(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Buse Özel" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Buse Özel" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Buse Özel

Kız gibi koşun deseler ne yaparsınız?

22 Mayıs 2016

Biz, kadına fiziksel şiddeti konuşmanın ötesine henüz bir tık geçemediğimiz için bunları konuşmak size çok "Avrupai" bir konu gibi gelebilir ama masaya yatırılmalı.

 

Reklam filminde 10-15 yaşları arasındaki kızlara önce, cinsiyet belirtmeden önemli buluşlar yapan bilim insanları soruluyor. Hepsi sırayla Albert Einstein, Nikola Tesla, Thomas Edison'un isimlerini sayıyor. Ardından kızlara önemli buluş yapan kadın bilim insanları soruluyor. Uzunca bir süre düşünüyorlar ve en tanınmış kadın bilim insanlarından Marie Curie'nin bile adı akıllarına gelmiyor. 

 

Bu onların suçu değil. Bu eğitim hayatından itibaren, sistematik bir şekilde ve hatta bize göre kadın erkek eşitliğini daha fazla sağlamış Batı ülkelerinde bile kadınların bir şeyi başarabilme konusundaki oluşturulan "algıyı" ortaya koyuyor.

 

"KIZ GİBİ KOŞMAK" DİYİNCE AKLINIZA NE GELİYOR?

 

Yazının devamı...

Güvensiz, mutsuz, tedirgin çocuk yetiştirmenin püf noktaları

13 Haziran 2015

Bir de Türk toplumunda yaygın kullanılan, kalıplaşmış cümleler vardır, "Yemeğini yemezsen seni dışarı çıkarmam", "Kız gibi ağlama", "Hemen buraya gel yoksa gidiyorum..." Bunların hepsi sizin için o anı kurtaracak çözümler yaratsa da çocuğunuz için çözmekte çok zorlanacağı ve belki farkına varması bile yıllarını alacak ya da hiç anlayamayacağı problemler edinmesi, otomatik davranışlar geliştirmesi demek.

Nitekim birçoğunu siz de yaşadınız... Mesela deli gibi öfkelendiğiniz bir olayda eşiniz "Bunda kızacak ne var" dediğinde siz gerçekten kızacak bir durum olmadığını anlamadınız... Psikomola'dan Uzman psikolog Reyhan Uzun ile Türk toplumunda en yaygın kullanılan bu kalıpları ve neden oldukları davranış biçimlerini derledik. Belki davranışınızın nedeni çocuklukta duyduğunuz bu sözler olabileceği gibi, çocuklarınızınki de sizin söylediklerinizdir.

KAFASINI MASAYA VURAN ÇOCUK İÇİN MASAYI DÖVMEK

- Kafasını masaya vuran çocuk ağlar ve annesi-babası gider masayı dövmeye başlar. ‘Eh Eh masa, bir daha sakın oğluma vurma’ diye. Bu sözcükler genelde birçok anne babanın ağzından zaman içinde belki pek çok kez dökülmüştür. Peki bu çocuğunuza aslında ilerisi için nasıl mesaj vermektedir ya da söylediğimiz şey çocuğumuza neyi öğretmektedir?

Yazının devamı...

'Yeme annem yeme gülüm' ile zayıflama günlüğü

27 Nisan 2015

Bir de kendimize ofisin "kilo verme gurusu" olarak tecrübeli erkeği Murat Kıvanç'ı seçtik. Kendisi şaşırtan değişimiyle öncesi-sonrası fotoğraflarına konu olabilecek bir kişilik. Post modern Canan Karatay'ımız o bizim ayrıca. Daha az sinirli ve kibar ama ara sıra “zıkkım yiyin” gibi motivasyon cümleleri var.

İlk gün öğle yemeğine adeta dakikaları saydım. Açlıktan gözüm dönmüştü börek yiyerek ilk kaçağımı yaptım. Akşam üzeri de masa arkadaşımı gizlice lokum yerken yakaladım. Ben tam çemkirme çalışmalarına girmişken dönüp sen de al bir tane dedi. Sonuç olarak biz ikişer lokumu götürdük. Ardından da sus işareti yaparak Murat Kıvanç'a çaktırmama kararı aldık.



Yazının devamı...

Alın size 'paşam oğluşum'

14 Şubat 2015

Yakıyor sizin paşalarınız, can yakıyor, insan yakıyor, acımıyor, kendisinden başkasını insan olarak göremiyor, gücünün yettiği herkesin efendisi olduğunu düşünüyor. Birçoğu oğlu olsun istiyor ama bir de gözünün bebeğinden sakınılan kız evlatlar var. Ailesi yetiştiriyor binbir emekle. Evde oturup bir adamın boyunduruğu altına girmesin diye okutuyor, çalıştırıyor. Birilerinin söylediği gibi "hafif kadın" olsun diye değil, aksine sağlam bir kadın olsun. Ayakları yere sağlam bassın diye. Birilerine muhtaç oldukları için hayatlarını yalan dolanla sürdürmek zorunda kalmasınlar, ufak hesaplar yapmak zorunda olan kadınlardan olmasınlar ya da sürekli boyun eğen mutsuzlar olmasın diye.

HASTA RUHLARA ŞİFA OLACAKTI

Sonra bir gün kızınız çıkıyor evden, geri gelmiyor... Aklına bin türlü şey geliyor her ailenin o süreçte. Özgecan'ın ailesinin aklına bile gelenlerden daha fazlası kızlarının, gözünün bebeğinden sakındığı evlatlarının başına geldi. 3 tane insan suretinde canlı bir araya geliyor. Ağzından salyalar akıyor. Özgecan psikoloji okuyordu. Hasta ruhlara şifa olmak istedi, yaraları sarmak istedi, o ağzından salyalar akanlarla bile konuşarak, terapi yaparak iyi gelebileceğine inanıyordu ki bu mesleği seçmişti. Ama efendiler, paşalar müsaade etmedi.

PAŞALAR, AĞALAR

Yazının devamı...

'Sık ulan sık...'

13 Şubat 2015

Diğer taraftan AFP foto muhabiri Bülent Kılıç önemli bir ödül olan World Press Photo 2014 haber dalında birincilik ödülünü aldı. Fotoğraf kafasına biber gazı fişeği yiyerek komaya giren ve hayatını kaybeden Berkin Elvan için yapılan eylemlerde, yine biber gazı yiyen liseli genç kızın korkmuş, donmuş halini yansıtıyordu.

(Bülent Kılıç'ın ödül alan fotoğrafı)

365 GÜNÜN 224 GÜNÜ ÜLKEDE BİBER GAZI VARDI

Yazının devamı...

Gözler kalbin aynasıdır... Meğer doğruymuş

8 Ocak 2015

- "Bu adam güvenilir birine benziyor."

Sonra Mehmetin yanındaki arkadaşı, Ahmet elini size uzattı. Beden diliyle tepeden baktığı mesajını veriyordu. Size "Merhaba" dedi ama iç sesiniz bu küstah adamın zararlı bir tip olduğunu söyledi.

Bütün bunlar hemen her gün karşılaştığımız ve kendi kendimize yorumladığımız tavırlar, insan ilişkilerinin sıradan gibi görünen ufak detayları. Birçoğumuz buna 6. his ya da tecrübe deriz. "Ben insan sarrafıyım," "Neler gördüm," "İnsanları bir görüşte tanırım." Tüm bunlar gerçekten 6. hisle alakalı olsa güzel olurdu, en azından çocukluğundan beri mistik şeylerin hepsine ilgi duyan biri olarak ben, bunun öyle olduğuna inanmak isterdim. Ama maalesef öyle değil.

Yazının devamı...

Dönsen de bir konuşsak artık hocam...

2 Ocak 2015

Hemen yan sedyede yatan ve merdivenden düşüp yüzünü çarpmış olan teyzeyle ilgilenmeye başladı. Perde aralığından iki seksen uzanmış onları izliyordum. Yaşlı teyze pek Türkçe bilmiyordu ve yüzünü doktora göstermek istemedi. "Anne çek elini, ben doktorum, doktora ayıp olmaz" dedi. Sonunda yaşlı kadını muayene etti, neyse ki önemli bir şeyi yoktu.

- "Kim bu teyzenin yakınları" dedi.

- "Benim, torunuyum."

- "Siz mi bakıyorsunuz" dedi... Evet diye cevap verdiler.

Yazının devamı...

Bizim Norveç'ten neyimiz eksik?

17 Kasım 2014

Bitkiler, sebze ve meyveler yüzyıllardır etkileriyle insanlar tarafından birçok hastalığa karşı koruyucu olarak kullanılıyor ama modern tıp bunu sistematik bir şekilde aile hekimliğiyle yapıyor. Aile hekimliği tüm modern ülkelerde, sadece yaşam süresinin değil "sağlıklı yaşam süresinin" de uzun olduğu ülkelerde kullanılan çok güzel bir sistem. Ancak Türkiye'de hem aile hekimliğinin hem de koruyucu hekimliğin kat etmesi gereken çok yol var.

Aile hekimi Dr. Emrah Kırımlı çok konuşulan "Koruyucu hekimlik" ile ilgili soruları yanıtladı...

- Aile hekimliği eşittir koruyucu hekimlik diyebilir miyiz?

Evet denilebilir ancak bir yanlış anlaşılma var. Koruyucu hekimlik denildiğinde genel olarak aşılar anlaşılıyor oysa bizim gibi ülkelerin çok önemli bir kronik hastalıklar sorunu var. Diyabet, yüksek tansiyon, obezite, KOAH, eklem rahatsızlıkları gibi ülkemizde milyonlarca kişiyi etkileyen çok önemli sağlık sorunları var. Aile hekimliği ve koruyucu hekimlik esas olarak bu hastalıklara müdahale edilmesi anlamına gelmeli.

Yazının devamı...