(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Nuran Çakmakçı" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Nuran Çakmakçı" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Nuran Çakmakçı

Nuran Çakmakçı

Babalık Araştırması

18 Haziran 2017

Prof. Dr. Sevda Bekman, Prof. Dr. Yılmaz Esmer, Prof. Dr. Güler Fişek, Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı ve Prof. Dr. Serpil Sancar’dan oluşan danışma kurulunun yön verdiği Yard. Doç. Dr. Mehmet Bozok’un ana araştırmacı, Yrd. Doç. Dr. Yasemin Kisbu Sakarya’nın metodolog görevini üstlendiği araştırma SAM Araştırma ve Danışmanlık ile birlikte yapıldı. Prof. Dr. Güler Fişek’in danışmanlığında Yrd. Doç. Dr. Berna Akçınar’ın kaleme aldığı bu çalışmada benim gördüğüm babalar en çok çocukların sağlığıyla ilgileniyor. Babaların yüzde 84’ü için çocuklarının sağlığı çok önemli. Ama çocuklarının eğitiminde ya da bakımında ilgi azalıyor.

BABALAR, OKULDA YOK

İşte araştırmadan çarpıcı sonuçlar:

Babaların yüzde 84’ü çocukları hastalandığında onların yanında oluyor. Yüzde 35’i ise çocuklarının okul etkinliklerine ya hiç katılmıyor ya da çok nadir olarak katılıyorlar.

Babaların çocuklarıyla geçirdikleri zamanın içeriği onların gelişimlerini destekleyecek nitelikte değil. Yüzde 79’u çocuklarıyla evdeyken televizyon izliyor, yüzde 50’si çocuklarına masal ve hikayeler anlatıyor, yüzde 43’ü çocuklarıyla birlikte kurmaca oyunlar oynuyor. Ev dışında da durum pek farklı değil. Babalar, genelde çocuklarıyla birlikte sokakta dolaşıyor, akraba ziyareti yapıyor ve alışveriş merkezlerine gidiyor. Çocuklarına uygun sinema veya tiyatroya giden babaların oranı ise yalnızca yüzde 30.

CEZAYI SEVİYORLAR

Babaların çocuklarını cezalandırma yöntemleri de geleneksel. Yüzde 33’ü yasaklama, yüzde 24’ü sözel ve psikolojik şiddet, yüzde 13’ü de fiziksel şiddet uyguluyor.

Kız çocuklarının eğitimini destekleyen babalar, toplumsal cinsiyete yönelik iş bölümünden yanalar. Yüzde 90’ı kız ve erkeğin birlikte oyun oynayabileceğini söylerken, yüzde 66’sı “Kadın gerektiğinde kocasına karşı sessiz kalmasını bilmelidir” diye düşünüyor. Yüzde 78’i ise kadınların tabiatları gereği erkeklerden daha güçsüz ve duygusal olduğu fikrinde ve hatta yüzde 72’si eşlerinin çok çalıştığı için çocukların olumsuz etkilendiğine inanıyor.

Yazının devamı...

Sınavlar ve tatil

11 Haziran 2017

Lise son sınıflar için bekleyiş de Ağustos’ta devam edecek. 11 Temmuz’da açıklanacak LYS sonuçlarının ardından Temmuz-Ağustos arasında tercih dönemi olacak. Bu hafta sonu ve önümüzdeki hafta sonu yapılacak LYS’lere 1 milyon 72 bin aday girecek. En çok başvuru LYS-1’e. 800 bini aşkın adayın gireceği 11 Haziran’daki matematik sınavının ardından LYS-3’e (Edebiyat-Coğrafya Sınavı) 832 bin aday katılacak.

100 bin kişinin gireceği Yabancı dil sınavının ardından en az başvuru 17 Haziran’da yapılacak LYS-2’ye (Fen Bilimleri Sınavı) oldu. 

400 BİN ADAY LYS’YE HAK KAZANDI, AMA SINAVA GİRMİYOR

180 puan üstünde olup LYS’ye katılmaya hak kazanan yaklaşık 400 bin aday, önümüzdeki sınavlara katılmıyor. Aslında yarış 1 milyon aday arasında olacak. YGS-1’de 773 bin, YGS-2’de 762 bin, YGS-3’te 1 milyon 476 bin, YGS-4’te 1 milyon 426 bin, YGS-5’te 1 milyon 317 bin, YGS-6’da 1 milyon 84 bin aday 180 ve üzerinde puan aldı.

10-11 Haziran’da Sosyal Bilimler ve Matematik sınavının ardından 17 Haziran’da fen ve yabancı dil ile 18 Haziran’da Edebiyat-coğrafya sınavları yer alıyor. Sosyal Bilimler testi kolay olduğu için katsayaları düşürebilir yorumu yapıyor uzmanlar. Bu durumda üniversite tercihlerinde de zor bir süreç bekliyor demektir. 

15 DAKİKA KURALINA DİKKAT!

Adaylar için bu sınavda en büyük yenilik açık uçlu sorular. Her LYS’de 3’er açık uçlu soru yer alacak. Bunlar da testlerin sonunda yer alacak. 10 Haziran’daki Sosyal Bilimler testinde açık uçlu soruları adaylar kolay buldu, umarım diğerleri de öyle olur.

Aman ‘15 dakika’ kuralına dikkat. Ne olur, ne olmaz bütün adaylar sınav yerlerine yarım saat önceden gitsinler, salonların önünde hazır olsunlar ki YGS’deki mağduriyetler yaşanmasın. 1 dakika nedeniyle onlarca adayın binalara alınmadığını düşünülürse bu konuda daha özenli olmakta yarar var diye defalarca yazdık ama kimliğini unutan da, bahçede sigara içtiği için salona gecikip sınava alınmayanlar da oldu. Burada adayların çok ama çok dikkatli olması gerekiyor.

Yazının devamı...

Kıbrıs’a teknoloji vadisi

28 Mayıs 2017

Prof. Dr. Baykal, “ODTÜ’nün Silikon Vadisi yok ama Kalkanlı Teknoloji Vadisi olacak” diyerek, vadinin Türkiye ile KKTC arasında bir bilim köprüsü olacağının altını çizerek, şunları söylüyor:

“Bugün kullandığımız pek çok yeni teknoloji, bireysel girişimcilerin yaratıcı fikirlerinden doğdu. Girişimcilik, rekabetçi ekonomilerde var olmanın etkin bir yolu olarak ağırlığını arttırıyor. Kuzey Kıbrıs’ta girişimcilikle ivme kazanan bilim ve teknoloji odaklı üretimi güçlendirmeyi KALTEV ile hedefliyoruz. Bu hedefe değerli destekleriyle ulaşabileceğimiz ASELSAN, ODTÜ Teknokent, Milsoft gibi teknoloji odaklı üretimin liderleri bizi yalnız bırakmadı.”

VADİNİN İLK ETABI ÖNÜMÜZDEKİ YIL BİTİYOR

Adada 10 yılı geride bırakan ODTÜ Kuzey Kıbrıs, şimdi de Kuzey Kıbrıs ve dünyanın sorunlarına çözüm getirmek için inovatif araştırmacıları bir araya getirmeye hazırlanıyor. Kalkanlı Teknoloji Vadisi detaylı bir mimari yarışma sonucunda belirlenen projeyle yapılacak. 15 bin 700 metrekare alana sahip KALTEV’in ilk etabı Eylül 2018’de, ikinci etabı da Eylül 2019’da hizmete girecek.

“Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan 90 bin üniversite öğrencisi ve yüzlerce araştırmacıyı inovatif ve üretken bir yapılandırmada buluşturmak için KALTEV önemli bir atılım” diyen ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Verşan Kök, vadinin güncel dünya sorunlarına odaklanan yenilikçi çalışmalara ev sahipliği yapacak şekilde tasarlandığının altını çiziyor.

KALTEV’DE YAPILACAK ÇALIŞMALAR

GİYİLEBİLİR BİLİŞİM SİSTEMLERİ

ODTÜ KALTEV Sürdürülebilirlik Merkezi Akıllı Sistemler laboratuvarında yapılan araştırmalarla çevresel temiz enerji kaynaklarından güç üretmesi için gerekli tasarımları ortaya çıkaracak. Örneğin insanların günlük kıyafetlerinin içinde veya hayvanların üzerine 1-2 cm2’lik bir alana entegre edilecek entegre devre (çip) yapıları, vücut ısısından küçük elektronik aletleri veya kablosuz sensörleri çalıştıracak gücü elde edebilecek. Patent çalışmaları devam eden çip tasarımları ODTÜ Kıbrıs’ta yapılıyor. Yurtdışından servisle üretildikten sonra KALTEV laboratuvarlarında test edilip farklı uygulamalara yönelik olarak ürünleştirilecek.

Yazının devamı...

İlk serveti diploma

21 Mayıs 2017

“Seri girişimci” olarak nitelendirilen Özyeğin’in yaşam öyküsü geçtiğimiz günlerde Rıdvan Akar’ın kaleminden “Bir Dünya Kurmak” adlı kitapta yer aldı. Girişimciliğinin, iyiliğe ve hayata dair başarı sırlarının anlatıldığı kitapta kuşkusuz en önemli şey, Hüsnü Özyeğin’in en önemli ve ilk servetinin diplomaları olması idi.

TEK SERMAYESİ EĞİTİM

Yazar Rıdvan Akar da, “Profesyonel iş hayatına başlarken tek serveti eğitim ile diplomaları olan ve bugün Türk bankacılığının duayeni olarak anılan Özyeğin’in bankacılık sektöründeki başarı hikayesi 29 yaşında Pamukbank Yönetim Kurulu üyesi ve ardından 32 yaşında Genel Müdür olmasıyla yazılmaya başlıyor” diye anlatıyor, “Özyeğin’in biricik sermayesi eğitim. Eğitimle bir dünya yaratıyor ve Amerika’dan Türkiye’ye döndüğünde ona diploması kapıyı açıyor. Çünkü, Harvard Business Scholl’dan mezuniyeti iş hayatına büyük katkı sağlıyor.”

“YAPABİLMEYİ İSTEDİKLERİMDE SINIRLARIMI ZORLADIM”

Hüsnü Özyeğin de hayatının dönüm noktası olarak nitelediği, daha küçük yaşında Robert Koleje gitmek istemesinin onun geleceğini etkilediğini belirterek, “8 yıl yatılı okudum. Ayaklarımın üstünde durma kapasitemin işte bu dönemde arttığını düşünüyorum. Yapabilmeyi istediğim her şeyde sınırlarımı zorladım” diyor. Türkiye’ye döndüğünde üç işadamına mektup yazdığını ve bunların hiçbirini tanımadığı halde diplomasının kapıları açtığını söyleyen Özyeğin, daha sonra kurduğu şirketlerde 50 bin kişiye iş imkanı sağladığını vurgulayarak, “Gençlere iş vermek önemli. Üniversite yıllarında çalışmaya başlamalı. Gençler anne-babaları dışında mentör bulmalı. Özellikle hocaları onları yönlendirmeli” diye konuşuyor.

“KİTABI GENÇLER İÇİN YAZDIM”

“Bu kitabı gençler için yazdım. Gelecekte nerede olacağımızı eğitimdeki sıralamalar belirleyecek. Eğitim kalitesini daha da yukarılara çekmeliyiz. Niteliği arttırmalıyız” diyerek en keyifli ve değerli girişiminin açtığı üniversite olduğunu açıklıyor. 12 ülkede 100’e yakın şirket kuran Hüsnü Özyeğin, 2007’de kurduğu Özyeğin Üniversitesi ile eğitim alanındaki hayalini gerçeğe dönüştürdüğünü belirtiyor. Özyeğin gençlere de şunları öneriyor:

“Hayal kurmaktan vazgeçmeyin. Hayal aslında hayatta çıtanın nereye konulacağını belirliyor. Tabii ki ulaşılamayacak hayallerden ve hayal dünyasından söz etmiyoruz. Hayaller piyango gibi bir defada ulaşılabilir bir hedef değil. Bir genç hayallerine kavuşmak için uzun dönemli düşünmeli ve yaşamını buna göre planlamalı. Türkiye’de yıllardır kariyer denince akla ailelerin de etkisiyle tıp, mühendislik vb.. alanlar geliyor. Oysa bir genç öncelikle kendi istek ve hayalleriyle zamanın ruhu arasında bir denge kurarak kariyerini şekillendirmeli. Örneğin günümüzde aşçılık, pilotluk gibi yepyeni alanlarda hem istihdam açısından, hem gelir boyutuyla yepyeni fırsatlar var. Bir genç bu realiteleri ıskalamadan düşünme becerisine sahip olmalı.

Yazının devamı...

Profesörler okulda ders verecek

7 Mayıs 2017

1988 yılında meslek odalarında ilk “vakıf” kuruluşunu gerçekleştiren Demirtaş, 2001’de İzmir Ekonomi Üniversitesi’ni kurdu.

GİRİŞİMCİ YETİŞTİRİYORUZ

Şimdi 10 bini aşkın öğrencisi olan ve “Hayattaki en büyük eserim” dediği bu üniversitenin Mütevelli Heyeti başkanlığını yapıyor.  “İzmir’i keşfet” programı çerçevesinde kente gitmişken İzmir’e bu kadar katkısı olan Ekrem Demirtaş ile bu kez eğitim üzerine konuştuk:

Şu anda İzmir’de geleceği yakalayacak bir eğitim sistemini yapabilmek örgütlenen bir üniversiteyiz, biz geleceği yakalamak istiyoruz tabi ki eğitimle de öğrencilerimize geleceğine öğretiyoruz. Tamamen interaktif öğrenci odaklı bir eğitim sistemimiz var. Biz girişimci yetiştiriyoruz. Öğrencilerimizin yenilikçi ve girişimci olmalarını istiyoruz. Dünyanın her yerinde şu anda mezunlarımız çalışıyor. Bana gelip de “işimiz yok bize yardımcı olur musunuz?” diyen öğrencimiz yok.

Biz ilk günden bu yana gelirimizin tamamını eğitim için yatırıma harcayan bir üniversiteyiz. 100 bin metre kare fiziksel olanaklarımız var. 750 hocamız görev yapıyor. Bunların hemen hemen yarısı iş hayatından gelen kişiler. Biz Türkiye’nin sorunlarına çözüm üretmeye çalışan bir üniversiteyiz. Yeni kampüs alanımız 220 dönüm civarında olacak.

KOLEJİMİZİ AÇIYORUZ

2018-2019’da eğitim öğretim yılında orta ve üst zeka niteliğindeki öğrencileri alacağımız Güzelbahçe’deki kolejimizi de açıyoruz. Mühendislik bölümlerimizi de oraya taşıyoruz lise öğrencileri üniversiteden ders alabilecek, üniversite hocalarımız lisede ders verebilecek. Bilim ve teknolojiyle iç içe olan bir kampüs yapıyoruz.

Biz sürekli araştırıyor, inceliyoruz. Şimdi hedefimiz teknoloji. Anaokulundan üniversiteye kadar kendi öğrencilerimizi yetiştireceğiz. Anaokulu İngilizce eğitim verecek. Adı İzmir Ekonomi Bilim ve Teknoloji Koleji olacak.

Yazının devamı...

Öğrenciler mutsuz, aileler ilgisiz

23 Nisan 2017

15 yaş düzeyindeki programa katılan öğrencilerle yapılan anket sonucunda ortaya çıkan veriler üzerinde iyi düşünmekte fayda var.

‘Öğrenci Refahı’nda 72 ülkede 15 yaş düzeyindeki öğrencilerin refah durumları incelemesine göre her üç öğrenciden biri mutsuz. Türkiye’de 15 yaş düzeyindeki öğrencilerin 28.6’sı hayatından hiç memnun değil. Hayatından çok memnun olduğunu söyleyen öğrenci oranı OECD’nin yüzde 34.1’lik ortalamasının gerisinde kalıyor. 

Türkiye OECD PISA 2015 kapsamında yayınlanan üçüncü rapor olan ‘Öğrenci Refahı’nda yer alan yaşam memnuniyeti anketinde 10 üzerinden 6.12 puanla OECD’nin en düşük puanını elde etti. OECD öğrencilerin cinsiyet, sosyoekonomik arka plan ve göçmenlik durumlarına göre de ayrıntılı veriler sunuyor.

KIZLAR DAHA MUTSUZ

Yaşam memnuniyeti anketinde kızların erkeklere göre daha düşük bir puan aldığı görülüyor. Yani Türkiye’de kız öğrenciler daha mutsuz. 10 puan üzerinden erkekler 6.41 alırken kızlar 5.83 puanda kalıyor.

YOKSUL ÖĞRENCİLER DE DAHA MUTSUZ

Hemen hemen tüm ülkelerde olduğu gibi dezavantajlı gruplardaki öğrencilerde yaşam memnuniyet puanı daha düşük. Türkiye’de ‘en dezavantajlı grup’taki öğrencilerin mutluluk puanı 5.97. Avantajlı grupta bu sayı 6.26’ya yükseliyor.

GÖÇMENLER DE DE DÜŞÜK

Yazının devamı...

İyi bir lise için son yarış haftaya

16 Nisan 2017

Hele de son günlerde “Soruları hatırlamayacağım, büyük hatalar yapacağım” diye kaygıyla geçirmek yerine “Elimden geleni yapacağım, yeteri kadar çalıştım” diye düşünmek adayları rahatlatır. Burada büyük iş ailelere düşüyor. Gerginliği azaltacak yollar konusunda çocuklarına rehberlik etmeleri şart. Başarı kadar başarısızlığın normal olduğunu ve bütün bunlardan da ders alınabileceğini söylemekte fayda var.

Son hafta kala uyku düzenini iyice oturtmalı, radikal değişikliklere izin vermemeli. Özellikle spor karşılaşmaları, riskli hareketlerden uzak durmalı. Ailelerin belki en fazla yaptığı hatalardan biri de çocuklarını karşılaştırmak, kimin kaç soru çözdüğünü satır aralarında olsa bile fısıldamak yarar yerine zarar verir.

TÜRKÇE TESTİNE DİKKAT!

Bu arada uzmanlar Türkçe sorularını doğru yapanın her zaman yarışı önde tamamlayacağı tüyosunu veriyor. Türkçe’nin “eleyici” olduğunun altını çizen uzmanlar, altı çizili sözcükleri doğru okumak gerektiğini, bazen basit soru ile karşılaşıldığında onun altında farklı bir anlam olduğunu aramanın zaman kaybettirdiğini vurguluyorlar.

Soruları tam okumadan cevaplamaya çalışmak da yapılan en büyük hatalardan biri.

Bu arada sınavda yanlışlar doğruları götürmediği için tüm soruları yanıtlamakta yarar var. Tabii ki iyi okuyup en doğruyu bulmanın büyük avantaj olduğunu unutmamalı.

Fen testinde uzmanlar maddenin halleri ve ısı konusuna son bir göz atmanın yararlı olduğu düşüncesinde. İnkılap tarihi ve Atatürkçülük dersinde Atatürkçülük konusunda hazır bir hafta kalmışken bir tekrar etmeyi unutmayın.

Matematik testinde köklü sayılar ve üslü sayıları iyice baktıktan sonra soru çözümünde acele etmemeli.

Yazının devamı...

Edirne’de 24 saat açık kütüphane

9 Nisan 2017

Edirne ile ilgili basılmış tüm kitapların olduğu Edirne kitaplığına da sahip olan kütüphanede 121 bin koleksiyon kitap var. Kütüphanenin en önemli özelliği herkese açık olması.

Bir “Bölge Üniversitesi” olan Trakya Üniversitesi; Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Namık Kemal Üniversitesi ve Kırklareli Üniversitesi’ne bağlanan birimler ayrıldıktan sonra hizmet vermeye devam ediyor.

Meriç, Arda ve Tunca ırmaklarının kuşattığı, Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısı olan Edirne’nin bu tek üniversitesi aynı zamanda Balkan ülkelerindeki öğrencilerin de gözdesi. 2 bini aşkın Balkan ülkesinde öğrencisi bulunan Trakya Üniversitesi’nin rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, üniversiteyi şöyle anlatıyor:

ÖĞRETİM ÜYELERİNE GİRİŞİMCİLİK DERSİ ZORUNLU

Üniversite olarak girişimcilikle ilgili misyonumuz var. Bütün öğretim üyelerimizi girişimcilik eğitiminden geçireceğiz, hepsi girişimcilik sertifikası aldı. Öğrencilerin ders programlarına 21 saat girişimcilik dersi koyarak mezun olurken diplomaları yanında girişimcilik sertifikası da vereceğiz. Mezun olduğunda bir yerde memur ya da asgari ücretle çalışan biri olma yerine kendi işyerini kuran bir nesil yetiştirmek istiyoruz. Yeni dünya bunun üzerine kurulacak. Öğrencilerimizi bir girişimci gibi yetiştirebilirsek, Türkiye’ye önemli katkıda bulunuruz diye düşünüyoruz.

Bir hedef koyduk, üniversite girişimcilik endeksine 50 yıl içinde girsin istiyorum. 2023’te ise ilk on üniversiteden biri olacağız. İnternet devrimi sonrası dünya yeni bir yola giriyor. Büyük balık küçük balığı yer dönemi bitti. Küçük ve hızlı balık büyük, ağır balığı geçer dönemi var. Girişimcilik iyi özümsenirse akıllı küçük işletmeler büyük işler yapabilir. Türk kişilik yapısına da çok uygun. Biz millet olarak girişimciliği severiz. Üniversite kariyer merkezi ve Teknopark teknoloji transfer ofisleri öğrencilerimizi bekliyor.

ÖĞRENCİLERİMİZ EN İYİ OLSUN İSTİYORUZ

Öğrencilere tavsiyem hangi konuyla ilgileniyorlarsa, onda tüm bilgileri öğrensinler, sonra bildikleriyle bilmediklerini karşılaştırıp kafa yorsunlar. Özgüvenlerini geliştirsinler. Yabancı dili iyi öğrensinler. Hangi mesleği seçerlerse en iyisi olmalarını istiyorum. Hiç önemli değil, ne iş yapıyorlarsa en doğrusunu, en güzelini yapmalarını öneriyorum. Her konuda bilgileri olsun, bir konunun her şeyini bilsinler ki, bu işi bu halleder lafını söyletsinler. Sağlık alanı bütün dallarıyla eskimeyecek ve popülaritesini artıracak bir bölüm. Bu alanları tercih edebilirler. Bilişim dünyası büyük gelişim gösteriyor, teknoloji alanlarına hakim olan gençlerin önü her zaman açık olur.

Yazının devamı...