- İletişim
- SMS: SEO yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder. (1,60TL) MH:02165317373
ÖNERİ-YORUM
İş kazası kimin işi?
DünKozlu faciasında kaybettiğimiz
8 madencimizi yazdım. Geçen yıl
Esenyurt'ta feci şekilde yanarak hayatını kaybeden 11 işçimizi de hatırlatarak şu soruyu sordum: İşyeri güvenliği ve denetimi, yalnızca
devletin ve
yasanın sorumluluğu mudur? 224 müfettiş sayısını 224 bine çıkarsak dahi,
başka bir zihin yapısına geçmedikçe çalışanlarımız güvende mi olacak?
Cevabı "
Hayır..." diye vererek bunun bir
zihniyet sorunu olduğunu ve Kozlu, Esenyurt dâhil, her birinin
iş cinayeti diye tanımlanabileceğini savunmuştum.
Her cinayetin
failleri ve
maktulleri olur. İş kazalarını
kurbanlara ağıt üzerinden götürme
kolaycılığındaki bizler, işyeri güvenliğinde
çalışanların payı olması gerçeğini ne yazık ki dile getiremiyoruz. Bu cinayetlerden yalnızca yasaları ve denetimsizliği sorumlu tutarak
80 yıl geçirdik ve sonuç ortada: Avrupa
birincisi, dünya
üçüncüsü bir ülke...
Dünkü yazıma katkıdan çok eleştiri geldi. Temelde beni,
hükümeti savunarak Kozlu faciasını
madencilere yüklemekle suçladılar. Konuyu kavrama kapasitemin eksikliğine varan hakaretlerin arasında yine de "
acaba?" diye bir haklılık payı tanıdıklarını hissettim.
Eğer siz işyerlerini patronların "
mini krallığı" gibi tarifleyip,
riskleri bile bile madene giriyor iseniz, en güçlü iş güvenliği yasası dahi
kapıda kalır, işe yaramaz. Eğer siz biat kültüründe,
üstelik hayatı risk altında olan siz iken, güvenlik açıklarını bile bile o işyerinde çalışıyorsanız,
bilinçsiz patronun suç ortağı değil misiniz?
Madencilerin kanı üzerinden "
mağdur edebiyatı" yapmak, çözüm olamıyor. İşyerlerinde oluşturduğumuz "
demokrasisizlik" halkası, işçilerin, madencilerin, iş güvenliği risklerine itirazı, imkânsız kılıyor. Sendikacıların yazıma verdiği tepkilerin özüne bakıyorum, maşallah her
biri sorunu, kendi sorumluluk alanının dışına ötelemiş.
Söyledikleri, benim
hükümet ve
sermaye uşağı plaza yazarı olduğum. Ancak dayanışma aidatının en az çeyreğini işçilerin eğitimine harcamaları gerekirken bunu yapmadıkları gerçeği ortadadır.
Hangi madenci riskli madene girmek ister?
Hangi patron, bile bile işçisini ölüme gönderir? Sistemde bir hata var ve bunu çözmek için
aklı devreye almak gerekmez mi?
Eski madenci olduğunu söyleyen bir
okurum şöyle yazmış: "Madenci gerekli önlemler alınmayınca
çalışmayı reddedecek, işler düzelecek öyle mi? Yahu kapıda daha düşük ücretle aynı işi yapacak 100 kişi bekliyorsa
hangi delikanlı dediğinizi yapacak?"
Cevabım şu: Eğer çalışan bu "
delikanlılığı" gösteremiyorsa, sendika
eğitmiyorsa, devlet yetkin
denetim yapamıyorsa, "mühendisinden işçisine kadar herkes (
Bana bir şey olmaz) mantığı ile çalışıyorsa" daha çok görürüz bu tip cinayetleri.
Yineliyorum: Her gün
172 iş kazasında
4 işçi ölüp
6'sı iş görmez hale geliyorsa, yasa kadar bizlerin de kendi "
güvenlik hakkımızı" savunmamız, bunu sağlamayan patronları buna
zorlamamız şart. En güçlü yasa dahi, onu
savunan insan yoksa iş facialarını önleyemeyecektir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın