(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Ali Ece" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Ali Ece" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Ali Ece

Ali Ece

Karmakarışık darmadağınık
17 Aralık 2016

O kadar ruhum acıyor. Futbolcular da bizlerden daha az insan değiller, onların da içlerinin çok acıdığı belli. Yine de çıkıp oynayacak gücü buldular. Bu yüzden affınıza sığınarak her zamanki gibi bir maç yazısı yazamayacağım, baştan belirteyim.

 

DÜŞÜK VİTESTE SAVRUK BAŞLADI

 

BEŞİKTAŞ yense de berabere kalsa da, iyi de oynasa kötü de oynasa hep yüksek tempoda oynuyor, en azından oynamaya çalışıyordu. Kasımpaşa karşısında böyle olmadı. Beşiktaş ilk 45’te yapabileceği en yüksek temponun yarısına bile çıkamadı. Bursa maçının 2. yarısında galibiyeti getiren orta sahası kanatsız baklava 4-4-2 ile başladı ancak Quaresma’yı oyun profiline uygun şekilde kanada çekmesiyle 4-3-3’e döndü. Asıl sorun ise her ikisini de net şekilde yerleşip oynayamaması, sahaya karmakarışık şekilde yayılmasıydı. Bu karmaşa temponun düşük kalmasının ve set oyununda etkili olamamasının ana nedeniydi.

 

KEMAL ÖZDEŞ’E TEBRiKLER

 

İLK yarıda golü organize set oyunundan değil de hızlı kontrataktan bulan Beşiktaş, 2. yarıya daha da düşük tempoda başladı. 2. yarının başında yenilen 2 golde bireysel hatalar da var ama asıl hata savunmaya kolektif açıdan dengeli yerleşememe hatasıydı. Golleri yedikten sonra Beşiktaş kendi oyun kimliğine uygun yüksek tempoyu sergilemeye başladı. Ancak yine karmakarışık ve darmadağınık yerleşince hız ile telaş birbirine girdi. Ligdeki namağlup unvanı uçtu gitti. Kemal Özdeş’e tebrikler: Eren-Scarione sonrası Kasımpaşa’yı çalıştırmak sadece su ve domates ile lazanya pişirmeye çalışmak gibi bir şey.

 

Yazının devamı...
Video hakem sistemi hemen şimdi!
16 Aralık 2016

 İşin aslı yıllardır bir nevi futboldaki yeni kurallar ve uygulamalar için “test sürüşü” niteliğinde olan bu turnuvada bence çok gerekli ve büyük bir devrim yaşanıyor: Video hakem devrimi!

 

Yarı finaldeki Kashima Antlers-Atletico Kassai maçının 31. dakikasında dünyanın en iyi hakemlerinden Viktor Kassai isabetli kararı vermekte tereddüt ettiği pozisyonu video hakem sistemi sayesinde yeniden izledi ve bu sayede doğru kararı vererek penaltı noktasını gösterdi. Haklı kazandığı penaltıyı gole çeviren Kashima Antlers avantajını geliştirip bu turnuvada finale çıkan ilk Asya ekibi olmayı başardı.

 

TEKİN’İ TENZİH EDERİM

 

 “VİDEO hakem uygulaması futbolun ruhuna, otantikliğine ters düşer” tezini savunan Metin Tekin, Irmak Kazuk gibi temiz spor insanlarına ve onlara benzer düşünen milyonlarca futbolseverin fikirlerine saygım sonsuz. Ancak futbolun bu kadar aşırı endüstrileştiği ve bu endüstriyel karmaşadan Platini, Blatter gibi iktidarı ele geçirince en kötü niyetlerle faydalananlara karşı ben büyük ve radikal bir video hakem sistemi savunucusuyum.

 

Modric çok saygı değer, çok büyük futbolcu ancak Real Madrid ya da ezeli rakibi Barcelona gibi sürekli endüstriyel futbolun hakemleri tarafından kollanan en yüksek seviye takımda oynadığı için benim gibilere itiraz ediyor. Aynı Modric, Real Madrid’den önce kendi liginin Real Madrid, Barcelona’sında değil de Tottenham gibi hakemler tarafından sistematik olarak kayırılmayan başaltı ekibinde oynarken sık sık hakemlere itiraz ederdi. Hatta bir maçtan sonra, “Hakem lehimize penaltı vermediği pozisyonu yarın tekrar izleyince hatasından utanacak!” demişti.

 

UĞURCUĞUM OYNATIYOR IVAN EFENDİ DE OYNATSIN!

 

SOMUT bir örnekten konunun temeline inelim ve kazalım: Yıllardır benim de yer aldığım spor programlarında tartışmalı bir pozisyonu yavaşlatıp en az 3 ayrı açıdan 3’er kez izleyerek, “Hakemin kararı yanlış” ya da “Doğru kararı vermiş” diyoruz. “Oynat Uğurcuğum, oynat Serkancığım” bizim işimizi kolaylaştırıyor. Ayrıca sosyal medya sayesinde aynı pozisyonu herkes izleyip anında hakemin kararını yargılıyorsa, o zaman temel insan hakları açısından ilk önce o kararı doğru vermekle yükümlü olan kişiye yani hakeme bu hakkı hepimizden önce tanımalıyız!

 

TÜRK HAKEMLERİNE DÜZELME ŞANSI

 

TÜRKİYE’de her sezon birçok takımın taraftarı haklı olarak hakemlerimizin düşük standart ve kalitelerinden şikâyet ediyorlar. Eğer bir ligde 18 takımın taraftarı da hakemlerden şikâyetçiyse gerçekten de o ülkede hakemlerin kalitesi düşüktür. Hiç, “Ama efendim futbolumuzun marka değeri” diye konuyu bulandırmayalım! Hakem kararları bu kadar tartışılırken düdükler adalet terazisinden çok rulet masasına döner. “Marka” da o rulet, kumar masasında para yerine kullanılan “marka”lara... Geçen sezonu dün gibi hatırlıyorum: “Cüneyt Çakır, Avrupa’da maç yönetirken Batman; Türkiye’de maç ‘idare’ ederken ise Joker” dediğimde MHK, “Hakem camiası Ali Ece’den rahatsız” demişti! Ben de, “Benden siz 20 kişi rahatsızsınız yani vız gelir tırıs gider. Sizden ise en az 20 milyon rahatsız haberiniz olsun!” demiştim.

 

Bu haftaki tartışmalara bakınca maalesef uzun vadede daha da haklı çıktım. Ancak yine de hakemlerin bu kadar haksız konuma düşmesini istemiyorum. O yüzden, “Video hakem sistemi”ni canhıraşça savunuyorum. Daha önce gol çizgisi teknolojisine de karşı olanlar vardı. Bizim kuruyemişçi Mahmut’a tanınan “sensör” teknolojisini kullanma hakkı en üst düzey hakemlere tanınmıyordu. Mesela gol çizgisi teknolojisi 16 Kasım 1991’de Kadıköy’de uygulansaydı, Engin İpekoğlu’nun koruduğu kaleye Şifo Mehmet’in yaptığı vuruşun gol olup olmadığı 25 yıldır Ahmet Çakar’ın başını bu kadar ağrıtmazdı!

 

Gol çizgisi teknolojisi” eğer Commodore 64 ise, “Video hakem sistemi” de son model akıllı telefon. Herkes teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanırken, hakemleri “Futbolun otantikliği bozulur” diyerek bu nimetlerin %1’inden mahrum tutmak bana büyük bir haksızlık olarak geliyor. Türk futbolu özelinde ise bu yeni sistem haksızlıkları tamamen ortadan kaldırmasa da en azından minimize edecek. Buna adım kadar eminim. O yüzden masum itirazlarınıza karşı ilerlemeci tezlerimi savunmaya devam ediyorum!

 

TEMPO O KADAR DÜŞÜK Kİ DAHA DÜŞEMEZ!

 

VİDEO hakem sistemi gelirse, Türkiye’de oyunun temposu iyice düşer” diyenlere şunu sormak gerek: “Yayın gelirlerine bu kadar yüksek meblağlar ödenen başka hangi ligde maçın temposu bu kadar düşük ve futbol topu bu kadar az sahada kalıyor?” Yani bizim ligde tempo İngiltere Premier Lig’den hızlı da, “Video hakem sistemi” mi düşürecek?

 

Türk futbolunu yönetenler, “Futbol artık şov biznıs, büyük endüstri, taraftar da biraz müşteri olacak!” diyorlar. O zaman soruyorum: Şirketlerinizde hep, “Müşteri her zaman haklıdır” yazar. Bence futbol taraftarları asla %100 müşteriye indirgenemez. Ancak madem öyle diyorsunuz, soruyorum: “Müşterilerin tamamı mı haksız?

 

Video hakem sistemi, öncelikle Türk futboluna lazım. Hem yerel ligdeki hakem tartışmalarını azaltmak hem de Avrupa’da Ivan Bebekzede, Craig Thomsonzede olmamak için! Koskoca Kassai’nin bir saniyede karar veremeyip video hakeme başvurduğu pozisyonu Ivan Bebek, Craig Thomson gibi bakarkörler ya da “3 maymun aktörleri” nasıl daha iyi görüp doğru kararı verebilir ki?

 

ARTIK HAKEM DE KOVULACAK!

 

VİDEO hakem, Türk futbolundaki her sorunu çözmez ama programlarda hakem tartışmalarına ayrılan süreyi azaltıp futbolu geliştirecek konular üzerine eğilme süremizi çoğaltır. Hem yerel hem de global seviyede futbolun en büyük adaletsizliği de ortadan kalkar. En büyük adaletsizlik ne mi? Bir futbolcu 4 maç kötü oynayınca 5. maçta oynatılmıyor, kesik yiyor; kötü oynamaya devam ederse bir alt seviyeye gidiyor, daha az maaş alıyor. Bir teknik direktörün takımı 5 maç üst üste kaybetse o hoca işinden oluyor. Türkiye’dekiler gibi birçok hakem ise 15 maç kötü yönetse de 16. maçta görev alıyor. İşte size adil bir yetenek ölçer: Eğer bir hakem herkesin gördüğünü video hakem sistemi ile de göremez ise buyurun gelmesin bizim halı saha maçını bile yönetmesin!

 

Taraftarlar takımları hakem mağduru olunca, “Hakem puanımızı çaldı” der ya, işte diğer endüstriyel iş alanlarında birisi bir şey çalınca video görüntüsü hırsızlığın engelleyen en büyük araç olabiliyor. Aynısı hakemler için de mümkün!

 

HENRY NE YAPACAKTI?

 

2010 Dünya Kupası play-off turunda video hakem sistemi olsa koskoca Henry, Platini ve ortak sponsorları işbirliği sayesinde İrlanda’yı, “el”iyle eleyebilir miydi? “Video hakem futbolun ruhuna ters mesela Maradona’nın eli!” diyenlere de cevabım hazır: Aynı maçta Maradona’nın diğer golü, hani 6 İngilizi çalımlarla çarşı pazara gönderdiği gol “Yüzyılın golü” seçildi. O maçtan bahsederken “el”e ayırdığımız süreyi de o efsane çalımlara ayırırdık, daha ne olsun! Ne kadar Maradona o kadar futbol, ne kadar hakem hatası o kadar gevezebol!

Yazının devamı...
Biçimi baklava kaymağı Oğuzhan
10 Aralık 2016

Ancak ilk 45’te golü bulamadığı gibi ilk tehlikeli pozisyon da Bursa kontrasında geldi. Bunun sebebi Beşiktaş’ın bu sezon Quaresma dışında takıma istikrarlı katkı veren ikinci bir kanat forveti olmaması. Aboubakar kanattayken daha ilk 20 dakikada 4 kritik top kaybı yaparak ürettiğinden çok hücum tüketti. Olcay da diğer kanatta hep hatalı tercihler yapınca Şenol Güneş sadece onu değil komple oyunu da değiştiren bir değişiklik yaptı.

 

Topa bu kadar sahip olabilecek gücün ve hücumu çok iyi yapan iki kanat bekin varken açıkların verimsizse ne yaparsın? Bekleri daha öne çıkarıp ortaya derinlik katmak adına bir derin oyun kurucu sokarsın. Güneş de Olcay’ı çıkarıp, Tolgay’ı alarak bunu yaptı ve son yıllarda Juventus’la özdeşleşen baklava biçimli açıksız 4-4-2’ye döndü.

 

Q7 NEREDE OLUR?

 

Evet, Cenk sık sık sol çizgiye açıldı ancak diğer hücum kanadında simetrik olarak bek Gökhan Gönül dışında 2. bir kanat oyuncusu yoktu.

 

Cenk tıpkı 2. yarıdaki diğer santrfor Aboubakar gibi çizgiyi de kullanan serbest forvetken Gökhan sağda tekti. İlk penaltı bu geomet-
rik kombinasyondan geldi. İkincisinde de Tolgay girince bu kez merkez orta 4’lünün en önünde baklavanın kaymağı görevine geçen Oğuzhan’ın sol önde yaptığı dripling sonrası. Yani kanatlardan etkili olmak için illa formsuz açıkları ya da kanatta santrfor kasmaya gerek yok. Talisca da dönünce bu dizilişle Beşiktaş daha da verimli olur. Peki, bu dizilişte Quaresma nerede olur? Direkt Aboubakar yerine serbest forvet olarak oynayabilir. Tıpkı Euro 2016 şampiyonu Santos’un Portekiz’inde oynatıldığı gibi!

Yazının devamı...
SÖR MUSTAFA REŞİT AKÇAY DİYECEKSİNİZ!
10 Aralık 2016

“Bu da soru mu Ali Ece, tabii ki Fatih Tekke ve Gökdeniz Karadeniz!” dediğinizi duyuyorum. Peki, bu altyapıdan çıkan son iki gerçek yıldızı yetiştiren kimdir? Artık onun adını unutmanıza imkân yok: İlk kez katıldığı UEFA Avrupa Ligi’nde geçen sezonun yarı finalisti Villarreal’in olduğu gruptan Osmanlıspor’u lider olarak çıkartan Mustafa Reşit Akçay. Avrupa Ligi’nde başında olduğu takımların oynadığı 24 maçta 17 galibiyet, 5 beraberlik aldıran, Trabzon altyapısında ‘Deli Mustafa’ lakabıyla tanınan bilge adam.

AJAX’TA EĞiTiM ALDI

1990’ların ortasında “Madem altyapıda büyük hedeflerim var, o zaman dönemin en iyi altyapısında eğitim almam gerek” diyerek sattığı arabasının parasıyla Ajax’a eğitim almaya giden Mustafa Reşit Akçay. Van Gaal yönetiminde %90’ı altyapıdan yetişmiş oyuncularla iki yıl üst üste Şampiyonlar Ligi finali oynayan Ajax’ın ilk büyük altyapı devriminin başarılarını yaşamaya başladığı 1970’lerde de bir başka Türk altyapı efsanesi Serpil Hamdi Tüzün, eldeki avuçtakinin tamamını Ajax’ta eğitim almaya yatırmıştı.

O Cruyff’lu, Neeskens’li Ajax, sezon sonunda dönemin Şampiyonlar Ligi olan Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde Juventus’u yenince A takımın patronu Kovacs günlerce Serpil Hamdi Tüzün’ü aramış durmuş. Çünkü Kovacs finali kazandıran taktiklerinde Tüzün’ün yarı final aşamasında Juventus’u incelediği rapordan çok faydalanmış.

Kovacs sonunda Tüzün’ü bulup ona hak ettiği parayı verince, Serpil hoca çok şaşırmış. “Benim üstüne daha para vermem gerekiyor” diye itiraz etmiş. Kovacs ısrar edince de o parayla güzel bir daktilo alıp ‘Türk futbolunda bir özkaynak-altyapı devrimi nasıl yapılır, yapılmalı’yı yazmaya başlamış.
Gerisi herkesin malumu, önce Metin-Ali-Feyyaz-Sergen’ler sonra da Genç Milli Takımımızın Fowler’lı İngiltere’ye kök söktürdüğü altın yıllar…

‘DELi’CE BiR iŞ
2011’de ‘Yılın Teknik Direktörü Şenol Güneş mi Aykut Kocaman mı?’ tartışmasının en alevlendiği günlerde “Bence Mustafa Reşit Akçay” demiştim. Mustafa hocaya olduğu gibi bana da anında ‘deli’ etiketini yapıştırmışlardı. Hâlbuki Akçay’ın küme düşme hattında devraldığı Kütahya ekibi Tavşanlı Linyitspor’u önce 1. Lig’e çıkarması sonrasında da o takımla şampiyonluğa oynaması, biz amatör delilerin Championship/Football Manager’daki tüm sanal başarılarından bile daha delice bir işti!

Sahi, Trabzonspor, kulüp tarihinin en zayıf kadrolarından biriyle Avrupa’da oynadığı 12 maçta 9 galibiyet 3 beraberlik alan bir hocayla neden yola devam edilmez ki? Mustafa hocanın yolları Trabzon ile ayrıldığından beri bordo-mavililer 2 yılda 7 ayrı teknik direktörle çalışıp Avrupa’da toplam 6 mağlubiyet aldı!
Evet, kendisinin Tavşanlı’yı çalıştırırken odasında saatlerce beyaz tavana bakıp okuyup feyz aldığı Nietzsche kitaplarındaki mesajları oyuncularına onların anlayacağı dilden nasıl anlatacağını düşündüğü doğrudur. ‘Deli’lik mi? Peki, öyle olsun. Ancak şu da bilinsin, Türk futbolunun daha fazla ‘deli’ye ihtiyacı var!

Yazının devamı...
Fabri'ye yazık!
6 Aralık 2016

 Kuralları hiç yorumlamadan ezbere uygulayan, et ve kemikten değil de çelik ve demirdenmişçesine makine gibi maç yöneten... Bekçi Murtaza da kuralları sert ve ezbere uygulama konusunda babasını bile tanımazdı. Thomson da öyle yaptı: Beck’in ayağı rakibine takılmadan önce rakibinin Beck’e yaptığını şarj olarak yorumladı. Evet şarj vardı ama nizami değildi, kitap ezberinden çıkıp faul verebilirdi; vermedi. Thomson, Beşiktaş aleyhine verdiği penaltı ve kırmızı kartla takımımızın oyun damarını kesti. Maç erkenden bitti.

 

YARMOLENKOZEDE TÜRK FUTBOLU

 

- Yarmolenko, Kiev ve Ukrayna Milli Takımı’nın açık ara en kaliteli oyuncusu. Türkiye Milli Takımı ya da bir Türk takımına karşı Yarmolenko hep aynı numarayı yapıp aynı asisti yapıyor: İki bilek hareketi sonrası vücudunu topa doğru eğip deliğinden çıkan yılan gibi sokup asistini yapıyor!

 

- İlk golü yedikten sonra maç 11’e 11’ken Beşiktaş oynadığı pas oyunuyla maçı döndürebilecek gücü olduğunu gösterdi. Ancak 10 kişi kaldıktan hemen sonra yediği 3. golde o gücü sahaya yansıtacak ruhsal enerjisini kaybetmişti.

 

- Aboubakar’ın aşırı hırstan 2. sarıyı görmesi, diğerlerinin de hakemin hatalarına karşı sert faul yaparak yönetimini düzeltebilecek zannetmeleri... İğrenç bir soğuk ve daha da soğuk bir sonuç. Yıllar sonra “Bu maçta Beşiktaş’ın kalecisi kimdi?” diye soracaklar. “En çok o uğraştı ama en çok ona yazık oldu” diyeceğim.

Yazının devamı...
Son yılların en kötüsü
3 Aralık 2016

Alan savunmasını iyi yaptı. Topa sahip olduğu ölçüde maçın dengesinin aleyhine gelişmesini engelledi, Fenerbahçe’nin ilk yarıda etkili olmasına izin vermedi.

 

Fenerbahçe’nin ilk yarıdaki temel sorunu, kaptığı toplarda hızlı çıkmaya çalışırken oyuncuların birbiriyle senkronize olmamasıydı. Mesela Hasan Ali ne kadar hızlı çıkmaya çalışıyorsa, önündeki Aatif da o kadar topa basıp oyun kurmaya çalışıyordu. Advocaat devre arasında bu senkron bozukluğunu çözmek için doğru bir hamle yaptı. Aatif yerine topu alır almaz rakibinin üstüne 5. viteste driplingler yapan Volkan Şen’i sahaya sürüp Beşiktaş’ın yerleşik savunmasının dengesini bozmaya çalıştı.

 

İlk yarıda sadece duran toplardan tehlike yaratabilen Fenerbahçe, 2. yarının ilk 10 dakikasında iki kez gole yaklaştı. Ancak devrenin kalanında Lens girene kadar hücum sürekliliğini sağlayamadı.

 

LENS GiRDiĞiNDE YORULMUŞLARDI

 

BEŞİKTAŞ ise uzun süre kontrol futbolu oynamaya devam etti. Mesela Brahimi gibi bir kanat forveti olsa Fenerbahçe’nin yüklenirken bıraktığı boşluklardan faydalanabilirdi. Ancak bunu yapabilecek oyuncu malzemesine sahip olmadığı için pratikte 1 puana oynuyormuş gibi bir oyun sergiledi.

 

Puan farkını kapatmak için galibiyeti daha çok istiyormuş gibi oynayan Fenerbahçe, Volkan Şen’den sonra Lens’i de sahaya sürünce ilk kez bu kadar uzun süre hücum sürekliliği sağladı. Ancak takımın geri kalanı yorulduğu için Lens’in pozitif etkisi de yetmedi. Son yılların en kötü Fenerbahçe–Beşiktaş derbisiydi.

 

Yazının devamı...
İşte Dick Advocaat'ın çözmesi gereken çelişki
2 Aralık 2016

Aslında Fenerbahçe ligde ilk 3 haftada tek galibiyet bile alamazken Beşiktaş başkanı Fikret Orman’ın söylediklerinin özeti gibi: Bu takımların forması bile şampiyonluğa oynar, form grafiklerine göre aralarından birisi şampiyon olur! Advocaat ve Şenol Güneş, Dünya Kupası’nda takımlarını zirveye oynatmış çok tecrübeli ve başarılı iki teknik adam. Fikstürleri sıkışık, ellerindeki kadrolar da birbirine göre çelişkili!

 

ADVOCAAT’IN LÜKSÜ VAR

 

 HÜCUM hattında Advocaat’ın eli daha güçlü. Sow ve Van Persie forma girdiler ve hocanın ikisinden birini hamle oyuncusu olarak sonradan oyuna dâhil etme lüksü de var. Aboubakar ise bitiricilikte Gomez’in yerini dolduramadığı gibi Cenk kanat forvet olarak bir çok iyi, bir hiç yok!

 

Beşiktaş’ın ligde Cenk’ten sonra en çok gol atan ismi Talisca ise sakatlığından dolayı derbide yok. Advocaat’ın en önemli kanat kozu Lens sakatlıkla boğuşurken Beşiktaş’ta Quaresma formunun zirvesinin de ötesinde. Ancak Beşiktaş’ta Quaresma adeta tek hücum kanadıyken, Advocaat’ın Volkan Şen ile Aatıf arasında tercih yapma ve oyuna müdahale etme lüksü var.

 

ATİBA VE OĞUZHAN ETKİSİ

 

 ORTA sahanın merkezinde F.Bahçe defansif açıdan daha güçlü. F.Bahçe, G.Saray ve Manchester zaferlerinde gördüğümüz gibi kapıp hızlı çıkarak direkt gole gidebilen bir takımın belirleyici hattını oluşturuyorlar. Beşiktaş’ta ise oyun kurucu Tolgay ya da önlibero Gökhan İnler orta 3’lüyü tamamlıyor. Hangisi oynarsa ona göre de farklı oynamak zorunda kalıyor. Fenerbahçe’de ise 2 ön libero artı Alper düzeni artık oturdu. Alper sadece hücumda değil top rakipteyken rakip orta sahalara yaptığı presle de çok şey katıyor. Beşiktaş, Atiba ve Oğuzhan’ı ne kadar çok topla buluşturursa o kadar etkili olabilen bir takım. Ancak bu ikiliye yoğun baskı yapıldığında Benfica maçının ilk yarısındaki gibi takımın tamamı mavi ekran verebiliyor.

 

TOSIC iLE DAHA iYi

 

 F.BAHÇE savunması daha oturmuş gözükse de Tosiç yüzde 100 fit dönerse Beşiktaş savunması da Kadıköy’de 2004’ten beri ilk kez bu kadar iyi bir savunmayla yer alacak. Kalede Volkan yılların istikrarı, Fabri ise yeni bir heyecan. Zaman zaman ateşle oynasa da şu ana kadar sadece bir kez o ateş kendi elini yaktı! Rakip baskısında ayaklarını bir orta saha kadar iyi kullanabilmesi Beşiktaş’ın bu sezonki en büyük artılarından birisi.

 

 BEŞİKTAŞ topa sahip olduğu ölçüde etkili olabilen bir takım. Ancak, Napoli deplasmanında da gördüğümüz gibi kontra tiki taka da oynayabiliyor. Fenerbahçe ise topa sürekli sahip olmaktansa kapıp hızlı çıktıkça başarılı oluyor. Galatasaray karşısında bunu çok iyi başardı. Ancak Şenol Güneş model Beşiktaş bu sezonki Galatasaray’dan farklı olarak topa sahip oldukça etkili olan bir takım.

Yazının devamı...
Benfica yorgunluğu
26 Kasım 2016

Bu yüzden ligin fizik kondisyon gücü en yüksek takımı Medipol Başakşehir karşısında Benfica yorgunluğu pusudaydı.

 

Ancak maçın ilk 15 dakikası dinlenme periyodu olmamalıydı..

 

Standart oyununu oynayarak başlar, evinde öne geçersin sonra topu ayağında tutarak dinlenir, rakibi yorarsın.

 

Böylece fizik kondisyon seviyelerini eşitlersin!

 

GOLE KADAR UYUDU

 

Ancak Beşiktaş tam tersini yaptı. Beck kötü, diğerleri de özellikle topla uyuşuk ve rejenerasyon idmanı düşük temposundaydı. Bundan faydalanan Medipol Başakşehir önce presle baskı kurdu, sonra golü buldu.

 

Golden sonra uyanan Beşiktaş, Emre’nin sakatlanıp çıkıp, ikinci yarıda Tolgay’ın girmesiyle kaliteli fabrika ayarlarına döndü. Orta sahada tempoyu dikte edip oyunu domine etti.

 

Beşiktaş adına dün gece kaleci Fabri olmasa kontradan gol de yiyebilirdi.

 

TEK KANADI KIRIK

 

Beşiktaş 2. yarıda tempoyu artırdığı her dakika oyun üstünlüğünü de artırdı. Ancak tek bir gol bulabildi, o da duran toptan geldi. Bunun 4 sebebi vardı:


1-Beck
ofansif açıdan çok kötü bir günündeydi. Beşiktaş hücumda hep tek kanadı kırık oynadı. 


2-Adana’daki pozisyon hovardalığı devam etti. 


3-Medipol Başakşehir yine iyi bir alan savunması yaptı. 


4-Gökhan Gönül
çok geç oyuna girdi. Eğer daha fazla süre oynayacak hali yoksa bu daha büyük bir sorun tabii. 

Yazının devamı...