(Go: >> BACK << -|- >> HOME <<)

Başkaldıran kadınları giydirmek istiyorum

Henüz 30'unda değil. Tescilli bir güzel. Elite Model Look'ta Avrupa birincisi oldu. Ama o zor olanı seçti. Nihan Buruk, modelliği bırakıp, tasarımcılıkta yol almaya karar verdi

Nihan Buruk'un tasarımları önce yabancı alıcıların dikkatini çekti. Birkaç ünlü kapısını çalınca, adı kulaktan kulağa yayılmaya başladı. Henüz yolun başında ama hayallerindeki kadının çizgisini imzası olarak göstermeyi çoktan başarmış. Mütevazı, samimi, başkaldıran ve kendini dinletmeyi seven kadınların tasarımcısı olmak istiyor. Kendisi gibi duru, su gibi akan kadınların...

17 yaşında Elite Model Look güzellik yarışmasında Avrupa birincisi oldum. Kapılar teker teker açıldı. Birçok moda tasarımcısıyla çalışırken, işin arka tarafını da gözlemledim. Ve bir gün 'Buraya kadar,' dedim. Modelliği değil, tasarımcılığı seçtim.

Tasarımlarımı, farkındalığı yüksek kadınlar giysin. Öfkelenmeyen, sinirlenmeyen sadece olayları bilen. Çevresine ışık tutan kadınlar giysin.

Benim hiç kullanmam dediğim bir şey var: Puantiye. Hastalıklı bir şey olarak görüyorum puantiyeyi...


- Önü açık, tercih edilen bir mankenken niye tasarımcılığı seçtiniz?
- 2007'de Yeditepe Üniversitesi'nde Moda Ve Tekstil Tasarımı Bölümü'nden ve mezun oldum. Tutkuyla istediğim tek meslekti. 12 yaşında karar vermiştim aslında. Annemin halası terziydi ve bizim evde hep dikiş dikilirdi. Ben de kumaş parçalarıyla oynarken, hayallerimdeki elbiseleri düşünürdüm. Bugün yaptığım meslek, çocukluğumdaki oyunumdu. Bugün yine tasarımla güzel vakit geçiriyorum ama ticaretle birleştirdim. Modelliğin bana getirdiği maddi gelir, okulumu rahat okumama yardımcı oldu. Moda tasarımcılarının hepsiyle çalıştım. Özlem Süer, Ümit Ünal, Dilek Hanif, Cengiz Abazoğlu gibi... Almanya'da Escada'nın mankeniydim. Okul arkadaşlarımın sahne ve sahne arkasıyla ilgili merak ettiği her şeyi ben biliyordum.

- Modellikte dereceleriniz var. Mesela dizilerde oynayıp, daha ünlü olabilirdiniz pek çok mankenin yaptığı gibi.
- Azra Akın'ın birinci olduğu yıl, Türkiye'de ben dördüncü seçilmiştim. Üçüncü sınıfa kadar pek çok modaevi ve tasarımcıyla çalıştım Avrupa'da. Okula hiç ara vermedim. Üçüncü sınıftayken 'Artık buraya kadar,' dedim ve tasarımı seçtim. 'Artık okulumu rahat rahat okuyabilirim,' dediğim anda da elimin tersiyle modelliği bir kenara koydum.

- Hem model hem tasarımcı olunamaz mı?
-
İki farklı kimlik. Tasarımcı kimliği bende hep daha ağır basıyor. Okulu zaten o şekilde başarıyla tamamlayıp, projemi çok iyi bir notla bitirebildim.

- Okulu bitirir bitirmez evlenmişsiniz? Bu da hayati bir karar değil mi?
- Evet. Aynı yıl evlendim.

- Galatasaray'ın ünlü futbolcusu Okan Buruk'la evlisiniz. Futbolla aranız nasıl?
- Futboldan hiç anlamam. Okan şu anda Türkiye Futbol Federasyonu'nda idari koordinatör olarak çalışıyor. Okan'la üç yıl arkadaşlık yaptık. Birbirimizi iyi tanıdık. Evlenmenin hayatımızda hiçbir şey değiştirmeyeceğini bildiğim ve buna inandığım için onunla evlendim. Bugün hâlâ en büyük destekçim eşim Okan ve annemin desteği olmasaydı, bu kadar sorumluluğun altından kalkabilir miydim, bilemiyorum. Okan'la tanışmamız bir film karesi gibi. Öyle bir tesadüfi karşılaşmada onun beni sormasıyla, daha sonra benim onu sormamla başlayan bir arkadaşlık ve aşk... Evlendikten sonra Çukurcuma'da küçük bir atölye buldum kendime. Sektördeki rekabete, biraz uzaktan, mütevazı başlamak istedim. İlk müşterilerim yabancılardı. Hayal ettiğim tasarımlarımı, hayal ettiğim dekorlarda sunuyordum. Derken o mobilyalar da rağbet görmeye başladı. Hem dekorasyon parçalarını hem de tasarımlarımı birlikte teşhir etmek istedim. İki işi bir arada sunmak istedim. Bu böyle devam ediyor.

#Sayfa#

YABANCILARIN TASARIMLARIMA İLGİSİ BENİ YÜREKLENDİRDİ
- İlk müşterilerinize kendinizi anlatmanız kolay oldu mu?
- Çukurcuma'da olmak istememin sebebi buydu. Okuldan mezun olduktan sonra ilk deneyimlerimi daha sakin, panik olmadan, daha az kişiyle başlatmak. Yabancı alıcıların ilgisi beni daha yüreklendirdi. Üç yıl içinde çizgim, marka kimliğim yavaş yavaş şekillendi.

- Nasıl bir çizgisi var Nihan Buruk'un?
- Hayal dünyamda, hep aynı dünyanın içinde dolaşarak buluyorum onu. Ana başlık özgürlük! Kadını, doğumundan alıp yaş yaş ileriye götürdüğünüz zaman neler yaşadığımızın bir özü var. Kadın kimliği yavaş yavaş oluşuyor, içine anlamlar girdikçe. O anlamlarla kişilik bulan kadınları giydirmek istiyorum. Anne olduktan sonra, bunu daha iyi anladım. İki yaşında oğlum var. Mükemmel bir anne olmaya çalışıyorum ama bazen yetersiz kaldığımı düşünüyorum. Evli bir kadın olmanın, anne olmanın getirdiği sorumluluklar var. Cidden yorucu oluyor, bir dengeye oturtmak lazım.

- Çukurcuma'dan Nişantaşı'na taşınmak meslekte yükselmek midir?
- Bunun için yedi yıl daha bekleyebilirdim ama zaman değerli. Nişantaşı gibi bir yerde, bu kadar çok rekabetin olduğu bir noktada ayakta kalmak, uzun vadede adres olabilmek, çok çalışmayı gerektiriyor. Kıyafet daha fast food gibi, hızlı tüketim. Ben ne haute couture ne de pret a porter yapıyorum. İkisinin orta noktasında buluşmayı seviyorum. Bir kadının vücudunun kalıbını çıkarmak, dört dörtlük, ona uygun bir model yapmayı seviyorum. Tasarımlarımı farkındalığı yüksek kadınlar giysin. Öfkelenmeyen, sinirlenmeyen, sadece olayları bilen... Çevresine ışık tutan kadınlar giysin istiyorum. Aslında biraz daha başkaldıran ve kendini dinleten kadınların tasarımcısı olmak istiyorum. Bu meslekte gerçekten başarıyı elde edebilirsem bunun büyük bölümünde eşim ve annem de pay sahibi olacak.

GİYSİ, SU GİBİ AKAN BİR GÖRÜNTÜ VERMELİ KADINA
Modada en nefret ettiğin şey sonra sevdiğin bir şey olabiliyor, ama yine de benim hiç kullanmam dediğim bir şey var: Puantiye. Bana hastalık gibi geliyor. İnsanın vücudunda çıkan yuvarlaklar gibi geliyor ve rahatsız ediyor: Sivilce de yuvarlak mesela. Sevmiyorum, asla puantiye kullanmam.

Araba kullanan, toplantıda konuşan kadını düşündüğüm zaman, ne söylediğinin dikkate alınması için dekolte kısmı önemli. Çok dekolte sevmem.

Kilolu kadınlar asimetrik, toplama etekler giyiyor. Oysa bunlar daha şişman gösterir. Şifonlar da şişman kadını daha şişman gösterir. Şifonlar uçuştukça hareketleniyor ve şişiyor. Göğüsten inen ve genişlemeyen elbiseleri tercih etmeli kilolu kadınlar. Bence giysi, dingin, durağan, su gibi akan bir görüntü vermeli kadına.



Yazarın Önceki Yazıları
Ruhumda büyük bir harem var ( 09.07.2011 )
Brüksel'in Emirdağlıları ( 26.06.2011 )
Paşa gibi çalışır, paşa gibi yeriz ( 25.06.2011 )
Bize yeniden bir gazino kültürü gerek ( 04.06.2011 )
Kariyer yapmış birçok kişi mutsuz, çünkü ruhları aç ( 28.05.2011 )
Boşanmak, evlenmek gibi doğal bir haktır ( 21.05.2011 )
Diyet diye bir kavrama inanmıyorum ( 07.05.2011 )
Mercan Dede: Korkudan uzaklaşırsak, özgürleşebiliriz ( 30.04.2011 )
Çocuk bayramında çocuk gibi üç adam ( 23.04.2011 )
Organik yaşıyor, organik tasarlıyorum ( 09.04.2011 )
Diğer Cumartesi Sabah Haberleri
www..com.tr
Facebook’un en iyi gazetesi
SABAH’ı beğen,
son dakika haberlerini kaçırma
facebook.com/Sabah
Son dakika haberlerini
Twitter’ın en iyi gazetesi
Sabah’da takip et
twitter.com/sabah
Sosyal Medya' nın En Çok Paylaşılanları
ÜCRETSİZ SABAH BÜLTEN ÜYELİĞİ

Üye olun, son dakika haberleri e-postanıza gelsin.

Adı Soyadı :
E-posta :
Üye Ol