(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Nedim Bubik" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Nedim Bubik" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Nedim Bubik
‘Bir Gün Değil Her Gün’
20 Aralık 2016

Eski Foça’da başlatılıp zamanla ilçenin her yerine yaygınlaştırılması öngörülen projenin parolası: “Bir Gün Değil Her Gün.”

AMAÇ HERKESİN KATILMASI
İlk gün, halkın katılımıyla sokak temizliği gerçekleşecek. Proje kapsamında evlere yönelik anket uygulanacak, işletmelerle, balıkçılarla, pazar yeri esnafıyla, oda, dernek, kooperatif ve platformlarla ve Foça Belediyesi’nin temizlik personeliyle yüz yüze görüşülecek. Buradan çıkan sonuçlarla temizlikle ilgili sorunların ve çözüm yollarının belirlenmesi amaçlanıyor. Kent temizliği konusunda farkındalık yaratmak amacıyla, aylık temizlik günleri planlanıyor. Her ay bir gün, değişik mahalle ve sokaklarda, orada oturanlarla temizlik hedefleniyor.


HER TÜRDEN ÖNERİ VAR
Ve kampanya için bazı öneriler:
* Sigara küllükleri: Özellikle çarşıdaki direklere sigara için küçük çöplükler asılması,
* Naylon poşetlerin daha az kullanılması,
* Dikkat çekici, gülümseterek uyaracak tabela ve yazılardan yararlanmak,
* Ev ve iş yerlerince; cam, plastik, karton, atık yağ, atık pil toplamayı ve bu amaçla konulmuş geri dönüşüm kumbaralarının gereğince kullanımını özendirmek.
ÖĞRENCİLER MUTLAKA
* Milli Eğitim Müdürlüğü ile görüşerek, okullarda kampanyanın tanıtımının sağlanmasını istemek, öğrencileri kent temizliği konusunda görev almaya çağırmak,
* Askerlerin katkısını sağlamak,
* “Temiz ve Yeşil” bir başka slogan olmalı. Temizliğin yanında, Foça’nın evlerin, iş yerlerinin önündeki çiçeklerle de bilinmesini sağlamak.
KAPININ ÖNÜNÜ SÜPÜR
* “Herkes kapısının önünü temizlese kent pırıl pırıl olur.”
* Kentin temizliğini korumanın da en az temizlemek kadar önemli olduğu konusunda bilinçlenmek, kentine sahip çıkmak,
* Belli aralıklarla, temiz, özenli sokak seçip ödüllendirmek.
Dilerim bu kampanya amacına ulaşır, başta turistikler olmak üzere, tüm il ve ilçe belediyelerine örnek olur.
Haydi Foça, kolay gelsin!

-----

SÖZ SİZİN

BİR GÖRÜNTÜ

Kim demiş!

Tam da günü sanki... Bir süre önce Kaz Dağları’nda eski milletvekillerinden Şükrü Babacan’ın objektifine takılmış bu görüntü. Ne diyeyim, Babacan’ın gözüne sağlık.

-----

BİR GÖZLEM BİR ÖNERİ

Yıkılan TRT binalarının yerine
otopark ve Çocuk Bilim Müzesi

SEVGİLİ Levent Köstem’den... Alsancak’ta TRT binalarını bilirsiniz. Sanırım 15 yıl önce buraya dev gibi betondan TRT binaları yapmaya kalktılar. Betonlarını döktüler, kaba inşaatı bitirdiler. Öylece kaldı. Aslında burası, Alsancak’ta ortada bir vaha idi. 2 yıl temel döktüler. Kullanılmadı. Şimdi yıkıyorlar. Rivayet çeşitli, AVM diyorlar, konut diyorlar, resmi daire olacak diyorlar. Her ne olursa olsun bu bölgenin trafiği zaten berbat durumdaydı tam rezil olacak.
MİLLETVEKİLLERİ GÖREVE
Madem yıkacaklar, bir şey yapacaklar otopark yapıp bir kısmını yeşil alan bıraksalar. Ve bir katına “Çocuk Bilim Müzesi” kurulsun. İzmir’in CHP, AKP ve MHP’li milletvekillerini bu anlamda göreve çağırmak lazım. Yeter artık kentin merkezi daha fazla para hırsıyla mahvedilmesin, otopark sorunu halledilsin bir ölçüde. Bir katına da tüm çağdaş kentlerde var olan ÇOCUK BİLİM MÜZESİ yapılsın.

-----

BİR ALINTI

Erhan Gölbey’den...
Ya ümitsizsiniz, ya da ümit ‘SİZ’siniz
Ya çaresizsiniz, ya da çare ‘SİZ’siniz.
Behçet Necatigil

Yazının devamı...
Kadına şiddete karşı top artık şoförlerde
16 Aralık 2016

Geç saatlere kalan kadınları korumak, güvenliklerini sağlamayı amaçlayan bu karar için meclisi kutlamak gerek. Başkan Aziz Kocaoğlu da, “Yararlı bir iş” olarak değerlendirmiş kararı.

UYGULAMA İYİ ANLATILMALI
Gerçekten de yararlı bir iş... Tabii ki, karar amaçlandığı gibi uygulanabilirse. Amaca uygunluk için iş şoförlere düşüyor. ESHOT, şoförlere kadınların söz konusu saatler arasında, diledikleri yerde inme isteklerine, “Yol, yolcu, çevre ve trafik güvenliğini tehdit etmeyecek” en uygun noktalarda durarak yerine getirilmesi gerektiğini bildirmiş. Bana göre, bunun yanında şoförler kadına şiddet konusunda bilinçlendirilmeli, bu kararın ne kadar gerekli olduğu onlara anlatılmalı, hatta hepsi tembihlenmeli.
OLUMSUZLUK YAŞANMASIN
Örneğin, olacağına inanmıyorum ama, 22.00’den sonra durak dışında bir yerde inmek isteyen kadınlarla şoförler arasında, “Daha duraktan yeni ayrıldık”, “Sık dişini durağa geliyoruz”, “Biraz önce inen kadınla neden inmedin”, “Bu saatten sonra sizinle işimiz var”, “Bu araba zırt pırt duramaz”, “Taksi mi bu yahu”, “Meclis karar verdi, istediğim yerde duracaksın” gibi tartışmalar yaşanmamalı. Kadınlara bu hakkın tanındığı iyice vurgulanırsa şoförler gereğini yapacaktır.
Olumsuzluk yaşanmamasını, yaşansa da hemen düzeltilmesini diliyor, Büyükşehir Belediye Meclisi’ni alkışlıyorum. Şoför arkadaşların da bu uygulamada Türkiye’ye örnek olacağına inanıyorum, “Yolunuz açık olsun, kolay gelsin” diyorum.
NOT: Uygulamada yaşanabilecek sıkıntıları buradan aktarmaya hazırım.

-----


GÖZLEM VE KIYASLAMA

Bizim meydan da daha
güzel, dönüşüm de

GEÇENLERDE İstanbul’daydım. İki konudaki gözlemlerimi aktarmak isterim...
BİR - Taksim Meydanı’nda bu kez boydan boya yürüme fırsatım oldu. Bir beton düzlük sanki. Gerçekten üzüldüm, şaşırdım, “Yazık olmuş” dedim. Bizim Konak Meydanı, Taksim’in bu haliyle kıyaslandığında İzmir’in yüz akı bence... Hele Büyükşehir Belediyesi, yandaki Merkez Bankası, SGK binaları gelecekte yıkılıp açılan yerler yeşillendirilirse, Konak Meydanı, Taksim’le kıyaslanmaz bile... (Söz konusu kurumların hepsine İzmir’de uygun yer bulunabilir.) İyi ki, böyle bir meydanımız var, kıymetini bilelim...

Oradaki rantsal gibi
buradaki örnek olur
İKİ – İstanbul’da özellikle Kadıköy ve Erenköy’de, kentsel dönüşüm kapsamında yoğun inşaatlar var. Ama görünen o ki, eski 4-5 kat binalar yıkılıyor, yerlerine en az 8-10 katlılar dikiliyor. Hem de aynı arsaya. Sonuç olarak dönüşüm, kat artışı olarak gerçekleşiyor. (20 katlara ulaşan inşaatlar da var.) Aklıma İzmir’de Uzundere’de bugün temeli atılacak proje geldi. 107 bağımsız bölüm boşaltıldı. Tapularını Büyükşehir’e devreden vatandaşlardan dileyen Uzundere’de konutlara yerleştirildi. Dileyene kira yardımı yapılıyor. Ve kentsel dönüşüm kapsamında burada 9 blokta 280 konut ve 33 işyeri yapılacak. Bölgenin spor ve kültürel tesislerle çekim merkezi yapılması hedeflendi. İki kenti kıyasladığımda İstanbul’daki daha, “rantsal dönüşüm” gibi geldi bana. Bir aksilik çıkmazsa Uzundere’nin de kentsel dönüşüme örnek olacağına inanıyorum.

-----

SÖZ SİZİN

Bostanlı Pazarı
için bir öneri

BOSTANLI Pazaryeri (BosPa) çarşamba ve cuma günleri dışında atıl vaziyette duruyor. Halbuki diğer günler, “İkinci El ve Eski Kitap Pazarı”, “Bit Pazarı”, “Kadın Elişleri Pazarı” ve sadece üretici ve kooperatiflerin katılacağı halk pazarları olarak değerlendirilebilir.
NOT: İkinci el, eski kitap ve kadın el işleri pazarları aynı zamanda sosyal iletişimi de artırabilir. Tramvay devreye girdikten sonra ulaşım da çok rahatlayacak...
Tufan ATAKİŞİ

-----

BİR ALINTI

Sosyal medyadan:
Bana yeni bir kafa lazım, bu çok düşünüyor...

Yazının devamı...
Bu güzel yer mutlaka güzel değerlensin
13 Aralık 2016

İlçenin en güzel ve de en değerli yerinde bir görüntü. Kaderine terk edilmiş koskoca bir yer. Duvarlarla çevrili bir mezbelelik adeta. Tabelası aynen duruyor: TC Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Eğitim ve Dinlenme Tesisleri...

DİLERİM AVM KONDURULMAZ
Burasının ne olacağını merak ediyorum gerçekten. Özelleşecek mi, turizme hizmet edecek bir tesise mi dönüşecek? Bu paha biçilmez yerin mutlaka değerlendirilmesi gerek. Ama nasıl? Tek dileğim, alışveriş merkezi, devasa bir tesis falan yapılmaması. Burasının yeşili bol bir kültür alanı olmasını düşlerim hep. Örneğin, içinde bir açıkhava tiyatrosu, sergi alanları bulunan, vatandaşın, yerli ve yabancı turistin buluşma noktası olacak bir yer...



HERKESİN İÇİNE SİNMELİ
Bilemiyorum, etkililer yetkililer, burasının ne olacağını planlamıştır belki de. Birilerine rant kapısı yapılmamasını umuyorum. Ama bir an önce, görenin içini sızlatan bu yere el atılmalı. Herkesin içine sinecek bir proje uygulanmalı. Burası Didim’in yüzakı, belki de simgesi olmalı. Bir an önce bu yerin geleceği açıklanmalı, herkes de bilmeli. Ne dersiniz?

-----

 

O DUVARLARDAN ÖZET

DİDİM deyince geçen yaz tanıştığım bir yerden de söz edeyim... Balıkçı Ustam. Yenilenler lezzetli, ortam güzel ve duvarlar yazı dolu. Burasının keyfini çıkaranlar doldurmuş, ve oradan alıntılar:
* Fazla kurcalamayın hayatı. Sağlığınız yerindeyse, vicdanınız temizse, yüreğiniz de güzelse, yaşayın gitsin.
* Otopsi istiyorum. Hayallerim kendiliğinden ölmüş olamaz.
* Sabır acıdır, fakat meyvesi tatlıdır.
* Balık da gözyaşı döker. Ama haberi olmaz denizin.

-----

SÖZ
SİZİN

Hava kirliliğine
Urla’dan bir ses

3 ARALIK’ta Hürriyet EGE’deki yazınızı okudum. Ben Urla’da oturuyorum. Burası daha açıklık ve rüzgarlı olduğu için kirli havadan İzmir’in içi kadar rahatsız değiliz. Ama son senelerde burada bile bariz şekilde özellikle rüzgar olmadığı zaman kömür kokusunu hissetmemek mümkün değil. Benim takıldığım nokta yazınızda Çevre ve Şehircilik Müdürü’nün bu kirli havayı yoğun gecekondulaşma yüzünden doğalgazın kullanılmadığını söylemesi. Tabii ki, oralarda kullanılmıyordur. Ama sorarım size, doğalgazın veya jeotermal ısının Narlıdere’den ileri gitmesini sağladılar mı?
20 YIL DAHA BİZE GELMEZ
Güzelbahçe, Zeytinalanı, Urla, İskele doğalgazdan nasibini almamış durumda ve bizler bunun en aşağı 20 yıl daha olmayacağından eminiz. Kaldı ki, jeotermali de ortaya atmamın nedeni bildiğiniz gibi Seferihisar’da olmasına rağmen buralara gelmemesi, getirilmemesi ve buralar müstakil ev ağırlıklı olduğu için şirketlerin harcayacakları paraya karşılık kârlarının az kalacak olması. Çevre ve Şehircilik Müdürü’nün önce verilen ve verilmeyen hizmetleri değerlendirip ondan sonra suçu gecekondulaşmaya atması gerekmektedir.
Serpil AMBARCI – URLA

-----

BİR ALINTI

Erhan Gölbey’den:
Sokak çocuğu diye bir şey yoktur. Çünkü sokaklar çocuk doğurmaz. O ayıp bizim.

Yazının devamı...
Belediyelere hoş bir öneri
9 Aralık 2016

YILLARDIR her gördüğümde, özellikle gençlerden oluşan bu sanatçılara şans verilmesi gerektiğini düşünürüm. Çünkü, onlar yaratıcılıklarını sergileyecek yer bulmakta güçlük çeker... Aslında bulamaz. Örneğin, metroyla yolculuk yaparken, hat boyundaki bazı duvarlara imzalarını attığını görürüz hepimiz. Grafiti sanatçılarından söz ediyorum. Türk Dil Kurumu, “Duvar yazısı” diye tanımlıyor sanatı. Bana göre “sokak-duvar sanatı” demek daha doğru sanki.

İSTENİRSE BAL GİBİ OLUR
Belediyelerin bu genç sanatçılara olanak tanıması gerektiğine inanırım. Bazı sokaklar, belki daha farklı yerler gösterilse, ne istenildiği söylense... Ve duvarlar onların sanatına teslim edilse... Her ilçenin farklı özellikleri ortaya konulsa. İzmir’i örnek alırsak... Belki Konak’ta Saat Kulesi’yle bütünleşen meydan, Kordon, Basmane ve Alsancak garları, Kemeraltı işlense. Karşıyaka, Buca, Bornova, Balçova, Narlıdere, Çeşme, Foça, Seferihisar, Selçuk, Bergama, Tire... Aklıma gelenleri saydım, her ilçede mutlaka yer bulunur. Ve işlenecek örnekler çoğaltılabilir. Tüm Ege il ve ilçelerinde de pekâlâ olur...
SEVİMLİLİK KATMAZ MI?
Hatta, adını o yöre halkının ya da belediye meclislerinin koyabileceği, “duvar sanatı sokakları” oluşturulabilir. Birçok ülkede örnekler vardır mutlaka. Hatta turistler, özellikle bulundukları kentleri anlatan çizimlerle dolu sokaklara yönlendiriliyordur. Belediye başkanları aynı düşünceyi paylaşır mı, bilemem. Bence bu tür bir girişim ilçelere farklılık, sevimlilik katar. Çok da güzel olur.
(Kültürpark’ta İzmir’in simgelerinin çizileceği özel bir yer oluşturulamaz mı?)

 

 


MESLEK EDİNMİŞLER

Gençlerin şirketi

Ve en son İzmir Enternasyonal Fuarı’ndan bir örnek. Bu sanatı sokakta öğrenip meslek edinen 8 genç stant açmış. “Coloraddx” demişler kendilerine. Aynı adlı web siteleri de var. Hobilerini işe dönüştürdüklerini söylerken, “Sokaklarda önce duvarlara adımızı yazardık. Bir süre sonra düz yazı yetmemeye başladı” demişler. Fuar’da büyük de ilgi görmüşler. (www.coloraddx.com)

-----



MERAK ETTİM!

Brangelina’yı bizim
Urla mı ayırdı yoksa

YAKLAŞIK bir yıl önce (Brangelina diye de anılan) Angelina Jolie ile Brad Pitt’in Urla’da 2.6 milyon dolara villa aldığı haberleri yer aldı medyada. Urla, gündemin ilk sırasına oturdu. Var olan ünü, daha da arttı... Sonunda Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, olayı aydınlattı, ısrarlı tutumuyla olayın balon olduğunu kanıtladı. İtalya merkezli emlak firmasına ulaşan Bildirici, bu haberle ilgili olarak, “Kanıt gösteremezseniz geçen yılki açıklamanızın spekülatif olduğuna inanacağım” demiş ve, “İstediğinize inanabilirsiniz” yanıtı almış.
VİLLA KRİZİ Mİ ÇIKTI
Sonuç olarak anlıyoruz ki, dünyaca ünlü çiftin adı kullanılarak hayali bir satış haberi uçurulmuş... Buraya kadar tamam da... Jolie ile Pitt, bir süre önce ayrıldı. Acaba bu ayrılığın temelinde Urla mı var? Nasıl mı? Belki Brad Pitt, “Sana Urla’da villa aldım” deyip de olay fos çıkınca Angelina Jolie ayrılma kararı aldı. Ya da, Jolie “İlla Urla’da villa” diye dayattı, Pitt de, “Sen de çok oldun. Yok Urla’da villa milla” diye çıkışarak sevgilisinden ayrıldı. Olmaz, olmaz...
Şaka bir yana ikili neden ayrılmıştır bilemem ama, spekülatörler bu tür haberlerle Urla’daki taşınmaz fiyatının artmasını sağlamıştır mutlaka. Amaca ulaşılmıştır muhtemel. Ne diyeyim?

-----

SÖZ
SİZİN

BAŞKA YERDEN TAŞIMAK SIKINTI YARATIR
Çeşme’nin su sorununa
kalıcı çözüm bulunsun

ÇEŞME’nin su probleminin yıllardır var olduğunu hepimiz biliyoruz. Göç ve inşaat furyasıyla, Çeşme’nin Alaçatı’yla beraber nüfusunun 3-5 sene içinde çok artacağını kolayca tahmin edebiliyoruz. Durum böyleyken, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZSU 35-40 kilometre uzaklıktaki Urla’dan su taşımak gibi palyatif tedbirlerle, problemi çözmeye çalışıyor.
TARIM OLUMSUZ ETKİLENİR
Urla için zaten kısıtlı olan su potansiyelinin bağcılık, zeytincilik, seracılık ve enginar gibi tarımı yok edeceği ortadadır. Konunun önemi ve Urla’yı da riske atabileceğini düşünerek, bu yanlışlıktan dönülüp vizyoner, ileriyi düşünen kalıcı çözümler aranması gerekir.
Nihat GÜNDÜZ

-----

BİR ALINTI
Ben de kilo vermesini bilirdim. Ama kaybetmeyi sevmiyorum. Benim olan bende kalır.
Hakan Nejdet BALA

Yazının devamı...
Seferberliğe çağırmıştım aslında çoktan başlamış
7 Aralık 2016

“(FETÖ/PDY terör örgütüne hesabınız karıştı) gibi yalanlarla  vurguna başladılar. Şehitlerin ailelerini kullanmaya kalkıştılar. Bu fırsatçılara karşı yine seferberlik öneriyorum. Camilerdeki hutbelerde bile vatandaş uyarılmalı, korunmalı.”

Bu seferberlik önerimi okuyan bir yakınım, Uşak’ta böyle bir uygulamanın öteden beri sürdüğünü  söyledi.  Merak ettim, Uşak İl Emniyet Müdürlüğü’nün sosyal medya sitelerinde gezindim, görüntüler edindim, önemli notlar çıkardım:

Camide maçta bilgilendirme

-Uşak Sportif basketbol ve futbol müsabakalarının devre aralarında telefonla dolandırıcılıkla ilgili anons yaptırılarak seyirciler bilgilendiriliyormuş.

-Müftülükle ortak çalışma yapılmış, ilçeler ve köyler dahil, vaazlarda ve hutbelerde telefonla yapılan dolandırıcılık anlatılıyormuş. Namaz çıkışlarında halka “Dikkat! Darbe fırsatçılarının oyununa gelmeyin” yazılı broşürler dağıtılıyormuş.

 

Banka personeline eğitim

- Bankalar ve PTT Başmüdürlüğü’ne bağlı merkez ve şubelerinde görevli tüm gişe personeline hırsızlık, gasp, telefonla yapılan dolandırıcılık, terör, yasa dışı eylemler ve şüpheli paketlerde işyeri güvenliğinin sağlanması konuları anlatılıp eğitimleri veriliyormuş.

-Yerel marketlerin indirim kataloglarına dolandırıcılık konusunda bilinçlendirici görsel ekler yapılıp vatandaşa ulaşılmaya çalışılmış.

 

Tiyatroyla dikkat çekmek

- Kanuni Sultan Süleyman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğretmenleri ve öğrencilerinin katılımıyla, dolandırıcılık konusuna dikkat çekmek amacıyla merkez ve ilçelerde  “Vizontele”, “Telepati” ve “Televole” isimli 70’er dakikalık drama oyunları sahnelenmiş.

- İl merkezi ve ilçelerde kurulan pazarlarda, mahalle ve köy muhtarlarına, kamu kurum ve kuruluş yöneticilerine, özel kurum ve kuruluşlarına, banka ve PTT çalışanlarına yönelik bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları sürüyormuş. Banka ve PTT görevlilerinin ihbarı sonucu çok sayıda dolandırıcılığın önüne geçilmiş.

Broşür etiket dağıtımı

- Vatandaşların yoğun olduğu bölgelerde broşür dağıtılarak uyarıcı nitelikli etiketler yapıştırılıyormuş.

- Banka ve PTT şubelerinin bulunduğu bölgelerde ‘Güven Timleri’ görevlendirilerek çok sayıda dolandırıcılık olayına suçüstü müdahale edilmiş.

- İl merkezi ve ilçelerde muhtarlar, mahalle sakinleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla huzur toplantıları yapılmış. Başta dolandırıcılık olmak üzere, birçok konuda uyarıcı bilgiler verilmiş.

 

Her yerde uyarıcı anonslar

- Dolandırıcılığın önlenmesi için halkın bilgilenmesi ve bilinçlenmesi amacıyla 2 kamu spotu hazırlanmış, sosyal medyada, yerel ve ulusal kanallarda yayınlanması sağlanarak geniş kitlelere ulaştırılması sağlanmış.

-İl merkezi ve ilçelerdeki belediye hoparlörlerinden zaman zaman uyarıcı anonslar yapılıyormuş.

Ve şöyle deniyor:  “Gelişen teknolojiye bağlı olarak dolandırıcılık olayları da çağa ayak uydurarak değişim göstermiş olup özellikle son yıllarda cep telefonu kullanıcılarına büyük mağduriyetler yaşatmış ve halen yaşatmaktadır. Vatandaşımızın suçtan mağdur olmalarını engellemek ve farkındalık çalışmaları ile bilgilendirmelerine yönelik çalışmalarımız aralıksız devam etmektedir.”

 

VATANDAŞIN MAĞDURİYETİ BİZİM MAĞDURİYETİMİZ

Kandırılmayı kabul edemeyiz

 

Uşak İl Emniyet Müdürü İbrahim Ergüder’den görüş almak istedim. Ekibin çok önemli olduğunu vurgulayan Ergüder’den, zor da olsa birkaç söz alabildim:

“Herhangi bir vatandaşımızın mağduriyeti, bizim mağduriyetimizdir. Onların dolandırılması canımızı çok yakıyor.

Kararlılıkla devam

Türk milletine özgü bir duyguyla devletine güven duyan, polis, savcı, asker denilince her şeyi bir kenara bırakan vatandaşın kandırılmasını kabul edemiyoruz. Bu yüzden bilinçlendirme çalışmalarımız ve vatandaşımızı kandırmaya, dolandırmaya kalkışanlarla mücadelemiz kararlılıkla sürecek. “

Uşak Emniyeti’ne, “Kolay gelsin” diyorum, başarılar diliyorum…

 

 

SÖZ SİZİN           

 

EMEKLİ BANKACI ÖNERİSİ

Yaşlıları özel

korumak gerek

 

Çok güzel uyarıcı bir yazı. Aklıma işin banka kanadını getirdi. Yaşım 72. Yıllardır aynı bankanın değişik şubeleriyle çalıştım. Şube değişiklikleri yer değişikliği nedeniyle oldu. Bir süre sonra çalışanlar dost haline geliyor. Tabii kimsenin, parasını çekene, 'Neden çekiyorsun' deme hakkı yok.

Hatır sorulabilir

Ama yine de yaşlı birisi telaş içinde yüklü para çekerken 'Hanımefendi, beyefendi umarım bir sorun yoktur' gibi bir hatır sormalılar. 90 yaşında birisi 480 bin lirayı nasıl çekmiş merak ettim. Bu tutarda bir parayı nakit çekmek için bankaya bir gün önceden rezervasyon yapılması lazım. Her hangi bir anda gidip hiç bir şubeden bu kadar parayı alamazsınız. Demek ki üzerinde düşünmek için bir gecelik süre var. Bence biz yaşlılara karşı bankamız da koruyucu davransın.

Güneş Günter-BODRUM

 

 

BİR MESLEKTAŞTAN

 

Kimlik fotokopisi İstiyorlar, dikkat

 

Bugünlerde değişik cep telefonlarından (t.v.bu'dan) arıyorum diyerek ısrarla kimlik fotokopisi istiyorlar. Her defasında reddettim, başka numaralardan aradılar. Ben bunalıp t.v.bu'yu aradım, (Bizden kesinlikle öyle bir arama olmaz. Biz sadece 444'lü resmi numaramızdan ararız) dediler.

 

 

ÖNEMLİ DUYURU

KİTVAK’ın kermesi yarın Tenis Kulübü’nde

 

KÜLTÜRPARK Tenis Kulübü yarın 12.00-18.00 saatleri arasında KİTVAK’ın kermesine ev sahipliği yapacak. Kermeste birbirinden güzel yılbaşı armağanları ve nefis lezzetler, kaçırılmayacak fiyatlarla alınabilir. Çok özel koleksiyon ürünlerinden, İzmir'in en güzel lezzet markalarına kadar çok geniş bir ürün yelpazesi var. Kermes biletleri kapıdan alınabilir. Kazançlı alışveriş yaparken KİTVAK’a katkı için haydi kermese.

 

BİR ALINTI

Gazeteci Engin Yavuz’dan

İnsan en çok severken insandır...
DOSTOYEVSKİ

 

 

 

Yazının devamı...
Rahat soluk almak hayal mi oluyor
2 Aralık 2016

Kapı, pencere açılmıyor, o hiç bir zaman vedalaşamadığımız kömür kokusu her yere siniyordu. “Gece ve gündüz ısı farkından kaynaklanıyor olabilir” yorumları yapıp, “Yahu doğalgaz giderek yaygınlaşıyor, çevrede kömür yakan yok gibi. Kömür kaloriferli apartman da kalmadı sanki” diyerek kirliliğin kaynağını merak ediyorduk.

DEĞERLER ÜRKÜTTÜ
Ve gazetelerde, geçen pazartesi günü haberleri görünce şok olduk neredeyse... İzmir’in havası S.O.S. veriyormuş. Sağlıksız havanın bir alt kademesi olan “hassas” düzeyindeymiş. İçimiz karardı. Çünkü mevzuat gereği, metreküp başına hava kirletici partikül maddenin en fazla 90 olması gerekiyormuş. Ve bu miktar bizim Güzelyalı’da 265, Gaziemir’de 263, Bayraklı’da 261, Şirinyer’de 208’miş.
YAKITLAR KALİTESİZMİŞ
Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Selahattin Varan, kirliliğin ısınma için kullanılan yakıtların kalitesizliğinden kaynaklandığını vurgulamış, “İzmir’in en büyük sorunlarından birisi, doğalgaz gibi temiz yakıt kullanılmıyor. Sebebi, yoğun gecekondulaşma. Bu yapıların kentsel dönüşümle yenilenmemesi neticesinde her kış bu tür sıkıntıları yaşıyoruz” demiş ve eklemiş:
“Yasa sebebiyle artık biz denetleyici olacağız. Bakanlık olarak temiz yakıt konusuna kararlar aldık. Biri doğalgaza geçilmesi konusu. Diğeri ise kömürün kalitesi. 2017’de temiz hava ve ölçüm istasyonlarının hizmete girmesiyle hava kalitesini online izleme fırsatımız olacak.”
SANAYİNİN DE PAYI VAR
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Emine Helil İnay Kınay da Aliağa’daki ağır sanayi tesislerinden kaynaklı hava kirliliğinin yıl boyunca sürdüğünü, kışın ısınma kaynaklı kirlenme de eklendiğinde sorunun büyüdüğünü söylemiş, şöyle konuşmuş:
“Kent içindeki ve çevresindeki sanayi tesisleri, taş ocaklarıyla ilgili sorunu çözmeden doğalgaz ve daha az kirletici yakıt kullanımının teşvik edildiği önlemler kalıcı olmaktan uzak. Üstelik kentin farklı ve gelir seviyesi düşük bölgelerinde kullanılan yakıtlarla ilgili sorunun sosyal boyutunun da çözülmesi gerekiyor.”
SIKI DENETİM VAR MI
Bu açıklamaları okurken bile burnuma kömür kokusu geldi sanki. Dedim ya, içim karardı ve aklıma şu sorular takıldı:
* İzmir’de bir zamanlar kömür depoları, satıcıları sıkı denetlenirdi. Şimdi de sıkı denetim var mı?
* Denetim konusunda herhangi bir yetki karmaşası var mıdır? Belediyeler bu konuda devre dışında mıdır, sorumlu mudur?
* İzmir’de gecekonduların tümü kentsel dönüşümle yenilenene kadar hava kirliliği sürecek mi?
* Sözü edilen istasyonlar kurulup, hava kalitesi online izlendiğinde ne olacak? Havayı kirletenler belirlenip cezalandırılacak mı? Hava kalitesinin kötü olduğu belirlenince ne yapılacak?
* Düşük gelir düzeyindeki ailelere bir zamanlar torba torba kömür yardımı yapılırdı. Bu yardım sürüyor mu? Sürüyorsa, kömürün kalitesi nasıldır? Hava kirliliğine katkısı nedir?
* Başta Aliağa’dakiler olmak üzere, sanayi kuruluşları, hava kirliliği açısından denetleniyor mu?
* Hava kirliliği ölçümleri sık sık yapılarak, sonuçları vatandaşla paylaşılacak mı?
BUGÜNKÜ ETKİSİ NEDİR
* Değerler sağlığı tehdit edici boyuta ulaştığında, vatandaş uyarılacak mı? (Maske takın, dışarı çıkmamaya çalışın gibi...)
* Şimdiki değerlerin sağlığa olumsuz etkisi ne boyuttadır?
Vallahi bu soruları sıralarken bile soluk almakta zorlandım... Ama çare yok. Etkili, yetkililerden bir açıklama beklemek de hakkımız değil mi?
Rahat soluk için bekliyoruz.

-----

İZMİR’DE ÇOK FARKLI BİR ETKİNLİK ADRESİ

Açık Stüdyo’dan
çok açık davet

BAHAR Nihal ve Şafak Ersözlü çiftinin kurduğu ve bir süredir çalışmalarını sürdüren Açık Stüdyo, açılış tanışmasına ev sahipliği yaptı. Borga Kantürk ve Merve Ünsal’ın “Mesafeler” adlı sunum gerçekleştirdiği açılışla ilgili söz Ersözlü çiftinde:
“Açılışımız güzel geçti. Mekanımızı ilk kez bu kadar kalabalık gördük. Çok keyifli tanışmalar yaşandı. ‘Mesafeler’ sunumu oldukça anlamlıydı. Sonuçta bizim de bu stüdyoyu oluştururken temel motivasyonumuz, sanatçı ve izleyici arasındaki mesafeyi kısaltmak, hem zemin bir platformda eşit ilişki olanaklarını araştırmaktı.”



BUGÜNKÜ PROGRAM
Önümüzdeki günlerde adını sıkça duyacağımız Açık Stüdyo’nun bugünkü etkinliklerine göz atalım:
11.00-13.00 Stresi hafifletmek için yoga çalışması. Eğitmen; Ece Ekincioğlu.
16.00-18.30 Herkes Dans Edebilir - “Dansın Yapı Taşları”. Eğitmen: Şebnem Yüksel.
20.00-20.30 5’inci İzmir Uluslararası Tiyatro Festivali kapsamında Şafak Ersözlü’den, “Ben mi Gördüm Kelebek Olduğumu Düşümde Ben Olduğunu Düşleyen Kelebek mi?”
PAZARTESİ NE VAR
5 Aralık Pazartesi saat 20.30-22.00 arasında “Bedende enstrümantal seslendirme, ritim ve hareket uygulamaları” var. Eğitmen de Tonguç Gökalp.
Açık Stüdyo’nun adresi: Etiler Mahallesi 1265 Sokak No: 8/201 Emek İş Merkezi-Konak. (Tarifi de şöyle: Basmane Mürselpaşa Caddesi’nden Kahramanlar’a doğru giderken Blue Hotel’in yanındaki sokak.)
İletişim bilgileri: www.acikstudyo.com - info@acistudyo.com (0-541 470 75 35)

-----

SÖZ
SİZİN

KOAH hastaları için
elektriğin önemi

BİRÇOK insanın hislerine tercüman olarak hayati bir konuyu kamuoyuyla paylaşmak istiyorum. Sigaranın nihai intikam şekli KOAH. Benim gibi 25 sene basketbol oynasanız, 15 sene yüzseniz (profesyonel) bile, sigarayı içerseniz, akciğerlerinize gitmemek üzere mirasını bırakıyor.
EVLERDE HAYATİ CİHAZLAR
Bu insanlar evlerinde nibülatör ve oksijen makinesi bulundurarak ani ataklarda veya gerektiğinde bu aletlere bağlanıp yaşamaya devam ediyor. İzmir ve yöresinde elektrik kesintileri malum.
KESİNTİ OLMAMALI
Ancak geçenlerde hükümetin bir kararı tebliğ edildi. (KHK mi bilmiyorum) Evlerinde solunum cihazı bulunan abonelerin elektriğinin hiçbir şekilde kesilmemesi... Ben de kullandığım için elektrik abone-işletmeye yazarak gerekli talimatın verilmesini rica ettim. Çok seyahat ediyorum. Dönüşte bakıyorum, 20-30 lira için elektrik kesilmiş. Konu çok önemli.
Öner Yıldırım ILGAZ

-----

BİR ALINTI

Gazeteci Engin Yavuz’dan...
Size kalmayacak dünya için size kalacak acılar biriktirmeyin (Halk deyişi).

-----

DİKKAT DİKKAT

Soğuk havada sokakta kimse kalmasın. İzmir’de sokaktaki kimsesizlere yardım için arayın:
361 71 51 - 361 00 82

Yazının devamı...
Tele vurguna geçit verme
30 Kasım 2016

 “Telefonda kendisini polis, savcı, asker olarak tanıtıp, (adınız veya banka hesabınız FETO/PDY terör örgütüne karıştı) diyerek para veya altın isteyenlere inanmayınız.”

 

Polisten cep telefonlarına yine bu uyarıcı mesaj geldi. Birkaç gün sonra da gazetelerde bir haber: “Konya’da 90 yaşındaki, yürümekte güçlük çeken bir kadını telefonla arayıp, kendilerini polis olarak tanıtanlar, bankalara götürüp tam tamına 480 bin lirasını çektirip almış.”

 

Yinelemekte yarar var

Cep telefonuma mesaj gelip bir de bu haberi okuyunca,  daha önce bu konudaki yazdıklarımı özetleyip önerilerimi yinelemeye karar verdim. Yinelemekten de bıkmayacağım.

 

“15 Temmuz öncesi, özellikle telefonlar aracılığıyla,  ‘Terör örgütü hesaplarınıza girdi, temizlemek için operasyon yapacağız’ gibi, ‘polis savcı, asker’ imzalı aldatmacalarla çok kişinin canı yandı. Binler, hatta bazen milyonlarca lira dolandırıldı. Polis vatandaşı uyarmaktan bıkmadı. Cep telefonlarına mesaj çekildi, elektrik faturalarına ‘DİKKAT! Telefonda kendilerini polis, asker, savcı olarak tanıtan ve sizden para, altın isteyen şahıslara inanmayın. 155 Polis İMDAT’  notları konuldu, bazı yerlerde pankart bile asıldı.

 

Yöntemi değiştirdiler

Ve 15 Temmuz sonrası dolandırıcılar yöntem değiştirdi. Bu kez, yine telefonlardan, kendilerini polis, savcı, asker olarak tanıtanlar,  ‘Adınız, hesabınız FETÖ/PDY terör örgütüne karıştı ‘ aldatmacası ön plana çıktı, para istenmeye başlandı.. Maalesef yine çok kanan oldu, binlerce lira kaptırıldı, evler satıldı. Bazı olaylar medyaya yansıdı. Bazı kurbanlarsa sessiz aldı. Son olaraksa bu kötü niyetliler, 15 Temmuz şehitlerini kullanmaya başladı. Şehit ailelerine yardım bahanesiyle para toplama çabasına girdi. İzmir’de Valilik ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı vatandaşları uyardı. Yeter mi? Bana göre yetmez. Bu nedenle dolandırıcılara karşı seferberlik öneriyorum, aklıma gelen önlemleri sıralıyorum:

 

Seferberlik önerisi

-Polis, jandarma cep telefonlarına uyarıcı mesajları, arttırarak sürdürmeli.

-Elektrik, su faturalarına uyarıcı yazılardan vazgeçilmemeli.

-Camiler de devreye sokulmalı, örneğin cuma hutbelerinde vatandaş uyarılmalı. (Uyarı yapılıyorsa, sıklaşarak sürdürülmeli)

-Uygun yerlere (Meydan, çarşılar, AVM’ler gibi) uyarıcı yazılar asılmalı.

-Gerekirse billboardlardan yararlanılmalı.

-Muhtarlıklara da uyarılı yazılar konulmalı.

-Esnafa, hatta evlere el ilanları dağıtılmalı.

-Toplu taşım araçlarına da uyarı levhaları asılmalı.

(Bu uyarı yazılarında, el ilanlarında başvurulacak yerle ve telefon numaraları mutlaka bulunmalı)

-Belediyeler de bu konuda devreye girmeli, uyarı önlemleri almalı.

-Televizyonlarda uyarıcı kamu spotları yayınlanmalı.

Öneriler çoğaltılabilir. Dolandırıcı kurbanlarına çok üzülüyorum. Birçok insan evinden, barkından bile oluyor. Bu yüzden kötü niyetli fırsatçılara karşı herkes el ele vermeli. Bu dolandırıcılara göz açtırılmamalı. Dilerim bu kötü niyetlilerin can yakması son bulur.”

Dedim ya… Bu konuda yazmaktan bıkmayacağım. Herkes yakınlarını uyarmalı, bu fırsatçılara kanmamalı. Aman DİKKAT!

 

İÇ RAHATLATAN SÖZLER

Güvenli bir şehrin emniyet müdürüyüm

“Güvenli bir şehrin emniyet müdürüyüm. İstatistiklerle, İzmir’in güvenli bir kent olduğuna dair resmi bir yazı verebilirim.”

İzmir İl Emniyet Müdürü Hüseyin Aşkın’ın sözleri bunlar. Milliyet Ege’deki habere göre İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, yeni müdür Aşkın’ı ziyaretinde, kruvaziyer gemilerin güvenlik gerekçesiyle İzmir’e gelmediğini söylemiş. Aşkın da yukarıdaki yanıtı vermiş ve eklemiş:

 

En üst seviyede hizmet

 

“İzmir, terörden en az etkilenen metropol. Terörle mücadele açısından çok ciddi operasyonlar yaptık. Bu operasyonlarımız devam edecek. Hiçbir boşluk vermemeye çalışıyoruz. Ne kadar risk varsa ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. İzmir halkına en üst seviyede güvenlik hizmeti sunmaya çalışacağız. Artık halkımızın yoğun oluğu yerlerde yürüyen polisler göreceksiniz.”

Bir kentin güvenliğinden sorumlu bir kişinin bu sözleri, o kentte yaşayanları rahatlatır elbette. Aşkın ve ekibine başarılar diliyor, “Kolay gelsin” diyorum…

 

SÖZ SİZİN

Gece çalışma izni

neden verilmiştir

Belediyeye tabii ki başvuruda bulunduk. Sizin aracılığınızla da sıkıntımızı okuyuculara duyurduk. Ancak benim anlam veremediğim; bu izni veren kişi ya da makamın nasıl böyle bir izin verdiği? Neye dayalı olarak bizlerin bu şekilde rahatsızlık içinde kalmamıza sebep olduğu? Nedir gece çalışmaya sebep? Bu sorularımın yanıtını almak istiyorum.

 

Yanıt bekliyorum


Daha çoğaltabilirim sorularımı? Yeter ki açıklayıcı ve ikna edici bir yanıt alabileyim.
Hepimizin ortak sebepleri yok mu? Hepimiz huzurlu, mutlu, yaşanılası bir şehir demiyor muyuz ? Öyleyse neden yanlışlar yapmaya devam ediyoruz?
Yapılan bir yanlış var, düzeltilmesini rica ediyorum.

Pınar Amon

 

BİR ALINTI

 

Erkan Sevinç’ten: Kötü günler de yaşayacağız elbet. Yaşayacağız ki, iyi günlerimizin bir anlamı olsun.

 

 

 

 

Yazının devamı...
Binlerce öğrenciyle aileleri rahatladı
25 Kasım 2016

BU iş çok iyi oldu. Ne mi? “Belediyelerin TEOG ve üniversite sınavlarına hazırlanan çocuklar için açtığı eğitim merkezlerinin kanun hükmünde kararnameyle kapatılması, özellikle dar gelirli aileleri zorda bıraktı. Peki ne yapılmalı? Bana göre o övündüğümüz ‘İzmir farkı’ gösterilmeli” diyerek, CHP ve AK Parti’nin öncü olmasını, İzmir milletvekillerinin sorunu çözmesini önermiştim. CHP Milletvekili Murat Bakan’ın TBMM Başkanlığı’na bir yasa önerisi sunduğunu anımsatmıştım. Bakan, yalnızca İzmir’de 14 bin 278 öğrenciyle 308 öğretmenin mağdur olduğunu savunarak, yanlıştan dönmek için tüm milletvekillerine işbirliği önerip, KHK’den ‘belediyeler’ ibaresinin çıkarılmasını istemişti.


HERKESİN PAYI VARDIR
Ve çok önemli bir adım atıldı, kararnamedeki “belediyeler” ibaresi çıkarıldı, “Belediyeler, milli eğitim müdürlükleri ile yapılan ve bakanlıkça onaylanan ortak işbirliği protokolleri çerçevesinde örgün eğitim programlarına destek mahiyetinde ücretsiz kurslar açabilir” ifadesi yer aldı. Öncelikle bu düzeltmede emeği geçen herkesi kutluyorum. Çünkü, iktidar milletvekillerinin de bu geri adımda payı olduğuna ve “İzmir farkı” örneği sergilendiğine inanıyorum.


YURTTAŞ OLARAK GÖREV
Murat Bakan geçen salı günü, Ankara’da havaalanından aradı, heyecanla gelişmeyi bildirdi ve değerlendirdi:
“İzmir’de 15 bin çocuğa ücretsiz eğitim veren, onların anayasal eğitim hakkını, fırsat eşitliğini sağlayabilmek için bütçesinden para ayıran, bunu yaparken kendisi gibi olmasını, düşünmesini beklemeyen, ailelerin siyasal yapılarına göre çocukları kategorize etmeyen, her yurttaşın eşit ve ücretsiz olarak yararlanabildiği kurslar açan yerel yönetimlerin gençlik merkezlerini savunmak sadece bir milletvekili olarak değil, duyarlı bir yurttaş olarak da görevimizdir.


ERDEM GÖSTERENLERE TEŞEKKÜR
İzmir Milletvekili olarak bu bilinçle bu görevi yapmaya çabaladım. Eğitimin devam etmesi için TBMM’ye teklifimizi sunduk. Amacımız bağcı dövmek değildi, bağı virane olmaktan kurtarmaktı. Çabamız sonuç verdi ve belediyeler ücretsiz eğitim vermeye devam edecek. Bu durum beni çok mutlu etti. Burada bu yanlıştan dönme erdemi gösterenlere de teşekkür ediyorum. Ben daha önce de siyasetin bilgi ve üretkenlik temelinde, ilkeli uzlaşmalarla yapılması gerektiğini çokça ifade ettim. İzmir’de kapatılan vakıf üniversitelerinin devlet üniversitesi olması için verdiğim kanun teklifi de tüm İzmir milletvekillerimizin imzası ile yasalaştı ve İzmir iki üniversite kazandı.


BU YAKLAŞIM ÇOĞALMALI
Bu yaklaşımı ve uzlaşıyı çoğaltmak gerekir. Ben belediyelerin eğitim merkezleri ile ilgili olarak da aynı yaklaşımla, ‘benim kanun teklifimi destekleyin birlikte çıkaralım’ dedim ve bu sesimiz Bakanlar Kurulu’ndan yankı buldu. Bu yanlıştan dönülmesi son derece sevindiricidir. Bağı korumaya, bağcıyı görevini hakça yapmaya davet etmeye devam edeceğiz. Işık inatçıdır, sızar karanlığın bağrına...”
İzmir Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi de düzenleme çerçevesinde gerekli çalışmayı yapacaklarını açıkladı.
Bu aşamaya gelinmesinden mutluluk duyuyorum. Dilerim bir aksilik çıkmaz, gerekli çalışmalar yapılır, binlerce öğrenciyle anne ve babaların çaresizliği bir an önce giderilir. Aslında giderilsin ve her şey yolunda gitsin. Umutlar asla tükenmesin. Nokta.

-----


ALKIŞ ALKIŞ ALKIŞ

Balçova artık
Türkiye’ye örnek

BAKANLAR Kurulu, İçişleri ve Milli Eğitim bakanlıklarının ortak çalışması ile Türkiye’deki 54 bin okulda güvenlik amacıyla MOBESE uygulamasını hayata geçirmeyi kararlaştırdı. Böylelikle okul önlerinde yaşanan olayların ve suçların önüne geçmenin hedeflendiği açıklandı. Gelelim bizim buralara. Ne alakası mı var? Var, var... Hem de Balçova’yla. Çünkü 10 yıl önce gerçekleştirmiş bu işi... Üstelik de belediye!
Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya, emniyet müdürlüğüne de sistem odası kurduklarını anımsatarak şunları söyledi:


SUÇ ORANI ÇOK DÜŞTÜ
“Okulda uyuşturucu satan çeteleri ayırmak isteyen bir müdürümüz bıçaklandıktan sonra dönemin kaymakamı ve emniyet müdürümüz ile nasıl bir çözüm bulacağımızı konuştuk. En iyi sistemin MOBESE olacağını değerlendirdik. Biz çocuklarımızın güvenliği için bu projenin maliyetini üstlendik. Tamamını kendi bütçemizle yaptığımız 26 km fiber altyapımız ve 350 HD kameralık MOBESE Sistemi ve güvenlik güçlerimizin gayreti ile Balçova şu anda suç oranı en düşük ilçelerden birisidir. Geç de olsa ülkedeki tüm okullarda bu sistemin kurulmasını çok olumlu buluyorum. Çünkü çocuklarımızı koruyamazsak ülkemizi koruyamayız.”
Balçova’yı kutluyorum.

-----

SÖZ SİZİN... OKUR KÖŞESİ...


İNŞAAT YAKINMASI

Gece çalışma
izni bezdirdi

ART arda iki mesaj aldım. İlki şöyleydi:
“Atatürk Caddesi, No: 186/1 Arpacıoğlu Apartmanı’nda oturuyoruz. Yanımızda inşaat var. Geceleri 03.00’e kadar çalışıyorlar. (hatta sadece gece çalışıyorlar ???)
Birkaç defa polis ve belediyeye haber verdik. Değişen bir şey olmadı. 24 saat çalışma izinleri varmış! Anlayamadığım belediyenin böyle bir izni nasıl verdiği?
UYKUMUZ BİTTİ
Benim TEOG sınavına girecek bir oğlum var, yaşlısı var, hastası olan var bunlar sebep değil, hepimiz insanız gece uykumuz var! Ancak alınmış izinle bizi uyutmayan bir inşaat da var... Konu ile ilgili ne yapılabilir bilmiyorum? Çünkü dediğim gibi belediye 24 saat çalışma izni vermiş!!”
Ve ikinci mesaj:
“Dün gece de çalıştılar!! Biz yine uyumadık. Üstelik bugün benim oğlum için önemli bir gün. Dün gece kulaklık taktık kulaklarına ve niye? Çünkü 24 saat çalışma izni vermiş belediye!”
Pınar AMON

-----

BU SESE KULAK VERİLMELİ

Bir yılan hikayesi:
Karşıyaka İstasyonu

KONUYU İZBAN Projesi gündeme geldiğinden beri takip ediyorum da sizlere yakın geçmişi hatırlatmak istiyorum. İstasyonun restorasyonu TCDD tarafından 270 gün (9 Ay) içinde bitirilip teslim edilmesi şartıyla 20 Şubat 2014’te ihale edildi. 20 Kasım 2014 teslim tarihi geldiğinde yüklenici işi bitirmediği gibi, yapılan uyarıları göz ardı edip gerekli önlemleri de almadığı için tarihi binanın bir bölümü araçların üzerine yıkıldı.
Bu gün 22 Kasım 2016. Farkındalık yaratmak için 22 Kasım 2014 tarihinde istasyon önünde yaptığımız basın açıklamasının ikinci yılı. 20 Şubat 2014 ihale tarihinden bugüne 32 ay, yani 960 gün geçmesine rağmen Karşıyaka tarihi istasyonu gördüğünüz gibi teslimi yapılmamış durumda. Bu tarihi yapının bir an önce Karşıyaka’ya Kent Müzesi olarak kazandırılmasını umut ediyorum.


TUFAN ATAKİŞİ
Ve ekliyor Atakişi: “Bir toplumu yok etmenin en kolay yolu, geçmişini unutturmaktır. Kent belleği geleceğe bırakacağımız en büyük mirastır. Ben tarihsel görevimi yapıyor, gelecek kuşaklara kayıt, bilgi ve belge bırakıyorum.”

-----

BİR ALINTI

Sağlam çocuklar yetiştirmek, bozuk yetişkinleri düzeltmekten daha kolay.
(TV dizisi)

Yazının devamı...