(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Erdem Cürgen" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Erdem Cürgen" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Erdem Cürgen

Altın Kuğu

1 Haziran 2017

2015’de her yıl Almanya’nın Oberstdorf kentinde yapılan Yetişkinler Dünya Şampiyonasına katılmaya karar verdi. 15 ülkeden 35 sporcunun yarıştığı Bronz 1 kategorisinde altın madalyayı alıp geldi. Hedefleri büyümüş, başarabileceğini görmüştü. İşinden ayrıldı, artık zamanının büyük kısmını buz pistlerine verecek, 2016’da hem Almanya, hem Kanada’daki şampiyonaya katılacaktı.

Naz Arıcı’yı bu süreçte kötü bir sürpriz bekliyordu, Ankara’daki olimpik buz pisti, çatısındaki sorun nedeniyle kapatılmıştı, artık Naz’ın önünde İstanbul, İzmir, Kocaeli ya da Erzurum’da çalışmak ya da bu işten vazgeçme seçenekleri vardı. Vazgeçmeyi asla düşünmedi, İstanbul ve İzmir pistlerinde çalışmanın maliyeti son derece yüksek, Kocaeli ise hem kendi sporcularının yoğunluğu, hem de Ankara’nın kapanmasından sonra Ankara’daki sporcuların da Kocaeli’ye yönelmesiyle, bir hayli kalabalıktı. Naz düşündü taşındı ve daha önce hiç gitmediği Erzurum’da karar kıldı. Erzurum’a yerleşti, günde en az 5 saat antrenman yaptı, hocası Timuçin Özbükücü, haftasonları Erzurum’a gelip, kendisine program yazdı, antrenman yaptırdı, sonra diğer sporcularının başına döndü.

Günler, haftalar, aylar geçti; Türkiye şampiyonasını kazanarak, Almanya’ya gidecek sporcular arasında yer almaya hak kazandı. Haziran ayında yine Oberstdorf yolculuğu ve yine altın madalya ama 2016 hedefleri bitmemişti. Ağustos sonu Kanada’nın Vancouver kentinde yapılacak şampiyonadaki altın madalyayı da istiyordu Naz. Türkiye Buz Pateni Federasyonu o kadar da istekli değil gibiydi. ISU takviminde olan yarışmanın, olimpik bir dal olmadığı gerekçesiyle; TBPF, Naz’ın ve antrenörünün, konaklama ve seyahat masraflarını karşılamayı reddetti.

Naz, madalyayla dönmesi neredeyse kesin olan şampiyonaya gidememe tehlikesiyle karşı karşıya kaldı, sponsor bulma, bir yerlerden destek isteme konusunda da çekingen olduğu için, morali bozuk bir şekilde çalışmaya devam etti. Antrenörü bir-iki yerle temasa geçti, belediyeler vb. kuruluşlarla toplantılar yapacaktı, 15 Temmuz’daki hain kalkışmayla beraber, ülkenin gündemi tamamen değişti, bu toplantılar hayal oldu, artık umutlar tükenmek üzereydi. Devreye Kemal Kılıçdaroğlu girdi ve Naz Arıcı Vancouver’e gidebildi. Orada da beklendiği gibi altın madalyasını alıp geldi, ödülü ne mi oldu ? Federasyon aleyine basına açıklama yapma gerekçesiyle TBPF Naz’ı tedbirli, antenörünü ise tedbirsiz olarak disiplin kuruluna sevketti. 2016 yazında geçen bu olaylar Kemal Kılıçdaroğlu ile Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç arasında, Ankara’daki meclis koridorlarında bile gündeme geldi.

2016 Aralık ayındaki federasyon seçiminde Dilek Okuyucu, Ahmet Hamdi Gürbüz’ün 1 oy gerisinde kalarak, federasyon başkanlığını devretmek zorunda kaldı.

Ankara’daki salonun bitmesiyle beraber, Erzurum’dan Ankara’ya geri dönen Naz Arıcı ya da nam-ı değer “Altın Kuğu” geçtiğimiz günlerde Obserstdorf’da bu sefer Gümüş 1 kategorisinde rekor bir puanla, madalya koleksiyonuna bir altın madalya daha ekledi. Bu sefer ona Erkekler Bronz 1 kategorisinde Salih Kolcu ve antrenörü Sıla Olçaray da bir altın madalyayla eşlik etti. Ahmet Hamdi Gürbüz başkanlığındaki TBPF ise sporcularımıza desteği esirgemedi.

Yazının devamı...

Karl Marx'ın şehri

25 Mayıs 2017

Ben de bu film vesilesiyle bir zamandır yazmayı düşündüğüm, Doğu Almanya’da şampiyonluklar yaşamış ve Şampiyon Kulüpler Kupasında mücadele etmiş iki Karl Marx şehrinin takımından bahsetmek istiyorum.

Günümüzün Almanya haritasının en doğusunda yer alan Saksonya Eyaletinin 3 bölgesinden bir tanesi Chemnitz; 2.Dünya Savaşının bitiminden, Berlin Duvarı yıkılmasına kadar yaklaşık 45 yıl Doğu Almanya ve Batı Almanya iki farklı ülke, haliyle iki farklı milli takımları ve ligleri var.

Chemnitz şehri o zamanlar Karl Marx Stadt ismiyle anılıyor; 1956 ve 57 yıllarında bugünün Bundesliga2’de mücadele eden temsilcisi Erzgebirge Aue, o zaman ki adıyla Wismut Karl Marx Stadt ligi şampiyon olarak bitiriyor ve Şampiyon Kulüpler Kupasına kalıyor. İlk yıl 2.Turda Ajax, ikinci yıl Çeyrek Finalde Young Boys’a elenen Doğu Alman temsilcisi pek de parlak bir performans sergileyemiyor.




10 yıl sonra bu sefer FC Karl Marx Stadt (Bugün Chemnitzer FC ismiyle Bundesliga 3’de mücadele ediyor) Doğu Almanya Liginin şampiyonu olsa da, Şampiyon Kulüpler Kupasının henüz ilk turunda Anderlecht’e elenmekten kurtulamıyor.

O günlerden bugünlere geldiğimizde, Karl Marx’ın şehrinin adı bile değişse de, Batı’nın Doğu’ya üstünlüğü hala değişmedi. Berlin Duvarı yıkıldığından beri, Bundesliga’yı hiçbir Doğu takımı kazanamadı. Bugün 18 takımlı Bundesliga’da eski Doğu Almanya’dan sadece tek bir takım yer alıyor, eski sosyalist Doğu Almanya’nın şu an ligdeki tek temsilcisi Leipzig, kapitalist sponsoru Red Bull’un desteğiyle yeni çıktığı Bundesliga’yı 2.sırada bitirerek Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan katılma hakkı kazandı. Ne dersiniz sponsor desteğiyle eski Doğu Almanya, önümüzdeki 5 yıl içerisinde bir Bundesliga şampiyonu çıkarır mı?

Yazının devamı...

İnananlar, çalışanlar ve PR yapanlar

18 Mayıs 2017

Geçen sezon 2.yarının ortalarına doğru Yeni Malatyaspor yükselişe geçmiş, alt sıralardan kurtularak orta sıralara gelmiş, play-off potasını zorlamaya başlamıştı. Bitime 2-3 hafta kala Malatyalı bir arkadaşın play-off’a kalır mıyız sorusuna; hayır ama İrfan Hoca devam ederse, gelecek yıl çıkabilirsiniz demiştim.


Sezon bitti, sürpriz bir şekilde İrfan Buz ile Yeni Malatyaspor’un yolları ayrıldı. 1-2 hafta sonra tekrar anlaşıldı ve İrfan Hoca bu kez kolları Süper Lig için sıvadı. Aslında transfer edilen futbolculara baktığımızda play-off’u bile zorlayacağı pek düşünülmüyordu. Sezona fırtına gibi girdiler, 10 hafta geride kaldığında 25 puanları vardı. 3.haftada oturdukları liderlik koltuğunu 19.haftaya kadar kimseye bırakmadılar. Devre arasında takıma Sezer Özmen, Ayite, Ferhat Kiraz gibi Süper Lig seviyesinde futbolcuların da katılımıyla, tamamen şampiyonluk havasına girildi. At yarışı tabiriyle beyaz bayrak ayna yaptı İrfan Hoca, sadece 19.haftada 3-0 kaybettikleri Samsunspor maçıyla bir haftalığına Eskişehir ve Göztepe’nin gerisine düştüler. Sonraki 7 haftada alınan 19 puanla beraber liderlik koltuğunda çok rahatladılar. Kendilerinden çok yüksek bütçelerle mücadele eden; Eskişehirspor, Göztepe gibi takımlara karşı, ligin hiçbir döneminde ilk 2 sıradan birisini teslim etmeyeceklerini gösterdiler sezonun başından beri. Sezonun sonlarında, zor fikstürün de etkisiyle arka arkaya puan kayıpları gelse de, liderlik koltuğunu kaybetmedi Yeni Malatyaspor. 1970 yılında yapılan yaklaşık 10.500 kapasiteli Malatya İnönü Stadına veda maçında Boluspor’u yendikleri takdirde, 11 yıl sonra Malatya 1.Amatör Ligine kadar düşen (Süper Ligi 1.Lig sayarsak, 7.Lig oluyor) Malatyaspor’un yerine, yeni bir Malatya takımı en üst lige yükselecekti.



Gelin gibi süslenen İnönü Stadında maç ortada başlamıştı, ilk yarının sonlarına doğru Play-off potasından düşmek istemeyen Boluspor bir gol buldu ve uzun süre skor böyle devam etti. Sivasspor Adana deplasmanında 1-0 önde, Eskişehirspor ise sahasında Gaziantep karşısında 2-1 gerideydi ilk yarılar bittiğinde, Eskişehirspor’un puan kaybı halinde, Yeni Malatyaspor kaybetse bile Süper Lig yolcusu oluyordu, buna rağmen İrfan Hoca kaygılı ve gol için istekliydi.


Yazının devamı...

TFF 1.Ligde heyecan artıyor

11 Mayıs 2017

Süper Lig’de düşme hattının sonundaki 3 takımın neredeyse kurtulma şansının kalmaması; Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzonspor gibi büyük takımların şampiyonluk yarışından çok erken kopması, bu yıl Süper Lig’in beklenen heyecanı ve keyfi vermemesine sebep oldu.

TFF 1.Ligde ise gerek ilk 2’den Süper Lig’e çıkacak, gerek 3-4-5-6. sıralarda yer alıp play-off’a kalacak, gerekse düşecek takımlar son iki haftaya girmemize rağmen netleşmedi.

Yeni Malatyaspor ve Sivasspor, doğrudan Süper Lig’e çıkmak için en büyük iki aday, Cumartesi günü Denizli’de kaybeden Eskişehirspor ise son hafta oynanacak Sivas – Malatya maçı dolayısıyla, iki takımdan en az birinin puan kaybedecek olmasından doğacak Süper Lig’e yükselme şansını; Malatya’nın 5, Sivas’ın 3 puan gerisinde kalarak büyük ölçüde yitirdi.

Giresunspor, Boluspor, Göztepe, Ümraniyespor ve Altınordu’dan da 3 tanesi play-off’da yer alacak, bu hafta oynanacak Ümraniyespor – Altınordu maçını kaybeden takım için bu umut tükenecek, beraberlik iki takım için de olumlu bir sonuç olmayacak.

Bu takımlar içerisinde Altınordu takımını ayrı bir yere koymak gerek, yarışan bir takım olmasına rağmen, yabancı futbolcu oynatmayan, alt yapıdan yetiştirdiği oyunculara şans vererek Türk futbolunun geleceği için elini taşın altına koyan takımların başında geliyor İzmir’in bu güzel temsilcisi.

Play-Off yarışının devam ettiği dönemde Boluspor ve deplasmandaki Balıkesirspor maçlarında, U-17 Avrupa Şampiyonası Finallerinde Milli takımımızın kalesini koruyacak 16 yaşındaki Berke Özer’e maç kondisyonu kazandırmak için, asıl kalecisi Erce’yi yedek kulübesinde oturtan Altınordu’yu bu yıl olmasa bile en kısa zamanda, diğer kulüplere de örnek teşkil etmesi açısından, Süper Ligde görmeyi çok istiyorum.

U-17 Avrupa Şampiyonasını merak edenler için de belirtelim, turnuva geçtiğimiz hafta başladı. Hırvatistan’da yapılan ve 16 takımın katıldığı şampiyonada, Galatasaray ağırlıklı bir kadroyla mücadele eden Milli Takımımız, ölüm grubu olarak adlandırılan A Grubundaki ilk maçında 2-0 öne geçmesine rağmen İspanya’ya 3-2 kaybetmişti. 2.maçında ev sahibi Hırvatistan’ı 4-1, son maçında da İtalya’yı 2-1 yenerek, grubu İspanya’nın ardından 2.sırada tamamlayarak çeyrek finale yükseldi. Çeyrek finalde Cuma günü 13’te Macaristan ile karşılaşacak olan temsilcimize başarılar diliyorum. U-17 Avrupa Şampiyonasını takip etmek isteyenler, Eurosport’taki canlı yayınları kaçırmasınlar.

TFF 1.Ligde en büyük heyecan ise düşme potasında yaşanıyor. 36 puanlı Manisaspor, 35 puanlı Samsunspor, 34 puanlı Adana Demirspor, 33’er puanı olan Gaziantep Büyükşehir Belediye ve Şanlıurfaspor’la beraber 31 puanlı Bandırmaspor’dan 2 tanesi, Mersin İdmanyurdu’nun ardından lige veda eden diğer takımlar olacaklar.

Yazının devamı...

S Sport ne yapacak?

4 Mayıs 2017

S Sport 1,5 ayı geride bırakmaya hazırlandığı bugünlerde D-Smart, Digitürk ve Turkcell Tv üzerinden yayınlarına devam ediyor. NBA, İngiltere Premier Ligi gibi organizasyonların yayın haklarını almış olan D-Smart, Digitürk ve Turkcell Tv için bu yayınların kendi platformlarında da yer alan S Sport tarafından yapılması pek sorun olarak gözükmese de, kullanıcı açısından durum pek böyle değil.


S Sport yayın hayatına başlamadan önce, özellikle Cumartesi 17 seansında 2 maç birden izleme şansına sahip olan D-Smart ve Digitürk kullanıcıları artık tek maçla yetinmek zorunda kalıyor. Avrupa’daki Formula 1 hafta sonlarında ise S Sport bu yayınları D-Smart ve Digitürk’ün kendi kanallarında yayınlatıp, İngiltere Premier Lig maçlarına öncelik veriyor, en son geçtiğimiz hafta bunu Rusya GP’sinde yaşamıştık. Pazar günü Rusya GP’sini Digitürk ve D-Smart kendi spor kanallarında yayınlarken S Sport’da İngiltere Premier Ligi maçları vardı, aynı saatte başlayan Everton – Chelsea maçı canlı izlenebilirken, Middlesbrough – Manchester City maçı canlı yayınlanamadı. Aynı saatlerde S Sport’un çıkışıyla beraber Smart Spor 2 kanalının yayınını sonlandıran D-Smart’ın Smart Spor kanalında ise Voleybol Şampiyonlar Liginin 3.lük maçı yayınlanıyordu.


Bu sezon çok heyecanlı bir şampiyonluk yarışının geçmediği İngiltere Premier Liginde, gelecek sezon bu sorun daha da gün yüzüne çıkacak. Bu yayınları izlemek için Türkiye şartlarında belli bir fedakarlık yaparak bu kutuları almış olan kullanıcılar ise S Sport’un ve S Sport’u listesinde bulunduran platformların bir araya gelerek, bu soruna kalıcı bir çözüm bulmalarını bekliyor.



Yazının devamı...

ZOR SAATLER

27 Nisan 2017

Denizcilik tarihinde bugüne kadar en küçük tekneyle yapılmış, en büyük kurtarma operasyonudur ve 32 denizcinin hayatını kurtarmıştır bu 4 kahraman, pusulalarını kaybetmiş olmalarına rağmen.

Bernie Webber’ı kahraman yapan nedir peki? Kendisinden daha deneyimli denizcilerin asla göze alamayacakları, açık denizdeki devasa dalgaları aşmalarının adeta imkansız olduğu bir tekneyle yola çıkma cesaretini göstermesi. Deneyimli denizciler, böyle bir göreve mecbur kalsalar bile, güvenli limanlarda biraz dolaşarak, açık denize çıkamadıklarını bildiriyorlar ve Bernie’ye de bunu tavsiye ediyorlar ama Bernie işini iyi yapmak isteyen biri. Bernie’nin en büyük avantajı, görev yapacağı suları çok iyi tanıması ve kriz anlarında yaratıcı çözümler bulması; pusulası yokken, şehrin ışıklarını gözleyerek karaya ulaşmak gibi.

Soğuk hava, fırtına bu sahil kasabasının elektriklerinin de kesilmesine neden olmuş, rıhtımda kendisini bekleyen 2 ay sonra eşi olacak hanım efendi ve diğer kasaba sakinleri istasyondan ayrılıp, arabalarıyla rıhtıma gidiyorlar, araçlarının farlarını açarak, Bernie ve arkadaşlarına yol göstermek istiyorlar.

Geçtiğimiz Pazar akşamı Galatasaray – Fenerbahçe maçını seyrederken, iki takıma da birer Bernie’nin gerektiğini düşündüm. Gerekirse kendi hayatını, kariyerini bu kulüpler için harcayacak, bu ligi ve kulüplerini çok iyi tanıyan, taraftarların da arkasında durup, gerekirse yollarına ışık tutacağı, asla ama asla inanmaktan ve desteklemekten vazgeçmeyeceği iki adet Bernie.

Finansal Fair-Play ve Avrupa’dan men cezalarının yanı sıra, Beşiktaş’ın 2 sezon arka arkaya kazandığı şampiyonluk, bu iki güzide kulübümüz için zor günlerin, haftaların, ayların ve belki yılların daha bitmediğini söylüyor. İki kulübün de değil ligi, takımı bile doğru dürüst tanımayan teknik adamlarla bu şartlarda gelebilecekleri nokta budur. Fenerbahçe’nin Advocat ile devam etmeyeceği zaten resmi olarak açıklandı ama mesele burada isimler değil bir karakter, bir prototiptir. Aykut Kocaman’ın 3 Temmuz sürecinde yaptıklarını, başardıklarını; Galatasaray’ın Fatih Terim ile Ali Sami Yen’de 4-0’lık Fenerbahçe hezimetiyle başlayıp, UEFA Kupası şampiyonluğuyla taçlanan süreçleri gözden geçirirsek, fiyat – performans grafiğinde varlık gösteremeyen, astronomik maaşlarına rağmen yedek kulübesine esir olan futbolcularla; bırakın yerli yetenekleri parlatmayı, Avrupa’da yıldız oyuncu seviyesinde buraya gelmiş oyunculardan faydalanamayan teknik direktörlerle, bu dalgalı denizleri aşma imkanı yoktur.

O KUPAYA BURAYA GELDİ, ŞİMDİ FİNAL ZAMANI

Yazının devamı...

O kupa buraya gelecek

20 Nisan 2017

Geleneksel olarak çeyrek final ve yarı finalde 2 Türk takımını birbiriyle oynatma durumu devam ediyor ve yıllardır kadın voleybolunu domine eden 3 takımımızdan Vakıfbank, Eczacıbaşı ve Fenerbahçe’den birisi çeyrek, bir diğeri yarı finalde kupaya veda ediyor ama finale de bir takımla gitmeyi neredeyse garantilemiş oluyoruz.


Bu yıl Final Four’da Vakıfbank ve Eczacıbaşı bizi temsil edecekler, tuhaftır ki iki ekip de Sultanlar Liginde Galatasaray ve Fenerbahçe’ye yarı finalde elenerek finali görememişlerdi, bu noktada voleybol liglerinin play-off statüsüyle ilgili daha önce yazdıklarımız ve yazacaklarımız hala var ama şimdi kupayı 1 yıl aradan sonra tekrar ülkemize getirme zamanı …


Cumartesi 17’de iki temsilcimiz karşılaşırken, 20’de ev sahibi Imoco Volley, Dinamo Moskova ile karşılaşacak, burada 5 sete uzayacak saat 22 gibi bitecek zorlu bir yarı final maçı, dinlenme olmadan hemen ertesi gün 18’deki final maçı için, finale çıkacak takımımızı daha avantajlı bir noktaya getirecektir. Benim inancım öyle ya da böyle o kupa buraya gelecek.


Bu güzel heyecanı yaşamak isteyen D-Smart aboneleri, hafta sonu Smart Spor’dan maçları canlı olarak izleyebilirler.

Yazının devamı...

Heyecan hız kesmiyor

13 Nisan 2017

Kayseri temsilcisi Abdullah Gül Üniversitesi ile KKTC asıllı İstanbul temsilcisi Yakın Doğu Üniversitesi BGD takımları finalist ekiplerimiz olmuştu.

İki Türk takımı arasındaki final maçlarından ilkini hiç bir Türk kanalı yayınlamaya tenezzül etmediğinden dolayı FIBA’nın Youtube Official sitesinden İngilizce olarak seyrettik. Neyse ki Saran Medya’nın S Sport’u rövanş maçını yayınlayarak, resmi uluslararası turnuvalarda şampiyonluk kazanan ilk KKTC takımı olan Yakın Doğu Üniversitesi’nin bu tarihi başarısını ekranlara taşımış oldu. (Turnuvaya Türkiye adına katılsa da, Yakın Doğu Üniversitesi KKTC takımı; futboldaki Swansea City’nin Galler takımı olup, Galler yerine İngiltere Liginde oynaması gibi)

Avrupa’nın en büyük kupasının şampiyonu da bu hafta sonu Rusya’nın Ekaterinburg kentinde yapılacak Final-Four maçları sonunda belirlenecek.

Üst üste 6.defa Final Four’a katılacak Fenerbahçe iki defa final  görmesine karşın henüz kupaya ulaşamadı. İlk maçı turnuvanın favorisi ve ev sahibi UMMC’ye karşı oynamak dezavantaj gibi görünse de, daha önce bu turnuvayı kazanabilen tek Türk takımı bu kentte, üstelik yarı finalde UMMC’yi finalde de Fenerbahçe’yi yenerek zafere ulaşan Galatasaray olmuştu.

Fenerbahçe’nin Final Four’dan yaklaşık 10 gün önce ligde kaybedilen Galatasaray maçından sonra, coach değişikliğine gitmesi büyük şaşkınlık yarattı. 2.George Dikeoulakos dönemi 2 sezon kadar sürdü. Dikeoulakos ilk 3 sezonluk dönemde de Fenerbahçe ile lig şampiyonlukları yaşamasına rağmen, Euroleague şampiyonluğuna ulaşamamıştı.

Dikeoulakos’un görevden ayrılmasından sonra Ekin Baş ve Fırat Okul isimleri konuşulmuş, İstanbul Üniversitesi’nin coachu Fırat Okul göreve getirilmişti. Benzeri bir durum 2 sezon önce Winnicki’li Fenerbahçe’nin Abdullah Gül Üniversitesi karşısında, play-off yarı final serisinde 2-0 geriye düşmesinden sonra gönderilmesiyle ortaya çıkmış, göreve gelen Erman Okerman, takımın başında sadece bir maç kalmış o maçı da AGÜ’ye karşı kaybetmişti.

Erman Okerman’ın bu sezon 2-2.5 ay önce göreve geldiğinde küme düşmesine kesin gözüyle bakılan Canik Belediye takımı ile yaşadığı mucizevi 8de 5’lik serinin ve takımı ligde tutmasının da Erman Okerman’ın gelecekte adından söz ettirecek bir hocaya evrilmesinin ilk işareti olduğunu düşünüyorum. Kaderin bir cilvesi olarak Fırat Okul’un İstanbul Üniversitesi’nin başında son maçına, Erman Okerman’ın Canik Belediyesi takımına karşı sahasında çıktığını ve farklı bir mağlubiyet aldığını da buraya ekleyebiliriz.

Yazının devamı...