(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Ayşe Tolga" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Ayşe Tolga" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.

Ayşe Tolga

Güç seninle olsun...
28 Temmuz 2016

Serinin 1977 yapımı ilk filmi “Yıldız Savaşları: Yeni Bir Umut”u seyrettiğimden beri hayranıyım. Yıldız Savaşları, George Lucas’ın muhteşem vizyonu ile oluşturulmuş bir evren.
“Star Wars” serisi bana göre aslında insan ruhundaki ikiliği anlatan bir felsefe ile görsel olarak tasarlanmış bir evreni anlatır.
Felsefesi ve içeriğiyle aslında bilimkurgu filminden öte şeyleri anlatır, çok derin bir filmdir. Bu nedenle de 1977’den günümüze daha da kuvvetlenerek gelmiştir. Serinin devam filmleri, bilgisayar oyunları, kostümleri, sahne tasarımları, sözleri, müzikleri ve filmin kahramanları ile bir bütündür.
Büyük hayranı olduğumu bildikleri için, United International Pictures’ın Türkiye’den özel davetlisi olarak bir tek bendenizin katıldığı “Star Wars Celebration Europe” ise muhteşemdi... Peki, Yıldız Savaşları Kutlamaları nedir?
Bu 2 veya 3 gün süren, tüm dünyadan Star Wars hayranlarının toplandığı bir etkinlik aslında. İlk kez 1999’da Colorado’da “Star Wars: Episode I – The Phantom Menace”in tanıtımı için başlatılan bu ekinlik o kadar sevilmiş ki tam 11 tane düzenlenmiş.
15-18 Temmuz’da, Londra Excel Kongre Merkezi’nde düzenlenen son etkinlik, kutlamaların Avrupa ayağı idi.
3 günde 10 bin ziyaretçinin gezdiği, paneller, özel gösterimler, söyleşiler, sergiler, etkinliklerle dolu dolu geçen bu etkinlikte harika şeyler gördüm...


ETKİNLİKTE NELER VARDI

Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelen binlerce Star Wars hayranını buluşturan etkinlikte neler vardı neler...
- Paneller ve özel gösterimler...
- Sergiler ve açık artırmalar...
- Film gösterimleri...
- Star Wars filmlerinde kullanılmış çok özel ve nadir parçalarının koleksiyonları...)
- Star Wars logolu ürünler...
- Star Wars oyunları: Lego, EA ve PS başta olmak üzere lider dijital oyun firmalarının oyunlarının tanıtıldığı oyun alanları...
- Star Wars kostümlü hayranların
gösterileri
Etkinliğin düzenlendiği ilk gün Londra Excel Kongre Merkezi’ne vardım ve hemen keşfe başladım. Kongre merkezinin tüm salonlarına yayılmış olan sayısız firmanın standları çok etkileyiciydi. Ev dekorasyonundan mimariye, modadan uçak şirketlerine kadar filmin etkilediği sonsuz markanın ürünlerini bir arada görmek ilginçti.

 

YENİ FİLMİN KAMERA ARKASINI İZLEDİM

 

Tabii bir de paneller vardı...
İlk Star Wars üçlemesinin yıldızları Luke Skywalker’ı oynayan Mark Hamill ve Prenses Leia olarak izlediğimiz Carrie Fisher’ın panellerinde, geçmiş filmlere ait sorular dışında kayda değer çok şey konuşulmadı belki ama çok tatlıydılar.
Serinin Aralık 2016’da vizyona girmesi beklenen son filmi “Star Wars Anthology: Rogue One”ın (Bir Yıldız Savaşı Hikayesi) yönetmeni Gareth Edwards, yapımcı Kathleen Kennedy, filmin oyuncuları Diego Luna, Riz Ahmed, Donnie Yen, Felicity Jones, Mads Mikkelsen, Alan Tudyk ve Forest Whitaker dışında komutan kılığıyla sahneye girip bizi korkutan Ben Mendelsohn şahaneydi.
Gareth Edwards’ın ilk kez bizlerle paylaştığı filmin kamera arkası videosuna dayanarak söyleyebilirim ki, günümüz dünyasına yakın mekanlarda çekilen ilk Star Wars filmi A new Hope’un fotografik diline benzeyen kareleriyle, Rogue One alışkın olmadığımız Star Wars filmi vaat ediyor.

 

HAN SOLO, 2017’DE DİRİLİYOR

Katıldığım bir diğer panel ise çekimlerine 2017 Şubat’ında başlanması planlanan “Han Solo: Star Wars Story” ekibinin yer almış olduğuydu. Burada nasıl bir hikayenin geleceğiyle ilgili keyifli ipuçları sunuldu.
Lucas Film senaryo ekibinin deneyimli yazarı Pablo Hidalgo’nun sunduğu panelde, Lucas Film Başkanı Kathleen Kennedy, filmin yönetmenleri Chris Miller ve Phil Lord, geçen sezon izlediğimiz serinin son filmi “Star Wars: Episode VIII-Güç Uyanıyor” filminin yönetmeni Rian Johnson ve filmin tatlı kahramanı Finn’i şahane canlandırarak bizi kendine aşık eden John Boyega’yı görmek şahaneydi.
Fakat bu panelde sürpriz vardı, işte o beni benden aldı. “Star Wars: Episode VIII-Güç Uyanıyor” filminde ölen Han Solo karakteri, 2018’de vizyona girecek “Han Solo: Star Wars Story’de tekrar ekrana gelecek.
Filmin yönetmenleri Chris Miller ve Phil Lord, aylarca uğraşın sonunda ilk görüştükleri aktörde karar kıldıklarını açıkladı.
Hey, yeni Han Solo meğerse Koen biraderlerin harika filmi Hail Cesar’da Hobie Doyle olarak izlediğimiz Alden Ehrenreich’miş!

 

NELERi SEVDiM

* Koleksiyonerlerin standlarını ve muhteşem ürünleri
* Star Wars tablolarını
* Star Wars fanlarının yaratıcı kostümlerini
* Farklı markaların Star Wars temalı ürünlerini
* Minik Jedi’ların eğitimlerini
* Vintage Star Wars oyuncaklarını (Ben de harika bir ışın kılıcı ve Jabba’nın dönüşü serisindeki Prenses Leia oyuncağını kaçırmadım)

 

Yazının devamı...
Bulaşmasından korkma, İyilik Her Yerde.
4 Mayıs 2016

Anneler günü. Bana göre, annelik demek bir insanın dünyaya gelmesine vesile olmak ve onun büyütmek değil. Onunda beraber kendini de doğurup, büyümek demek. Evlat kolay yetişmiyor derler di de anlamazdım. Anne olunca anlıyormuş insan. Kızımın doğumundan sonra, dünya üzerinde yaşayan her insanın bir annenin evladı olduğunu anladığımdan beri, her insana derin bir şefkat besler oldum.

 Çevremde bebek sahibi olmak isteyen ne çok arkadaşım var bilseniz. Çok geç yaşta anne oldum, hayatta gerçekleştirmek istediğim önceliklerimden dolayı. Anne olmaya hazırlandım, kendimi hazır hissettiğimde bebek sahibi oldum. 

Hayat hiç birimiz için kolay değil. Hepimizin hayatında zorluklar var. İş hayatımız, sosyal çevremizde dengeleri sağlamayı çalışmak annelikle beraber bazen bizi zorlayabiliyor. Bir de çocuklarımızın hayatındaki zorluklar var, çocuklarımız büyüdükçe yaşadıkları çevreyle sorunlar yaşarken, işte o noktada bizlerin en önemli görevi burada başlıyor. Onları bu zorluklarla baş etmede nasıl yönlendirdiğimiz geleceklerini belirliyor. Şiddetsiz, sağduyulu, şefkatli, erdemli, sevgi dolu ve  her şeye saygılı, özgüvenli ve özdeğer duygusuna sahip çocuklar hedef olmalı.

 Annelik demek, kahraman olmak demek. Annelik demek, hayatta olan ne olursa olsun, yüzünde kocaman bir gülümseme ile evlatlarının karşısına çıkmak demek. Yumuşak ama güçlü, esnek ama kararlı, şefkatli ve disiplinli ama her şeyden önemlisi eğlenceli olmak  demek. Ciddiyet bir çocuğa sunulacak son şey. Çocuklarımız bizim aynamız. Davranışlarımızı, tepkilerimizi kopyalıyorlar. Kendimizle ve  hayatla iletişimimizle onlara kendi hayatlarında kopyalacakları rol kahramanları oluyoruz.

Anne olunca anladım ki,  her zaman elinden gelenin en iyisini yapmalı. Tabi ki hatalarımız olacak, ancak ne olursa olsun, bu hatayı görebilmek, düzeltebilmek ve daha iyisini yapabilmek isteğinde olalım.

Çünkü çocuklarımız bu hayatı nasıl yaşayacaklarını bizlerden kopyalayarak öğrenecekler. Biz çocuklarımızın rehberleriyiz .

Ve, inanın iyi rehberler yanılmayan değil, yanılsa da doğrudan vazgeçmeyen insanlardır.

Anneler üzerine ilk anneler gününde bana gelen hediyenin üstünden yazarını bilmediğim şahane bir hikaye paylaşmak isterim.

Bir zamanlar dünyaya gelmeye hazırlanan bir çocuk varmış.

 Bir gün Allah’a sormuş;

"Allahım, beni yarın dünyaya göndereceğini söylediler. Fakat, ben o kadar küçük ve güçsüzüm ki, orada nasıl yaşayacağım?"

"Tüm meleklerin arasında senin için bir tanesini seçtim, O seni bekliyor olacak ve seni koruyacak. Meleğin sana hergün şarkı söyleyecek ve gülümseyecek. Böylece sen onun sevgisini hissedecek ve mutlu olacaksın."

"Peki, insanlar bana birşey söylediklerinde, dillerini bilmeden, söylediklerini nasıl anlayacağım?"

"Meleğin sana dünyada duyabileceğin en tatlı ve en güzel sözcükleri söyleyecek. Sana konuşmayı, dikkatle ve sevgi ile öğretecek."

"Peki, ben seninle konuşmak istersem ne yapacağım?"

"Meleğin sana ellerini açarak bana dua etmeyi de öğretecek."

"Dünyada kötüler olduğunu da duydum. Beni onlardan kim koruyacak?"

"Meleğin seni kendi hayatı pahasına da olsa koruyacak."

"Fakat, ben seni bir daha göremeyeceğim için çok üzgünüm."

"Meleğin sana sürekli benden söz edecek ve ulaşmanın yolunu öğretecek."

O sırada cennette bir sessizlik olur ve dünyanın sesleri cennete kadar ulaşır. Çocuk gitmek üzere olduğunu anlar ve son bir soru sorar;

"Şimdi gitmek üzere isem, benim Meleğimin adı ne?"

"Meleğinin adının önemi yok yavrum. Sen onu, "ANNE" diye çağıracaksın."

 Bugün benim için ayrıca önemli sevgili okur,

Çünkü, 8 Mayıs Pazar günü İzmir’deyim,  “Wings for Life” koşusunda koşuyorum. Nedir “Wings for Life” koşusu?  

Omurilik felci çok basit kazalar sonrası herkesin başına gelebilecek bir sakatlık. Tüm dünyada omurilik sakatlanması nedeniyle engelli olan 3 milyon kişi var ve her yıl 250 bin kişi omurilik zedelenmesine yol açan bir sakatlık geçiriyor. Bu kadar çok hayatı etkileyen bir sorun olan omurilik felcinin tedavisine yönelik araştırmalar çok kısıtlı ve desteklenmesi gerekiyor.

 Omurilik felcinin tedavisine yönelik araştırmalara kaynak sağlamak için, Dietrich Mateschitz ve Heinz Kinigadner tarafından kurulan Wings For Life Vakfı, 2004 yılından bu yana faaliyet gösteriyor. Kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Wings For Life Vakfı, gerçekleştirdiği etkinlikler ve toplanan bağışlar ile omurilik felcini kesin tedavi bulmayı amaçlıyor.

 

Wings for Life, bugüne kadar Harvard Tıp Fakültesi, Cambridge Üniversitesi ve Charite Berlin gibi kurumlarda yapılan 124 omurilik araştırması projesine fon sağlamış. Omurilik zedelenmeleri için dünyada ilk olacak tedaviyi bulmak için çalışan “Wings for Life” vakfı, bu çalışmalara dikkat çekmek ve fon sağlamak amacıyla Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 34 ülkede aynı anda gerçekleşecek  “Wings for Life” koşusu bu sene 8 Mayıs Pazar günü saat 14:00’da İzmir’de başlayacak. Ben ve 8 Haftada Değişim Programımın ekibinden benimle koşmaya başlayan güzel arkadaşlarımla tekerlekli sandalyedeki bir kardeşimizi iterek koşacağız.  Dualarınızı ve iyi dileklerinizi bizlerden esirgemeyin, tabanlarımızdaki rüzgar olun.

 

Yazının devamı...
Ayşe'nin iyi yaşam kuralları
28 Nisan 2016

İnsanlar hastalandıkça hastanelere ve ilaçlara sarılıyor ancak, ilaçlar, operasyonlar ve gıda takviyeleri dışında günümüzün tıp ve ecza dünyası bize fazlaca bir şey veremiyor. Gerçekten besleyiciliği olan canlı gıdalarla beslenmek, iyi su içmek, kaliteli bir uyku uyumak ve stresle baş etmeyi öğrenerek daha dengeli bir duygusal yapıya sahip olmak gibi gerçekten basit şeyler pek anlatılmıyor. Kendimizi tam anlamıyla sağlıklı hale getirmek ve öyle kalabilmek gerçekten bazen zorlayıcı. Gün içerisinde sokakta veya bir mağazada iken bana gelip, ‘bende sağlıklı olmak istiyorum, ancak yapamıyorum, ne yapmalıyım ‘ diye soran pek çok insan var çevremde. Bugünlerde bunu düşünüyordum. Bu kişilere ne cevap veriyorum biliyor musunuz? Sağlıklı olmadığını düşünerek başlayabilirsin.


Peki nasıl?

Yapacağımız ise basit..


Ayşenin İyi Yaşam Kuralları


Kararlı Ol: Kendini Sağlıklı Bir İnsan Olarak gör ve tanımla. Umarım sağlıklı olurum, sağlıklı olmak istiyorum yerine sağlıklıyım terimini getir. Senin için sağlıklı olmak ne demektir, öncelikle bunu bir netleştirin. Senin için olanla başkları için olan aynı değildir. Hayatına, kapasitene ve şu anki durumuna bağlı olarak net ol. Mesela benim sabah 08.00’de bitirdiğim 8 KM’lik sabah koşumun ardından zencefil çayımı içtiğim instagram fotoğrafım değil. Sağlığın ne olduğunu netleştir. ‘Hareket etmem gerektiğinde, üşenmeden spora gidiyorum. Sabahları beni iyi hissettirecek ve iyi enerji verecek gerçek gıdaları yiyorum. Susadığımda sadece su içiyorum’ gibi olumlamaları hayatına soktuğunda, seçimlerinin etkilerine inanamayacaksın.


Olmazsa Olmazlarını Netleşir!
Sağlıklı yaşam için nelere ihtiyacın olduğunu netleştirdiğine göre, hayatında neler olmazsa olmaz netleştir ve uygula. Mesela haftada 3 gün mutlaka spor yapacağım, ya da asla ekmek ve benzeri şeyleri yemeyeceğim, proteinsiz beslenmeyeceğim benim olmazsa olmazlarım. Bu kurallarını alışkanlık haline getirmen iyi yaşamın kapılarını açacak.


Kendini Olduğun Gibi Kabul Et. Olmak istediğin kişi ve yaşamak istediğin hayat tarzını netleştirdiğinde, işin sadece alışkanlıklarını kazandırmak olacak. Bu nedenle, adımların küçük olabilir, ama uzun vadede kendine verdiğin sözü ve kazandırmak istedğin alışkanlıkları unutmadığın sürece sorun yok. Şu anda detoksunun 3. Gününde belki baş ağrıları ile kıvranıyor, açlıktan miden gurulduyor, spordan sonra kaslarını kaldıramıyorsun. Hiç biri sorun değil, sen bu yolda fedakarlık ve azimle devam edeceksin. Beğendiğin giysinin içinde harika görünmek hedefin. Bu yüzden kendini hırpalama, sürece güven.


Mütevazi Kahramanlar, Süper Besinler..


Süper besin çılgınlığı bitecek gibi durmuyor. Sağlık açısından sayısız yararı olan süper besinler, kilo vermenizi de destekliyor. Kilo vermenize yardımcı olacak süper besinler nelerdir aşağıda listeledim. Tabi ki bu gıdaları, uygun bir beslenme ve hareket düzeni ile beraber yemeniz önemlidir.


1-) Badem


Badem, temel besleyici maddelerle dolu olduğu bilinen sağlıklı gıdalardan biri. Eskiden, yağlı oldukları için bademden uzak durulurdu. Fakat daha sonra kanıtlandı ki, bademin içerdiği yağ, aslında vücut için faydalı. E ve B vitamini, lif ve çoklu doymamış yağ asidi açısından da zengin.


Badem, tokluk hissinin uzun sürmesini sağlar. Meşhur taş devri diyetinde bulunur ve gün boyunca atıştırmanız için de idealdir. Yalnız bademli dondurma sayılmaz, aklınızda olsun.


2-) Acı Arnavut biberi


Acı baharatlar herkesin harcı olmayabilir ama kilo vermeye yardımcı olurlar. Arnavut biberinin içinde kapsaisin bulunur. Kapsaisin, biberlere acılığını veren ve kilo vermeye katkıda bulunan maddedir. Bu bileşen, çeşitli aktiviteler esnasında vücudun daha fazla kalori yakmasını sağlayacak şekilde metabolizmayı hızlandırır. Ayrıca terlemeye, dolayısıyla toksinlerin vücuttan atılmasına sebep olur.


Yemeklerinize biraz acı Arnavut biberi eklemek, midedeki kan akışını hızlandırır ve daha fazla besleyici maddenin emilmesini sağlayarak yemeklerin sindirilmesine yardımcı olur.


3-) Chia


Chia, faydalı özellikleri Aztekler tarafından keşfedilen bir mahsul. Güç veren bir besin olan chia, eskiden, uzun yolculukları boyunca dayanıklılıkları artsın diye ulaklar tarafından kullanılırdı. Bu tohumlar çok küçük olsa da, bol bol omega-3, protein ve lif içerirler. Belirgin bir tatları olmadığı için de, istediğiniz her türlü yemeğin içine ekleyebilirsiniz. Buna enerji içecekleri, soslar ve kahvaltılık gevrekler de dahil.


Chia tohumu lif açısından zengin olduğu için, uzun süre tok kalmanızı sağlar. Diğer yiyeceklere karıştırıp yediğinizde, sindirimi de yavaşlatmış olursunuz. Ayrıca omega-3 bileşenlerine sahip olduğu için, kas gelişimini destekler. Chia tohumlarını, genelde hamur işlerinde yumurtanın yerine kullanılan, toz haline getirilmiş şekilde de bulabilirsiniz.


4-) Avokado


Kilo verme çabanızda işinize en çok yarayacak gıdalardan biri de, avokadodur. Oldukça yağlı olmasına rağmen, bunlar sağlıklı yağlardır ve açlığı azaltarak, besinlerin emilimine yardımcı olur.


Lif, C ve B vitamini, amino asit, karbonhidrat ve magnezyum açısından zengindir. Kalorili olduğu için, kilo vermeye yardımcı ve genel sağlığınıza faydalı olması açısından, günde yarım avokado tüketilmesi tavsiye edilir.


5-) Yeşil maça çayı


Maça çayı, enerji ve zihinsel olarak uyanıklığı artıran amino asitler ve diğer başka bileşenler içerir. Eskiden Japon samuraylar tarafından çok tüketilen bu çay, görünüşe göre bilinen en eski enerji içeceği.


Yeşil maça çayının tadı, diğer çaylardan çok daha farklıdır çünkü içilen kısım, yaprağın bütünüdür. Antioksidan ve güçlü EGCG (epigallokateşin gallat) açısından oldukça zengindir. Maça, sakinleşmenizi sağlar, kolesterolünüzü düşürür ve hastalıkları önler.


6-) Hindistan cevizi yağı


Hindistan cevizi yağı, sağlıklı yağlar içerir. Yağ asitleri, metabolizma için oldukça sağlıklıdır ve dinleniyor olsanız bile kalori yakmanıza yardımcı olurlar. Hindistan cevizi yağı, enerjinizi artırır ve yemek pişirmede kullandığınız diğer yağların yerine kullanabileceğiniz en iyi alternatiftir.


7-) Greyfurt


Greyfurtun yağlarla mücadele ettiği bilinen bir durum. Yemeklerden önce yarım greyfurt yemek, kilo vermeye yardımcı olur. Sadece 39 kalori içerir. Ayrıca liminoid ve likofen formundaki, kanserle savaşan bileşenler içerir. Hem görünüşü hem tadı harika olduğu için greyfurtu beslenme alışkanlığınıza sokmanız zor değil.


8-) Sardalya


Omega-3, kalbi, kanı, beyni ve neredeyse her şeyi destekleyen bir bileşen. Spor salonundan çıkmayanlar içi, omega-3’ün en iyi özelliği, kilo vermeye yardımcı olma kapasitesinde yatar. Bu bileşeni taze sardalyadan almaktan daha sağlıklı bir yol düşünemiyoruz.


Sardalya, sizi tok tutan ve metabolizmayı uyaran proteinlerle doludur. İçindeki omega-3, kas ağrılarını azaltır, böylece egzersiz yapma sürenizi artırır. Hastalıklardan çabuk toparlanmayı sağlaması, yağ yakması ve kas kaybını yavaşlatması ile de ünlüdür. Eğer sardalya yemek size fazla geliyorsa, destekleyici olarak kullanabilirsiniz.


9-) Yoğurt


Yoğurt, proteinle doludur ve az miktarda şeker içerir. Ekşi krema yerine kullanabilirsiniz; böylece kalori ve yağ tüketiminizi azaltmış olursunuz. Atıştırmalık olarak patates kızartmasına saldırmak yerine, bir kase yoğurt yiyin.


10-) Zeytin yağı


Yüksek kalorili salata sosları yerine zeytin yağı kullanarak, kilo verme çabalarınızı riske atmamış olursunuz. Ayrıca yemeklerde kullandığınız ve muhtemelen kilo yapan sağlıksız diğer yağların yerine, zeytin yağını tercih edebilirsiniz. Aynı zamanda kalp sağlığı için de faydalıdır.

 

 

 

 

Yazının devamı...
Geri dönüşüme destek vermek için neler yapabiliriz?
21 Nisan 2016

Nedeni açık, tüketim hızımıza dünyamız yetişemiyor. Giyip attığımız giysilerimiz, evsel ve diğer atıklarımız ile çöp bir gezegen olma yoluna giderken buna bir dur demek için geri dönüşümün önemine dikkat çekmek amaç.

Kendini gerçekten iyi hissetmenin, sağlıklı olmanın, iletişim kurmanın, gelişmenin, topluma faydalı olmanın ve bir çok aradığımız meziyetin en etkin aracı hizmet etmek ise bizde yaşadığımız topluma etki edebilmek için çaba göstermeliyiz.

 

Geri dönüşüme destek vermek için neler yapabiliriz?

Geri dönüşüm evde başlar.
Kağıt, cam ve plastik geri dönüştürülebilir. Kağıt, cam ve plastik atıklar için hazırlayacağınız üç farklı geri dönüşüm kutusunda, ilgili atıkları geçici bir süre biriktirebilir, bağlı bulunduğunuz belediye ile irtibata geçerek kutularınızın toplanmasını isteyebilirsiniz. Belediyeler, atıklarınızın alınması için size genellikle belli bir gün veriyorlar. Bazı belediyelerin geri dönüşüm kumbaralarını ise sokaklarda bulabilirsiniz .
Çocuklarımız bu süreçte bizle çalışmalı, çevre bilincini kazanmalılar. aşılayabilirsiniz. Ayrıca aşağıdaki linkler çok bilgilendirici ve geri dönüşüm firmalarına ve kuruluşlarına ulaşmanızı sağlayacak kaynaklar
http://www.cevko.org.tr , http://www.geridonusum.org 

 


Atık Yağların toplanmasına destek verin


WWF Türkiye’nin Ezici Biodizel ile yürüttüğü ortak kampanyası sayesinde bitkisel atık yağların toplanmasına katkıda bulunabilirsiniz. Lavabolardan dökülen her 1 litre atık yağ, 1 milyon litre temiz suyu kirletiyor. Ülkemizde her yıl 350 bin ton atık yağ doğaya bırakılıyor. Halbuki yağlar toplanabilir ve biyodizele dönüştürelebilir. Benzindense bitkisel yakıt kullanmak çok iyi fikir değil mi?
Bunun için 444 28 45 numaralı Alo Atık Hattı’nı arayabilir, lavaboya dökmediğiniz bitkisel yağlarınızın adresinizden teslim alınmasını sağlayabilirsiniz

 

Doğa Derneklerini Destekleyin

Benim de markam aisha ile bağışçısı olduğum su kaynakları, topraklar, ormanlar, denizler ve kıyıların korunması ile projeleri WWF Türkiye’nin organizasyonlarına da dahil olabilirsiniz. TEMA, DOĞA DERNEĞİ, ÇEKÜL doğa derneklerinin organizasyonlarına katılabilir, bağışta bulunarak doğayı koruyacak projeleri destekleyebilirsiniz.

 

Ubuntu ne demek biliyor musunuz?

Ubuntu insanların birbirlerine bağlılığı ve ilişkilerine odaklanan etik ya da hümanist bir felsefedir. Sözcük Güney Afrika’daki Bantu dillerinden gelmekte. Ubuntu, klasik bir Afrika anlayışı olarak görülmektedir. Nedir peki, Ubuntu. Ona inanan bir insan diğerlerine açıktır, diğerlerine olumludur, diğerleri iyi ve yetenekli olduğunda kendini tehdit altında hissetmez, onun daha büyük bir bütünün parçası olduğunu bilmekten gelen bir özgüveni vardır ve diğerleri aşağılandığında, küçük düştüğünde, zulme uğradığında ya da ezildiğinde kendini de aşağılanmış hisseder. Çocuğundan yetişkinine inanç ve felsefe ile yaşayan çok az insan gördüm şu yaşıma kadar ne yazık ki.

Ubuntu ile ilgili çok sevdiğim bir hikâyeyi, hayatımızı yaşarken benimsediğimiz değerlerden olması ve çocuklarımıza da bu değerleri verebilmek dileğiyle paylaşıyorum.
Afrika’da çalışan bir antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvelere ilk ulaşanın ödülü o meyveleri yemek olacaktır.
Onlara, “Hadi şimdi başlayın, birinci olan ödülü alacak” der. O anda bütün çocuklar el ele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyveleri yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler: “Biz Ubuntu yaptık! Nasıl olur da diğerlerimiz mutsuzken birimiz o meyveleri yiyebilir ki?”
Diğerinin mutsuzluğu, bizim de mutsuzluğumuz olduğunda..
Birlik için konuşabileceğiz.

 

.

Yazının devamı...
Sıkça şu soruyu düşünüyorum şu son günlerde, Nedir bizi insan yapan? 
12 Nisan 2016

Doğma hakkına erişip yüzeyine metrekare kapladığımız ve adına dünya dediğimiz bu sahnede yaptıklarımız mıdır? Varoluşumuzu evrene ifade edişlerimiz mi?  Yoksa yapmaya geldiğimiz görevlerimizi hap hatırlamak ve buna göre yaşayabilmek mi?

Biliyorum yazıya böyle başlamam sizi biraz şaşırttı. İyi yaşamın içerisinde sadece sağlıklı bir bedene sahip olmak yok. İyi yaşamın içerisinde duygularımız, düşüncelerimiz ve ruhumuzun da iyi olması var.

Dünyayı ve kendimizi iyileştirmek birinci görevimiz, dünya üstündeki tüm canlıların ise kendilerini iyi hissettikleri, mutlu ve tatmin dolu hayatları yaşadıklarını görmek ve dünya tezahüründeki acıya son vermek hedefimiz. Binlerce yıldır tüm kavgamıza ve şımarıklığımıza rağmen şikâyet etmeden sevecenlikle bizi bağrına basan şu mavi gezegene yarar sağlamak dışında bir misyonu olmayan insanların bir araya gelmesi ve giderek çoğalması tek kişisel motivasyonum.

Dünyamız, buraya asıl geliş amacımızı anladığımızda ve o yolda çalışmaya başladığımızda dengesini bulacak. Bu günlerde hepimiz içimizde ve çevremizde yaşanan kaos ve korku ortamına karşın bu satırları yazmak istedim. Çünkü dengemizi  korumamız ve sakinleşmemiz gerekiyor.

Şimdi, eğer doğmak ile ölmek arasında geçirilen süreye yaşam deniyorsa ve bu okullara gidip, iş sahibi olup, evlenmek ve çocuk sahibi olmak ve bunlarla çerçevelenmiş bir sürecin aralarında yaşanan duygular ve hatıraları kadar mıdır? Yoksa, kendini anlamak, kim olduğunu, yaşam ve geliş amacını hatırlamak ve sonrasında bunun doğrultusunda yaşamak mıdır? Bence budur.  Kim olduğunu bilmek için ise biraz gözleri açmak gerekiyor. Ama içeriye doğru, yani farkındalığa doğru.. Dünya giderek deliriyor. Okuduğum kitaplarda ön görülen ahiretin her boyutta yaşandığına şahit olmak ise benim için en büyük ders.  

 Ders çünkü öğretilerin çoğu bu değil mi? Mevlana’nın ne güzel sözü:

Başına gelenlerden şikayet etme bunlar imtihandır, imtihan dediğin kağıt kalem ile olmaz,  kul kul ile sınanır.  Elmas nasıl ki yontulmadan kusursuz olmazsa insan da acı çekmeden olgunlaşamaz.

 Bazen tüm bunlara kendimi kaptırarak isyan ettiğim, acı çektiğim, şaşırdığım oluyor. Sonrasında ise hatırlamak gerekiyor. Sınava da olduğumuzu hatırlamalı. Şu hayatımızda okuduğumuz kitaplar, öğrendiğimiz öğretiler ne için? Tüm bu kaosa rağmen insan kalabilmek, önce kendimize ve sonra çevremize iyilik verecek sakin limanlar olabilmek için.  Sonra da birlik bilincine gelebilmek için. Tüm zihinsel sınırların ve SEN tanımının bittiği yerde BİZ ve BİR olmanın hissedileceği ruhani birleşme.

Yaratılışımızdaki özümüz bu, tümlüğü paylaşan varlıkların hepsinin tok, güvende, sağlıklı ve mutlu olduğu zaman biz BİR olacağız.

Hadi bu kadar ruhsallık yeter, şimdi de bedenlerimizi doyuralım, hem de hepimiz için o en değerli miniklerimizin bedenlerini. Bana okul çağındaki çocuklarımızın hem iyi hem de yemesi zevkli  için neler yapabiliriz Ayşe diye soranlarınız için aşağıdakileri hazırladım.

  1. Ton Balığı: Öğle yemeklerimizde biraz salatalık ve marulla doldurulmuş tam buğday pide ekmeği arasında ton balığını fazlasıyla kullanırım. Biraz mayonez, mısır, doğranmış kırmızı biber veya taze soğanla karıştırarak farklı çeşitteki ekmeklerin içinde, salatalarda ve hatta makarna veya pilavın içinde de kullanabilirsiniz.
  2. Yumurta: Haşlanmış katı yumurtalar proteince zengindir ve kalıplarla şekillendiğinde daha ilgi çekici hale gelir! Ev yapımı mayonez ile harmanladığınız tüm, kesilmiş veya ezilmiş yumurtalar, lezzetli bir sandviç malzemesi olarak servis edilebilir. Küçük bir tüyo: Ben yumurtaları bazen biraz unla çırpıp muffin kalıpları içinde pişiriyorum.  Mini omletler şeklinde servis edebilirsiniz.
  3. Fındık: Çocukların alerjik olma durumu dolayısıyla okullarda tercih edilen bir besin kaynağı olmamıştır fakat sizin çocuğunuz böyle bir problemi yoksa fındık içerdiği lif, temel yağlar, vitamin ve mineraller bakımından gerçekten şahane bir protein kaynağı. Besin değerleri bakımdan farklı pek çok fındık çeşidi var. Bizim favorimiz kaju ve ceviz ama siz badem, brezilya ve makedemya fındığı, pecan cevizi veya antep fıstığını da deneyin derim. Çiğ yenmesinin dışında muffinler, salatalar, kekler, granolalar veya yoğurtların içine de ekleyerek servis edebilirsiniz.
  4. Nohut: Yine protin bakımından güçlü bir besin kaynağı ve sebze öğününüzün yerini doldurabilecek bir lezzet. Salatalarınızda, kuskus ile birlikte veya haşlayarak servis edebilirsiniz.
  5. Humus: Diğer besinlerin arasında mükemmel bir protein kaynağı olan humus, bizim de favorimiz! Tortila, pide veya herhangi bir çeşit ekmeğin arasına peyaz peynir veya közlenmiş kırmızı biberle harmanlayarak sandviç haline getirebilirsiniz. Hatta içine havuç, salatalık, biber veya bezelye ekleyerek dip sos halinde servis edebilirsiniz. Humusu, kendiniz hazırlayabilir veya marketlerden edinebilirsiniz.
  6. Tohumlar: Ay çekirdeği ve kabak çekirdeği mesela. Kızım bunlara bayılıyor ve çok besleyiciler. Beslenme çantasında bulundurulması gereken bir diğer protein kaynağı destekçişi bu besinleri süpermarketlerde veya doğal gıda ürünleri satan mağazalarda bulabilirsiniz. Kuruyemişle karıştırarak, çiğ halde vaya gronolayla harmanlayarak, yoğurdun yanında servis edebilirsiniz. Salatalarınıza veya tavada önceden kavurduğunuz haliyle makarna, pirinç ve kuskus ile harmanlayarak sunabilirsiniz.

 Çocuklarınız için besleyici ve sağlıklı besinleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğim, takipte kalın…

 

 

 

 

 

Yazının devamı...
Ülkenin tüm karmaşasına rağmen
22 Mart 2016

Ülkenin tüm karmaşasına rağmen doğa muhteşem döngülerine bize rağmen huzurla ve uyumla devam ediyor. Bu aylar bireysel olarak benim de tohumlarını attığım ve meyvelerini sizlerle paylaştığım aylar. Öncelikle sevindirici şeyler de oluyor, kitabım İyilik sende’nin çıkışını ve 7. Baskıya doğru gidişini kutladık.

Ayşe olarak hayatımı yaşarken zorlandığım anlardaki çıkış noktalarımı, şifa sistemleri ve tıp üzerine düşüncelerimi, sağlıktan beslenmeye keşfettiğim ve uyguladığım pratik tariflerimi içeriyor. Gündelik hayatınızda kendiniz ve aileniz için çok faydasını göreceğiniz bilgiler var. Uzunca bir süredir “Ayşe Tolga İyi Yaşam” projemi başlattığım sosyal medya hesaplarımı ve internet sitem üzerinden paylaşımlarımı biliyorsunuz. Bundan önce, klinik aromaterapist ve bütünsel terapi uzmanı olarak çalıştığım on senelik dönemde yaptığım tüm çalışma ve uygulamalarım, sonrasında Türkiye’nin dört bir yanında verdiğim eğitim, seminer ve söyleşilerimde karşılaştığım insanların dönüşümlerine şahitlik etmek bana cesaret verdi, o yüzden bunları sizinle de paylaşmak istedim. Çünkü her ne yaşarsak yaşayalım, dünya ne halde olursa olsun, içimizdeki o tatlı çocuklar hep perilere inanıyor. Bu da bize iyi gelecek tek şey. Kitabımı hepimize şifa olması adına yazdım. Umarım seversiniz.


Artık resmen bahar geldi, en sevdiğim mevsim. Bahar zamanı doğa uyanacak. Üzerine çiçekleri polenleri atacak, gencecik bir anne gibi döl tutacak, meyvelerini sevecenlikle bizlerle paylaşmak için var gücüyle çalışacak. Havalar ısınacak, bitkiler dışında tüm doğa uyanıp dışarıya çıkacak.


Ancak her değişim ve her dönüşüm gibi zorlukları var. Havada uçuşan polenler, saman nezlesi şikayetleri, alerjiler ve bahar yorgunluğu bu aylarda yaşayacağımız fiziksel rahatsızlıkların başında geliyor. Bu dönemler arınma için en uygun zamanlar.


Arınma fiziksel boyutta beslenme ve çevresel şartlardan kaynaklı vücudumuzda biriken zararlı maddelerin özel kür ve uygulamalarla vücuttan atılmasıdır. Bunun ilk etabı beslenmektir. Bağırsak ve mide temizleyici bitkisel karışımlar ve bitki suları ile beden toksinlerden arındırılır Bununla beraber bedensel arınmanız için de aşağıdaki uygulamaları uygulamanızı öneririm.

DETOKS SIRASINDA BEDEN TEMİZLİĞİ

Detoksun en önemli etkisi vücudun tüm organlarını, özellikle cildi, solunum sistemini etkilemesi. Her sabah yapacağımız günlük arınma rutinimizin en önemlisi burnumuzun temizlenmesi.

BURUN TEMİZLİĞİ


Çin tıbbı üzerine aldığım eğitimin en önemli kısmı vücut direncinin korunması üzerine idi. Semptomlarla uğraşmadan önce hastanın soluk alıp verişi bizim için sağlığına dair önemli ipucu vermekte. Bu nedenle üst solunum yollarımızın hijyeni, burun boşluklarımızın temizlenmesi, mukusun giderilmesi çok önemli. Detoksunuzda özellikle her sabah lütfen bu burun temizleme işlemini ihmal etmeyin. Benim bunun için kullandığım pompalı bir şişem var. 200 ml iyi su içine 1 çay kaşığı Himalaya veya deniz tuzu çözeltisi ekliyorum. Burnumun bir deliğinden suyu püskürtürken başımı öne eğerek suyun, öteki taraftan çıkmasını sağlıyorum. Bunu yaparken burnumu da sümkürüyorum. Aynı şekilde diğer tarafa da yapıyorum. Suyu fışkırtırken bir yandan da sümkürme hareketiyle suyu dışarı iterseniz, geniz ve arka boşluklar gayet iyi temizlenecek. Burun içindeki maddeler yumuşayan su ile daha kolay çıkacak, nefesiniz açılacak. Bunu detoksunuz olmasa da her sabah uygulayınız. Burun arkası ve geniz bölümünün hijyeni sizi viral hastalıklardan koruyacak.


DİL TEMİZLİĞİ


Dilimizin üstüne, uykudayken gece boyunca birikmiş olan toksinleri sabah mutlaka sıyırarak temizlemeliyiz. Bu nedenle bir dil sıyıracı çok etkili olacaktır. Eğer bu yok ise bir çorba kaşığının kenarları da aynı işlevi görür. Bu işlemi sadece detoks sırasında değil, her sabah banyo rutininizin içine yerleştirmeniz çok faydalı olacaktır.


VÜCUT FIRÇALAMA


Gerçek hayvan kılından yapılmış yumuşak bir fırça ile ayaklarınızdan yukarıya kalbinize doğru, kollarınızdan yukarı göğsünüze doğru hafif hareketle kendinizi fırçalayın. Detoks rutininizde sabah burun ve dil temizliğinizle beraber bunu yapınız. Sabahları bunu yaptığımızda kan dolaşımımız hızlanacak, cildimiz pembeleşecek, ölü deriler gidecek.


Her gün içebileceğiniz harika bir detoks çorbası. Gün içinde istediğiniz kadar içebilirsiniz. Tabi bu çorba ve detoks içecekleri dışında hiç bir şey içip yemeyeceğinizi söylememe gerek yok sanırım.


SEBZE ÇORBASI


Sebze ve meyve sularınızın haricinde arada elektrolit dengenizi korumanız için aşağıda tarifini vereceğim sebze çorbasını da içebilirsiniz.


2 tane kereviz ve sapları

3 tane havuç
Yarım beyaz lahana (ince kıyılmış)
2 diş sarmısak
1 limon suyu
Çok az Himalaya tuzu
1 tatlı kaşığı toz zerdeçal


Yanınıza bu suları alınız ve şişenizi yanınızdan eksik etmeyiniz.


BESLEYİCİ VE ENERJİ VERİCİ İÇECEK.


Yarım avokado

2 dilim ananas
1 kırmızı elma
20 gr karabuğday filizi
3 tane havuç
1 limon suyu
1 kaşık rendelenmiş taze zencefil ve zerdeçal
1 kaşık arı poleni

Toz probiyotik saşe içine eklenir. Katı meyve sıkacağından geçirilir. Taze içilir.


YAĞ YAKICI DETOKS SUYU

Bu tarif, sayısız faydası olan elma sirkesini içeriyor. Aynı zamanda lif açısından zengin elma, arındırıcı özelliği ile limon ve iştah kesmeye yarayan tarçın da yer alıyor. 350 ml su, 2 yemek kaşığı elma sirkesi, 1 yemek kaşığı taze limon suyu ve 1 çay kaşığı tarçını, yaklaşık 10 saniye boyunca blenderda karıştırın. Daha sonra yarım elmayı dilimleyerek suyunuzun içine atın. Detoks içeceğiniz hazır.

 

 

Yazının devamı...
Koşan Kadın SendromuBu sendromu duydunuz mu?
16 Mart 2016

Modern çağın ilerlemesiyle birlikte değişen sosyolojik şartlar gereği kadın yani anne evinden ayrılıp iş dünyasına katıldı. Böylece anne, eş, kız, kızkardeş gibi evdeki geleneksel rollerinin dışında bir de işyerinde işçi, çalışan gibi etiketler de edindi. Ancak işyerindeki emeklerinin yanısıra bu geleneksel rollerindeki işlerini de yaparak çalışmaya devam ettiler.

Bu yeni ve çok hızlı hayatın kadınlar üzerinde fiziksel,ruhsal ve duygusal etkileri oldu tabi. Yorgun argın işten dönen kadın evinde akşam yemeğini hazırlama, eşinin istediği gömleğini ütülemek, çocuklarının ev ödevlerine yardım etmek ve onlarla kaliteli vakit geçirmek, bir yandan eşlerine sevgili olarak memnun etmekle koşturmak zorunda kaldılar.  Bunları yaparken kendilerinden o kadar uzaklaştılar ki. Koşmaya başladılar, üstlendikleri görevler arttıkça daha hızlı koşmaya başladılar.

Ta ki dünyadaki yerlerini, kim olduklarını, kendilerinin dünyadaki yerini kaybedene kadar. Bununla da bitmedi. Kim olduklarını kaybedince gerçek duygularını bağlantılarını da kaybettiler.  Kadınlar iyi bir eş, iyi bir çalışan, iyi bir anne olmak adına bütün enerjilerini veriyorlar. Sürekli koşturuyorlar, sürekli daha iyisini yapabilirim hissi ile parçalanıyorlar. İnsanüstü bir enerji çıkıyor ortaya. Uyku düzenleri bozuk, yeterince beslenemeyen biz kadınlar bu enerjiyi nasıl sağlıyoruz peki?

Ayrıca hormon dengeleri de bu hızlı ve seri hayat tarzından etkilenmiş durumda.  İşte burada kortizol ve adrenalin devreye giriyor. Bu hormonlar bizi sürekli tetikte tutarak gün içinde aktif kalmamızı sağlıyorlar. Atalarımızdan bize miras kalan ve hayatta kalmamızı sağlayan –kaç ve kurtul  içgüdümüzü tetikleyen bu hormonlar ise vücutta ne etki yaratıyor? Sürekli olarak adrenalin salgılanan vücut, beyin tarafından ‘tehlikedesin ve enerjiye ihtiyacın var’ olarak algılanarak daha fazla yağ ve şeker ihtiyacı  yaratıyor. Vücudumuz, glikozin ve yağ ihtiyacı duyduğu için bu tarz gıdalara yöneliyor. Bu ise, atalarımız olan mağara  kadınlarının vücut biokimyaları ile günümüz kadının vücut biokimyası arasındaki ciddi farklılıklar doğuruyor. Günümüz kadınının bedeninde, yaşadığı bu hızlı hayatı karşılayacak kalitede besinlerle beslenemediği ve uyumadığı için, vücudunda çok ciddi hasarlar oluşmakta. Aşırı dengesiz kilo almak ve vermek, kilo dengesizliği gibi sorunların yanı sıra, hipertiroid, hormonal sorunlar, şeker, gizli şeker gibi metabolizma rahatsızlıkları da yerini buluyor. Hayatını devam ettirmek için de doğasından uzak şeyler yapıyor bu kadın. Sistemini açmak için güne kafeinle başlamak ve akşam uyuyabilmek yani sistemi kapatmak için içkiye ihtiyaç duyar hale geliyor.  

İşte bu çok fena.. Bu kadın sürekli olarak vücuduna ve varlığına’ Yetemiyorum. Daha iyisini yapabilirim. ‘ mesajını veriyor. Ancak yetemiyor, yetemiyor, yetemiyor. Tükeniyor. Mutsuz oluyor ve devam ediyor. Ancak yapılacak şeyler basit. Her şeyden önce yavaşlamak. Yavaşlamanın ilk kuralı ise, derin nefesler almak ve vermek. Bir de temizlenmek nasıl mı? Aşağıda. 

Kış  bitmek üzere ve şimdi harika taze bir şekilde baharı karşılamanın tam zamanı. Vücudunuzun temizlenmeye ihtiyacı olduğunu düşünüyor musunuz?  Tüm toksinlerinizden arınmak  şart. Nasıl mı, detoks etkili içecekler yazım tam size göre. Vücudunuzu kilo vermenize yardımcı olacak taze besinlerle donatın, enerji depolayın ve hergün daha da sağlıklı hissedin! Peki neler mi? İşte aşağıdalar. 

1. Taze Ananas SuyuAnanasta bulunan enzimler size birçok fayda sağlar. Proteini parçalar, sindirim sistemindeki toksinleri atar ve C, B1 vitamini takviyesinde bulunurlar.

2. Nane Çayı
Nane çayı rahatlatıcı etkisiyle tanınır. Sadece sinirleri kuvvetlendirmez, aynı zamanda sindirim güçlüğü, bulantı ve gaz sancılarının giderilmesine yardımcı olur. Kalın bağırsak dengesini yenilemesini ve şifa etkisini belirtmeden geçmeyelim. Her gün bir fincan nane çayı vücudunuzda harikalar yaratacak.

3. Çiğ Lahana Suyu
Haklısınız, kulağa hiç cazip gelmiyor. Fakat, bu içecek C vitamini açısından çok zengin ve oldukça fazla anti-inflamatuar etkili aminoasitler içeriyor. Bu içecekten bir bardak içmek bile ülser, kanser ve bağırsak sorunlarını engellemede uzun süre etkili olacak. Beyaz lahanaları büyük kütleler halinde kesin ve katı meyve sıkacağından geçirin. İçine biraz limon suyu ekleyip içebilirsiniz. Lütfen tuz eklemeyin. 

4. Taze Elma Suyu
Sağlıklı hissetmek için gerekli besinleri içeren elma suyu, tadı dolayısıyla oldukça lezzetli bir seçenek. Karaciğer, böbrek temizliği sağlayan besinler ve antioksidan bakımından zengindir. Eğlenceli, uzun bir haftasonu sonrası vücudunuzun bir bardak elma suyuna mutlaka ihtiyacı olacaktır. Ancak aşırı şeker nedeniyle lütfen sadece yeşil elmayı tercih edin. 

5. Limon Suyu
Limon suyuna ulaşılması en kolay detoks içeceği diyebiliriz. Limon bir süper meyvedir. Limonun bazı faydaları kanı temizlemesi, sistemleri nötrlemesi ve vücudu toksinlerden arındırmasıdır. Uyandığınızda ve uyumadan önce  su içinde sıkılmış bir bardak limon suyu içmek vücudunuza gerekli olan enerji ve saglığı geri verecektir. 

6. Aloe Vera Suyu
Büyük ihtimal aloe veranın yararları üzerine birçok yazı okumuşsunuzdur. Peki aloe vera suyunu hiç duymuş muydunuz? Bu posalı, tatlı suyu yutmak baslangıçta biraz zor olabilir ama kesinlikle bir bardak sonra göreceğiniz faydalara değer. Aloe vera suyu bağırsak dengesini yenileyecek ve iltihaplanmayı azaltarak size şifa verecek. Tadı biraz acımsıdır, bu nedenle limon suyu ile tatlandırabilirsiniz. 

7. Zencefil Çayı
Zencefil çayı, nane çayı gibi, vücudunuzu ve zihninizi sakinleştirir, yatıştırır. Mide ağrılarını rahatlatırken terleme yoluyla toksinleri atmaya yardımcı olur. Her gece bir fincan zencefil çayı, yorucu bir gün ardından stres atmaya ve vücudunuzu temiz, sağlıklı tutmaya yardımcı olacaktır. Taze zencefilleri kesiniz, üzerine kaynar su ekleyip, 5 dakika demleyiniz. 

8.  Taze Havuç Suyu
Bir bardak havuç suyu pek iştah açıcı gelmeyebilir ama sayısız yararları havuç suyunu en popüler detoks içeceklerinden biri yaptı. Bu içecek A vitamini, antioksidan, mineral açısından inanılmaz derecede zengin. Ayrıca bağırsak parazitleri, kabızlık ve sindirim problemlerine çözüm olmasıyla bilinmektedir. 

10. Taze Pancar Suyu
Havuç ve aloe vera suyu gibi pancar suyu da ilk bakışta hiç lezzetli gelmeyebilir. Haftada birkaç kez bu içeceği öğünlerinize eklemek karaciğerinize iyi gelecek, kolesterolünüzü düzenleyecek ve kan basıncınızı düşürecek. İçeceğinize pancar kökü ve yapraklarını da ekleyerek içeceğinizin faydalarını maksimuma çıkarabilirsiniz. Ben içine yine limon suyu ekliyorum. 

Yazının devamı...
Kadınım bu dünyada ben de varım
8 Mart 2016

Aslında biraz manifesto olacak, biraz biz kadınlara kendimizi hatırlatacak bir iki satır yazacağım o kadar.Güçlü olduğunu unutmamalısın, tercihlerinin olduğunu da. Seçimlerin ve yolların olduğunu unutmaman gerektiği gibi. Çalışan, üreten, emek veren, doğuran ve çoğaltan olduğunu unutmamanı isterim bugün.  

Esas gücün kırılganlık olduğunu, gücün zorluklara rağmen çözüm bulmak olduğunu. Ve bunların hepsinin de sende olduğunu hatırlamanı birde. Kız kardeşKendi hikayenin kahramanı olduğunu hatırla. Kendi ayaklarına güven, kendi adımlarına güven, kendi rotana ve kendi hikayene güven.

Hayatta sen olabilmek için her şeye sahipsin. Moda, evlilik, din ve sayamadığım pek çok sistem ve sektör tarafından sürekli eksik hissettirildiğini anlayıp bunu bıraktığında, kendi hayatının kahramanı  olacaksın.  Yok edilmez, kırılamaz, küllerinden yeniden doğan ve doğuran sensin. Bugün senin günün kutlu olsun.  


“Dünyadaki her şeyin bir sebebi vardır.Her bitki bir hastalığı tedavi etmek için büyür.Ve her insan bir görevle yaratılmıştır.”

Apaçi Kızılderilileri Atasözü


Süper Gıdalar İle Daha İyi Bir SizSağlık nedense hep kaybedilecek bir şey gibi lanse edilse de aslında bence en iyi yaklaşım onu korumaktan geçiyor. Wellness, esenlik veya iyi yaşam konseptinin dünyada bu kadar yaygınlaşmasının nedeni de hastalıkların çok fazla artması. Bu nedenle koruyucu yaklaşımlar ve iyi yaşam metotları geçen gün yaygınlaşıyor. Bunlardan ilki gıdalar.Hipokrat yediğin ilacın olsun demiş. Ne güzel demiş. Süper gıdaları biraz anlatayım isterim size. 

Süper Besin Nedir?Vücudunuzu hastalıklardan korumanız için doğada bulabileceğiniz süper besin kaynakları. Bu besinler mineral, vitamin, antioksidan, temel yağ asitleri ve bitkisel gıda açısından diğerlerine oranla çok daha zengin oldukları için onlara süper besinler deniyor. Adları süper ama kendileri çok mütevaziler 

PROPOLİS:

Arıların paspası aslında propolis. Gün boyu topladıkları polenler ile kovanlarına girmeden önce hijyenlerini sağladıkları yerdeki kalan madde. Propolis, yine bu etkiye sahip. Yani mikrop öldürücü etkisi çok fazla var. Yağ asitleri, uçucu yağlar, fenolik bileşikler, polen, vitamin ve minerallerden oluşan zengin içeriği ile, vücut için son derece yararlıdır. Bağışıklık sistemini destekler.Bal ve propolis çok eski yıllardan beri halk hekimleri tarafından mikrop öldürücü, iltihap giderici, bakterilerle savaşıcı özelliklerinden dolayı çeşitli hastalıkların tedavisinde doğal bir ilaç olarak kullanılmakta. Propolisin önemli birçok fizyolojik ve biyolojik etkilerinin yanında anti kanser özelliği laboratuar deneyleri ile ispatlanmış, kanserli hücreler üzerindeki yıkıcı etkileri de artık birçok bilimsel çalışma ile kanıtlanmıştır.

FİLİZLER:

Protein kaynağı olarak birinci sıraya filizleri koymama şaşırdınız mı? Şaşırmayın, canlı, sağlıklı ve besleyici mikro-herküller ile tanışın. Maş fasulyesi, yeşil mercimek, nohut, karabuğday, buğday filizleri protein, sayısız vitamin, mineral ve enzimlerce canlı mı canlı, faydalı mı faydalı. Bana göre sadece faydası olan, iyilik verme sevdalısı besin kaynaklarından. En önemli bitkisel protein kaynaklarımızdan olan baklagiller bir de filizlenince vitaminler, mineraller, enzimlerce inanılmaz zengin bir hale geliyor. Avokado: Kilo verme çabanızda işinize en çok yarayacak gıdalardan biri de, avokadodur. Oldukça yağlı olmasına rağmen, bunlar sağlıklı yağlardır ve açlığı azaltarak, besinlerin emilimine yardımcı olur. Lif, C ve B vitamini, aminoasit, karbonhidrat ve magnezyum açısından zengindir. Kalorili olduğu için, kilo vermeye yardımcı ve genel sağlığınıza faydalı olması açısından, günde yarım avokado tüketilmesi tavsiye edilir.

Badem: Badem, temel besleyici maddelerle dolu olduğu bilinen sağlıklı gıdalardan biridir. Eskiden, yağlı oldukları için bademden uzak durulurdu. Fakat daha sonra kanıtlandı ki, bademin içerdiği yağ, aslında vücut için faydalı. E ve B vitamini, lif ve çoklu doymamış yağ asidi açısından da zengin. Badem, tokluk hissinin uzun sürmesini sağlar. Meşhur taş devri diyetinde bulunur ve gün boyunca atıştırmanız için de idealdir.

Greyfurt: Greyfurtun yağlarla mücadele ettiği bilinen bir durum. Yemeklerden önce yarım greyfurt yemek, kilo vermeye yardımcı olur. Sadece 39 kalori içerir. Ayrıca liminoid ve likofen formundaki, kanserle savaşan bileşenler içerir. Hem görünüşü hem tadı harika olduğu için greyfurtu beslenme alışkanlığınıza sokmanız zor değil. Ne yapıyoruz, yemeklerden önce yarım greyfurt yiyoruz. 
 

Yazının devamı...