(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Sibel Arna" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Sibel Arna" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Sibel Arna

Haftanın piştileri kimi şişirdi, kimi pişirdi?

28 Ocak 2017

Meryem’in finalde giydiği gelinliğini tekrar kullanmak ne kadar doğru?      

Gecenin Kraliçesi’nin final bölümünü hatırlarsınız. Murat Yıldırım ile Meryem Uzerli’nin evliliği ile bitiyordu. Uzerli’nin gelinliğini uzun uzun yazmış, değerlendirmiştik. Bohem ve nostaljik bir gelinlikti.
Duygu Alptekin ve Ahsen Uğurlu’nun birlikte tasarladığı Ju İstanbul markasına aitti. “Kumaşı özel dokunmuş ve işlenmiş. Püskül, file ve hafif payet detaylarını çok sevdim. Belden altının oturması iyi olurdu. Fazla bol hatta salaş duruyor” diye yazmıştım. Aynı gelinlik bu hafta Aşk Laftan Anlamaz adlı dizide Hande Erçel’in üzerinde karşımıza çıktı. Eleştirim yine aynı noktaya. Gelinliğin belden yukarısı nefis, belden aşağısı fazla bol ve uzun. Bir de Hande Erçel’in duvağı çok yetersiz kalmıştı.
Arkadaki topuza minnacık bir tül eğreti bir şekilde yerleştirilmişti. Keşke hiç olmasaydı. Bir de piyasada gelinlik mi bitti arkadaşlar? Herkesin hafızasına bu denli kazınmış bir gelinliği tekrar kullanmak ne kadar doğru? Gelinlik: Ju İstanbul, 4500 TL

Sarı yaka, uzun palto piştisi 

Siz söylemeden ben söyleyeyim, Sühan ve Hülya’nın paltoları birebir aynı değil. Ama ne kadar benzediği ortada. İkisi de uzun, biri büyük gri kırçıllı, diğeri küçük gri kırçıllı. İkisinin de sarı büyük yakaları var. Zaten markaları da aynı.
Elvan Tığlıoğlu’nun tasarladığı Jaquette’ye ait. Kime daha çok yakışmış derseniz, ortada Hülya’nın hamile sevimliliği olduğu için değerlendirme dışı olduğunu söyleyeyim. En iyisi ben meraklıları için fiyat yazayım.
“Cesur ve Güzel”de Tuba Büyüküstün’ün çok karlı kaza sahnesinde giydiği palto 2350 TL’den, 1800’e inmiş. “Hayat Şarkısı”nda Burcu Biricik’in giydiği ise 2050 TL’den 1400’e düşmüş.

Gömleğin pencereli değilse, eksiksin 

Son bir yıldır kadın gömlekleri çığır atladı. Tasarımcılar erkek gömlekleri ile aradaki farkı açmak için detaylarda fark yaratıyor. Kollarına, omuzlarına ya da “No: 309” dizisinin yıldızı Demet Özdemir’in üzerinde gördüğünüz gibi göğüs kısımlarına pencereler açıyor.
Özdemir’in gömleğinin mavisini de çok sevdim. Markası Rikkat Official. Fiyatı 289 TL.

Kafama sıkar giderim şahmeranı

İçerde dizisinin avukatı Melek, zor günler yaşıyor. Kebapçı Celal’in öz babası olduğunu ve annesi onun öldürdüğünü öğrendi. Son bölümde Bensu Soral’ın gözü sürekli yaşlıydı.
Nitekim en sonunda aldı tabancayı, dayadı başına. Sıkmaz diye düşünüyor, konumuza dönüyoruz. Bensu Soral’ın son elindeki şahmeran bu haftanın en çok dikkat çeken aksesuvarı oldu. Son derece zarif, sade ve güzeldi. Markası Bendis. Fiyatı da her zaman olduğu gibi hesaplı, 140 TL.

Tam bir beraberlik 

Malum, Özge Ulusoy profesyonel bir model. Vücudu kusursuz, bir elbisenin nasıl taşınacağı konusunda ders verebilir. Onun giydiği bir elbiseyi tekrar giymek her babayiğidin harcı değildir ve risklidir.
“Bu Şehir Arkandan Gelecek” adlı dizide Leyla Lydia Tuğutlu’nun stil danışmanları bu riski aldılar. Ve sonuç pozitif. Tuvana Büyükçınar imzalı, yakma metalik dokulu ipek elbise Tuğutlu’ya da çok yakıştı. Kendisi sülün gibi olduğu için ne boyunda ne de eninde bir potluk vardı. Tebrikler.
Elbise: Tuvanam, 6500 TL

 

 

Yazının devamı...

Çocukluk gökyüzünden kaçmayın, kaçamazsınız zira…

6 Ocak 2017

Demişti ki bana: “Şehirlerin anlamı herkes için farklıdır. Yaşadığın şehir seni biçimlendirir. Mesela Mardin’deki mimari, gözlerimi terbiye etti. Işığın gölgesini içime taşıdım. Belki sen şiirimi okurken o ışık ve gölgeyi görmezsin ama o şiiri var eden ışık ve gölge Mardin’den süzülmüştür. Her şehir sana bir şeyler vermeye hazırdır ama önemli olan senin ne kadar aldığın…”

Edip Cansever’in o sevilen dizesine bağlamıştı lafı sonra: “Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk, nereye gitsen gitmiyor.” Mardin benim çocukluk gökyüzüm deyip, devam etmişti: “Yıldızları ilk saydığım yer, yıldızlarla birlikte uykuya daldığım yer. Bu kadar gökyüzüne yakın bir yerde oturmak, insanı kainat konusunda daha dikkatli, daha duyarlı yapıyor. Bu nedenle kainatın seslerini dinlemeye daha açık oldu kulaklarım. Ruhi arınmaya belki bu yüzden kıymet verdim. İçinde büyüdüğüm coğrafya hep çok sert, hep çok çetindi; bana dünyanın hiç kolay bir yer olmadığını erken öğretti. Bu size bir iç güç kazandırıyor. Hayatta çeşitli örselenmelerde o iç gücü size çok yardımcı oluyor. Ben Mardin’e her zaman aşkla bağlıyım. 50 yaşını geçmiş bir insan hâlâ memleketinden, ailesinden, köklerinden, babasından bahsederken gözleri nemlenebiliyorsa o hâlâ kalbini büyütememiş demektir. Aklın ne kadar büyürse büyüsün kalbin çocuk kalmasıdır, insanı sanatçı yapan.”

Benim şehrimin, ülkemin topraklarında birbiri ardına bombalar patlıyor, birbiri ardına masum insanlar ölüyor. Geriye kalanların kimisi kabuğuna kapanıyor, kimisi çekip gitmekten bahsediyor.

Gidemem ki ben! İstanbul da benim çocukluk gökyüzüm. Gitsem de kaçamam ki. Neyi bırakayım? Her baktığımda bana bu şehirde doğdum için dünyanın en şanslı insanı olduğumu hissettiren tarihi yarımadayı mı? Çığlık çığlığa sevinebilme özgürlüğümün anahtarını daha çocukken boynuma takan martıları mı? En nefessiz kaldığım an suni teneffüsün kralını yapan boğaz havasını mı, ara sokaklarına daldıkça Alice Harikalar Diyarı da neymiş diye dalga geçtiğim Beyoğlu’nu mu? Sokak simidini nasıl bırakayım siz söyleyin? Var mı dünyanın herhangi bir ülkesinde bu kadar ucuza bir ziyafet. Peki ya bir daha şehir hatları vapuruna binmeden geçer mi bu ömürlük ziyaret? Çayı özlerim ben… Beşiktaş’ta oturduğum balıkçı da “Sizin ki haşlama oluyor abi, yandaki kahveden alıver” dediğimde beni kırmadan getiren esnaf kardeşimin elinden olacak ama.  Beşiktaş demişken Kara Kartal’ı ne yapacağız be! “Gücüne güç katmaya geldik, formanda ter olmaya geldik” diye uzaktan bağırsak tüm Çarşı mabadıyla gülmez mi bize?  

Bu şehirde doğdum, elimde bavulum Haydarpaşa’ya inip, “Seni yeneceğim İstanbul” diye diklenmedim hiç. Ama ne gerek var ki dillendirmeye. Hepimiz kim bilir kaç kere kafa tutuyoruz İstanbul’a. Ama dayılana dayılana söylenirken, bayıla bayıla yaşıyoruz işte. Öyle bir ilişki bizim ki.  Beni ben yapıyor İstanbul. Hamurumu yoğuruyor, her gün büyütüyor, vidalarımı sıkıyor, bazen contalarımı gevşetiyor. Kaya gibi sert isem de onun sayesinde, dal gibi kırılgansam da aynı. İnandım da İstanbul’dan, söke söke alma mücadelem de. Gidemem yani, mümkün değil. Gitmediğim gibi inadına da yaşarım.

İstanbul, İzmir, Urfa, Konya, Trabzon, Ankara, Antalya fark etmez, kimse gitmesin gözünü seveyim, herkes şehrini, çocukluk gökyüzünü inadına yaşasın, benim gibi bu şehri neden sevdiğinizi sıralayın belki işe yarar. Son bir gaz lazım ise onu da Konstantinos Kavafis abiden rica ettim. Buyrun arkadaşlar:

'Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim', dedin
'bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.'

Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.”

İlgilenenler için röportaj burada    

 

Yazının devamı...

Hiçbir şey için asla geç ve imkânsız değildir! Herkes rüyasını gerçekleştirebilir

1 Ocak 2017

Hiç tanımadığın bir ülkeye yerleşmek gibi radikal bir karar verdin... İlk günleri merak ediyorum. Pişman oldun mu, nasıl alıştın?

- Bali, ilk ayak bastığım andan beri beni kabul edip sevgi ile kucakladı. Hiç yadırgamadım ve yadırganmadım. Sanki hep burada hayatımı geçirmişim. İnsanları bana hiçbir zaman bir turist olarak bakmadı. Anında uyum sağladım. Bali’ye yerleşmeden önce, annem ve bir önaraştırma yapmaya geldik. Âşık olduk ve “Burası çocukların ve bizim hayatımıza inanılmaz bir tecrübe katar” dedik. Türkiye’de bir çarkın içindeydik, sanki bir çıkmaz yol, bir kısırdöngü. Bu monoton durumu kırmak gerekiyordu.  Şu anki okullarında çok daha az öğrenci var, hocaları birebir çocuklarım ile ilgileniyor ve bu benim için inanılmaz bir lüks! Motor ile okula gidebiliyorlar, her gün o tropik doğanın içinden geçiyorlar, yollardaki manzaraların her biri bir hayat hikâyesi anlatıyor. Bir tablo gibi... Bu anılar ve görüntüler hayat boyu akıllarına işlenmiş olacak.

İkinci hayat mı bu? Sen nasıl tanımlıyorsun?

- Belki üçüncü olabilir. Çocuklarımdan önce New York’taki yaşantım, sonra çocuklarım ile İstanbul’da yaşantım, ondan sonra da Bali’deki yeni ve üçüncü hayatımız, çocuklar ve ben! Onlar ile yaşadığım her an o kadar değerli ve yoğun ki! Burada daha da yakınlaştım çocuklarıma, birbirimizi farklı yönden tanımaya başladık.

Nasıl bir coğrafya orası?

- Yağmur yağıyor, birdenbire güneş açıyor, iklim her zaman sıcak sayılır, şimdi mesela kış, ama 27 derece, serin de olabiliyor, ama insan hiçbir zaman üşümüyor. Bitkisi ve doğası tropik ve görseli inanılmaz zengin. Meyveleri de muhteşem ve tabii ki en cazip yanı ucuz olması. İnsanları olağanüstü, güleryüzlü, yardımsever, kendi hallerindeler. Hedonistik bir hayat yaşamak istiyorsanız burası bir cennet! 

İyi mi insanlar orda? Empati gücü yüksek mi bireylerin?  Ötekileştirme diye bir şey var mı mesela?

- Burada yerel halkın yüzde 80’i Hindu ve yüzde 13’ü Müslüman; geri kalan da Budist ve Hıristiyan. Benim gördüğüm kadarıyla herkes ahenk içinde yaşıyor. Trafikte bile korna sesi duymak mümkün değil, inanılmaz bir eşzamanlılık var insanların arasında. Politik tansiyonu düşük bir ada burası ve halk oldukça mutlu, gözlerinden sevgi ve sükûnet akıyor.  İnsanın içinde huzur ve sevgi varsa empati ve saygı gücü doğal olarak yüksek oluyor. Buraya yerleşmemin sebeplerinden biri de her bireyin şahsi yaşamına saygı duyulması ve önyargı kavramının yokluğu.

Oradan Türkiye’ye nasıl bir mesaj vermek istersin?

- Hiçbir şey için asla geç ve imkânsız değildir! Herkes rüyasını gerçekleştirebilir.  

Fotoğraf: Nadir BEKAR

Yazının devamı...

Dizi Ajanı dizilerin “en”lerini seçti

31 Aralık 2016

EN İYİ ERKEK STİLİ
Birkan Sokullu

“Hayat Şarkısı”nın başrol oyuncusu Birkan Sokullu, takım elbise-jöle kafa “erkek jön” klişesine son verdi.
Stilist Fatoş Suda, Türk televizyonlarında daha önce denenmemiş bir tarz uyguladı. Karakterin Almanya’da okumuş olması cool ve salaş bir stil yaratmasını kolaylaştırdı.
Saçlar doğal dalgasında, kıyafetler iki beden büyük gibi. Çok maskülen, bir o kadar rahat... Fatoş Suda, birçok kıyafetini, özellikle şalvar ve tişörtlerini kendi kesip biçiyor, geri kalanını da Beyoğlu butiklerinden topluyor.

EN UYUMLU ÇİFT
Burçin Terzioğlu - İlker Kaleli

İtiraf edeyim, onları uyumlu bulmamda gerçek hayatta da sevgili olmalarının muhakkak etkisi vardır. Ama ben genel bir uyumdan değil, stil uyumundan bahsediyorum. Yani burada konu Burçin ve İlker değil, Ayşegül ve Poyraz.
Onlar benim için inandırıcı bir çift. Müzik, sanat, yemek gibi konularda da ortak bir zevke sahip oldukları ortada.
Giyim kuşam konusunda da aynı yolda yürüyüp, mağaza vitrinlerine aynı gözle bakıyorlar.
Ayşegül günün trendlerini kendince yorumlayan, vintage bohem bir karakter. Poyraz, cool bir adam. Romantik olduğu kadar asi. Uyumları daim olsun.

EN ASİ
Çağatay Ulusoy

Çağatay Ulusoy’un “İçerde” için neden saçlarını kestirdiğini dizi başlayınca daha iyi anladık. 

Çünkü Sarp karakteri çok asi. Deri ceketleri, parkaları, asker postalları, rengi kaçmış jean’leri role çok uygun.
Takım elbiseli hali bile hiç uslu değil. Son bölümlerden birinde giydiği AU Vintage, iki beden büyük gibi duran siyah paltoyu da çok sevdim. Alkışlıyorum.

EN İYİ KADIN STİLİ
Burcu Biricik

Burcu Biricik’in “Hayat Şarkısı” adlı dizide canlandırdığı Hülya karakterinin kendi içindeki değişimini çok seviyorum. Biliyorsunuz gizlenmek için sürekli kılık değiştiriyor. Bir gün peruk takıp esmer oluyor, bir gün kafasına şallar doluyor, bir gün şapka takıyor. Bunu güzel bir stille yapıyor.
Maskülen bir feminenliği var. Bir ara stilettolar vazgeçilmeziydi. Dar pantolonlar ve ceketler tercih ediyordu. Şimdilerde hamile olduğu için daha rahat ama oyuncaklı bir stille karşımıza çıkıyor Burcu.
Salopet tulumlarına, askılı pantolonlarına ve komik detaylı ceketlerine bayılıyorum.

EN SEKSİ ÇİFT
Kıvanç Tatlıtuğ- Tuba Büyüküstün

Onlar ekrannın en yakışıklı erkeği ve en güzel kadını...
Konuyu biliyorsunuz, ikisi de İstanbul dışında çiftlikte yaşıyor. Kıvanç Tatlıtuğ, çiftlik yaşantısına uygun ve olması gerektiği gibi giyinirken, Tuba Büyüküstün daha çok Paris sokaklarında salınır gibi görünüyor. Topuklu uzun çizmeler, püsküllü şallar, eldivenler, şapkalar, upuzun paltolar...

EN ASİL
Zerrin Tekindor

Ne zaman “Kara Sevda” izlesem, ne zaman ekrana Zerrin Tekindor çıksa tutuluyorum. Oyunculuğunun müthiş etkisinden çıkıp, kıyafetine mi, kendi ellerinden çıkma makyajının güzelliğine mi, yoksa saçlarının zarif dalgasına mı bakayım karar veremiyorum.
Şimdilerde rol gereği Kerem Alışık’la arasındaki duygusal yakınlaşma yüzünden mi bilmem, daha bir kadın, daha bir alımlı geliyor. Dizide giydiği dantel detaylı ipek ve şifon karışımı bluzlar, vücuduna oturan tek parça elbiseler, zarif takıları dört dörtlük.
Tekindor’un “Kara Sevda” dizisindeki bütün kıyafetlerini, dizinin yönetmeni Hilal Saral’ın kız kardeşi Sisdesign-Sema Işık Saral özel olarak dikiyor.

EN PARLAYAN
Hande Erçel

“Güneşin Kızları” dizisinin ardından “Aşk Laftan Anlamaz”a başlayan Hande Erçel bence bu yılın en parlayan dizi oyuncusu. Çok zayıfladığı için ne giyse cuk oturuyor, onun dışında artık taşımayı da biliyor. Hayat karakterinin seksi olma endişesi taşımadan feminen ama aynı zamanda da çok genç bir stili var. Özellikle tek parça mini elbiseleri ona çok yakıştırıyorum. Saçlarına, makyajına, upuzun kirpiklerine de bayılıyorum.   

 

 

Yazının devamı...

Ördürüp ördürüp pişti oldular

15 Aralık 2016

Evet örgü bu kış çok moda. Kimi saçının tek tarafını ördürüyor kimi de tamamını.
Hâl böyle olunca set kuaförleri de oyuncuların saçını örmeye başladı. Geçen hafta “Poyraz Karayel”den Burçin Terzioğlu, “Bana Sevmeyi Anlat” dizisinden Dolunay Soysert ve Seda Bakan aynı tip örgüyle karşımıza çıktı.
Önden arkaya doğru gevşek bir şekilde örülmüş ve toplanmış romantik saç modeli üçüne de çok yakışmıştı.

Pelin Öztekin’in değişimi

“Hayat Şarkısı”nda Zeynep’i canlandıran Pelin Öztekin’in değişimine tanık oluyor musunuz?
Ünlü oyuncu zayıfladıkça tarzı daha da kuvvetleniyor.
Mesela geçen haftaki kombin beni çok şaşırttı.
Etek gibi gözüken yanları yırtmaçlı, yırtmacı beyaz pilise detaylı pantolon mesela tam bir tasarım harikası. Bu kadar iddialı bir pantolonu dümdüz siyah bir bluzla tamamlamak nefis bir fikir. İddiayı kocaman beyaz bir kolye ile taçlandırmak ise on numara. Tek endişem kolyenin ağırlığı olup olmadığı ile ilgili. Üzerindeki her şeyin markası Black Bohemique.

 
Bluz: 175 TL
Pantolon: 295 TL

İlker yeşili!

“Poyraz Karayel”in asi ve romantik karakteri Poyraz’ın en sevdiği ve en çok giydiği renk hiç tartışmasız yeşil. Asker yeşili ve tonlarını tercih ediyor.
Yalan yok, yeşil İlker Kaleli’ye çok yakışıyor, çok da iyi taşıyor. Markalardan öğrendiğime göre giydiği yeşiller çok da satıyormuş. Tabii buna erkeklerin geneline yakın bir renk olmasının da payı büyük.
Ama demedi demeyin, yakında İlker yeşili diye bir ton çıkabilir.
Son bölümde giydiği yeşil montun markası Mavi...
Fiyatı 369.99 TL...



Yaramaz Hülya

“Hayat Şarkısı”nın her bölümünde farklı bir aksiyon yaşanıyor biliyorsunuz. Tecavüzler, kavgalar, entrikalar ekran başında hop oturup hop kalkmamıza neden oluyor.Artık beni Burcu Biricik’in kıyafetleri de çok heyecanlandırıyor. Her hafta stil danışmanı Fatoş Suda nasıl bir numara yapacak diye merak ediyorum. Son bölümde, geçen hafta “Cesur ve Güzel”de Tuba Büyüküstün’ün giydiği paltoyu çok farklı bir kombinle giydirdi.Paltonun arkası el boyamalı olan modelini seçen Suda, karakterin yaramaz havasını kıyafetleriyle birebir vermişti. Askılı pantolon ve karikatürize çanta da ruh halini ve tarzı destekliyordu. 


Gömlek: Zara 385 TL
Şal: Modabutik 35 TL
Çanta: Bobo 65 TL
Askılı Pantolon: Jaquette 900 TL
Palto: Jaquette 2800 TL

Kadir Doğulu’nun bileklikleri

Trend çok eski değil. Türk erkekleri en fazla üç-beş yıldır saatlerinin yanına boncuklu ya da deri ipli bileklikler takıyor.
“Bana Sevmeyi Anlat” dizisinde Kadir Doğulu’nun canlandırdığı Alper karakteri de bu modayı çok iyi takip ediyor. Her bölümde farklı bir bileklik ve farklı bir saat görüyoruz.
Son bölümde taktığı gri boncuklu, ortasında rose renginde bir aslanın olduğu tasarım iddialı ama iyi bir parçaydı. Müjde vereyim, çok da pahalı değil.
- Bileklik: Chocosh (170 TL)



 

Yazının devamı...

Hamilelik maskülenligi

8 Aralık 2016

 Hatta son bölümde bir kız bebek beklediği anlaşıldı. Hamilelikle birlikte Hülya’nın stilinde farklılaşmalar gözlemledim. Stilettolarını ayağından çıkarmayan, feminen detaylardan hoşlanan Hülya karakteri hamile kalınca her kadın gibi birinci önceliğini rahatlığa verdi. Tarzı da biraz maskülenleşti. 

Son bölümden iki kombine dair detay vereceğim. Birincisi Cem’in Hülya’ya tecavüz etmeye kalkıştığı, harala gürele geçen sahnede giydiği tulumlu kombin. Tuluma da paltosuna da bayıldım. Stilist Fatoş Suda, “Tulum hamile kadınların çok tercih ettiği bir giysi. Bence hamilelere çok da yakışıyor. Bu yüzden giydirmek istedim” dedi.
İkinci kombin ise Filiz’in yanına hastaneye gittiği, hastanede üzerine beyaz önlük geçirip hemşire kılığına girdiğinde giydiği pantolon ve kazak. Siyah beyaz kazağı Beşiktaş maçlarında giymek için satın almak istiyorum,
çok beğendim.

Kazak: Network 239 TL
Pantolon: Network 329 TL
Ayakkabı: Adidas 357 TL


Tulum: Koton 129 TL
Gömlek: Koton 59 TL
Palto: Jaquette by Elvan Tığlıoğlu 2800 TL

Kimin paltosu daha güzel?

Havaların soğumasıyla birlikte dizi karakterleri dış çekimlerde paltolar, montlar, kabanlar giymeye başladılar. Ben de bunu fırsat bilip geçen haftanın en iyi 5 paltosunu seçtim. Bir numarada “Cesur ve Güzel”in güçlü karakteri Sühan yani Tuba Büyüküstün var. Jaquette by Elvan Tığlıoğlu tasarımı bordo yün palto belini sıkıca kavrıyor, ayak bileklerine kadar uzanıyordu.
İki numarada yine aynı dizide avukat Banu karakterini canlandıran Gözde Türkpençe’nin giydiği yıldız fermuarlı, kolları yırtmaçlı kaban var. adL’nin Cengiz Abazoğlu koleksiyonundan seçilen polyester ve yün karışımı.
Üç numarada “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” dizisinde Ceylan karakterinin yani Sanem Çelik’in giydiği gri palto var. Boyunu da, grinin tonunu da çok sevdim. Markası Forever New.
Dördüncü sıradaki paltoyu ise “Paramparça” dizisinde Hazal karakteri, yani Alina Boz giyiyordu. Trendyol Milla marka palto uzun boyluların iyi taşıyacağı bir model.
Beşinci sıradaki palto yine bir kolları yırtmaçlı model. Ceren Ocak tasarımı bordo palto yüzde yüz güderi. “İçerde” dizisinde Melek karakterinin yani Bensu Soral’ın giydiği bu modeli özellikle gece çıkarken tercih edebilirsiniz.

 

Bensu Soral: Ceren Ocak 3500 TL


Alina Boz: Trendyolmilla 160 TL

 


Tuba Büyüküstün: Jaquette 2800 TL


Gözde Türkpençe: adL Cengiz Abazoğlu 499 TL


Sanem Çelik: Forever New 449 TL

Romantik gelin

Özlem Süer’i tanıdığım ilk günden beri aynı şeyi düşünüyorum. Onun tasarladığı gelinlikler konuşuyor. “Ben romantiğim, ben çok aşığım, bugün benim en mutlu günüm” diye bağırıyor. “No: 309” dizisinin son bölümünde bu gelinliklerden bir tane gördük. Lale ve Onur sonunda muratlarına erdiler ve evlendiler.
Lale karakteri yani Demet Özdemir’in gelinliğini çok beğendim. Bir tek kolyesini fazla buldum. Keşke küpeleriyle yetinseydi. Kolye, gelinliğin yakasındaki romantik yaprak işleri gölgelemişti, göz yoruyordu.

Gelinlik: Özlem Süer 

Haftanın tasması

Bu kolyelerin çok moda olduğunu bilmeyen kalmadı. İngilizcesi choker, kadınlar arasındaki söylenişiyle tasma. “Kiralık Aşk”ın son bölümünde Elçin Sangu’nun yani Defne karakterinin taktığı tasma çok dikkat çekti.
Markası Urbanqueen. Modelin adı Daphne Choker. Fiyatı 59.90 TL


Bir kadına bere bu kadar yakışır

Şu güzelliğe bakar mısınız? Sizce de bere Burçin Terzioğlu’na çok yakışmamış mı? Açık renk seçtiği için gözlerinin güzelliği ortaya çıkmış. Bu tarz bereler soğuk havaların en önemli aksesuarı. Markası Ferda Ekberi. Fiyatı 150 TL


 

 

Yazının devamı...

Dünya tanıdı sıra bizde

2 Aralık 2016

"Hikâyem, ben farkında olmadan bir göçebeye dönüşürken başladı... Çin, Milano, Hindistan, New York, Paris ve İstanbul arası sürekli gidip geliyorum, ‘Nerede yaşıyorsun’ sorusuna verebilecek net bir cevabım yoktu. Sadece bir yere bağlı yaşamanın ve çalışmanın bana göre olmadığını biliyordum. Bir de kıyafet tasarlamak istediğimi... Hal böyle olunca seyyar bir marka ortaya çıktı.”

 

Kendini anlatmaya bu sözlerle başlıyor Ilgın Utin (26). Kendini İpek Yolu’ndaki kervanlara benzetiyor. Yaptığı tasarımları uzun yolculuklar yapıp başka yerlere götürmek çıkış noktası olmuş: “İlk denemem, Hindistan gezim esnasında yerel zanaatkârlarla yaptığım oryantal kıyafetler oldu. Beklemediğim gibi bir ilgi görünce, hızımı alamayıp koleksiyonu ve kendimi New York’ta buldum. Hindistan’dan getirdiğim kıyafetler sayesinde orada yaşamak ve çalışmak için sanatçı vizesi almaya hak kazandım ve UTIN’i global bir marka yapmak için çalışmaya başladım.”

 

SEKSİ DANTELLER

 

Hâlâ çok seyehat ediyor, hâlâ göçebe koleksiyonlarını üç sezondur Paris Moda Haftası’nda defile yaparak tanıtıyor. Peki gencecik bir tasarımcı olarak bunu nasıl başarıyor? “Kendimi sınırlamıyorum, kapamıyorum, açıyorum ve başıma müthiş şeyler geliyor” diye cevaplıyor. Abartmıyor, gerçekten de çok şanslı. Hiçbir bütçesi olmamasına rağmen her defilesi için en az 35 yaratıcı insanla işbirliği yapıyormuş. Örnek veriyor: “Mesela 2016 Yaz defilesi için İlhan Erşahin ve Louis Vuitton’un müziklerini yapan Gaspar Claus doğaçlama yaptılar, 2016 Kış defilesinde hayran olduğum ünlü grup Moriarty canlı performans yaptı. Tanınmış sanatçılarla işbirliği yapmak, üstelik benden hiç para talep etmemeleri müthiş heyecan veriyor.” 

 

Defile mekânı ve diğer sponsorları kolayca bulabilmesinin önemli bir nedeni, el emeği göz nuru bir üretim. Ankara’da bir grup emekçi kadına yaptırtıyor. Türk örgü ve tığ sanatını, danteli seksi tasarımlara dönüştürmüş. Utin marka el örgüsü bir ürün aldığınızda, sizde olan tasarımın bir eşinin başka bir yerde olmasına imkân yok. “Müşterilerim Utin’den bir tasarım satın aldığında zanaatkâr kadınlara iş imkânı verdiklerini, destek olduğunu biliyorlar.”

Yazının devamı...

Charlie Chaplin Hülya

1 Aralık 2016

Biliyorsunuz gizlenmek için sürekli kılık değiştiriyor. Bir gün sarışın oluyor, bir gün kafasına şallar doluyor.
Stil danışmanı Fatoş Suda son bölümde Cem ile buluşmaya giderken onu şapka ile gizlemeyi tercih etti. Bana da telefonda “Kadın güzel ne yapsam yakışıyor, şapka ile de çok tatlı oldu” dedi. Açıkçası ben de çok beğendim.
Burcu kolay forma girmesi için saçlarını da kestirmiş. Şapkanın altından çıkan lüle saçlar bana biraz Charlie Chaplin’i hatırlattı.


Kazak Mudo 99,95 TL
Şal Mudo 60 TL
Pantolon Mavi 139 TL
Ayakkabı Nine West 179 TL

Deri cekete İlker Kaleli yorumu

Sokakta durdurup erkeklere “Deri ceketin içine gömlek ve yelek giyilir mi?” diye sorsak yüzde 90’ı “ne alaka” der!
İtiraf edeyim böyle bir kombini ben de fikir olarak garipseyebilirdim. Ama çok da güzel olmuş. Poyraz gibi hem asi hem romantik bir karaktere cuk oturmuş.
Kahverengi ve siyahı bir arada kullanma fikrini de çok sevdim. Ceketin vintage efektli olması da artı puan.


Ceket Desa 899,40 TL

Anne gibi anne  

Sezonun iddialı yapımlarından “Anne”, senaryoyla tutarlı kostümleri ile de dikkat çekiyor.
Cansu Dere, Türkiye’nin en güzel kadınlarından biri olmasına karşın bu dizide fiziğiyle değil oyunculuğu ile öne çıkıyor.
Hem mütevazı bir anneyi canlandırayım hem de çekici ve tredy görüneyim gibi bir endişesi yok. Makyajı yok gibi, saçı başı çok doğal.
Bu yüzden de Zeynep karakteri seyirciye inandırıcı geliyor.


Kazak Mudo 99,95 TL

Bu avukata alıştık 

“İçerde” dizisinde mafya babasının avukat kızını canlandıran Melek karakteri yani Bensu Soral için ilk haftalarda “Göbeği açık avukat olur mu?” diye yazmıştım. Dizinin altıncı bölümü geride kaldıktan sonra ne oldu biliyor musunuz, ben Melek’in stiline inandım. Çünkü inatçı davrandı.
Ne daracık pantolonlarından, ne kısa bluzlarından ne de topuklu ayakkabılarından ödün verdi. Her bölümde birçoğu Bendis marka olan iddialı takılar takması da cabası.
Stil danışmanı Nehir İnce Arıcı’yı tebrik ediyorum. Son bölümde giydiği tek kol, asimetrik yakalı bluz, stilinin en iyi örneklerindendi.


Bluz Forever New 149 TL

Sezonun en eğlenceli elbisesi

Siyah, mini, her zaman hayat kurtaracak dümdüz bir elbise. Eğlencesi kollarından sarkan deri püsküllerden kaynaklanıyor.
Geçtiğimiz hafta “Bana Sevmeyi Anlat” adlı dizide Canan karakterinin yani Dolunay Soysert’in üzerinde gördüm. Siyah ve daha küçük bir küpe
ile tamamlasa daha cool olabilirdi ama oyuncu elbisenin hakkını vermişti.

Elbise AdL for Cengiz Abazoğlu  299 TL

 

Yazının devamı...