İşte Ankara’daki “Fasıl”dan notlar:
- Fasıl’ın ev sahipliğini Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek yaptı.
- Yüze yakın davetli katıldı, davetlilere fasıldan önce yemek ikram edildi.
- TRT sanatçılarından katılım yoğundu.
- Kabineden iki isim davetliler arasındaydı: Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Bayındırlık Bakanı Mustafa Demir.
- Sürpriz konuk: İlker Başbuğ’a yakınlığıyla bilinen akademisyen Nuran Yıldız…
- Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek göze çarpan isimlerdendi.
- Konuk ağırlığı milletvekillerindeydi. Tabii iktidar partisine mensup milletvekillerinde…
- Fasılların daimi konuğu eski Kültür Bakanı Atilla Koç, iş dünyasından Hamdi Akın, bürokrasiden THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, bazı gazetelerin Ankara temsilcileri… Dikkat çeken isimlerdi.
- “İki Darbe Arasında” adlı kitapla 28 Şubat’ta ordudan nasıl atıldığını anlatan Prof. Dr. İskender Pala, tarihi anekdotlar anlattı. Bazı isimler şiirler okudu. İktidarın yeni gözde danışmanlarından İbrahim Kalın şarkı söyledi.
Cemaat tiraj aldırır ama gişe yaptırır mı?
Zaman Gazetesi’nin tiraj artışında yukarılardan bir yerlerden gelen “En az 10 kişiyi Zaman’a abone yap” emrinin ne derece etkili olduğunu bilen bilir.
Şimdi bu yöntem bir sinema filmi için kullanılıyor.
Yukarılardan bir yerlerden emir gelmiş...
“Cemaat”in yeni misyonu şu:
“Herkes çevresinden en az 15 kişiyi Eşrefpaşalılar filmine götürsün.”
Bu yöntemle Zaman’ın tirajı tavan yaptığına göre…
“Eşrefpaşalılar” filminden de muazzam bir gişe başarısı bekleyebiliriz.
Fakat…
Sonuçlara baktığımızda pek öyle olmadığını görüyoruz.
Neden mi?
Çünkü “gazeteye abone olmak” ile “kalkıp sinemaya gitmek” arasında büyük bir mahiyet farkı var.
Bir ricayı kırmayarak gazeteye abone olursun…
Ama bir ricayı kırmayarak kalkıp sinemaya gitmekte zorlanırsın.
Belki böyle bir kültürün yoktur…
Belki üşenirsin…
En azından sinemaya gitmek için epey bir gayret, çaba ve emek sarf etmen gerekir.
Oysa gazeteye abone olmak öyle mi?
Biraz para verip “tamam” dedin mi her şey tamam…
Demek ki neymiş?
Cemaat dayanışması ile bir gazeteyi yüksek bir tiraja ulaştırmak mümkün iken…
Cemaat dayanışması ile bir sinema filmini “gişelerin efendisi” haline getirmek pek mümkün değilmiş…
MODALAR - DEMODELER
DEMODE: İstanbul…
MODA: Ankara…
DEMODE: “Takva” filmi…
MODA: “Büşra” filmi…
DEMODE: Başbakan’ın eski hedefi Yalçın Doğan…
MODA: Başbakan’ın yeni hedefi Cengiz Çandar…
DEMODE: Kaçak elektrik…
MODA: Kaçak Ermeni…
DEMODE: Tophane’de nargile içmek…
MODA: Mandabatmaz’da Türk kahvesi içmek…
DEMODE: Ahmet Özhan…
MODA: Melihat Gülses…
Maraş’tan bir dergi gelirdi bizlere
1982 ile 1993 yılları arasında Maraş’ın Andırın kazasındaki bir matbaada kurşun harflerle dizilip basılan bir dergi gelirdi bizlere…
Adı “İkindi Yazıları” idi.
Bugün sanat edebiyat alanında yetkin kabul edilen birçok ismin ürünlerini yayınlayan bir dergiydi.
Temiz ve sade baskısı, tevazusu, ciddiyeti ve edebiyat alanındaki gelişmelere açıklığıyla dikkati çekiyordu.
Sahip çıkılması gereken bir taşra edebiyat dergisi değil, Türkiye’nin edebiyat gündemini etkileyen ve bünyesinde yer almak için can atılan bir dergiydi.
Bu açıdan edebiyat alanında yepyeni bir çığır açmış, taşrada da, hem de kıt imkanlarla ciddi bir edebiyat dergisinin çıkabileceğini öğretmişti herkese…
Dergi 1993’ten beri yayınlanmıyor.
Çünkü İkindi Yazıları’nın mimarı Nedim Ali’yi kaybettik.
Ama İkindi Yazıları’na dair hatıralar capcanlı...
İşte bu canlı hatıralar, İkindi Yazıları’nı yeniden gündeme getirdi.
Kuşluk Vakti adlı edebiyat dergisi, son sayısını “İkindi Yazıları Özel Sayısı” yaptı.
İkindi Yazıları’nda şiirleri yayınlanan Adem Turan ile genç kuşaktan şair Mustafa Oğuz’un editörlüğünde hazırlanan özel sayıda, İkindi Yazıları’na katkıda bulunan edebiyatçıların yazı ve şiirleri yer alıyor.
Bu özel sayıyı hazırlayan Adem Turan ve Mustafa Oğuz’u kutluyor ve Kuşluk Vakti’nin son sayısını hararetle tavsiye ediyorum.
MAHALLENİN AZ BİLİNEN İYİ ŞAİRLERİ - 1
Osman Konuk’tan dizeler
Necip Fazıl, Sezai Karakoç, İsmet Özel, Cahit Zarifoğlu bilinen şairler.
Peki ya bilinmeyenler?
Bazı dizeleri İslamcı gençler tarafından ezbere okunan şairlerden söz edeceğim sizlere…
Mesela Osman Konuk…
Osman Konuk’un “Seni Yalnız Ben Anlarım”, “Tehlikeli Belki” ve “Beyaz Savunma” adlı üç şiir kitabı var.
Gençlerin diline pelesenk olan dizesi şudur:
“Aramızda tartışıyoruz yaşamak mı zor Çince mi?”.
En bilinen dizeleri ise şu:
“İhanetten bir alıntı sağlığınla gelirsin (gelirsen) / Unutma beni çiçekleriyle yaralarımı süslersin / Utanılası bir şeydir katıksız pembeliğin / Bu yüzden kitaplardan yalnızca / Islık çalmasını öğrenirsin / Tüm iyiliğin filmlerin iyi bitmesini istemek / Ama bu kente gelirsen unutma beni ara / Sana bir çay ve temiz yaralar ısmarlarım / Öfkem geçer dinle yüzümü sevgiyle bakarım / Kimse değil seni yalnız ben anlarım.”
Üsküdar’da yeni bir mesken
Üsküdar’da yeni bir kafe açılıyor.
Adı: Genç Kafe.
Çay, kahve ve kitabın öne çıkacağı kafede yazarlarla okurlar da buluşacak.
İlk buluşma dün gerçekleşti.
Ali Ayçil, Yıldız Ramazanoğlu ve Tarık Tufan ilk buluşmanın konuk yazarlarıydı.
Ayrıca Yusuf Goncagül ile Bilal Çetin de bir müzik dinletisi sundular.
ADRES: Adres: Mimar Sinan Mah. Dr. Fahri Atabey Cad. Genç Dergi Binası No:19 Üsküdar
Bir dindar liberal: Mehmet Ali Ilıcak
Mehmet Ali Ilıcak çok genç yaşta medya dünyasını karıştırmış bir isimdir.
Akşam Gazetesi’ni kurduğu dönemde koskoca medya patronlarını epey uğraştırmıştı.
Sonra?
Gazeteyi Karamehmet’e satıp işin içinden sıyrıldı.
“Dindar liberal” kimliğini gizlemeyen Ilıcak, Tayyip Erdoğan’ın kendisine yaptığı bir tebliğ sayesinde içki içmekten vazgeçmiş.
Eşi Meyra Ilıcak’a aşkla bağlı olan Ilıcak, Ak Parti’yi destekliyor.
Geçen ay annesi Nazlı Ilıcak ve eşi Meyra Ilıcak’la umreye giden Mehmet Ali Ilıcak, dini hayata da yabancı değil.
Hatta o kadar ki, 20 yıl önce aldığı şan derslerinin de verdiği cesaretle bir ilahi albümü bile çıkarabilir.
Sağcı Vakit gazetesi Bakan’a tam destek verdi.
Radikal İslami derneklerden bazıları da eşcinsellik karşıtı sert bildiriler yayınladılar.
Mahallenin diğer yayın organları ise meseleye dalmamayı tercih ettiler.
Fakat bir isim vardı ki, yaptığı açıklamalarla fark yarattı.
Ankara İlahiyat’ın feminist İslamcılarından Hidayet Tuksal, CNN Türk’te Tarafsız Bölge’de eşcinsellik meselesini değerlendirirken, gelebilecek tepkilere aldırış etmiyordu.
Tuksal, bakış açısını şöyle belirledi:
* İslam eşcinselliğe iyi bakmaz. Bu konuda ayetler var.
* Ben bir Müslüman olarak eşcinselliği tasvip etmem.
* Ama eşcinsellere “hasta” muamelesinin yapılmasını da tasvip etmiyorum.
* Eğer bazı insanlar, kendilerini eşcinsel olarak görüyorlarsa bana onların tercihlerine saygı duymak düşer.
Kimler geldi kimler geçti?
KEMAL UNAKITAN
O şimdi küskün… O şimdi kendisine haksızlık yapıldığını düşünüyor… Düşünsenize: Maliye Bakanlığı görevinden alındığı günden beri bir kez olsun ortalıkta görünmedi. O günden beri Başbakan Erdoğan’la bir kez bile görüşmediği ortaya çıkarsa hiç ama hiç şaşırmam.
TURHAN ÇÖMEZ
Sen tut Erdoğan’ın en sıkıntılı günlerinde “özel kalem müdürlüğü” gibi bir görevi üstlen… Tam ikbal döneminde ise Erdoğan’la ters düş… Ben hatıra yazmasını bekliyorum. Kitabın adı da hazır: “Özel Kalem Müdürlüğü’nden Kırmızı Bülten’le Aranmaya…”
MEHMET GAZİOĞLU
En kısa mesafe koşucusu… AK Parti’de kurucu oldu, 15 gün sonra arıza çıkardı… Sanırım Erdoğan, “Allah’tan işin en başında kopmuş da kurtulmuşuz” diye Allah’a
dua ediyordur.
ABDÜLLATİF ŞENER
Müjdelenenlerden idi… Sıralama şöyleydi: Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Abdüllatif Şener… Hareketin en başında “Bir gün gelecek Şener hareketten kopacak” deselerdi kimse inanmazdı…
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR
AK Parti’nin kuruluş ve yükseliş dönemlerinin bir numaralı ismiydi. ”İnsan haklarına saygılı, demokrasi sevdalısı Bursalı bir avukat” olarak temayüz etmişti. Parti içi demokrasi diye diye partiden uzaklaştı… Şimdi nerededir, ne yapar, bilinmez.
ALİ ÇOŞKUN
O hareketin “Ali Abisi” idi… Biraz uyum problemi yaşadı, biraz genç ekibin hızına yetişemedi ve sonunda dışarıda kaldı. Bozuldu tabii dışarıda kaldığına… Hem de aleyhte demeç verecek kadar… Şimdi emeklilik günlerini yaşıyor…
Aşk-ı Memnu’ya alternatifler
* OĞLUM OSMAN Yoz bir hayattan Kabe yollarına… Düşünsenize: Bir kısmı Suudi Arabistan’da çekilen bir süper yapım… Uzamaya müsait... Bence yapımcılar kaçırmamalı…
* YANIK BUĞDAYLAR Kırsal dizilere alternatif olabilir… Köy var… Köyün ağası var… Köyün dindarı var… Köyde aşk var…
* HUZUR SOKAĞI “Aşk-ı Memnu”daki gibi dejenere olmasa da, bu romanda da sündürmeye epey müsait bir aşk hikayesi var… Gençlik zamanlarında hoppa bir kız olan Feyza ile dindar üniversiteli Bilal’in yıllara yayılan aşkı. Samanyolu’nda yayınlansa sanırım patlar…
* MİNYELİ ABDULLAH “Filmi yapıldı” diyeceksiniz. Ne fark eder ki? Aşkı Memnu’nun da, Hanımın Çitfliği’nin de bırakın filmini dizileri yapılmıştı daha önce… Sonuçta iyi bir senaryo ekibinin elinde “zulüm gören dindar” hikayesi yeniden ve dizi olarak anlatılmış olur.
Bilmeyenler için ‘cemaat’ jargonu
* TAVİZ: Verilmediği takdirde cemaatin büyümeyeceğine inanılır.
* YUMURTALI PATATES: Zengin cemaatçiler “maklube”, fakir cemaatçiler “yumurtalı patates” yer.
* HİZMETTEN: Cemaate para veren esnafın isimlerin başına getirilir. “Hizmetten falanca…” gibi…
* MÜSBET: Cemaate hayli yakın bireylere verilen sıfat.
* ABONE: Zaman aboneliğinin kısa ifadesi…
* EHLİ DÜNYA: Dünya nimetlerine dadanan kişi…
İslami kesimde Modalar Demodeler
DEMODE Nazlı Ilıcak
MODA Meral Akşener
DEMODE İslamcı solcu Ertuğrul Günay
MODA Muhafazakar demokrat Günay
DEMODE Türbanlı Seda Sayan
MODA Kara çarşaflı Seda Sayan
DEMODE F tipi örgütlenme
MODA F klavye
DEMODE Fehmi Koru’nun fasıl daveti
MODA Ilıcak ailesinin “Twitter” daveti
DEMODE Dede Tayyip Erdoğan
MODA Dede Abdullah Gül
Sanırım Erdoğan’ın kafasındaki “ideal gazete” aşağı yukarı şöyle bir şey:
- Manşet atacak ama bağırmayacak.
- Haber olacak ama memleketi germeyecek.
- Köşe yazarı olacak ama kafasına göre takılmayacak.
- Fotoğraf olacak ama müstehcen olmayacak.
- Eleştiri olacak ama kabul edilebilir ölçüler içinde olacak.
- Muhalefet yapacak ama hükümet icraatını geniş bir şekilde yansıtmayı ihmal etmeyecek.
- Bir tavrı olacak ama o tavır ekonomiyi kötü etkileyecek bir tavır olmayacak.
*
Medya patronları, belki böyle bir gazeteyi gözlerinin önüne getiremiyor olabilirler.
O halde onlara önerim, hemen bir adet Star Gazetesi satın alıp önlerine koymalarıdır.
İşte Başbakan Erdoğan’ın “ideal gazete” anlayışına sahip gazete...
Vitrinine konanlara, tezgâhtarlarına, yönetenine, maaşı veren patronuna iyi bakın...
Haberlerine, köşe yazılarına da...
Ey medya patronları...
Sizden istenen işte böyle bir gazetedir.
Fakat şöyle bir sorun var:
İş, ortaya “gazete” adı verilen bir ürün koymakla bitmiyor ki...
Bir de bu gazetenin okura ihtiyacı var.
Okur nereden bulunacak, işte bunun cevabı yok.
*
Medya patronunun açmazı şurada:
Tayyip Bey’in istediği türden “ideal gazete”yi çıkarsa, gazetesinin marka değeri düşecek, okur sayısı azalacak...
Tayyip Bey’in istediği türden “ideal gazete”yi çıkarmasa, başına türlü felaketler gelme ihtimali yüksek.
*
Vallaha ben şunu bilir, şunu söylerim:
“Devr-i Tayyip”te medya patronu olmak, belaya davetiye çıkarmanın öbür adıdır.
“Hafazanallah” diyelim ve bu bahsi kapatalım.
Tayyip Bey’e kafa boşaltacak öneriler
KİTAP: İki Darbe Arasında-İskender Pala... (Bir zamanlar ağzından çıkan “Bizim İskender” tanımlamasının nelere yol açtığını görüp acı acı gülümsemek için.)
FİLM: Veda/Zülfü Livaneli... (Kıyaslandığı liderin hayatından kesitler görmek için.)
MECMUA: Tempo... (Uzun uçak yolculuğunda karıştırıp kendisine konu çıkarmak için.)
SÖZLÜK: İHL Sözlük... (Bizim çocukların gündemini, jargonunu, esprilerini kavramak için.)
MÜZİK: Fatih Erkoç’un son türkü CD’si... (Hem moderniz, hem de geleneksel vurgusu için.)
MÜZE: Türker İnanoğlu Sinema Müzesi... (Sinema sektöründeki büyük değişimi yakından anlayabilmek için.)
RESTORAN: Nişantaşı Park Şamdan... (Kentin elitleriyle aynı havayı soluyup beyaz Türklerle arayı yeniden ısıtmak için.)
KAFE: Sultanahmet Yeşil Ev... (Mehmet Şevket Eygi ile buluşup beş çayı içmek için.)
HOBİ: Oyuncak tren... (Torunlarla oynamak için.)
SEYAHAT: Kuzey Ege kırsalı... (Hayatın siyasetten ibaret olmadığını anlamak ve mutluluğun başka kaynaklarını keşfetmek için.)
Bravo CHP
Bravo Deniz Baykal...
Bravo Kemal Kılıçdaroğlu...
Bravo CHP’nin üst yönetimi...
Mersin’de CHP Kadın Kolları’nın yaptığı “Çarşaf Yırtma Eylemi”ne en sert, en net ve en kararlı bir şekilde tavır koyduğunuz için teşekkürler. CHP’nin yeni çizgisinin ne olduğunu örgütünüzün de kavramasına yol açtığınız için teşekkürler. Vatandaşın kılık kıyafetiyle uğraşmanın bir siyasi partinin işi olmadığını gösterdiğiniz için teşekkürler.
Laga lugayı bırak Ergun
Evet... Evet... Bırak...
Bırak da şu sorunun yanıtını ver:
Sen Sabah Gazetesi’ni Ahmet Çalık satın aldığı zaman Aydın Doğan’a gidip, “Bizim gazeteyi cemaatçiler ele geçirdi. Biz ekip olarak sizin gruba geçmek istiyoruz” dedin mi?
Demedin mi?
Sen önce bu sorunun cevabını ver, sonrası Allah kerim...
Bizim mahallede veliahtlık tutar mı?
Geçenlerde Avni Özgürel abimizle sohbet ediyorduk.
Dedi ki:
“Ben Saadet Partisi’ni yakından takip ediyorum. Sonunda Fatih Erbakan o partinin başına geçer”.
İtiraz ettim:
“Bizim mahallenin birçok kötü özelliği vardır ama veliahtlığa prim verilmez”.
Avni Özgürel, hemen atıldı:
“Tarikatlara baksana... Babadan oğla geçiyor şeyhlik...”
Cevabım şu oldu:
“Öyle ama tutmuyor. Bak İskenderpaşa’ya... Esat Coşan’ın yerine oğulu geçti... Ne oldu? Cemaat resmen dağıldı. O tarikat artık bir şirket oldu”.
Avni Abi “İyi ama Menzil...” dedi.
Ben daha fazla uzatmadım.
Tersten çakan Genç Sivil
Madem tersten çakmaya meftunum.
O halde Genç Siviller’in sitesinde yayınlanan bir yazıdan söz edebilirim.
Başbakan Erdoğan’a “Maaşını verdiğin memura hâkim olabiliyor musun?” sorusunu soran yazının altında Beytullah Aksoy’un imzası var.
Başbakan, medya patronlarına “Köşende yazı yazanın maaşını sen veriyorsun, yarın feryat etmeye geldiğin zaman feryat etmeye hakkın yok” diye seslenmişti ya...
Beytullah kardeşimiz, işte bu yaklaşımı ele almış.
Diyor ki:
“Sayın Başbakan, Genelkurmay Başkanı’nın maaşını sen veriyorsun, senin ve onun maaşını da biz veriyoruz. Önce sen maaşını verdiğin memura hâkim olabiliyor musun? Yarın e-muhtıra alıp, parolalarla hakarete uğrayıp feryat etmeye geldiğin zaman feryat etmeye hakkın yok”.
Katılırsınız, katılmazsınız...
Ama enteresan olduğunu kabul edin.
Erdoğan ile Kurtulmuş arasındaki 8 benzerlik
BİR: İkisi de görece genç...
İKİ: İkisi de boylu poslu...
ÜÇ: İkisi de aynı mahallenin insanı...
DÖRT: İkisi de karizma sahibi...
BEŞ: İkisi de dışa açık...
ALTI: İkisinin de eşi başörtülü...
YEDİ: İkisi de iyi hatip...
SEKİZ: İkisi de imam hatipli...
İslami kesimde Modalar Demodeler
DEMODE “Oğlum Osman” türü hidayet filmleri
MODA “Eşrefpaşalılar” türü hidayet filmi
DEMODE Mağdur Tayyip Erdoğan
MODA Mağdur Necmettin Erbakan
DEMODE 12 Eylül anıları
MODA 28 Şubat anıları
DEMODE Millet Meclisi
MODA Temsilciler Meclisi
DEMODE 27 Nisan muhtırası
MODA Köşe yazarları bildirisi
DEMODE İsrail’e one minute
MODA ABD’ye one minute