Gönlünüz rahat olsun… Geleceğimiz emin ellerde…
Birileri taş koymaz ise, basketbol yöneticiliği popüler olmaz ise, bu işe gönül ve emek verenlerin yerine, şan şöhret sahibi olmak isteyenler geçmez ise bu iş almış yürümüş…
***
Şampiyonayı anlatayım;
Bir hafta sürdü… Tam 30 takım katıldı… Dört ayrı salonda yapıldı… Salonları, veliler ve benim gibi meraklılar doldurmuştu…
Takımlar ciddi, ciddi basketbol oynuyorlardı… Her birinde 2 metre boyunda çocuklar vardı… Basketbolu da öğrenmişlerdi…
Çocukların yaşlarının henüz 14 olduğuna dikkatinizi çekerim…
Takımların teknik heyetinde en az dört kişi oynuyordu…
Bizler, "Geleni, omuzlara almaya" alışkınız(?)
"Gidenin, omuzlarda olması" bizi şaşırtır(!)
Omuzda olanı da, omuza alanı da alkışlatır!
Bizler futbolcuları, hava alanında havai fişeklerle karşılarız…
Omuzlarımıza alırız… Adına besteler yaparız…
Giderken tenekeyi bağlarız ve göndeririz…
Giden başarısız olduysa, beceriksizdir(!)
Sanırım büyük bir çoğunluğunuz ilk üçe, Başakşehir ve Konyaspor takımlarını yazarsınız…
İlk bakışta da haklısınız…
Başakşehir; Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor’u geride bırakmış ve ligi ikinci sırada bitirmiş… Kupada da final oynamış…
Konyaspor ise mütevazı bütçesi ile düşme korkusu yaşamamış, Kupa şampiyonluğunu kazanmış…
Her iki takımda şeref kürsüsünde yer almayı hak etmiş…
Ancak artık bu bakış açımızı değiştirmek zorundayız!
***
Bu takımlarımız Avrupa’da ne yapmış? Artık ona bakmak zorundayız!
"Milli bir futbolcumuz”, Mili takımın kamp yaptığı otelin odasında, takım arkadaşının ağzına tabanca soktu(!)
Tabancayı sokanı Milli yaptık(!)
Ağzına tabanca sokulan delikanlıyı, “olayın üstünü örtmedi” diye, takımdan attık(!)
***
“Bir başka Milli oyuncumuzu”, “İspanya’da oynuyor” diye kompleksimizden gencecik yaşında kaptan yaptık…
Kendi takımında oynamazken, 90 dakika Milli takımımızda oynattık…
“Koşamadığını” hep birlikte görürken, halkımıza yalandan masallar anlattık…
Maç sonu konuşmalarımızda özel paragraflar açtık… Özel teşekkürler yaptık…
“Bir başka Milli oyuncumuzu”, “İspanya’da oynuyor” diye kompleksimizden gencecik yaşında kaptan yaptık…Kendi takımında oynamazken, 90 dakika Milli takımımızda oynattık…“Koşamadığını” hep birlikte görürken, halkımıza yalandan masallar anlattık…Maç sonu konuşmalarımızda özel paragraflar açtık… Özel teşekkürler yaptık…Televizyonlarımızı açtık; Her konudaki görüşlerini, yaşam biçimini gençlerimize aktardık(!)
***
Problemi yaratan ne Arda Turan’dır.Ne Fatih Terim…Ne de, Yıldırım Demirören…Problem, biziz…Onları gençlerimize örnek gösteren bizler…Arda, Bayrampaşalı yetenekli bir delikanlı…Hiçbir suçu yok!Gençlerimize idol yapan biziz.Terim, Adanalı, çalışkan bir adam…“İmparator” yapan biziz…Demirören, futbolu seven bir iş adamı;Federasyonun başına getiren biziz…Onlar için kahramanlık öyküleri yazan biziz.Yazabilmek için, kariyer yapabilmek için yarattık “ego canavarlarını”…Oysaki onlar bize, okudukları bir kitabı anlatmadılar…Gittikleri bir filimden söz etmediler…Ne kadar eğitimli olduklarını bilmiyoruz ama gençlerimizin idolü oldular…Nereye oy atabileceğimizi bile anlattılar…Kabahatin tamamı bizim kardeşim…Ego canavarları yaratan bir sistem yarattık…Ahbap, çavuş ilişkisi ile yürüyen ve çürümekte olan bir sistem yarattık…
***
Bugün Sarı Lacivert bir Gölge düştü ülkemizin üstüne…
Aslında gölge değil; Güneş…
Çocuklarımız Anadolu’nun köylerinde dev ekranlarda, Fenerbahçe’nin Avrupa şampiyonu oluşunu izlediler…
Gözlerinde büyüttükleri dev takımların teslim olduklarını gördüler…
Aralarından Ataşehir’e gelip maçı izleyenler oldu…
Eskiden Messi olmak istiyorlardı, şimdi Bobby Dixon olmak istiyorlar…
Yarın Egehan Arna, Sinan Güler, Kenan Sipahi, Cedi Osman olmak isteyecekler…
Ülkede bir basketbol maçı izlenme rekorları kırdı…
Şampiyonluk maçı Dünya’da, en çok izlenen yayınlardan biri oldu…
Gurur duymak lazım…
Başarıyı sürekli ve yaygın hale getirmenin yollarını aramak lazım…
İnat ile farklı davrananlar var(!)
***
Bir kısmımız ne yapıyor?
------- “Takımda Türk yok” diyor…
Daha önce defalarca yazmıştım, ancak bugün şampiyon olduğumuzda yazayım ki, önyargısız okunsun ve anlaşılsın:
Şampiyonluk çok değerlidir!
Ancak her yıl Final Four’da olmak daha değerlidir!
Bu şampiyonluk, “daha iyisi olamayacağı için” elbette yıllarca unutulmayacak ve kutlanacaktır.
Ancak mesele, “Birinci şampiyonluğumuz” diye kutlayabilmektir!
Sürekli olarak buralarda olabilmektir…
Taraftarın söylediği gibi;