Yer:
Moskova Luzhniki Stadyumu...
İngiliz Premier Ligi’nin iki dev takımı, Avrupa
Şampiyonlar Ligi finali için burada kapıştı.
Amaç, Avrupa’nın en büyük kupasını kaldırmaktı.
Ama bu kupanın altında çok başka gerçekler yatıyordu.
Chelsea takımının sahibi, Rus sermayesinin temsilcisi
Roman Abramovich, Manchester United’ın sahibi ise Amerikalı milyarder
Malcolm Glazer. Yani, iki dev ülke artık nükleer başlıklı füzelerle değil, bir
futbol topuyla karşı karşıya geliyordu.
Soğuk Savaş’ın ardından artık kozlar
yeşil sahalarda paylaşılıyordu.
Yani futbol artık böyle global bir
oyun (Bu arada Antalyaspor’u almak isteyen Azeri işadamına, ’takımımızı sattırmayız’ diyen Antalyalıların kulakları çınlasın). Ve
Abramovich, 120 dakika sonunda ülkesinin başkentinde takımının Şampiyonlar Ligi kupasını, vuruşlarına bakamadığı penaltılarla Manchester United’a kaptırışını yaşadı.
* * *
İki takım sahaya çıktıklarında Chelsea’de 4, Manchester United’da da 6 İngiliz futbolcu oynuyordu.
Diğer oyuncuların tümü yabancıydı.
İki İngiliz takımı da hem değer olarak hem futbolun kalitesi olarak dünyanın en üst seviyesinde.
Ama ne gariptir ki, İngiliz
Milli Takımı, önümüzdeki ay başlayacak 2008 Avrupa Şampiyonası’na katılma hakkını elde edemedi.
Bu da futbolun geldiği başka bir noktayı açıklıyordu.
Burada tanıştığım bir Portekizli,
"Manchester’ın kazanmasını istiyorum. Çünkü, 7 Haziran’da Türkiye ile milli maçımız var. Ronaldo’nun yüksek moralle gitmesini istiyorum" diyordu. Ama
Ronaldo, finalde penaltı kaçırdı.
İnşallah bu da Avrupa Şampiyonası için bize olumlu yansır.
* * *
Moskova’daki organizasyon,
İstanbul’da 2005’te gerçekleştirilen Şampiyonlar Ligi finalinin bir kopyası gibiydi.
Bu kadar övgüye rağmen İstanbul’un önüne geçtiğini zannetmiyorum.
Bazı konularda kendimize haksızlık ettiğimizi düşünüyorum.
Biz bunların çok çok daha iyisini yapabiliriz.
İnşallah, bir gün Avrupa Şampiyonası ya da
Dünya Kupası organize ederiz.