(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

"İlker Yasin" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "İlker Yasin" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması için Hürriyet'i takip edin.
İlker Yasin

İlker Yasin

Oyun Menemen’in 3 puan Fener’in
22 Aralık 2016

Bütün Türkiye’nin tüm renklerinin bir olduğu, dayanışma duygusunun tavan yaptığı ortamda, Cumhurbaşkanı himayesinde Vodafone Arena’daki beraberlik gösterisi bu milletin asla bölünemeyeceğinin en net ifadesidir.

 

İkinci Lig temsilcisi Menemen karşısında bu kadar ruhsuz oynayan Fenerbahçe, Advocaat’ın kendi oyuncuları için çizdiği negatif tablonun da fevkindeydi. Kenarları koridor olmuş, orta alanda sürekli top kaptıran, rakip alana geçemeyen ve kalecisi Fabiano’nun maçın yıldızı olduğu Fenerbahçe için, tehlike çanları Gençlerbirliği’ni 3-0 yendikleri lig maçında çalmaya başlamıştı.

 

Kendilerini ilk 11 oyuncusu olmaya inandırmış Köybaşı, Ozan, Aatıf, Stoch ve Fernandao’dan bu tür maçlarda ve bu tip rakipler karşısında verim alamazsınız, onları motive edemezsiniz.

 

Ama Savaş ve Abdurrahman gibi gençler oyuna çok daha iyi konsantre olur, ve takmına katkı sağlar.

 

MENTAL DURGUNLUK

 

Menemen önünde bile rakibi karşılayan bir anlayışla oynayan, risk alıp üstüne gelen Menemen’e karşı kontraya bile çıkamayan Fenerbahçe ne takım ne de bireysel oyun becerisi gösterebildi.

 

Maçı domine eden, her bölümde Fenerbahçe’den çok daha iyi olan ve 5 net gol pozisyonunu kaçıran Menemen bu skoru razı olmak zorundaydı. Advocaat devre arasında futbolcularına Fenerbahçe kimliği taşımanın ne olduğunu hatırlatmalı ve mental durgunluğun nasıl aşılacağı konusunda çok çalışmalı. 

Yazının devamı...
ADVOCAAT’IN TAKIMI...
8 Aralık 2016

Dün Feyenoord kazanmak zorundaydı. Her zaman inandığım ve sürekli yazdığım şudur: Bir takımı başarıya götüren strateji sürekli yenilenmedir. Dün maça orta sahayı kontrol ederek, topu ayağında çok tutarak ve rakibe pozisyon vermeden başlayan F.Bahçe, oyun içerisinde farklı formasyonlara da geçti. Doğrusu da buydu. ‘Maçı zihninde prova et.’ Her teknik adam bunu kendine söyler. Advocaat bu işi yapmış, bir gün önce basın toplantısında “Gruptan Fenerbahçe ile Feyenoord çıkar” demişti.

 

VAN PERSIE ÇOK ETKiSiZ OYNADI

 

 Belli ki bu bir kandırmacaydı. O da biliyordu United’ın kazanacağını. Maça iyi başladı F.Bahçe. Top ayakta, orta saha kontrollü pas oyunu ve ani hızlı defans arkasına sızma... Son iki ayda F.Bahçe bunu zaten hep yapıyordu. Sow’un attığı klasik röveşata golünde Alper’in kafa pasındaki güzellik kadar savunmanın büyük hatası da vardı. F.Bahçe’yi 4 alanda analiz edelim...

 

1- Advocaat: Takımı fizik ve mental açıdan çok iyi yere getirdi.

 

2- Alper: Kenarda mı ortada mı oynar? Advocaat cevabı verdi: “Yeri burasıdır. Terim artık Advocaat’a teşekkür etmek durumundadır.

 

3- Sow: Attığı röveşata gollerindeki özgüveninin yarısını rakip ceza alanında gol vuruşunda veya pas servisinde gösterebilse muhteşem olacak.

 

4- Van Persie: Feyenoord’da 35’lik Kuyt ne kadar etkiliyse F.Bahçe’de 33’lük Van Persie daha az etkiliydi. Yani ikisi de etkisizdi. Advocaat’ın yerinde olsam Van Persie’de vatandaş kontenjanını az tutarım.

Yazının devamı...
Kaleye şut atmadan gelen 1'er puan!
4 Aralık 2016

Advocaat’ın, M. United ve G.Saray maçlarının ikinci yarısında topu rakibe verip kontra oynaması ve yeri geldiğinde de dün olduğu gibi paslı, atak bir futbolu düşünmesi çok normal.

Aynı şekilde Güneş’in, topu tutan ve sürekli paslı oynayan bir takımdan, kendi sahasında kalan, beraberliğe yatan bir oyun anlayışı geliştirmesi de çok olağan...

BERABERLiK HESABI

Ünlü futbol adamı Rinus Michels, “En iyi netice, en iyi futbola tercih edilir” der. Gerçek şu ki, sonuç her zaman şekilden önemlidir. Dün iyi futbol yoktu. Gol pozisyonları yoktu. Ama, “Beşiktaş gecenin kârlı takımıydı” demek doğru olur.

Fenerbahçe, maça müthiş agresif başladı. Sıralamadaki yeri nedeniyle her maçı kazanmak isteyen Fenerbahçe karşısında Beşiktaş, topu sadece orta alanda ayağında tutabildi.

Beşiktaş, maçın başından son ana kadar beraberlik hesabındaydı. Her daim oynadığı futboldan eser yoktu. İlk yarı sonunda bu sezon en düşük pas yüzdesiyle oynarken, değil gol pozisyonu yaratmak, ceza sahasına bile giremedi, rakip kaleye şut atamadı Beşiktaş...

Bu Beşiktaş resmini 2 yıldır görmüyorduk. Fenerbahçe, arzulu, araştıran fakat pozisyon üretemeyen bir takımdı. Zaten Robin van Persie’in varsa, o takım 10 kişi gibi oynar.

Gezgin olmayan ve topu ayağına bekleyen Van Persie’ye, soldan Hasan Ali, sağdan Şener top indiremezdi. Van Persie, frikik toplarına vurmak ve direk üstünden dışarı çıkan birkaç şut atmaktan başka hiçbir şey yapamadı.

CENK NASIL GOL ATSIN?

F.BAHÇE’de Alper, Van Persie’nin yanına daha çok gelmeli. Şener ve Hasan Ali öne çıktığında Sow ile Aatif (Volkan Şen), içeri kat etmeliydi.
Aynı şeyi, Beşiktaş için de söylemeliyiz. Beraberlik hesabı yapmış siyah beyazlı ekipte, Gökhan Gönül ve Adriano hiç öne çıkmazken, Kerim Frei ve Quaresma, Cenk’e yaklaşmazken, Oğuzhan ile Tolgay defansif anlayışta pozisyon alırken, Cenk Tosun nasıl gol atacaktı?

ÇOK TERLERLER

Mourinho, “Tek santrforla oynamayı severim. Ama kenarlardan içeri girecek oyuncularım varsa” der. Dün gece o tip oyuncu, iki takımda da yoktu.
Beşiktaş maç boyu, kuvvetli amacı olan atak geliştiremedi. Fenerbahçe kazanmayı istedi, gitti geldi. Ama bunlar da, gerçekçi ataklar değildi.
Sonuçta Beşiktaş dünkü futboluyla Dinamo Kiev önünde çok terler.
F.Bahçe, son haftalardaki Advocaat’ın vermiş olduğu mental güçle şampiyonluk yarışına devam eder.

GÜVEN VE STRES
Güven duygusu yüksek ekipler granit, düşük ekipler kum tepeleri gibidir. Güven, moleküller arası çekim kuvvetidir.

F.bahçe, 2005’ten beri 39 maçtır büyüklere yenilmemenin...

9 maçtır ligde kaybetmemenin yarattığı güvenle...

Beşiktaş ise, 3 gün sonra Şampiyonlar Ligi’ndeki Dinamo Kiev maçının...

Şenol Güneş’in Kadıköy’de hiç kazanamamasının ve Kadıköy’de 40 bin seyirci önünde oynamanın stresi içerisindeydi dün akşam...

Yazının devamı...
Kaleye şut atmadan gelen 1'er puan
3 Aralık 2016

Advocaat’ın, M. United ve G.Saray maçlarının ikinci yarısında topu rakibe verip kontra oynaması ve yeri geldiğinde de dün olduğu gibi paslı, atak bir futbolu düşünmesi çok normal.

 

Aynı şekilde Güneş’in, topu tutan ve sürekli paslı oynayan bir takımdan, kendi sahasında kalan, beraberliğe yatan bir oyun anlayışı geliştirmesi de çok olağan...

 

BERABERLiK HESABI

 

Ünlü futbol adamı Rinus Michels, “En iyi netice, en iyi futbola tercih edilir” der. Gerçek şu ki, sonuç her zaman şekilden önemlidir. Dün iyi futbol yoktu. Gol pozisyonları yoktu. Ama, “Beşiktaş gecenin kârlı takımıydı” demek doğru olur.

 

Fenerbahçe, maça müthiş agresif başladı. Sıralamadaki yeri nedeniyle her maçı kazanmak isteyen Fenerbahçe karşısında Beşiktaş, topu sadece orta alanda ayağında tutabildi.

 

Beşiktaş, maçın başından son ana kadar beraberlik hesabındaydı. Her daim oynadığı futboldan eser yoktu. İlk yarı sonunda bu sezon en düşük pas yüzdesiyle oynarken, değil gol pozisyonu yaratmak, ceza sahasına bile giremedi, rakip kaleye şut atamadı Beşiktaş...

 

Bu Beşiktaş resmini 2 yıldır görmüyorduk. Fenerbahçe, arzulu, araştıran fakat pozisyon üretemeyen bir takımdı. Zaten Robin van Persie’in varsa, o takım 10 kişi gibi oynar.

 

Gezgin olmayan ve topu ayağına bekleyen Van Persie’ye, soldan Hasan Ali, sağdan Şener top indiremezdi. Van Persie, frikik toplarına vurmak ve direk üstünden dışarı çıkan birkaç şut atmaktan başka hiçbir şey yapamadı.

 

CENK NASIL GOL ATSIN?

 

F.BAHÇE’de Alper, Van Persie’nin yanına daha çok gelmeli. Şener ve Hasan Ali öne çıktığında Sow ile Aatif (Volkan Şen), içeri kat etmeliydi.

 

Aynı şeyi, Beşiktaş için de söylemeliyiz. Beraberlik hesabı yapmış siyah beyazlı ekipte, Gökhan Gönül ve Adriano hiç öne çıkmazken, Kerim Frei ve Quaresma, Cenk’e yaklaşmazken, Oğuzhan ile Tolgay defansif anlayışta pozisyon alırken, Cenk Tosun nasıl gol atacaktı?

 

ÇOK TERLERLER

 

Mourinho, “Tek santrforla oynamayı severim. Ama kenarlardan içeri girecek oyuncularım varsa” der. Dün gece o tip oyuncu, iki takımda da yoktu.

 

Beşiktaş maç boyu, kuvvetli amacı olan atak geliştiremedi. Fenerbahçe kazanmayı istedi, gitti geldi. Ama bunlar da, gerçekçi ataklar değildi.

 

Sonuçta Beşiktaş dünkü futboluyla Dinamo Kiev önünde çok terler.

 

F.Bahçe, son haftalardaki Advocaat’ın vermiş olduğu mental güçle şampiyonluk yarışına devam eder.

 

GÜVEN VE STRES

 

Güven duygusu yüksek ekipler granit, düşük ekipler kum tepeleri gibidir. Güven, moleküller arası çekim kuvvetidir.

 

F.bahçe, 2005’ten beri 39 maçtır büyüklere yenilmemenin...

 

9 maçtır ligde kaybetmemenin yarattığı güvenle...

 

Beşiktaş ise, 3 gün sonra Şampiyonlar Ligi’ndeki Dinamo Kiev maçının...

 

Şenol Güneş’in Kadıköy’de hiç kazanamamasının ve Kadıköy’de 40 bin seyirci önünde oynamanın stresi içerisindeydi dün akşam...

 

 

Yazının devamı...
Hocanın adını söyle
27 Kasım 2016

Sow’un ve Souza’nın eski performanslarının çok üstüne çıkmasında, Van Persie’nin futbolu hatırlamasında ve Fenerbahçe’nin her şartta kazanmak isteyen bir takım olmasında Advocaat’ın tartışmasız etkisi çok büyük.

 

Geçen yıl Pereira’nın korkusuna saygı gösterip her rakip önünde, defansı öne çıkaran futbol anlayışını Hikmet Karaman dün Fenerbahçe karşısında bile göstermedi. Fenerbahçe gibi oynamayı istemek güzel de oyuncu kalitesi ve takımın seviyesi buna müsait mi, hocanın bir bakması lazım. Kapının kilitli olduğunu anlamanız için bakmak yetmez, itmeniz lazım. Maça atak başlayan Rize defansında kilit olmadığını Aatif’in sürekli kapıyı zorlayan hamleleri ile maçın başlarında anladı Fenerbahçe.

 

Topal’ın gollerdeki nefis pasları ve Sow’un yaptığı hat-trick’teki savunma hataları ilk yarıda bitirdi ev sahibi takımın işini.

 

3 gol atan Sow’a alkışlar ama Mehmet Topal, Aatif, Alper ve Josef de Souza’nın da hakkını teslim etmek lazım.

 

Sondan üçüncü sıradaki Rize’nin defans göbeği ağır, orta sahası pas yapamıyor. Tek adamı var Rize’nin o da Kweuke. Bu sene ligde işi çok zor Karadeniz ekibinin.

 

BEN DiYORUM Ki...

 

1-Robin van Persie’nin artık ayakları gitmiyor. Advocaat’ın mental tedavisi ile bir yere geldi. Ama dün çok istemesine rağmen yapamadı, yapamıyor. Atar mı, atar ama çokça da yatar. 

 

2-İdeal ekip oluştu gibi. Geri dörtlüde Şener, Kjaer, Skrtel ve Hasan Ali, önde Topal, Souza, solda Lens tamam. Kalan 3 yer için Emenike, Van Persie, Volkan Şen, Alper, Sow ve Aatif var. 

 

3-Ama şampiyonluk için Diego’ya benzemeyen bir 10 numara ve Wolfsburg’lu Gomez’e benzeyen bir 9 numara olsa fena mı olur. 

 

4-Aatif’in futbol yapısı Fenerbahçe’nin atak oyun anlaşıyına uygun, değerlendirilmesi lazım. 

 

Nihayetinde Fenerbahçeli futbolcular güçlü, adil bir liderleri olduğunu hissediyorlar.

 

Bu çıkış ve başarı Dick Advocaat’ın eseridir.

Yazının devamı...
Riekerink’le zor
20 Kasım 2016

Gerçek bir tane. Galatasaray Kadıköy’den korkuyor. Ve bu camiada Kadıköy korkusunu yenecek, Galatasaray’a ‘Fenerbahçe kadar büyüksün’ duygusunu aşılayacak bir yönetim, bir teknik direktör, bir kaptan veya futbolcular içerisinde heyecan yaratacak kimse yok. Aylarca önce yazmıştım. Bu Riekerink’in oyun okuması yok. Anladım ki artık yazması da yok. Riekerink’i Galatasaray’ın hocası yapanlar kafayı futbol dışında başka hesaba takanlardır mutlaka. Dünkü Galatasaray ne Kayseri ne Osmanlı ne de Konya kadar direnebildi Fenerbahçe’ye. Bu kadar tepkisiz, reaksiyon vermeyen, mücadele ruhunu kaybetmiş ve çıktığı maçın önemini kavrayamamış bir Galatasaray’ı son yıllarda az gördük.

 

Riekerink hem elindeki malzemeyi kullanamaz hem de bir takım formasyonu oluşturamazken dün akşamki skorun gelmesi kaçınılmazdı:

 

1- Podolski, bu takımda Sinan Gümüş ve Yasin’den sonraki üçüncü tercih mi? 

 

2- Aylardır tandemde yer almayan, sakatlıktan yeni çıkmış Serdar Aziz’in oynayacağı ilk maç dün akşamki maç mı olmalıydı? Chedjou- Balta ikilisinin uyumunu dün akşam görmek mümkün olmadı.


3- De Jong ve Ciğerci ile oyuna başlayıp Selçuk gibi kreatif bir oyuncuyu ‘yok gribal enfeksiyon, yok diare’ deyip dışarıda bırakmak hangi akla mantığa sığar? Hangisi gole gitmede bu tür maçların tecrübesine Selçuk kadar sahip? 

 

HOLLANDALILAR

 

Orta sınıf bir Premier Lig maçından, örneğin West Bromwich Albion-Hull City karşılaşmasından kalite olarak heyecan olarak çok gerisinde bir maçtı. Bu hafta sonu Avrupa’da derbiler hafta sonuydu ama bizim derbi kadar bizimki kadar renksiz, zevksiz ve futbolsuz bir derbi herhalde hiç yaşanmadı. Bizim derbiye yaşı kemale ermiş veya daha yeşermemiş Hollandalılar damga vurdu. Veteran Advocaat ve Van Persie, kendini arayan Riekerink’in işini dün akşam çok kolay bitirdi. Galatasaray’da De Jong ve Sneijder de hocanın garip futbol felsefesine mahkum oldu.

 

Fenerbahçe oyun disiplini, kazanma arzusu ve orta alandaki taktik planlarıyla maçı sonuna kadar kazanmayı hak etti. Eminim onlar da bu kadar zayıf ve pısırık bir Galatasaray beklemiyordu. Sonuçta Kadıköy’de 17 yıllık oyun bir kez daha sahnelendi. Rejisörü Jan Olde Riekerink, başrol oyuncusu ise yurttaşı Robin van Persie’ydi.

Yazının devamı...
Oynamadan ve zorlanmadan
6 Kasım 2016

Ligde Fenerbahçe’nin kredisi yok. Her maçı kazanmak zorunda. Bu bilincin, futbolcularda değer bulduğunu dün oynanan futbolla söylemek zor. Evet, kolay değil...

 

Perşembe günü Manchester United gibi takım karşısında muhteşem efor sarf edip, kazanmak ve de yıpranmamak. Ama gerçek şu ki, Fenerbahçeli futbolcular, Fenerbahçe’nin ruhuyla, heyecanıyla oynamıyor.

 

Manchester United karşısında rakibe önlem alan, topu çokça konuk ekibe verip alan daraltarak kontratak arayan F.Bahçe’ye karşı aynı anlayışı Akhisar’ın sergileyeceğini tahmin etmek zor değildi. Yorgun Volkan Şen ve Lens’i, diri ve hareketli iki bek Tolga ve Ömer ile pasif hale getirmek, ayrıca Van Persie’yi ceza alanında topla buluşturmamak Tolunay Kafkas için kolay hesaplardı.

 

ADVOCAAT’IN FARKI NE?

 

Ama unutulan isim Aatif oldu.

 

Topla hareketli, iyi adam eksilten ve gol vuruşlarında başarılı Aatif dün gecenin en iyisiydi.

 

İlk yarı iki takım da iki net pozisyondan yararlanamadı. İkinci yarıda da aynı tatsız tuzsuz futbol oynandı. Lig ve Avrupa’da üst üste 4. galibiyetini alan Fenerbahçe’de değişen çok farklı bir şey yok. Varsa bile bunu Dick Advocaat’a bağlamak doğru olmaz. Hollandalı hoca takıma aynı hedefe, aynı arzu ile gitme ve çarpışma ruhunu verebilmiş değil.

 

Advocaat, Van Persie’nin elindeki en iyi golcü olduğunu biliyor ama onu kazanmak için fazla bir şey yapmıyor.

 

Şu 3 gerçeği kabul etmek şart...

 

1-Emenike özellikle deplasmanlarda Fenerbahçe’nin olmazsa olmazıdır.

 

2-Aatif hem içeride, hem dışarıda Fenerbahçe’yi gole taşıyacak en kreatif isimdir.

 

3-Fenerbahçe ocak ayında Diego’dan çok daha etkili bir 10 numarayı takıma katmak zorundadır.

 

Maçın kırılma anı 32. dakikada Rodallega’nın kaçırdığı penaltı idi bence. Rodallega penaltıyı dışarı atarken sorumlu bir kaptan duruşundan çok uzak bir görüntüde geldi topun üzerine.

 

Halil Umut Meler umut veren bir hakem. Penaltı kararındaki görüşü ve cesareti alkış aldı. Ama kendini gösterme arzusu genç yaşta başına iş açabilir.

Yazının devamı...
Gomez gitti Aboubakar hâlâ bakar
1 Ekim 2016

 Bu doğru. Peki, oynayanı oynatan yani takımın hocasının dediklerinin, taktiklerinin, rakibi analizinin hiç mi önemi yok?

 

 Hafta arasındaki Kiev maçından 7 farklı isimle maça başlamak Güneş’in takdiridir. Ama Necip-Tolgay-Atiba orta üçlüsü ve kenarlarda Şişmanoğlu-Olcay ikilisi ile, kapanacağı baştan belli olan Rize savunmasını nasıl aşacaksınız?.

 

KARAMAN’IN HESABI

 

 Rakibi eksiltecek, dripling ile geçecek, çalım atacak ve hatta uzaktan şut atacak bir kadro yapınız yoksa nasıl kazanacaksınız? İlk yarı Güneş’in kadrosu Rize yarı sahasından çıkmadı ama sadece 1 pozisyon üretebildi. Bu Karaman’ın hesabıydı.

 

İkinci yarı Quaresma ve Aboubakar’ın oyuna alınması doğru hamleydi, baştan böyle başlamalıydı. İkinci bölümde 4-2-4 ile 4-3-3 arasında gidip gelerek, riskleri alarak, şut atarak pozisyon arayan Beşiktaş tek kale oynamaya başladı ve sayısız pozisyon buldu.

 

 Töre’nin gidişiyle kendini pek sıkmayan Q7, partneri Oğuzhan’ın yokluğunda verimi düşen Atiba Beşiktaş’ı geçen yılki gibi itemiyor.

 

ADRIANO’YA ALKIŞ

 

 Ligin en olmuş (şampiyon) takımı şu an en ham takımlarından biri durumunda. Beşiktaş nasıl oynayacağına karar vermeli ama veremiyor. Sürdürülebilir başarı yerine tasarrufu seçen, Sosa, Gomez ve Töre gibi adamları tutamayan Beşiktaş’ta her şeyden önce güçsüz, sakat, sezona daha başlamayan Oğuzhan’ın durumu belli olmalı.

 

 Şenol Güneş pas futboluna dönmeli, bu da Gökhan İnler ile olmaz. Oğuzhan ve Atiba’yı geçen yılki formatında ön libero, önlerinde de Tolgay’ı oynatmalı. Talisca ve Aboubakar Beşiktaş’ta iş yapamaz. 26 gol atan Gomez’in ancak 3. yedeği olur dün 7 dakikada 3 mutlak gol kaçıran Aboubakar.

 

Talisca ne 10 ne 8 numara ne de kenarlardan akacak bir açık. Beşiktaş’ın oynadığı futbolla yeri sallantıda. Dün 90+3’te 3 puanı 3 puanı alan Adriano’nun müthiş golüne alkışlar. Ama futboluyla bir ayağı çukurda.

Yazının devamı...