(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Ajda Pekkan" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Ajda Pekkan" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.

Ajda Pekkan

Ah şubat bir bitse de baharın kokusunu içime çeksem
6 Şubat 2016

Bir an önce geçsin isterim, bu kısa gibi görünüp uzadıkça uzayan ay...
Baharı yakalama isteği mi, soğuktan bunalıp, tatlı serinlikleri karşılama beklentisi mi, yenilenme zamanının gecikmesi endişesi mi, bilemiyorum...
Ama bahar özlemi, hepimizin içinde var biliyorum...
Hazırlıklara başladım bile...
Şimdilik listeleme peşindeyim.
İşte listem:
Bir: Detoks.
İki: Yeni nesil teknoloji uygulamalarına başlangıç.
Üç: Açık havada yoga
Dört: Gardırop detoksu.
Beş: Cilt bakımı, iç bakımı...
Altı: Yeni proje toplantıları
Yedi: Bahar konserleri, sürprizlerrr...
Haftaya tüm maddelerin açılımı geliyor bekleyiniz...

İstanbul Talks

Yeni nesil konferans serisi İstanbul Talks’u sabırsızlıkla beklemeye başladım.
İstanbul’un çekim gücünden yararlanan ve benim gibi aklı-ruhu gelecekte olan herkes için şiddetle tavsiye ediyorum.
Pek çok konuda yeni fikirleri ateşlemek için network zemini oluşturan etkinlik, geleceğin iş
dünyası ve fırsatlarına ışık tutacağa
benziyor...

Valslerin kralı

André Rieu, klasik müziğin Madonna’sı, valslerin kralı...
Geçen kasımda kendilerini İstanbul’da izleme fırsatı yakalamış şanslı insanlardan biriydim... İzlerken resmen kendimden geçtim, klasik müziğe böyle bir modern dokunuş olamaz... Rieu yeniden ülkemize geliyor, ertelediği konserini gerçekleştirmek için. Bu muhteşem performans, 10 Mart’ta ilk kez Başkent’te ve 12 Mart’ta İstanbul’da sergilenecek.
IEG Live ve Piu Entertainment işbirliğiyle bir kez daha Türkiye’deki hayranlarıyla buluşacak olan Rieu renkli görsel şovları ile klasik müziğe yeni bir yorum katıyor, beni benden alıyor...

Senin İçin

Acaba kaç kişi ‘Bu Arda benim hissettiklerimi yazıyor’ demiştir?
Yazılarını okuduğum zaman, sanki karşımda 45 yaşında, feleğin çemberinden geçmiş bir adamı gördüm.
Fakat 20’sinde olduğunu duyduğumda, olgunluk yaşta değilmiş dedirtti bana...
Okyanuslar kadar derin yazılarıyla Arda Erel sonunda kitap çıkarmış. Adı da Senin İçin.
Hayatının en kötü döneminde, içindekileri internete döken bu gencecik yetenek, aniden bir milyon takipçiye ulaşmış ve böylece hayatında yeni bir dönem başlamış... Saf, samimi hisleriyle binlerce yüreğe dokunduğuna emin olduğum bu genç adamın kitabını alın okuyun derim.

Şiir gibi

Yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar...
Ve yine yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar...
Ve sırf dardı diye kafalar, düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik...
Sarılmak yakar bizi deyip aşkı hep uzaktan sevdik... Bukowski deyince akan sular duruyor bende...

Yazının devamı...
Kendimi Londra sokaklarında zannettim
30 Ocak 2016

Sadece salonlarda değil, sokak sanatçıları da büyülüyor beni...
Takip ettiğim ve hayranlık duyduğum gizemli sokak sanatçısı Banksy’nin eserlerinin İstanbul’a geldiğini duydum.
Üstelik, Karaköy gibi Banksy’nin ruhuna en uygun bir mekanda...
İstanbul Entertainment Group, Piu Entertainment ve Global Yatırım muhteşem bir iş çıkarmışlar.
Sergiden içeri adımınızı atar atmaz, kendinizi Londra sokaklarında buluyorsunuz.
Kokusu, dokusu ve hissettirdikleriyle sanki Banksy oradaymış gibi...
Londra’nın Rivington Street’teki tren sesini, Banksy’nin “Kırmızı Balonlu Kız”, “Hizmetçi”, “Medya” gibi ünlü eserlerini seyrederken duymak, sizi farklı dünyalara götürüyor.
Belki bugüne kadar Banksy’yi gören olmadı ama eserler, onun ruhunu hissetmenizi sağlıyor.
Sergi, şubat sonuna kadar devam ediyor.
Kaçırmayın derim...

Selçukluların izleri 

Dilek Hanif, Türkiye’nin en özel modacılarından biri...
Tarihsel mirasımıza getirdiği modern yorumlarla da her zaman dikkat çekiyor.
Hanif, yeni koleksiyonunda bu kez Zeugma’dan ilham almış.
Kökü Selçuklulara dayanan ve 16. yüzyıldan bu yana Gaziantep’te dokunan yöresel kutnu kumaşından oluşan tasarımlar, geçmişi günümüze gelenekselden kopmadan taşımayı başarmış.
Kültürel mirasımıza zarif ve inovatif bir yorum ile sahip çıkan Dilek Hanif’i gönülden kutluyorum.

Sömestrde biraz renklensek mi?

Günümüz çocukları da velileri de çok şanslı...
Eski zamanlarda okul tatili denilince akla gelen tek eğlence doyasıya kartopu oynamaktı.
Bu sömestr tatilinde
çocuklar için birbirinden renkli gösterileri görünce imreniyorum...
Yeniden çocukluğuma dönmek istiyorum.
Her yerde çocuklar için birbirinden eğlenceli gösteriler sahneleniyor...
Bunlardan biri de The Underwater Paradise...
Tanıtımlarını gördüm geçenlerde... Denizaltı dünyasını anlatan bir masal. Bu hafta sonu ve önümüzdeki hafta sonu Volkswagen Arena’da sahnelenecekmiş...
Dedim ya, şimdiki çocuklar çok şanslı...

Uzaydaki ilk çiçek

Geçtiğimiz günlerde uzayda ilk yetişen çiçeğin fotoğrafını gördüm.
ABD’li astronot Scott Kelly, 13 taç yaprağına sahip turuncu bir zinya çiçeğinin fotoğrafını bizlerle paylaştı.
Uzayda bir çiçeğin açması, insanda garip duygular uyandırıyor.
Başka diyarlarda hayat olabileceğini bilmek, bu dünyaya karşı umudumuz tükendiği anlamına mı geliyor?
Yoksa yeni yaşamlara mı işaret?
Her ne olursa olsun, benim için çiçekler her zaman bir umut kaynağı...

Bir çocuğun harita metod defteri

Murathan Mungan, muhteşem kalemiyle yeniden çocukluğumuza götürdü bizi.
Bu kez, ömrü “kaç ortalı” olursa olsun, yaşamı boyunca kendine çizdiği yol haritasını izleyerek bıkmadan usanmadan ders çalışan “bir çocuğun” kendi çocukluğunu anlattığı kitabına “Harita Metod Defteri” adını koymuş.
Murathan’ın kitabında beni en çok etkileyen, “Gönül terbiyesiyle dinlendirilmiş zaman”dan bahsettiği bölüm oldu.
Ne güzel bir söz...
Murathan’ın ellerine, güzel yüreğine sağlık...

 

Yazının devamı...
Bir dostu kaybetmek hem çok acı hem de çok can acıtıcı
23 Ocak 2016

İnanası gelmiyor insanın...
Olmaz, olamaz diyorsun.
Ansızın bu kadar yakın, bu kadar sevdiğin bir dostu kaybetmek çok yaralıyor insanı.
Gerçek değil sanki...
Kaybettiğin bir dost ve bir canın ardından yazmak ne zormuş meğer...
Mustafa Koç, ne çok insan için ne çok şey ifade ediyordun sen...
Kaybetmek hem çok acı hem de çok can acıtıcı...
Tanıdığım en iyi insan, en iyi baba, en iyi işadamı, en sanatsever, en mütevazı kişi...
Pozitif, enerji dolu, hayata ve insana bakışı gözleri gibi sıcacık ve derin canım dostum...
Seni kaybetmek yüreğimden bir parçayı kaybetmek gibi...
Başımız sağ olsun...
Kelimelerin yetersiz kaldığı bu acıyı, tüm ailesi ve sevenleriyle paylaşıyor, Allah rahmet eylesin ve sabır versin diyorum...
Bu hafta ne kalemim ne de yüreğim daha fazla yazacak gücü bulabiliyor.
Zamansız bir gidişin acısının ardından, kelimeler yetersiz kalıyor.

Yazının devamı...
Şiirli kaldırım taşları
9 Ocak 2016

Kadıköy’de yaşayan sanatçıların eserlerini kaldırım taşlarına işliyorlar...
Caferağa Mahallesi’nde Cemal Süreya’nın yaşadığı evin önündeki kaldırımlarda şimdi şairin en güzel dizeleri yazıyor...
Cemal Süreya Sokak’tı buranın ismi zaten ama şimdi kaldırımdaki dizelerle bilinirliğini daha çok artırdılar...
Kaldırımda yürürken, bir anda “Hayat kısa kuşlar uçuyor” dizesinin üzerinden geçip Cemal Süreya’nın orada yaşadığını anlıyorsunuz...
Kadıköy’de Fazıl Hüsnü Dağlarca, Özdemir Asaf’ın yaşadığı sokaklara da benzeri yapılacakmış...
“Yaşayan Sokaklar” koymuşlar bu projenin adını da...
Çok beğendim, şehri güzel kılan bu tür küçük dokunuşlardır zaten...

Havada tiyatro kokusu var

Kış aylarında yapılacak en güzel şey, iş çıkışı arkadaşlarla buluşup tiyatro ya da sinemaya gitmektir.
Özellikle gençler ve kendini her daim genç hissedenler için. Yeni bir furya başladı, duyurulur.
Küçük salonlar var. Ev gibi samimi...
İçinde mini kafeteryası da oluyor... Bir de salep söyleyin, başka bir dünyada bulursunuz kendinizi...
Her bir oyunda başkahraman olursunuz. 
Bo Sahne mesela. 
Cihangir’de 200 kişilik bir yer, şahane oyunlar var. 
Sevgili Levent Özdilek, yılların tecrübesiyle İstanbul’a nefis bir salon kazandırmış.
Haftaya, “Evlenmeden Önceki Son Gece” isimli bir oyun var, kapalı gişe gidiyor. “Bekarlığa Veda”nın romantik komedisi.
Akasya Asıltürkmen ve Ozan Akbaba’nın oyunculukları muhteşem...

Mars’tan selfie

Selfie çılgınlığına NASA’nın Mars’taki robotu Curiosity de katıldı. NASA’nın bir sonraki Mars görevi Insight’ın ertelenmesi, Curiosity’nin Mars’tan kareler göndermesine engel olmadı. Araç son olarak kendi panaromik portrelerini dünyaya gönderdi. Bazı görüntülerde aracın gövdesiyle kamerasını tutan robot kol, nadiren görülüyor...Artık selfie çılgınlığına mekanik araçlar bile kayıtsız kalamıyor desenize...

Havamız

Son haftalarda siz de benim gibi havanın kirliliğinden şikayetçi misiniz? 
Kardan sonra hava biraz rahatlar diye düşünürken bu sefer de lodos hepimizin başını ağrıttı. 
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Türkiye genelinde 200 noktada hava kalitesi ölçümü yapmış. 
İstanbul’un birçok ilçesinde hava kalitesi orta düzeyde. 
Havamızın daha temiz olması ve çocuklarımıza sağlıklı bir gelecek bırakmak için toplu taşıma araçlarına biraz daha yönelmeliyiz diye düşünüyorum...

Kadına saygı

Taciz olaylarının artması üzerine harekete geçen Belçika hükümeti, ülkesinde mültecilere ‘kadına saygı’ eğitimi vermeye hazırlanıyor... 
Sığınma merkezlerinde yalnız yaşayan genç erkeklere, kadınlara nasıl davranmaları gerektiği öğretilecek. 
Benzer bir model bir süreden beri Norveç’te de uygulanıyor. 
Avrupalı kadın liderler, kadınlara yönelik cinsel şiddet konusunda ciddi ve güçlü tepki vermeye çağırdı. 
“Herkes kendi bedeninin sahibidir” diyen kadın liderler, şiddet mağduru kadınlar için ek önlemler alınmasında kararlı.
Kendilerini tebrik eder ve aynı sağduyunun ülkemizde de yaygınlaşması için harekete geçilmesini 
umarım.

 

Yazının devamı...
Biz yine ne güzeldik
2 Ocak 2016

Ama yılbaşından birkaç gün önce, sizlerle Akasya Acıbadem’de bir araya geldik, ne güzeldik... 

Bir coştuk, bir eğlendik.
Ben bayılıyorum böyle konserlere... Sizlerle öylesine bütünleşiyoruz, öylesine bir aşk doğuyor ki...
Konser bitiyor, ben üstüne iki konser daha verebilecek enerjide hissediyorum. Adrenalin, mutluluk, güven, heyecan, karında uçuşan kelebekler... Hepsi sizlerle buluşma anının bana yaşattığı duygular işte...
Yine günler öncesinden hazırlandım; her zamanki gibi, ilk kez sevgilisiyle buluşan kızlar gibi...
Kalbim küt küt... Ne giyeceğim, ne söyleyeceğim, makyaj nasıl olsa, hangi rengi seçsem, orkestra, ekip, prova derken o an geliyor, işte o an hayatımın en güzel aşkı başlıyor.
Beğenilme duygusunun yaşattığı tüm güzellikler var...
“Yok Ajda, bu aşk olamaz” diyenlere cevabım... Bu aşktır, kesin aşk... İçinde her güzel duyguyu barındıran o naiflik olduğu sürece aşktır aşk.
Yeni yıldan istediklerimizi nasıl da avaz avaz bağırarak söyledik hep birlikte... Sevgi istedik, sağlık istedik, mutluluk istedik, para istedik, başarı istedik ve barış dolu bir yıl istedik.
Teşekkürler Akasya Acıbadem çalışanları ve teşekkürler benim sevgili aşklarım...
Mutlu yıllar olsun hepinize...

Havada kar kokusu

Kar yağıyor lapa lapa... Yollar kapandı, okullar tatil, büyük şehirlerden kaçıp gidenler mutlu...
AMA... Benim dostlarım var ya hani bilirsiniz, benim hayvan dostlarım... Dikkatinizi onlara çekmek için yazıyorum.
Sokakta yaşamak zorunda olan, yuvasız hayvan dostlarımıza lütfen yardımcı olun. Arabanızın bagajına bir paket mama atın, zorda olanı gördükçe dağıtın onlara...
Çünkü açlar...
Apartmanların kapısını açık bırakın, girip ısınsınlar, çünkü üşüyorlar aynı bizler gibi... Evinizde artan yemekleri onlara verin, çöpe gitmesin. Çünkü çöpten yemek bulmaları çok zor.
İşte havaya kar kokusu sinince benim hislerim bunlar oluyor.
Lütfen siz de hissedin ve onlar için bir şeyler yapın... Lütfen...

Efes ve Zeugma podyumda

Bir yandan mesleğini yaparken bir yandan da ülkeme nasıl katkı sağlarım diye düşünen insanlara bayılıyorum. Bunlardan biri de modacı Özlem Süer...
Dünyada moda olacak renkleri önceden belirleyen Intercolor’da Ümit Ünal ile birlikte 15 yıldır Türkiye’yi temsil eden Özlem Süer, kendini Türkiye’nin tanıtımına adadı. Son olarak Miss Universe ve Miss World yarışmalarında Süer’in Efes ve Zeugma baskılı tasarımları herkesi kendine hayran bıraktı.
Las Vegas’ta düzenlenen Miss Universe’te Türkiye’yi temsil eden Aslı Melisa Uzun’a öyle bir elbise giydirmiş ki, tüm dünyanın dikkatini Efes Antik Kenti’ne çekti. Türkiye güzelimiz podyumda yürüdükten sonra, finalde kloş eteğini iki taraftan tutup yanlara doğru açtı ve bir anda ortaya Efes Antik Kenti görseli çıktı.
Özlem Süer, Çin’de düzenlenen Miss World yarışmasında Türkiye’yi temsil eden Ecem Çırpan’a da Zeugma fotoğrafının olduğu bir elbise giydirdi.
Böylece Türkiye’nin iki tarihi ve kültürel değerini dünya gündemine taşımış oldu. Üstelik modern çizgilerle...
Kendisi çok tebrik ediyorum.

Ahmed Arif’ten Karanfil Sokağı

Tekmil ufuklar kışladı
Dört yön, onaltı rüzgar
Ve yedi iklim,
beş kıta
Kar altındadır.
Kavuşmak ilmindeyiz bütün fasıllar
Ray, asfalt, şose, makadam
Benim sarp yolum, patikam,
Toros, Anti-toros
ve asi Fırat
Tütün, pamuk, buğday ovaları, çeltikler
Vatanım boylu boyunca
Kar altındadır.

2016 önerileri

- SADELEŞELİM: Kullanmadığınız, giymediğiniz eşyalarınızı ayrıştırıp, bir güzel yıkayıp paketleyip ihtiyacı olanlara gönderebilirsiniz.
- ARINALIM: Çok basit, evde bile kolaylıkla yapılabilecek detoks programları var, deneyin görün. Hem içiniz hem dışınız arınsın.
- YÜRÜYELİM: Sağlık için, mutluluk için haftada iki kez bile olsa mutlaka yürüyüş yapalım.
- OKUYALIM: Okumak iyi gelir insana; hem dinlendirir, hem besler. Okudukça ufkunuz açılır, kendinizi daha bilgili ve deneyimli hissedersiniz.
- UYUYALIM: Sağlık için düzenli ve yeterli uyku şart. Günde kaç saat uyku size yetiyorsa o kadar uyuyun. Tabii ki abartmadan...
- PLANLI OLALIM: 2016’da bol bol plan yapın; tatil planı, sinema planı, kahvaltı planı. Elbet uygulamaya geçersiniz. Plan yapmak iyi gelir insana.
- KEŞFEDELİM: Neyi keşfetmek istiyorsanız, bir an önce yola koyulun. Elinize bir fotoğraf makinesi alın, tarihi yerlere gidin, müze gezin, yeni yerler ve mekanlar keşfedin...
- KOLEKSİYON YAPALIM: Biriktirin... Bir şeyler biriktirmek süperdir.
Örnek vermek gerekirse; gittiğiniz her yeme içme yerinden peçete toplayabilirsiniz, bez bebek biriktirebilirsiniz, maske ya da küçük çan koleksiyonu yapabilirsiniz.
Her neyi seviyorsanız, hangi objeyi ilginç buluyorsanız toplamaya başlayın... Benden şimdilik bu kadar. Sizin de önerilerinizi bekliyorum...

Yazının devamı...
En güzel yılbaşı hediyesi
26 Aralık 2015

Annenizi, babanızı ya da tüm ailede görüşemediğiniz, zaman ayıramadığınız akrabalarınızı arayın...
Ama yılbaşı gecesi değil, daha önce.
Kesintisiz bir zaman ayırın onlara, kalbinizi açın ya da size anlattıkları en küçük şeyleri bile özenle dinleyin...
En sevdiğiniz dostunuzu arayın ve ona en kalpten bir ‘Nasılsın be arkadaşım’ deyin...
Hayatta sizin için önemli olan ve ne yaparsanız yapın koşulsuz sizi seveceğini, değer vereceğini bildiğiniz kim varsa onlarla konuşun...
Hangi hediyeyi alırsanız alın, nasıl güzel paketlerseniz paketleyin, sevdiğiniz ve sevildiğinizi hissettiğiniz anlar kadar kıymetli hediye olamaz.

Yılın son notu

Benim sevgili okurlarım, izleyicilerim...
Sizlere yürekten bir teşekkür...
Tüm içtenliğimle sizi çok sevdiğimi haykırıyorum.
Benim mucizem sizlersiniz.
Dilek ağacımdaki tüm dileklerim, sizlerin yüreğinizle gerçek oluyor.
Bu yıl beklediğiniz tüm iyilikler ve güzellikler sizlerin olsun.
Ülkemde ve dünyada barış ve sevgi hüküm sürsün.

Teknoloji kullanımına dikkat

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, belli bir yaşın altındaki çocuklara sosyal medya kullanımının yasaklanacağını açıkladı.
Yani küçük çocukların Youtube, Facebook ve Twitter gibi sosyal paylaşım ağlarını kullanması, ancak veli izniyle mümkün olabilecek...
Bence çok yerinde bir karar.
Teknolojinin erken çağlarda olumsuzluk yaratabileceği gerçeğinin altının çizilmesi önemli...

Parıltı Derneği

Hazır konu çocuklarımızdan açılmışken, manevi yardımlara ihtiyacı olan miniklerimiz de var...
Parıltı Derneği, tam bu noktada yavrularımıza ışık tutuyor.
Az gören ve göremeyen çocukları, doğumlarından eğitimleri tamamlanana kadar, her alanda yaşıtlarıyla aynı seviyeye ulaştırmak için çabalıyor.
Bu konuda emek veren değerli dernek üyelerini alkışlıyorum, gerçekten parıltı saçıyorlar.

Aşkın Lezzeti

Gizem Özdilli’nin kitabı ‘Aşkın Lezzeti tesadüfen elime geçti.
Hafif ve lezzetli 95 tarifin bulunduğu bu kitap, benim gibi yemek yapmayı ve yemek yemeyi bir ritüel haline getirenler için biçilmiş kaftan...
Üstelik Gizem, kitabının satışından elde edilen gelirin önemli bir kısmını, Parıltı Derneği’ne bağışlayacakmış.
Daha ne olsun, bu hassas yaklaşım için Gizem’i yürekten kutluyorum.

Farklı bir detoks öneriyorum

Yıl boyu sağlıklı olmak için beslenmemize dikkat etmeye çalıştık, diyetler uyguladık.
Şimdi yağları eritmek yerine beynimizdeki sağlıksız düşünceleri detokslamayı, onları eritmeyi öneriyorum.
Düşünce detoksu yani.
Beynin, bu yeni şeyleri kabullenmesi ve alışkanlık haline getirmesi için belli bir süresi var.
Tam 21 gün.
Yılın ilk günleri, düşünce detoksuna başlamak için iyi bir zaman
Yıl boyunca sizi üzen, yoran her düşünceyi değiştirmek ya da sevgiyle kabullenmek, değiştiremediğiniz şeylerin pozitif yönlerini öne çıkarmak için 21 gün yeterli.
Deneyin bence, fiziğiniz kadar ruhunuzun da bu detoksa ihtiyacı var.

Yazının devamı...
Çoğaldıkça azalmak
19 Aralık 2015

 Büyüdükçe küçülmek, çoğaldıkça azalmak...
Son yıllarda dostlarımla kurduğum bağlar da böyle gelişiyor...
Hani hepimizin bir süzgeci var ya, işte süze süze, eleye eleye öğreniyoruz...
Dostlukta ve arkadaşlıkta en önemli cümle de sadakat koşullarına bağlı bence.
Sadakatin koşulu olmaz demeyin...
Koşulsuz sadakat de olmaz demeyin.
Çünkü olur, bal gibi de olur...
Her dostluk ve ikili ilişkide bir idare edici taraf vardır...
Yıllarca süren ilişkilerde, bu daha da belirgindir.
Birisi devamlı alttan alabilir, bir taraf öbürüne devamlı daha fazla zaman ayırabilir...
Görüyoruz bunları çevremizde...
Ama en önemlisi, tüm bunların dengesi...
Her dost kıvamı ilişkide, denge unsurları vardır...
Zaman gelir bir taraf taşır diğerinin yükünü...
Dostluklar, fedakarlık ve sadakat olmadan olmaz...
Tüm dostlarıma ve dost bildiklerime selam olsun...
Koşulsuz sadakatle sarılalım birbirimize, bizlerden bir tane daha yok çünkü.

Şimdi caz zamanı

Bu aralar caz müziğe taktım kafayı...
Gün içinde bir yerlere yetişme telaşında ya da evde bir şeyle uğraşırken takıyorum kulaklığımı...
Müzik listem de hazır...
Good Music in Town konserlerinin müziklerini, Yapı Kredi Spotify hesabına eklemiş.
Kulaklarımda Frank Sinatra, Diana Krall, Andre Rieu, David Garrett, Sarah Brightman...
Hazır hayatımda en önem verdiğim konu, ‘müzik’ açılmışken devam edeyim...
Geçen ay esen Enrico Macias rüzgarının tadı hâlâ damağımda.
Nisanda yeniden geleceğini duyunca, yüzüme romantik bir gülümseme yerleşti aniden...

Herkesin evi barkı olsun

Hiçbir insan, bu soğuk kış günlerinde evsiz, yiyeceksiz kalmasın.
Peki ya ağzı dili olup da derdini anlatamayan sokaktaki canlar...
Onların içini ısıtacak bir kap yemeğiniz vardır değil mi?
Montla dışarıya çıktığımızda bile ne kadar üşüyoruz, bir de onların halini düşünün...
Hem ne demiş şairimiz Cahit Sıtkı Tarancı, “Memleket isterim / Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun / Kış günü herkesin evi barkı olsun.’

2016’ya 10 kala

2015’in son günlerini geride bırakırken, Facebook 10 fotoğraftan oluşan yılın albümü hazırlıklarında düzenlemelere gittiğini açıklamış.
Bir yılda yaşananların özeti niteliğinde olan bu albümde bunaltıcı fotoğraflar, olaylar ve kişilerin yer almayacağını belirten firma, geçen sene bu yüzden bazı kalpler kırdığını düşünüyormuş.
Bu fotoğrafların yaşattığı kötü hisleri bertaraf etmeyi amaçlayan Facebook albümü gibi, yeni yılda kendimize sadece güzel olay ve insanlar katmak dileğiyle...

80 yıllık marka

Türk Hava Yolları’nın ilk uluslararası uçuşunu yaptığı Atina’ya, ilk kargosunu taşıyalı 80 sene olan Turkish Cargo.
Dünya çapında 280 noktaya ulaşan bir dünya markası, haklı gururumuz...
Yeni nesil kargo uçaklarıyla yüksek kalitede kargo hizmeti veren Turkish Cargo, 80. yılını kutluyor...
Gün geçtikçe, Türk markaları dünya çapında hatırı sayılır noktalara ulaştıkça, milletçe bu gururu daha çok yaşamak umuduyla...

 

 

Yazının devamı...
Ece Ajandası, Vefa Bozacısı
12 Aralık 2015

Markalar doğdukları şehri dünyaya taşırlar...
M. Sadık Kâğıtçı’nın 1892’de Beyazıt’ta Afitap adlı kırtasiye mağazasını açmasıyla başlayan, ardından Ece Ajandası’yla süren yolculuğu mesela...
El işçiliğiyle hâlâ üretimde...
Yeni yıl yaklaşınca akla gelen ilk ajanda o...
Teknoloji, bilgisayar, notebook, whatsApp, snapchat nafile... a
Ece, hep var ve olmaya devam edecek.
Bana göre bir marka olmanın ötesinde bir deyiş, bir vurgu ve bir dokunuş...
Kutluyorum...
Bir de Vefa Bozacısı var...
Bizim lezzetli, geleneksel içeceğimiz.
Vefa Bozacısı da 1876’da, Hacı Sadık Bey tarafından kurulmuş...
Hâlâ Vefa’daki yerinde...
Gidiniz ve orada içiniz...
Soğuk kış günlerinde hem gripten korur, hem de beyninizde nostaljik numaralar yapar.
Uzaklara gidersiniz, her yudumunda ayrı bir hatırayla buluşturur sizi...

Yerli malı yurdun malı

Önümüzdeki hafta Yerli Malı Haftası...
Eğitimciler, anneler, babalar ve çocuklar...
Tutumlu olmak asli görevdir, sorumluluktur ve misyondur...
Bunun için ne mi yapmak gerekir...
Sadece söylemek bile bir başlangıç olabilir ve tasarruflu yaşamanın dayanılmaz hafifliğini siz de keşfetmiş olursunuz...
Boşa elektrik harcamamak, boşa yakıt harcamamak, boşa para ve en önemlisi boşa zaman harcamamak...
Malımızın kıymetini bilmek...
Tüketim malzemelerini, bu topraklarda ve bizler tarafından üretilmiş malzemelerden seçmek...
Yerel olan güzeldir, lezzetlidir ve sizi bir başka ülkenin üretiminden daha çok mutlu eder...
Bu ülkede doğdum ve harmanladım kendimi...
Benim güzel ülkem, vatanım, şehrim...
Sana ait olan ne varsa işte o benim, işte o biziz...

İyi işler yapmaya devam

TÜRSAB, yani Türkiye Seyahat Acentaları Birliği...
Yılın başlarında bir proje başlattık onlarla...
İşitme engelli ziyaretçiler için müzelerde özel rehberler işbaşı yaptı...
Projenin tanıtımını da Başkan Başaran Ulusoy beyefendiyle yürüttük...
Geçtiğimiz günlerde seçimleri vardı ve yine Başaran Ulusoy seçildi...
Telefonla arayıp tebrik etmek az kalır...
Sizlerle paylaşarak tebriğimi iletiyorum...
Çünkü biliyorum ki, başkan yine son hızla çalışmalara ve yeni projelere başlayacak...
Ben de, köşemden sizlerle paylaşacağım...

Yerli malı yurdun malı

Begüm Başoğlu ve Ege Erim’in yazdığı “Sade” kitabından bölümler paylaşmaya devam.
Bu haftaki not, 105’inci sayfadan...
İnsanları etkilemeye çalışmak yerine kendiniz için hareket edin.
Herkes tarafından sevilmek ve takdir edilmeyi beklemek yıpratıcıdır.
Sevilmek ve takdir edilmek uğruna kendimizi sürekli değişmeye ve olduğumuzdan farklı davranmaya zorlamak daha da yıpratıcıdır.
Gerçek sevginin koşulsuz kabullenme olduğunu kabul edersek, kimsenin sevgisini ve takdirini kazanmak için değişmek zorunda olmadığımızı fark ederiz.
Sizin hakkınızdaki yorumlarına, özellikle değer verdiğiniz insanlar mutlaka olacaktır, ancak adımlarınızı çevrenizdekileri etkilemek için atmayın...

Şiir sokakta

Takipçisiyim ve bayılıyorum duvara yazılmış mısralara...
* Bazı şeyler nasiptir
Bir bardak çay söylersin
Nasibin varsa içersin
* Bir şeye ihtiyacın olursa
söyle demiştin, sana
ihtiyacım var
* Ruh eşi çok sıradan bana suç ortağı lazım

Yazının devamı...