(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Engin Kratzer" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Engin Kratzer" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Engin Kratzer

Federer’in heykelini dikmek lazım

23 Ocak 2017

Federer bu süreçte yirmi beş antrenman seti oynadı. Bu maçlarda Federer sürekli arka çizgiye yakın oynayıp gelen toplara önde ve çabuk vurmaya çalıştı. Onun dışında yüzlerce servis attı. Avustralya Open’a dünya on yedi numara olarak geldi. Rakipleri fazla turnuva oynamamış  ve  on yedinciliğe düşmüş bir Federer’i bu sefer yenebiliriz düşüncesi ile karşısına çıktılar.

İlk turda Avusturyalı arka çizgi oyununda güçlü olan Jürgen Melzer’i dört sette yendi. Sonra adeta bir antrenman maçı havasında Amerikalı Noah Rubin’i  rahat bir şekilde üç sette eleyerek yoluna devam etti. Üçüncü turdaki rakibi Çek Cumhuriyetinden dünya on numara Thomas Berdych oldu. Berdych kaliteli bir oyuncu olmasına rağmen ve zirvede olan rakiplerini zorlamasına rağmen bir türlü istediği başarıyı elde edemiyor.

KAYBETSE DE KAZANSA DA
Berdych; ‘’Bu sefer Federer’i yenebilirim’’ inancı ile kortta çıktı. Fakat hayal kırıklığına uğradı. Federer Berdych’i kendi oyununu oynamasına izin vermeden adeta sahadan sildi. Dördüncü turdaki rakibi kendisinden sekiz yaş küçük,  son zamanlarda çıkışta olan dünya beş numara Japon Kei Nishikori oldu.

Nishikori son elli iki hafta seksen bir turnuva maçı oynadı. Federer ise sadece yirmi dört  maç . İki oyuncu daha önce altı kez karşılaşmış olup dördünü Federer kazanmıştı.

Federer, 2016 Amerika Açık yarı finalisti Nishikori ’ye karşı servisleri ile 24 Ace attı. Ayrıca süratli ayak oyunları ve kararlılıkla baseline üzerinde vurduğu toplarla seksen üç direk puan kazandı. Nishikori ise yarısı ile yetindi.

Federer bu karşılaşmayı da beş sette kazandı Bugüne kadar on altı Grand Slam kupasını kaldırmış olan Roger Federer çeyrek finale çıkarak  sürpriz bir şekilde dünya bir numara Andy Murray’i deviren solak tenisçi  Alman  Mischa Zverev’e karşı yarı final şansı arayacak. Federer’bu muhteşem performansı ile bundan sonraki maçı/maçları kazansa da kaybetse de heykelini dikmek lazım……                  

Yazının devamı...

Erkekler saatli bomba gibi!

17 Ocak 2017

Dünya 1 numarası Andy Murray kariyerinde ilk kez Avustralya Açık turnuvasını kazanmaya çok yakın gibi görünüyor.

Diğer taraftan Novak Djokovic yedinci Avustralya Açık şampiyonluk kupasını kaldıracak güçte. Efsane Roger Federer ve Rafael Nadal beklenen dönüşü yapabilecekler mi? 

Erkekler fikstürü genç korkusuz yetenekler, otuzlu yaşlarda tecrübeli oyuncular ve gününde ise her favori oyuncuyu yenebilecek güçte olan tenisçilerle dolu.  
Avustralyalıların en büyük ümidi, yeteneği kadar zaman zaman istikrarsız bir oyun sergile bileyen Nick Kyrgios.

İsviçreli üstat Federer geçtiğimiz yıl dizindeki sakatlık nedeniyle sıralamada on yedinciliği düşmüştü. Şimdi ise eski süratini ve esnekliğini bulabilecek mi? Federer’in ilk haftayı atlatması çok önemli.   

DIMITROV'DAKİ YÜKSELİŞE DİKKAT
25 yaşındaki Bulgar Grigor Dimitrov bir hafta önce Avustralya kıtasındaki Brisbane turnuvasında şampiyon oldu. Geçtiğimiz sene dünya sıralamasında Stan Wawrinka’dan Kei Nishikori'ye kadar sıralamada ilk 10'da olan birçok oyuncuyu yenerek klasmanda 40 numaradan 15'e yükseldi. Orta hızda olan zeminde Dimitrov füze gibi vurduğu Forehand’lerde daha rahat pozisyon alıp daha etkili vurabiliyor. Kondisyon açısından dayanabilirse rakiplerin işi çok zor.

Henüz 19 yaşında olan Alman Alexander Zverev iki hafta önce Perth turnuvasında Federer’i yenmişti. Dünya çapındaki vuruşları ve inanılmaz süratli bacaklarıyla üçüncü turda Rafael Nadal ile karşılaşabilir.  

Rafael Nadal'ın, fazla süratli olmayan zeminde Forehand'lerini derin vurması ve servislerini etkili atması gerekiyor. Sıcak havaya dayanıklı olması büyük avantaj. Çeyrek finale çıkabilecek güçte.

Mükemmel ve korkusuz tenis oynayan Japon Kei Nishikori süratli bacaklarıyla inanılmaz defansif ve gerektiği pozisyonlarda kontratak oynayabilen biri. Yavaş zeminde süratli servisleri daha rahat karşılayabilmesi rakiplerin servislerini kırması açısından önemli.   

RAONIC FÜZE GİBİ SERVİS ATIYOR
Füze gibi servis atan Kanadal Milos Raonic geçen sene Avustralya Açık yarı finalinde az kalsın Andy Murray’i yeniyordu. Grand Slam’i kazanabilecek güçte bir oyuncu.

Amerika Açık şampiyonu İsviçreli Stan Wawrinka’nın maçları inanılmaz çekişmeli geçiyor. Wawrinka genelde maçlarda geç ritim buluyor. Herkesi yenebilecek ve şampiyon olabilecek potansiyeli var. Yeter ki gününde olsun.  

Yazının devamı...

Avustralya Açık öncesi 'ince ayar'

14 Ocak 2017

Avustralya Açık öncesi sezonun ilk haftasında iki süper Star Novak Djokovic ve ezeli rakibi Andy Murray, Doha turnuvası finalinde karşılaştı. Adeta ölümüne mücadele ile geçen maçta Djokovic, Murray’i 3 sette yendi. Djokovic bu galibiyeti ile Londra ATP finalinin rövanşını da kazanmış oldu. İki tenisçi de Avustralya Açık öncesi önemli bir özgüven ile katılacaklar.

Oyuncuların çoğu Avustralya kıtasında değişik şehirlerde turnuva oynayıp Grand Slam öncesi ‘’İnce Ayar’’ yaparak kendi ritimlerini bulmaya, zemine ve  bilhassa sıcak iklim şartlarına alışmaya çalıştılar.

Brisbane turnuvasını Dominic Thiem, Miloslav Raonic ve finalde Japon Kei Nishikori gibi çok güçlü rakipleri art arda yenen Bulgar Grigor Dimitrov  kazandı. Kabiliyeti ile bilinen Dimitrov son dönemde yapmış olduğu fitnes antrenmanları ile kortta çok daha iyi hareket edebiliyor.  

NADAL AVUSTRALYA'DA 2. HAFTAYI GÖREMEYEBİLİR
Rafael Nadal bütün çabalarına rağmen Raonic’e yenilmekten kurtulamadı. Nadal’ın Avustralya Açık turnuvasında ikinci haftaya kalması zor olabilir.

Roger Federer ise Hopman Kupasını tercih etti. Bu etkinlikte ülkeler karışık çifteer takım müsabakaları oynuyorlar. Her karşılaşma bir tek erkek ve kadın ayrıca bir karışık çift maçından oluşuyor. Dünya sıralamasında 17 numara olan Federer bu turnuvada teklerde, henüz 19 yaşında  olan ve  gelecek vaat eden Alman Alexander Zverev’e yenildi.  

SERENA'DAN 88 BASİT HATA!
Kadınlarda dünya 2 numarası Serena Williams, Auckland turnuvasının ikinci turunda 88 basit hata yaparak 72. sırada bulunan Madison Brengle’ye yenildi. 35 yaşındaki Serena maç eksiğini Avustralya Açık'ın ilk haftasında dengeleyebilirse şampiyonluğa oynayabilir.

1 numara Alman tenisçi Angelique Kerber ise sezona pek iyi başlayamadı. İlk turnuvasında çeyrek finalde Elina Svitolina’ya yenildi. Kerber'in dünya 1 numarası olmasının yükünü mental açıdan kaldırıp kaldıramayacağını Avustralya Açık’ta izleyeceğiz.    

 

Yazının devamı...

1 numaradaki sokak çocuğu

6 Aralık 2016

İskoç asıllı fakat İngiltere adına oynayan Murray bu zor rekabetten yılmadı ve kopmadı. Onu çok eleştirdiler. Yok annesinin gölgesinde kaldı, yok kort içindeki davranış biçimi onu antipatik yapıyor ve oyununu olumsuz etkiliyor... gibi olumsuz yorumlara maruz kaldı.

 

ÇARE LENDL OLDU

 

Bütün bunlara çözüm bulabilmek için Fransız kadın oyuncu Amelie Mauresmo’yu antrenör olarak seçti. Burada da hedef tahtası haline geldi. Mauresmo’nun Murray gibi birine faydalı olacağına kimse fazla inanmadı. Nitekim de öyle oldu kısa süre sonra ayrıldılar. Murray’nin gönlündeki antrenör efsane oyuncu Ivan Lendl’dı. Nitekim onunla da anlaştı.

 

Murray, Lendl'ın kendisine neler kazandığını şöyle anlatıyor:

 

"Lendl şu ana kadar çalışmış olduğum en iyi antrenör. Sporda antrenörün başarısı tamamen sonuçlar ile değerlendirilir. Lendl ile kariyerimin en iyi sonuçlarını aldım. Esasen Lendl bana hatalardan nasıl ders alındığını öğretti. Kendisi oyunculuk zamanında Grand Slam finalleri öncesi mide bulantısı ve aşırı heyecanlı olduğunu bana anlattı. Lendl kariyerinde 11 Grand Slam finalini kaybetmişti. Beraber çalışmaya başladığımızda ortak noktamız da bu idi. Ben de o zamana kadar 8 finalde ikinci olmuştum. İşte tam bu yaşadığımız paylaştığımız noktadan yola çıkarak ilk Wimbledon turnuvasını kazandım."

 

BİR ATLET GİBİ...

 

Murray’e göre tenis sporundaki puanlama sistemi sayesinde maçın o günkü kesin galibi ve daha iyi olan oynayanı belli oluyor. Hâlbuki futbolda sonuç daha sübjektif kimin en iyi oyuncu olduğu çok net değil. Örneğin Ronaldo ve Messi'nin bire bir karşılıklı mücadele etmeleri mümkün değil. Hatta boks maçında bile hakemler ikiye bölünüyor.

 


Bugün 29 yaşında olan Murray artık dünya bir numara. On iki yaşındayken ulusal gençler şampiyonu oldu. 15 yaşında İspanya’ya SanchezCasal akademisine gitti. Futbol oynadı. 10 yaşındayken annesi babası ayrıldı. Ayrılık Murray’i olumsuz etkiledi.

 

Peki, Andy Murray nasıl bir oyun tarzına sahip?..

 

Öncelikle Andy adeta bir atlet gibi kondisyon çalışması yapıyor. Bu sayede vücudu güçlendi ve daha esnek oldu.

 

KENDiNE BAĞIRIŞINA BiLE ALIŞILDI!

 

Öncelikle Andy oyundaki sürekliliğini ve istikrarını yükseltti. Backhand vuruşu kontrollü ve derin. Nadiren bu vuruş ile ‘winner’, yani direkt puan alıyor. Fakat rakiplerini riskli vuruşlara ve hataya zorluyor Federer gibi estetik stile veya öldürücü bir forehand’e sahip değil. Wawrinka gibi etkili backhand de vurmuyor. Arka çizginin en az 2 metre gerisinden top çeviriyor. Topa vuruş zamanlamasını çok iyi ayarlıyor. Çoğu zaman rakiplerini ters ayakta yakalıyor. File önüne çıktığında vole vuruşlarındaki top hissi mükemmel.

 

Zayıf tarafları; ikinci servis ve zaman zaman kısa düşen forhandleri.

 

Korttaki özgüveni yüksek. Saha içinde kendine olan bağrışmalara seyirciler alıştı. Hatta seyircileri de coşturuyor.


iKi FARKLI MURRAY VAR

 

Kort içi ve kort dışında çok farklı 2 ayrı Murray var.

 

Andy Murray’nin şu an taptığı antrenör Ivan Lendl...

 

Ivan ile çok ortak noktaları var. Lendl zamanında ‘grand slam’ler öncesi hastalanırdı ve eli ayağı tutulurudu. 11 finalin 8’ini kayıp etti, esasen Murray de aynı yolda...

 

Murray de 8 finalin 7’sini kaybetti. İkisini güçlü yapan ortak noktada bu. Lendl kendisi de bunları yaşadığı için hatalardan nasıl öğrenileceği konusunda Andy’yi çok iyi eğitiyor. Bu da Murray’ye çok iyi geldi...

 

Şöyle ki bu sene Wimbledon’ı kazandı ve Rio Olimpiyatlarında altın ve ATP sezon sonu finalini kazandı.

Yazının devamı...

ATP Masters Londra...

28 Kasım 2016

 Yıl sonu tek erkeklerde en iyi sekiz tenisçi ve çiftlerde yine en iyi sekiz takımın mücadele ettiği bu turnuvaya olan ilgi büyüktü. Toplam para ödülü 7.5 milyon dolardı. Novak Djokovic-Andy Murray finalini O2 Arena’da 17 bin 800 kişi izledi. Etkinlik süresince takribi 260 bin izleyici arenaya geldi. Müsabakalar 159 ülkede yayınladı ve 100 milyona yakın insan maçları ekran başında izledi. Ülkemizde ve Bulgaristan’da tenis sporuna olan yatırımları ile bilinen Garanti Koza, ilk kez bir Türk şirketi olarak bu dev organizasyonda altın sponsorların arasında yer aldı.

MURRAY – LENDL ORTAKLIĞI

İNGİLİZLERİN kahramanı Andy Murray turnuva boyunca 10 saate yakın kortta kaldı. Sadece Japon Kei Nishikori’ye karşı oynadığı maç bile üç buçuk saate yakın sürdü. Murray’nin tekrar efsane tenisçi İvan Lendl ile çalışması ona bu sene Wimbledon şampiyonluğunu ve olimpiyatlardaki altın madalyayı getirdi. Londra’da ise ilk maçtan itibaren ‘Beni burada yenemeyeceksiniz’ sinyallerini vermişti. Nitekim final maçında Djokovic’in yaptığı 30 basit hata sayesinde Murray maçı iki sette kazandı. Murray’nin arka çizgideki hâkimiyeti ve top kontrolü, yorgun gözüken Djokovic’i hatalara zorladı. Murray’nin dünya 1 numara olması İngilizlerin tenise olan ilgisini de artırdı.

Yazının devamı...

250 bin nüfuslu şehirdeki mucize...

15 Eylül 2016

Challenger turnuvaları kendi yerel oyuncularına verdiği imkânlar dışında uluslararası anlamda da kültürel bir önem taşımaktadır. Bu hizmeti sunarken turnuva organizatörü de bir kar elde etmek ister, ancak bırakın kar etmeyi artık gelinen nokta başa baş bile turnuvayı bitirebilmek büyük başarı sayılıyor. Fakat TED Spor kulübü bu olumsuzluklara rağmen turnuvayı ayakta tutmayı hatta ödül almayı bile başardı.

 

Peki bu tarz turnuvaların yurtdışında para ödülünün dışında nasıl bir bütçeyle ve ne tür desteklerle hayatlarını sürdürmektedirler? Bu soruların cevaplarını ve yurtdışında spora dolayısıyla tenise olan sponsorluk bakış açısının nasıl işlediğini American Express İstanbul Challenger'in turnuva direktörü Cem Tınaz’a sorduk;

"CHALLENGER SERİSİ, ERKEK TENİSİNİN TEMELİ"

1-) Challenger serisi turnuvaların küresel tenis için önemi nedir?
Challenger serisi, profesyonel erkek tenisinin temelini teşkil ediyor. Bir spor dalına yönelik bilgiyi belirleyen faktörlerin başında sporcuların elde ettikleri gelirler geliyor. Tenis sporu bu anlamda diğer bireysel spor branşlarından belirgin bir şekilde ayrılıyor.

 

Geçtiğimiz sene Roger Federer yaklaşık 60 milyon dolarlık sponsorluk geliriyle 'bireysel sporlarda dünyada en çok kazanan sporcu' unvanını elde etti. Federer’in spordan elde etmiş olduğu gelirlere baktığımızda ise kariyeri boyunca toplam 110 milyon dolar turnuva para ödülü kazandığını görüyoruz. Bireysel spor branşları için bunlar oldukça yüksek rakamlar.

 

ATP, tenisin popülaritesini korumak için Challenger turnuvalarına büyük önem veriyor. Çünkü tenisçiler ancak bu turnuvalarda iyi gelir elde edebilirlerse kariyerlerinde yükselme şansı yakalıyorlar.

Bu yüzden son 3-4 yılda bu turnuva serisinin minimum standartlarını yükseltecek bazı kararlar aldı. Bu kararlar sonucunda bu turnuvaları oynayan oyuncuların aldıkları ödüller arttı.

"SPARKASSEN OPEN HERKESE ÖRNEK OLMALI"


2-)
Yurtdışında Challenger turnuvalarına sponsorların bakış açısı nedir?

 
Challenger turnuvaları sponsorlara ödedikleri paralar karşılığında oldukça değerli görünürlük olanakları sunuyor. Tabii ki bu imkânlardan faydalanıp faydalanmamak sponsora kalmış ve her sponsorlukta olduğu gibi sponsorun, kendisini görünür kılmak için birtakım ek maliyetlerin altına girmesi gerekiyor.

 

Bunun en güzel örneği geçtiğimiz sene 160 Challenger turnuvası içinde en iyi turnuva seçilen ve Almanya’nın Braunschweig kentinde gerçekleşen Sparkassen OPEN.

 

22 yıllık tarihinde bu ödülü birden fazla kez kazanma başarısını gösteren turnuva 250 bin kişinin yaşadığı Braunschweig kentinde bir haftada tam 30 bin seyirciyi kortlara çekiyor.

 

Toplam 125 bin dolar ödüllü turnuvanın operasyon bütçesi 1.25 milyon dolar. Sponsorlardan gelen bu bütçeyle turnuva en iyi şekilde organize edilirken hafta boyunca gerçekleştirilen sosyal etkinliklerle hem basın hem de kamuoyu ilgisi arttırılmış oluyor. Sonuca gelirsek sponsorların bu turnuvaları sahiplenmesi ve organizatörleri bir partner olarak görmeleri başarının anahtarı. 

Yazının devamı...

TED'de 68 yıllık bir efsane

14 Eylül 2016

Turnuva, uluslararası Cezmi Or Atletizm Kupası ile beraber ülkemizin en eski uluslararası spor etkinliği. Sadece sportif değil ayrıca İstanbul’u tanıtan kültürel bir etkinlik.

1960'lı yıllarda henüz teniste profesyonelleşme süreci olmadığı dönemde o zamanın zirvede olan İlie Nastase, Roy Emerson ve Bob Hewitt gibi tenisçiler İstanbul’a TED’in eski Taksim'deki yerine gelirdi.

Oyuncuların cüzi cep harçlıkları, uçak biletleri ve konaklama gibi masraflar organizatör tarafından karşılanırdı.

Tribünlerde yer bulmak imkansızdı. Turnuva tam bir şenlik havasında geçerdi.

O tarihlerde yabancı oyuncuların bizim tenisçilerimize karşı ezici bir üstünlükleri vardı. Çok az sayıda tenisçimiz bir üst tura çıkabilirdi.

1990'lı yılların başında profesyonel tenisçiler birliği ATP, TED OPEN'ı Challenger serisine dahil etti.

Bugün ise yeni adıyla American Express İstanbul Challenger Turnuvası (American Express 8 yıldır turnuvanın ana sponsoru) olan organizasyon, dünya tenisinde Challenger kategorisindeki 150 turnuva arasında ödül almış çok önemli bir değerimiz.

CİLİC, DAVYDENKO VE SODERLİNG BURADA PARLADI
İstanbul Challenger turnuvasına katıldıktan sonra dünya sıralamasında zirveye çıkan Marin Cilic (8) Nikolay Davydenko (3) ve Robin Soderling (4) gibi tenisçileri sıralayabiliriz.

American Express İstanbul Challenger buraya kadar saydığımız ilklerin dışında bu sene de bir ilke imza attı.

Türk tenis tarihinde ilk defa tenisçilerimiz ön elemlerde yabancıları yenerek ana tabloya çıktılar ve ana tabloya Wild Card (kontenjan) ile giren dört tenisçimiz de kendilerinden üst sırada olan yabancı tenisçileri yendi.CEM TINAZ: 70 KİŞİLİK EKİP CANLA BAŞLA ÇALIŞIYOR
Turnuva direktörü Dr. Cem Tınaz’ın 68 yıllık turnuva ile ilgili görüşleri ise şöyle:

"İstanbul Challenger, ATP Challenger takviminde yer alan, oyuncuların ve de hakemlerin katılmaktan zevk aldıkları turnuvalardan biri. Her sene turnuvanın gerçekleştiği haftada, takvimde alternatif turnuvalar yer almasına rağmen dünya tenisinin önde gelen birçok ismi bizim turnuvamızı tercih ediyor.

Geçtiğimiz 10 yıla baktığımızda ATP sıralamasının ilk 10’unda yer almış birçok raketin yolunun İstanbul Challenger’dan geçmiş olduğunu görebiliriz. Amacımız bu kategoride yer alan turnuvalar içerisinde dünya çapında en başarılı organizasyonlardan birini gerçekleştirebilmek. Bu hedefe erişebilmek için yaklaşık 70 kişilik bir ekip turnuva boyunca canla başla çalışıyor. Aralıksız olarak gerçekleştirebildiğimiz ender uluslararası spor etkinliklerinden biri olan İstanbul Challenger, Türk sporu için önemli değerlerden bir tanesi ve bu değere sahip çıkıyor olmaktan onur duyuyoruz."

 

Yazının devamı...

Wawrinka, ilk 4’te uzun süre kalır

12 Eylül 2016

Djokovic, mükemmel müdafaa tenisini hücum tenisine dönüştürebilen en iyi isim.

 

Servis karşılama vuruşlarında en az hata yapan oyuncu.

 

Ama şampiyonluk maçında 17 servis kırma avantajının üçünü lehine çevirebildi.

 

Üstelik Djokovic, finale gelene kadar kortta sadece 9 saate yakın tenis oynadı.

 

Wawrinka ise, iki katından fazla.

 

Djokovic ile Wawrinka iyi arkadaş: Alpler’de beraber çalıştılar. Antrenmanlar Wawrinka’ya yaradı. Muhteşem backhand paralel vuruşları ve güçlü oyunuyla ilk 4 arasında uzun süre kalacak gibi...

Yazının devamı...