(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Mete Tamer Omur" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Mete Tamer Omur" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Mete Tamer Omur

Organik girişimci

4 Haziran 2017

Okuldan arta kalan her fırsatı farklı işler yaparak değerlendiren Atila Ertem, üniversitenin ardından kariyerine devlet memuru olarak devam eder. 80’li yıllarda ise yolu Alman Rapunzel Organik ile kesişir. Memurluktan profesyonel iş hayatına geçen Ertem, bir süre sonra da şirketin Türkiye’de küçük ortağı olur. 2009’da ani bir kararla ortaklıktan ayrılan Atila Ertem, organik sektörüne danışmanlık yaparak yoluna devam eder. Ancak oğlunun İstanbul’daki şehir hayatından sıkılmasıyla, İzmir’de kurduğu OTS Organik Tarım’la yeni bir sayfa açar. Organik ürünlerde odağını iç piyasaya çeviren Ertem, bugün birçok noktada tüketiciyle buluşuyor. Gündemde ise birbirinden farklı yeni ürünler var.

 

ATİLA Ertem.... Organiği yaşam felsefesi haline getiren ve bunu da girişimci ruhla harmanlayarak, hem STK hem de şirket ayağında yıllardır mücadele veren bir isim. Organikle tanışmasına vesile olan üzüm tüccarı merhum Veli Amca’nın tabiriyle sektörün ‘deli çocuğu’, OTS Organik Tarım’ın kurucusu Atila Ertem’le, hem girişimcilik serüvenini, hem gelecek planlarını hem de sektörü konuştuk. 1954 doğumlu olan Ertem, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nda çalışan babasının görevi gereği çocukluk ve gençlik yıllarının Isparta, Burdur, Denizli ve İzmir hattında geçtiğini anlatarak, hikayesinin devamının şöyle aktardı:


NANE ŞEKERİ, SAKIZ DİYEREK BAŞLADI
“Dokuz yaşında yaz tatilinde canım sıkılınca babama çalışmak istediğimi söyledim. Babamın, ‘tatili kendine ayır’ demesine rağmen çok ısrarcı olunca da bana Denizli’deki tren istasyonunda satış yapabileceğimi söyledi. Ve satmam için bir kutu mabel sakızı ile nane şekeri aldı. Tahtadan da bir tezgah yaptı. İstasyon önünde ‘nane şekeri, sakız’ diyerek, girişimcilik serüvenim başlamış oldu. Para kazanmayı sevdim. Daha sonraki yıllarda gazoz sattım. Sinemada çalıştım. Boyum uzun olduğu için afişleri değiştirdim. Domates kasası çaktım. Terlik fabrikasında çalıştım. 15 yaşında geldiğimiz İzmir’de de bayram öncesi Kemeraltı’nda kravat sattım. Bir haftada kazandığım para bir aylık memur maaşından fazlaydı. İlk başta hobi olarak başladığım bu süreç zamanla hoşuma gitti. Ama Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde okuduğum dönemde hem derslerimin ağırlığı hem de yaz stajlarım nedeniyle çalışmaya pek zamanım olmadı.”


Yazının devamı...

O dershane ‘Uğur’lu geldi

29 Mayıs 2017

Bir yıl uzattığı liseden mezun olduğunda da matematik öğretmeniyle o iki sınıflı Uğur Dershaneleri’ni borçla devralır. Enver Yücel, 19 yaşında kendini eğitim camiasının içinde bulur. Eski adıyla İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü Matematik Bölümü’nden mezun olsa da hiç öğretmenlik yapmayan Yücel, ağırlığını işletmeye verir. İşlerini büyüten Enver Yücel, Uğur Dershaneleri’nin yanına önce Bahçeşehir Koleji’ni, ardından da Bahçeşehir Üniversitesi’ni ekler. Bugün tüm Türkiye’ye yayılmış 150’ye yakın okulu bulunan Yücel, başta İzmir olmak üzere Ege’yi farklı bir yere konumlandırmış durumda. 50 milyon liralık yatırımla Bahçeşehir Kolejleri Fen ve Teknoloji Lisesi kurmaya hazırlandığı İzmir’de, Enver Yücel’in hedefinde ise yasanın çıkması halinde üniversite var...

 

ENVER Yücel... Köy Enstitüleri’nin kurucusu olan hemşerisi Hasan Ali Yücel’in eğitim bayrağını bugün farklı şekilde taşıyan başarılı bir girişimci... Eğitimden kazandığını yine bu alana yatırıp, birçok ilke imza atan Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları’nın Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yücel ile girişimcilik serüvenini, İzmir odağındaki Ege yatırımları ve gelecek planlarını ile sektörü konuştuk. 1957 Giresun doğumlu Enver Yücel, ailesinin bu kentte tarımla uğraştığını anlatarak, hikayenin devamını şöyle anlattı:


50 LİRAYA 10 TAKSİT
“Ben de ortaokula kadar burada yaşadım. Daha sonra ise ‘Bu çocuk okur’ dediler ve beni İstanbul’a gönderdiler. Haydarpaşa Lisesi’nde yatılı günlerim başladı. Her öğrencinin lisede okurken, üniversiteye girme derdi olurdu. Ben de Laleli’de 1968’de kurulan ve iki sınıfı olan Uğur Dershaneleri’ne başladım. O dönemde de 2 dersten kalmıştım. Okul bir yıl uzadı. Mezun olduğumda da dershanenin sahibi, ‘ben bu işi yapmayacağım’ dedi ve matematik öğretmenimle bana devretme teklifinde bulundu. Paramız olmadığını söyleyince de ‘olduğunda ödersiniz’ değince 1974’te dershanecilik serüvenimiz başladı. Dershane borcu olan o dönemin parasıyla 50 lirayı da 10 taksitle ödedik. Dershanenin bodrum katında uyudum. Temizliğini de kendim yaptım.”

Yazının devamı...

Gözler ‘Liman Arkası’ndaki ihalede

22 Mayıs 2017

 Ekonominin lokomotifi konumundaki inşaat sektörü de mayısla birlikte büyümek için gaza bastı. Referandum nedeniyle ötelenen yeni proje ve yatırımlar bu ay itibariyle yeniden hareketlilik kazandı. Bu hareketlilik başta İzmir olmak üzere Ege’de de yaşanıyor. Bir yandan firmaların birer ikişer yeni yatırımlarını açıklamaya başladığı bölgede, öte tarafta da her geçen gün reytingi yükselen Ege’ye olan talep, yatırım ve ilgide ciddi artış var. Artışın baş aktörü konumundaki İzmir’in ise önümüzdeki ay gerçekleşecek önemli bir ihaleyle birçok yatırımcının gündeminde olması bekleniyor.

İki etap şeklinde olacak

Emlak Konut GYO ve Tariş birlikleri arasında 1 Aralık 2016’da protokol imzalanmıştı. Protokolle Emlak Konut GYO, İzmir Alsancak’ta ‘Liman Arkası’ olarak bilinen bölgede yeni bir projeyi hayata geçirmenin imzasını atmıştı. Şimdi Emlak Konut GYO, o alan için iki ihaleye çıkmaya hazırlanıyor. İki etap halinde yapılacak projenin ilk ihalesi 12 Haziran’da yapılacak. Projenin diğer etabının ihalesi ise 14 Haziran’da gerçekleştirilecek. 14.30’da yapılacak her iki ihalede de ‘açık ihale usulü’ ile ‘kapalı zarf alma’ ve ‘pazarlık-açık artırma’ olarak iki oturum halinde iki ayrı günde yapılacak.

Birçok kurum hazırlanıyor

Toplamda 143 bin 366 metrekare büyüklüğünde iki etap üzerinden gerçekleştirilecek proje, bölgenin sosyal, kültürel ve teknik altyapı ihtiyaçlarını da karşılayarak geliştiriyor. Turizm, konut, ticaret ve kültür odaklı iki etaptan oluşacak projenin İzmir’in ekonomik dinamiklerine, turizm potansiyeline ve kültürel faaliyetlerine önemli katkı sağlaması hedefleniyor. Uluslararası statüde olmayan ve konsorsiyumların katılmayacağı ihaleye başta İzmir olmak üzere İstanbul ve Ankara’dan önemli firmaların teklif vermesi bekleniyor. İzmir’de son dönemde ses getiren işlere imza atan Folkart’ın önümüzdeki günlerde ihaleyle ilgili kararını açıklaması bekleniyor.

Yüzde 40’ına konut yapılabilir

İhalenin plan notlarında ise şu bilgilere yer verildi: “Ticaret-konut-turizm alanlarında, alışveriş merkezleri, eğlence yerleri, her türlü ticaret ve turizm tesisi, otel, motel vb. konaklama tesisleri, kreş, yurt, kültürel tesis, özel sağlık tesisi, ofis, büro ve yönetim merkezleri, konut ve rezidans yer alabilir. Bu alanlarda emsale esas inşaat alanının yüzde 5’i kültürel işlevler olarak ayrılacak olup bir veya birkaçı bir arada kullanabilir. Bu alanlarda turizm-kültür kullanımı emsale esas inşaat alanının yüzde 15’inden az olamaz. Bu alanlarda yapı inşaat alanının yüzde 40’ına kadar konut yapılabilir.”

ÖNCELİK EGE BÖLGESİ

Yazının devamı...

Ekmeğini taştan çıkarıyor

21 Mayıs 2017

Sanata olan merakı Ayşegül Tolunay’ın üniversite tercihinde de etkili olur. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Tasarımı Bölümü’nden mezun olan Tolunay, moda yerine resime odaklanır. İzmir Alsancak’ta hediyelik eşya dükkanı açar. Ayşegül Tolunay, anne olunca çalışma hayatına noktayı koyar. Ama resim yaparak hem sanatçı, hem de serbest girişimci olarak yoluna devam eder. İtalyan bir dergide gördüğü ve kızı için hazırladığı doğaltaş üzerine el boyaması kedi resmi, Tolunay’ın önünde yeni bir kapı açar. Ayşegül Tolunay bugün hem doğaltaş, hem de kabak üzerine el boyaması yaptığı hayvan resimleriyle fark yaratıyor.

AYŞEGÜL Tolunay... Çocukluğundan itibaren ‘Ne kadar üretim, o kadar mutluluk’ felsefesiyle hareket eden ve bunu da sanatla bütünleştiren serbest bir girişimci. Ticareti odağına almadan kendi yolunda ilerleyen ve tüketiciyle Instagram’daki ‘Pietraİzmir’ adlı hesabıyla buluşan Tolunay’la hem sanat merkezli girişimcilik hikayesini, hem de çalışmalarını konuştuk. 1962 Antalya doğumlu, ilkokul öğretmeni bir anne ile sebze meyve komisyoncusu bir babanın çocuğu olan Ayşegül Tolunay, daha 2 aylıkken İzmir’in yolunu tutar. Tolunay, hikayenin devamını şöyle aktardı:


İLK PARA RESİMDEN GELDİ
“Babam işini İzmir’de devam ettirmek isteyince doğma olmasa da büyüme İzmirli olduk. Ben de kendimi bildim bileli resim yapıyorum. Hatta lise yıllarında bu resimlerimi satmaya başladım. Tabii ticari bir beklentiyle değil de talebe göre bu gerçekleşti. Güzel sanatlara olan merakım üniversite tercihimde de yol gösterici oldu. 1979’da Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Tasarımı Bölümü’nü kazandım. 1983’te de ‘desinatör’ olarak mezun oldum. Ama o dönem ne yapacağımı bilemedim. Çünkü moda, resim ve ev dekorasyonu odağında çok yönlü bir durum vardı. Zuhal Yorgancıoğlu’nun yanında staj yapmama rağmen hem resim, hem de ev dekorasyonunu birlikte yapabileceğim kendi işimi kurma kararı aldım.”


Yazının devamı...

Eksi sermayeyle kurdu şimdi ise...

14 Mayıs 2017

İşletme okusa da kariyerine bilgisayar sektöründe devam etme kararı alır. 6 yıllık özel sektör deneyiminin ardından Levent Atay, Körfez Savaşı’nın işleri duraklatmasıyla birlikte yurt dışının yolunu tutar. Dönüşte ise yaptığı iş başvurularının kendine hitap etmemesi üzerine Atay, 91’de eksi sermayeyle Egebimtes’i kurar. İlk başta satış odaklı çalışan Levent Atay, zamanla teknolojinin gelişimiyle birlikte işleri büyütür. Bugün bilgi teknolojileri ve iş çözümleri alanında sektörünün önemli bir aktörü olan Atay’ın odağında ise endüstri 4.0 ve robotlarla gelen yeni bir üretim konsepti olarak bütün sektörlerdeki dönüşümü temsil etmek var.

LEVENT Atay... Ekonomik sıkıntıların olduğu bir dönemde bilgi birikimine güvenerek kendi işinin patronu olmaya karar veren ve bunu da farklı bir tarzla hayata geçiren başarılı bir girişimci. Alanında pek çok ilke imza atan ve bilgisayar sektörünün Türkiye’deki gelişim sürecini başından beri yaşayan Egebimtes Bilgi Teknolojileri A.Ş.’nin kurucusu Levent Atay ile hem girişimcilik serüvenini hem de gelecek planlarını konuştuk. 1964 Ankara doğumlu olan Atay, devlet memuru olan babasının görevi nedeniyle 6 yaşında İzmir’e geldiklerini belirterek, şöyle devam etti:


İŞLETME YERİNE BİLGİSAYAR
“İzmir’de sokağın tadını çıkararak büyüdüm. Daha sonra ise Ege Üniversitesi İşletme’yi kazandım. Benim üniversiteyi kazandığım yıl bilgisayar bölümü yoktu. İkinci sınıfta açıldı. Sınırlı şartlar altında bir bilgisayar dersimiz vardı. Prof. Dr. Oğuz Manas’ın anlatımı ilgimi çekti ve bilgisayara karşı bir sempati başladı. 3’üncü sınıfta ise bir holding bilgisayar kursu açtı. Ben de o kursa yazıldım. Ağırlıklı holding çalışanı ve yöneticilerinin katıldığı kursta bir yıllık süreç içerisinde bilgisayara dair birçok şeyi öğrendim. Üniversiteden mezun olunca da işletme yerine kariyerime bilgisayar sektöründe yön verme kararı aldım. Üniversiteyi 1985’te bitirir bitirmez de kısa süre sonra bir bilgisayar şirketinde çalışmaya başladım.”

Yazının devamı...

‘Havan’da su dövmedi

7 Mayıs 2017

Henüz 10’unda herkeste olmayan modelleri terzilere tarif ederek kendisi için takım elbise ve ceketler yaptırır. Gördüğü her boşluğu işe çevirebilen Şadan Havan, lise yıllarında ise fotoğraf çekerek harçlığını çıkarır. Bir yandan üniversitede okuyan Şadan Havan, diğer taraftan ise çocukluk hayalini hayata geçirmek için İzmir’in yolunu tutar. Hazır giyimdeki fırsatı gören Havan, 1981’de erkek giyim üzerine şirket kurar. Bugün ‘Havan’ markasıyla Türkiye’nin yanı sıra yurt dışında da birçok erkeği giydiren Şadan Havan’ın gündeminde mağazalaşmak var.


ŞADAN Havan... Kolay elde edilen kıymetsiz olduğu için zor olanın peşinden giderek kendi hikayesini yazanlardan... Uzun bir araştırma ve incelemenin ardından erkek giyim alanındaki boşluğu görerek sektöre farklı bir tarzla adım atan Havan Giyim’in kurucusu ve takım elbisenin profesörü unvanlı Şadan Havan’la hem girişimcilik serüvenini, hem de gelecek planlarını konuştuk. Kastamonu Tosya’da düğün malzemeleri satışı yapan bir babanın 1960 doğumlu oğlu Şadan Havan, çocukluk yıllarından itibaren giyimin her zaman dikkatini çektiğini söyleyerek, hikayenin devamının şöyle anlattı:


TERZİLERE FARK YARATIRDI
“Sıradanlığın yanı sıra farklı renk ve model giyinenlere karşı hep sempati besledim. Henüz 10 yaşımdayken, hazır giyim üretimi yok denecek kadar az olduğu yıllarda terziler kişiye özel üretim yaparlardı. O dönemlerde bile terzilere dıştan cepli, kapaklı, farklı yaka, farklı ön kulp, daha doğrusu herkeste olmayan modelleri tarif ederek kendim için takım elbise ve ceketler yaptırırdım. Terzilerin bana özel diktiği elbiseyi normalin çok üstü bir sürede teslim etmelerinin sebebini, başka müşterilerine yarı mamul göstererek diğer terzilerden farklı modeller ürettiklerinin göstergesi olarak kullandıklarını ve bunun sonucunda siparişlerinin artmasında katkımın yüksek olduğunu yıllar sonra öğrendim.”

Yazının devamı...

Dipten gelen girişim dalgası

30 Nisan 2017

Mahalle terzisinin yanında dikiş dikmeyi öğrenir. Babasının hastalığıyla da kalabalık ailenin tüm sorumluluğu onun üzerine düşer. Gece gündüz çalışan Menekşe Kıran, ustabaşılığa kadar yükselir. Hak etmediği bir davranışa maruz kalan Kıran, borçla 1995’te kendi şirketini kurar. Zaman zaman ortaklı yapılar nedeniyle sıkıntılı günler yaşayan ve tekrar tekrar sıfırdan başlayan Menekşe Kıran, 2013’te Version Tekstil’in tek sahibi olur. Bugün kadın giyim konusunda Avrupa’da birçok ünlü markaya koleksiyon gönderen Kıran, yakında Kanada’ya kendi markasıyla ihracata hazırlanıyor.

MENEKŞE Kıran... Yaşadığı onca zorluğa rağmen koyduğu hedeflere bilgi birikimiyle ulaşmayı başaran bir girişimci. Çeşitli nedenlerle zaman zaman işine sıfırdan başlamak zorunda kalan Version Tekstil’in kurucusu Menekşe Kıran ile hem girişimcilik serüvenini hem de gelecek planlarını konuştuk. Asıl ismi Binefş olsa da herkes onu Menekşe olarak tanıyor. 1966 Urfa Siverek doğumlu Menekşe Kıran, 7 kardeşin 3 numarasıdır. Babasının Siverek’te tarımla uğraştığını anlatan Menekşe Kıran, hikayenin devamını şöyle aktardı:


MAHALLE TERZİNİN YANINDA
“Zor bir çocukluğum oldu. Beş yaşında İzmir’e taşınan halamın yanına verdiler. Tabii, ilkokulu bitirdiğim yıl ailem de İzmir’e taşındı. Ben tekrar onlarla yaşamaya başladım. Okumak istiyordum, ama ortaokula yazdıran olmadı. Biçki-dikiş üzerine halk eğitim kursuna gittim. Bu kez de babaannemin engellemesiyle bu serüvenim uzun sürmedi. İçine kapanık biriydim. Daha sonra annem beni 12 yaşımda mahalle terzinin yanına verdi. Bebeklerime elbise dikerdim. Yani tekstile karşı bir merakım vardı. Burada 1-1,5 yıl çalıştım. Daha sonra ise yaklaşık 10 çalışanı olan bir atölyede işe girdim.”

Yazının devamı...

Bulaşıkçılıktan zincir restorana

23 Nisan 2017

1987’de ise yeni bir umutla Ayvalık’a gelir. Deniz ürünleri konusunda usta bir ismin yanında çalışmaya başlar. Kerem Aksaç, 4 yıl sonra ustasının da desteğini alarak Kardeşler Kebap’ı açar. Zamanla işleri büyüten Aksaç, mekan sayısını 5’e çıkarır. ‘Artık büyük kentlere açılma zamanı’ diyen Aksaç, 2015’te Ayvalık Balıkçısı Kerem ile İzmir’de faaliyet göstermeye başlar. Bir yandan Ayvalık’ta otel açmaya hazırlanan Kerem Aksaç, bir yandan da Ayvalık Balıkçısı Kerem’i zincir haline getirmek için yoğun bir mesai harcıyor.


KEREM Aksaç.... ‘Doğduğun yer değil, doyduğun yer’ felsefesiyle Ayvalık’ın ona verdiklerini çalışarak geri ödemeye çalışan ve bu alanda ilçenin kalkınmasına katkı sağlayan mekanlar açan bir girişimci. Sınırlı sermayeyle hayata geçirdiği mekanlara en son Ayvalık Balıkçısı Kerem’i ekleyen Kerem Aksaç, hem mücadele dolu girişimcilik serüvenini hem de gelecek planlarını anlattı. 1972 Hakkari doğumlu Kerem Aksaç, ekonomik durumu sıkıntılı bir ailede büyür. 11 kardeşin 8 numarası olan Kerem Aksaç, o dönemi şöyle anlattı:


KADERİ AYVALIK’TA DEĞİŞTİ

Yazının devamı...