(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Savaş Özbey" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Savaş Özbey" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Savaş Özbey

NUSRET ELBET’İ AFFET

11 Şubat 2017

Öğleden sonra saat iki... Çat, İbrahim Şef’in cebine bir mesaj: Çok pişmiş spagetti ve salata. Cem Yılmaz’dan. Geçen akşam yarım saat ayakta beklemek zorunda kaldığı için, bu kez siparişi eve istiyor.

Spagetti, makarna değil. Dana koldan yaptıkları bir yaprak et. Cem Yılmaz gibi, Kıvanç Tatlıtuğ da müdavimi. Eşi Başak Dizer’le çoğunlukla öğleleri geliyor. Çağatay Ulusoy antrikot, Sinem Kobal lokumcu. Birkan Sokullu her şeyci. O da diğerleri gibi telefonunu vermiş, “Çok iyi bir et ne zaman düşerse mutlaka arayın” demiş.

BOYNUZ KULAĞI GEÇTİ

Sekiz ay önce dört masa olarak başladılar. O kadar tutuldu ki yan tarafı da satın aldılar, şimdi 70 sandalyeleri var. Yine de butik sayılırlar. O yüzden her gelen “Nusr’et’in ilk hali gibi” diyor.

En çok spagettiye, dana sırta, kafese ve kendi formülleri olan anasonlu sosise güveniyorlar ama “Bizi patlatan hamburgerimiz. Hamburgerde boynuz kulağı geçti” diyorlar.

Peki bu işe ‘kulak’ ne diyor? Nusr’et de vaktiyle gömlek/önlük değiştirip, Günaydın’daki ustası Cüneyt Asan’dan ayrılmıştı. Şimdi kendi yanından yetişenlerin açtığı mekâna hiç gidip geliyor mu, destek oluyor mu?

Sizce?

Yazının devamı...

Bu hafta bize nerede, ne iyi gelir?

22 Ocak 2017

Şehre tepeden bakmaya, şirin bir semtini arşınlamaya, buz pistinde kayıp düşmeye, düşene gülmeye...

Hayran olduğumuz şarkıcıyla avaz avaz şarkı söylemeye, tuttuğumuz takım için bağıra çağıra tezahürata...

Saçımızı değiştirmeye, birine küçük bir hediye almaya...

Sucuklu yumurtanın kokusuna, çikolatalı suflenin tadına, güzel bir insana bakmaya, paylaşmaya, gözlerimizin dolmasına...

İşte birkaç küçük öneri... Etrafınıza şöyle bir bakınırsanız çok daha iyilerini bulacağınız garanti.

BİR SEMTİ SEVMEK?

GALATA

Rus-Türk Ortodoks, Süryani, Musevi, Latin Katolik, Protestan kiliseleri, Arap Camii, Yeraltı Camii, Galata Kulesi ve panoramik İstanbul... Peymane’de kebap, Tophane’de çay... İster alın elinize bir harita kendi başınıza yapın, ister 28 Ocak’ta Folklorik Turizm’in yaptığı gibi bir tura katılın.

Yazının devamı...

Drone savaşları

24 Aralık 2016

Drone, yani uzaktan kumandalı, insansız hava aracı. Artık her yerdeler. Parkta, sahilde, maç çekimlerinde, polis istihbaratında,
hatta El Bab’da IŞİD’le yürüttüğümüz savaşta.

 

Şimdi de yarışları düzenleniyor. Amaç, özel olarak hazırlanmış pistlerde önceden belirlenen tur sayısını ilk bitirmek. Drone’lar yarış alanındaki yuvarlakların içinden, engellerin arasından geçerken onları kumanda eden sahipleri de tribünlerde. Drone’un kamerasından alınan görüntü, taktıkları dijital gözlüklere aktarılıyor, böylece sanki drone’un içindeki bir pilot gibi cihazı kullanabiliyorlar. Bu arada hızları saatte 150 kilometreye kadar
çıkabiliyor.

 

Yarışlar bizde yeni ama dünyada iki yıldır yapılıyor. Dubai 2016 Drone Ligi’nin toplam ödülü 1 milyon dolardı mesela.

 

Yazının devamı...

Hattı iaşe yoktur, sathı iaşe vardır O satıh bütün vatandır

9 Aralık 2016

Ece Aksoy’la yollarını kesiştirense, 33 yıl önce Ece Bar olarak Etiler’de başlayıp, bugün Dokuz olarak Beyoğlu’nda süren gastronomi ve eğlence serüveni. Mönüdeki ‘oşey işkembe’ Uğur Yücel’den, ‘onno patates’ Onno Tunç’tan hatıra. Kimi muska böreğine, kimi sahanda köftesine hasta... Ama bütün bunları sayısız köşe yazısında, ibadullah dergi sayfasında,  binlerce gazete satırında zaten okudunuz/bellediniz/ezberlediniz. Bilmediğiniz kısmıysa en iyi salça, en güzel tereyağı, en leziz lahana, turp, pırasa için Anadolu’yu karış karış gezdiği, Türkiye’yi pazar pazar parsellediği. Yine bir alışveriş dönüşü Ece’yi kenara sıkıştırdım, yemeklerini bu kadar lezzetli yapan alışveriş sırlarını ayıkladım. Daha ilk cümleden başlığı patlattı...   

 

İVRİNDİ’DEN BUĞDAY VE MISIR 

 

Benim mutfağımdan içeri GDO’lu yiyecekler giremez.  Buğday ve mısır almak için Balıkesir’in İvrindi kazasına gidiyorum. İvrindi’de Yağlılar Köyü var.  Orada Mustafa Bey’i soracaksınız. Gerçek Anadolu tohumları kullanıyor. Ama ürün az, size de vermesi için kendinizi sevdirmeniz lazım. 

 

KESKİNCİK’TEN ZEYTİNYAĞI

 

Yazının devamı...

Alaçatı’da sezon açıldı

2 Aralık 2016

Pucca’yla laflıyoruz. “Bu mevsimde hiç gelmemiştim Çeşme’ye, ne güzelmiş” diyor.

 

Henüz diğer masaların çoğu boş. Ama açılış gecesi için o kadar çok rezervasyon var ki garsonlar kimi nereye sığdıracaklarının telaşında.

 

Saat sekiz gibi ahali hücum etmeye başlıyor, 90’lar Türkçe pop/arabesk çalan Esnaf, yavaş yavaş yazki halini almaya başlıyor. Tek fark, tepesine geçirdiği brandadan kapüşon. İnsanlar yine duvarların/masaların üstünde.Herkes avazı çıktığı kadar şarkı söyleyip dans ediyor.

 

Sadece Esnaf mı? Bilindik mekânların yarıdan çoğu açık Alaçatı’da. Şöyle bir tur atıp, tekmil alıyorum:

 

Yazının devamı...

Bir okumalık iki iyi haber bir içimlik iki güzel mekân

25 Kasım 2016

 

CLIQUE

 

DJ’DEN HALKA ARACISIZ YAYIN

 

Asmalımescit’teki Propaganda, Adnan&Indra Taşpınar çiftinin kulübüydü. Bundan iki yıl mukaddem, bir gece ansızın sırra kadem bastılar. Arkalarında bir ton borç ve personel alacağıyla... İki katlı şahane mekânda o zamandan beri sessiz bir bekleyiş hâkimdi. Yani geçen cumaya kadar. U.F.U.K, Cure-Shot, Tangun ve Ateş Tözün... Şehrin en baba dört DJ’i burayı aldı, kulüp olarak tekrar açtı. Tangun, “Dünyaca ünlü DJ arkadaşlarımızla birlikte  alt katta deep tech ve minimal techno; üst katta groow, dub, deep house çalacağız” diyor. Meraklısı için ‘çaldıklarımız çalacaklarımızın teminatıdır’ beyannamesi!  

 

Yazının devamı...

Modacıdan meyhane staylistten restoran

18 Kasım 2016

 

BAŞAK DİZER’İN RESTORANI

 

ROOM&RUMOURS

Daha yeni açıldı, şimdiden tıklım tıklım. Harbiye’de Askeri Müze’nin hemen yanında: Room&Rumors. Son derece şık şıkıdım bir ortam çünkü burası aynı zamanda Başak Dizer ve ortağı Deniz Marşan’ın sergi/tasarım/satış mekânı. Yemek denemeye fırsat olmadı çünkü yanlış karar alıp akşamüstü gittim, halbuki asıl piyasa belli ki gece dönüyor. Kokteyller çok iyi. Smirting’e müsait şömineli bir de kış bahçesi var.  ◊ BONUSU: Eğer hayranıysanız, ‘Başak Dizer’in sevgilisi kontenjanından Kıvanç Tatlıtuğ’la karşılaşma imkânı... 

 

Yazının devamı...

Siz hangi tarafın Laila’sısınız kardeş?

11 Kasım 2016

yle yer etmiş kent hayatımızda, mesela Google’a ‘Laila’ ve herhangi bir şehrin ismini yazın, bakın karşınıza neler çıkıyor: Çayla Çayevi’nden tutun, Laila Düğün Salonu’na kafeler, barlar, restoranlar, pastaneler... Çünkü daha Reina bile ortada yokken yepyeni bir konseptle çıkmıştı karşımıza. Şehrin en sıkı restoranlarının yazlık açtığı, buralarda yemek yiyenlerin gece olunca ortadaki pistte toplanıp sabaha kadar eğlendiği bir konsept. Kimler yoktu ki o yazlık restoranlar zirvesinde: Ulus29, Park Şamdan, Mezzaluna, Karaköy Balıkçısı...

 

ZAMANIN RUHU

 

Aradan geçen 15 yılda devir değişti; eğlence anlayışı, yeme-içme kültürü, dinlenilen müzikler, yapılan şovlar bambaşka bir hal aldı. Artık insanlar büyük kulüplere kapanmak değil, semtinde/mahallesinde olmak istiyor. Arabasına önem verdiği kadar, gittiği yere yürümeyi de seviyor. Ünlüler, trendsetter’lar kadar, semtinin insanını, komşusunu da önemsiyor.İşte Laila tam da bu atmosferde dönemin ruhuna yeni bir imza atmayı deniyor. Bence bu güne kadar hiçbir kulübün tutmadığı/tutunamadığı Anadolu Yakası’nda o yüzden önemli bir girişim.Çaprazında The Shore Club, önü/arkası: La Mia/Well Done... Kafanı kaldır: Mirror / Önüne bak: Suadiye Balıkçısı... Anadolu Yakası’nın en trendy, en tıklım, en popüler mekânları.  Ve onların semte ait, kanlı/canlı, yerli simaları... Zamanın ruhuna uygun mu? At bir çentik!Keyifleri geceyi uzatmak istiyorsa, yürüme mesafesinde, kontrolsüz/trafiksiz ‘Laila - Anadolu Yakası’... Bir çentik daha!Sahil Yolu’ndaki meşhur Suadiye Oteli’nin hemen önünde. 500 kişilik bir mekân.  Otopark/vale tamam... Çentik!Peki Anadolu Yakası nasıl karşıladı dersiniz bu girişimi/yeniliği? Dün akşamki açılışta bütün dükkân rezerveydi.Bu akşam mı? Çarşamba günü itibariyle sadece 100 kişilik boş yer kalmıştı... Çentik! Çentik! Çentik!

 

LAİLA’NIN KURUCUSU ŞEFİK ÖZTEK:

 

Yazının devamı...