BÜLENT Yıldırım’ın üst düzey bir bürokrat olduğunu biliyor muydunuz?
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi mezunu olan Yıldırım, halen Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı’nda İç Denetim Başkanı olarak görev yapıyor.
Saha dışında olduğu kadar saha içinde de otoriter bir yapıya sahip olduğu biliniyor. Kuralcıdır. Taviz vermez. Hırsı ve çalışkanlığı ile de dikkati çeken Yıldırım, son yıllarda büyük çıkış gösteren hakemlerin başında geliyor... Silivri’deki eğitim seminerinde görüştüğümüz tecrübeli hakem, sorularımızı şöyle yanıtladı:
Hata yapmamak için her türlü disiplin ve özveriyi sahada gösteriyoruz. Ancak zaman zaman hata yaptığımız da oluyor. Verdiğimiz bir kararı öyle algılamış olduğumuz için hatanın boyutu hakkında genellikle maç esnasında herhangi bir rahatsızlık duymuyoruz. Hiç kimse sahaya hata yapmak ve tartışılmak için çıkmaz. Hata yapan hakem çok derin bir üzüntü yaşar. Belki de bir, iki günlük yoğun bir duygusal travma dönemi geçirir. Maalesef bu dönemler, her sporcunun ve her hakemin yaşadığı ve tecrübe ettiği bir gerçektir. Ancak ustalığa giden yol da bu dönemlerden alınacak derslerle yakından ilgilidir.
Muharebeyi kaybettik ama savaşı kaybetmedik
TECRÜBE sadece olumlu deneyimlerden değil, çoğu zaman da olumsuz deneyimlerden kazanılır. İstediğim gibi geçmeyen bir maçtan sonra, hep De Gaulle’ün bir sözüyle kendimi motive ederim; “Muharebeyi kaybettik, ama savaşı kaybetmedik.”
Hakemcesi; “Aradığınız başarıya şu anda ulaşılamıyor. Lütfen daha çok çalışıp kendinizi geliştirerek yeniden deneyiniz!”
Hakemlik yaptığım için hiç pişmanlık duymadım. Hakemliğin bana, benim de hakemlik kurumuna katkım olduğunu düşünüyorum. Ancak her güzel işin bittiği gibi bir gün hakemliğimizin de biteceğini ve bu görevi genç arkadaşlarımıza devredeceğimizi biliyorum. Erken yaşta kaybetmiş olduğum rahmetli annem Yüksel Yıldırım’ın bende özverisi ve emeği çok fazla. Hayatımın en anlamlı maçı, onu defnettikten sadece 1 gün sonra, ailemin kararına uyarak, gidip yönetmiş olduğum ve çok başarıyla tamamladığım bir yurt dışı maçıydı. Tüm hakem annelerinin ellerinden öpüyorum.
Eğer ruhunuz sağlamsa yıllar sizi yıkamaz
TÜM yaşamım işyerinde, evde, antrenman sahalarında ve seyahatlerde geçiyor. 35 yaşın üzerinde ve yoğun efor gerektiren sporcu olduğumuz için yediğimiz içtiğimiz her şeye dikkat etmemiz gerekiyor. Bir hakem için sahada en büyük talihsizlik sakatlanmaktır. Ayrıca çok net bir ihlalin algılanamayıp ekip olarak kaçırılması ve tartışmalı pozisyonların çok olduğu bir müsabaka yaşanması diğer talihsiz durumlardır. Aşık Zevraki’ye ait çok sevdiğim bir dörtlüğü size aktarmak istiyorum:
“Azmi sular boğup, ateş yakamaz,
Sanma ki irade inzivadan çıkamaz,
Eğer sağlamsa ruhunuz emin olun ki,
Yollar yorup sizi, yıllar yıkamaz”
Sahada maskeli balo
ANKARASPOR-Galatasaray maçını yönetiyorum. Servet Çetin sakatlığından dolayı yüzünde özel maske ile oynuyor. İkinci yarı oyuncu değişikliği ile oyuna giren rahmetli Antonio De Nigris, yüzünde özel maskesiyle ve gülümseyerek doğrudan bana geldi. Maskesini işaret ederek bozuk Türkçesi ile muzip muzip sordu:- Hoca bak, nasıl olmuş, iyi mi? Ben de gülümseyerek, “Çok güzel olmuşsun, karizma yapmışsın” dedim. Hemen yanımızda bir diğer esprili oyuncu Ayhan Akman durur mu! De Nigris’e “Kardeş hoş geldin, film starı gibi olmuşsun maşallah” dedi. Ama Ayhan daha sonra Servet’e baktı, sonra bana baktı ve espriyi patlattı, “Hocam sen bu De Nigris’i merak etme, bu kardeşimiz oynamak için değil, maskeli baloya katılmak için girdi oyuna.” Uzun süre üçümüz de güldük. De Nigris çok değerli ve sempatik bir oyuncuydu. Kendisini rahmetle anıyorum.
YARIN: HÜSEYİN GÖÇEK
FIRAT Aydınus’un derbi kralı olduğunu biliyor muydunuz?
Adeta rekora koşuyor. Tam 14 derbide görev yaptı. Zor maçları kolay yönetiyor. Eski bir futbolcudur Aydınus. Bu avantajını da iyi kullanıyor. Bilgisi, iletişimi ve deneyimi ile ön plana çıkıyor.
Aslında uluslar arası alanda da başarı merdivenlerini hızla tırmanması gerekirdi.
Biraz gecikti.
Türk hakemliğinin en önemli isimlerinden biri olan Aydınus, sorularımıza son derece içten yanıtlar verdi.
Artık küfür edilmesin
Bulunduğumuz konum itibarıyla tribünden gelen söylemlere kendimizi izole edebiliyoruz. O anda oyuna odaklanmamız nedeni ile gelen söylemlerin etkisi minimize oluyor. Fakat bir gerçek var ki, küfür hangi ortamda olursa olsun, kime edilirse edilsin tasvip edilebilinen bir durum değil. Futbol olgusu içinde oynanan oyunda insanoğlu var olduğu sürece hatanın olmaması imkansız. Bu sadece biz hakemler için değil, bu oyunun içinde görevi bulunan herkes için geçerli. Bir futbolcu, bir teknik adam gibi bizler de hata yapabiliyoruz. Anlık verdiğimiz bir kararın maç sonrası hatalı olduğunu görünce ve anlayınca tabii ki çok büyük üzüntü yaşıyoruz. Fakat önemli olan husus şu ki, bu hatalardan sonra özeleştirimizi yapıyoruz ve bir daha aynı hatayı tekrarlamamak için kendimizi geliştirme adına önemli adımlar atıyoruz.
Derbi hakemi etkiliyor
Ülkemizde derbi maçları önemi itibariyle futbolsever, futbolcu, teknik adam, yönetici, medya için ne ifade ediyorsa hakem için de aynı şeyleri ifade ediyor. Bu paralelde fiziksel ve mental hazırlığımızı en üst seviyede yapmamız gerekiyor. Aslına bakarsanız sezon içinde oynanan her maça fiziksel ve mental hazırlığımız hiç farklı değil. Ama derbi kelimesi o maça yapıştığında tüm kamuoyunda değişen hava kısmen de olsa ister istemez hakeme de sirayet ediyor.
Profesyonel olalım ama...
Hakemlerin maç tazminatı konusu, ülkemizde farklı bakış açılarıyla farklı cevapların verilebileceği bir konu. Profesyonel hakemlik ise şartlar göz önüne alınarak temeli çok iyi oturtulup, gerçekten üzerinde uzun uzun çalışılarak hazırlık yapılması gereken bir durum. Ülkemizde endüstri haline gelmiş futbolumuzda profesyonellik artık bir gereksinim. Fakat profesyonel hakemlik oldu bittiyle sadece profesyonel adını getirmekle amacına ulaşılacak bir durum değil. Zamana yayarak sistemli bir şekilde sağlam altyapı kurularak ve sağlam temeller atılarak gerçekleşmesi gereken bir durum.
Deneyim çok önemli
Hakemlik elbette uzun bir süreç. Bir hakemin atmosferi yüksek türdeki maçları yönetebilmesi için uzun süreç içinde deneyim kazanması gerekiyor. Bu sürede de hakem her yönden kendini yetiştirip geliştirirken, tecrübesini de artırarak çok önemli maçlara yıllar içinde hazırlanmış oluyor. Yöneteceğimiz maçlar öncesi takım ve futbolcu bazında taktik ve teknik yapıları incelemek ve bu yönde hazırlık yapmak, günümüzün çağdaş futbolunda bir hakem için artı bir durumdur.
Çirkin teklife kayıtsız kalınamaz
BİR maç öncesi maçın skoru ile ilgili çirkin bir teklif gelirse eğer, ilk tepkim ne mi olur? Bu çirkin teklifi yapan o anda karşımdaysa bilmiyorum artık ne yaparım (Gülümsüyor). Kendisi o an ulaşamayacağım bir ortamdaysa eğer, küfürü tasvip etmiyorum (Gülümsüyor). Şaka bir yana sadece hakem olmakla alakalı bir durum değil bu. Hangi insan olursa olsun kendisine yapılan çirkin bir teklif karşısında medeni bir şekilde hukuksal boyutta yapması gerekeni yapmalı bence.
Düzenli yaşamamız gerekiyor
SONUÇTA başarılı olmak için hakemliği profesyonelce yapmak ve yaşamak zorundasınız. Bu yüzden kendimize her konuda dikkat etmeliyiz. Aile, sosyal ve iş yaşantımıza titizlik göstermeliyiz. Yediğimiz ve içtiğimize önem vermeliyiz. Ailemle vakit geçirmeyi seviyorum.
İyi ki hakem olmuşum
FUTBOLSEVERLER tarafından dinlenen ve takip edilen hakem yorumcuları, yorumları ve eleştirileri ile kendisini takip eden kitlenin fikir sahibi olmasında önemli rol oynadığına inanıyorum. Hakemliğe başladığım için asla bir pişmanlık duymuyorum. Hatta beni teşvik eden babama ve hakemliğim süresince bana destek olan ve olmaya devam eden annem ve eşime minnettarım. Değerlerime zarar vermeye başladığını gördüğüm anda ise hakemliği bırakırım.
Seni seviyorum hocam
EVLİLİĞİMİN ilk zamanlarında da haliyle maçlara gidip geliyordum. Şehir dışına çıkışlarda eşim ufak not kağıtlarına birer ikişer kelime ile “Canım aşkım başarılar. Allah hakem şansı versin” gibi notlar yazıyordu. Bu notları da gömlek cebime ya da çantamın bir köşesine koyarak bana sürpriz yapıyordu. Yine bir gün maç için şehir dışına çıktım. Karşılaşmada bir futbolcu, rakibine faul yaptı. Sarı kartımı çıkarttım ve gösterdim. Tam o sırada kartla birlikte ufak bir beyaz kağıt parçası da bir anda cebimden fırladı. Futbolcu ile birlikte gözlerimiz bir anda beyaz kağıda takıldı. Kağıt yere düştü. Üzerinde kocaman puntolarla aynen şu yazıyordu: “Seni seviyorum aşkım.” Futbolcu bir kağıda baktı, bir bana döndü baktı ve mırıldandı: “Ben de seni seviyorum hocam.”
YARIN: BÜLENT YILDIRIM
GİZLİ DÜNYA
Kapalı bir kutu gibidir hakem
dünyası. Pek bilinmez.
Ne düşünürler, ne isterler, nelere tepki gösterirler?
Hiç irdelenmez.
Oysa çok ilginçtir hakem dünyası.
Kutuyu biraz araladığınız zaman, o rengarenk ortam sizi çeker.
Keyiflenirsiniz. Neşelenirsiniz. Şaşırırsınız.
Ne dersiniz, futbolumuzun bu sessiz insanlarına kulak vermek güzel olmaz mı?
ÖNCE, “Geçmiş olsun” diyelim. Önemli bir operasyon geçirdi. Aşil tendonundan ameliyat oldu. Sahalardan iki ay uzak kalacak.
Yunus Yıldırım, Süper Lig’in en önemli isimleri arasında yer alıyor. Hep kritik maçlarda düdük çalıyor.
Yeri geliyor şampiyonluk maçında sahaya çıkıyor, yeri geliyor kümede kalma mücadelesinde görev yapıyor.
Geçen sezonun son haftasında oynanan F.Bahçe-Trabzonspor maçını Yunus Yıldırım’ın yönettiğini hatırlatmamıza gerek var mı acaba?
Dikkati, cesareti ve otoritesi ile tanınıyor Yıldırım.
Sahada serttir. Taviz vermez. Yüzü de pek gülmez.
Mücadelenin güzelleşmesine gayret eder. Oyunu hiç kesmez.
Kart ve penaltı konusunda ise çok cimridir. Pek göstermez.
Yazı dizimizin ilk konuğu olan Yunus Yıldırım, sorularımızı içtenlikle yanıtladı.
Edilen küfürleri duymuyoruz
Müsabakalara tamamen odaklanmamız gerekiyor. Haliyle taraftarın ettiği küfür ve benzeri sözleri duymuyoruz. Yalnız uğultu şeklinde ses dalgalanmaları oluyor. Zaten tribüne kulak verirseniz işinizi sağlıklı yapamazsınız. Hatanın büyüklüğü veya küçüklüğü fark etmiyor. Kararı verirken öyle görerek değerlendirmişsiniz. O anı öyle yaşamışsınız. Bundan dolayı üzülüp, oraya takılı kalmanın anlamı yok. Bazen de “vicdanın rahat mı” diye bize tepki gösteriyorlar. Kasıtlı yapılmayan bir davranışın vicdan muhasebesi olmaz.
Eliyle gol atan bir futbolcu, gol kararından sonra, “Hocam elimle attım” derse, golü iptal eder ve o futbolcuyu alnından öperim. Oyunu başlattıktan sonra ya da maç sonrası söylerse yapacak bir şey yok, “Senin gibi oyuncuya da bu yakışır” derim. Zaten maçtan sonra söyleyince nasıl olsa onların eli Tanrı’nın eli oluyor! Üstelik fair-play adayı gösteriliyorlar. Biz hakemler de emek hırsızı olarak görülüyoruz. Yandığımızla kalıyoruz. Fakat daha sonra Tanrı hesabı sağlam kesiyor.
Elle atan da ihraç edilmeli
Hakemi aldatmaya çalışmak, dünyanın her tarafında olduğu gibi ülkemizde de oluyor. Böyle bir durumda oyuncunun empati yapması gerekir. Kendisi böyle bir durumda mağdur olsa acaba ruh hali nasıl olur? Örneğin İrlanda’nın Dünya Kupası’na gidememesi... Henry’nin ve takımının yaşadığı berbat durum. Bence kuralın içinde de sıkıntı var. Golü elle önleyene ihraç, golü elle atana ihtar veriliyor. Oyuncular böyle durumlarda ihtarı her zaman daha rahat göze alabiliyorlar. Bence kural değişmeli ve golü elle atan da ihraç edilmeli.
İyi hakem sağlam karakterli olur
BİR hakem için sahada en büyük şanssızlık, herkesin gördüğü bir olayı, hakem ekibinden hiç kimsenin görememesi olsa gerek. Benim de zaman zaman üzüntülerim oldu. Ama bu üzüntülerin üzerinde durulmaması gerektiğini düşünüyorum. Her yaşadığım değişim, en mutlu ve en sevindiğim anlardı. İyi bir hakemde olması gereken özelliklerin başında sağlam karakterli kişilik gelir. Tabii bu kişi yeniliğe açık, bilgili, vizyon sahibi, cesaretli ve liderlik vasıflarına sahip olmalıdır.
Derbiler bizim için unvan maçıdır
HER maç kendi içinde önemlidir. Derbi maçlarda görev yapan her ferdin ve kurumun farklı kazanımları olur. Hakemin kazanımı ne olur derseniz, unvan maçıdır, terfi kazanır, rütbe alır. Kariyeri ve sınıfı değişir. Maçı yönetmeden önce başarı ve başarısızlık sonucunu yaşarsak sıkıntı olur. Dış etkenlere takılıp motivasyon düzeyini ne çok yüksek, ne de düşük tutmalıyız. Sonuçta kurallar aynı. Maçın içinde kendi sorumluluğunda olanları iyi değerlendirirsen başarılı olma şansın çok yüksektir. Her zaman bulunduğun anın keyfini bilerek yaşarsan, işte o zaman başarılı olursun. Zorluk yaşamadan elde edilen hiçbir şeyin kıymeti olmadığını düşünüyorum.
Aşkolsun hocam bari maçın bitimini bekle!
GÖREVLİ olduğum bir maçta ikinci yarıyı başlatacaktım. Başlama işaretini vermeden önce gördüm ki, bir oyuncunun forması şortunun dışındaydı. Bu futbolcuya uzaktan işaret ettim ve formasını şortunun içine sokması gerektiğini belirttim.
Elimle ve kolumla da bu işareti açık bir şekilde izah ettim.
Futbolcu sağına soluna şöyle bir baktı ve sonra da bana kibarca tepki gösterdi: “Aşkolsun hocam, formamı burada nasıl çıkarıp vereyim, bari maçın bitimini bekle.” Haliyle diğer futbolcular çok güldü.
‘Hakem hatasıyla şampiyon olduk’ diyeni hiç görmedim
HAKEMLİĞE başladığım için hiç pişmanlık duymadım. Pişmanlık duyarak ve hayatı geriden gelerek yaşamanın anlamı yok. Hayatımızda keşke olmamalıdır diyorum. O an mutsuz da olsan onun da tecelli etmesinin nedeni vardır. Hakemlik de elbet bir gün bitecek. Hedefim, zamanı geldiğinde kimseye kırılmadan, öfke, kin ve nefret duymadan güzel duygularla bırakmak.
“Şampiyonu hakemler belirler” şeklinde hep bir söylem oluyor. Okulda öğrenci iyi not alınca, “Ben aldım” der. Kötü not aldığında ise “Öğretmen verdi” der. Bunca yıldır da, “Biz hakem hatasıyla şampiyon olduk” diyeni hiç görmedim. Oysaki başarı ve başarısızlık, herkesin kendi yaptıklarıyla alakalı diye düşünüyorum.
Bir maç öncesi maçın skoru ile ilgili çirkin bir teklif gelse, ne mi olur? Böyle bir olayın şakasına bile tahammülüm olamaz. O kişi acınacak duruma düşer. Şunu da belirteyim ki, samimiyetsiz ya da sahte davranışta bulunanlardan, korktuğum kadar nefret de ederim. O kişi hele bir de “Arkandayım” dedi mi, yandın demektir.
YARIN: FIRAT AYDINUS