(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Noyan Doğan" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Noyan Doğan" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Noyan Doğan
İlk yıl getiriniz garanti
22 Aralık 2016

DÜNKÜ yazımızda, 1 Ocak’ta başlayacak ve 45 yaş altı tüm çalışanları kapsayacak otomatik katılıma kimin, nasıl gireceğini, sistemin işleyişini, hem işverenlere hem de çalışanlara düşen sorumlulukları detaylı anlattık. Gelelim, işin fon tarafına. Yani, çalışanların maaşlarından yapılan kesintilerin hangi fonlara yatırılacağına ve birikimlerin nasıl değerleneceğine. Otomatik katılımın uygulanışı kadar, birikimlerin değerleneceği fonlar konusu da önemli. Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) başladığından bu yana 16 yıldır, sistemin en çok eleştirilen tarafı, emeklilik fonlarının getirisinin düşük olduğu, birikimlerin değerlenmediği, aksine eridiği yönünde. Şimdi de bazı kesimler tarafından benzer eleştiriler, otomatik katılım için yapılıyor ve ‘maaşlardan yapılan kesintiler eriyecek’ deniyor. O yüzden fonlar ve getiri konusu önemli.

 

YENİ EMEKLİLİK FONLARI KURULACAK

 

Öncelikle bir-iki tespitte bulunayım. Bir, bugünkü mevcut BES’teki fonların hiçbiri otomatik katılım için uygulanmayacak, yeni fonlar kurulacak. İki, bugün olduğu gibi otomatik katılımda da getiri garantisi olmayacak. Üç, yeni düzenlemede çalışanın birikimlerinin erimemesi için her türlü önlem alındı.

 

Geçelim, otomatik katılımda birikimlerin hangi fonlarda, nasıl değerlendirileceğine. Konu, fon olunca iş biraz teknik; o nedenle en basit şekliyle ve madde madde anlatacağım.


Emeklilik şirketleri, faizli ve faizsiz olmak üzere iki seçenekli, ‘başlangıç fonu’ adı altında bir fon kuracak. 


Sisteme giren tüm çalışanların maaşlarından yapılan kesintiler, başlangıç fonunda değerlendirilecek, yani yatırıma yönlendirilecek. İsteyen faiz getirisi olanı, isteyen de faiz getirisi olmayan fonu seçecek. 


İlk iki ay içinde çıkmak isteyenlerin (cayma süresi) maaşlarından kesilen tutar aynen çalışana iade edilecek, hiçbir kayıp ya da kesinti olmayacak. Çalışan, iki ay içinde fonun getirisini de alacak. Örneğin, iki ay içinde maaşınızdan 100 lira kesildi ve ikinci ayın sonunda çıkmak istediniz, bu süre içinde de 1.5 lira fondan dolayı getiriniz oldu, 101.5 lirayı alıp, çıkacaksınız. 


Cayma süresini kullanmayan, yani 2. aydan sonra sistemde kalmaya devam edenlerin birikimleri, yine başlangıç fonunda değerlenmeye devam edecek. Ta ki, ilk yılın sonuna kadar. Diyelim ki, sisteme 1 Ocak 2017’de girdiniz, 1 Ocak 2018’e kadar birikimleriniz başlangıç fonuna yatırılacak.

 

ÖNCE BAŞLANGIÇ SONRA STANDART FON


Bir yıl sonra ise işler biraz değişiyor ve seçenek artıyor. Öncelikle sistemde bir yılınızı doldurduğunuz için artık başlangıç fonunda çıkacaksınız. Emeklilik şirketleri, otomatik katılım için yine faizli ve faizsiz seçenekleri olan standart fon kuracak. İkinci yılda, hiçbir fon tercihiniz olmaz ise emeklilik şirketi, birikiminizi otomatik olarak standart fona yatıracak. Yine, faizli ve faizsizi seçebilirsiniz. 


Ama yok, ‘benim yaşım genç, biraz risk almak istiyorum’ ya da ‘birikimlerim farklı yatırım araçlarında değerlensin, daha çok getiri elde edeyim’ derseniz; şirketler, sizin yaşınıza, risk profilinize göre muhafazakar, dengeli, atak-dinamik-büyüme ve agresif olmak üzere farklı fon seçeneği sunacak. Tabi bunlar da yine faizli ve faizsiz olacak. 

 

Özetle, otomatik katılımda fonlar böyle. Diyeceksiniz ki, ‘yeni fon kurulacağını anladık da birikimlerin erimemesi için neler yapıldı?’. Gerek başlangıç fonunda gerekse de standart fonda yatırım yapılacak enstrümanlar içinde ağırlığı faiz oluşturuyor ki, başlangıç fonunda faizin payı yüzde 60. Yani, birikimler, ağırlıklı faizde değerlenecek. Bu da, otomatik katılımda, minimum getiri, yıllık faiz kadar olacak anlamına geliyor. Diğer yatırım araçları ile birlikte getiri daha da artacak.

 

 

 

KESİNTİ ORANI YILLIK YÜZDE 0.85

 

OTOMATİK katılımda merak edilen konulardan biri de sisteme girecek çalışanlardan yapılacak kesintiler. Hemen belirtelim, mevcut sistemdeki giriş aidatı, şirket yönetim gideri gibi kesintilerin hiçbiri otomatik katılımda olmayacak. Tek bir kesinti uygulanacak; o da, Fon İşletim Gider Kesintisi (FİGK). Kesinti oranı ise yıllık yüzde 0.85 olacak. Daha açık bir anlatımla, çalışanların birikimlerinden yıllık sadece yüzde 0,85 fon işletim gideri kesilecek. Örnek vermek gerekirse, bir yılın sonunda BES’teki birikiminiz 1000 lira oldu diyelim, sizden sene sonunda 8.5 lira kesinti yapılacak.  

 

BAŞLANGIÇ FONUNUNYATIRIM YAPACAĞI ARAÇLAR

 

Faizli:  Yüzde 60 faiz veya katılma hesabı, yüzde 20 borçlanma araçları-gelir ortaklığı senetleri-kira sertifikaları, yüzde 20 ters repo.

 

Faizsiz:  Yüzde 60 TL cinsinden katılma hesabı, yüzde 40 gelir ortaklığı senetleri-kira sertifikaları.

 

STANDART FONUN AZAMİ YATIRIM YAPACAĞI ARAÇLAR


Yüzde 50: TL cinsinden borçlanma araçları, gelir ortaklığı senetleri, kira sertifikaları.

Yüzde 10: Girişim sermayesi yatırım fonu, gayrimenkul yatırım fonu, Varlık Fonu.

Yüzde 30: Ters repo, sermaye piyasası araçları, kıymetli madenler, yatırım fonu katılma payları.

 

Yüzde 40: TL cinsinden mevduat ve katılma hesabı.

 

 

DEVLET KATKISINA ENFLASYON KADAR GETİRİ

 

Çalışanların maaşından kesilen rakamlara devletin yapacağı yüzde 25 katkı ile birlikte 1000 liralık ek katkı otomatik katılım sisteminde taahhüt olarak hesaplanacak. Devlet, yapacağı katkıya yıllık olarak TÜFE oranında getiri verilecek.

Yazının devamı...
Giriş zorunlu çıkış serbest
21 Aralık 2016

15 SORUDA OTOMATİK KATILIM


Kimler otomatik katılıma girecek?

 

Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) kayıtlı, özel sektör ve kamuda çalışan, Türk vatandaşı ve mavi kartlı olup, 45 yaş altı tüm çalışanlar sisteme katılacak. Yeni işe başlayacaklar da dahil edilecek.


Tüm işletmeleri mi kapsayacak?
 

 

Bu konuda henüz Bakanlar Kurulu kararı çıkmadı ama mevcut düzenleme çerçevesinde uygulama ilk olarak 1 Ocak 2017’de, 1.000 ve üzeri çalışan olan işletmelerden başlanacak. 1 Nisan’dan itibaren 249 ila 1.000 çalışanı olan işletmeler ile tüm kamu kurumları devreye girecek. 1 Eylül’den itibaren 100-249 çalışanı olan işletmeler alınacak.


Şirketler topluluğu ya da holding şeklindeki şirketlerde sisteme giriş nasıl olacak?
 

 

Her bir işveren için vergi kimlik kartı bazında çalışan sayısı dikkate alınacak.


Otomatik katılım zorunlu mu?
 

 

Sisteme giriş zorunlu. Yani, işveren, çalışanlarını sisteme otomatik olarak sokacak. Ancak çalışan isterse, ‘ben istemiyorum’ deyip, ayrılabilir.


Çalışanlar sisteme nasıl girecek?
 

 

İşveren, emeklilik şirketi ile anlaşacak ve önce emeklilik sözleşmesi yapılacak, ardından da o şirkete ait emeklilik planı açılacak. İşveren, çalışanları adına tüm bilgileri şirkete bildirecek. Her aybaşı çalışanlarının maaşından otomatik katılım için kesinti yapıp, emeklilik şirketine aktaracak. İlk maaştan yapılan kesintinin, şirkete aktarımı ile çalışan artık BES’li olacak.


İşveren, tek bir emeklilik şirketi ile mi anlaşacak?
 

 

Hayır, isterse iki-üç emeklilik şirketi ile de çalışabilir. Örneğin, aynı işverene ait 3 şirket varsa bunlar için farklı emeklilik şirketleri ile çalışabilir ya da bin çalışanı varsa 500’ü için bir şirketle, 500’ü için bir başka şirketle de anlaşma yapabilir.


Çalışan istemiyorsa nasıl çıkacak?
 

 

İlk 2 aylık süre içinde istediği zaman çıkabilir ki, çıkma işlemine ‘cayma hakkı’ deniyor. İlk maaşından kesinti yapılıp, sisteme dahil edildiği günün ertesi günü de cayabilir, 2 aylık süre içinde herhangi bir zaman da çıkabilir. Çıkacağını emeklilik şirketine bildirmesi yeterli olacak.


Çıkışta, maaştan yapılan kesintinin tamamı mı ödenecek?
 

 

İlk 2 ay içinde çıkıldığında maaştan yapılan kesintinin tamamı iade edilecek ve BES için hiçbir kesinti uygulanmayacak. Örneğin, maaşınızdan 50 lira kesildi, cayma hakkını kullandığınızda 50 lirayı geri alacaksınız.


Cayma hakkı ne kadarlık süre için geçerli?
 

 

Cayma hakkı ilk 2 aylık süre için geçerli.


Cayma hakkı dışında sistemden çıkılmaz mı?
 

 

Çalışan istediği zaman (ister 3. yıl, ister 4. yıl ister 7. yıl) sistemden ayrılabilir ancak hem belli kesintiler uygulanır hem de devlet katkısındaki birikimlerini kademeli olarak alabilir. (Yazı dizimiz içinde bu konuya detaylı değineceğiz.)


Otomatik katılım için çalışanlardan herhangi bir kesinti yapılacak mı?
 

 

İlk 2 ay için hiçbir kesinti yok. 2 aydan sonra ise sadece fon işletim gideri adı altında cüzi bir miktar kesinti yapılacak.


Sisteme yönelik işlemleri kim, nasıl yürütecek?
 

 

İşşveren, maaşlardan yapılacak kesintilerden sorumlu olacak. Geri kalan tüm işlemleri emeklilik şirketi yürütecek.


İşverenin bir katkısı olacak mı?
 

 

Hayır, olmayacak.


Çalışanlar isterse aylık ödemelere ara verebilir mi?
 

 

Çalışana böyle bir hak tanınıyor, ödemelere 3 aylık ara verebilir.


İşyeri değişikliği ya da işten ayrılma durumunda ne olacak?
 

İş değişikliğinde geçilecek işyeri otomatik katılım kapsamında ise çalışanın tüm hakları yeni şirkete aktarılacak. Yeni işyeri otomatik katılım kapsamında değilse ya da çalışmaya devam edilmeyecekse çalışan isterse, önceki işyerindeki sözleşme kapsamında ödemeleri kendi yapabilir, BES’ini kendi devam ettirebilir. Çalışanın böyle bir talebi olmazsa, emeklilik sözleşmesi son bulur.

 

 

Çalışanların maaşından prime esas kazancın yüzde 3 oranında kesinti yapılıp, emeklilik şirketine aktarılacak, ki buna katkı payı ödemesi deniyor. Kesinti oranı asgari ücrete (bugün için brüt 1647 TL) bağlı. Yukarıdaki tabloda bugünkü asgari ücrete göre maaş kesintileri hesaplanmıştır. 2017’de hem asgari ücret hem de prime esas kazanç artacağından kesintiler de artacaktır. Çalışanlar isterlerse yasal kesinti oranının üzerinde –daha yüksek ödeme- kesinti yapılmasını da işverenden talep edebilir.


Otomatik katılım için aylık en yüksek kesilecek tutar bugünkü asgari ücret ve prime esas kazanca göre 321 liradır ki, bu da 10.705 lira aylık alanlar için geçerli. Aylık kazancınız 15 bin lira da olsa maaşınızdan en fazla 321 lira kesilebilir.

 

BUNLARA DİKKAT!

 

İşverenler emeklilik şirketine seçerken komisyon dahil hiçbir maddi menfaat sağlamayacak, emeklilik şirketi böyle teklifte bulunamayacak.

 

Otomatik katılım ile ilgili gerekli işlemleri yapmayan işveren için ceza uygulanacak.

 

İşveren ile emeklilik şirketi arasında detaylı bir emeklilik sözleşmesi yapılacak.

 

İşveren bazı işlemleri emeklilik şirketine devredebilecek.

 

İşveren, çalışana ait kişisel verileri, çalışanın iznine gerek olmadan emeklilik şirketi ile paylaşabilir.

 

DEVLETTEN MAAŞA YÜZDE 25 + 1000 LİRA KATKI


DEVLETİN otomatik katılım için 3 farklı desteği olacak. Birincisi, çalışanın maaşından yapılan kesintiye yüzde 25 katkı yapacak. Maaşınızdan 100 lira kesiliyorsa devlet 25 lira koyacak. İkincisi, sistemden ayrılmayanlara 2. aydan sonra 1000 lira daha ek katkı yapacak. Üçüncüsü, en az 10 yıl sistemde kalıp, 56 yaşında emekli olanlar birikimlerini toplu para şeklinde almayıp da yıllık gelir sigortasına yatırırlarsa; devlet, toplam birikimin yüzde 5’i kadar daha katkı yapacak.

 

OTOMATİK KATILIM İÇİN YETKİLENDİRİLEN ŞİRKETLER

 

Aegon Emeklilik, Allianz Hayat ve Emeklilik, Allianz Yaşam ve Emeklilik, Anadolu Hayat ve Emeklilik, Asya Emeklilik ve Hayat, AvivaSa Emeklilik ve Hayat, Axa Hayat ve Emeklilik, BNP Paribas Cardif Emeklilik, Cigna Finans Emeklilik, Fiba Emeklilik ve Hayat, Garanti Emeklilik ve Hayat, Groupama Emeklilik, Halk Hayat ve Emeklilik, Katılım Emeklilik ve Hayat, Metlife Emeklilik ve Hayat, NN Hayat ve Emeklilik, Vakıf Emeklilik, Ziraat Hayat ve Emeklilik.

 

 

Yazının devamı...
150 bin emekli memura ikramiye farkı
20 Aralık 2016

Ek ikramiyenin 7 bin 500 liraya kadar olan kısmı, yasanın çıkması halinde ocak ayından itibaren 3 ay içinde, kalanı ise 2018’de ödenecek. En düşük memur emeklisi 10 bin liradan fazla ikramiye alabilecek.

 

Yıllardır memur emeklilerinin ne büyük sorunu, ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar 30 hizmet yılından fazla ikramiye alamamalarıydı. Daha açık şöyle anlatayım. Memur emeklisi, ister 35 yıl çalışsın, ister 40 yıl, isterse de 45 yıl; emekli olduğunda 30 yıl üzerinden ikramiyeye hak kazanabiliyor; 10-15 yılı, hatta 20 yıllık çalışmasının karşılığını alamıyordu. Neden, diyecek olursanız; kanun böyleydi de ondan.

 

2015’in başında ise Anayasa Mahkemesi, kanunda yazan, ‘emekli ikramiyesinin hesabında 30 fiili hizmet yılından fazla süreler dikkate alınmaz’ maddesini iptal etti. Böylece yıllardır süren haksız uygulama son buldu. Bu tarihten sonra emekli olanlar, kaç yıl çalıştılarsa o süre üzerinden ikramiye aldılar. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), mahkeme kararının geçmişe yönelik uygulanamayacağını gerekçe göstererek, 2015 öncesi emekli olanların, ikramiye farkı için yaptığı başvuruları geri çevirdi. Hal böyle olunca da emekliler birer birer dava açmaya başladı.

 

NE KADAR İKRAMİYE ALACAKSINIZ?

 

Şimdi ise hem mahkemelerde yaşanan sorunların çözümü hem de geçmişte emekli olanların hak kayıplarının telafisi için hükümet harekete geçti. Önümüzdeki günlerde çıkması beklenen torba yasa ile 30 yıldan fazla hizmeti olan memur emeklilerine, çalıştıkları her fazla yıl için emekli ikramiyesi ödenecek. Yasanın yıl sonuna yetişmesi halinde, emeklilere 2017’nin Ocak ayında ikramiyeleri ödenmeye başlayacak.

 

Peki, ne kadar fark ödenecek? Emekli memurlar, ikramiye farklarını, emekli oldukları yıldaki maaş katsayısı üzerinden alacaklar. Çok basit bir örnekle anlatayım: 35 yıllık memuriyetiniz var, 2010 yılında emekli oldunuz ve 30 yıllık ikramiye alabildiniz. Diyelim ki, ikramiyeye konu olan maaşınız da o tarihte, 1200 lira. Alacağınız ikramiye farkı 6 bin liraya yakın olacak.

 

ÖDEMELER İKİ YILDA YAPILACAK

 

Yasa çıktıktan sonra, bir yıl içinde başvuran emeklilere, alacakları ek ikramiyenin 7500 liraya kadar olan kısmı, başvuru tarihinden itibaren 3 ay içinde ödenecek. Kalan kısım ise, ertesi yılın aynı ayı içinde kanunu faiziyle birlikte ödenecek. Bunu da örnekleyeyim. Diyelim ki, 13 bin liralık ek ikramiye alacaksınız, 2017’nin Ocak ayında başvurdunuz. Bunun 7500 lirasını üç ay içinde SGK size ödeyecek, kalan 5500 lirayı da yasal faiziyle birlikte 2018’nin Ocak-Mart döneminde alacaksınız.

 

Daha iyi anlaşılması adına bir örnek daha vereyim. 40 yıllık hizmet yılınız var, 2000 yılında emekli oldunuz ve 30 yıllık ikramiye aldınız. Yeni düzenleme çerçevesinde, 2000 yılındaki maaşınıza göre hesaplanan emekli ikramiyesine göre siz ya da hak sahipleri 10 yıllık daha ikramiye alabilecek.

 

Bu haktan en düşük kademedeki memurdan en yüksek makamdaki memura kadar tüm emeklileri yararlanacak. Yasa ile çıkacak düzenlemenin ise yaklaşık 150 bin memur emeklisini ilgilendireceği tahmin ediliyor.

Yazının devamı...
Gündem olmak isteyen trafiği diline doluyor
18 Aralık 2016

Canı sıkılan, gündem olmak isteyen, popülist politika yapmak isteyen trafikte fiyatı ağzına doluyor. Sanırsınız, bu ülkede başka sigorta yok, vatandaşın da trafik fiyatından başka derdi yok. ‘Gelin, işletmelerin risklerini, ihtiyaçlarını konuşalım’ ya da ‘vatandaşın cebinden ödediği sağlık gideri artmış, sağlık sigortasını tartışalım’ desek; bazı kesimlerden hemen, ‘önce trafikteki fiyatı düşürsünler’ cevabı geliyor.

 

TESK, SİGORTA ŞİRKETİ KURSUN

 

Üç gün önce, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken, yine bir açıklama yaptı. Yine diyorum, TESK Başkanı, trafikteki fiyat konusunu dilinden hiç düşürmüyor. Palandöken, özetle şunları söylüyor: “Hazinece getirilen yeni sisteme (primlerin tek bir sistemde görüldüğü uygulamayı kastediyor) rağmen fiyatlar düşmedi, arttı. Sigorta şirketleri kendilerine verilen şansı iyi değerlendiremedi, bu nedenle de hükümet yeni tedbirler getirmeye hazırlanıyor. Bu sorun, yalnızca bölgesel ve araç bazında tavan fiyat getirilerek çözülebilir.”

 

Açıkça söyleyeyim, sokaktaki vatandaş trafikteki fiyatı artık benimsedi. İki-üç sene önce 200-300 lira olan primler, geçen sene iki katına çıktı ama bu sene fiyatlar, geçen seneye oranla iki katı artmadığı gibi, düştü de. Doğru, eski primlere gerilemedi, gerilemeyecekte. Sokaktaki vatandaş, bu durumu anladı. Anlamayan kim, senede 5-10 kaza yapan ticari araçlar. Bendevi Palandöken’e baskı yapan, sürekli trafik fiyatını gündemde tutmasını isteyen de bu kesim.

 

100 LİRAYA POLİÇE KESERLER

 

Şimdi buradan, Bendevi Palandöken’e bir öneride bulunuyorum. TESK olarak, sigorta şirketi kursunlar. Tarım Kredi Kooperatifleri, hem sigorta hem de emeklilik işine giriyor. Hazır yeri gelmişken belirteyim, bu konuya da önümüzdeki yazılarımda değineceğim. TESK de Tarım Kredi gibi sigorta işine girebilir. 2 milyonun üzerinde üyesi var, çok rahat şirketi kurabilirler. Tahmin ediyorum Hazine de hemen onay verir.

 

Ondan sonra da üyelerine ucuz fiyattan trafik poliçesi keserler. İster bölgesel, ister araç bazında tavan fiyat uygular. Senede 5-10 kaza yapan üyesi mi var, bugünkü fiyattan şikayet mi ediyor; kesiverir 100 liraya poliçeyi, böylece üyesi de mağdur olmaz. Hatta bu işten para bile kazanabilirler! Daha da önemlisi artık, trafikteki fiyattan şikâyet etmezler, sürekli kamunun kapısını çalıp, ‘şu işe el atın fiyatlar düşsün’ diye uğraşmazlar.

Yazının devamı...
Çalışanın birikimi faizde değerlenecek
15 Aralık 2016

HAFTA başında, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, 1 Ocak’ta başlayacak Bireysel Emeklilik Sistemi’ne (BES) otomatik katılım uygulamasında, çalışanların maaşlarından yapılacak kesintilerin hangi yatırım araçlarında değerlendirileceğine yönelik bir açıklama yaptı. Mehmet Şimşek, özetle şunları söyledi:

 

“2017’nin başında devreye girecek oto katılımdan elde edeceğimiz birikimleri büyük oranda bankalara, bir yıl ve daha fazla vadeli mevduat olarak yatıracağız. Birikimin yüzde 60 ve fazlası mevduata gidecek. Cüzi bir kısmı ters repo, bir kısmı da Hazine’nin kısa vadeli enstrümanlarına gidecek. Böylece bankaların hem mevduat vade yapısını iyileştireceğiz, hem de kredi mevduat oranı üzerinden sistem üzerindeki baskıyı sınırlamamız lazım.”

 

Açıklama sonrası okuyuculardan birçok yorum aldım. Belli ki, Mehmet Şimşek’in bu açıklaması, hem kafaları karıştırmış hem de bazı kesimlerde tepki yaratmış. Kimi okuyucum, biraz da sert bir üslupla, ‘maaşımızdan yapılan kesintileri bankalara verecekler, bize sordular mı?’ diyor; kimileri de, ‘yine bankaları koruyup, kolluyorlar’ diye eleştiriyor.

 

FONLARDA DEVLET SINIRLAMASI

 

Mehmet Şimşek’in açıklamasını, bu bakış açısıyla okursanız, eleştirilerde haklılık payı var derim, ancak ben size işin gerçeğini anlatayım. Öncesinde, mevcut durum hakkında kısa bir bilgi vereyim. Emeklilik şirketleri, vatandaşın birikimlerini kendi kafalarına göre ya da kişilerin tercihi doğrultusunda istedikleri yatırım enstrümanlarında değerlendiremiyor. Doğrudur, sisteme girenler, birikimlerinin hangi fonlarda değerlendirileceğini kendileri seçiyorlar ama devletin koyduğu bazı sınırlamalar var. Mesela sizin, ‘birikimimin tamamını hisse senedinde değerlendirin’ ya da ‘şu sıralar döviz iyi gidiyor, dolara yatırın’ demeniz bir şey ifade emiyor. İsteğiniz doğrultusunda hisse senedi ağırlıklı fon seçiliyor ama o fonun, yüzde 100’ü hisse senedinden oluşmuyor, içinde başka yatırım araçları da oluyor. Neden? Piyasalardaki olası bir dalgalanmada hisse senedi değer kaybederse, birikiminiz ciddi oranda bundan etkilenmesin, diğer yatırım araçları ile bir şekilde denge kurulsun diye. Bugünkü uygulamada emeklilik fonunun yatırım yapacağı enstrümanlara yönelik sınırlamaları tabloda detaylı bulabilirsiniz.

 

BANKALAR MI KORUNACAK?

 

Gelelim, mevduata, yani faiz konusuna. Öncelikle, emeklilik fonları (adı üstünde fon) sermaye piyasasını ilgilendirdiğinden, faiz de bir sermaye piyasası aracı olmadığından; fonlarının için yer alan yatırım araçları arasında faizin payı sadece yüzde 25. Yani, yüzde 25’ten daha fazla bir oranda faize yatırım yapılamıyor; birikimleriniz en fazla bu oranda faizde değerlenebiliyor. Öyle ki, mevzuata göre, BES’e yatırdığınız paraların; yüzde 80’ini hisse senedinde, yüzde 70’ini dövize endeksli yatırım araçlarında, değerlenmesini isteyebilirsiniz, portföy yönetim şirketi de bu isteğinizi yerine getirir; ancak yüzde 25’den fazla faizde değerlenmesini isteyemezsiniz, isteseniz de değerlenmez.

 

İşte, Mehmet Şimşek’in bahsettiği konu da bu; yüzde 25’lik oran, 1 Ocak’ta başlayacak otomatik katılımda, yüzde 50’ye, hatta yüzde 60’a çıkacak. Böylece, otomatik katılıma girecek olan kişilerin birikimleri, yüzde 60 oranında faizde değerlenebilecek. Peki, faydası ne? Faiz, kısa vadede standart ve belli bir getiri sağladığından, BES için maaşlardan yapılacak kesintiler piyasalardaki dalgalanmalardan fazla etkilenmeyecek, çalışanların birikimleri standart bir getiri elde edecek.    

 

TERCİH YAPMAYANA ‘BAŞLANGIÇ FONU’ VERİLECEK

 

OTOMATİK katılımda çalışanların birikimlerinin değerlendirileceği fonlar da farklı olacak. İlk etapta, ‘başlangıç fonu’ adı altında fon kurulacak ve fon tercihinde bulunmayanların, birikimleri bu fonda değerlendirilecek. Fonun içeriğinde de Mehmet Şimşek’in açıkladığı, yüzde 60’a yakın faiz olacak. Böylece, BES’e yönelik yıllardır süren, ‘getiri yok birikimimi faize yatırsam daha fazla kazanırdım’ eleştiriler de bir anlamda son bulmuş olacak. Bu durum emeklilik şirketlerinin de elini rahatlatacak. Sisteme giren katılımcılara fon getirileri hakkında bilgi verirken, yatırım aracı olarak faizi kullanacaklarını ve belli bir getirinin garanti olacağını söyleyebilecek.

 

Emeklilik fonlarının yatırım yapacağı araçlarla ilgili devlet sınırlaması*

Yatırım Araçları                                     Yatırım Sınırı (%)

Ortaklık Payları.............................................. 100

Kamu-özel sektör borçlanma araçları.......... 100

Yatırım ortaklığı payları.................................. 20

Ters repo......................................................... 10

Takasbank para piyasası işlemleri................ 10

İpotek, varlık teminatlı menkul kıymetler..... 100

İpoteğe, varlığa dayalı menkul kıymetler..... 100

İkraz iştirak senedi.......................................... 10

Yapılandırılmış yatırım araçları........................10

Aracı kuruluş, ortaklık sertifikalar.................. 15

Kira sertifikaları.............................................. 100

Mevduat........................................................... 25

Kredi alımı........................................................ 10

Sermaye piyasası araçları ödünç işlemleri... 50

Kıymetli madenler ödünç işlemleri................ 50

*Fona göre değişiklik göstermektedir

Yazının devamı...
5 milyon kişi için son hak
13 Aralık 2016

GENEL Sağlık Sigortası’na (GSS) borcu olup da sağlık hizmetinden yararlanamayanlar, 2 Ocak 2017 tarihine kadar gelir testi yaptırıp, başvurmaları halinde, borçlarını yeniden yapılandırabilecek; hem de gecikme cezaları ve zamlarını da ödemeyecekler. Aslında gözlerden kaçtı; vergi ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) alacaklarının yeniden yapılandırılması, 25 Kasım’da bitti ama bu kapsam içine GSS borçları da giriyordu ve bunun için de önünüzde 20 gün daha var. ‘Gelir testi nedir, kimler yaptırır’ diye halen bilmeyen varsa kısa bir özet geçeyim. Çalışan, çalışmayan, emekliler ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişiler, GSS kapsamında devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanabiliyor. Sigortalı olup da bir işyerinde çalışan ile emekliler ve bakmakla yükümlü oldukları açısından sorun yok, çünkü SGK’ya prim ödendiğinden her türlü sağlık hizmetini alabiliyor.

 

GELİR TESTİ ZORUNLU

 

Ancak çalışmayanlar için durum biraz farklı. Bu kişiler de GSS kapsamında ve devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanmaları için prim ödemeleri gerekiyor. Tabi bu, herkes için geçerli değil; geliri olmayan ya da belli bir miktarın altında olan –ki, bu yıl için bu rakam 549 lira- kişilerin primlerini devlet karşılıyor. İşte kim, ne kadar prim ödeyecek, kimlerinkini devlet karşılayacak; tüm bunların tespiti için gelir testi yapılıyor. Hemen belirteyim, gelir testini yaptırmak zorunlu, yaptırmayanlar devletin sunduğu hiçbir sağlık hizmetinden yararlanamıyor.

 


Gelelim, asıl soruna. GSS’nin başladığı 2012 yılında, 12.5 milyona yakın kişi, yani çalışmayanlar, gelir testi yaptırarak, sağlık hizmeti almaya başladı. Ancak her geçen yıl bu testi yaptıranların sayısı azaldı ve en son 9.1 milyon kişi GSS kapsamında tescil edildi; bunun 6.4 milyonunun geliri düşük olduğundan primlerini devlet karşıladı, 2.7 milyonu ise primini kendi ödedi. Hem sağlık hizmeti alamayanların hem de SGK’ya borcu olanların sayısı artınca önce 2015 yılında bu kişiler için yeniden yapılandırmaya gidildi, hatta iki kere tarih ertelendi ama yine de beklenen başvuru olmadı. Ardından bu senenin ortalarında, 25 yaşına kadar olan ve GSS prim borcu bulunan 3.5 milyon gencin, 26 Nisan’dan önceki borçlarına af getirildi ancak bu tarihten sonra gelir testi yaptırmayanlar yine borçlu oldu.

 

SAĞLIK HİZMETİ ALABİLECEKLER

 

Sözün özü, bugün 5 milyona yakın kişinin GSS prim borcu bulunuyor ve bu kişiler, devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanamıyor. İşte bu kişilere, 1 Eylül’den itibaren yeni bir hak daha doğdu ve bu hak, 2 Ocak 2017 tarihinde bitecek. 2016 Haziran ve öncesine ait prim borcu olanlar, 2 Ocak 2017 tarihine kadar gelir testi yaptırabilecek. Gecikme zammı ile cezalar silinecek, sadece ana borçlarını ödeyecekler, onu da 12 takside bölebilecekler. İlk taksitlerini ödemeleri halinde de sağlık hizmetlerinden yararlanmaya başlayabilecekler. Ödemeler ise Şubat 2017’de başlayacak. Haktan yararlanacaklar, gelir testi için ikamet ettikleri yerdeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na; yapılandırma için de 31 Ocak 2017 tarihine kadar SGK İl Müdürlüklerine ya da Sosyal Güvenlik Merkezi’ne başvurabilecek.

 

 

HAKTAN KİMLER YARARLANACAK

Herhangi bir işte çalışmayanlar

 

Hiçbir sosyal güvenlik kurumundan gelir veya aylık almayanlar

 

Genel ağlık sigortası kapsamında bulunmayanlar ve gelir testine başvurmamış olanlar

 

Üniversiteye gidiyorsa 25, liseye gidiyorsa 20 yaşını, okula gitmiyorsa 18 yaşını geçen ve çalışmaya başlamamış kişiler

 

SORUN CEVAPLAYALIM

 

Yeni yapılan düzenleme ile prime esas kazancın üst sınırı artırıldı ve bugün, günlük brüt asgari ücretin 6,5 katı olan üst sınır, 7,5 katına yükseltildi. Yeni uygulama 1 Ocak 2017’de başlayacak. Dolayısıyla bu haktan yararlanamayacaksınız. Ancak gelecek sene yeniden işe başladığınızda, bu uygulama sizin için de geçerli olacak. Yeni düzenleme ile prime esas kazancın üst sınırı artırıldı ve çalışanların emekli olduklarında alacakları maaş da buna göre aratacak. Bu sene Eylül ayında işten çıkarıldım. Çalıştığım dönemde işyerim brüt maaşım yüksek olduğu için prime esas kazancı en üst limitten ödüyordu, şimdi prim ödemediğim için bu yeni uygulama beni etkileyecek mi? Nimet Ateşin

 

Kızım şu an 49 yaşında. İlk SSK’lı çalıştı, sonra yıllarca isteğe bağlı sigortasını yatırarak 5300 günü tamamlayıp emekliliğini istedik. Ancak SSK olarak devam etseymiş bu gün emekli olabilirmiş. Kızım ancak 56 yaşında emekli olabilecekmiş. 7 yıl emekliliğini bekleyeceğiz. 7200 günü tamamlarsak, 55 yaşında yani 1 yıl erken emekli olacak. 7200 günü tamamlamak için prim ödemek daha avantajlı mı? Şaban Eğilmez

 

İsteğe bağlı sigortalılar, daha önce SSK sigortalısıydılar, Ekim 2008 tarihinden itibaren Bağ-Kur’lu sayılıyorlar. Bugün isteğe bağlı sigortaya prim ödemeye başlayanlar 5.400 gün prim ve 61 yaş (kadınsa), erkek de 63 yaş şartlarıyla emekli olabiliyor. 15 yıl ve 3.600 gün prim ödediklerinde de yaş haddinden emekli olabiliyorlar. Dolayısıyla SSK’lı çalıştığınız için bugün isteğe bağlı emekli olacaklara göre daha avantajlısınız. Avantaj konusuna gelince bir yıl erken emekli olmak büyük bir avantaj yaratmaz ama yine de erken emeklilik sizin takdiriniz.


Kendi emekli sandığı olan özel bir bankada 4 yıl kadar çalışıp sonra kamuya geçtim. Ama istifa ettiğim için bankaca kıdem tazminatım ödenmedi. Devlette 28 yıl çalıştığımdan, 28 emekli ikramiyesi alarak emekli oldum. Bu yeni durumda (kıdem tazminatında yapılması beklenen yeni düzenleme) emeklilik ikramiyesi açısından bankada geçen yılların  değerlendirilmesi mümkün mü?
Metin  Coşkunoğlu 

 

Maalesef son günlerde konuşulan kıdem tazminatında fonlu sistem ya da yeni düzenleme sizi kapsamayacak. Kaldı ki, kendi isteğinizle ayrıldığınız için tazminata hak kazanamıyorsunuz.

 

Yazının devamı...
Alacaklarını sigortalattırıyorlar
11 Aralık 2016

ŞU sıralar, küçüğünden büyüğüne hangi şirketin temsilcisi ile konuşsam hep aynı şikayeti duyuyorum, ‘yurt içine de yurtdışına da mal satmakta zorlanıyoruz ama asıl önemlisi sattığımız malın parasını alamamaktan korkuyoruz’. Hadi gelin, şuan içinde bulunduğumuz durum hakkında eğri oturup, doğru konuşalım. Piyasalarda tıkanma ve nakit sorunu var. İç piyasada üretici malını satamıyor. Diğer taraftan karşılıksız çek sayısında ciddi artış var. Borçlar ödenmiyor, ötelenmeye çalışılıyor; alacağı olan tahsil edemiyor. Yurtdışı da pek farklı değil. Avrupa’daki kriz, dövizdeki artış, dünya ticaretindeki daralma nedeniyle ihracatçı pazar bulmakta zorlanıyor.

 

Hal böyle olunca da hem üreticinin hem de ihracatçının şu aralar en büyük sorunu, mal satamamak ve tahsilat yapamamak. Öyle ki, çoğu işletme, ‘alacağımı tahsil edemem’ endişesiyle malını satmaktan bile korkuyor. Çok mu, karamsar tablo çizdim? Ama gerçek bu. Anadolu seyahatlerimde konuştuğum iş çevrelerinden aldığım izlenimler, bunlar. Bir de şu var; tüm işletmeler alacağına garanti peşinde koşuyor.

 

100 BİN KOBİ’YE KEFİL

 

Bunun da tek yolu alacak sigortası. Son dönemde alacak sigortasına yönelik ciddi bir talep artışı yaşanıyor. Biraz araştırma yaptım, hem sigortacılarla hem de ihracatçı ve üreticilerle konuştum. Son gelişmelerle birlikte alacak sigortası yaptıran şirket sayısı 2 binin üzerine çıkmış. Kim, bunlar derseniz, KOBİ’den biraz daha büyük şirketler. İlginç olan, sigorta şirketlerinin 100 binin üzerinde KOBİ’ye kefil olması. Daha açık şöyle anlatayım. Alacak sigortasına konu iki şirket var; biri malını satan, diğeri malı alan. Satan, borcunun ödenmemesine karşın alacak sigortası yaptırıyor, bir başka deyişle faturalarını sigortalıyor. Sigorta şirketi de malı alana, yani borçluya, kefil oluyor. İşte, sigortacılar, alacak sigortası yaptıran 2 binin üzerinde şirket için 100 binin üzerinde KOBİ’ye kefil olmuş durumda. Bu işin yurtiçi boyutu, gelelim yurtdışına.

 

10 MİLYAR $ SİGORTALANDI

 

İhracatta sigorta yapan iki kesim var; biri özel şirketler -ki, burada da en büyük oyuncular Euler Hermes ve Coface- diğeri ise Türk Eximbank. Özel şirketlere sigorta yaptıran ihracatçı sayısı 300’ün biraz üzerinde. Eximbank’ın sigorta sisteminden yararlanan şirket sayısı ise 2 bin 377 ve bunların yüzde 49’u da KOBİ. Eximbank, bu yıl 10 milyar doların üzerinde ihracatı sigorta kapsamına aldı.

 

Açıkça söyleyeyim, ekonomi açısından sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Şu sıralar satışı artırıp, ciroları büyütecek bir dönem değil; üretici için de ihracatçı için de risk yönetimi yapılması gereken bir dönem. Alacağın tahsil edilememesi demek, özellikle KOBİ’ler için, başta bankalar olmak üzere borçların da ödenememesi demek ki, bu durum iflasa kadar gider. Ne mi demek istiyorum? Bu dönemler, hem yurtdışı hem de yurtiçi için alacağın sigorta edilmesi gereken dönemler diyor.

 

TİCARİ ALACAK SİGORTASI NEDİR?

 

ALACAK sigortası, ticari alacağın ödenmeme riskine karşı ortaya çıkan kayıpları karşılıyor. İster yurtiçine ister yurtdışına mal satan bir şirket, bu satıştan doğan alacağını sigortalatıyor. Karşı taraf borcunu ödemezse devreye sigorta giriyor ve faturanın yüzde 90’ını ödüyor. Faturalı mal satan tüm şirketler sigorta yaptırabiliyor ve sigortacılar 120 gün vadeli satışları sigortalıyor. Alacak sigortasının en önemli tarafı ise yurtiçi ya da yurtdışı olsun alıcı şirketler hakkında istihbarat yapmaları ve bu istihbarat çerçevesinde malı satan şirkete satış yapıp yapmayacağı konusunda bilgi vermesi. Primleri ise sigortayı yaptıracak şirketin cirosu üzerinden belirleniyor ve genellikle yıllık cironun binde 5’i üzerinden prim alınıyor. 

 

100 ŞİRKETTEN 80’İ BORCUNU ÖDEMİYOR

 

SON dönemde ekonomide yaşanan sıkıntılar ve piyasalardaki daralma bir taraftan alacak sigortasına talebi artırırken, dengeleri de değiştirdi. Öncelikle sigortaya konu olan piyasadaki alacak vadeleri 120 güne, hatta 180 güne kadar uzadı. Sigortacılara göre piyasada tahsilat riski arttı ve paranın tahsil edilme oranı yüzde 20’ye gerilerken, tahsil edilemeyen oranı yüzde 80’e çıktı. Ya 100 şirketten 80’i borcunu ödemiyor ya da bir şirket borcunun sadece yüzde 20’sini ödüyor. Hal böyle olunca da sigorta şirketlerinin alacak sigortasındaki riskleri de arttı ve bugün şirketler, aldıkları 100 liralık prime karşılık 120 liraya yakın hasar öder hale geldi. 

 

Yazının devamı...
Merkez Bankası açıkladı, BES tasarrufları arttırıyor
8 Aralık 2016

Açıkça söyleyeyim BES’in, tasarrufları arttırıp, arttırmadığını merak ediyordum. Söylendiği gibi arttırmış. Geçenlerde Merkez Bankası’nın açıkladığı Kasım 2016 Finansal İstikrar Raporu, bu konuya açıklık getirdi.

 

Raporun, BES ile ilgili kısmını sizlerle paylaşayım. Raporda, hanehalkı tasarruf oranının 2013 ve 2014 yılının ardından 2015 yılında da artarak, son 8 yılın en yüksek seviyesine yükseldiğine değiniliyor ki, 2008 yılında bu oran yüzde 7’ler seviyesindeyken, 2015’de yüzde 10’lara çıkmış durumda. Raporda, 2017 başından itibaren hayata geçirilecek olan BES’e, Otomatik Katılım uygulamasının tasarruf oranlarındaki artış eğilimini destekleyici bir rol oynayacağı da vurgulanıyor.

 

DEVLET DESTEĞİ ETKİLİ OLDU

 

Yine raporda, yurtiçi tasarrufların arttırılması amacıyla 2013 yılından bu yana BES’te değerlendirilen tasarruflara devlet katkısının uygulandığına dikkat çekilerek, şu görüşlere yer veriliyor: “Devlet katkısının sağladığı getiri avantajı ile beraber sisteme üye olan kişi sayısı hızla artarak, katılımcı sayısı 6 milyonun, katılımcıların fon tutarı ise 50 milyar TL’nin (GSYİH’ye oranı yüzde 2.6) üzerine yükselmiştir. Hane halkının uzun dönemli tasarruflarını artırma amacıyla bu alanda 2017 yılından itibaren uygulanacak Otomatik Katılım ile ilerleyen dönemde katılımcı sayısının ve fon tutarının önemli artış göstermesi beklenmektedir. Yüzde 25 devlet katkısının ve sistemde kalınması durumunda bir defaya mahsus 1000 TL’lik devlet desteğinin sağladığı getiri avantajının, otomatik katılım sonrası sistemden çıkışları sınırlayacağı değerlendirilmektedir.”

 

FONLARA YATIRIM ARTTI

 

Raporda önemli bir noktaya daha değiniliyor; o da, hanehalkı finansal varlıkları içinde emeklilik fonlarının ağırlığının artmış olması. Yani, emeklilik fonları, vatandaşın finansal varlıkları arasında önemli bir yer tutuyor. Öyle ki, 2015’in kasım ayında, 44.2 milyar TL olan emeklilik fonları, halkın toplam varlıkları içinden yüzde 5 pay alırken; bu senenin kasım ayında bu oran yüzde 31.3’lük artışla, fon toplamı 58 milyar TL çıkmış, halkın toplam varlıkları içinden de yüzde 6’lık pay almış. Bu da gösteriyor ki, BES; özellikle 2013 yılında başlayan devlet katkısı ile birlikte ülkenin tasarruf oranını artırmada önemli bir araç olmuş.

 

Yazının devamı...