(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"Şenay Düdek" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Şenay Düdek" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.

Şenay Düdek

İzmir turizmine ve EXPO 2020’ye Homeopati Derneği’nden büyük katkı
7 Nisan 2012

İzmirliler neredeyse günün her saatinde, güneşli havayı görünce kendini sokaklara attı. Eh ben de durur muyum. Aynen. Hafta içi, kankam ve dostum Gülengül Uslu, doktorum ve de dostum Levent Buda ile Diva Dergisi adına, “Reyhan Sohbetleri” için röportaj yapacakmış. Beni de davet etti. Reyhan’ın yeni lezzetlerini tatmam için. Yıkılıyor... Gerçekten Reyhan, İzmir’in gurur duyduğu markalardan. Neyse, röportaj sonrası Levent’in ofisine geçip biraz lafladık. Daha önce de sizlerle paylaştığım gibi Levent, homeopati ile ilgileniyor. Aynı zamanda da Klasik Homeopati Derneği’nin de başkanlığını yürütüyor. Homeopati dünyada 200 yıldan beri en çok kullanılan tamamlayıcı tıp dalı. Pek çok ünlü bu yöntemi sağlık bulmak ya da sağlığını korumak için kullanıyor. İngiltere Kraliçesi ve ailesiyle ile başlayan dünyadaki bu akıma, Hollanda Kraliçesi, Madonna, Tom Cruise ve eşi, Victoria ve David Beckham çifti gibi pek çok ünlü de katılmış durumda. Bizde de Halil Ergün, Cenk Eren, Serap Aksoy gibi pek çok ünlü ismin yanı sıra, işadamı, siyasetçiler de var...

27 Nisan’da gerçekleşecek

Levent sohbet sırasında, hemen kısacık projelerinden bahsetti. Bildiğiniz gibi İzmir, homeopatinin Türkiye’de başlama yeri... Şimdi de İzmir’e olan borcunu ödemek üzere, ‘Dünya Homeopati Günü’nün, dünya kutlaması İzmir’de gerçekleşecek. Levent, bu konuyla ilgili olarak sohbetini şöyle sürdürdü;
“Dünya Homeopati Derneği’nin kurucusu olan Alman hekim Hahnemann, her yıl doğum ayı nisanda, Dünya Homeopati Günü’nü bir ülkede kutlar. Bu yıl da bizim de çabalarımızla, dünya kutlaması için Türkiye seçildi. Dünya Homeopatik Hekimler Birliği ve Avrupa Homeopati Komisyonu ile birlikte, Klasik Homoepati Derneği’nin düzenlediği bir konferans, 27 Nisan 2012’de Hilton Otel’inde gerçekleşecek. Konferansa; Dünya Homeopatik Hekimler Birliği Başkanı Dr. Jose Matuk Kannan Meksika’dan, başkan yardımcısı Dr. Renzo Galassi İtalya’dan ve Avrupa Homeopati Komisyonu Başkanı Dr. Ton Nicolai Hollanda’dan gelecek. Bütünsel bir sağlık sistemi olan homeopati, hem kongre hem de sağlık turizmi açısından da çok önemli bir takipçi topluluğuna sahip. Bu nedenle, İzmir’in EXPO 2020 adaylığına da büyük katkı koyabileceği, kulis çalışmalarına fayda sağlayabileceği kesin.”
Vallahi, bence de çok değerli bir çalışma. Hele hele, İzmir’in gelişimine olacak katkısı da tartışılmaz. Hayırlısı...

BİR ALBÜM

Yeniden doğdu

Pop müziğin unutulmaz sesi sevgili arkadaşım Harun Kolçak, yeni albümü “Yeniden Doğuyorum” ile uzun süren sessizliğini bozdu. Harun, bu albümün kendisi için çok özel bir yere sahip olduğunu söylüyor. Yıllardır biriktirdiği tüm duygularını bu albüme yansıtmış. Altı yıldır albüm çalışması yapmayan Harun, bu albümde özellikle, “Bahanem Yok” şarkısıyla çıkış yapmaya hazırlanıyor. Harun, yeni albümüyle birlikte hayatında da yeni bir döneme girdiğini söylüyor. Yaşadığı kanser illetinden, önce Allah’ın yardımı ve inancı ile kurtulan, sevgili arkadaşım, o nedenle bu albümüne, ‘Yeniden Doğuyorum’ adını verdi. Esen Entertainment etiketiyle çıkan albümde, Harun Kolçak’ın söz ve bestelerinin dışında; Fatih Erdemci, Garo Mafyan, Mert Ekren, Furkan Işıldar gibi müzisyenlerin de imzaları bulunuyor. Düzenlemelerinin Tufan Taş, Mert Ekren ve İskender Paydaş’a ait olduğu albümün, sürprizi ise şarkılardan birinin sözünün, Aysel Gürel’e ait olması...

BİRAZ DA MAGAZİN

Naz da Tony Hill’le çalışıyor

Art arda dizilerde hayal kırıklığı yaşayan ve bir süre ekranlara küsen, Naz Elmas yeni dizisi ‘Ustura Kemal’ ile ekranlara dönmeye hazırlanıyor. Bir süre ekranlardan uzak kalmaya yeminli olan, Naz Elmas’ı, tövbesini bozdurtan dizide, Oktay Kaynarca, Emre Kınay gibi güçlü oyuncuların yanı sıra, bir dönem dizisi olması. Show TV’de yayınlanacak dizide ‘Anceli’ adlı bir Rum güzelini canlandıracak. Bir süredir oturan ve kilo alan Naz Elmas, yeniden formuna kavuşmak için, Tony Hill’in yolunu tutmuş. Hani, Kıvanç Tatlıtuğ’a baklavaları yaptıran ve Ece Vahapoğlu’nu da 60 günde forma sokup, kitap yazdıran Tony Hill...

AFİYET OLSUN

Tarçın’da anne yemekleri

Bir başka ve de sevdiğim bir doktorum da akapunktur ve estetikte hayli önemli bir isim olan Tayfur Yağcı... Tayfur damak tadı olan, hatta biraz da gurme olan bir arkadaşım. Çoğu zaman birbirimize keşfettiğimiz yeni lezzetleri anlatırız. Karşıyaka Bostanlı’da yaşayan Tayfur, burada ev yemekleri yapan hoş bir yer keşfetmiş. Adı Tarçın. Tayfur bekar. Çalışan pek çok erkek ve kadın için sofra kurmak biraz zor. Özellikle de akşam yemekleri. İşte Tarçın, bu sorunu ortadan kaldıracak düzeyde bir yermiş. Tayfur burasını ballandıra ballandıra şöyle anlatıyor:
“Bostanlı’da kendinizi ev ortamında hissedeceğiniz, anne yemeği lezzetinde ev yemekleri var burada. Sebzeli tavuk güveç, şevketi bostan, pırasalı, portakallı kereviz, güveçte kuru fasulye, nohut, köfte, el açması mantı, tüm Girit otları, mezeler, irmik helvası, revani, kalburabastı, tarçın kurabiye gibi lezzetleri tatmanız gerek. Tarçın Cafe&Restoran, anne, baba ve oğuldan oluşan tam bir çekirdek aile işletmesi. Belma Hanım’ın hünerli ellerinden çıkan tencere yemekleri, eşi Süleyman Bey ve okuldan fırsat buldukça servise yardımcı olan oğulları Canberk’in tatlı sohbetleri de harika. Tam bir aile sıcaklığı yani.”
Bostanlı’da, Boğaziçi Restoran sırasındaki bu küçük ve şirin yere ben de en kısa sürede gideceğim. Evlere de ayrıca paket servisi var. Telefon: (0232) 336 33 39

DİKKAT!

MOLA

Sevgili okurlarım, dostlarım, arkadaşlarım, canlarım... Tam 2 yılı aşkın bir süredir sizlerle beraberdik. Önce haftada 3, daha sonra 2 gün. Fakat şu aralar başımda kavak yelleri esiyor. Siz “Bahar da vurdu” diyebilirsiniz. Bir süreliğine MOLA... Kıtalar ötesi, ardından yurt içi... Sonra yine bir gemi seyahati ve devamında kısmetse KUTSAL TOPRAKLAR... Kısacası BEN GİDERİM... HA NE ZAMAN MI DÖNERİM? Hiç belli olmaz. Her an sürpriz de yapabilirim. Sevgiyle kalın...

Yazının devamı...
Akıl almaz şovlar, seks turizmi Bir özgürlükler ülkesi; Tayland
6 Nisan 2012

Bu cumartesi Tayland’a, Bangkok ve Pattaya’a uçuyoruz. Yine Lady Travel ve rehberimiz Baydu Oral farkı, titizliği ve başarısıyla. İyi ki, İzmir’de yaptığı hizmet ile dünyaya açılan Lady Travel var. Öncelikle belirteyim. Aman burada, elinize, ayağınıza hakim olun. Çünkü, el ve ayak işaretleri önemli. Bir de sakın yolda gördüğünüz sevimli bir çocuğun başını okşamaya kalkmayın. Baş kutsal. Sıkıntı olur. Bangkok ve Pattaya özgürlükler ülkesi. Fuhuş, uyuşturucu büyük pazar. Hemen her yerde sizi Sawadi diyerek, yani tayca merhaba ile karşılıyorlar. Harika güler yüzlü insanlar. Tayland farklı kültürler, inançlar, tapınaklar, nehir üzerindeki hayat biçimleriyle, farklı alışveriş konseptleri, egzotik yemekleri, thai masajı ile dansı, inanılmaz sessiz ve saygılı insanları ile bambaşka bir dünya...

Milyonlarca insan akıyor

Yalnızca Bangkok ve Pattaya değil, daha önce de üç kez gittiğim için iyi biliyorum. Phuket, Ko Samui gibi doğa cennetleri ve aynı zamanda da eğlence merkezlerine dünyadan milyonlarca insan yağıyor. Tayland; Çin, Hint, Japon kültürlerinin bir sentezi. Biz Tayland’ı ‘Kral ve Ben’ filmiyle tanırız. Kral ve Ben (Kral Mongkut-IV.Rama) Tayland’da yasaklanmış. Tayland’ı küçümsediği ve kralı aşağıladığı için. Yul Brynner siyam kralı, Deborah Kerr, Kral’ın çocuklarını eğiten, Anna Leanowens (öğretmen) rolündeydi. Bir dönemin en ünlü filmlerinden biri haline gelmişti. Bunları dışında siyam ikizleri, siyam kedisi, tay boksu, tay masajıyla da tanıyoruz. Ama Tayland’a gittiğinizde en çok etkileyen, o pırıl pırıl parlayan, inanılmaz tapınaklar... Sadece Bangkok’ta 400’den fazla tapınak var. En meşhurları Wat Pho, UNESCO korumasında, burada yatan buda 15x46 metre uzunluğunda bir devasa heykel.

Süper alışveriş merkezleri

Wat Arun ikinci önemli tapınak. Dış cephe tabakları ile meşhur. Kraliyet sarayının yanından geçen kraliyet caddesi, Ratchadamnoen Klang Road... Önemli bakanlıklar, parlamento binası, aynı zamanda devlet konukevi olarak kullanılıyor ve adeta Bangkok’un Champ Elysee’si gibi. Mutlaka görülmeli. Bunların dışında, son yıllarda açılan inanılmaz alışveriş merkezleri var. Siam Paragon (içinde Ferrari, Maserati bile satılıyor), Central World Plaza, Gaysorn, Naraiphan (alt katı ucuz), yine Emporium ve Outlet Royal Garden Mall önerilerim. Bu arada, MBK ucuz mallar ve elektronik için uygun bir yer. Bir de dört katlı Thai İpekleri’nin satıldığı, Jim Thompson adlı, Amerikalı’nın mağazasına mutlaka gidilmeli.

Eğlencenin her türü var

Biz merkezde süper bir otelde kaldık. Adı Amari. Bir taraf sahil ve eğlence, bir taraf alışveriş. Çevrede harika otel ve çok şık restoranlar var. Zaten bir zincir. Aynı hizada Holiday Inn’in Havana Bar ve Terrazzo Restoran’a gidin. Fiyatlar süper, yemekler harika, çok şık. Yine 100 metre ötesinde, Mark Land Beach ve 22. katındaki restoranı olay. Buradan bir manzara var ki, doyamıyorsunuz. Yemekler de iyi. Bir dolar 30 THB (Bah) ediyor. Yine gece için; Banyan Tree Hotel’in 61. katında Vertigo, 59. katta Pier. Bamboo barda caz dinlemek. State Tower’ın 63. katında Sirocco, 52. katında Breeze, kaliteli gece yaşamı için gidilecek ideal yerler. Aslında sayfalar yetmez anlatmaya... Yaşamak, görmek lazım...

Çakma çantalar; River City

Bizim Türk kadınlarının bayılacağı bir yer, Patpong gece Pazarı. Çılgın bir sokak. Hem sahte malları buluyorsunuz, hem de iki yanda uzanan eğlenceyi izliyorsunuz. Yalnız bu eğlence yerlerinde daha çok, striptiz kulüpler, ladyboylar var. Alışveriş burada sıcaktan gece yapılıyor. Patpong’ta her yer gece kulübü. Fuhuş sektörü ve uyuşturucu çok gelişmiş. Görmeniz gereken bir yer de Chao Praya (krallar nehri) üzerinde, bir kanallar turu yapın. Burada yan yana yaşayan, varlıklı ve yoksul Tayland halkını karşılaştırın. Yine burada tekneye binilen River City hoş bir alışveriş merkezi. Bangkok’tan 1.5 saat uzaklıktaki Damnern Saduak’taki Floating Market (Yüzen Çarşı) ise, mutlaka ama mutlaka gidilmeli. Bu coğrafyaya ait bir görsel şölen.

Bu gösteri de kaçmaz

Bangkok’un en ünlü gösterisi Siam Niramit, Büyülü Siyam anlamında. Guinness rekorlar kitabına giren en uzun sahnelenen oyun. 90 dakika sürüyor, ama kostümler, danslar, ışık ve dekorlarıyla Tayland halkının tarihini, inançlarını ve yaşayışını konu alan bir sahne gösterisi. Gösteri öncesi açık büfe yemek yine Tay mutfağından seçmeler sunması açısından hoş bir deneyim oluyor. Tay mutfağının en büyük özelliği ise, farklı tatların bir arada kullanılması. Yine mutlaka görmeniz gerekli bir yer de Tayland Köyü, Gül Bahçesi&Tay Kasabası Şovu... Bangkok’un 32 km güneyindeki, tropikal bahçede, Tay orkideleri, güllerin yanı sıra, Tay kültürel dans gösterisi, Tay boksu, kılıç dövüşleri, halk dansları, fil gösterileri ve düğün törenleri gibi çeşitli gösterileri izliyorsunuz. Anlatacaklarım daha çok ama yerimiz bu kadar...

Gece hayatı ve Alcazar Show

Sokaklarda adım başı böcek satıcıları ve fahişeler çok ilginç bir tezat sunuyor. Şehrin kalbi Walking Street, gece hayatının merkezi. Burada rock, pop, hard, striptiz, gay kulüp gibi her türlü eğlence mekanına rastlayabilirsiniz. Şehre gelen turistlerin birçoğu, seks turizmi için Pattaya’yı tercih ediyor. 80 yaşındaki bir adamı, 12 yaşında bir kızla, el ele görmek acı ve bana göre iğrenç. Tam üç kez izlediğim ve yine izleyebileceğim, Alcazar Kabare Şov muhteşem. Dünyanın en güzel kızlarını, burada gördüğünüzü sanırsınız. Halbuki hepsi transseksüel. Pattaya’nın efsanesi haline gelmiş. Güney Doğu Asya’nın
en büyük gösterisi. Müthiş ve mutlaka görülmeli. Yine Million Year Stone Park, Tayland’ta en pahalı park. Timsah terbiyecilerinin şovu çok ilginç. Kaçırılmamalı. Bir de Mercan adası.. Pattaya’nın en rağbet gören adası. Mayolarınızı mutlaka alın. Burada Lady Travel’in sürpriz yemeği harikaydı.

Ve başkent Bangkok

Bangkok Taylan’ın başkenti. Burada, erkeğin adı var, kendi yok. Kadınlar çalışıp ailelerine bakıyor. Halkın büyük kısmının gelir seviyesi düşük. Tek odalı evlerde oturuyorlar. Mutfak bile yok. Onlar da açık hava tezgahlarında yemek pişirdiklerinden Bangkok’a sinen o koku, işte bu açık hava mutfaklarından kaynaklanıyor. Budizm ve Kral’a saygı büyük. Kral’ın resimleri her yerde... Bangkok’un olmazsa olmazlarından birincisi, Sea Food market. Burada alışveriş arabalarıyla gittiğiniz bölümden, balık, kalamar, istakoz, pavurya, midye, karides, kısacası ne yemek istiyorsanız alıyorsunuz. İçki dahil. Kasada ödeyip, masanıza geçiyorsunuz. Onlar isteğinize göre pişirip, servis ediyorlar. Ama pahalı bilesiniz...

Yazının devamı...
Dostlarla 75 çocuğumuzu Anıtkabir’e gönderdik
31 Mart 2012

Tam 75 öğrenci seçilmiş, fakat 50 öğrenci için sponsor arayışı vardı. İşte bu devrede, Dernek Başkanı sevgili Mesut Tim, benden yardım rica etti. Yazdığım bir yazı üzerine dostlarım, kardeşlerim, sevgili arkadaşlarım sesimi duydular. Sonunda bu 75 öğrencinin, hayali gerçek oldu. Geziye; Ödemiş Bıçakçı Köyü, Seferihisar - Gödence, Orhanlı Köyleri, Menemen - Alaniçi Köyü, Bayındır - Zeytinova Köyü’nden, en çok kitap okuyan 75 öğrenci katıldı. 24 Mart günü gerçekleştirilen gezi sırasında; Ankara 1. ve 2. Meclisleri ziyaret edildi. Daha sonra, Anıtkabir bir rehber eşliğinde gezildi. Bütün öğrencilere, ‘Meclisi Ziyaret Sertifikası’ verildi. Atatürk Orman Çiftliği’nde İzmir Milletvekili Hamza Dağ’ın yemek ikramının ardından, bütün öğrenciler Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay’la tanıştı. Günay kendilerine, hazırladığı kitap ve CD’den oluşan hediyeleri verdi.

Teşekkürler

Bu gezinin yapılmasına sponsorluk eden İzmir milletvekilleri Ertuğrul Günay ile Hamza Dağ’ın yanı sıra, benim dostlarım, sevgili arkadaşlarım da beni mahcup etmedi. Yazımı okuyan telefona sarılıp, “Biz varız” dediler. O nedenle; Dr. Tayfun Yağcı, Nars Hotel, Metin Caba, Ertan Kayıtken, Mambo Cafe, İbrahim Özuysal Lt Grup, Tansaş Arena, Berkay Eskinazi, Pakize Sükan, Şebnem Bursalı, Erdoğan Tözge ve Sodaş Grup’a sonsuz teşekkürler. İyi ki varsınız. Ayrıca Selçuk Bilgi, Ödemiş Dershaneleri ve Ödemişli gönüllü vatandaşlar da sağ olsunlar, onlar da katkıları ile bir birinden zeki, 75 çocuğu sevindirdiler... Üstelik hayatlarında ilk kez bu çocuklar Ankara’yı gördü. Ata’larının huzuruna çıktı. Ne büyük gurur duyduklarını, hepsinin ağzından yazmaya kalksam, sayfa yetmez...

Her telden

Kesin artık çenenizi

Hafta içi hemen hemen, bütün gazetelerin magazin eklerinde ve köşelerinde, televizyonların magazin programlarında Reyhan İpekel’den boşanan, Lemi Gülman, ayrıldığı eşi İpek Hanım ve bu ayrılığa neden olan sunucu Ece Özbek’in konuşmaları yer aldı. Lemi Bey’in Reyhan Hanım’dan olan boyunca da bir kızı var, Yasmin Gülman. Bu konuşmalara bu genç kız da dahil edildi. Yok efendim, Ece Hanım zina olayını kabul etmiş. Yok efendim, Reyhan Hanım, Lemi Bey’e ağır küfürler ediyormuş. Reyhan Hanım defalarca psikolağa gitmiş. Sanki suç. Öte yanda, Reyhan Hanım, ayrıldığı eşini yerden yere vurdu. Yuvasını Ece Özbek’in dağıttığını söyledi. Kısacası bir kepazelik dir gitti. “Kesin artık sesinizi yahu. Ayıp oluyor. Sizler üstelik mürekkep yalamış, bir de elit dediğimiz kesimden insanlarsınız. Cahil, cühela ne yapsın?” 

Afiyet Olsun

İzmir’in merkezinde farklı bir lezzet; Roof Garden

Hilton Spor çıkışı, tam karşısında yer alan, Gürel Tower Residance’ın önünde Sipari Balık’tan tanıdığım, Cemal Önen ile karşılaştım. Efendi bir çocuk. Bana, “Abla Gürel Tower’ın en üst katında, eski Sipari’nin yerini biz aldık. Roof Garden adlı bir balık lokantası ve ocakbaşı açtık” dedi. Birkaç gün sonra merak edip uğradım. Hava da çok güzeldi. Hoş bir yer yapmışlar. Özellikle yazın, şehir içinde, düğün, dernek, toplantı ya da özel bir kutlama arayanlar için de ideal. Lezzetin keyfe dönüştüğü bir yer olmuş.  Şehirden çıkarcasına yaşamak için şehrin ortasında, şehir dışı dinginliği, yaşayabileceğiniz bir mekân. Cemal, “Lezzete, kaliteye ve estetiğe dair, ne varsa toplanıp, profesyonelliğin getirdiği cesaret ve güvenle çıktığımız bu yolda, İzmir’e farklı bir soluk getirdik” diyor...

Set mönüler ön planda

Buranın bir güzel tarafı da ne hesap ödeyeceğinizi biliyorsunuz. Çünkü, balıkta da ette de set mönüler yapılmış. Örneğin; balıkta, yeşil salatadan, meze çeşitlerine, sıcak olarak kalamar tava, kokoreç, tereyağlı karides, balıkçı böreği ve bir de günün balığı geliyor. Bu bir porsiyon levrek ya da çupra. Ayrıca finalde de günün meyve ve tatlı çeşitleri var. Alkol hariç 50 lira. Ocakbaşında da serpme soğuk mezeler, içli köfte, mumbar dolmasının ardından, sıcak olarak; Adana, tavuk şiş, pirzola et serisi olarak geliyor. Finalde yine meyve ve tatlı var. Alkol hariç, bu mönü de 50 lira. Ayrıca isteyene, alakart servis de yapılıyor. Şehrin ve iş hayatının tam ortasında keyifli bir mola almak isteyenler için, özellikle yazın harika olur sanıyorum... İlgilenenlere
Telefon: 0.232.446.1060

Şansızlık mı? Şans mı?

Yine günlerdir, Cansu Dere’ye yükleniliyor... Yok efendim Cem Yılmaz’ın evliliği Cansu’yu çok yaralamış... Büyük bir şanssızlıkmış... Vallahi ben hiç de öyle görmüyorum. Üstelik Cem’i, Cansu’dan daha çok severim. Ama Cansu, hayatının aşkını yakaladı. Koskoca bir medya grup başkanı, birlikte olduğu kişi. İşleri tıkır tıkır gidiyor. Bir reklamdan, diğerine koşuyor. Dizi teklifleri arka arkaya geliyor. Bırakın kızcağızı rahat. Her gördüğünüzde, mikrofon uzatıp, Cem Yılmaz’ı ve evliliğini sormayın...

Tülin ders verecek

Geçenlerde bir çekim için sevgili Tülin Şahin İzmir’deydi. Swissotel Büyük Efes’in bahçesinde karşılaştık. Lafladık. Tülin, ‘Top Model Nasıl Olunur?’ adlı kitabından söz etti. Çok beğenilmiş. Tülin’i, İstanbul’a ilk geldiği yıllardan tanırım. 13 yıldır da modellik yapar. 1998 yılında, ‘Supermodel of Denmark’ yarışmasını kazanarak 25 kişi arasından seçilen Tülin, Türkiye’nin, Uluslararası alanda en çok tanınan top modellerinden biri...

Yeni projesi

Tülin, ‘Top Model Nasıl Olunur?’ kitabıyla, model olma hayali kuran genç kızlara, bu mesleğe atılmak için gerekli tüm tüyoları veriyor. Modelliğin tarihçesinden, ajanslarla çalışma ilkelerine, uluslararası bir model olmak için yapılması gerekenlerden, güzellik ve bakım tüyolarına, hem model olmak isteyen hem de bir model kadar güzel görünmek isteyen tüm kadınlara hitap ediyor... Bu arada Tülin, bu kitap da yazdıklarını, ileride üniversitelerde de, gençlere anlatmak istiyor...Yeni projesi buymuş. İlgilenenlere duyrulur..

NOKTA

Efendim bu gün 1 NİSAN, aman şakalara hazırlıklı olun...

Yazının devamı...
İzmir eğlenceye doyacak
30 Mart 2012

Bunda tiyatroların ve konserlerin önemi büyük. Nisan ayında İzmir daha da coşacak. Ama bu arada Mart’ın son gününde yani bu akşam Serdar Ortaç, Kaya İzmir’de ortalığı yıkacak. İzmir’e konsere en sık gelen isimlerin başında olan Serdar Ortaç, Tansaş Arena konserinde 10 bin kişiye kendini alkışlatmıştı. Bu kez de öyle olacağına eminim. Yine Ege’nin renklerinden Aegean Band ise, aynı gece AKM’de... Sahne ve müzik dünyasının son fenomeni, Halil Sezai de İzmir’in tartışılmaz en büyük eğlence merkezi Tansaş Arena’da...Özellikle gençlerin favori eğlence yerlerinden biri olan Ooze Veneu’de ise 6 Nisan’da popun zirvedeki isimlerinden, Hande Yener ve Yeni Türkü aynı gece Bioss’ta sahne alacak. Yine özel yaşamı ve müzik kariyeri ile her zaman kendinden
söz ettirmesini bilen popun zirvedeki bir başka ismi Demet Akalın ise 13 Nisan’da Oouze Veneu’de sahne alacak...

Ekran yıldızları tiyatro sahnelerinde

Müziğin yanı sıra İzmirliler tiyatroya da doyacaklar. Ekranlardan tanıdığımız, reyting rekorları kıran dizilerde rol almış oyuncular bu kez tiyatroları ile İzmir’de. Dün (30 Mart) İzmir Atatürk Kültür Merkezi’nde sahne alan fakat önümüzdeki günlerde yeniden gelecek olan, ‘Kanlı Nigar’ bunlardan biri. Başrol oyuncusu sevgili arkadaşım Perihan Savaş, Sümer Tilmaç, Soner Arıca, 1 Nisan’da İstanbul Profilo sahnesinde oyunları olduğu için uzatamamışlar. 4 Nisan’da yine özellikle komedi dizilerinden ve sinemadan çok iyi tanıdığımız, Cengiz Küçükayvaz’ın tiyatrosu ‘Bu Para Başka Para’ ile Bostanlı Opera ve Tiyatro Sahnesinde. Benim severek izlediğim ATV’deki ‘Son’ dizisinin komiser Ali’si, Erkan Can, ödüllere doymayan tiyatro oyunu ‘Alevli Günler’ ile 7 Nisan’da Karşıyaka Opera ve Tiyatro Salonu’nda. 8 Nisan’da ise AKM Narlıdere Gürdal Tosun sahnesinde. ‘Alevli Günler’de yine bir ekran starı Cem Dav-
ran başrol oyuncularından biri. Tiyatro dünyasının zirvedeki bir başka ismi Ferhan Şensoy ise tek kişilik oyunu ‘Ferhangi Şeyler’ ile Karşıyaka Opera ve Tiyatro Sahnesi’nde 10 Nisan’da... Kardeşi Bora Severcan ile yeni bir tiyatro kuran, ‘Çocuklar Duymasın’ dizisinin Zero erkeği İzmirli Volkan Severcan’ da ‘Canlı Yayın’ adlı oyunuyla, 14 Nisan’da Sabancı Kültür Merkezi’nde. Oyunda, dizilerden çok iyi tanıdığımız, Melda Gür, Aydan Burhan, Yeliz Şar ve duayen oyuncu Ayşen Gruda gibi ünlü isimler var...

Bir dakika

Deniz Mevlana’ya sığındı

Hafta arası Deniz (Akkaya) aradı. Konya’ya gitmiş. İzmirli bir gurup ile tanışmış. Hemen aklına ben gelmişim. Konya’da nefes terapisi yapmışlar. Konya’yı ve Mevlana’nın türbesini gezmişler. Deniz, “Şenay Ablacığım türbede huzur buldum. Kendime geldim. İçimdeki güzellikleri, sevinci, beyazlığı anlatamam” dedi. Aslında onun söylediklerini ben de yaşadım. Bir Umre, bir de Mevlana ziyaretlerim sırasında. Neyse daha sonra ben Deniz’i aradım. O konuşma sırasında İzmir’e geleceğini söylemiş ama tarih vermemişti. Kendi programımı ayarlama açısından, konuşalım istedim. TV çekimlerindeymiş. Basın Danışmanı Özgür Aras baktı telefonuna. Beyaz TV’ye başlamış. ‘Deniz Akkaya ile İşte Neşe İşte Sağlık’ adında bir sağlık programını sunuyormuş. Sevindim. Kimler şu ekranlarda neler yapmıyor ki? Üstelik Deniz’in başarılı bir ekran geçmişi de var.

Yayın, cumartesi-pazar

Kızı Ayşe’nin doğumundan sonra bir çocuk mağazası açan, çeşitli markaların reklam yüzü olan Deniz’e, programda sağlık sektörünün iki ünlü ve deneyimli ismi de eşlik ediyormuş. Benim de yaklaşık bir 15 yıl doktorum olan ünlü kadın doğumcu, Prof. Dr. Teksen Çamlıbel ve Prof. Dr. Recai Papuçcu da varmış. İzleyicilerden gelen sağlık sorularına yanıt arandığı programda; pratik bilgiler, estetik ve güzellik hakkında merak edilenler ele alınıyormuş. Çekim sonrası Deniz bu kez aradı çok da mutluydu. Her hafta ünlü bir konuğun da katılımıyla renklenecek yeni programı için şöyle konuştu;
“İçime sinen bir projede güvendiğim bir ekip ile çalışıyorum Şenay Ablacığım. İşimi keyif alarak yapıyorum. Bundan böyle (Deniz Akkaya ile İşte Neşe İşte Sağlık) programıyla her cumartesi-pazar saat 09.15te Beyaz TV’deyim. İzlemenizi öneririm...”

Dikkat!

Bir mektup var...

Efendim iki tane mektup aldım. Ardından da mail ile yazışmaya devam ettik. Güzelbahçemiz’in gurur kaynağı okullarından olan, 60.Yıl Anadolu Lisesi Müdürü S.Murat Kara’dan geldi ilk mail... Ardından da Okul Aile Birliği Yönetim Kurulu üyelerinden. Müdür Kara ve Yönetim Kurulu’ndan, Başkan Yardımcısı Avukat Dilek Almaç dertli. Ne mi dertleri? Buyrun okuyun ve benim sevgili okurlarım olarak da gereğini yapın... Özellikle odalar, büyük kuruluşlar ve bazı holding sahibi eli sıkı patronlar... Halkım gereğini yapıyor çünkü. Bunun en güzel örneğini de 75 öğrenciye Anıtkabir’e gitmeleri için sponsor ararken yaşadım. Onlara teşekkürümü yarın yapacağım da zaten...   
Okulumuz 1983 – 1984 öğretim yılında, Müfredat Laboratuar Okulu olarak öğretime başladı. İzmir‘in Anadolu Lisesi unvanlı 3. Okulu. Güzelbahçe ilçemizde. 4 katlı, bahçesinde lojmanları, spor salonu, yemekhanesi, kantini, fizik, kimya, biyoloji, bilgisayar laboratuarları ile her türlü eğitim aracı tam olan 32 derslikli bir eğitim kurumudur...
Okulumuz her yıl SBS sınav sonucuna göre, 180 öğrenci kontenjanı olup en son 2011-2012 öğretim yılı için taban puanı 460,29 ile ilimizde taban puanı en yüksek ilk 4 okul arasındadır. Üniversite puan ortalaması olarak, sayısal alanda son 10 yılın İzmir İl birinciliğini elde edebilme başarısını göstermiştir. Akademik başarısı ise İzmir İli’nin en yüksek eğitim kurumu konumundadır (Bu bilgiler Ortaöğretim Genel Müdürlüğünün sistesinde mevcuttur). Üzülerek ifade etmemiz gerekir ki, ilimiz ve ilimiz dışından öğrencilerin ısrarla kazanmak istedikleri okulumuz, bu başarısına rağmen fiziki mekânlardan çok yoksundur. Bu amaçla, okulumuz dersliklerinin modernleştirilmesi kampanyası başlatılmış ve dersliklerimizi duvar sıvalarından sıralarına varıncaya kadar yeniliyoruz. Her dersliği yenileyen hayırsever veya şirketin ismini o dersliğe veriyoruz. Böylece hayırseverin ve şirketin adı; gelecekte memleketimizin sanayicisi, işadamı veya üst düzey bürokratı veya devlet adamı olacak gençlerin hafızalarında silinmez olumlu izler bırakacaktır.
Bu projemizin gerçekleşmesi için kurumunuzun ve hayırseverlerin katkılarına acil ihtiyacımız vardır.
Bu acil ihtiyaçlarımızın karşılanmasında yapacağınız katkılar için 60. Yıl Anadolu Lisesi Ailesi adına şükranlarımızı sunarız.

Yazının devamı...
Ertan Kayıtken’den halka açık defile
24 Mart 2012

Tekstil ve moda sektörünün gelişimine katkıda bulunmak amacıyla, düzenlenen etkinlikte; tasarımcılar, sektörde faaliyet gösteren firmalar, yan sanayi, üniversite ve enstitüler bir araya geliyor. Dört yıldır ve yılda iki kez, Rönesans Ajans tarafından düzenlenen, İzmir Fashion Days’in asıl amacı ise, İzmir’i modanın yeni bir başkenti yapmak... İki gün sürecek, ulusal ve uluslararası katılım ile gerçekleştirilecek, İzmir Fashion Days aracılığıyla, moda severler çok sayıda tasarımcı ve ürününü bir arada tanıma fırsatını yakalayacaklar. Bu arada, İzmir’in gurur duyduğu modacılarından sevgili dostum Ertan da bu etkinlikte tabiri caiz ise, elini yine taşın altına sokanlardan. Ertan, gerçekleştirilecek diğer etkinlikler ile de İzmirlilerin, farklı sanat dallarını izleme olanağına da kavuşacaklarını söylüyor...

Ünlü mankenler podyumda

Elif Ece Uzun, Irmak Atuk, Senem Kuyucuoğlu’nun yanı sıra, İzmirli mankenlerin de yer alacağı, Kuaförler Odası’nın saç ve Terziler Odası’nın özel şovlarının yanı sıra, finalde bir de Ertan Kayıtken defilesi gerçekleşecek. 29 Mart Perşembe saat 21.00’de gerçekleşecek defile halka açık olacak... Ertan’ın daha önce, 50 kişilik özel VIP Grup için, Swissotel Büyük Efes ve Hilton’da verdiği defilelerin, karması olacak... Bence izlenmeli, kaçırılmamalı. Hatta izleyecek olanlar, bana göre daha şanslı. Çünkü, iki özel gösterim, daha zengin şekilde yer alacak...Yine İzmir doğumlu, moda tasarımcısı Dilek Göktaş’ın da 28 Mart saat 21.00’de bir gösterimi olacak.

Afiyet Olsun

Peximet’e yeni kardeş

Sevgİlİ Neslihan, bize, yani bana, ailem ile çevreme Alsancak Peximet’i ve lezzetlerini sevdirdi. Fiyatları ehven. Lezzet süper olunca çok sık gider olduk. Bu arada, annem Yalı’da oturduğu için ona Alsancak’a gelmek biraz zor oluyordu. Cuma günü Neslihan, “Şenay Hanım, Agora, Alsancak ve Sevgi Yolu Peximet’ ten sonra, Göztepe Kulübü’nün içinde de açtık. Ama ben, size seyahatlerinizden dolayı fazla denk gelmediğim için söyleyemedim” dedi. İzmir’de harikalar yaratan Jo Kohen ve başarılı bir patron Mustafa Berberoğlu yine birlikte açmışlar. Yani Peximet’e yeni bir kardeş daha gelmiş. Bu arada Neslihan, alışkanlık yapan Peximet lezzetleri yanında yeni ürünlerden de söz etti. Kağıtta tavuk, ev usulü anne tavuğu, Arabiata spagetti, kestaneli pasta olmak üzere. Pastayı tattım. Enfes... Yine, benim için neredeyse, beş yıldızlı otel kahvaltısı kadar zengin olan, Peximet kahvaltıları da özellikle Göztepe’de, deniz manzarasına karşı, harika oluyormuş. Benim yazımla birlikte haberi olacaklara;  TEL: (0232) 247 34 34

Bir dakika!

İşte Ekselans işte Sakız

Ekselans Turizm’in sahibi Erdoğan Tözge, bana göre firmasının adını layıkıyla taşıyor. Tüm davranışları bir ekselansa yakışır şekilde. İzmir’in gurur duyacağı, iş adamlarından biri. Yolumun üzerinde olan iş yerine ilk kez hafta arası şöyle bir uğradım. Üç yıldır İzmir’deyim daha hiçbir arkadaş ya da dostumu iş yerinde ziyaret edip, hatırını soramadım. Neyse... Genel Müdürü Laura Balkır ile bir proje üzerinde çalışıyorlardı. 14-15 Nisan’da Sakız Adası Paskalya Turu... Vallahi canım istedi. Ama aynı tarihte, çoook uzaklarda olacağım, kısmetse. Çünkü, daha önce Erdoğan Ağabey ve Laura’nın da yer aldığı, kalabalık dost ve arkadaş grubuyla Sakız’a gidip, çok eğlenmiştik. Tadı da damağımda kalmıştı...   

Muhteşem bir tur

14.04.2012 Cumartesi sabahı, saat 08.30’da, Çeşme Ulusoy Limanı’ndan hareket. Laura, “Paskalya şenliklerinin sadece Sakız Adası’na özel gerçekleştirilen roket şenliklerine katılmak için bu geziyi düzenledik. Yani çok özel bir tur olacak. Vrondado’ da 14 Nisan akşamı bu gösteri saat 22 gibi başlıyor. Havai fişek atışları, gece yarısı, tam bir görsel şölene dönüşüyor. İsmine yakışır bir şekilde, geleneksel Roket Savaşlarını,  büyük bir hayranlık ve coşku ile seyredeceğiz” dedi. Beni özendirmek için... Pazar günü öğlen de  Paskalya yemeği için bir tavernaya gidilecek. Geleneksel yöntemlerle hazırlanan ve kömür ateşinde pişirilen, kuzu çevirme, kokorecin yanında, acılı peynir ezmesi, Greek salata, ızgara biber ve ızgara mantar gibi, Yunan mezeleri mönü. Vallahi yazarken heyecanlandım. Limitsiz şarap ve limitsiz uzo eşliğinde üstelik. Bütün bu güzelliklerin fiyatına gelince; 2 kişilik odalarda kişi başı 148 Euro, tek kişilik fiyatı ise 181 Euro. Hem de 4 yıldızlı merkezde bir otelde. Daha geniş bilgi için ise;
telefon: (0232) 489 05 89

NOKTA

Kütüphaneler Haftası

Ben de artık, ‘Her yaşta herkes kitap okusun’ sloganıyla, Atatürk Çocukları Kütüphanesi adı altında, ‘Şenay Düdek Köy Çocukları Kütüphaneleri’ açmayı bir görev bildiğimden, bu tarz haftalar için daha da duyarlı oldum... Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü ile Türk Kütüphaneciler Derneği işbirliğiyle hazırlanan 48. Kütüphane Haftası, “Bilgi, Toplumu Çoğullaştırır” ana temasıyla, 26 Mart-1 Nisan 2012 tarihleri arasında, kutlanacak. 2011 yılında ilk kez Ankara dışında İzmir Efes Antik kentinde bulunan, Celsus Kütüphanesi’nde gerçekleşen, Kütüphane Haftası’nın, resmi açılışı 26 Mart 2012 Pazartesi günü. Bu yıl çok kültürün bir arada yaşadığı Hatay’da. Haftanın resmi açılış töreni, Saat 10.00’da, Antakya Meclis Kültür Sanat Merkezi’nde. Uluslararası katılımla olacak. Bilgilerinize.

Yazının devamı...
Cerrahi müdahale olmadan göz altı torbalarından kurtulun
23 Mart 2012

Estetik ve güzellik konusunda danışmanım gibidir. Yıllardır spor yaptığımdan ve de doğru beslendiğimden, yalnızca yüzümle ilgili zamanın haince yarattığı çizgileri yok etmek için tabii ki, tıbbın mucizeleriyle ilgilenirim. On yıldır İstanbul’da Dr. Mustafa Karataş’a, mezolift yaptırıyorum. Süper de memnunum. Fakat bir yandan Mustafa’nın yurt dışı seminerleri, öte yandan benim tembelliğim ve İstanbul’daki şiddetli kış, seyahatlerim nedeniyle iki aydır buluşamadık. Sonunda da Dr. Tayfur’un kapısını çaldım. Sohbet ederken bir hanımefendi de bize dahil oldu. Kendisinin ve eşinin, benim köşeyi okuyarak Tayfur’a geldiklerini, bu arada da göz altı torbalarından ameliyatsız nasıl kurtulduklarını anlattı. Böylelikle bana da sizlere ileteceğim bir haber çıktı. Bir taşla iki kuş yani...

Başarı oranı çok yüksek

Tayfur, “Göz altı torbaları ve kaba kırışıklıklar, kadın-erkek çoğu kişinin sorunudur. Yakın zamana kadar maalesef, cerrahi yöntemlerin dışında tedavisi de yoktu.Fakat şimdi bu mümkün” diyerek başladı anlatmaya;
“Göz altı torbalarının tedavisinde İtalya’da geliştirilip, uygulanmaya başlanan bir ilacı, bir yıldan beri kliniğimde uyguluyorum. Sonuçları konusunda artık eminim. Bu ilaç, göz altı torbalarının tedavisinde, kişiden kişiye değişen %60 ile %80 oranında, torbalanmayı azaltıp, tedavi edebiliyor. Yeni geliştirilen, canlandırıcı bir kokteyl olan ilacın içeriğinde, Ruscus (çoban püskülü), yaban mersini, biberiye, hekzapeptid, vitamin C ve antioksidanlar var. Bu ilaç, perioküler (göz çevresi) mikro dolaşımı ve elastikiyeti artırıyor. Ruscus (çoban püskülü), toplar damarlarda, çok etkili, güçlü tonik ve drenaj etkisi var. Yaban mersini; antioksidan asit içeriyor. Dolayısıyla bu bitki dokuları daha elastik hale getiriyor. Vücudu yıpratıcı enzimlerin kollajene zarar vermesini önleyip, doku esnekliğini koruyor. Biberiye ise, doğanın hediyesi olan tonik özelliğiyle ödemi azaltıp, deriyi içten temizliyor. Hekzapeptid’e gelince; 6 aminoasitten oluşan bir madde olarak direkt deriye nüfuz eder ve yüzdeki kasları etkiler. Kırışıklıkları gerer, bağdoku hücrelerinin kısalma, kasılma özelliklerini engeller. Kollajen üzerindeki baskıyı azaltıp, kırışıksız bir ifade sağlar.”
Tayfur, ilacın cilt içine bir hafta aralıklarla dört kez enjekte edildikten sonra, ikişer ay ara ile 2 uygulama daha yapılarak, beş aylık bir sürede 6 uygulama ile tam etkisini gösterdiğini iddia ediyor. Bilginize...

Mezolift yöntemi ile cilt yenileme

Hazır gelmişken, mezolift yöntemi ile de yüzün, anti-aging bakımı konusunda da sizi bilgilendireyim istedim. Dr. Tayfur Yağcı, “Şenaycığım, hiçbir insan kötü bir deri ile doğmaz. Bebeklerin cildi gergin, yumuşak, pürüzsüzdür. Ayrıca deri, sürekli kendisini maksimum seviyede yeniler” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü;
“15-25 yaşları arası insan derisi her 20 gün içinde kendini yeniler. Daha sonraki yaşlarda, bu yenileme süresi uzar. Yaş ilerledikçe de artık kendisini, yenileyemez duruma gelir. Yüzümüz, dış etkenlere, en çok maruz kalan ve buna bağlı olarak da, en çok bozulan, yıpranan ve yaşlanan bölgemizdir. Özellikle de cildimizin, mevsim geçişlerinde, daha fazla bakıma ihtiyacı vardır. Mezolift, yüzümüze uyguladığımız bir bakımdır. Yaşlanmayı geciktiren (anti-aging), cilt altı dokusunu güçlendiren, canlılığını, elastikiyetini artıran, ince çizgilerimizi, tedavi eden bir yöntemdir.”

Dünya starları yaptırıyor

Tayfur, mezolift yönteminin Fransa Paris’te, ortak çalıştıkları ünlü Hertzog Kliniğinde uygulanan bir yöntem olduğunu, hastaları arasında ünlü Fransız aktris Catherine Deneuve’ün da bulunduğunu söyledi. Hatta onun onuruna da bu yönteme Deneuve yöntemi de deniliyormuş. Yine Margaret Thatcher performansıyla, ‘En İyi Kadın Oyuncu’ Oscar Ödülü alan Meryl Streep de kullananlar arasındaymış. Bu konuda, daha da ileri bir adım atarak Türkiye’de uygulamayı ilk başlatan Dr. Tayfur Yağcı, “Ben ayrıca, kliniğimde ek sistem olarak kollajen, elastin, deniz yosunu, saflaştırılmış C vitamini ve inci içeren cilt maskelerini de tedaviye ekleyerek, bu yöntemi daha da geliştirdim” dedi.
Bu yöntemde; cildin üst deri tabakası, dermabrazyon cihazı ile temizleniyor önce. Yani cildin kapısı açılıyor. Daha sonra, yeni U225 hava kompresörlü, derinliği ayarlanabilen, mezoterapi tabancasıyla cilt ve cilt altı dokusunu besleyen ürünler cilde veriliyor. Son olarak da içinde inci, kollajen, elastin, deniz yosunu, saflaştırılmış C vitamini ve doğal nemlendirici faktör ihtiva eden, özel kollajen maske yüze uygulanıyor.

Bir dakika

Boş zamanlarında Türkiye’yi dolaşacak

Evet setten, diziden arda kalan zamanlarda, bütün Türkiye’yi dolaşacak. Kim mi? Ekranların fenomen dizisi, ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ nin Süley-man’ı. So-ner’in can dostu, sağ kolu. Süleyman karakteriyle, milyonların tanıdığı ve sevdiği isim haline gelen, Renan Bilek, aslında 25 senelik müzisyen ve oyuncu. Bilek şu günlerde hayatına ait çok özel anı ve anlarını, “Aramızda Kalsın” adıyla, sahneye koymuş. Bu tek kişilik gösterisiyle de bütün Türkiye’yi dolaşmaya hazırlanıyor. İlk gösterimini, Ankara’da yapan ve büyük ilgi gören Renan Bilek, bu iki perdelik komedisi ile yazın sahil şeritlerinde sahne alması için gelen talepleri değerlendiriyor. Özellikle de Ege ve İzmir’den gelenleri. Çünkü, ileride İzmir’de yaşamak istiyor. Zaten bir süre de İzmir’de yaşamış ve İzmir’e hayran kalmış. 

Afiyet olsun

Alsancak Unlu Mamülleri’nde yeni çeşitler sihirli lezzetler

Kıbrıs Şehitler Caddesi’ndeki pek çok esnaf ile artık aile gibi olduk. Ama özellikle de Tansaş’ın köşesinde duran Emin Çiçekçilik’in sahibi Mehmet Kahraman, Özsüt personeli ve sahipleri, ciğer ve köftesini çok beğendiğim, Alican Restoran’ın patronu Abdullah Ertemçöz ve oğlu Alican, Mehmetler Fotoğrafçılık ve Efes Eczanesi’nin tüm personeli, Ctrl+P Dijital Baskı Merkezi’nden Metin Kurtgöz ve de Alsancak Unlu Mamülleri’nin patronlarından Deniz Doğanoğlu... Deniz bu arada artistler kadar yakışıklı. Süper de beyefendi bir çocuk. Saygılı, çalışkan. Ben genelde özellikle hamur işi tatlılarımı, tuzlularımı buradan alırım. Çünkü, harika lezzetler, taze ve bol çeşit var. Hatta öylesine ki, yurt dışında bile, böylesine zengin ve de lezzetli çeşitler çıkaran, bir fırın ya da pastane zor...  

Kapısında kuyruk var

Bu yıl, İstanbul’dan da bir usta getirmişler. Deniz, “Hem mevcut lezzetlerde yenilikler yaptık (börek gibi). Hem de ustanın yeni spesiyalleri, bize büyük ivme kazandırdı. Özellikle, çikolatalı mini sufle, vişneli mekik, mini barlar (frambuaz, tarçın, antep fıstığı, çikolata, portakallı), balayı kurabiyesi, tahinli sarma kurabiye, bir de sakızlı paskalyamızı yok satıyoruz” dedi. Şaka değil, bazı saatler kapıda kuyruk var. Bütün lezzetleri tattım. O balayı kurabiyesi müthiş. Evlenecek çiftlere o gece öneririm! Yine bade dedikleri ve içleri badem ezmeli, üstü çikolata kaplı (beyaz, sütlü, bitter) minik toplar yüzünden, bazen yolumu değiştiriyorum. Tuzlu çeşitleri de öyle. Özellikle her gün, altı çeşit olarak çıkan minik ev poğaçaları, zeytinlisi, kıymalısı, peynirlisi, patateslisi, yani evde yapmanıza gerek yok. Afiyetle yiyin sadece. Ha kalori mi? Siz de benim gibi arada, sırada kendinizi şımartın.

Yazının devamı...
Cenk fırtına gibi, geceler yıkılıyor
17 Mart 2012

Ama, yapmam gerekli önemli bir iş görüşmem vardı. Sabah erken saatte rötarsız bir uçuşla Atatürk Havaalanı’ndaydım. Bu arada, Pegasus’u yurt içi uçuşlarda çok da başarılı buluyorum... Dış uçuşlarda, şartlar gereği hep THY ile uçuyorum. O nedenle pek fazla bilgim yok. Neyse uzatmayayım. Aslında işim öğlene doğru bitti. Ama benim sağlam dostlarımdan Bodrum 5 Oda Otel’in işletmecisi, İstanbul Sortie Live By Cenk Eren’in ortağı Ali Sayar bırakmadı. “Kal. Hem yeni yeri bir gör. Cenk’e de sürpriz olur” dedi. Aslında aynı kadroda sevgili Oya Aydoğan’da, benim kıymetlimdir. Bir de Tanyeli var. Kaldım. Ama hazır gelmişken de şöyle bir tur atayım istedim. Öğle sonrası Sultanahmet’e indim. Özellikle Ramazan Ayı’nda, Sultanahmet’te kaldığım bir otel var. Konak Erten. Sahipleri aslında avukat. Cavidan Hanım (Erten) pırlanta. Bir insan bu kadar mı nazik, bilgili, milli duyguları kuvvetli olur. Otelde şapka sergisi vardı. Hazır gelmişken oraya da bir uğradım. Muhteşemdi...Gözlerimi alamadım...

Erten Konak’ta Şapka koleksiyonu

Otelin Genel Müdürü, Murat da sağlam ve temiz bir çocuk. Biraz sohbet ettik. Sonrasında da Cavidan Erten ile konuştum. Bir bilirkişi işinde olduğundan, ancak telefon ile oldu sohbetimiz. 80 tane şapkayı o kadar güzel sergilemişler ki, keyifle izliyorsunuz. Aileden kalmış Cavidan Hanım’a bu merak. “Şapka koleksiyonumu oluşturmam, yaklaşık, yirmi yıl evveline dayanıyor. Onların bende bıraktığı güzellik, zamanla yerini keyfe bıraktı” diyerek bu merakını şöyle anlatıyor;
“Özellikle, evlilik törenlerinde kullanılan, renkli, tüllü, gizemli şapkalar, koleksiyonumu oluşturdu. Genelde bu farklı kültür, ailemde de kullanıldığı için, çocukluğumdan, zihnimde özel bir iz bıraktı. Belki bir özlem, belki de bazen keyif veren, bazen de güzellikleriyle büyüleyen bu şıklığı, kendim için ödül kabul ettim. Ve bu koleksiyonumu oluşturdum. Koleksiyonumuz 1850’lerde kullanılan ve özellikle ülkemizde Cumhuriyet dönemini kapsayan yıllarda örneğin 1930 ve 1940’lardan günümüze kadar gelen örnekler sunuyor.”

İstİnye Park ve Art Emlak


Dönüşte İstinye Park’a uğradım. Masa yine tıklım tıklımdı. Helal olsun. İlk açıldığı yılları biliyorum da... Ama hak ediyorlar. Borsa Restoranları ve Masa’nın patronu olan Rasim Özkanca, oğlu Umut, Masa’nın yıllardır müdürü Orhan, hep aynı mütevazilikte. Allah da veriyor. Sevgili Çetin Kırışgil’in Balıkevi ve Hakan Özkaykı ile ortak oldukları Fishmekan da öyle. Bu arada İstanbul’da, emlak danışmanım olan, Art Limited’den Belin Hanım’a da uğradım. Bakın İstanbul’da bir emlak işiniz olursa çok sağlam bir kuruluş. Yıllardır onlarla çalışıyorum. Telefon: 0.212.352 45.65 bilginiz olsun. Yine kuaförüm Veysel ve Fatih. İkisi de benim için kıymetli. Bu kez uğrayamadım.  


Söhretler Sortie Live By Cenk’de

Oya (Aydoğan), erken saat çıktığı için yetişemedim. Yemeği çok sevdiğim bir dostumla Sarıyer’de, Kahraman’da yedim. Sonrasında Sortie Live By Cenk Eren’e gittim. Burası sevgili büyüğüm Erol Kaynar ve kardeşi Varol’a ait. Bildiğimiz yazlık Kuruçeşme’deki Sortie. Ama Cenk, Ali, Sabi (Totah) harika bir yer yapmışlar. Küçük Maksim. Aylardır ne uğraş verdiklerini ve ne kadar çok çalıştıklarını, yakından bilenlerdenim... O nedenle helal olsun. Ali sahne, sinema, sosyete, iş dünyasından kim varsa, geldiğini söyledi. Fatih Hoca (Terim) ve eşinden, Süreyya Yalçın’dan, Ali Ağaoğlu’ndan, Mehmet Ali Erbil, Demet Akbağ ve eşi Zafer Çika, ünlü televizyoncu Pelin Akad, Ece Kral, Gülay Kamaz, Mehmet Aslan, Saba Tümer, Seren Serengil, Stelyo Pipis, Seda Sayan, Demet Akalın, Fatih Ürek, Tuba Ünsal, Irmak Atuk, İzel, Deniz Seki... Yani yok yok maşallah. Cenk’i, kardeşim gibi gördüğüm için değil. Yıkıp geçiyor. Her telden. Bir bakıyorsunuz ‘Sarı Gelin’ bir bakıyorsunuz Kayahan şarkıları. Herkes ayakta, eller havada. Eğlenmeyen yok. Bu arada gelenleri de sahneye alıyor. Show başlıyor. Ben yemek yemedim. Ama Ali zengin, fakat fiks bir mönü olduğunu söyledi. Soğuk mezelerde, kavun, peynir, cibez otu, barbunya pilaki, tarama, mercimekli köfte, şakşuka, Çerkez tavuğu; ara sıcakta pazı sarma, Arnavut ciğeri ve ana yemekte de üç çeşit alternatif olduğunu söyledi. Kuzu külbastı, terbiyeli et şiş, Edirne usulü ızgara köfte ve mevsim meyveleri. Kişi başı 200-250 TL. çıkıyorsunuz.
Telefon: (0.212) 327.1125

 

Farklı bir alternatif Melek’in Sarraf’ı

 

Bir daha gittiğimde, mutlaka uğrayacağım bir yeri, sizlere alternatif olarak sunuyorum. Bir kere sahibi İzmirli. Bu işi çok iyi biliyor. Yıllardır yiyecek-içecek sektöründe. Bir marka. Melek Boz. Melek, benim de sevdiğim bir iş kadını. Bodrum’da, Türkbükü’nde enfes bir restoranı vardı... Ardından New York’a gitti. Şimdi de Nişantaşı’nda, Venge’nin alt katında, Sarraf Meyhane’yi açmış. Ali ve Cenk, dekorunun çok şık ve modern, mönüsünün de  kaliteli ve lezzetli olduğunu söyledi. Melek bir de Giritlidir. O nedenle, eli de lezzetlidir ve meze, otlar konusunda iddialıdır. Leziz ve özel bir Sarraf Meyhane gecesi, masaya oturduğunuz anda, Melek Boz’un, ünlü nar ekşili yeşil kırma zeytini ve Mardin Midyat’tan özel olarak hazırlattığı minik acur turşusu ile başlıyormuş. Yanında yine Melek Boz usulü, sıcacık sarımsaklı ekmekler servis ediliyormuş.
Şevketi bostan, fava, söğüş dil, biber tarator, ahtapot, tarama, deniz mahsullü pilav, mevsimine göre çeşitli Ege otları...Vallahi onlar anlatırken de yazarken de ağızım sulandı. O yüzden Melek kaçmaz.Nisan ayında gittiğimde ilk işim Sarraf’a uğramak... İlgilenenlere adres ve telefon; Valikonağı Cad. Işık Apt. No: 8-B Nişantaşı / İstanbul.
Tel: (0212) 240 82 46 

Bir Dakika Şık ve butik

Sizlere bir de otel önerim var. The House zincirinin, üçüncü oteli... Bugüne değin, Monica Belluci, Kevin Spacey, Ricky Martin ve Matt Dillon gibi ünlüleri ağırlamış. The House Hotel Bosphorus.  Tarihi Simon Kalfa binasında yer alan The House Café Ortaköy şubesinin üst katında. Mayıs 2011’de hizmete girdi. Tam 7 yıl, Ortaköy’de oturduğum için buraları iyi bilirim. Ortaköy Camii, Çırağan Sarayı gibi birçok Osmanlı Sarayı’nın mimarı olan Balyan Ailesi’nin yapmış olduğu tarihi bina. Autoban Mimarlık tarafından, orijinaline sadık kalınarak, binanın kendi klsik karakterini yansıtacak şekilde, tasarlanmış. The House Hotel Bosphorus, 19’u muhteşem deniz manzaralı, 23 odası, spor salonu, konukların rahatlıkla oturabilecekleri, lobi alanı ve restoranı ile sıcak ve rahat bir havası var. İzmir’den, İstanbul’a gidenler ve otelde kalanlar için hayli keyifli...


 

Yazının devamı...
Level 9’da Osmanlı Kültürü
16 Mart 2012

Önce reyting rekorları kıran ve Star ekranlarına transfer olan, ‘Muhteşem Yüzyıl’... Ardından yine son yılların en büyük gişe hasılatı yapan Türk Filmi, 1453 Fetih ve TRT ekranlarında, pazartesi akşamı başlayan, Türkan Sultan’ın ( Şoray), başrolde olduğu, Hatice Sultan’ı canlandırdığı, ‘Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam’... İşte Hilton’un zeki ve Osmanlı tarihi, Türk hayranı müdürü sevgili Todori Kalamaris ile Operasyon-Yiyecek-İçecek Müdürü Sevil Görgülü de bu modaya uyarak ‘Osmanlı Mutfağı’nı Hilton’a taşıdılar...
Kalamaris, “Kültür Festivalleri etkinlikleriyle, dünyanın farklı bölgelerinden, farklı toplumların, zengin, büyüleyici ve özgün kültürlerini, konukları ile bir araya getiren Hilton İzmir, hizmet verdiği toprakların en görkemli ve ihtişamlı son imparatorluğu Osmanlı’nın, tüm zenginliklerini Level 9 Restaurant’a taşıyor. Düzenlediği (Osmanlı Festivali) ile konuklarının beğenisine sunuyor. 23 – 24 Mart 2012 tarihlerinde, gerçekleşecek organizasyon, 3 kıtayı birden çevreleyen, doğu ve batı kültürlerinin sentezi ve merkezi olarak bilinen, Osmanlı Kültürü’nün, tüm lezzetleri, keyifli müzikleri ve zenginlikleri ile Hilton konuklarını bekliyor” dedi.

Lezzetli yemekler ve eğlence

600 yıl boyunca, yaşam tarzı, müziği, mutfağı, el sanatları, ticareti ve kıyafetleri ile kültür öncülüğü yapmış, sahip olduğu toprakların, kültürlerini harmanlamış, Osmanlı İmparatorluğu farkıyla her zaman İzmir’de ayrı bir yeri olan Hilton Oteli’nin kalitesiyle birleşiyor. İzmir Hilton Oteli’nin başaşçısı, mutfak şefi Ahmet Yıldız ve ekibi, Osmanlı Mutfağı’nın, en özel lezzetlerini bir araya getirmiş. Saray usulü dana mahmudiyeden, padişah usulü tavuk yahnisine, dilber dudağından, hünkar salatasına... Birbirinden lezzetli yemeklerin, tatlıların yanı sıra, Osmanlı temasına uygun, canlı müzik grubu, dansçılar da geceye ayrı bir renk katacaklar. Organizasyona özel hazırlanacak dekorasyon ve kıyafetler ile konuklar, kendilerini keyifli Osmanlı eğlence hayatının içinde bulacaklar. Eşsiz bir kültürün sunulacağı, Hilton İzmir’in Osmanlı Gecesi’nin, özel fiyatı 95 lira... İlgilenenler için
Telefon: 0.232.4976060


Biraz da Magazin
Sayın da İffet hayranı çıktı

Star TV’nin, ‘Muhteşem Yüzyıl’dan sonra, ikinci yüz akı dizisi, ‘İffet’in başrol oyuncusu, Deniz Çakır, bir röportajında, Emel Sayın hayranı olduğunu söyledi. İlkokul birinci sınıfta, yıl sonu müsameresinde, Emel Sayın taklidi yaparak, oyunculukla ilk ilişkisinin başladığını ve yeteneğinin keşfedildiğini de açıkladı. Ben de Sayın’ın, Deniz Çakır ile ilgili düşüncelerini, onun yakın dostu, Sinan Kuzucu’dan öğrendim. Emel Hanım da, İffet dizisini, işi olmadığı an, hiç kaçırmazmış... Üstelik de Deniz Çakır’ın oyunculuğuna hayranmış. Bu arada, böylesine yetenekli bir oyuncunun çalışırken çok kaprisli olduğunu ve bazen seti bir birine kattığını duydum. Doğruysa üzülürüm. Çünkü, ben de Çakır’ın oyunculuğunu beğenirim. Ama oyuncunun da ahlaklı olanını severim...


Boş yok

Sanırım 1978 yılı falandı. Birinci Kordon’da, bir restoranda, sahne alırken tanıdım Ümit Besen’i. ‘Nikahına Beni Çağır Sevgilim’ ile fırtınalar koparmıştı. Haftalarca çalıştığı yerlerde masa bulmak olanaksızdı... Ardından filmleri de büyük iş yaptı. Fakat o dönemin pek çok ismi taverna müziği yapan şarkıcıları gibi, 2000’li yıllarda adı anılmaz oldu. Tarabya’da, Bakırköy’de, Kumkapı’da, bazı restoranlarda çıktı ortaya. Sessiz ve derinden giderek. Son iki yıldır ise Ümit Besen fırtınası, televizyonları, sahneleri yeniden sardı. Boşu yokmuş. Ben kendi adıma çok mutluyum. Çünkü, büyük ve mütevazi bir isim. Hiç kendini bozmadı. İzmirli hayranlarına bir müjde. TİAMO Tour organizasyonuyla, Besen, bu akşam Kuşadası Sürmeli Otel’de. İşim olmaza koşturarak giderdim. 
Telefon: 0.232.446.5060.


Bir Dakika
Teşekkürler

Efendim burada, bu cumartesi gününde, kendimle ilgili sizlerin fazla vaktini almak istemiyorum. Zaten sağ olsunlar, gazeteci ve televizyoncu arkadaşlarım, dostlarım, başta kendi gazetem Hürriyet ve Doğan Grubu, Posta olmak üzere, Yeni Asır, Milliyet, Haber Türk, Diva, Dora, Megalife dergileri, Ege ve Yeni Asır TV... En üst düzeydeki yöneticiden, yazarına, muhabirine kadar, herkese kocaman bir teşekkür borçluyum. Verdiğiniz o kıymetli destek için. Evet, Atatürk Çocukları Kütüphanesi, Köy Kütüphaneleri altında Şenay Düdek Kütüphanesi’nin ilkini Menemen Emiralem Alaniçi Köyü’nde açtık. İkincisi, ekim ayında kısmetse. Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin, Alaniçi Köyü Muhtarı Halil İbrahim Erkuş, köy halkı harikaydılar. Bir de o soğukta, paltolarımızla biz titrerken, incecik giysileri ile güne büyük enerji katan, 46 aslan gencimizi kutlarım. Ege Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Yelda Saçar ve isimlerini buraya tek tek sığdıramayacağım, ancak fotoğraflarını yayınlayabileceğim, sevgili gençler, her birinizi alınlarınızdan öpüyorum. Bu arada, ekim ayında açacağım, ikinci Şenay Düdek Kütüphanesi’nin, ilk kitapları, 500 tane Konak Belediye Başkanı, her zaman sosyal projeler içinde olan 30 yıllık da arkadaşım sevgili Hakan Tartan’dan geldi. Basın Danışmanı sevgili Işık Teoman, kitapları Dernek Başkanı Mesut Tim’e teslim etti. Sizlerin de kitap bağışlarınızı bekliyorum. İnternet adresimiz:
www.ataturkcocuklarikutuphanesi.org.
Tel: 0533.030.9100 ve 0232.484.7272 

Yazının devamı...