sisteminizi aktive ederek glutation zenginliğinizi güçlendirecektir.

Yazının devamı...