Henüz 30'unda değil. Tescilli bir güzel. Elite Model Look'ta Avrupa birincisi oldu. Ama o zor olanı seçti. Nihan Buruk, modelliği bırakıp, tasarımcılıkta yol almaya karar verdi
Nihan Buruk'un tasarımları önce yabancı alıcıların dikkatini çekti. Birkaç ünlü kapısını çalınca, adı kulaktan kulağa yayılmaya başladı. Henüz yolun başında ama hayallerindeki kadının çizgisini imzası olarak göstermeyi çoktan başarmış. Mütevazı, samimi, başkaldıran ve kendini dinletmeyi seven kadınların tasarımcısı olmak istiyor. Kendisi gibi duru, su gibi akan kadınların...
YABANCILARIN TASARIMLARIMA İLGİSİ BENİ YÜREKLENDİRDİ
- İlk müşterilerinize kendinizi anlatmanız kolay oldu mu?
- Çukurcuma'da olmak istememin sebebi buydu. Okuldan mezun olduktan sonra ilk deneyimlerimi daha sakin, panik olmadan, daha az kişiyle başlatmak. Yabancı alıcıların ilgisi beni daha yüreklendirdi. Üç yıl içinde çizgim, marka kimliğim yavaş yavaş şekillendi.
- Nasıl bir çizgisi var Nihan Buruk'un?
- Hayal dünyamda, hep aynı dünyanın içinde dolaşarak buluyorum onu. Ana başlık özgürlük! Kadını, doğumundan alıp yaş yaş ileriye götürdüğünüz zaman neler yaşadığımızın bir özü var. Kadın kimliği yavaş yavaş oluşuyor, içine anlamlar girdikçe. O anlamlarla kişilik bulan kadınları giydirmek istiyorum. Anne olduktan sonra, bunu daha iyi anladım. İki yaşında oğlum var. Mükemmel bir anne olmaya çalışıyorum ama bazen yetersiz kaldığımı düşünüyorum. Evli bir kadın olmanın, anne olmanın getirdiği sorumluluklar var. Cidden yorucu oluyor, bir dengeye oturtmak lazım.
- Çukurcuma'dan Nişantaşı'na taşınmak meslekte yükselmek midir?
- Bunun için yedi yıl daha bekleyebilirdim ama zaman değerli. Nişantaşı gibi bir yerde, bu kadar çok rekabetin olduğu bir noktada ayakta kalmak, uzun vadede adres olabilmek, çok çalışmayı gerektiriyor. Kıyafet daha fast food gibi, hızlı tüketim. Ben ne haute couture ne de pret a porter yapıyorum. İkisinin orta noktasında buluşmayı seviyorum. Bir kadının vücudunun kalıbını çıkarmak, dört dörtlük, ona uygun bir model yapmayı seviyorum. Tasarımlarımı farkındalığı yüksek kadınlar giysin. Öfkelenmeyen, sinirlenmeyen, sadece olayları bilen... Çevresine ışık tutan kadınlar giysin istiyorum. Aslında biraz daha başkaldıran ve kendini dinleten kadınların tasarımcısı olmak istiyorum. Bu meslekte gerçekten başarıyı elde edebilirsem bunun büyük bölümünde eşim ve annem de pay sahibi olacak.
GİYSİ, SU GİBİ AKAN BİR GÖRÜNTÜ VERMELİ KADINA
Modada en nefret ettiğin şey sonra sevdiğin bir şey olabiliyor, ama yine de benim hiç kullanmam dediğim bir şey var: Puantiye. Bana hastalık gibi geliyor. İnsanın vücudunda çıkan yuvarlaklar gibi geliyor ve rahatsız ediyor: Sivilce de yuvarlak mesela. Sevmiyorum, asla puantiye kullanmam.
Araba kullanan, toplantıda konuşan kadını düşündüğüm zaman, ne söylediğinin dikkate alınması için dekolte kısmı önemli. Çok dekolte sevmem.
Kilolu kadınlar asimetrik, toplama etekler giyiyor. Oysa bunlar daha şişman gösterir. Şifonlar da şişman kadını daha şişman gösterir. Şifonlar uçuştukça hareketleniyor ve şişiyor. Göğüsten inen ve genişlemeyen elbiseleri tercih etmeli kilolu kadınlar. Bence giysi, dingin, durağan, su gibi akan bir görüntü vermeli kadına.
Üye olun, son dakika haberleri e-postanıza gelsin.