(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Kenan Başaran" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Kenan Başaran" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
Kenan Başaran
Kırık kalpli adamlar kulübü: Başakşehir
22 Aralık 2016

Ne zaman ki bir ‘üç büyük’ yöneticisi çıkıp, Başakşehir’e verilen penaltı veya verilmeyen kartı ağzına alırsa, bilin ki Başakşehir artık şampiyonluğun gerçek adayıdır.


Süper Lig’in ilk perdesini yüzde 99 lider kapatacak olan Başakşehir’i zirveye taşıyan temel adamlar, bir nevi ‘Kalbi Kırık Adamlar Kulübü’ üyeleri...
Abdullah Avcı başta kendisi olmak üzere, bu adamlara, sanki “Hadi herkese kendimizi bir kez daha gösterelim” demiş gibi... CV özetlerine bir bakalım isterseniz:

 

ABDULLAH AVCI

ŞİMDİ BERBERİNİ SORAN VAR MI?

 

G.SARAY’ın müstakbel hocasıydı. Florya’nın anahtarlarını alamasa da Milli Takım’ın başına geçti. Ve manşetlere berberiyle birlikte çıktı; mütevazılığının nişanesi olarak. “2014’e direkt gideceğiz” diyerek, kendisine haksızlık etti. 6 maçta ipi çekildi. 

 

EMRE BELÖZOĞLU

NEREDESİN TERRANEO?

 

BAŞAKŞEHİR’e emeklilik için gittiğini düşündük. 36 yaşında kariyerinin en iyi sezonlarından birini yaşıyor. Gönderildiğini televizyondan ‘transfer sihirbazı’ Terraneo’dan öğrendi. Kalbinde sarı lacivert duygular ağır bassa da profesyonellik dersi veriyor.

 

MOSSORO

 

ARAP ÇÖLÜNDEN GELEN SAMBACI

 

26 EKiM 2014’te 2 golle G.Saray’ı dağıttığında “Kim bu adam” dedik. Prandelli’nin sonunu, Hamzaoğlu’nun ise CV’sinin en parlak sayfalarının önünü açan bu adam, Arabistan’ın Al Ahli Jeddah takımından gelmişti ve 30 yaşındaydı!

 

EDIN VISCA

GOLLERi TiŞÖRT OLMAYAN BOŞNAK

 

MEMLEKET sahalarındaki 194 maçta 50 gol+45 asist yapan bir orta saha. Holmen, ‘çok koşan adam’ kontenjanından F.Bahçe formasına nail olurken, ona bir büyük nasip olmadı. Oysa kaç golü var, tişörtlere basılabilecek... Sonuncusu Trabzon’aydı.  

 

MAHMUT TEKDEMİR

 

iSTiKRARI VAR, AMA LOBiSi YOK

 

Gözünü Başakşehir’de açtı. 10 yıllık bir istikrarı var, ama ‘lobi’si yok. Ne Topal ne de Atiba kadar tantanası oldu. Sade bir futbolla adını tahtaya yazdırdı. Biri geçen sene, diğeri de bu sene olmak üzere, yalnızca 2 hazırlık maçında milli formayı giyebildi. 

 

VOLKAN BABACAN

BiR BAŞAKŞEHiR EFSANESi

 

‘F.BAHÇE efsanesi’ olması için Volkan Demirel’in eldivenlerini alması gerekiyordu. Olmadı. Ama Demirel’in isyanıyla en azında ay yıldızlı eldivenleri giyebildi. Eline de yakıştı ve onun yüzünden pek kaybetmedik. Artık bir ‘Başakşehir efsanesi’...

 

MEHMET BATDAL

 

‘ÖN ASiSTÇi’ BiR FORVET

 

Türkiye’nin yeni pivot santrfor adayı; hem G.Saray’ın hem Milli Takım’ın geleceğiydi. Ondan bol gol atmasını istedik. Unutulmuşken onu en iyi Avcı anladı. Golden ziyade gol yollarını açmasını istedi. Taktiğin gizli kahramanı. Alan planlayıcı, savunmaları oyalayıcı ve aldatıcı. Asisten ziyade ‘ön asistçi’ forvet. 

 

 

 

 

Yazının devamı...
Güzel bir kar yağışı izledik
20 Aralık 2016

 “Piet Keizer, sahanın en çamurlu noktasına uzun bir top atarak, Ajax’ın tüm zamanlardaki en güzel gollerinden birini atmıştı. Topun sekeceğini zanneden Türk savunma oyuncuları, top düştüğü yerde kalınca, kontrpiyede kaldı. (Alıntı: Harika Portakal-İthaki Yayınları)

 

Keizer, rüzgârın hızını da hesaplarmış. Dün Bolu’da karlı hava koşullarını avantaja dönüştürmeyi düşenen tek bir oyuncu görmedim. Bilakis çoğu ‘şikayet eder bir havada’ oynuyordu. Kramponunu bile doğru seçemeyen vardı.

 

KLİŞELER GEÇERSİZ

 

Kaleciler için zor bir zemin” klişesi geçerliydi lakin yerden şut deneyen de pek yoktu. İlk devre sadece Aboubakar’ın pozisyonuna ve genelde olduğu üzere yine yanlış vuruşuna şahitlik ettik. İkinci yarının 10 dakikası dolmadan Güneş, Aboubakar’ı kenara aldı. Afrikalı bir hayli üzgün görünüyordu. Ömer’i ise, bir tek golde yaptığı aldatmaca hareketiyle gördüm.

 

Adı ‘kupa golcüsü’ne çıkan Kerim’den önce, pozisyonu hazırlayan genç Muhammed Enes’in marifetini övmeli. Bu tür maçlarda taraftar zaten gözünü gençlere diker. Enes, siyah beyazlıların umut beslediği bir isim. Daha fazla süre alan Eslem de gün gün olgunlaşıyor.

 

ALTYAPIYI TANIYALIM

 

Beşiktaş taraftarı, kupa maçları sayesinde altyapısından yetişen, ama gönderilen oyuncuları da tanıyor! Kayseri maçında golü atan Furkan ve dün de Bolu’nun golünü atan Özgür gibi…Tabii, Özgür’ün serbest vuruştan golü atması için de siyah beyazlı baraj da elinden geleni yaptı.

 

Atınç’ın pas isabet oranı, Olcay’ın arzusu çok düşük. İstanbul’da kalması beklenen Adriano ise, en çok didinendi.

 

Boluspor, varını yoğunu lige yansıtmalı. Biraz istikrarlı olsalardı şu an liderlerdi. Dün onları ayakta tutan oyuncuların vitrine çıkma arzusuydu.

 

Skor, oyunun hakkıydı. Sonuçta Bolu’da kar yağışının oynanan futboldan daha güzel olduğunu söyleyebilirim...

Yazının devamı...
Kasımpaşa'da Kiev 2
17 Aralık 2016

Siyah beyazlılar, iyi pas yaptı, hızlı çıktı, bol bol da şut çekti. Atiba, yine her açığı kapatan isim olurken, Tolgay hem top saklama hem de kullanmada en mahir devrelerinden birini oynadı. Gol atağı da onun ayağından başladı zaten.

 

Tosun’un golü, geçen sezon Beşiktaş’ından bir pasajdı. Hücumdaki rakibi gafil avladı ve iki, üç pasta sonuca gitti. Cenk’in tersteki Aboubakar’ı görmesi, Kamerunlunun adam eksiltip gol öncesi son hazırlığı yapması... Güneş’in kafasındaki Beşiktaş’ın özetiydi bu gol.

 

Kasımpaşa’nın golden sonra yüklendiği anlar dışında Fabri, topla en az buluştuğu bir ilk 45 dakikayı yaşadı.

 

Evet, bu maçın beyaz sayfasıydı.

 

Gelelim siyah sayfaya... Beşiktaş, ikinci 45’in ilk 3 dakikasında kolektif bir şekilde 2 gol yedi. Kimse ne olduğunu anlayamadı. Tıpkı Kiev’deki gibi, ancak bu kez hakemin değil kendi hatalarıyla...

 

CİDDİYETSİZLİK

 

Tek açıklaması var: Ciddiyetsizlik. Anlaşılan Beşiktaş, 2. devreye maçı kafasında bitirerek çıkmış.

 

Çünkü oyun anlamında kötü bir gün geçirmiyordu.

 

Paşa, geri dönüşün verdiği azimle çok iyi kapanırken kritik pozisyonlarda da siyah beyazlıları ofsayt ile durdurdu. 

 

Beşiktaş’ın merkez oyuncuları, ısrarla rakibi, kalabalık tuttuğu göbekten delmeye çalıştı. Öyle ki bir pozisyonda Quaresma, Oğuzhan’a isyan etti. Sağda Gönül, taşıdığı her topu ortalasa da bunlar adrese teslim niteliğinde değildi.

 

ZİHİNSEL YORGUNLUK

 

Güneş’in, Tosic’i sol açığa, Adriano’yu ortaya çekmesi de beklediği etkiyi yaratmadı. Çünkü bunları yaparken bence kenara alması gereken adam Tolgay değil, Oğuzhan’dı.

 

Beşiktaş, Fabri’nin doğru düzgün eline top değmediği bir maçta sezonun ilk lig yenilgisini aldı. Dün Beşiktaş, fiziksel olmaktan çok zihinsel yorgunluk nedeniyle kaybetti. Bazen kaybetmek, sorunları daha iyi görmenize sebep olur.

 

Rıza Çalımbay’ın inanmadığı Kasımpaşa’yı ligde tutunur hale getiren Kemal Özdeş’i de tebrik ediyorum.

 

 

Yazının devamı...
F.Bahçe, Trabzon’da otelini gizlemesin
15 Aralık 2016

44 can toprağa verildikten sonra kol kola yürüdüğünü gördük Beşiktaşlının ve Bursalının...

 

Şimdi anlaşıldı, 2004’ten beri futbol topundan yaratılan ‘husumet’in anlamsızlığı...

 

Futbol dünyası, takdire şayan şekilde teröre karşı tepki verdi. Ancak Hürriyet Spor Müdürü Mehmet Arslan’ın çarşamba günü Futbol Konseyi’nde ortaya attığı önerisini unutmayın: “Futbol önce kendi içindeki terörizmi bitirmeli.”

 

Yanlış anlaşılmasın, terör saldırısında ölen insanların sebebi futbol değil. Ancak, bir stadın çeperinde gerçekleştirilen bu saldırıda neden o kadar polisin bir futbol maçı için nöbet tutmak zorunda olduğunu da artık konuşmalıyız.

 

5 yıl sonra deplasman yasağını kaldırdıysak, o vakit şimdi polislerin statlardaki nöbetlerine gerek kalmayacak bir futbol ortamı yaratmalıyız.

 

Takımlar sahada top oynarken neden yüzlerce polis, kapıda siz birbirinize girmeyesiniz diye beklesin?

 

Teröre karşı ‘Türkiye’ diye birleşen tribünlerin artık İstanbullulara yakıştırdıkları ‘Bizans’ etiketini kaldırma zamanı gelmedi mi? Samimiysek, gelmiştir...

 

Avrupa’da gıptayla izlediğimiz statlarda asayişi sağlamaya özel güvenlikler yeterken, bizim statların çevresinde TOMA’lara ne lüzum var?

 

Sözüm sadece Beşiktaşlılara ve Bursalılara değil.Misal, bordo mavililer... Gelin, Fenerbahçe’nin iki hafta sonra şehrinize polis kortejleri eşlik etmeden gelip gideceği bir iklim yaratın. Fenerbahçe, kaldığı oteli de gizlemek zorunda kalmasın. Aralarında sıkıntı olan tüm kulüpler, karşılıklı olarak, bu tür adımı atmalıdır. Futbol dünyası, teröre en güzel cevabı polislerin maçları televizyondan izleyecekleri bir sporseverlik kültürü oluşturarak verecektir.

 

Yeniden, “İyi olan kazansın” erdemine sahip olmak, son düdükten sonra rakibin elini sıkmak ve hatta forma değiştirmek gerek.

 

Polislerin maç için nöbet tutmadığı bir Türkiye; en azından...

 

e-İNSAN’IN e-SPORU

 

 BİLGİ teknolojileri zaman ve mekân kavramını değiştiriyor. Sanal gerçeklik, gün gün asıl gerçeğimiz oluyor. Akıllı telefonlarımız, yeni bir uzvumuz. Bizler artık birer e-insanız!

 

İletişiminden alışverişine ve hatta duygusal hayatına kadar, bir çok ihtiyacını ‘e’ kıvamında yaşayan e-insanın sporu da ‘e’leşiyor.

 

Geçen hafta sonu Barcelona’da bir e-spor etkinliği izledim. ABD’nin 92 Olimpiyatları’ndaki rüya takımının da sahne aldığı salonlardan Palau Sant Jordi’de yaşları 12’den başlayan yaklaşık 10 bin seyircinin 3 gün boyunca ‘Buz Takımı’ ile ‘Ateş Takımı’nın all-star maçını nasıl büyük bir tutkuyla izlediklerine tanıklık ettim. League of Legends All Star, konserleri, sunucuları ve canlı yayınlarıyla milyonlarca kişiye ulaştı.

 

Beşiktaş, F.Bahçe ve G.Saray’ın da  girdiği e-spor’un 2018’de dünyada 2 milyar dolar büyüklüğe ulaşması bekleniyor.

 

League of Legends sahibi Riot Games’in Türkiye Müdürü Hasan Çolakoğlu ve Riot Games Türkiye Direktörü Bora Koçyiğit, e-spor’un federasyonlaşması için yoğun çaba harcarken, “E-spor yakın gelecekte olimpiyatlara dahil olursa, şaşırmayın” diyorlar. Evet, Uluslararası Olimpiyat Komitesi, olimpiyatın temel sporlarından güreşin yerine e-spor’u alırsa şaşırmam. Çünküz iş artık fena halde reyting ve ticari bir boyuta geldi. e-spor da bu manada güreşi rahatlıkla tuş edecek vaziyette.

Yazının devamı...
Acının coğrafyası
14 Aralık 2016

Passolig de “Kulüp istesin, kağıt bilet basarız” demişti. Yine de stadın tıklım tıklım dolmasını beklerdim. Ne yazık ki sosyal medyada gösterilen reaksiyon, gerçek hayata aynı oranda yansımıyor. Yansısa, teröre de gerçek manada lanet okurduk.

 

Peki siz, dün tribünleri paylaşan siyah beyazlılar,  sarı lacivertliler, sarı kırmızılılar, bordo maviler veya yeşil kırmızılılar... Siz, sadece ‘Acının coğrafyası’nda mı yan yana duracaksınız?

 

ÖMER ABOUBAKAR!

 

Dünkü maçın futbol açısından en büyük esprisi Şenol Güneş’in Olcay’ı sol bekte başlatmasıydı. Güneş, iki uzun stoperi; Rhodolfo ve Atınç’ı birlikte görmek için Marcelo’yu da defans önüne koydu.

 

Kayseri, ‘defans ağır’ düşüncesiyle arka tarafa adam kaçırarak gol aradı. Beşiktaş ise, orta alanda kilit pas üretemese de Quaresma’nın çabasıyla kaleye gitti. Ancak golü atacak kaliteli son vuruştan yoksundu. Bir yanda Vincent Aboubakar, diğer yanda Ömer Aboubakar!  Sezona iyi bir yedek kuvvet olarak başlayan Ömer Şişmanoğlu, Darıca’daki gibi dün de son vuruşta ‘Aboubakar belirsizliği’ne sahipti.

 

Nitekim ‘iki Aboubakar’ ile oynama lüksü olmayan Güneş, 2. devreye Ömer-Eslem değişikliğiyle başladı. Genç oyuncuyla birlikte orta bölgeye işlerlik geldi.

 

Darıca’yı çözen Kerim, dün de klas bir gol attı. Ne var ki İnler’in kaptırdığı topta Beşiktaş kalesine ilk kez topla anlamlı şekilde gelen Kayseri, beraberliği buldu. Ama işte ‘Aboubakar belirsizliği’ diye bir şey var! Basiti kaçıran Kamerunlu, şapka çıkartılacak bir golle skoru belirledi.

 

Beşiktaş, Türkiye Kupası grup meselesini ocaktan önce çözüp kafasını rahatlatmalı...

Yazının devamı...
Beşiktaş namağlup ama ideal bir takım değil
8 Aralık 2016

İskoç hakem Craig Thomson ve 5 yardımcısı yenilen 6 golün mimarlarıdır. Güneş ve ekibini bu maç özelinde ancak ilk 30 dakika için yargılayabilirim. Misal penlatı öncesi şunu sorabilirim: 1-0 geride olan Beşiktaş, henüz 30. dakika oynanıyorken tüm savunma tedbirlerini bırakıp nasıl ailece yükleniyor? Beck’in rakibine bu kadar açık alanda tek başına yakalanması doğru bir taktik sonucu muydu?

 

ÇOK SABIRSIZ

 

Ama hakemin fahiş hataları Kiev’deki maçı her hücresiyle incelememizi önlüyor. Yine de bu vesileyle Beşiktaş’ın bu sezonki durumunu gözden geçirmek lazım. Ligde hâlâ namağlup olan takım için ‘kral çıplak’ demenin vakti geldi, aksi halde bu kulvarda da duvara çarpma tehlikesi var.


1-
BEŞiKTAŞ, geçen sezon henüz 2. haftayken yenildi. Ve şampiyon takım, sezonu Konya’da da kaybederek kapattı. Ancak Beşiktaş, geçen sezon Türkiye’nin en iyi topunu oynayan ve en güven veren takımıydı.

 

2-BEŞİKTAŞ, salı akşamına kadar Avrupa’da da namağluptu. Lakin oynadığı futbol, geçen sezonki keyfi ve ‘mutlu son’ inancını çok güçlü vermiyor. Öyle ki son iki maçta rakip kaleye şut bile çekemedi.

 

3-Çünkü, Caner Erkin ve Gökhan Gönül gibi iki önemli transfere rağmen Gomez, Sosa ve Töre’nin yerini dolduramadı. Caner, sakatlandı Gönül de bir türlü takıma adapte olamadı.

 

4-Caner, Gönül ve Talicsa, yeni bir oyun sistemini dayatıyordu. Ancak iki önemli sakatlığın yanı sıra haftadan haftaya değişen bireysel performanslar Şenol Güneş’i sürekli rotasyona zorladı.

 

5-Özellikle Atiba’nın mesai arkadaşı sürekli değişti. Oysa Güneş’in biraz sabırlı olması lazımdı. İnler, Tolgay ve Oğuzhan kararsızlığı takımın ritminin oluşmasını engelledi.

 

6-Geçen sezon ilk 15 dakikalarda sıkıntı yaşanırken bu sezon ilk 45 dakikanın tamamı çöpe atılır oldu. Çünkü orta alan rakibe üstünlük kuramıyor ve hızlı ataklar da geliştirilemiyor.

 

7-Güneş, artık ideal 11’ini oluşturmalı. Ya Atiba’nın yanındaki adama 3-5 hafta üst üste sabredecek veya Atiba’sız bir defans önü kurgulayacak. Aynı kararı sağ bek pozisyonunda da vermesi gerekiyor.

 

8-Oğuzhan, büyük bir maç kurtaramadığı gibi diğer maçlarda da geçen sezonki çizgisinde değil. Forvet arkası oynayamıyorsa o zaman Güneş, de ‘10 numarasız’ çözüme odaklanmalı.

 

9-Kulübenin skora katkısı azaldı. Tosun yeniden, ‘kulübeden gelen adam’a dönüşmeli. Ligde 13 haftada 7 gol attı, ama bunların 3’ü penaltıdan.

 

10-Geliştiriciliği hep övülen Güneş’in ‘sihirli değneği’nin Kerim ve Aboubakar’a pek dokunmadığını görüyoruz.  Bunun yanında vasat bulunan Olcay bile geriledi.

 

11-Şampiyonluk yaşadığı halde Güneş’in aşırı kötümserliği; bardağın hep boş tarafını bakması ve şikayetçi dili de olumsuz bir hâletiruhiye yaratıyor.

 

ÇELİŞKİ BİTMELİ

 

Geçen sezon 14-15 oyuncuyla oynadığı için eleştirilen Şenol Güneş’in bu sezon her hafta kadro değiştirmesi sıkıntının temeli. Güneş, artık ideal bir 11 ve oyun sistemi belirleyip bunda ısrar etmeli.Bu takım, oyun planları ve kadro açısında sürekli bir kararsızlık yaşıyor. Bu yüzden ilk devresi siyah, ikinci devresi beyaz oluyor. Bu çelişki sürerse, ikinci devre daha da ağırlaşacak lig yarışını sürdürmek zorlaşır...

 

Yazının devamı...
Şampiyonlar Ligi’nde şerefli üçüncülük
6 Aralık 2016

 Böylesine yüceltilen Şampiyonlar Ligi’nde Craig Thomson, skandal bir penaltı vererek, Beşiktaş’ı bitirdi. Normal şartlarda Beck’in lehine faul çalması gerekirken penaltı veren İskoç hakem, üstüne üstlük bir de kırmızı kart verdi. Hani artık penaltıda ‘üç ceza’ (penaltı, mevcut maçta eksik bırakma ve bir sonraki maçta oyuncuyu cezalı duruma düşürme) verilmeyecekti? Bu nasıl bir rezalet?

 

UTANÇ DÜDÜĞÜ

 

Taç atışıyla başlayan atakta Beşiktaş, kendikusurlarından ucuz bir gol yedi. Ancak, devamında Dinamo Kiev’i sahasına hapsederek, maçı çevireceği duygusunu veren bir top oynamaya başladı. Ancak 29’daki penaltı ve kırmızı, sonrasında maça dair konuşmayı anlamsız bırakıyor. 

 

Ama Beşiktaş yine de devreye bir gol atmak için terini akıtmaya devam etti. Ne var ki o anda da en iyi siyah beyazlı Quaresma’nın hücuma yerleşmişken kaptırdığı topla mucizeye dair tüm umutlar uçup giderken, Geriye Fabricio’nun gözyaşları kaldı.

 

AYIP ABOUBAKAR !

 

İlk 45’i 4-0 geride kapatan ve 10 kişi kalan bir takımın maçı daha fazla gol yemeyecek bir taktikle 2. devreye çıkması lazımdı. Çünkü, artık maçı değil, geleceği kaybetmemek gerekiyordu. Güneş, hâlâ 1 gol umudu taşıyor olmalıydı ki ofansif bek Gönül ile forvet Tosun’u sahaya sürdü. Leds United deplasmanında Beşiktaş  6 yediğinde Nouma  rakibe yönelik bir hareketiyle oyundan atılmaya ramak kalmıştı. Bunun bile anlaşılır bir yanı vardı ama Aboubakar’ın gördüğü 2. sarının sindirilir tarafı yok. Sahadaki onur mücadelesine destek olması gerekirken o topa vurup arkadaşlarını 9 kişi bıraktı. O bunu yaparken şimdi biz kalkıp Oğuzhan’ın 5. gole sebebiyet veren topu kaptırmasına nasıl laf edebiliriz ki...

 

Bu sonuç Beşiktaş’ı çok yaraladı. Bu acı öldürmezse Beşiktaş’ı aksine güçlendirir.

 

Güneş ve ekibinin fikrin sahibi Nietzsche’ye kulak versin. Bu üçüncülük de şereflidir...

 

MAÇIN YILDIZI: THOMSON

 

Yardımcılarıyla birlikte bir futbol cinayetine imza atarak, ‘kara bir yıldız’ oldu.

 

TRiBÜN

 

EN UMUTSUZ ANDA BİLE SES VERDİLER

 

-10 derecelerde oynanan ve hakem faciasına maruz kalınan bir maçta skor 3-0’lara geldiğinde dahi siyah beyazlı tribünlerin sesi duyuluyordu. 

 

‘ÖNÜMÜZDEKİ MAÇA BAKACAĞIZ’

 

BEŞİKTAŞ, dün bu farkı yiyecek kadar kötü bir takım değil. Sadece senaryosuyla hakemin oynadığı bir maça denk geldiği için bu kâbusu yaşadı. Siyah beyazlılar tam da bugün “Önümüzdeki maça bakacağız” klişesine gerçekten inanmas lazım.  Çünkü İskoç hakemin kendilerine daha fazla zarar vermesine müsade ederlerse ligi de kaybederler. 

 

BİR TARİHİ EŞİKTEN DAHA HÜZÜNLE DÖNDÜ

 

EVET, dün Beşiktaş, Avrupa futbolunun en üst düzey organizasyonu olan, standartlarıyla yere göğe sığdırılamayan Şampiyonlar Ligi’nde amatör lig seviyesinde maç yönetem bir grup hakemin rezalet kararıyla kırıldı.

 

Diğer yandan da siyah beyazlılar üç sezondur Avrupa’daki eşik maçlarına hep trajik şekilde veda ediyor. Geçen sezon grup lideri olarak gittiği Avrupa Ligi’nin son maçında hiçbir şey kazanamadan döndü. Dün de yine liderlik şansı bile taşıdığı bir maçta maalesef 3. olarak döndü. Neyse ki bu defa Avrupa Ligi tesellisi var.

 

TEKNİK DİREKTÖR KARNESİ

 

SERGEI REBROV

 

HAKEM hataları olmasaydı da maçı kazanabilirdi elbet. Ancak ne yazık ki maç adil bir oyuna sahne olmadığı için onun tercih ve taktiklerine dair bir değerlendirme yapamayacağım. 

 

ŞENOL GÜNEŞ

 

4-0 ve 10 kişi kalmalarına rağmen 2. devreye gol için değişiklikler yaptı. Ya bu cesaretini öveceğiz veya yeni bir Liverpool hezimetine yol açma ihtimalini yarattığı için kızacağız. Karar sizin...

Yazının devamı...
Şenol Güneş otobüsü
4 Aralık 2016

F.Bahçe ceza sahasında ne topla buluşan ne de herhangi bir yerden şut çeken siyah beyazlı gördük. Top alamayan Cenk, stoperlerin arasında kayboldu. Güneş’in ekibinin verdiği poz şuydu: Zamana oyna, top çevir! İleriye oynama niyeti sadece Oğuzhan ve Tolgay’a bağlıydı, ama onların ayakları da iyi top yapamadı.

Hasan Ali ve Şener, her fırsatta çıkarken, Gönül ve Adriano, orta alanı geçmeye niyet etmedi. Quaresma, bu sezonun en vasat devresini oynarken Kerim, zorlukla bulduğu şansı pek iyi kullanamadı. Beşiktaş, bir karambol dışında pozisyon da vermedi, ancak rakibine çok duran top şansı tanıdı. Toplamdaysa beklentilerin altında kalan bir derbi devresi oldu.


MAÇIN YILDIZI GÖNÜL


Oyunun rengi 2. devre de değişmedi. Evet, Beşiktaş istediğini aldı, ama ofansif açıdan ortaya koyduğu futbol bakımından Güneş’li dönemin en kötü maçıydı. Sıfır pozisyon, sıfır isabetli şut! Kanatlardan da gidemedi, merkezden de... Çünkü aklı 1 puandaydı. Kalite açısından hayal kırıklığı yaratan derbinin taktiği, ‘Şenol Güneş otobüsü’ oldu. Dün siyah beyazlı savunma hattı hatasız oynarken, Lens’in 90 dakika oynayamamasıysa şansıydı. Çünkü 15 dakikada bile fark yarattı. Genel olarak iki ekip de derbiyi Avrupa’daki final maçlarına hazırlık idmanı tadında oynadı.

11 yıllık seri sonlandırılamasa da Beşiktaş, bu sezonki namağlup unvanını ve ezeli rakibiyle puan farkını da korudu. Maçın yıldızı Gökhan Gönül’dü. Protestolara rağmen Kadıköy’de 90 dakika ayağı titremeden oynadı. Beşiktaş’a esas imzayı, dün gece attı.

Yazının devamı...