(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Abdulkadir Selvi" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Abdulkadir Selvi" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Abdulkadir Selvi

Abdulkadir Selvi

Darbe tehdidinden kabine değişikliğine kulisler

7 Haziran 2017

Bizim bulunduğumuz bölüme gelince esprili bir şekilde, “Darbe ne zaman oluyor” dedi.

“Allah korusun” diye karşılık verdim. Bunun üzerine, “Darbe yapacak olan tarih verir mi?” diye konuştu. “Bu sefer bir tarihten söz etmişler” dedim.

Rodos’ta FETÖ’cü kaçakların, “15 Haziran’a kadar ne olacağını göreceğiz. Bu sefer çok kan akacak. Bayramı kimin yapacağını göreceğiz” sözleri, darbe tehdidini yeniden gündemimize soktu.

Darbe paranoyası içinde yaşayamayız. Süratle normalleşmemiz gerekiyor. Ama bu dikkatli olmaya engel değil. 15 Temmuz’dan önce FETÖ’cülerin darbe yapma kapasitesi var mı konusu gündeme geldiğinde, “Mümkün değil, o güçleri yok” diye kestirip atılmasaydı,15 Temmuz yaşanmayabilirdi.

Başbakan’ın da ifade ettiği gibi darbeler tarih vererek yapılmıyor. Ama  15 Temmuz’da Binbaşı O.K.’nın ihbarında olduğu gibi bazı sızıntılar da olmuyor değil. 27 Mayıs’ta, 12 Mart’ta ve 12 Eylül’de MİT darbenin göbeğinde yer aldığı için başbakanlara haber vermemişti. Demirel, “MİT darbeyi bana haber vermedi” demişti her defasında. 12 Mart’ı enişteden değil, İran şahından öğrendik. Şah Rıza Pehlevi, Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’i acil koduyla Tahran’a çağırıp, darbenin haberini vermişti. Çünkü MİT Müsteşarı Fuat Doğu, 12 Mart’ı planlayanlar arasındaydı. Başbakan Demirel’i arayarak istifasını istemişti.

15 TEMMUZ’DA MİT

15 Temmuz’da ise  MİT darbeye karşı direndi. MİT Müsteşarı Hakan Fidan darbenin  hedefindeki isimdi. Eğer MİT Müsteşarı o gün önce müsteşar yardımcısını gönderip ardından kendisi Genelkurmay’a gitmese, bu hareketlilikten kuşkulanan darbeciler gece 03.00’te başlayacak olan darbeyi 21.00’e çekmezlerdi.

Yazı aldı beni buraya sürükledi ama aslında Başbakan o soruyu sormasa ben kendisine

Yazının devamı...

Darbe tarihi ne oldu? Kılıçdaroğlu ile ne konuştuk?

6 Haziran 2017

Dünkü, “FETÖ’cüler darbenin tarihini verdi” başlıklı yazım, bazı internet siteleri tarafından, “Hürriyet yazarı darbenin tarihini verdi” şeklinde kullanıldı. Doğru değil. Ben FETÖ’cülerin darbe tarihi verdiğini yazdım. Tarih verildiğini yazmakla tarih vermek aynı şeyler değil.

Yazımda ayrıca ‘kontrollü darbe’ sözü üzerinden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na çağrı yapmıştım.

Kemal Bey’le konuştum.

“Her zaman, her yerde ve her ortamda, 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan FETÖ terör örgütüdür dedim. 15 Temmuz’u yapanın FETÖ terör örgütü olduğu konusunda en ufak bir şüphem yoktur. Meclis’te de Yenikapı’da da her defasında bunun yapan FETÖ terör örgütüdür dedim. Bu konuda en ufak bir tereddütüm yoktur” dedi.

Bunun üzerine neden ‘kontrollü darbe’ diyorsunuz diye sordum.

“Yabancı istihbarat örgütlerini esas alıp dil geliştirirsek yanlış olur”dedi. Ben de aynı şeyi söylüyorum. Kemal Bey, 15 Temmuz’a ilişkin pek çok karanlık noktanın olduğu görüşünde. Bunların aydınlatılmasını istiyor. “Yenikapı mitinginde yeni bir darbenin olmaması için 15 Temmuz’u aydınlatmamız lazım dedim. Ancak öyle olmadı. Bazı soru işaretleri hâlâ yanıtlanmayı bekliyor. FETÖ’cüleri, yabancı istihbarat servislerini ve iddia edildiği gibi üst akıl varsa üst aklın planlarını boş çıkarmanın en güzel yolu, karanlıkta kalan noktaların aydınlatılmasıdır” diyor.

15 TEMMUZ SORULARI

“Aydınlatılması gereken noktalar neler?”

Yazının devamı...

FETÖ’cülerden yeni darbe tarihi

5 Haziran 2017

Konuşma Yunanistan’a kaçmak üzere Rodos Adası’nda bekletilen FETÖ’cüler arasında geçiyor.

“15 Haziran’a kadar ne olacağını göreceğiz. Bu sefer çok kan akacak” diyorlar. Türkiye’de yeni darbenin tarihini konuşuyorlar.

İçlerinde daha kıdemli olduğu anlaşılan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ima ederek, “Bayramı kimin yapacağını göreceğiz” diyor.

Darbe paranoyası içinde değilim. Ama 15 Temmuz öncesinde de "Darbe yapamazlar" diye kestirip atmak yerine o konuda derinleşebilseydik. Bunlar başımıza gelmezdi. 15 Temmuz duruşmalarını görmüyor musunuz? Nasıl bir özgüven içindeler. Belli ki kulaklarına bir şeyler fısıldanmış.

Rodos üzerinden Yunanistan’a geçmeye çalışanlar, sıradan FETÖ’cüler değil. Daha az riskli olduğu için Rodos üzerinden kaçırıyorlar. Onlar da aralarında 15 Haziran’a kadar yapılacak darbeyi tartışıyorlar. 17-25 Aralık’tan sonra darbe lafını dolaşıma sokmuşlardı. Yok 15 Şubat’ta, yok mart başında darbe olacak dediler. Doğru çıkmadı. Hatta 15 Temmuz’dan önceki son 6 ay içinde MİT’e ciddi olarak 15 darbe ihbarı yapıldı. Onlar da doğru çıkmadı. Ama 16’ncısı doğru çıktı. Demek ki uzun vadeli hedeflerinde darbe yapmak varmış. Şimdi görüyoruz, demek ki darbe hedefinden vazgeçmiş değiller.

TSK içinde darbeye bilerek bulaştırmadıkları unsurlarla yeni bir darbe girişiminde bulunabilir mi? 15 Temmuz’dan sonra alınan tedbirlerle bunun mümkün olmadığı söyleniyor. “En az 10 yıl daha bellerini doğrultamazlar” deniliyor. Ama 15 Temmuz için de mümkün değil deniliyordu. Yeni bir kalkışma şeklinde olmayabilir. Her defasında yeni bir plan yapıyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik suikast yapmak için fırsat kolladıkları sır değil. Bu tehdit henüz bertaraf edilemedi.

KONTROLLÜ DARBE TEZİ

Şu günlerde çok yoğun bir 15 Temmuz tartışması yaşıyoruz. Neden istihbarat alınamadığını, Binbaşı  O.K.’nın darbe deyip demediğini sorguluyoruz. 15 Temmuz gibi kanlı bir darbe girişimini tartışmayacağız, sorgulamayacağız da neyi tartışacağız. Bunu FETÖ’cülerin tezlerine destek verir pozisyona düşmeden yapmalıyız. O nedenle

Yazının devamı...

MİT’le ilgili gizli talimat neydi?

1 Haziran 2017

15 Temmuz’daki boşluklardan yararlanıp,  darbenin, Erdoğan’ın muhalifleri tasfiye etmek için planladığı kontrollü bir darbe olduğu algısını yerleştirmeye çalışıyorlar. Buna siyasi bir ayak sağladılar. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, kontrollü darbe iddiasının öncülüğünü yapıyor.

15 Temmuz’da bu millet demokrasi tarihine altın harflerle yazılacak bir mücadele verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbeye karşı direnişin liderliğini yaptı. Nokta.
Ötesi yok.

Pensilvanya’daki imamlarından aldıkları talimatla ülkemizi darbe-içsavaş ve kaos uçurumuna yuvarlamak üzere harekete geçen ‘Fankurtlar’ bir darbe girişimine imza attı. Ellerinde şehitlerin kanını taşıyorlar. Buna rağmen işledikleri cinayetlerin hesabını vermeleri gerekirken, hesap sormaya kalkışıyorlar.

40 yıl boyunca takiye yaparak kendini gizlemeyi başaranlar, bu kez de mahkemelerde takiye yapmaya başladı. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı derdest eden isimlerden Mehmet Dişli, ilk olarak kendisinin rehine alındığını söyleyecek kadar işi ileri götürdü.  Abisi Şaban Dişli’nin telefonu kendisinde yokmuş. Şaban Dişli o gece kardeşini defalarca aradığını gizlemedi.  Abisi aradığı zaman da mı görüşememiş? Genelkurmay Başkanı ile helikopterle geldikleri Çankaya Köşkü’nde Şaban Dişli ile birliktelerdi. Orada da mı söylemedi?

Bir süredir kontrollü darbe planını uyguluyorlardı. Binbaşı O.K.’nın ifadesinde geçen, “Bir darbe faaliyeti olabileceğini söyledim” sözleri onlara gökte aradıklarını yerde bulma fırsatını verdi.

Şimdi oyunun ikinci versiyonuna geçtiler. Bu kez TSK’nın komuta kademesini hedef alıyorlar. Sanık sandalyesinden, “Sizi içeri çekeriz” mesajını gönderiyorlar.

AK PARTİ’DE ALINAN KARARLAR

Yazının devamı...

Erdoğan ‘danışma kurulu’ oluşturuyor

31 Mayıs 2017

AK Parti heyeti  Erdoğan’ı karşılamak üzere Meclis Başkanlığı’nın girişinde yerlerini almışlardı. Başbakan, Meclis’in protokol kapısına gelince bir koşu gidip Başbakan’ı karşıladılar, sonra onu da alıp Meclis Başkanlığı’nın girişinde yerlerini aldılar. Bekleyiş uzun sürmedi. Cumhurbaşkanı Meclis’e giriş yaptı. Cumhurbaşkanı’nın, Meclis’e gelişi sırasında resmi törenle karşılanması gerekiyor. Ama “Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı” sıfatıyla geldiği için AK Parti heyeti tarafından karşılandı. Böylece ilk gelenek başlamış oldu.  Cumhurbaşkanlığı forsu hem bayrak direğine çekildi hem de grup salonunda yerini aldı.

Cumhurbaşkanı’nın, AK Parti grubuna hitap etmek üzere Meclis’e gelişi tarihi bir andı. Meclis’te olağanüstü bir hareketlilik yaşandı. Erdoğan’ın 1044 gün sonra AK Parti grubuna girişi ise çok coşkuluydu.

AK Parti grubu ilklere sahne oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı sıfatıyla konuştu, Başbakan, Grup Başkanı olarak oturumu yönetti.

Binali Yıldırım, Erdoğan’ı kürsüye, “Sayın cumhurbaşkanı, değerli genel başkanım” anonsuyla davet etti. Erdoğan coşkulu tezahüratlar arasında çıktığı kürsüde tam konuşmaya başlayacaktı ki, partililer, Samanyolu şarkısını söylemeye başladı.

Şarkılar, sloganlar bir türlü bitmiyordu. Erdoğan bir süre dinledikten sonra, “1044 gün sonra bu salonda sizlerle birlikte olmanın bahtiyarlığını yaşıyorum”diye konuşmasına başladı. Duygulara hitap etmek yerine akıllara konuşmayı tercih etti. Hap gibi mesajlar verdi.

 

ERDOĞAN HEDEFLER GÖSTERDİ

 

Yazının devamı...

Darbecilerin yeni taktiği

30 Mayıs 2017

Sanki sanık sandalyesinde darbeci generaller değil, 15 Temmuz oturtulmaya çalışılıyor.

Yargılananlar 249 kişinin şehit olduğu 2195 kişinin yaralandığı kanlı darbe girişiminin sanıkları değil, 15 Temmuz’un kontrollü darbe olduğu algısını yaratmaya çalışan kişiler olarak ön plana çıkıyor.

Darbenin aydınlatılması ve gerçeklerin ortaya çıkması için adil bir yargılama olmalı. Ama darbecilerin organize bir şekilde yapmaya çalıştığı algı operasyonuna da izin verilmemeli.

Genelkurmay çatı davası demek, 15 Temmuz’un beyin takımının yargılandığı en kritik dava demek. Buradan çıkacak karar, 15 Temmuz’un çökmesine de neden olabilir, darbecilerin hak ettikleri cezalara çarptırılmalarını da sağlayabilir.

Orada darbecilerin, 15 Temmuz’u sanık sandalyesine oturtma  çabalarına karşı dikkatli olmak gerekiyor.

Bundan sonra daha büyük bir ciddiyetle takip edeceğim bu davayı.

Bir de MİT’e gelerek darbeyi ihbar eden binbaşı O.K. ile ilgili gelişmeleri.

Çünkü burnuma, 27 Mayıs’tan önceki

Yazının devamı...

Kabine değişikliğinde ilginç kulis

29 Mayıs 2017

Erdoğan tartışmasız bir şekilde bu hareketin lideri. Hem de girdiği her seçimi kazanıp, AK Parti’yi 15 yıl boyunca iktidarda tutmayı başaran güçlü bir lider.

Cumhurbaşkanı Erdoğan için partide genel başkanın makamının bulunduğu 8. kat yeniden hazırlandı. Başbakan Binali Yıldırım için de Erdoğan’ın katında bir makam hazırlandı. Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in ‘danışman’ olarak kullandığı oda genişletildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında yapılacak olan MKYK toplantısı yeni dönemin ilk adımı olacak. Erdoğan, parti yönetiminden başlamak üzere teşkilatlarda, hükümette ve yerel yönetimlerde değişim sürecini başlatacak.

VİTRİN YENİLENİYOR

Erdoğan döneminde AK Parti’de genel başkandan ayrı 1 genel sekreter 11 genel başkan yardımcısı bulunuyordu. Bu sayı Davutoğlu döneminde İnsan Hakları ile Çevre  ve Kültür Başkanlığı’nın  eklenmesiyle 13’e çıkarılmıştı. Yeni dönemde bu sayının tekrar 11’e indirilmesi düşünülüyordu. Ama kongrede yapılan tüzük değişikliğinde bu madde yer almadı. Şimdi bazı başkanlıklara seçim yapılmayarak mı bu sayı aşağıya çekilecek, yoksa aynen devam mı edecek, bugün belli olacak. Bu arada Başbakan Binali Yıldırım’ın, ‘Genel Başkanvekili’ olmasıyla Hayati Yazıcı’nın başkanı olduğu Siyasi  ve Hukuki İşler Başkanlığı’nın lağvedileceği konuşuluyordu. Ancak Siyasi İşler Başkanlığı’nın devam edeceği söyleniyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MKYK toplantısının ardından AK Parti Genel Merkezi’nden ayrılmayacak. Ramazanın ilk iftarını verecek. Kongreden seçilen yetkili kurullarla, aileleriyle birlikte iftar yapacak.

Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı şapkasıyla düzenli olarak MKYK ve MYK toplantılarına başkanlık edecek. Partinin yetkili kurullarını , ‘Erdoğan temposu’nda çalıştıracak. Teşkilatlarda yorulan, enerjisini kaybeden, sahada olmayanların değiştirilmesi işini bizzat takip edecek. AK Parti vitrini belirlendikten sonra sıra Bakanlar Kurulu’na gelecek.

KABİNE DEĞİŞİKLİĞİNDE SON DURUM

Yazının devamı...

AK Parti kulislerinde konuşulanlar

25 Mayıs 2017

Erdoğan, Brüksel’e hareket ederken, parti ve hükümetteki değişikliklerden sonraki ilk önceliğin, yeni ‘yol haritası’ olacağını açıkladı. “Yıl sonuna kadar devam edecek bir yol haritası olmayacak, 2019’a kadar devam edecek yol haritası olacak” dedi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, bir değil iki yol haritası olacak.

Biri, bakanlıkların hazırlayacağı yol haritası diğeri ise Erdoğan’ın siyasi yol haritası olacak.

Hükümeti, partiyi ve yerel yönetimleri 2019’a hazırlayacak olan siyasi yol haritasının bir ayağı FETÖ’yle etkin mücadele. 2019 seçimlerinde belediye başkanı ve milletvekili adaylığında FETÖ bağlantısı üzerinde durulacak en önemli kriter olacak.

Yazının devamı...