(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Seçkin Türesay" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Seçkin Türesay" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.

Seçkin Türesay

Seçkin Türesay: Krizler haftası
25 Şubat 2001

Seçkin TÜRESAY

GEÇEN hafta siyasi ve ekonomik açıdan krizler haftasıydı. Böyle olayları, böyle günleri yansıtırken bir gazetecinin sorumluluk oranı yükselir.

Çünkü söz konusu olan; kamuoyunu doğru bilgilendirirken öte yandan da bu krizin atlatılması için çözüm önerilerine yer vermektir.

Devletin zirvesinde doğan bunalımı tek yandan ve tek yönden yansıtmak tarafsızlık ilkesini yok etmektir.

Haberde yorum yapılmayacağını elli yılı aşkın yayın hayatında Hürriyet hep uygulamıştır.

Üstelik böyle günlerde yazılacak her cümle tansiyonu azaltabilir ya da yükseltebilir.

Bu tür sorumsuz bir tutumun ekonomiye ve Türkiye'nin geleceğine ne kadar zarar vereceğini hepimiz biliyoruz.

Hürriyet bunu bilmekle yetinmiyor, bu görüşü uyguluyor da.

Hiç kuşkusuz elektrikli tartışmalarda çoğu insan bir tarafı tutabilir, gazete ise bunun objektif verilere dayandırılmasını sağlamakla yükümlüdür.

Kısacası kolay ve sorumsuz gazetecilik, krizi tırmandırmakta bulur çareyi.

Oysa yapılması gereken kamuoyunu bir takımın fanatik taraftarına dönüştürmeden, onların taze heyecanını sömürmeden bunun barışa dönmesini sağlamaktır.

Hürriyet, bütün krizlerde, ister kişisel olsun, ister toplumsal, her zaman bu soğukkanlı tutumunu korumuştur.

Ekonomik krizler sonrası elbette sarsıntılar olmuştur, bunun çözülmesi için de zamana ihtiyaç vardır.

Bugün yeni bir hafta başlıyor.

Milli Güvenlik Kurulu toplanacak, yarım kalan toplantıda görüşülemeyen ulusal program ele alınacak.

Bu toplantının aynı zamanda zirvedeki krizin izlerini silmesini umuyoruz.

Bu hafta ekonomideki önlemlerin nasıl sonuç vereceğinin ilk işaretlerini de göreceğiz.

Mutlu haftalar dileğiyle.

Yazının devamı...
Seçkin Türesay: İsimsiz kahramanlar
18 Şubat 2001

Seçkin TÜRESAY

GEÇEN hafta pazartesi günü, Türk basınının duayenlerinden Nezih Demirkent'in cenaze töreninde Türk basını bir acıyı yaşadı.

Yıllardar Hürriyet Gazetesi'ne en üst düzeyde hizmetlerde bulunan, uzun süre Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin başkanlığını üstlenen Nezih Demirkent'in cenazesinde Hürriyet büyük bir acı yaşadı.

Türk basınında dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile tanınan muhabir arkadaşımız Kemal Diyarbekir, Demirkent'in cenazesinde fenalaştı, arkadaşlarının kollarında gittiği hastanede aramızdan ayrıldı.

Muhabir, bir gazetenin temel haber kaynağıdır. Durmadan, yorulmadan, her şartta haber peşinde koşar, gazetenin mutfağına malzeme getirir.

Belediye muhabiri Kemal Diyarbekir de, basın dünyasının saygın çalışanlarından biriydi. Dört belediye başkanının döneminde belediye muhabirliği yaptı, titiz, dürüst çalışmasıyla hepsinin saygısını kazandı. Meslek yaşamı boyunca gazetecilik ilkelerinden ödün vermeden haber peşinde koştu, temiz bir isim bırakarak bu dünyaya veda etti.

Onu rahmetle anacağız.

Hürriyet camiası taze bir acıyı yaşarken, ardından bir başka arkadaşımızın ölüm haberi bizi mateme boğdu.

Hürriyet'in gece editörlerinden, yazıişlerinin çalışkan mensubu Esat Ayık da kalbine yenik düştü.

Esat Ayık, sakin, efendi ve dürüst kişiliğiyle çok sevilen bir arkadaşımızdı. Yazıişlerinin çalışkan yaratıcılarındandı, akşamüstü gazeteye gelir, gece geç saatlere kadar, arkadaşlarıyla birlikte size güzel bir gazete ulaştırmanın heyecanıyla yaşardı.

Mutfaktakileri okurlarımız tanımazlar. Onlar sizler için isimsiz kahramanlardır ama bizim için gazeteyi çıkaranlar arasında önemli adlardır. Hele gece çalışanlarının önemi bir kat daha fazladır.

Onlar herkesin uyuduğu saatlerde haberin içinde yaşarlar, son haberleri sizlere eksiksiz ulaştırmak için çırpınırlar.

Esat da onlardan biriydi. Onu yitirdiğimiz akşam Bağdat bombalanıyordu. Hürriyet yazıişlerinin gece ekibi görev bölümü yaptı. Hasan Kılıç, Esat'ın evine koşarken, Necdet Tatlıcan, Nurettin Oktay, Fatma Saraç ve Hurşit Akyıl acılarını yüreklerine gömerek gazeteyi yeniden düzenliyorlardı.

Her ikisine de rahmet diliyoruz. Hiç kuşkusuz anılarımızda yaşayacaklar.

Tanrı bize, camiamıza ve hepinize bir daha acı vermesin diyoruz.

BUSH ISRARLI

YENİ Amerikan Başkanı Bush, Saddam'ı devirmeye niyetli.

Gerçi babası da niyetliydi ama bunu başaramadı.

Türkiye'nin bu meseleyle ilgisi çok yoğun. Çünkü Irak komşumuz.

Üstelik biz insani yardımlar başlığı altında Irak'la temas kuruyoruz ve onlara yardım ediyoruz.

Başbakan Bülent Ecevit de, Birleşmiş Milletler Kararları doğrultusunda, onları çiğnemeden ilişkilerimizi, yardımlarımızı sürdüreceğimizi açıkladı.

Önümüzdeki günlerde dünya gündeminin rahatsız edici bir maddesi olacağa benzer Irak meselesi.

ENERJİ BAKANLARI

Beyaz Enerji operasyonları ile ilgili haberler toplamında en ilginci Hürriyet'te yayınlanan manşetti.

On bakanı kapsayan suçlamanın getireceği sonuçlar henüz belli değil.

Yargılama sürecinde belgelerin ışığında soruşturmanın nasıl sonuçlanacağını Hürriyet takip ediyor.

Mutlu haftalar dileğiyle.

Yazının devamı...
Seçkin Türesay: Usta gazeteci unutulmaz Hürriyet'çi
11 Şubat 2001

Seçkin TÜRESAY

NE yazık ki mesleğimizin çok önemli ustalarını kısa aralıklarla arka arkaya yitiriyoruz.

Nezih Ağabey bu ustaların en önde gelenlerinden biri.

Mesleğimizin duayeni.

Muhabirlikten başlayıp, en üst görevlere gelmiş, basında 50 yılı aşkın görev yapmış çok yönlü bir usta.

Benim meslekte, çok yakında yitirdiğimiz Mithat Perin'le birlikte iki ustamdan biri.

Gazetecilikte takım çalışmasının önemini bilen, çok iyi bir uygulayıcısı olan büyük bir kaptan.

11 yılı aşkın (1970-1981) görevi sırasında Hürriyet Gazetesi'nin kurumsallaşmasında çok önemli katkıları olan değerli bir yönetici.

Hürriyet'in yayın çizgisinde vazgeçilmez ve sonsuza dek korunacak ilkelerinin güçlenerek yerleşmesinde unutulmayacak rolü olan genel yayın müdürü.

Hürriyetin dünyaya açılımının genişlemesinde, teknolojik atılımının birçok ilkine imza atan bir Hürriyetçi,

Kısacası, Hürriyet'in yayın hayatının önemli bir süresine damgasını vuran kişi.

Dünya Gazetesi'nin yeniden yapılanmasını sağlayan, Türk basınına etkili bir ekonomi gazetesi kazandıran bir patron.

Meslekte dayanışmanın ön safında yer alan bir ağabey.

Meslek örgütlerinde örnek çalışmaları olan ve genç kuşaklara örnek olacak bir meslek büyüğü.

Türk basınının geleneksel değerlerinin, editoryal bağımsızlığın ve mesleğin temel ilkelerinin önde gelen savunucusu.

Nezih Demirkent'i, kendisinden mesleğimiz adına daha çok görevler beklediğimiz bir dönemde yitirdik. Acımız çok büyük.

Kederli ailesine, Hürriyet ve Dünya Gazetesi mensuplarına, tüm meslektaşlarımıza baş sağlığı diliyorum.

Yazının devamı...
Seçkin Türesay: Toplumsal bütünleşme
28 Ocak 2001

Seçkin TÜRESAY

DİYARBAKIR Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ın ve korumalarının katli, bir acı gerçek yüzünden toplumsal durumumuzun ne olduğunu görebildik.

O cenaze, toplumsal bütünleşmenin en canlı görüntüsüydü.

Devletin halkıyla nasıl aynı duyguları paylaştığının unutulmaz fotoğrafıydı.

Güneydoğu üzerine oynanan oyunlarda, artık halk gerçekleri görmüştü, devletin, onu seven bir emniyet görevlisinin yanındaydı.

O bölgede ister köktendinciler olsun ister başka aşırı uçlar olsun, cadı kazanını kaynatamayacaklarını artık anlamışlardır.

Hürriyet'te yayınlanan fotoğraflar, açıklamaya, yoruma gerek bırakmayacak etkileyicilikteydi.

Esnaf kepenklerini indirdi, halk ortak acıda cenazede buluştu. Bu hainleri, katilleri protesto ediyordu, huzur içinde yaşamak istediğini kepenkleri kapatarak şüpheye bırakmayacak biçimde açıklamıştı.

Bir zamanlar terör korkusu yüzünden kepenklerini kapatanlar, bugün aynı şehirde huzuru bozmak isteyenleri protesto için aynı eylemi yapıyorlardı.

Hiç kuşkusuz devlet ve emniyet görevlilerinin kişisel tavırlarının, yönetim biçimlerinin halkla bütünleşmesinin ne derecede önemli olduğunu bu acı olay bir kere daha bize anlatacak önemdedir.

Gaffar Okkan ve korumalarının öldürülmesine gösterilen tepkiler Türkiye'de artık birçok şeyin değiştiğini fark edemeyenlere indirilen tokattır.

Umarız bir daha böyle acıları yaşamayız ve toplumsal birleşmeyi sergilemek için bu tür olaylara ihtiyaç duymayız.

GABRIEL GARCIA MARQUEZ HÜRRİYET'İ SEÇTİ

NOBELLİ yazar Gabriel Garcia Marquez, yüzyılımızın en önemli edebiyat ustalarından biri.

Merakla beklenen anılarının bir bölümünü yazdı ve yayıncıya gönderdi.

Dünyanın en saygın gazetelerinde aynı günde onun anıları yayınlanmaya başladı, bütün dünya yayın organları bunu alabilmek için yarıştı ve olağanüstü parasal tekliflerde bulundular.

Marquez de Hürriyet'i seçti.

Anılarının Türkiye'de sadece Hürriyet tarafından yayınlanmasına müsaade etti.

Çünkü her zaman belirttiğimiz gibi Hürriyet bir dünya gazetesidir ve dünya Türkiye'yi Hürriyet'ten öğrenir.

Anılar için Hürriyet'in seçilmesi biliyoruz ki bizim kadar okurlarımızı da sevindirmiş, mutlu etmiştir.

Mutlu haftalar dileğiyle.

Yazının devamı...
Seçkin Türesay: Haber kaynağı açıklanmaz
14 Ocak 2001
Seçkin TÜRESAY

HÜRRİYET geçen hafta da Türkiye'nin gündemini belirleyen gazete oldu. Beyaz Enerji Operasyonu'nu başlatma konusundaki tartışmaların odağı ve kaynağı Hürriyet'ti.

Haber doğruydu, birçok yetkilinin bu operasyonun başlangıcından haberi olmamıştı.

Her zaman olduğu gibi Hürriyet hem özel bir haber verdi, hem de habercinin kaynak açıklamama konusundaki ilkesini bir kez daha kamuoyuna ve siyasetçilere kabul ettirdi.

Gazeteci haber kaynağını açıklamaz, çünkü o haber onun habercilik dürüstlüğüne ve namusuna tevdi edilmiştir.

İşin garip tarafı politikacılar, birtakım çevreler haberin doğruluğunu tartışamazken -çünkü Hürriyet her zaman doğru haber verir- kaynağın açıklanması konusuna yöneldiler.

Oysa burada alınacak tavır, haberin kaynağını aramak değil, bu konuda bir araştırma yapmaktı.

Düğmeye kimin bastığı, Hürriyet'in haberinden sonra birçok yazıya, karikatüre konu oldu.

Haber kaynağının açıklanması konusunda Hürriyet zaman zaman baskılar karşısında kalmış, gazetecilik direncini hiçbir zaman kaybetmemiştir.

Hürriyet'in yayın tarihinde bunun birçok örnekleri, bu gazetede çalışan tanıkları vardır.

Hürriyet, yayın hayatı boyunca kaynak açıklamama konusundaki ilkeliliğini korumuştur. Bu yüzden yazı işleri sorumlularının, yazarların, muhabirlerin aleyhinde soruşturmalar açılmış, cezalar hükmedilmiş ama gene de kaynak açıklanmamıştır.

Geçen hafta bu konuda Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün yazdığı yazıda, Ankara Temsilcisi Sedat Ergin'in tavrı da bütün ilkeleriyle belirtilmiştir.

Geçen hafta Türk basını için ilginç bir zaman dilimiydi.

Hürriyet hem habercilikteki zirvesinde gazetecilik yaptı, hem de gazetecilik ilkeleri konusunda iyi bir sınav verdi.

Mutlu haftalar dileğiyle.

Yazının devamı...
Seçkin Türesay: Türkiye sınırlarını aşan gazete: Hürriyet
7 Ocak 2001
Seçkin TÜRESAY

HÜRRİYET bir dünya gazetesidir, derken, bu gerçeğe sadece rakamların ışığında değil içerik açısından da vardığımızı her zaman okurlarımıza belirttik.

Bu biz Hürriyet çalışanlarının değil, dünyanın Hürriyet hakkında verdiği bir yargıydı.

Avrupa'daki 1113 gazetenin tiraj ve okuyucu sayısı bazında incelenmesi sonunda varılan araştırmada en büyük 100 gazete sıralamasında Hürriyet 19'uncu oldu.

Hürriyet, 53 yıllık yayın hayatında her zaman doğrudan, tarafsızlıktan yana olan, kamuoyunu her zaman doğru bilgilendiren gazete olma özelliğini korumuştur.

Türk basın tarihindeki yeriyle de bu niteliklerin öncüsü olmuştur.

Hiç kuşkusuz tiraj bir gazetenin sınıflamadaki yerini tayin eden unsurlardan biridir.

Hürriyet'in tirajının arkasındaki güç, onun habercilikteki, gazetecilikteki değişmez, zedelenmez, tavizsiz yayın felsefesidir.

Unutmamalı ki, bir gazetenin Hürriyet gibi dünya gazetesi olmasının ardında, ekonomik gücü de yatmaktadır.

Çünkü Hürriyet, bir haberi yayınlarken kimseye göre konum almamıştır. Ekonomik bağımsızlığı yayın bağımsızlığını sağlamıştır.

Üstelik Hürriyet, sadece toplumu düşünür. Çıkar kelimesi sadece bu kavram için söz konusudur.

İlkler, yenilikler, öncülükler Türk basınında -zaman zaman dünya basınında bile- Hürriyet adıyla birlikte anılır.

Hürriyet'in Ulusal 100 Gazete listesinde 19'unculuğa oturmasına bütün okurlarımızın sevindiğini, gazeteleriyle övündüğünü biliyoruz.

Bugün onlara Almanya'da yayınlanan Hürriyet'ten de söz etmek istiyoruz.

Avrupa'da yayınlanan yabancı dillerdeki gazeteler içinde de Hürriyet'in önemli bir yeri var.

Yurtdışında yaşayan Türkler ve Türkiye'yi öğrenmek isteyen yabancıların da referansı Almanya'da Frankfurt'ta yayınlanan Hürriyet'tir.

Çünkü başka ülkelerdeki yurttaşlarımızın da sorunları, dertleri, mutlulukları bu gazeteye yansır, dünya böylece haberdar olur.

Hürriyet bir dünya gazetesidir, bunu bütün dünya biliyor.

Hürriyet'in yeni başarılarında buluşmak umuduyla.

Mutlu haftalar dileğiyle.

Yazının devamı...
Seçkin Türesay: Her şeyiyle güzel bir yeni yıl
31 Aralık 2000
Seçkin TÜRESAY

YENİ bir yıla girdik. Gazetede çalışanlar, uğurladığımız yılı da, yeni yılı da gazetede yaşarlar.

Bilgisayarların tıkırtısı, makinelerin sesi arasında, onlar okurlarıyla birlikte soluk alırlar.

Geçen yılın muhasebesini yaparken sayfa sayfa Türkiye'nin ve dünyanın acı ve mutlu her şeyini yeniden bir film karesi gibi gözden geçiriyoruz.

Geçen yılın nasıl zor bir yıl olduğunu hepimizi biliyoruz.

Ekonomiden siyasete kadar yaşadığımız çalkantıları, umarım eski yılda bıraktık.

Türkiye'nin yeni yılda sadece bizim değil bütün insanlığın gözünde layık olduğu yeri bulacağını umuyoruz.

Hiç kuşkusuz, hepimiz, her meslekten olanlar, bu toplumun bütün bireyleri üstümüze düşen görevi yapmalıyız.

Eleştirmekle bir yere varamayız. Eleştirdiklerimizi düzeltmek için elimizden geleni yerine getireceğiz.

Her yeni yıl yeni bir umuttur. Bu gerçeği düşünürken ruh halimizi karamsarlıktan kurtaracağız.

Hürriyet, geçen bir yılda, sizi her zaman hayatın içine çağırdı.

Sıkıntıları da, güzellikleri de, insani olan her şeyi sayfalarına yansıttı, yer verdi. Neşeyi de, acıyı da, mutluluğu da sizinle paylaştık.

Gazeteciliğin, okurunu her şeyden haberdar etmek olduğunu ama bunu yaparken de onları bilgilendirmekle yetinmemenin gereğini Hürriyet yarım yüzyılı aşan yayıncılığında ispatladı.

Milenyuma girerken yayın ilkelerimiz aynıydı, yeni bir yıla girerken de bunlardan taviz vermeden gazeteciliğimizi sürdüreceğiz.

Geçen yıl içinde de yazarlarımız kendi düşüncelerini köşelerinde sizlere aktarırken, Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaş ilkelerini unutmadılar.

En bireysel düşüncede bile bu ülkenin esenliğini, yükselişini zedeleyen tavırdan kaçındılar.

Polemikleri bile, bu ilkelerin bozulmaması, korunması içindi.

Gazetecilik, derinden derine her gün verilen bir mücadeledir. Kendinize karşı. Duygularınıza karşı. Çünkü kendi doğrularınız dışında doğruların da olduğunu kabul edecek ve okura ileteceksiniz.

Mutlu yıllar dileğiyle.

Yazının devamı...
Seçkin Türesay: Yılın son haftasında
24 Aralık 2000
Seçkin TÜRESAY

ÖNÜMÜZDEKi hafta köşemizde, yeni yılın ilk yazısını yazmış olacağız. Her yıl yeni umutların, beklentilerin kaynağıdır.

Kişisel, toplumsal, siyasal açıdan mutluluk şarkılarıyla karşılanır her yeni yıl.

Zor bir yılı arkada bırakacağız.

Ekonomik krizler, af tartışmaları, cezaevindeki ölüm oruçları hepimizi üzdü.

En önemlisi basının buradaki işleviydi.

Kamuoyunun görüşünü aktarmak gazetelerin birinci göreviydi, ancak bu haberlerin ötesindeki gerçekleri de okura iletmek işimizin bir parçasıydı.

Çünkü okurlarımızın sağlıklı habere ulaşmaları, doğru yargıya varabilmeleri için bu zorunluydu.

Böyle olaylarda taraflardan bazıları gazeteleri ve gazetecileri suçlar. Çünkü onların kendilerinden yana olmalarını isterler. Bu gerçekleşmediğinde de gazetecileri kıyasıya eleştirirler.

Umarım engelleri, krizleri, ölüm oruçlarını, af tartışmalarını 2000'de bırakmış oluruz.

ÜÇ YENİ GÖREV

Üç arkadaşımız yeni görevler üstlendiler.

Doğan Satmış yazı işleri müdürü, Necdet Tatlıcan sorumlu müdür, Ayşe Karasu da dış haberler müdürlüğüne getirildiler.

Arkadaşlarımız şimdiye kadarki başarılı çalışmalarıyla, mesleklerinde bir üst basamağa daha çıktılar.

Satmış, Tatlıcan ve Karasu'nun yeni görevlerinde gazetemize katkılarının artacağı inancındayız.

Yılın son haftasında mutluluklar dileğiyle.

Yazının devamı...