(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Özcan Çıkmaz" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Özcan Çıkmaz" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Özcan Çıkmaz

Özcan Çıkmaz

Cep telefonunuza sızılıp, ah-vah etmemek için

2 Haziran 2017

Bilgisayarınızdaki bütün dosyalarınızı şifreleyerek fidye isteyen ve dünyanın bir çok ülkesinde hayatı felç eden WannaCry saldırısı, hepimize sonradan dövünmemek için şimdiden tedbir almamız gerektiğini çok güçlü bir şekilde hatırlattı.

 

NASIL BU KADAR ÇOK SALDIRI OLABİLİYOR?

 

Programların kodları yazılırken, iyi bir yazılımcının yazdığı her 1000 satırlık kodda, saldırıya açık ortalama 50 hatalı kod satırı bulunur; bu en üst düzey yazılımcılarda ise 5 civarındadır. Bugün kullandığımız bir çok programın on milyonlarca satır koddan oluştuğu düşünüldüğünde, bir hackerin tek yapması gereken, bu hatalı satırlardan sadece bir tanesini bulup sisteme sızmaktır.

 

Her 4 saniyede yeni bir saldırı türünün keşfedildiği günümüzde, bu hızla artan kötü amaçlı yazılımlara karşı, var olan siber güvenlik sistemleri, her zaman önleyici davranamıyor.

 

Yazının devamı...

Aklınız Hep Anne-Babanızda Kalıyorsa

26 Mayıs 2017

Anne-baba veya yaşlı sevdiklerimizi evde yalnız bırakıp bir yere gittiğimiz de, hepimiz farklı oranlarda pimpirikleniriz. “Acaba başına bir şey geldi mi, ya eve hırsız girdiyse, keşke şu akıllı televizyonu kullanabilseydi, …” gibi sonsuz olasılıklı tilkiler kafamızda dolanıp durur.

GOOGLE I/O 2017’DE DİKKAT ÇEKEN ÜRÜN

17-19 Mayıs’ta Google’ın Silikon Vadisindeki merkezi Mountain View’da, yeni teknolojilerini tanıttığı yazılımcı konferansı gerçekleşti. CEO’su Sundar Pichai’nin tanıtımını yaptığı ürünlerden biri de Google Home’du! Bu ürün şu anda her ne kadar İngiltere ve Amerika satılsa da, yakın zaman içinde Türkçe dil desteğiyle ülkemizde de satışı başlayacak.

Google’ın  yapay zeka destekli sesli asistanı artık evimizde bulunan neredeyse bütün cihazları kontrol etmenin yanında, 6 kişinin sesini de tanıyarak verilen komutları da yerine getirebilecek.

BİZE NE BUNDAN?

Özellikle de yaşlılar hızla gelişen teknolojiyi karmaşık buldukları ve o küçücük tuşlara basmakta zorlandıklarından, kullanmakta çok ciddi zorluklar yaşıyorlar. Annenizin oturduğu koltukta elinde belki de örgüsüyle “Google’cım şu benim facebook’u bi aç bakalım” ya da “ whatsapp’ı açta komsu Necla’ya bir mesaj atıcam”, “Klimayı biraz kısar mısın?”, “şu haberleri aç”, “Neşet Ertaş’tan bir türkü çal bakalım” gibi sonsuz isteklerde bulunabilir; sadece sesiyle internette sınırsızca dolanabilir ve okuyamadığı durumlarda asistandan okumasını dahi isteyebilir.

BUNLAR HARİKA DA, BU GÜVENLİK İŞİ NASIL OLACAK?

Yazının devamı...

Signal neden Whatsapp’tan daha güvenli?

19 Mayıs 2017

Benzer başka bir saldırı da bu Çarşamba meydana geldi. Pes peşe saldırılar, bu konuda ciddi bir güvenlik açığı olduğunu ortaya koyuyor.

 

Güvenli mesajlaşma neden bu kadar önemli?

 

Bir çok özel kalması gereken, hatta istenmeyen kişilerin eline geçtiğinde size zarar verme ihtimali olan konuları, arkadaşlarınızla paylaşmakta sakınca görmüyor olabilirsiniz! Ancak avukatınızın sizden kimlik fotokopinizi ya da seyahat şirketinizin acilen pasaport fotokopinizi istediği örnek durumları düşünün. Ya da eve gelinceye kadar çocuklarınızın yalnız kalacağını eşinizle mesajlaştığınızı! Bunun gibi aslında normal olan ancak kötü amaçlı kişilerin eline geçtiğinde size zarar verebilecek bir çok durum var!

 

İnsanlar mesajlaştığı kişiyle kendilerini çok rahat hissettiklerinden gizli kalması gereken kurum sırlarını da paylaşabilirler. Örneğin şirketinizdeki muhasebe elemanını düşünün. Şirketin gidişatını, gruptaki arkadaşlarıyla paylaşımını başkaları da okuyorsa, şirketinizi içinden çıkılmaz bir duruma sokabilir. Sonuçta bütün organizasyonların, kendi içlerinde tartıştıkları konular, farklı seviyelerde gizlilik içerir.

 

Yazının devamı...

Ve arabalar yer altından uçacak!

12 Mayıs 2017

Silikon Vadisinin dahi çocuğu, kurduğu her şirketiyle ses getirmesini başaran, kendi deyimiyle bir deli! Dünyanın ilk online ödeme sistemi PayPal’la sesini duyurdu. SpaceX, Tesla, Solarcity hepimizi hayran bırakan başarılarından sadece bazıları. Bir kaç ay önce de gezegenler arası yaşam projesi kapsamında önümüzdeki 50 yılda, Mars’ta 1 milyon kişilik bir koloni kuracağından bahsederek yine nefeslerimizi kesmişti!

TED söyleşisinde ki açıklama

İki hafta önce, TED konuşmalarının sahibi Chris Anderson kendisiyle özel bir söyleşi yaptı. Son zamanlarda özellikle de ulaşım sorununa kafayı takan Musk, açıkladığı çalışmalarıyla yine dünya gündemine oturmayı başardı!

Yer altına iniyor

Dünyada neredeyse bütün şirketler ulaşımın geleceğini gökyüzünde görüyor. Gün geçmiyor ki drone teknolojisini kullanarak uçan araba üreten bir firma çıkmasın!

Musk ise çözümü yer altında görüyor. Asfaltla bütünleşik ve yeraltındaki tünellere inen araç asansörleri planlıyor. Bu asansör, aracınızı ilgili tünele indirerek sizi istediğiniz noktaya kadar götürüyor. Asansörler, tek hatlı raylar üzerinde hız sınırı olmamasına rağmen, başlangıçta hızları 200km. olacak şekilde hareket edecek.

Uçan arabaların, drone’ların geleceğin ulaşım aracı olacağı ön görülürken, neden yeraltı?

Dünyanın,  7 milyara ulaşan nüfusu, uçan arabalar gerçek olduğunda belki de bir kaç kat daha artmış olacak. Bu büyüklükte ki bir nüfus için, gökyüzünde çok fazla sayıda uçan araba olması gerekiyor, hatta öyle ki, belki de gökyüzünün maviliğini bile görülmeyecek! Diğer bir kaygı da bu kadar çok aracın üstümüzde uçmasının bir kaza anında yol açacağı büyük tahribatlar ve araçların istenilen hızlarda uçamayacak olması geliyor!

Yazının devamı...

Çocuğunuz doğmadan öğrenebileceksiniz!

5 Mayıs 2017

1997’de Hong Konglu bilim insanı Dennis Lo, anne adayının kanında cenine ait, serbest halde dolaşan DNA parçacıklarının varlığını keşfetti. Bu da günümüzde anneden alınan bir kaç mililitre kandan bebeğin DNA dizileminin yapılabilmesinin yolunu açmış oldu.

 

Peki bu ne anlama geliyor?Edwards, Down, Turner ve Patau sendromları, kistik fibrozis, Akdeniz anemisi gibi genetik nedeni bilinen tam 3000 hastalık, artık çocuğunuz doğmadan çok önce tespit edilebilecek.

 

Doğum öncesi DNA dizilemi yaptırmanın en önemli nedenlerinden birisi de, her 160 doğumda 1 görülen anormal kromozom yapısı ve bunun neden olduğu ömür boyu rahatsızlıklardır! Bu test aynı zamanda, ülkemizde çok yüksek olan akraba evlilikleri veya 35 yaşından sonra çocuk yapmalarda karşılaşılan genetik problemleri de en doğru şekilde tespit edebilir!

 

Şimdi sıkı durun, genetik bilimini geldiği son nokta…Yeni geliştirilen tekniklerle artık döllenmenin 3. gününden itibaren DNA dizilemesi yaptırılabilir! Bu yöntem özellikle de, tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olacak aileler için, yumurta rahime alınmadan önce çocuklarının geleceğini öğrenerek daha sağlıklı karar vermelerinde yardımcı olacaktır!

 

Yazının devamı...

Facebook’un Çığır Açacak Mesajlaşma Programı: Building 8

28 Nisan 2017

Salondakilere, imdb’si 9 üstü bilim kurgu filmi izliyormuş hissi veren bu hedeflerden en çok heyecan uyandıran, şüphesiz ki Building 8 adını verdikleri proje oldu.

BUİLDİNG 8: BEYİN DALGALARIYLA İLETİLİŞİM

Beyin dalgalarıyla iletişim üzerine yapılan çalışmalardan en dikkat çekeni ve Facebook’a da ilham veren, Stanford Üniversitesi’nden Prof. Krishna Shenoy’un liderliğini yaptığı araştırma! En son felçli bir kadında uygulanan beyin dalgalarıyla iletişim, çok başarılı sonuçlar verdi (https://www.youtube.com/watch?v=JJS3VNvv990).

Kadın, karşısına konulan sanal klavyeyi düşünce gücünü kullanarak dakikada 8 kelimeye kadar hızla yazmayı başardı. Prof. Shenoy, daha sonra çalışmasını yapay zekayla destekleyerek, kadının internette sörf yapıp alışveriş yapmasını da sağlayarak, onun yıllardır süren sessiz ve karanlık dünyasına pırıl pırıl bir güneş doğurmuş oldu.

Facebook Building 8 Laboratuvarının başında bulunan Regina Dugan, Stanford gibi bir kaç üniversiteyle işbirliği yaparak bu iletişimi bir adım öteye taşıyor. Dugan, bildiğimiz bütün mesajlaşma uygulamalarını kökten değiştirecek bir teknolojiyi bir kaç yıl içinde herkesin hizmetine sunacaklarının müjdesini verdi: Beyin dalgalarıyla mesajlaşma! Facebook’un bu teknolojisiyle insanlar, dakikada 100 kelime hızında yazabilecek! Bu normal bir insanın 5 katı hız anlamına geliyor.

FACEBOOK, BEREN SAAT’İN “BENİM DÜNYAM” FİLMİNİ HAYATA GEÇİRİYOR!

Regina Dugan, iletişim konusuna çok takmış durumda! Ekibinin üzerinde çalıştığı bir diğer konu da, konuşulanları derimizle anlayabilen bir sensör teknolojisi! Sunumda gösterdiği deneyde, denek bir kadına belli bir sözlük dağarcığında, 3 kelimeye kadar verilen bütün sözcükleri ve komutları kol derisiyle anladığı görüldü. Bu teknoloji özellikle işitme engelli insanların iletişiminde, çığır açacak!

FACEBOOK’UN ULAŞMAYACAĞI YER KALACAK MI?

Yazının devamı...

Facebok, Snapchat ve yüz tanıma teknolojileri

21 Nisan 2017

Uzun yıllar terör şüphelileri, fotoğraflarının olmasına rağmen hareket halindeki milyonlarca insan içerisinden bulunamıyordu. Trapwire’in liderliğini yaptığı güvenlik amaçlı yüz tanıma programları, aranan terör suçlularını ülkeye girişinden itibaren uyarmakla kalmıyor, eylem yapma ihtimali olan insanları da tespit edebiliyor.

 

Son zamanlarda Londra, Berlin, Nice ve Kudüs’teki gibi radikalleşen bireylerin araçları kalabalıklara sürerek terör eylemleri gerçekleştirmesi, bu tür programları daha da ön plana çıkardı. Trapwire, ilgili bölgelerde bulunan bütün kameralardan 10 kategorili algoritmasıyla insanların hareketlerini ve davranışlarını analiz ederek bir değerlendirme yapmaktadır. Risk oluşturduğunu değerlendirdiği kişileri ise güvenlik birimlerine bildirmektedir. Bu tür sistemler saniyede 100 milyondan fazla insan yüzünü aynı anda tarayıp sonuç çıkarabilmektedir. Araç ve plaka tanıma sistemleri de aynı algoritmaları kullanarak çalışmaktadır.

 

Bu teknolojinin daha emekleme dönemleri olan 2010 yılında Hong Kong’dan Amerika’ya uçan yaşlı bir yolcu Amerika’da tesadüfen fark edilerek tutuklandı. Şahıs, çaldığı pasaporttaki kişinin yüzünün sentetik maskesini yaparak yüzüne geçirmiş ve bütün kontrolleri geçerek uçağa binmeyi başarmıştı. Yüzünü aldığı yaşlı adama rağmen aynı maskeyi ellerine de uygulamayı ihmal edince, ellerinin çok genç olmasının fark edilmesiyle yakalanmıştı. Yeni sistemler, bu tür aldatmaları da anında tespit edebilmektedir.

 

Kadına Karşı Şiddet…Yüz tanıma teknolojilerinin bir çok kullanım alanlarından birisi de bina güvenlikleri ve kapı girişleridir. Yetki verilen kişiler dışında binaya yaklaşan ya da girmeye çalışanlar, sistem tarafından anında tespit edilebilmekte; vardiya giriş-çıkışları da otomatik kaydedilebilmektedir. Evleriniz ve işyerlerinize, sadece tanımlayacağınız kişilere açılan kapılar yapabilirsiniz. Kadına karşı şiddeti önlemek amacıyla da tehdit oluşturan kişinin, konuta yaklaşması ya da bölgede keşif yapması, bu tür sistemler tarafından derhal tespit edilerek gerekli emniyet tedbirleri alınabilir.

 

Yazının devamı...

Google ve Skype’la İstediğiniz Dili Konuşun!

14 Nisan 2017

İnternetteki içeriklerin %50 si İngilizce olmasına rağmen dünya nüfusunun sadece %20si İngilizce konuşmaktadır. İngilizcenin, bu kadar zengin bir kaynağa sahip olması çeviri teknolojilerinde köprü dil olmasını sağlamıştır.

İnternetteki içeriklerin %80’nini oluşturan diller ise sırasıyla İngilizce, Çince, Rusça, Almanca, İspanyolca, Japonca, Fransızca, Lehçe, Korece ve Portekizcedir. Dikkat edilirse Arapça ve Hintçe konuşanlar, dünya nüfusunun yarısını teşkil etmesine rağmen, internette en çok kullanılan ilk 10 dil arasında yer almamaktadır. Bu yoğun etkileşim ve dilleri öğrenme güçlüğü, çeviri teknolojilerinin gelişimini de hızlandırmıştır

Çeviri teknolojisinin dünü bugünü…

Bugüne kadar ki programlar, cümleyi parçalarına bölerek, kelime kelime ve gramer kurallarına göre çeviriyordu. Bunu bizim Kulaktan Kulağa oyununa da benzetebiliriz. Duyduğunuzu, yanınızdakinin kulağına fısıldarsınız ancak hiç bir zaman ilk söylenen cümleyle son çıkan cümle aynı olmaz. Aktarım esnasında her zaman değişime uğrar.

Bugüne kadar kullanılan çeviri teknolojileri de benzer mantıkla görev yapıyordu. Çevirmek istediğiniz dil için metin, öncelikle köprü dil İngilizceye, sonrasında da hedef dile çevrildiğinden, bu üç dil arasındaki aktarım esnasında da, ciddi anlam kayıpları oluşmaktaydı.

Peki Google’ın Sıfır Atışta Çeviri teknolojisinin farkı ne?

Dile, tıpkı bir bebeğin konuşmayı öğrenmesi gibi yaklaşıyor. Bebekler, aynı konuşma kalıplarını defalarca duyarak ve kullanıldığı yerleri görerek öğrenirler. Bir makinenin öğrenmesi ise, milyonlarca örnek eğitim datasıyla gerçekleşmektedir. Makine bu amaçla internet sitelerindeki çevirileri, gazetelerin farklı dillerdeki baskılarını, Birleşmiş Milletler dokümanları gibi insanlar tarafından yapılan bütün çevirileri kullanarak kendisini eğitir.

Diyelim ki Fransızcadan İngilizceye çevrilmiş 5 kelimelik bir cümle! Bu cümle 5 sütunlu matematiksel bir vektöre dönüşür. Böylece makine, her kelimenin yeriyle beraber milyonlarca örnek cümle içerisindeki kullanılma sıklığını da öğrenir. Daha önceki yöntemlerden farklı olarak, makine bu paternlere bakarak dilin kurallarını, anlamlı cümle kurmayı kendi kendine öğrenerek çeviri yapar.

Yazının devamı...