Genci yaşlısı, kadını erkeği; ne kadar da özlemişiz bu heyecanı...
Belki bize, yani medyaya kızıyorlardı.
Diyorlardı ki...
“Bölgenin onlarca sorunu var, sizler çok sık İzmir’in stat problemini ortaya atıyorsunuz...”
Evet, doğru...
Evet, büyük bir eksiklikti.
Çünkü spor artık büyük bir endüstri ve İzmir bu lokomotif güçten yararlanamıyordu.
O yüzden pazar gecesi Göztepeliydim, Göztepeliydik.
Karşıyaka’yı tutmam, yeşil kırmızılı renklere gönül vermem, buna engeli değil.
Her şeyden önce İzmirliyim ve bu kentin hak ettiği yerde olmasını istiyorum.
Bu sene Göztepe çıkar, ertesi yıl Karşıyaka, Altay ya da Altınordu...
Ve açık söylüyorum; yıllardır süren bu esaret son bulmalıydı.
Hikayeyi çok yakından biliyorum.
Çünkü, babamın yengesinin büyük babalarına kadar uzanan bir öyküyü anlatıyordu.
Bürokrasi, yazışmalar, uzun süren konuşmalar, uzlaşmalar derken Söke’deki bu ev geçtiğimiz günlerde açıldı.
O gün Hürriyet’in İzmir’de büyük bir organizasyonu olduğu için gidemedim, ama bütün aile Söke’deydi.
Her gelen şehit haberinde ruh halimiz değişiyor, vücut kimyamız bozuluyor.
Hele bu son helikopter kazası hepimizi perişan etti, evlerimizde yas var.
Hele kahraman askerlerimizin öykülerini dinledikçe, ailelerini tanıdıkça bu üzüntümüz daha da artıyor.
Tümgeneral Aydoğan Aydın’ın 25 yıl önce yazdığı o şiiri kaç kere okudum bilmiyorum.
Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesini kaç kere izledim hatırlamıyorum.
Okudukça, izledikçe daha da hüzünlendim.
Bu kahraman generalimiz 15 Temmuz sonrası gözaltına alınmış, kısa sürede darbecilerle hareket etmediği anlaşılmış ve terfi ettirilerek yeni bir görevlendirme yapılmış.
Birincisi Hürriyet’in manşetiydi.
“Emmioğlu Adem...”
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na benzerliğiyle tanınan Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Bilgili ve eşi yedi ay önce, ailesi tarafından terk edilen Adem’i korumaları altına almış.
Küçük Adem Etiyopyalı, daha 3 yaşında...
Müthiş sevimli...
Bilgili ailesinin 2 çocukları var.
Kızları Zeynep 18, oğulları Yunus Emre 28 yaşında...
"Sen Karşıyakalısın, Göztepe’nin şampiyon olmasını nasıl istersin?”
Niye istemeyeyim.
Ben önce İzmirliyim.
İzmir’in başarılı olmasını istiyorum.
O yüzden Karşıyaka’yı da, Göztepe’yi de, Altay’ı da, Altınordu’ya, Buca’yı da, Menemen’i de tutuyorum.
Kim başarılı olursa yanındayız, en büyük destekçileriyiz.
Çünkü biliyorum ki; spor artık sadece spor değil.
İşte gerçek dostluk bu, işte gerçek insanlık bu, işte gerçek kardeşlik bu...
Mete Bozkurt U10 Turnuvası finalinde Beşiktaş Altınordu’yu yenerek kupayı almış.
Minik Beşiktaşlı, şampiyonluğu kutlamak yerine, ağlayan Altınordulu rakibine gidiyor ve onu teselli etmeye çalışıyor.
Canımlarım benim...
Aslında çocuklarımızdan, gençlerimizden öğreneceğimiz çok şey var.
Ve de hatırlayacağımız küçük şeyler var.
Ben bu fotoğrafı çok sevdim.
O yüzden Türkiye’nin gerçek anlamda ilk opera binasının İzmir’e, Karşıyaka’ya yapılacak olmasından çok mutluyum.
Ve şimdi daha da mutluyum.
Çünkü, bana göre Avrupa’nın en görkemli Viyana Operası’nın yapımcısı İzmir’deki projeyi üstlenmiş oldu.
Uluslararası bir yarışmayla belirlenen opera binası yapımını kazanan konsorsiyumda Avusturyalı Waagner-Biro da var.
Waagner-Biro, 1854 yılından bu yana Sydney, Venedik, Viyana, Berlin, Kopenhag, Moskova, Buenos Aires, Rio, Seul, Şangay operalarını yapmış.
Bunlar içinde sadece Sydney ve Moskova’yı görmedim, opera izlemedim.
Ama onların da görkemini herkes bilir.